RAMAZAN-BAYRAMI-Idris-YAVUZYIGIT-2019 kopyası.pptx
13.4 MB
Ramazan bayramı ile ilgili hazırlamış olduğumuz sunum vaaz örneği
Rabbim dünyasını Ramazan kılıp ahirette bayram edenlerden eylesin her birimizi
Rabbim dünyasını Ramazan kılıp ahirette bayram edenlerden eylesin her birimizi
Necip Fazıl, bir gün vapurla Kadıköy’e geçerken, yanına biri yaklaşarak;
–“Üstad! Peygambere neden gerek duyuldu? Biz insanlar kendi yolumuzu bulabilirdik” der.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan ona şu cevabı verir:
–“Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçseydin ya karşıya”
–“Üstad! Peygambere neden gerek duyuldu? Biz insanlar kendi yolumuzu bulabilirdik” der.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan ona şu cevabı verir:
–“Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçseydin ya karşıya”
Ömür akıp giderken zamana yenik düşmemek...
Yorulmadan istikamet üzre devam edebilmek...
Heyecanla ruhlara dokunmaya gayret etmek...
Kuran ve Sünnet kaynağında şekillenmek...
Sahih bilgiyi işleyerek saf dimağları şekillendirmek...
Sadece Hakk'ı razı etmek için yolda olmak...
Kişilik ve kimlik kaybına uğramadan İnsanca yaşamak...
Müslüman şahsiyetinde ömrü tamamlamak...
İhsan Şuurunu hayata hâkim kılmaktan başka çıkar yol yok malesef.
"Her an Allah seni görüyor"
"Bir an dahi olsa seni bırakmıyor"
"Nerede olursan ol O seninle"
"Sana şah damarından daha yakın"
Yorulmadan istikamet üzre devam edebilmek...
Heyecanla ruhlara dokunmaya gayret etmek...
Kuran ve Sünnet kaynağında şekillenmek...
Sahih bilgiyi işleyerek saf dimağları şekillendirmek...
Sadece Hakk'ı razı etmek için yolda olmak...
Kişilik ve kimlik kaybına uğramadan İnsanca yaşamak...
Müslüman şahsiyetinde ömrü tamamlamak...
İhsan Şuurunu hayata hâkim kılmaktan başka çıkar yol yok malesef.
"Her an Allah seni görüyor"
"Bir an dahi olsa seni bırakmıyor"
"Nerede olursan ol O seninle"
"Sana şah damarından daha yakın"
DUANIN_HAYATIMIZDAKİ_YERİ_VE_ÖNEMİ_İdris_YAVUZYİĞİT.pptx
1.1 MB
Haftanın Hutbesi ile bağlantılı Duanın Hayatımızdaki Yeri ve Önemi konulu Sunum Vaaz örneğimiz
Cumanız mübarek olsun
Cumanız mübarek olsun
Dünya içindeki nimetleriyle bizim Ahirette bizim için.
Neden her ikisi için aynı gayreti gösteremeyiz?
Neden birine daha çok önem verir diğerini ihmal ederiz?
Neden gitmekten, göçmekten korkarız?
Bildiğimiz ve karşılaşacağımız kesin bir gerçek olduğu halde neden uzak dururuz?
Neden yokmuş gibi davranırız?
Emevi halifelerinden Süleyman bin Abdulmelik, Seleme bin Dinar'a sormuş:
"Ey Ebû Hazım, neden ölümden hoşlanmıyoruz?
Seleme bin Dinar:
"Çünkü ahiretinizi harap, dünyanızı ise mamur ettiniz. Mamur bir yerden harap bir yere taşınmaktan hoşlanmıyorsunuz." deyince " Doğru söylüyorsun" diye cevap vermiştir.
Düşünün ki zor zahmet, meşakkat uğraştık, emek sarf ettik, sermaye yatırdık ve bir ev satın aldık. Gönlümüzce dayayıp döşedik... Evimize girerken nasıl bir mutluluk hissederiz değil mi. Yüreğimiz heyecandan yerinde durmaz, biran evvel içeri girmek isteriz.
Yada çok sevdiğimiz, arzuladığımız bir yemek yapmak için gerekli malzemeleri alıp mutfağa girdik, kolları sıvayıp hayallere dalarak yemek yaptık. Vakti gelince tabağa koyup masaya geçtiğimizde hissederek yerken doyumsuz bir keyif alırız değil mi.
