Dinleyebildiğimiz çok sayıda devletin yetkilileri, birbirlerinden habersiz olarak "İyi oldu. İran, çoktan hak ettiği bir ikazı aldı/gördü. Bakalım bundan sonra akıllarını başlarına alırlar mı" şeklinde değerlendirmeler yaptılar.
İran, derhal duruşunu gözden geçirmeli. Yoksa sadece bizimle değil, ittifakın diğer üyeleri ile de çok büyük krizler yaşayacaklar.
İran, derhal duruşunu gözden geçirmeli. Yoksa sadece bizimle değil, ittifakın diğer üyeleri ile de çok büyük krizler yaşayacaklar.
Hiçbir siyasi lider ve devlet, bulunmaz Hint kumaşı değil...
Çok iyi ilişkiler kurmak istediğimiz ve müttefik olmak istediğimiz Çin ve sayın Şi de duruşunu gözden geçirmeli.
Ankebut Ağı'nın Çin'i zayıflatmak için kaç farklı manevrayı aynı anda yaptığını ve Doğu Türkistan'ı büyük bir kart olarak kullanmak istediğini yıllardır biliyoruz ve biz de elimizden geldiğince bu gibi fitne çıkışlarına mani oluyoruz. Çin'in bir yere kadar sert tepki sergilemesini bile hoş görüyor ve hak veriyoruz. Lakin, hususiyle son aylarda kantarın topuzu kaçtı. Biz buradan bir öksürürsek, Doğu Türkistan'dan yankısını duyarız. Güvenliği ve huzuru sağlamaya tamam... Çok kaşınıyor orası diye biraz sert tedbirler almaya da tamam... Lakin şu sıralar uygulama büyük bir zulme dönüştü. Bu, müttefik olmak istediğimiz Çin'in çok büyük ve telafi edilemez bir hatası olur. Bu bakış açısı ve bu uygulama, Ankebut Ağı'na mensup ülkelerin elinde de bir kart olur ve oluyor da...
Doğu Türkistan politikası, Çin'deki bütün Müslümanların haklarına, huzur ve emniyetine dair uygulamalar/kararlar, gözden geçirilmeli. Ve Çin, bizimle nasıl bir ilişki kurmak istediğini artık sahada somut davranışlarla göstermeli.
Biz, en fazla birkaç ay içinde Türkiye'nin yönetimini tam anlamı ile elimize alacağız. O an, dünya siyasetinde bir deprem olacak. Çok sayıda mevzuda kimin elinin güçlü olacağını, o gün geldiğinde bizim kararımız ve duruşumuz belirleyecek. O gün bizimle dost olmak isteyenler, bu gün de bizimle dost olmalılar. Dostluğa yakışmayacak uygulamalardan uzak durmalılar ve dostluklarını şimdiden somut şekilde sergilemeliler.
"İttifak" diyeceksek adına, bu şekilde olur... Başka türlü mümkün değil. Ve biz kendimizi, mutlaka bazı devletlerle müttefik olmak zorunda görmüyoruz. Zaten bu güne kadar çok sayıda kritik an yaşandı, biz zor dönemeçlerden döndük ama Çin'in o anlarda bile sahada somut bir adım attığını göremedik.
Çok iyi ilişkiler kurmak istediğimiz ve müttefik olmak istediğimiz Çin ve sayın Şi de duruşunu gözden geçirmeli.
Ankebut Ağı'nın Çin'i zayıflatmak için kaç farklı manevrayı aynı anda yaptığını ve Doğu Türkistan'ı büyük bir kart olarak kullanmak istediğini yıllardır biliyoruz ve biz de elimizden geldiğince bu gibi fitne çıkışlarına mani oluyoruz. Çin'in bir yere kadar sert tepki sergilemesini bile hoş görüyor ve hak veriyoruz. Lakin, hususiyle son aylarda kantarın topuzu kaçtı. Biz buradan bir öksürürsek, Doğu Türkistan'dan yankısını duyarız. Güvenliği ve huzuru sağlamaya tamam... Çok kaşınıyor orası diye biraz sert tedbirler almaya da tamam... Lakin şu sıralar uygulama büyük bir zulme dönüştü. Bu, müttefik olmak istediğimiz Çin'in çok büyük ve telafi edilemez bir hatası olur. Bu bakış açısı ve bu uygulama, Ankebut Ağı'na mensup ülkelerin elinde de bir kart olur ve oluyor da...
