Diyojen bir gün çok dаr bir sokаktа zenginliğinden bаşkа bir şeyi olmаyаn küstah ve kibirli bir аdаmlа kаrşılаşır.
İkisinden biri kenаrа çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Kibirli zengin, küstah ve aşağılayıcı bir tavırla:
“Ben bir serseriye yol vermem” der.
Diyojen kenаrа çekilir ve gаyet sаkin;
“Ben veririm” der.
İkisinden biri kenаrа çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Kibirli zengin, küstah ve aşağılayıcı bir tavırla:
“Ben bir serseriye yol vermem” der.
Diyojen kenаrа çekilir ve gаyet sаkin;
“Ben veririm” der.
Einstein'a karşı 50 bilim insanı bir araya gelip karşı bir bildiri yayınlamış;
Bunu duyan Einstein'ın tepkisi, "Haklı olsalardı bir kişi yeterdi" şeklinde olmuştur.
Bunu duyan Einstein'ın tepkisi, "Haklı olsalardı bir kişi yeterdi" şeklinde olmuştur.
"Yaşadıklarım benim sınavımdı. Bana o anlarda nasıl davrandığınız da sizin sınavınızdı."
Van Gogh
Van Gogh
“Insanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar. Ama en büyük ilim; Nasıl, ne zaman susması gerektiğini bilmektir.”
Tolstoy
Tolstoy
Necip Fazil vapurla Karaköy'e geçerken, yanina biri yaklasip:
"Üstad, Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik." diye sormuş.
Necip Fazıl, okudugu kitaptan başıni kaldırmadan:
"Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" diyerek cevabını vermiş.
"Üstad, Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik." diye sormuş.
Necip Fazıl, okudugu kitaptan başıni kaldırmadan:
"Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" diyerek cevabını vermiş.
Biz Müslümanlar
kimi zaman yetiştirdiğimiz âlimler, bilim adamları, aydınlar ya da edebiyatçılar ile bir çığır açtık;
kimi zaman mimarlarımız, sanatkârlarımız, zanaatkarlarımız ile bir medeniyet inşaa ettik;
kimi zaman ise içimizden çıkan önderler, liderler ve siyasetçiler ile devletler kurduk.
Böylelikle kadim bir medeniyete, köklü bir tecrübeye, derin bir bilgiye ve birikime sahip olduk.
Yaşamış olduğumuz topraklar da işte bu tecrübeler sonucu inşa edilen İslam medeniyetinin bizlere bir mirası ve büyük bir cihan devletinin bakiyesi.
Bu sebeple, yaşanan tecrübelerden faydalanmadan geleceğe dair hayaller kurmak, planlar yapmak, çalışmalar yürütmek beyhude olacaktır.
Özellikle yakın tarihimiz içerisinde yaşanan fikirsel, siyasal, sosyal tecrübeyi ve sorunları bilmeden günümüz sorunlarına çözümler bulmak neredeyse imkansızdır.
Gençlerle İslamı Konuştuk / Hayrettin Karaman / Tire Kitap
kimi zaman yetiştirdiğimiz âlimler, bilim adamları, aydınlar ya da edebiyatçılar ile bir çığır açtık;
kimi zaman mimarlarımız, sanatkârlarımız, zanaatkarlarımız ile bir medeniyet inşaa ettik;
kimi zaman ise içimizden çıkan önderler, liderler ve siyasetçiler ile devletler kurduk.
Böylelikle kadim bir medeniyete, köklü bir tecrübeye, derin bir bilgiye ve birikime sahip olduk.
Yaşamış olduğumuz topraklar da işte bu tecrübeler sonucu inşa edilen İslam medeniyetinin bizlere bir mirası ve büyük bir cihan devletinin bakiyesi.
Bu sebeple, yaşanan tecrübelerden faydalanmadan geleceğe dair hayaller kurmak, planlar yapmak, çalışmalar yürütmek beyhude olacaktır.
Özellikle yakın tarihimiz içerisinde yaşanan fikirsel, siyasal, sosyal tecrübeyi ve sorunları bilmeden günümüz sorunlarına çözümler bulmak neredeyse imkansızdır.
Gençlerle İslamı Konuştuk / Hayrettin Karaman / Tire Kitap
BAMBU AĞACININ HİKAYESİ BİZE DERS VERİYOR
Çinliler bambu ağacını yetiştirirken.
ilk yıl tohumu eker, sular, gübrelerler.
İkinci yıl tekrar. Üçüncü yıl da aynı. Dördüncü yıl da değişmez. Toprağın üstü bomboş. Ne bir filiz, ne bir yeşerme. Ama onlar her yıl aynı emekle devam eder. Hiçbir şey görmeden, vazgeçmeden.