Evli bir çift düşünün ki uzun yıllar sonra Rabbim onlara hasretini çektikleri bir evlâd ihsan edecek haberini aldılar. Nasıl hisseder, nasıl bir heyecana kapılır, madden ve manen nasıl bir hazırlığa girişirler değilmi? Hele birde yavrularını kucaklarına aldıklarına...
Demek istediğim dünyaya dair arzulayıp kavuştuğumuz şeyler bizi nasıl mutlu ediyorsa Ahiret ve orada kavuşacağımız nimetler de bize o şekilde mutluluk vermelidir. Bu mutluluk istemeyle değil çalışmayla elde edilebilecektir. Ve bu dünya hayatında gerçekleşecektir. Dünyamızı da ahiretimizi de mutluluğa açmak bize bağlı.
Bunun için Rabbimize teslim olmak, emrine girmek, sözünü tutmak, hayatı güzelleştirmek, kalbi selim olmak, emin olmak, sırat-ı müstakim üzere yaşamak, rızasını kazanmak gerekir.
09.05.2020
Neden her ikisi için aynı gayreti gösteremeyiz?
Neden birine daha çok önem verir diğerini ihmal ederiz?
Neden gitmekten, göçmekten korkarız?
Bildiğimiz ve karşılaşacağımız kesin bir gerçek olduğu halde neden uzak dururuz?
Neden yokmuş gibi davranırız?
Emevi halifelerinden Süleyman bin Abdulmelik, Seleme bin Dinar'a sormuş:
"Ey Ebû Hazım, neden ölümden hoşlanmıyoruz?
Seleme bin Dinar:
"Çünkü ahiretinizi harap, dünyanızı ise mamur ettiniz. Mamur bir yerden harap bir yere taşınmaktan hoşlanmıyorsunuz." deyince " Doğru söylüyorsun" diye cevap vermiştir.
Düşünün ki zor zahmet, meşakkat uğraştık, emek sarf ettik, sermaye yatırdık ve bir ev satın aldık. Gönlümüzce dayayıp döşedik... Evimize girerken nasıl bir mutluluk hissederiz değil mi. Yüreğimiz heyecandan yerinde durmaz, biran evvel içeri girmek isteriz.
Yada çok sevdiğimiz, arzuladığımız bir yemek yapmak için gerekli malzemeleri alıp mutfağa girdik, kolları sıvayıp hayallere dalarak yemek yaptık. Vakti gelince tabağa koyup masaya geçtiğimizde hissederek yerken doyumsuz bir keyif alırız değil mi.
Evli bir çift düşünün ki uzun yıllar sonra Rabbim onlara hasretini çektikleri bir evlâd ihsan edecek haberini aldılar. Nasıl hisseder, nasıl bir heyecana kapılır, madden ve manen nasıl bir hazırlığa girişirler değilmi? Hele birde yavrularını kucaklarına aldıklarına...
Demek istediğim dünyaya dair arzulayıp kavuştuğumuz şeyler bizi nasıl mutlu ediyorsa Ahiret ve orada kavuşacağımız nimetler de bize o şekilde mutluluk vermelidir. Bu mutluluk istemeyle değil çalışmayla elde edilebilecektir. Ve bu dünya hayatında gerçekleşecektir. Dünyamızı da ahiretimizi de mutluluğa açmak bize bağlı.
Bunun için Rabbimize teslim olmak, emrine girmek, sözünü tutmak, hayatı güzelleştirmek, kalbi selim olmak, emin olmak, sırat-ı müstakim üzere yaşamak, rızasını kazanmak gerekir.
09.05.2020
Muaz bin Cebel, imamlık yaptığı bir günde yatsı namazını kıldırırken Fatiha sûresinden sonra Bakara sûresini okumaya başladı. O kadar uzun okudu ki, kıraatin sonu bir türlü gelmeyince cemaatten birisi ona uymayı bırakarak namazını kendi başına selam vererek tamamladı.
Muaz bundan haberdar olunca o adam için “o münafıktır” dedi.