Doğu Türkistan politikası, Çin'deki bütün Müslümanların haklarına, huzur ve emniyetine dair uygulamalar/kararlar, gözden geçirilmeli. Ve Çin, bizimle nasıl bir ilişki kurmak istediğini artık sahada somut davranışlarla göstermeli.
Biz, en fazla birkaç ay içinde Türkiye'nin yönetimini tam anlamı ile elimize alacağız. O an, dünya siyasetinde bir deprem olacak. Çok sayıda mevzuda kimin elinin güçlü olacağını, o gün geldiğinde bizim kararımız ve duruşumuz belirleyecek. O gün bizimle dost olmak isteyenler, bu gün de bizimle dost olmalılar. Dostluğa yakışmayacak uygulamalardan uzak durmalılar ve dostluklarını şimdiden somut şekilde sergilemeliler.
"İttifak" diyeceksek adına, bu şekilde olur... Başka türlü mümkün değil. Ve biz kendimizi, mutlaka bazı devletlerle müttefik olmak zorunda görmüyoruz. Zaten bu güne kadar çok sayıda kritik an yaşandı, biz zor dönemeçlerden döndük ama Çin'in o anlarda bile sahada somut bir adım attığını göremedik.
Sabetaycı gizli Yahudi hainlerin, iktidarımızı hile, ihanet ve katliamlarla ele geçirip de sonra biz Türkleri kendi toprağında Türklükten ve İslamiyetten nasıl uzaklaştırdıklarını, nasıl maskeler ve söylemler kullandıklarını, nasıl bir devlet politikası uyguladıklarını derinine inceleyip bunu Doğu Türkistan'da uygulamaya çabalayan bir Çin ile, bu derece vahim hataları kararlılıkla yapan bir Çin ile bizim nasıl bir yakınlığımız olacak? Bu kadar açık surette düşmanlık sergileyen bir Çin ile hangi ortak menfaatlerde müttefik olabileceğiz de 3. dünya savaşının son, kanlı ve kritik kısmının yaşanmak üzere olduğu şu günlerde dünyaya birlikte nasıl yön verebileceğiz? Ankebut Ağı'na bağlı ülkelere/ordulara nasıl karşılık verebileceğiz?
Biz, elimizde hala kendi devlet gücümüz bulunmadığı şu şartlarda bile, Çin dahil pek çok ülkeye, yüz milyar dolarla masraf yapsalar ve onlarca senelerini harcasalar başaramayacakları faydaları sağladık. Karşılığında ne görüyoruz?
Şu CRI Türk bile, Çin'in Türklere ve Müslümanlara karşı tutumunu anlamaya kafi değil mi... Ne kadar Türk görünen Türk ve İslam düşmanı varsa, CRI Türk'te baş tacı edilmiş. Türk'ü kendi vatanında kendi değerlerinden, kültüründen, dininden kopartmak ve dönüştürmek isteyen ne kadar omurgasız çift kimlikli sürüngen hain varsa, baş tacı edilmiş, ittifak kurulmuş. Haber ya da kültür yayını yapılmıyor, Türkiye'deki Türklerin bile kültürel ve dini kodları değiştirilmeye çalışılıyor.
Bu andan itibaren Çin, kesin bir karar almalı ve kararına da sadık kalmalı. Bizimle mi, deği mi... Bizimle değilse, bizim için çok sorun değil ve çok şiddetli düşmanlık sergileyeceğiz. Bu güne kadar, müttefik olmak için çok sustuk ve alttan aldık ama bu kadarı yeter artık. An itibari ile sergiledikleri duruşları çok düşmanca ve böyle olduğu için sert ve düşmanca karşılık vermemizi meşru ve zaruri kılıyor. Ve biz Müslüman Türkler de oyunu sert oynamayı zaten seviyoruz.