Beşinci yıl da aynısını yaparlar. Ve sonunda, toprak çatlar. O görünmeyen tohum, Altı haftada 27 metreye ulaşır. Ama o agaç 6 haftada büyümedi. Beş yll boyunca görünmeyen kökler saldı. İçten içe güçlendi. Zamanı gelince de yükseldi!
Şimdi düşün.
Ya Çinli çiftçi dördüncü yıl pes etseydi? Ya "Olmuyor bu is!" deyip sulamayı biraksaydi?
Bambu hiç büyür müydü?
Görünmeyen çabaların meyvesi, görünür başarıya dönüşür. Yeter ki sen inanmaktan vazgeçme.
Bir hedefin varsa... Tohumunu ek. Emek ver. Sabret. Sonuç hemen görünmese de, içinde bir yerlerde büyüyor...
Basarinin formülü: Sabir + Emek + inanç.
Ve en önemlisi: Asla vazgeçme.
Bazen her şey aynı kalıyor gibi hissedersin...
Ne kadar emek versen de değişen bir şey yok gibi görünür.
Ama unutma: Toprak altındaki kökler görünmezdir. Tıpkı senin çaban gibi...
Çin bambusu, 5 yıl boyunca hiç filiz vermez. Ama vazgeçilmezse, bir anda 27 metreye ulaşır. Sen de bir bambu olabilirsin. Yeter ki çabandan, inancından, sabrından vazgeçme. Bugün göremediğin şeyler, yarın hayatını değiştirebilir...
Çinliler bambu ağacını yetiştirirken.
ilk yıl tohumu eker, sular, gübrelerler.
İkinci yıl tekrar. Üçüncü yıl da aynı. Dördüncü yıl da değişmez. Toprağın üstü bomboş. Ne bir filiz, ne bir yeşerme. Ama onlar her yıl aynı emekle devam eder. Hiçbir şey görmeden, vazgeçmeden.
Beşinci yıl da aynısını yaparlar. Ve sonunda, toprak çatlar. O görünmeyen tohum, Altı haftada 27 metreye ulaşır. Ama o agaç 6 haftada büyümedi. Beş yll boyunca görünmeyen kökler saldı. İçten içe güçlendi. Zamanı gelince de yükseldi!
Şimdi düşün.
Ya Çinli çiftçi dördüncü yıl pes etseydi? Ya "Olmuyor bu is!" deyip sulamayı biraksaydi?
Bambu hiç büyür müydü?
Görünmeyen çabaların meyvesi, görünür başarıya dönüşür. Yeter ki sen inanmaktan vazgeçme.
Bir hedefin varsa... Tohumunu ek. Emek ver. Sabret. Sonuç hemen görünmese de, içinde bir yerlerde büyüyor...
Basarinin formülü: Sabir + Emek + inanç.
Ve en önemlisi: Asla vazgeçme.
Bazen her şey aynı kalıyor gibi hissedersin...
Ne kadar emek versen de değişen bir şey yok gibi görünür.
Ama unutma: Toprak altındaki kökler görünmezdir. Tıpkı senin çaban gibi...
Çin bambusu, 5 yıl boyunca hiç filiz vermez. Ama vazgeçilmezse, bir anda 27 metreye ulaşır. Sen de bir bambu olabilirsin. Yeter ki çabandan, inancından, sabrından vazgeçme. Bugün göremediğin şeyler, yarın hayatını değiştirebilir...
Forwarded from İdris YAVUZYİĞİT
İdris gibi Hakk'a bağlı olan kul,
Halk ileyken gönlü Hakk'la kalan kul,
Halk içinde Zât-ı Hakk'ı bulan kul,
Yavuz mislî bir Yiğit olur gönül...
Ferhâd Fânî
Halk ileyken gönlü Hakk'la kalan kul,
Halk içinde Zât-ı Hakk'ı bulan kul,
Yavuz mislî bir Yiğit olur gönül...
Ferhâd Fânî
Veda hutbesinde peygamberimiz şöyle buyuruyor:
“Allah’a isyandan uzak durmanızı, O’na itaat etmenizi tavsiye ve teşvik ediyorum. Size iki şey bırakıyorum, bunlara sarıldığınız müddetce doğru yoldan sapmazsınız: Allahın kitabı ve benim sünnetim.”
“Allah’a isyandan uzak durmanızı, O’na itaat etmenizi tavsiye ve teşvik ediyorum. Size iki şey bırakıyorum, bunlara sarıldığınız müddetce doğru yoldan sapmazsınız: Allahın kitabı ve benim sünnetim.”
Karmaşaya, telaşa, kaosa lüzum yok.
Allah ne emrediyorsa onu yap, neyi yasaklıyorsa ondan da uzak dur.