Adam bunu duyunca konuyu Peygamberimize taşıyıp durumu anlattı ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın elçisi! Biz [gün boyu] kendi elimizle [tarlalarımızda] çalışıyor, develerimizle habire su taşıyoruz. [Bu sebeple de akşama yorgun düşüyoruz]. Muaz dün gece yatsı namazını kıldırırken Bakara suresinden okumaya başladı, kıraati çok uzun tuttu. [Ben dayanamayıp namazı kendi başıma tamamlayınca] benim hakkımda münafık dedi”.
Bunun üzerine Allah Resûlü Muaz’a çok kızarak üç defa “Muaz! Sen fitneci misin?” diye azarladı. Ardından da “Şems ve A’lâ sûreleri gibi sûreleri okusana!” buyurdu.
(Buhârî, “Edeb”, 74; Müslim, “Salât”, 36)
Muaz bundan haberdar olunca o adam için “o münafıktır” dedi.
Adam bunu duyunca konuyu Peygamberimize taşıyıp durumu anlattı ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın elçisi! Biz [gün boyu] kendi elimizle [tarlalarımızda] çalışıyor, develerimizle habire su taşıyoruz. [Bu sebeple de akşama yorgun düşüyoruz]. Muaz dün gece yatsı namazını kıldırırken Bakara suresinden okumaya başladı, kıraati çok uzun tuttu. [Ben dayanamayıp namazı kendi başıma tamamlayınca] benim hakkımda münafık dedi”.
Bunun üzerine Allah Resûlü Muaz’a çok kızarak üç defa “Muaz! Sen fitneci misin?” diye azarladı. Ardından da “Şems ve A’lâ sûreleri gibi sûreleri okusana!” buyurdu.
(Buhârî, “Edeb”, 74; Müslim, “Salât”, 36)
HELAL_LOKMANIN_İNSAN_HAYATINA_ETKİSİ_İdris_YAVUZYİĞİT_1.pptx
5.5 MB
Helal Lokmanın Önemi ve İnsan Hayatına Etkisi
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Rabbim bana dokuz şey emretti:
- Gizli halde de aleni halde de Allah'tan korkmamı,
- Öfke ve rıza halinde de adâletli söz söylememi,
- Fakirlikte de zenginlikte de iktisad yapmamı,
- Benden kopana da sıla-ı rahm yapmamı,
- Beni mahrum edene de vermemi,
- Bana zulmedeni affetmemi,
- Susma halimin tefekkür olmasını,
- Konuşma halimin zikir olmasını,
- Bakışımın da ibret olmasını,
- Ma'rufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi."
(Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317)
"Rabbim bana dokuz şey emretti:
- Gizli halde de aleni halde de Allah'tan korkmamı,
- Öfke ve rıza halinde de adâletli söz söylememi,
- Fakirlikte de zenginlikte de iktisad yapmamı,
- Benden kopana da sıla-ı rahm yapmamı,
- Beni mahrum edene de vermemi,
- Bana zulmedeni affetmemi,
- Susma halimin tefekkür olmasını,
- Konuşma halimin zikir olmasını,
- Bakışımın da ibret olmasını,
- Ma'rufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi."
(Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317)
ألَيْسَ مِنكم رَجُلٌ رَشِيدٌ
Hazreti Lut, kavmine şöyle demişti:
"İçinizde aklı başında kimse yok mu?"
(Hud Sûresi 78.)
Hazreti Lut, kavmine şöyle demişti:
"İçinizde aklı başında kimse yok mu?"
(Hud Sûresi 78.)
“Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden mahrum edeceğim. Onlar, bütün mûcizeleri görseler de iman etmezler; doğruluk yolunu görseler onu izlemezler. Fakat eğrilik yolunu görürlerse hemen ona saparlar.” Bu durum, onların âyetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir. (Araf 147)
Şadi Şirazi ne güzel söylemiş: “Sertlik gördüğün yerde yumuşaklık göster, yumuşak İpekği keskin kılıç dahi kesemez.”
“Bir devlete en büyük hizmeti, evlerin çatılarını değil fertlerin ruhlarını yükselterek yerine getirebilirsiniz; zira fukaraya yaraşır sığınaklarda yaşayan yüce ruhlar, geniş malikanelerde gizlenmiş zelil esirlere tercih edilir.”
