Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Sedat Peker cephesinden haber var: "Nefes bile alamayacak durumda son 10 gündür…"
Kanunsuz silahlara mı ihtiyacınız var?
Meral Ana yanınızda...
Mafya Anası Meral, bir telefon kadar uzağınızda...
Not: Çok yüksek adetli siparişleriniz de sorun olmadan zamanında teslim edilir. Bu güne kadar malum terör örgütlerinin silah ihtiyacının epeyi kısmı 'Meral Ana Organize Kaçakçılık Teşkilatı' tarafından temin edilmiştir. Referanslarımız büyüktür ve çoktur. Onlarca yılın tecrübesi hatta aileden gelen birikimle, ayrıca çok geniş teşkilatlanmayla, yurt içi ve yurt dışı ortaklarla siparişleriniz temin ve teslim edilirken, 'hukuki' ve 'siyasi" güvence altına da alınır. Meral Ana teşkilatı, müşteri memnuniyetini her yönden garanti eder ve riskleri yok eder. Teşkilatımız, dünya üzerinde bu işi en İYİ şekilde yapmak için burada, Türkiye'de...
Meral Ana yanınızda...
Mafya Anası Meral, bir telefon kadar uzağınızda...
Not: Çok yüksek adetli siparişleriniz de sorun olmadan zamanında teslim edilir. Bu güne kadar malum terör örgütlerinin silah ihtiyacının epeyi kısmı 'Meral Ana Organize Kaçakçılık Teşkilatı' tarafından temin edilmiştir. Referanslarımız büyüktür ve çoktur. Onlarca yılın tecrübesi hatta aileden gelen birikimle, ayrıca çok geniş teşkilatlanmayla, yurt içi ve yurt dışı ortaklarla siparişleriniz temin ve teslim edilirken, 'hukuki' ve 'siyasi" güvence altına da alınır. Meral Ana teşkilatı, müşteri memnuniyetini her yönden garanti eder ve riskleri yok eder. Teşkilatımız, dünya üzerinde bu işi en İYİ şekilde yapmak için burada, Türkiye'de...
Demişti...
Türlü kara para işlerinde çok eskiden beri MİT adına kullanılan, aslında basit bir piyon olduğu halde "mafya babası" denilerek propagandası yapılan gizli Ermeni Alaattin Çakıcı, soyunun bir yanı gizli Ermeni bir yanı gizli Yahudi olan 'Meral Ana' hakkında konuşmuştu.
Gizli Ermeni MİT piyonu Çakıcıyan "Meral Akşener İçişleri (Suçişleri) Bakanıyken bana yer değişmem için mesaj gönderdi." demişti.
Türlü kara para işlerinde çok eskiden beri MİT adına kullanılan, aslında basit bir piyon olduğu halde "mafya babası" denilerek propagandası yapılan gizli Ermeni Alaattin Çakıcı, soyunun bir yanı gizli Ermeni bir yanı gizli Yahudi olan 'Meral Ana' hakkında konuşmuştu.
Gizli Ermeni MİT piyonu Çakıcıyan "Meral Akşener İçişleri (Suçişleri) Bakanıyken bana yer değişmem için mesaj gönderdi." demişti.
Eskiden beri böyle bu işler...
Gizli Ermeni ve gizli Yahudi karışık soydan gelen Meral Akşener'i, yine Sabetaycı Yahudi bir mafya anası olan 'Tansu Ana' yükseltmişti...
Bir yandan kara para sistemi içinde yükseltirken, aynı anlarda devletimizin kurumları içinde de yükseltmişti. Elifi görse mertek zan edecek kadar vasıfsız, eğitimsiz, tecrübesiz bir kişi olan Tansu Ana, malum milletler arası kara para sisteminin (Ankebut Ağının) sayesinde koca Türkiye'nin boşbakanı yapılmışken, onun sayesinde de devlet gücüyle devasa kara para işleri yapılıyorken, onunla aynı evsafta olan Meral Ana da İçişleri Bakanı yapılabilmişti. Sonraki süreçte, yine kara paracı bir gizli Yahudi olan Solomon Soysuz da aynı kişiler/odaklar tarafından Suçişleri Bakanı yapıldı. Yok bunların aslında ayrı gayrıları... Televizyonlarda, sosyal ağlarda atışmaları bile danışıklı...
