Akademi Dergisi
2.13K subscribers
61K photos
26K videos
370 files
7.59K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Dahası, bu güne kadar Ay ikiye gerçekten yarılmış olsaydı, o gün koca dünyadan çok yüksek sayıda kişi bunu görür, bunu görmekten ötürü sarsılır ve bunu bir şekilde kayda geçerlerdi. Ne kadar kayıtlar zamanla yok olacaksa da yine de onlarcası günümüze kadar bir şekilde ulaşırdı. Zira, o senelere ait tarihi kayıtlar günümüze kadar az da olsa ulaştılar.
Daha sarsıcı tarafı şu ki dünyamızın uydusu olan Ay ile dünyamız arasında büyük bir manyetik alan dengesi var. Ay ikiye ayrılmışsa, kısa süre için ayrılmış bile olsa, Ay'da muazzam sorunlar yaşanırdı, Ay ile dünya arasındaki manyetik dengede ani kırılmalar, değişmeler yaşanırdı.
Bu da dünyanın manyetik alanında, çekirdeğin dengelerinde muazzam şiddette ve çok ani değişmelerin yaşanmasına sebep olurdu ki öyle bir şey olsaydı dünyada yer yerinden oynar mıydı?
Aslında bu konuda yazılar yazmadan önce, bazı sahaların bilim adamlarıyla yuvarlak masalar kurarak, uzunca istişareler etmek gerekiyor. Bunu yapma imkanı bulamadığım için, şimdilik ihtiyatlı yazıyorum.
Bir taraftan da da metafizik çatışmalara devam ediyorum. Metafizik saha mükemmel bir halde. Ankebut Ağı sadece çaresizce savunma yapmaya çabalıyor ama onu da yapamıyor.

Yazdıklarımda yine yazma hataları oluyordur. Mümkün olan ilk fırsatta baştan sona okur, düzeltirim.
Kur'an-ı Kerim'de, başka surelerde, başka ayetlerde de gelecekte yaşanacak hadiseler, sanki yaşanmış gibi bir tarzda anlatılmış. Bu edebi bir usul... Bu ayette de bu edebi usulün olduğunu zaten koca koca alimler iddia etmişler.
Ve ardından "Ay'ın ikiye yarılması hadisesi yaşanmadı, yaşanacak" demişler ama çoğunlukla gerçek kıyamete bağlayarak hata etmişler.
Ay gerçek manasında mı ikiye ayrılacak, ani ve büyük bir denge değişmesi, kutup yani manyetik alan kutbu değişmesi mi olacak, her ne şey olacaksa, o olduğunda ya da kısa süre sonrasında "saat" yani o devasa kuşatıcı/küresel afet yaşanacak.
Hafızanızı tazeleyin. Geçmiş zamanlarda, birkaç farklı zamanda yaptığım yayınlarda... Ay'ın ya da belki de Nibiru gezegeni denilen şeyin, aniden dünyaya yanaşabileceğini yazmıştım. Öyle olursa, bir anda dünyanın çekirdeğini manyetik güçle itebileceğini, böyle bir şey yaşanırsa, çekirdeğin dünyanın içinde ani hareketler yapacağını, o anlarda yeryüzünün tarifsiz şiddette ve aşırı uzun süren depremlerle sarsılacağını, kıtaların bile yere batabileceğini, hadislerde haber verilen yere batma hadiselerinin o süreçte yaşanabileceğini... Dabbetü'l arz hadisesinin bu hadise olabileceğini... Dengenin çok büyük seviyede kaçacağını, çekirdeğinin tekrar karar kılmasının, sakinleşmesinin, savrulmasının tam olarak durmasının birkaç yılı bile alabileceğini... Bu büyük afete Kur'an'da "saat" denildiğini... Bir gün içinde milyarlarca insanın ölebileceğini yazmıştım.