Şimdi artık gerçek dostlarımızı ve düşmanlarımızı da görmek istiyoruz.
Biz, elimizde hala kendi devlet gücümüz bulunmadığı şu şartlarda bile, Çin dahil pek çok ülkeye, yüz milyar dolarla masraf yapsalar ve onlarca senelerini harcasalar başaramayacakları faydaları sağladık. Karşılığında ne görüyoruz?
Şu CRI Türk bile, Çin'in Türklere ve Müslümanlara karşı tutumunu anlamaya kafi değil mi... Ne kadar Türk görünen Türk ve İslam düşmanı varsa, CRI Türk'te baş tacı edilmiş. Türk'ü kendi vatanında kendi değerlerinden, kültüründen, dininden kopartmak ve dönüştürmek isteyen ne kadar omurgasız çift kimlikli sürüngen hain varsa, baş tacı edilmiş, ittifak kurulmuş. Haber ya da kültür yayını yapılmıyor, Türkiye'deki Türklerin bile kültürel ve dini kodları değiştirilmeye çalışılıyor.
Bu andan itibaren Çin, kesin bir karar almalı ve kararına da sadık kalmalı. Bizimle mi, deği mi... Bizimle değilse, bizim için çok sorun değil ve çok şiddetli düşmanlık sergileyeceğiz. Bu güne kadar, müttefik olmak için çok sustuk ve alttan aldık ama bu kadarı yeter artık. An itibari ile sergiledikleri duruşları çok düşmanca ve böyle olduğu için sert ve düşmanca karşılık vermemizi meşru ve zaruri kılıyor. Ve biz Müslüman Türkler de oyunu sert oynamayı zaten seviyoruz.
Şimdi artık gerçek dostlarımızı ve düşmanlarımızı da görmek istiyoruz.
Son defa tekrar ediyorum ve bir daha tekrar etmeyeceğim:
Herkes safını acilen belirlesin ve samimiyetle, dürüstlükle belirlesin.
Herkes safını acilen belirlesin ve samimiyetle, dürüstlükle belirlesin.
Biz, kısacık sürede Çin'e sağladığımız devasa faydanın misli misli fazlası zararı, yine kısacık sürede Çin'e verebiliriz.
Biz, Çin'in yeni İpek yolu projesi dahil, uluslar arası pek çok projesini/hedefini kolayca bozabilecek bir ülkeyiz. CIA onlarca senedir uğraşıp başaramıyor ama biz istesek Çin'i içinden kısacık sürede karıştırabilecek ve bölebilecek de bir ülkeyiz.
Biz, müttefik görmek istediğimiz diğer ülkelerden zayıf, güçsüz bir ülke değiliz. Bunca iç düşmana, hainlere ve bunca dış düşmana rağmen ve yüz yıldan fazladır her türlü ihanete, saldırıya maruz bırakılmamıza rağmen, hala dünyanın bütün büyük meselelerinde yön verici ülkelerden biriyiz.
Biz, artılarımızı da eksilerimizi de çok çok iyi/isabetli şekilde değerlendiriyoruz. Daha fazla süre karanlığa kurşun sıkmak istemiyoruz. Herkese yeterince süre verdik. Şimdi, bizimle müttefik olmak isteyenlerden ciddiyet, samimiyet, sadakat ve somut adımlar bekliyoruz.
Biz, Çin'in yeni İpek yolu projesi dahil, uluslar arası pek çok projesini/hedefini kolayca bozabilecek bir ülkeyiz. CIA onlarca senedir uğraşıp başaramıyor ama biz istesek Çin'i içinden kısacık sürede karıştırabilecek ve bölebilecek de bir ülkeyiz.