Sadece şu anlarda değil, geçmişte de devletimizi mafya "bütün kurum ve kuruluşlarıyla" ele geçirmişti. O zaman da şu zamanda olduğu gibi mahkemelerin/davaların kararlarını hakimler değil, bu gibi kara paracı mafya babaları ve mafya anaları belirliyordu. İnanmayanlar aynı ihanet ve kara para işleriyle meşgul olan, aynı evsafta olan ama hususiyle son 25 yıldır Türkiye'nin siyasetine arka plandan yön veren Devlet Bohçalı'ya sorabilirler. Kaç mahkamede, kaç davada, kaç kişi hakkındaki kararı kendisinin verdiğini, daha doğrusu kendisini oralara getiren kara paracı ve satanist sistemin verdiğini kendi bile sayamamıştır. Net sayıyı bilemiyordur.
Şimdi memleket zıvanadan iyice çıkmışken... 90'lardan bile beter hale gelinmişken... Aynı temelden gelen, gerçek ırklarını, dinlerini, kimliklerini, maksatlarını gizleyen... Aynı odaklarca bulundukları yerlere getirilen... Son 20 yıl içinde de beraberce ihanet, terör, kara para, namussuzlaştırma, soygun, vurgun, peşkeş, cinayet, katliam dair her suçu beraber işleyen kişiler, bir daha seçime gideceklermiş. Yok öyle yağma, hepsi beraberce ipe gidecekler. Türkiye'de bir daha seçim olmayacak. Demokrasi, cumhuriyet, laiklik, kemalizm gibi dayatma/zorlama sözde değerler, hep devletimizin bu gibi insan şeytanlarının elinde oyuncak olması için Londra merkezli sistem tarafından dayatıldı.
Şu işe bakın ki kendilerinin yazıp yürürlüğe koyduğu ihanet Anayasası bile "Bir kişi üçüncü kere cumhurbaşkanı olamaz" diyor... Sözde bunca muhalefet lideri var, biri de çıkıp "Hey, burası hukuk devleti değil mi? Sistemi tanımadığını mı ilan ediyorsun? Anayasayı bile tanımıyor ve isyan mı ediyorsun?" demiyor. Bunlar kadar adi bir kara paracı pislik olan Tayyip çıkıp son zamanlarda bile kameralar karşısında aday olduğunu açıkça ilan eder tarzda cümleler kurabiliyor. Yok mu bu ülkenin ilgili makamları, mahkemeleri? Onlar neyi, kimi bekliyor? Onları hangi güç unsuru susturuyor?
Sıktı artık üç beş tane gölgesinden korkan kara paracı piyon üzerinden oynanan demokrasi ve cumhuriyet tiyatrosu...
Ben bu rejimi tanımıyorum ve yıkıyorum. Babalar gibi yıkacağım ve 'Ana'lar da altında kalacaklar.
| Mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Gizli Ermeni ve gizli Yahudi karışık soydan gelen Meral Akşener'i, yine Sabetaycı Yahudi bir mafya anası olan 'Tansu Ana' yükseltmişti...
Bir yandan kara para sistemi içinde yükseltirken, aynı anlarda devletimizin kurumları içinde de yükseltmişti. Elifi görse mertek zan edecek kadar vasıfsız, eğitimsiz, tecrübesiz bir kişi olan Tansu Ana, malum milletler arası kara para sisteminin (Ankebut Ağının) sayesinde koca Türkiye'nin boşbakanı yapılmışken, onun sayesinde de devlet gücüyle devasa kara para işleri yapılıyorken, onunla aynı evsafta olan Meral Ana da İçişleri Bakanı yapılabilmişti. Sonraki süreçte, yine kara paracı bir gizli Yahudi olan Solomon Soysuz da aynı kişiler/odaklar tarafından Suçişleri Bakanı yapıldı. Yok bunların aslında ayrı gayrıları... Televizyonlarda, sosyal ağlarda atışmaları bile danışıklı...
