Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25.1K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Gizli görüntülerde gözetleme kuleleri, dikenli teller ve kameralar dikkati çekiyor

İnsan hakları aktivistleri, Çin'in kamplara verdiği 'sevgi dolu kalp' adının dış dünyaya karşı göz boyamaktan ibaret olduğunu belirtiyor.

Bitter Winter, ebeveynleri toplama kamplarına götürülen çocukların tutulduğu tesislerden birine ait gizli çekilen bir video yayınladı.

Doğu Türkistan'ın Kazak vilayetindeki Çapçal kasabasında bulunan tesisin, ağustos ayında kayda alındığı belirtildi.

Ziyaretçiler, kapısında polis merkezi bulunan kampta kimlikleriyle kayıt yaptırarak girebiliyor ve binaya erişimin sağlandığı kapılarda şahsi eşyaların güvenlik kontrolünden geçirilmesi gerekiyor. Ayrıca giriş çıkışlar önceden alınacak izne tabi.

Tesise alınan çocukların Çince giriş kaydı evrakları üzerinde yer alan ifadelerde, hem anne hem babası kamplara alınan çocuklar için "çifte alıkonulmuş aile" tanımlaması yapılıyor.

Görüntülerde, büyük gözetleme direkleri, duvarlarda dikenli teller, her noktaya yerleştirilmiş kameralar dikkati çekiyor.
"Ben Çinliyim, ülkemi seviyorum"

Ayrıca görüntülerde, tesisin girişinde bir odada toplumsal olaylara müdahalede kullanılan kask, kalkan gibi teçhizatın bulunduğu, askeri kamuflaj giymiş kişilerin çocuklara eğitim verdiği, çocukların tutulduğu yatakhanelerin girişinde Çin haritalarının asılı olduğu, duvarlarda "Ben Çinliyim ve ülkemi seviyorum" gibi propaganda sloganlarının yer aldığı görülüyor.

Pekin yönetimi, küçük çocuklara askeri eğitim vermesi için askerler de görevlendiriyor.

Söz konusu tesislerin, Birleşmiş Milletler raporlarına göre en az 1 milyon Uygur Türkünün alıkonulduğu toplama kamplarıyla benzerliği dikkati çekiyor.
"Akşam olduğunda çocuklar ağlıyor. Anne babalarını istiyorlar"

Bitter Winter'a konuşan okuldaki bir öğretmen, özellikle akşam olduğunda çocukların "Anne babamı istiyorum, eve gitmek istiyorum." diyerek ağladığını ve en çok bu durumun okuldaki görevlileri zorladığını belirtiyor. Haberde öğretmenlerin de isteğinin dışında atandığı ifade ediliyor.

Güvenlik kaygıları nedeniyle ismi açıklanmayan bir öğretmen, "Birçok öğretmen yorgunluktan tükenmiş durumda. Çözüm yok. Han milliyetine mensup bir Çinli veya Uygur olmanızdan bağımsız olarak yanlış bir şey söylediğinizde süresiz olarak öğrenim görmeye gönderiliyorsunuz. Eviniz boş kalıyor ve çocuğunuz da 'eğitim' için bu tesislere yollanıyor." diye konuştu.

"Çocuklar çamaşır suyu içip kendi kendilerine zarar veriyor"
Daha önce Bole kentinde 200 Uygur çocuğun tutulduğu tesiste görev yapan bir öğretmen, çocukların ruh halinin günden güne bozulduğunu söyledi.

Çocuklardan bazılarının kendi kendilerine zarar vermek için çamaşır suyu içtiğini, hatta bazılarının balık kılçığı yuttuğunu ifade etti. Aynı öğretmen çocukların sık sık 'burası cezaevi mi?' diye sorduklarını da aktardı.
Bu kadarını Sabetaycı gizli Yahudi hainler ve liderleri olan Adıtürk bile yapamadı, yapamazdı.. Çin'in zulmü iyice haddi aştı...