Hz Muhammed Mustafa'yı örnek al ve yolunu takip et.
Bırak kafa karışıklığını, macera aramaya gerek yok.
Sapma başka yollara.
Sırat-ı Müstakim üzre yaşa.
Gör bak hayatında ne kadar güzellikler seni kucaklayacak.
Allah ne emrediyorsa onu yap, neyi yasaklıyorsa ondan da uzak dur.
Hz Muhammed Mustafa'yı örnek al ve yolunu takip et.
Bırak kafa karışıklığını, macera aramaya gerek yok.
Sapma başka yollara.
Sırat-ı Müstakim üzre yaşa.
Gör bak hayatında ne kadar güzellikler seni kucaklayacak.
Hayatın anlam ve amacı Her şeyden önce imandır.
Bir ağaç gibi dosdoğru olan iman. Yerin derinliklerine kadar kök salmış, sapa sağlam ve soylu bir ağaç. Ne soğuk, ne kar, ne de fırtına yıkabilir o ağacı. Güneş onun yapraklarını sarartmaz, soldurmaz. Her daim meyvelerini verir. Göğe doğru uzanan dallarında yaprakları, çiçekleri ve meyveleri ile görkemli bir ağaç.
İnsanın Hikayesi / Soner Duman
Bir ağaç gibi dosdoğru olan iman. Yerin derinliklerine kadar kök salmış, sapa sağlam ve soylu bir ağaç. Ne soğuk, ne kar, ne de fırtına yıkabilir o ağacı. Güneş onun yapraklarını sarartmaz, soldurmaz. Her daim meyvelerini verir. Göğe doğru uzanan dallarında yaprakları, çiçekleri ve meyveleri ile görkemli bir ağaç.
İnsanın Hikayesi / Soner Duman
"Ümmîd-i vefâ eyleme her şahs-ı dagalde
Çok hacıların çıktı haçı zîr-i bagalde"
Her sahtekâr kişiden, vefâ bekleme! Zira çok hacıların koltuğunun altından haç çıktı.
Ziya Paşa
Çok hacıların çıktı haçı zîr-i bagalde"
Her sahtekâr kişiden, vefâ bekleme! Zira çok hacıların koltuğunun altından haç çıktı.
Ziya Paşa
“Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.”
Şilili Yazar ve Şair Pablo Neruda
Şilili Yazar ve Şair Pablo Neruda
Allah'ı anmayan, Allah'ın ögütlerine kulak asmayan, O'nun hayat rehberi olarak gönderdigi kitabını dikkate almayan ve bütün bunların sonucunda hayatında Allah yokmuş gibi yaşayan bir kimse açısından hayat darlıklar, sıkıntılar ve bunalımlarla doludur. Bu sıkıntıların sadece maddi bir problem olmas gerekmez. Böyle bir insan için hayatın bir anlam ve amacı yokrur. Hayatında bir hedef, rota, kıble yoktur. Meşhur bir sözde denildigi gibi "Pusulası olmayan bir gemiye hiçbir rüzgar yardımcı olamaz."
Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı
kalın sopanın iki ucuna astığı
testilerle dereden su taşırmış evine..
Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış... Diğeri ise hiç kusursuz ve
çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz
testi adamın doldurduğu suyun
tümünü taşır, ulaştırırmış eve..Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden
çatlak olanı eve yarım, diğeri dolu olarak varırmış.
İki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam
her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış...
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.
İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:
-'Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar
akıp gidiyor..'
Adam gülümseyerek dönmüş testiye;
- 'Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç çiçek yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlağını biliyordum..
Senin tarafına çiçek tohumları ektim..
Ve hergün o yolda ben su taşırken, sen onları suladın..2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp,masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim' diye
cevap vermiş.
Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz .
Her birimizin kendine has kusurları vardır.
Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren..
Etrafınızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin.. Onlardaki kusurları
değil, içlerindeki güzellikleri görün..
Alıntı
kalın sopanın iki ucuna astığı
testilerle dereden su taşırmış evine..
Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış... Diğeri ise hiç kusursuz ve
çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz
testi adamın doldurduğu suyun
tümünü taşır, ulaştırırmış eve..Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden
çatlak olanı eve yarım, diğeri dolu olarak varırmış.
İki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam
her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış...
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.
İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:
-'Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar
akıp gidiyor..'
Adam gülümseyerek dönmüş testiye;
- 'Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç çiçek yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlağını biliyordum..
Senin tarafına çiçek tohumları ektim..
Ve hergün o yolda ben su taşırken, sen onları suladın..2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp,masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim' diye
cevap vermiş.
Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz .
Her birimizin kendine has kusurları vardır.
Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren..
Etrafınızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin.. Onlardaki kusurları
değil, içlerindeki güzellikleri görün..
Alıntı