Kitap Alıntıları
10.9K subscribers
4.05K photos
554 videos
176 links
Kitap alıntıları bahane, ben içimi döküyorum.

Web sitemiz: https://binbirkitap.net

💬 İletişim/Reklam: @ameleoit
Download Telegram
Nehirlere karışan zehirli atıklar gibi
ağır ağır akarak kanıma karışmakta
yokluğun!
Hiç sormadım, neydi başka elbiseler içinde bulduğun
aynı askıyla dolaba kaldırılan iki güzel yelektik biz
güveye benzer bir şey oldu suskunluğun!.. anladım ki:
aşk naftalinlenmiyormuş meğer, eğer kanıtlanmıyorsa suçun!
👍4021🔥8🥰2👏1💋1
Yaşam bazen yalnızca sağ kalmak için gerekli şeyleri elde etmek uğruna girişilen uzun ve bunaltıcı bir didinme olur çıkar.

Küskün Kahvenin Türküsü/Carson McCullers
43👍16
Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna "yok"un,
Kustum, öz ağzımdan kafamı.

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Necip Fazıl Kısakürek, Çile
👍40🤯5🤔43👎3🥴3🕊2😁1🐳1
Bir gün öğretmenler odasında sınav kâğıtlarını okuyordum. Bir yandan da kız öğrencilerin yanlış olan cevaplarını silip, sınıfı geçecek notu alacak şekilde düzeltiyordum. Öğretmenler odasına giren bir beyin bu durum dikkatini çekmiş. Neden kız öğrencilerin sınav kâğıtlarını değiştirdiğimi sorduğunda cevabım şu oldu:
‘Bu kızlar eğer sınıfta kalacak olurlarsa babaları okuldan alıp 12-13 yaşında evlendirecek. Ama sınıflarını geçerlerse evlilik yaşları en az 15-16 olacak. Hem en tembel öğrenci bile derste mutlaka bir şeyler öğrenir.’
Yarım saat kadar sonra okul müdürümüz beni yanına çağırdı. Öğretmenler odasında ne yaptığımı sordu. Sınav kâğıtlarını okuduğumu söyleyince müdür
‘Peki bir bey gelmiş yanına ona ne söyledin’
diye sordu. Öğretmen Okulundan yeni mezun olmuştum. İdealist bir yapıya sahiptim. Gençliğin verdiği güçle kızgın bir şekilde
‘Size beni mi şikâyet etti o bey?’ 
deyince, müdür; o beyin müfettiş olduğunu, yanına gelip kendisine
‘Müdür bey benim sizi teftiş etmeme gerek yok, sizin zehir gibi gencecik öğretmenleriniz var kendisine teşekkürlerimi iletin’ dediğini anlattı... #çocukistismarınahayır
👏11849👍15😢10🤯5🕊4🙏3👎1🔥1
Velhasıl bittiğini, gittiğinde değil
bensizliğin avlusunda pırıl pırıl
gülümsediğini gördüğümde anladım...

En Çok Sen Yoktun, Alparslan Yige
8010🔥5👍3
Ne demiş şair;
👍37
"Çocuk gibi ağladım..
O kadar hiç, o kadar boş, manasız,
Öyle haksız yere senden uzağım ki."

Nazım Hikmet
120👍10👎1
İntihar diye bir şey yok bu dünyada. Ölümle biten bir intihar yok. Asıl intihar gün gün yaşamakta...

Ahmet Erhan
84😢12👍6👎3🤔3🌭3🍓31
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Hayat her geçen gün biraz daha pahalı hâle geldi. Günler anlamını yitirdi. Her günümüzü, yarını nasıl getireceğimizi düşünerek geçiriyoruz. Hayat pahalılaştıkça, biz fakirleşiyoruz.
👍56😢37🥴3😁2😐21🥱1
Adamın biri bir terziye gelmiş ve bir takım elbise denemiş. Aynanın önünde dururken yeleğin alt kısmının bir parça eğri büğrü olduğunu fark etmiş.
"Ah" demiş terzi, "bu konuda endişelenmeyin. Sadece daha kısa olan ucu sol elinizle aşağıya doğru çekiştirin, kimse bir şey fark etmeyecektir."
Müşteri bunu yapmaya çalışırken ceketin klapasının, düz duracağına, kıvrıldığını fark etmiş.
"A, o mu?" demiş terzi. "Bu hiçbir şey değil. Sadece kafanızı biraz çevirin ve çenenizle aşağıya doğru bastırın."
Müşteri razı olmuş ve bunu yaparken pantolonun iç dikişlerinin biraz kısa, arkanın da epey sıkı olduğunu hissetmiş.
"A, bu konuda endişelenmeyin" demiş terzi. “Sadece iç dikişleri sağ elinizle aşağıya doğru çekin, her şey mükemmel olacak.” Müşteri razı olmuş ve takımı satın almış.
Ertesi gün, terzinin yapmasını söylediği tüm el ve çene "düzeltmeleri"yle birlikte yeni takımını giymiş. Çenesi klapayı aşağıya doğru bastırırken, bir eli yeleği çekiştirir ve öteki eli ise kasığının altını kavrar bir şekilde aksayarak parktan geçiyormuş. İki yaşlı adam dama oynamayı bırakıp onun yoldan geçişini seyretmeye başlamışlar.
"M'Isten, vay canına!" demiş birincisi. "Şu zavallı sakat adama bak!" İkinci adam bir an düşünmüş, sonra mırıldanmış: “Igen, evet, sakatlık çok kötü, ama benim merak ettiğim ne biliyor musun..? Böyle güzel bir takımı nereden aldı acaba?"