"Çocuklara domuz eti yedirilip sadece Çince konuşturuluyor"

Yine Doğu Türkistan'da bir cezaevi gardiyanı, Çin yönetiminin azınlıkların çocukları için çok sert ve katı eğitim sistemi uyguladığını, onları dış dünyadan soyutladığını belirtti.

Kamu güvenliği polislerinin eşliğinde genç Uygurlar hükümet tarafından düzenlenen tek tip Çin müfredatını okumaya mecbur ediliyor.

Çocuklar sadece Çince konuşmak, domuz eti yemek, hükümetin istediği kıyafetleri giymek ve hükümetin belirlediği alışkanlıklara ve geleneklere göre yaşamak zorunda bırakılıyor.

Habere göre çocuklar, Çin Komünist Partisi'ne itaatkar hale gelmeye zorlanıyor.

Doğu Türkistan'ın sadece bir kentinde 1 ile 3 yaş grubunun tutulduğu 11 kreş bulunuyor. Yine 3 -6 yaş grubunun tutulduğu 9 tesis ve 7 ana okulu seviyesinde kamp mevcut. Doğu Türkistan'ın sadece küçük bir ilçesinde 2 binin üzerinde Uygur çocuğa bu sözde okullarda eğitim veriliyor.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Bu ticareti en tepeden yöneten kişi, insan şeytanı Şi...

Çin'e gelin olarak satılan Pakistanlı kızlar, düşürüldükleri tuzaktan kurtulmaya çalışıyor
Uluslar arası bir askeri koalisyon kurulmalı... Çin halkı ve dünya insanlığı Şi'den ve çetesinden kurtulmalı ve bunun için askeri seçenekler değerlendirilmeli.

Uluslar arası tesiri olan haber sitelerinde açıkça ifade etmiyorlar, yazmıyorlar ama bu kızların çoğu Çin'deki fuhuş mafyalarına kurban oluyorlar. Organ işi gibi fuhuş işini de Çin devlet yetkilileri en tepeden yönetiyor. Bu insanlık dışı zulmün en tepesinde an itibari ile Çin Devlet Başkanı ve insan şeytanı Şi var.
Pakistanlı bakan: İnsan kaçakçılığı

Pencap Eyaleti İnsan Hakları ve Azınlıklar Bakanı İjaz Alam Augustine, "Bu, insan kaçakçılığı" ifadesini kullandı.

"Bu kızlardan bazılarıyla görüştüm, gerçekten çok yoksullar ve bu evliliklerin asıl nedeni de ailelerinin aç gözlülüğü." diyen Augustine, Çin hükümetine ve Çin'in Pakistan'daki büyükelçiliğine de söz konusu kaçakçılara göz yumduğu, hatta alelacele vize verdiği için de sert tepki gösterdi.

Çin Dışişleri Bakanlığı ise söz konusu haberleri yalanlayarak, Pekin'in'in yasa dışı uluslararası evlilikler için sıfır tolerans gösterdiğini belirtti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü uyardı

İnsan Hakları İzleme Örgütü ise, 26 Nisan'da yaptığı açıklamada "Pakistanlı kadınların ve kızların Çin'de cinsel kölelik riski altında olduklarına dair kanıtların arttığını" bildirerek Pakistan'a uyarıda bulunmuş ve 'gelin kaçakçılığına' son verilmesi için İslamabad ve Pekin'i harekete geçmeye çağırmıştı.
Lahor kentinde 18 yaşındaki Simbal Ekmel, lüks bir eve anne babasının kendisini alıp götürdüğünü söyledi.

Diğer iki kızla aynı anda eve getirilen Simbal, "Gittiğimiz evin salonunda iki Pakistanlı kız ve 3 de Çinli erkek vardı. Kızlara Çinli erkeklerden birini seçmelerini söylüyorlardı. Sonra bana da 3 Çinli erkek gösterdiler ve babam, bunlardan birini seç dedi, Ben 'evlenmek istemiyorum' dedim ama bu durumun bizim için onur meselesi olduğunu söyleyerek ısrarcı oldu." diye konuştu.