Sadece şu anlarda değil, geçmişte de devletimizi mafya "bütün kurum ve kuruluşlarıyla" ele geçirmişti. O zaman da şu zamanda olduğu gibi mahkemelerin/davaların kararlarını hakimler değil, bu gibi kara paracı mafya babaları ve mafya anaları belirliyordu. İnanmayanlar aynı ihanet ve kara para işleriyle meşgul olan, aynı evsafta olan ama hususiyle son 25 yıldır Türkiye'nin siyasetine arka plandan yön veren Devlet Bohçalı'ya sorabilirler. Kaç mahkamede, kaç davada, kaç kişi hakkındaki kararı kendisinin verdiğini, daha doğrusu kendisini oralara getiren kara paracı ve satanist sistemin verdiğini kendi bile sayamamıştır. Net sayıyı bilemiyordur.
Şimdi memleket zıvanadan iyice çıkmışken... 90'lardan bile beter hale gelinmişken... Aynı temelden gelen, gerçek ırklarını, dinlerini, kimliklerini, maksatlarını gizleyen... Aynı odaklarca bulundukları yerlere getirilen... Son 20 yıl içinde de beraberce ihanet, terör, kara para, namussuzlaştırma, soygun, vurgun, peşkeş, cinayet, katliam dair her suçu beraber işleyen kişiler, bir daha seçime gideceklermiş. Yok öyle yağma, hepsi beraberce ipe gidecekler. Türkiye'de bir daha seçim olmayacak. Demokrasi, cumhuriyet, laiklik, kemalizm gibi dayatma/zorlama sözde değerler, hep devletimizin bu gibi insan şeytanlarının elinde oyuncak olması için Londra merkezli sistem tarafından dayatıldı.
Şu işe bakın ki kendilerinin yazıp yürürlüğe koyduğu ihanet Anayasası bile "Bir kişi üçüncü kere cumhurbaşkanı olamaz" diyor... Sözde bunca muhalefet lideri var, biri de çıkıp "Hey, burası hukuk devleti değil mi? Sistemi tanımadığını mı ilan ediyorsun? Anayasayı bile tanımıyor ve isyan mı ediyorsun?" demiyor. Bunlar kadar adi bir kara paracı pislik olan Tayyip çıkıp son zamanlarda bile kameralar karşısında aday olduğunu açıkça ilan eder tarzda cümleler kurabiliyor. Yok mu bu ülkenin ilgili makamları, mahkemeleri? Onlar neyi, kimi bekliyor? Onları hangi güç unsuru susturuyor?
Sıktı artık üç beş tane gölgesinden korkan kara paracı piyon üzerinden oynanan demokrasi ve cumhuriyet tiyatrosu...
Ben bu rejimi tanımıyorum ve yıkıyorum. Babalar gibi yıkacağım ve 'Ana'lar da altında kalacaklar.
| Mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Mekke ve Medine'yi Deccalden ne koruyor
Asıl/gerçek Deccal, uzaylı bir insan türünün bir ferdi... Elinde çok yüksek maddi/teknolojik imkanlar var. Bunları da kullanarak dünya insanlığını uzun zamandır felaketlerden felaketlere sürüklüyor. Hem dünya insanlığına hem de İslam dinine aşırı seviyede düşman. Verdiği maddi ve manevi zararlar, oynadığı oyunlar, yaptığı aldatmalar saymakla bitmez... 1453'te İstanbul'un sözde fethi de onun oynattığı bir orta oyunu...