Sizce bu hikâyede ne anlatılmak istenmiş?
👍44😁6🤡2
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?

Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?

Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?

Vedâ/Orhan Seyfi Orhon
😢3523👍15🕊7👏4🍓2❤‍🔥1
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
İstiklal Marşı'nı hep yanlış mı okuduk?/ Sunay Akın
👍164
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Karaköy'den vapur kalkmaz
Sezen Aksu şarkı yapmaz

İbrahim Sadri
89😁13🤔2👍1🔥1
“Giden gidecek yer buluyor da,
Kalan kime sığınsın?”

Sezai Karakoç
107😢18👍9🕊7🤔4
76👍20🕊7🤔3🍓3
Neşe Ve Hüzün

Kendinizi neşeli hissettiğinizde kalbinizin derinliklerine inin.
Farkedeceksiniz ki, size bu sevinci veren, daha önce üzülmenize neden olmuştu.
Üzgün olduğunuzda, tekrar kalbinize dönün.
Göreceksiniz ki, daha önce sevinciniz olan bir şey için ağlıyorsunuz.

Halil Cibran
87👍7🥰6
Hayat çok seyrek olarak "ya öyle ya da böyle"dir. Örneğin, hiç kimse bütünüyle zeki ya da aptal değildir. Aynı şekilde, hiç kimse her şeyiyle çekici ya da tamamıyla çirkin değildir. Bu evrende "mutlak" yoktur. Eğer yaşantınızı mutlaklık sınırına doğru zorlarsanız, sürekli bunalımda hissedersiniz.

iyi hissetmek/David Burns
👍65246
Çevresindekilere, insanlara, hayata, acılara ve sevinçlere olan yakınlığının dereceleri, insanın tüm ilişkilerini, hayatının kalitesini, rengini, kokusunu belirler. Hayat, "sev, yaklaş, mutlaka anlat kendini ve her zaman başkalarını anlamaya çalış" der insana. Fakat bir yandan da hep çizgiler, sınırlar koyar. Aramızdan görünmeyen, sesi duyulmayan, kokusu olmayan, fakat zamanla aşıldığında aslında hep orada olduğunu hissettiren sular akar.
Bağlılık, sadakat, lekesiz sevgiler bir yana, insanın ağzında eninde sonunda mutlaka acı bir tat bırakan bağımlılık hali ayaklarımızın arasından kayıp giden suyu hızla ısıtmaya başlar. İnsan bazen başka bir insanın, bazen paranın, bazen parlak sıfatların yoksunluğunu düşündükçe onsuz olamayacağını hisseder, daha çok sarılır. Sarıldıkça sular kaynamaya, fokurdamaya başlar. Bu sıcaklık hali, her zaman bir tehlike sinyalidir. Karşısındaki her ne olursa olsun, yoksunluk hissinin insanı bu derece korkutması, hiç sapılmaması gereken yanlış bir yolun işaretidir. Çünkü bağımlılık bir insanın ayaklarından başlayarak aklının ucuna kadar yükselebilecek, tüm ruhunu ve tüm varlığını yakabilecek en kaynar sulardan biridir.

Oysa hayat bizi böyle görmez istemez, bizi böyle günler için büyütmez. Hayat bizi kendimizi ve başkalarını tanımak için cesurca yaşamaya teşvik ederken, kendi varlığımızı başkalarının varoluşu içinde kaybetmemizi, paraya satın alınabilecek türlü değersiz nesne için gücümüzü harcamamızı istemez. Bizim kendimizi unutmamız, olduğumuz insanı başkalarında aramamız, yaklaşmamız gerenin dışarılarda bir yerlerde olduğunu sanmamız, kendimiz için emeklerin kalbini kırar.

Hayat hepimizin arasında görünmez çizgiler çizer, ayaklarımızın arasından hiç durmadan serin sular akar. Seni bir tarafına, geri kalan tüm dünyayı diğer tarafına koyar. Büyümek, bu çizgileri yırtmamanın, akan suları kaynatmamanın, karşındakini tüm kalbinle severken sadece kendin için sevmeyi hatırlamanın içinde saklanır.

Hayat çok sevdiklerini, elde etmek istediklerini, hep yanımda olsun dediklerini mutlaka verir sana. Fakat hepimizin kendi çizgileri, kendi toprağı, kendi gökyüzü, kendi suları, kendi güneşi olduğunu unutmanı istemez.
Hayat, senin kendi çemberini çizmeni, onun içinde kenndinle barışık zamanlar geçirmeni ister, başkalarının çemberlerine kendini zorla sığdırmanı değil.

Hayat, senin tüm yakınlıkları, tüm sevgileri, o gezegenin her yerine yayılan bütünlük hissini tatmanı ister, fakat kendinin de o bütünün ayrı bir parçası olduğunu unutmanı değil.

Burası ne kadar yakınlıklar, sevmeler, anlamalar ve anlatmaya çalışmalar gezegeni ise, bir o kadar da uzaklaşmalar, büyük yalnızlıklar ve kendini dinlemeler yeri.
Ve ne kadar birbirini yükseltmek ve yüceltmekse insanın işi, bir o kadar da sınırlarını bilmek, çizgilerini korumak ve sularını hep serin tutmak onun görevi.

Hayat, hatırla ister.
59👍19
İnsan ilişkilerinde her zaman doğru olanı ve üzerimize düşeni yapmalı, ama karşı tarafı değiştirmek gibi bir görevimiz de olmamalıdır. Değişmek, muhatabımızın sorumluluğudur.

Nevzat Tarhan
👍7525🔥52
39👍3❤‍🔥1