Biz, müttefik görmek istediğimiz diğer ülkelerden zayıf, güçsüz bir ülke değiliz. Bunca iç düşmana, hainlere ve bunca dış düşmana rağmen ve yüz yıldan fazladır her türlü ihanete, saldırıya maruz bırakılmamıza rağmen, hala dünyanın bütün büyük meselelerinde yön verici ülkelerden biriyiz.
Biz, artılarımızı da eksilerimizi de çok çok iyi/isabetli şekilde değerlendiriyoruz. Daha fazla süre karanlığa kurşun sıkmak istemiyoruz. Herkese yeterince süre verdik. Şimdi, bizimle müttefik olmak isteyenlerden ciddiyet, samimiyet, sadakat ve somut adımlar bekliyoruz.
Vardır böyle sürprizlerim ama öncesinde çokça tahammül ederim. Suç sizlerde, bana kızmayın ve fazlaca uzatmadan kararlarınızı verin.
Tepeden bakarak, basit manevralar yaparak, tek taraflı kazanmak isteyerek, Türk/İslam düşmanlığı dürtünüze mağlup olarak yeterince zaman kaybettirip hız düşürdünüz zaten...
Her zaman her hususta olduğu gibi bunu da samimiyetle yazıyorum: Biz çok mesele etmiyoruz. Olsaydı iyi olurdu ama olmayacaksa da olmasın, biz gücümüzün ve pek çok cihetten bakınca şartların bizden yana olduğunun farkındayız.
Tepeden bakarak, basit manevralar yaparak, tek taraflı kazanmak isteyerek, Türk/İslam düşmanlığı dürtünüze mağlup olarak yeterince zaman kaybettirip hız düşürdünüz zaten...
Her zaman her hususta olduğu gibi bunu da samimiyetle yazıyorum: Biz çok mesele etmiyoruz. Olsaydı iyi olurdu ama olmayacaksa da olmasın, biz gücümüzün ve pek çok cihetten bakınca şartların bizden yana olduğunun farkındayız.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Kadir Mısıroğlu'nun nasıl bir münafık İslam düşmanı olduğunu anlatmaya devam edeceğim.
Bu belgeseli dikkatle izleyin, konulara biraz aşina olun, ben sonra detaylara gireceğim ve karısının bile kendisi gibi Sabetaycı kökenden gelen bir münafık olduğunu ispat edeceğim.
TRT Avaz'da yayınlanan bu belgeselin adı: Kıssa -i Canan 11. Bölüm (Aynur Mısıroğlu)
Bu belgeseli dikkatle izleyin, konulara biraz aşina olun, ben sonra detaylara gireceğim ve karısının bile kendisi gibi Sabetaycı kökenden gelen bir münafık olduğunu ispat edeceğim.
TRT Avaz'da yayınlanan bu belgeselin adı: Kıssa -i Canan 11. Bölüm (Aynur Mısıroğlu)
Münafıklığı apaçık surette gözler önünde olan Kadir Mısıroğlu, çok zor duruma düşmüştü. Artık hareket sahası bulamaz olmuştu. İyice ifşa oldu, renk verdi. Art niyetli olduğu, kasten aldattığı iyice meydana çıktı. Karşımda çok çaresiz kaldı, artık yayınlarımı okuyup da kendisine soranlar yüzünden Cumartesi sohbetlerini bile yapamaz oldu ve bıraktı/sonlandırdı. Konuları kıvırmaya, Müslümanları aldatmaya, insan şeytanı Tayyip'in, BOP'un, AKPKK'nin peşinden koşturmaya yol kalmamıştı. Bir de Ankebut Operasyonunun bu kadar güçlenerek ilerlemesi ve daha yüzlerce haini birden ifşa etmesi, oyundan düşürmesi de üstüne gelmişti.