Epiktetos
Epiktetos
“Hayatta başarıya ulaşmak için ihtiyacımız olan ne?
Servetin büyük bir önemi yoktur; iktidar, akıl ve şöhret çok da lazım değildir; hürriyet de pek gerekli değildir; hatta sağlık bile yegane ihtiyaç değildir. Yegane ihtiyaç, sağlam bir karakter ve her açıdan güçlendirilmiş kuvvetli bir iradedir.“ Sir John Lubbock
Servetin büyük bir önemi yoktur; iktidar, akıl ve şöhret çok da lazım değildir; hürriyet de pek gerekli değildir; hatta sağlık bile yegane ihtiyaç değildir. Yegane ihtiyaç, sağlam bir karakter ve her açıdan güçlendirilmiş kuvvetli bir iradedir.“ Sir John Lubbock
“Başkalarının ıstırabından rahatsız olmazsan, sen insan diye anılmaya layık değilsin.”
Gülistan, Şeyh Sadi Şirazi
Gülistan, Şeyh Sadi Şirazi
Gençliğini Nasıl Geçirdiğine Bir Daha Bak…
Gençlik, nefsin arzularının, şehevi duyguların insanı kapladığı önemli bir zaman dilimidir.
Gençliğini Eğlenmekle, Boş Emellerle, Faydasız Şeylerin Peşinde Koşturarak Geçirenler, İhtiyarlıklarını Ağlamakla Geçireceklerdir.
Günün şartlarında ahlaksızlığı ilke edinenlere, gayri meşru ilişkileri yaymaya çalışanlara, günah tacirlerine, gençlik bozuldu, elden gitti
algısı oluşturanlara fırsat verme..
Genç kardeşim; sıhhati bozacak zararlı hava, yiyecek, içecek ve giyeceklerden kendin koruduğun gibi fıtratında var olan İslâm'ı bozacak etkenlerden de kendini koruman gerekir.
“İnsanlar içinde Yüce Allah’ın en sevdiği kimse, kötülükleri terk edip, iyiliklere yönelen gençtir.” (Ebu Davut, Salât, 26)
Biz, binlerce güzel örnek varken gözümüze, kulağımıza, zihnimize, fikrimize olumsuzlukları nakşetmek isteyenler var.
■ Biz biliyoruz ki, Hz. Yusuf gibi İffet abidesi ahlaklı gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, Hz. Fatıma gibi haram helal bilincine sahip kızlarımız var.
■ Biz biliyoruz ki, tesettürü yaşam tarzı haline getiren ve buna riayet eden kızlarımız var.
■ Biz biliyoruz ki, haksızlık karşısında susmayan inancı gereği Ashabı Kehf'i örnek alan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, vatan için manevi değerleri için nefes alan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, ülkemizin geleceğini, İstiklal ve istikbalini İnşa edecek gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, Kur'an ve sünnetten ayrılmayan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, helal ve haram konusunda hassas olan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, günahlara mücadele eden, karanlıklardan aydınlığa çıkan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, maddi zorluklarla mücadele ederken inandığı değerlerden taviz vermeyen gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, camileri mabet, Minare gölgelerini Mesken edinen gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, fen, tıp, teknoloji, sanat, kültür, İlim ve bilimde ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, iyilik yolunda koşan, yarışan, yardımlaşan, gözyaşı silen gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, bugün de yüreği İlk günkü ateşle kavrulan Hz. Ali, Bilal, Zeyd, Musap, Abdullah, Enes, Zeynep, Sümeyye, Fatıma,
Ayşe, Meryem, Hatice gibi gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, Bilal'in sesini dünyanın dört bir tarafında yankılandıran, Kur'an'ın heyecanını kulaklarımızda hissettiren
gençlerimiz var.
Elhamdülillah
Gençlik, nefsin arzularının, şehevi duyguların insanı kapladığı önemli bir zaman dilimidir.
Gençliğini Eğlenmekle, Boş Emellerle, Faydasız Şeylerin Peşinde Koşturarak Geçirenler, İhtiyarlıklarını Ağlamakla Geçireceklerdir.
Günün şartlarında ahlaksızlığı ilke edinenlere, gayri meşru ilişkileri yaymaya çalışanlara, günah tacirlerine, gençlik bozuldu, elden gitti
algısı oluşturanlara fırsat verme..