Bunca şeye güç bulabilmiş olduğu halde Mekke ve Medine'de bulunan, dinimizce mukaddes kabul edilen yerlere ve şeylere hiç zarar veremiyor. Evet, bunca yüksek teknolojisine, uzaylılardan olan adamlarına/ordularına, dünya insanlığı arasından kendine çalıştırdığı Yahudilere, masonlara, satanistlere ve dünya devletlerinden onlarcasının başına getirttiği satanist hükumetlere rağmen bunu yapamıyor. Çünkü Mekke ve Medine'deki söz konusu mukaddes yerler korunuyorlar.
Doğru, melekler de vesile edilerek korunuyorlar ama Allah'ın adeti/sünneti öyledir ki her şeyi sebeplerle yaratır. Allah, müslümanları topluca katletmekte olan kafirlerin fiillerine de melekleri vesile ediyor. O kafirlerin bedenleri bile meleklerin vazife yapmaları sayesinde çalışabiliyor. Lakin bunca şeyler yaşanırken kimse melekleri görmüyor, bilmiyor. Herkes daha görünür olan, ön planda olan sebepleri biliyor, görüyor, değerlendiriyor.
Öyle ise, söz konusu Deccal, söz konusu mukaddes mekanlara zarar vermek istediğinde karşısında mani olarak neyi görüyor? Varlığına inanmadığı melekleri mi?
Bu ümmet en çok da Cübbeli Ahmet de denilen Ahmet Mahmud Ünlü gibi münafıkların, kara paracıların, nitelikli dolandırıcıların elinden çekti, çekiyor. Şu kısacık görüntüde bile kaşı gözü ayrı oynuyor, dikkatle bakan gözler gözlerindeki aldatıcı tavırları görebiliyor. Anlamadığı, bilmediği, kafasının basmadığı da doğru ama anlayabildiği çok şeyi de böyle olmadık şekilde anlatıyor ki müslümanlar asla uyanmasınlar.
Gerçi cübbesi çıkasıca da Akademi Dergisinden esen rüzgarlara kapılmak zorunda kalmış. Kısa süre önce, hazret-i Mehdi'ye ve zamanında yaşanacak hadiselere dair ezber bozan yorumlarımı yazılı olarak paylaştım. Çok kısa süre sonra sözde Türk medyasındaki malum insan şeytanları hemen Cübbeli'yi çıkarttılar ekrana... Saatlerce program yaptılar, başından sonuna kadar kasten zihinleri bulandırdılar. Cübbeli o programda melhame-i kübrayı anlatırken her şeyi kasten dağıtıp bozmuş, farklı taraflara yönlendirerek kafaları bulandırmış ama "O zaman bir İstanbul hükumeti olacak ve melhameye yüz binlerce asker gönderecek" demiş. Onu bari doğru söylemiş ama orada bile kim bilir nasıl bir şeytani, nefsani niyetle ve arka plandan neleri hedefleyerek öyle söylemiştir.
Mekke ve Medine'deki o mukaddes mekanlar, çok gelişmiş manyetik kalkanlarla koruma altındalar. Gözün göremediği ve küre şeklindeki koruma kalkanları onları çevreliyor. Öyle ki yerin altından bir gelişmiş uzay aracı gelmek ve zarar vermek istese bile kalkan ona da mani oluyor. O kalkanların içine, şu her yerde görülüp duran UFO'lar da uzaylıların yaptığı insan görünüşlü robotlar da giremiyorlar. Daha dünyada daha başka yerler de aynı sistemle korunuyorlar.
Deccalin, Mehdinin ve hatta Mehdinin yardımcılarının zuhur ettiğini yemin bile edebilecek kesinlikte biliyor ama doğruları anlatmak işine gelmiyor. Çünkü müslüman değil hatta insan bile değil. Çoktan çıkmış insanlıktan...
Altı yedi sene oluyor, güya benden kendisi de cemaatim de davacı olacaktı. Hatta kendi cemaati de davacı olacaktı. Elinde üçkağıtçılık ürünü bir şikayet dosyası bile sallayarak konuşuyordu. Kalbi korkudan titrerken bu hali sesine ve beden diline yansıyor, o ruh haliyle şuuru bulanıp hakkımda atıp tutuyordu. Sahi, ne oldu? Hani nerede o şikayet, o dosya? Nerede hakkımda attığı iftiraların ispatları? Hala bu seviyede sahtekar birini de yayınlara CNN Türk gibi, Haber Türk gibi adı Türk, kendisi İsrailli, ABD'li, İngiltere'li mecralar çıkartırlar.