Endişeliydi, sıkıntılıydı. İspatla anlattığım gerçekler iyice sahaya hakim olmuştu, yalancılığı, münafıklığı iyice gözler önüne çıkıyordu. İşte ondan sonra çaresizce Cumartesi sohbetlerini sonlandırdı ve içindeki sıkıntıdan dolayı hastalıkları da şiddetlendi, kötü oldu. Kısa süre sonra da hastahanelik oldu. Gerçekten çok çok büyük acılarla inleye inleye öldü. İbret-i alem oldu.
Endişeliydi, sıkıntılıydı. İspatla anlattığım gerçekler iyice sahaya hakim olmuştu, yalancılığı, münafıklığı iyice gözler önüne çıkıyordu. İşte ondan sonra çaresizce Cumartesi sohbetlerini sonlandırdı ve içindeki sıkıntıdan dolayı hastalıkları da şiddetlendi, kötü oldu. Kısa süre sonra da hastahanelik oldu. Gerçekten çok çok büyük acılarla inleye inleye öldü. İbret-i alem oldu.
Süreci yakından takip ediyorduk. Dinlemeler de yapıyorduk.
Sabetaycı gizli Yahudi olup ömrü boyunca kendisi gibi Müslüman rolü oynamış olan karısı Aynur ile sıkıntılarını paylaşırken Kadir, birkaç kere sözü bana, Akademi Dergisi'ne, yayınlarıma getirdi.
Beni kastederek karısı Aynur'a "Bu, bu güne kadar karşımıza çıkan diğer yazarlar gibi değil. Bu farklı. Yıllardır çok sıkıntı verdi, her şeyi ifşa etti ve durdurulamadı. Bir gün artık sansürlenemeyeceği, sesini herkese duyuracağı, işin buralara geleceği belliydi." dedi.
Daha önce anlatmıştım, Yakamoz isimli boğaza nazır ve 10 milyon dolar değer biçilen mekanı bile, Sebil dergisinde gerçek bir Müslüman vatanseveri hedef gösterip lince tabi tuttuğu için Kadir'e vermişlerdi. Kadir, onca atıp tutmalarına, şovlarına, konuşmalarına ve samimi görünmek istediği tiyatrolarına rağmen büyük bir münafık ve haindi.
Benden önce de çok kişiler onun kalıbının adamı olmadığını, nifak sergilediğini çözmüştü ama onların hep hakkından gelindi. Kadir, bunu bir başına yapamazdı ama İngiliz gizli servisinden CIA'ya, MOSSAD'dan MİT'e ve Masonlardan Sabetaycı gizli Yahudi cemaatine kadar herkese çalışıyordu ve onlardan da güç buluyordu. Aylar, yıllar geçtikçe bu konular da iyice açıklığa kavuşacak.
Sabetaycı gizli Yahudi olup ömrü boyunca kendisi gibi Müslüman rolü oynamış olan karısı Aynur ile sıkıntılarını paylaşırken Kadir, birkaç kere sözü bana, Akademi Dergisi'ne, yayınlarıma getirdi.
Beni kastederek karısı Aynur'a "Bu, bu güne kadar karşımıza çıkan diğer yazarlar gibi değil. Bu farklı. Yıllardır çok sıkıntı verdi, her şeyi ifşa etti ve durdurulamadı. Bir gün artık sansürlenemeyeceği, sesini herkese duyuracağı, işin buralara geleceği belliydi." dedi.
Daha önce anlatmıştım, Yakamoz isimli boğaza nazır ve 10 milyon dolar değer biçilen mekanı bile, Sebil dergisinde gerçek bir Müslüman vatanseveri hedef gösterip lince tabi tuttuğu için Kadir'e vermişlerdi. Kadir, onca atıp tutmalarına, şovlarına, konuşmalarına ve samimi görünmek istediği tiyatrolarına rağmen büyük bir münafık ve haindi.
Benden önce de çok kişiler onun kalıbının adamı olmadığını, nifak sergilediğini çözmüştü ama onların hep hakkından gelindi. Kadir, bunu bir başına yapamazdı ama İngiliz gizli servisinden CIA'ya, MOSSAD'dan MİT'e ve Masonlardan Sabetaycı gizli Yahudi cemaatine kadar herkese çalışıyordu ve onlardan da güç buluyordu. Aylar, yıllar geçtikçe bu konular da iyice açıklığa kavuşacak.