Genç kardeşim; sıhhati bozacak zararlı hava, yiyecek, içecek ve giyeceklerden kendin koruduğun gibi fıtratında var olan İslâm'ı bozacak etkenlerden de kendini koruman gerekir.
“İnsanlar içinde Yüce Allah’ın en sevdiği kimse, kötülükleri terk edip, iyiliklere yönelen gençtir.” (Ebu Davut, Salât, 26)
Biz, binlerce güzel örnek varken gözümüze, kulağımıza, zihnimize, fikrimize olumsuzlukları nakşetmek isteyenler var.
■ Biz biliyoruz ki, Hz. Yusuf gibi İffet abidesi ahlaklı gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, Hz. Fatıma gibi haram helal bilincine sahip kızlarımız var.
■ Biz biliyoruz ki, tesettürü yaşam tarzı haline getiren ve buna riayet eden kızlarımız var.
■ Biz biliyoruz ki, haksızlık karşısında susmayan inancı gereği Ashabı Kehf'i örnek alan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, vatan için manevi değerleri için nefes alan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, ülkemizin geleceğini, İstiklal ve istikbalini İnşa edecek gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, Kur'an ve sünnetten ayrılmayan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, helal ve haram konusunda hassas olan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, günahlara mücadele eden, karanlıklardan aydınlığa çıkan gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, maddi zorluklarla mücadele ederken inandığı değerlerden taviz vermeyen gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, camileri mabet, Minare gölgelerini Mesken edinen gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, fen, tıp, teknoloji, sanat, kültür, İlim ve bilimde ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, iyilik yolunda koşan, yarışan, yardımlaşan, gözyaşı silen gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, bugün de yüreği İlk günkü ateşle kavrulan Hz. Ali, Bilal, Zeyd, Musap, Abdullah, Enes, Zeynep, Sümeyye, Fatıma,
Ayşe, Meryem, Hatice gibi gençlerimiz var.
■ Biz biliyoruz ki, Bilal'in sesini dünyanın dört bir tarafında yankılandıran, Kur'an'ın heyecanını kulaklarımızda hissettiren
gençlerimiz var.
Elhamdülillah
https://x.com/dibalierbas/status/1829925500065861806?s=48
https://www.facebook.com/share/v/9BxrvzV8EyiEJiYg/?mibextid=WC7FNe
https://www.instagram.com/reel/C_V2nv7I6eg/?igsh=MTg4bTUyd3ptMmJzMA==
https://www.facebook.com/share/v/9BxrvzV8EyiEJiYg/?mibextid=WC7FNe
https://www.instagram.com/reel/C_V2nv7I6eg/?igsh=MTg4bTUyd3ptMmJzMA==
X (formerly Twitter)
Prof. Dr. Ali Erbaş (@DIBAliErbas) on X
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak tüm Türkiye'de düzenlediğimiz 'Umre Ödüllü Gençlik Bilgi Yarışması'nı kazanan öğrencilerimizi kutsal topraklar ile buluşturduk.
İslam’ı görerek, anlayarak, yaşayarak deneyimlemelerine imkan sağlayan bu kutlu yolculuklarında…
İslam’ı görerek, anlayarak, yaşayarak deneyimlemelerine imkan sağlayan bu kutlu yolculuklarında…
Forwarded from İdris YAVUZYİĞİT
İLİM-ALİM-MUALLİM-ÖĞRETMEN 24.11.2017 merkez cami.pptx
9.3 MB
İlim, Alim, Muallim konularını içeren Sunum vaaz örneği
Muhammed İkbal der ki:
‘Ey basiretli insan!
Bir milletin sermayesi; para, gümüş, kumaş ve altın değildir.
Onun asıl sermayesi; imanlı, sıhhatli, dinç ve kudretli dimağlara sahip, çok çalışkan, cevvâl ve çevik evlâtlarıdır.’
‘Ey basiretli insan!
Bir milletin sermayesi; para, gümüş, kumaş ve altın değildir.
Onun asıl sermayesi; imanlı, sıhhatli, dinç ve kudretli dimağlara sahip, çok çalışkan, cevvâl ve çevik evlâtlarıdır.’