Asıl/gerçek Deccal, uzaylı bir insan türünün bir ferdi... Elinde çok yüksek maddi/teknolojik imkanlar var. Bunları da kullanarak dünya insanlığını uzun zamandır felaketlerden felaketlere sürüklüyor. Hem dünya insanlığına hem de İslam dinine aşırı seviyede düşman. Verdiği maddi ve manevi zararlar, oynadığı oyunlar, yaptığı aldatmalar saymakla bitmez... 1453'te İstanbul'un sözde fethi de onun oynattığı bir orta oyunu...
Bunca şeye güç bulabilmiş olduğu halde Mekke ve Medine'de bulunan, dinimizce mukaddes kabul edilen yerlere ve şeylere hiç zarar veremiyor. Evet, bunca yüksek teknolojisine, uzaylılardan olan adamlarına/ordularına, dünya insanlığı arasından kendine çalıştırdığı Yahudilere, masonlara, satanistlere ve dünya devletlerinden onlarcasının başına getirttiği satanist hükumetlere rağmen bunu yapamıyor. Çünkü Mekke ve Medine'deki söz konusu mukaddes yerler korunuyorlar.
Doğru, melekler de vesile edilerek korunuyorlar ama Allah'ın adeti/sünneti öyledir ki her şeyi sebeplerle yaratır. Allah, müslümanları topluca katletmekte olan kafirlerin fiillerine de melekleri vesile ediyor. O kafirlerin bedenleri bile meleklerin vazife yapmaları sayesinde çalışabiliyor. Lakin bunca şeyler yaşanırken kimse melekleri görmüyor, bilmiyor. Herkes daha görünür olan, ön planda olan sebepleri biliyor, görüyor, değerlendiriyor.
Öyle ise, söz konusu Deccal, söz konusu mukaddes mekanlara zarar vermek istediğinde karşısında mani olarak neyi görüyor? Varlığına inanmadığı melekleri mi?
Bu ümmet en çok da Cübbeli Ahmet de denilen Ahmet Mahmud Ünlü gibi münafıkların, kara paracıların, nitelikli dolandırıcıların elinden çekti, çekiyor. Şu kısacık görüntüde bile kaşı gözü ayrı oynuyor, dikkatle bakan gözler gözlerindeki aldatıcı tavırları görebiliyor. Anlamadığı, bilmediği, kafasının basmadığı da doğru ama anlayabildiği çok şeyi de böyle olmadık şekilde anlatıyor ki müslümanlar asla uyanmasınlar.
Gerçi cübbesi çıkasıca da Akademi Dergisinden esen rüzgarlara kapılmak zorunda kalmış. Kısa süre önce, hazret-i Mehdi'ye ve zamanında yaşanacak hadiselere dair ezber bozan yorumlarımı yazılı olarak paylaştım. Çok kısa süre sonra sözde Türk medyasındaki malum insan şeytanları hemen Cübbeli'yi çıkarttılar ekrana... Saatlerce program yaptılar, başından sonuna kadar kasten zihinleri bulandırdılar. Cübbeli o programda melhame-i kübrayı anlatırken her şeyi kasten dağıtıp bozmuş, farklı taraflara yönlendirerek kafaları bulandırmış ama "O zaman bir İstanbul hükumeti olacak ve melhameye yüz binlerce asker gönderecek" demiş. Onu bari doğru söylemiş ama orada bile kim bilir nasıl bir şeytani, nefsani niyetle ve arka plandan neleri hedefleyerek öyle söylemiştir.