Kadir Mısıroğlu'nun karısı Aynur'un kızlık soy adı Aydınarslan...
Aynur Aydınarslan, 1937’de İstanbul Çengelköy’de doğdu. Babası Vasıf Aydınarslan 1895 Selanik doğumlu bir Sabetaycı gizli Yahudi idi. Annesi Huriye ise 1900 Selanik doğumlu bir Sabetaycı gizli Yahudi idi. Sabetayist, CHPKK'li, damarlarındaki kana kadar Türk/İslam düşmanı bu hain gizli Yahudi aile, önce 1924’de Mübadele yasası ile Tokat’a yerleştirildi. Sonra 1927 yılında İstanbul'a göç etti. Aile Tokat, Merkez, Soğukpınar nüfusuna kayıtlı.
Aynur Aydınarslan, 1937’de İstanbul Çengelköy’de doğdu. Babası Vasıf Aydınarslan 1895 Selanik doğumlu bir Sabetaycı gizli Yahudi idi. Annesi Huriye ise 1900 Selanik doğumlu bir Sabetaycı gizli Yahudi idi. Sabetayist, CHPKK'li, damarlarındaki kana kadar Türk/İslam düşmanı bu hain gizli Yahudi aile, önce 1924’de Mübadele yasası ile Tokat’a yerleştirildi. Sonra 1927 yılında İstanbul'a göç etti. Aile Tokat, Merkez, Soğukpınar nüfusuna kayıtlı.
Kadir Mısıroğlu ile Aynur Aydınarslan'ın, İstanbul Hukuk Fakültesi’ndeki öğrencilik yıllarında 1961’de tanıştıkları ve evlendikleri anlatılır. Bu da resmi anlatımdır ve doğru değildir. Kadir ile Aynur'un tanışıklıkları Sabetaycı olan ailelerinin zaten irtibatlı oluşuna dayanır.
Yahudi dönmeleri yani Sabetaycı gizli Yahudiler, dışarıya kız vermezler ve dışarından kız almazlar. Aynur ve ailesi, Kadir'in ve ailesinin de Sabetaycı olduğunu zaten biliyordu. Kadir ile ailesi de Aynur'un ve ailesinin Sabetaycı olduğunu biliyordu.
Yahudi dönmeleri yani Sabetaycı gizli Yahudiler, dışarıya kız vermezler ve dışarından kız almazlar. Aynur ve ailesi, Kadir'in ve ailesinin de Sabetaycı olduğunu zaten biliyordu. Kadir ile ailesi de Aynur'un ve ailesinin Sabetaycı olduğunu biliyordu.
Kuruluşundan bu güne kadar ve bu gün de dahil Sabetaycı gizli Yahudilerin çiftliği olan, Sabetaycıların her dönemde çok büyük vurgun vurdukları ve bedavadan yaşamalarını sağladıkları kurumlardan biri olan ve bu nedenle Türk milletinin elektrik faturalarına hukuksuz surette eklenen haraçlarla ayakta tutulmaya çalışılan TRT'nin "Kıssa -i Canan 11. Bölüm (Aynur Mısıroğlu)" ismini verdiği belgeseli izlediniz.
Söz konusu belgeseli hazırlayanlar arasında da Sabetaycı gizli Yahudiler dolu, bu da bir yana ama belgeselin bu bölümünde, Aynur'un en yakın arkadaşlarından biri olduğu için Aynur hakkında konuşturulan Saime Erülgen bile Sabetayist bir gizli Yahudi.
Gerçek hayatında, Müslümanlarla selam alış verişi bile olmayacak derecede Türk/İslam değerlerinin karşıtı olan Sabetaycı Saime, Sabetaycı Aynur ile hiç sorun yaşamamış, yaşamıyor.