"Babam onlardan biriyle evlenmem için çoktan söz vermişti." diyen Simbal, "tek istediği paraydı" sözleri ile ailesine olan tepkisini dile getirdi.

Simbal evlendikten kısa süre sonra kaçmayı başarmış. Kaçarken babasının Çinli damatla evlenme teklifini reddeden kız kardeşi de kendisiyle gelmiş. Şimdi bir kadın sığınma evinde kalıyorlar.
Dinlerini inkar etmeye dahi zorlanıyorlar

Uygurlar: Terörle mücadele yok, Çin asimilasyon yapıyor

Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) başta olmak üzere uluslararası sivil toplum kuruluşları, Çin'in 'mesleki eğitim merkezi' ve 'rehabilitasyon merkezi' gibi isimlerle Doğu Türkistan'da inşa ettiği toplama kamplarında milyonlarca Uygur ve Kazak Türkünü zorla alıkoymasına sert tepki gösteriyor.

BM verilerine göre Çin, Doğu Türkistan'da inşa ettiği toplama kamplarında bir milyonun üzerinde Uygur, Kazak ve Kırgız Türkünü zorla alıkoyuyor.

Diasporadaki Uygurlar ve Batılı insan hakları aktivistleri de Pekin'in 'mesleki eğitim merkezi' ismiyle dünyaya lanse ettiği kamplarda asimilasyon yaptığını, Müslümanları aylar süren işkencelerden geçirdiğini, dinlerini inkar etmeye zorladığını belirtiyor.
Ayrıca kamplara götürülenlerin küçük yaştaki çocuklarının ellerinden alındığını ifade eden Uygurlar, çocuklarından bir daha haber alamadıklarını dile getiriyor.

Kamplardan kurtulmayı başaranların travma yaşadıkları, kimilerinin kamplardan çıktıktan kısa süre sonra hayatını kaybettiği belirtiliyor.

Uygurlar ayrıca Çin'in 'teröre karşı mücadele' adı altında Müslümanların kimliğini yok etmeye çalıştığını ve Uygur kültürüne yönelik 'soykırım' uyguladığını öne belirtiyor.

Çin, Doğu Türkistan'ı 1949 yılından bu yana hakimiyeti altında tutuyor. Pekin yönetimi bölgeyi 'Sincan' olarak isimlendiriyor. Uygurlar ise bu ismi kabul etmediklerini ifade ediyor.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Tecavüz edildikten sonra kafaları kesilen Uygur kızları...

Vahşice öldürüldükten sonra tanınmasınlar diye yüzlerine parke taşları ile vurulan Uygur erkekleri...

Çin'in Müslümanları ahlaksız, dinsiz, namussuz yapmak için uyguladığı devlet politikası, zulüm, vahşet, katliam...

Her şeye rağmen kimliğini, ahlakını, namusunu korumak için direnen Müslüman Doğu Türkistan halkı...

Vakti geldi, artık Doğu Türkistan, Çin işgalinden kurtarılmalı.
Akademi Dergisi
Tecavüz edildikten sonra kafaları kesilen Uygur kızları... Vahşice öldürüldükten sonra tanınmasınlar diye yüzlerine parke taşları ile vurulan Uygur erkekleri... Çin'in Müslümanları ahlaksız, dinsiz, namussuz yapmak için uyguladığı devlet politikası, zulüm…
Sadece bir gecede 300 Müslüman Uygur Türk'ü katledildi... Bunların, Müslüman kadınların namuslarını korumaya çalışmaktan başka hiçbir mücadelesi yoktu.

Katliamı baştan sona kadar Çin devlet yetkilileri planladı, izledi, izin verdi, kolladı ve sonra suç delillerini yok etti, basın/medyayı yalan resmi açıklamalarla yönlendirdi.

Dünya, Çin'e artık hak ettiği şamarı vurmalı.