Mekke ve Medine'deki o mukaddes mekanlar, çok gelişmiş manyetik kalkanlarla koruma altındalar. Gözün göremediği ve küre şeklindeki koruma kalkanları onları çevreliyor. Öyle ki yerin altından bir gelişmiş uzay aracı gelmek ve zarar vermek istese bile kalkan ona da mani oluyor. O kalkanların içine, şu her yerde görülüp duran UFO'lar da uzaylıların yaptığı insan görünüşlü robotlar da giremiyorlar. Daha dünyada daha başka yerler de aynı sistemle korunuyorlar.
Deccalin, Mehdinin ve hatta Mehdinin yardımcılarının zuhur ettiğini yemin bile edebilecek kesinlikte biliyor ama doğruları anlatmak işine gelmiyor. Çünkü müslüman değil hatta insan bile değil. Çoktan çıkmış insanlıktan...
Altı yedi sene oluyor, güya benden kendisi de cemaatim de davacı olacaktı. Hatta kendi cemaati de davacı olacaktı. Elinde üçkağıtçılık ürünü bir şikayet dosyası bile sallayarak konuşuyordu. Kalbi korkudan titrerken bu hali sesine ve beden diline yansıyor, o ruh haliyle şuuru bulanıp hakkımda atıp tutuyordu. Sahi, ne oldu? Hani nerede o şikayet, o dosya? Nerede hakkımda attığı iftiraların ispatları? Hala bu seviyede sahtekar birini de yayınlara CNN Türk gibi, Haber Türk gibi adı Türk, kendisi İsrailli, ABD'li, İngiltere'li mecralar çıkartırlar.
Şu sahtekarın 2019 yılındaki şu konuşmasını dinleyen müslümanlar bir düşünürler. Mekke ve Medine'nin idaresini elinde tutan Suudi aşiretinin nasıl kara paracılar, katliamcılar, masonlar, satanistler, ayinciler olduğunu bilememişlerse bile... Cübbelinin de aynı sistemin içindeki bir kara paracı sahtekar olduğunu bilememişlerse bile... Suudi Amerika da dediğim sözde devletin bütün kurumlarındaki masonik logoları düşünürler. Suudi Amerika'daki insanların itikadına, ameline, hukuk sistemine, eğitim sistemine, rejimin tercihlerine bir bakarlar. Orada insanları nasıl şartlarda yaşattıklarına bakarlar. Kabe'nin etrafının bile nasıl satanist mahaline çevrildiğine bir bakarlar ve düşünürler. Sonra sorgularlar "Yani bu kadar dibe vurmuş, bu seviyede ayarından çıkarılmış, Türkiye'den bile beter hale getirilmiş bu şehirlere Deccal küfrünün girmediğine, giremediğine mi hükmedeceğiz. Acaba girseydi daha nasıl küfür, fücur, isyan, sapıklık, rezillik olabilirdi." der.
| Mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
| Mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Tarihten sileceğim
Son yazımın ardından topluca metafizik saldırı yapmaya çalışanlar var. Beni kızdıramadılar, gülüyorum sadece... Bitikler, hiçler... Yıllarca mücadele ile bu günlere gelindi, karşımızda bizi durdurabilecek hiçbir taraf kalmadı. Ben hangi resti hangi zamanda çekeceğime çok dikkat ediyorum. Bir hususta rest çekmişsem, o hususta yapılması gerekenleri çoktan yapmışım ki o resti çekiyorum.
Şu iki kırmızı hat arasında kalan alanda az önce çok şiddetli bir metafizik sinyal fırtınası başlattık. Operasyon başladı bile, devam ediyor. Sonuç alınana kadar devam edecek.
Söz konusu alan içinde kalan bütün satanistleri, masonları, kara paracıları, ayincileri, misyonerleri, kabalacıları, büyücüleri, medyumları, cinleri, Türkiye'ye ihanet ve kötülük eden, etmekte olan herkesi... Diplomatlara, iş adamlarına, ev hanımlarına kadar herkesi çok şiddetli çarpacağız. Sadece insanları değil, arabaları, televizyonları, telefonları, bilgisayarları, kablosuz iletişim cihazlarını, binaları, asansörleri, trafoları, binaları ve çarpılması mümkün olan her şeyi çarpacağız. İlgili kişilerden 13 yaş üstü herkes, kadın-erkek farkı olmaksızın şiddetli çarpılacaklar. Tek bir masum dahi zarar görmeyecek ama Londra merkezli satanist sisteme çalışan herkes helak olacak.