Söz konusu belgeseli hazırlayanlar arasında da Sabetaycı gizli Yahudiler dolu, bu da bir yana ama belgeselin bu bölümünde, Aynur'un en yakın arkadaşlarından biri olduğu için Aynur hakkında konuşturulan Saime Erülgen bile Sabetayist bir gizli Yahudi.
Gerçek hayatında, Müslümanlarla selam alış verişi bile olmayacak derecede Türk/İslam değerlerinin karşıtı olan Sabetaycı Saime, Sabetaycı Aynur ile hiç sorun yaşamamış, yaşamıyor.
İngiltere bağlantısı...
Özet halinde ve hızlıca geçtiğim için detaylara girmeyeceğim. Konu hakkında bilgisi olmayanlar, Akademi Dergisi'nin on yıllık yayın geçmişinde, fotoğrafını gördüğünüz sözde İslam alimi Hamidullah'a dair yayınları bulabilirler.
Kadir gibi bir münafık olup hala karşımda sesini çıkartamamış ve hala kendisine yazdıklarımı soran onca insana cevap vermemiş olan Mehmet Şevket Eygi'nin yazdıklarına bakarsanız, Kadir hayatı boyunca ehl-i sünnet çizgisinde yaşamış bir samimi müslüman ve mücahitti.
Oysa Kadir'in mücadelesi, kitapları, Sebil dergisi, konferansları, ehl-i sünnet düşmanı hatta münafıklıkları somut şekilde ispatlı sözde alimlerin isimleri, sözleri, bozuk fikirleri/görüşleri ve methedilmesi ile doludur.
Özet halinde ve hızlıca geçtiğim için detaylara girmeyeceğim. Konu hakkında bilgisi olmayanlar, Akademi Dergisi'nin on yıllık yayın geçmişinde, fotoğrafını gördüğünüz sözde İslam alimi Hamidullah'a dair yayınları bulabilirler.
Kadir gibi bir münafık olup hala karşımda sesini çıkartamamış ve hala kendisine yazdıklarımı soran onca insana cevap vermemiş olan Mehmet Şevket Eygi'nin yazdıklarına bakarsanız, Kadir hayatı boyunca ehl-i sünnet çizgisinde yaşamış bir samimi müslüman ve mücahitti.
Oysa Kadir'in mücadelesi, kitapları, Sebil dergisi, konferansları, ehl-i sünnet düşmanı hatta münafıklıkları somut şekilde ispatlı sözde alimlerin isimleri, sözleri, bozuk fikirleri/görüşleri ve methedilmesi ile doludur.
Kadir'in ve karısı Aynur'un ısrarla methettiği sözde alimlerden biri de Hamidullah'tır. Nazım Kıbrısi meselesinde olduğu gibi, aslında itikadi sapıklığı apaçık surette gözler önünde olduğu halde onlarca senedir bir türlü gerçek yüzünü göremedikleri(!) kişilerden biridir Hamidullah. Samimi Müslümanlar için en fazla iki günlük iştir ve daha fazla tartışılacak bir yanı yoktur aslında... Art niyetli oluşu, aldatıcı oluşu, gerçekte Müslüman olmadığı, açıkladığı itikadına bakılırsa Müslüman bilinemeyeceği, Müslümanları kasten sonsuz cehenneme sürüklemek istediği somut ispatlarla gözler önündedir. Merhum Ahmet Davutoğlu hoca, Hamidullah'ın bu gerçek yüzünü hemen çözmüş, talebelerinden birini Hamidullah'ın Türkiye'deki konferansına göndermiş, önceden hazırladığı birkaç soruyu bu talebesi üzerinden Hamidullah'a herkesin önüne sordurmuştu. Bu talebenin yaptığı birkaç dakikalık yorum ve ardından gelen birkaç sual ile, sadece birkaç dakika içinde Hamidullah bir münafık, bir İslam düşmanı olarak ortada kalmıştı. Bu yaşanan çok da ses getirip konuşulmuş ve Hamidullah bir daha Türkiye'ye hiç gelmemişti.