Karaköy'ü, Galata çevresini, tarihi yarım adayı, insanlık ve Türk düşmanlarının hepsinin başlarına yıkacağım. Yer altındaki satanist tünellerine kadar her şeyi yerle bir edeceğim. Masonlukla, satanistlikle, kanla, vahşetle, tacizle, tecavüzle, kara parayla, baronlukla, insanlık düşmanlığı ile dolu olan o alanı tarihin karanlık sayfaları arasına geçireceğim. Oralarda sadece temiz deniz suyu göreceğim. İnsanlığın hafızasından silinmesi için mücadele edeceğim. Binlerce yıldır hiçbir zaman ayara çekilememiş olan o alanı Süleyman peygamber zamanındaki ve de Zülkarneyn a.s. zamanındaki haline dönüştüreceğim. Oralarda şeytanlık değil insanlık hakim olacak.
Dev gibi bir orduyla geliyorum. Operasyona bundan sonra "Boğaz Baronları Operasyonu" diyeceğim...
| Mfs - Ezber bozan - Akademi
Son yazımın ardından topluca metafizik saldırı yapmaya çalışanlar var. Beni kızdıramadılar, gülüyorum sadece... Bitikler, hiçler... Yıllarca mücadele ile bu günlere gelindi, karşımızda bizi durdurabilecek hiçbir taraf kalmadı. Ben hangi resti hangi zamanda çekeceğime çok dikkat ediyorum. Bir hususta rest çekmişsem, o hususta yapılması gerekenleri çoktan yapmışım ki o resti çekiyorum.
Şu iki kırmızı hat arasında kalan alanda az önce çok şiddetli bir metafizik sinyal fırtınası başlattık. Operasyon başladı bile, devam ediyor. Sonuç alınana kadar devam edecek.
Söz konusu alan içinde kalan bütün satanistleri, masonları, kara paracıları, ayincileri, misyonerleri, kabalacıları, büyücüleri, medyumları, cinleri, Türkiye'ye ihanet ve kötülük eden, etmekte olan herkesi... Diplomatlara, iş adamlarına, ev hanımlarına kadar herkesi çok şiddetli çarpacağız. Sadece insanları değil, arabaları, televizyonları, telefonları, bilgisayarları, kablosuz iletişim cihazlarını, binaları, asansörleri, trafoları, binaları ve çarpılması mümkün olan her şeyi çarpacağız. İlgili kişilerden 13 yaş üstü herkes, kadın-erkek farkı olmaksızın şiddetli çarpılacaklar. Tek bir masum dahi zarar görmeyecek ama Londra merkezli satanist sisteme çalışan herkes helak olacak.
Karaköy'ü, Galata çevresini, tarihi yarım adayı, insanlık ve Türk düşmanlarının hepsinin başlarına yıkacağım. Yer altındaki satanist tünellerine kadar her şeyi yerle bir edeceğim. Masonlukla, satanistlikle, kanla, vahşetle, tacizle, tecavüzle, kara parayla, baronlukla, insanlık düşmanlığı ile dolu olan o alanı tarihin karanlık sayfaları arasına geçireceğim. Oralarda sadece temiz deniz suyu göreceğim. İnsanlığın hafızasından silinmesi için mücadele edeceğim. Binlerce yıldır hiçbir zaman ayara çekilememiş olan o alanı Süleyman peygamber zamanındaki ve de Zülkarneyn a.s. zamanındaki haline dönüştüreceğim. Oralarda şeytanlık değil insanlık hakim olacak.
Dev gibi bir orduyla geliyorum. Operasyona bundan sonra "Boğaz Baronları Operasyonu" diyeceğim...
| Mfs - Ezber bozan - Akademi