Hatırlamıyorsanız, aratarak geçmişteki ilgili yayınları bulmayı da deneyebilirsiniz. Telegram uygulamasında bir şeyi arayıp bulmak gerçekten bir çile... Mfs.TV adresindeki sitemden daha kolayca aratıp bulabilirsiniz.
Şimdi... Son sözü baştan da yazmak mümkün. Zaten planlanmamış, üzerinde çalışılmamış şekilde, hazırlıksız yazıyorum.

Diyeceğim o ki Kamer suresi de Mehdi'den bahsedilen bir sure...
Kamer suresinde şunlar anlatılıyor.

İnsanların arasından bir çağırıcı, bir uyarıcı çıkacak.

Bu, ahir zamanda yaşanacak, bu kişi de ahir zamanda çıkacak. En doğrusunu Allah biliyor ama ahir zamanda zuhur edeceği, insanlığı ikaz edeceği, Allah'ın yolunda gitmediklerini söyleyecek olan dabbetü'l arz ile bu surede bahsedilen uyarıcının, çağırıcının aynı kişi yani Mehdi olduğu anlaşılıyor.
Kamer suresi, 6. ayet

O halde onlardan yüz çevir. O gün çağırıcı onları hiç hoşlanmayacakları şeye çağıracak.

فَتَوَلَّ عَنْهُمْ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَى شَيْءٍ نُّكُرٍ

Fe tevelle anhum, yevme yed'ud dai ila şey'in nukur.
Çağırıcı, onları, İblis'in sisteminden çıkmaya çağıracak. Bundan hiç hoşlanmayacaklar ve çağırıcıya uymayacaklar.
Diğer bazı başka surelerde olduğu gibi, Kamer suresinde de aslında daha çok yer altındaki şehirleşme sistemlerinde yaşayan ve Deccal ile İblis'e tabi olan, yer yüzündeki devletleri de sinsice yöneten uzaylı milletler/ümmetler konu edilmiş.

Ankebut Ağının cinler aleminde değil de insanlar alemindeki asıl gücü zaten onlardan, uzaylı insanlardan oluşuyor.

Onların dünya üzerindeki nüfusu, dünya insanlarından çok fazla.
2. ayet

Onlar, bir ayet görseler, hemen yüz çevirirler. Ve "Bu süregelen bir büyüdür." derler.


وَإِن يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ

Ve in yerev ayeten yu'ridu ve yekulu sihrun mustemirr.
Akademi Dergisi
2. ayet Onlar, bir ayet görseler, hemen yüz çevirirler. Ve "Bu süregelen bir büyüdür." derler. وَإِن يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ Ve in yerev ayeten yu'ridu ve yekulu sihrun mustemirr.
Yer altındaki o ümmetler, Allah'ın varlığına, birliğine ve İslam dinin hak din olduğuna dair bir ayet yani delil ve mucize görseler bile inanmıyorlar.

Yaşananın sihir, büyü tesiri olduğunu iddia ediyorlar. Zaten çoğu Kur'an-ı Kerim'in bir büyü kitabı olduğuna inandırılmış ve çok uzak duruyorlar. Yanaşmıyorlar Kur'an-ı Kerim'i okumaya ve araştırmaya bile...

İblis ve Deccal onları öyle yetiştirmiş ve yönlendirmiş.
Bu dünyadaki peygamberler, onların yer altında yaşadıklarını biliyorlardı, onların da peygamberi olarak vazife yapıyorlar, her fırsatta onlara da tebliği ulaştırıyorlardı ama onlar dinlemiyorlardı.
Kendi heveslerine, nefislerine uyarak inkar ediyorlardı, hala ediyorlar.

3. ayet

Ve yalanladılar. Kendi tutkularına uydular. Oysa her şey kararlaştırılmıştır.

وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ

Ve kezzebu vettebeu ehvaehum ve kullu emrin mustekırr.
Oysa onlara da hatalarından dönmelerini gerektirecek, kendilerini şaşırtacak, ilahi hakikatleri anlamalarını sağlayacak şeylerden haber verildi. Peygamberler onlara bu türlü haberleri de verdiler.

4. ayet


Ant olsun ki onlara, yanılgılarını giderecek nice haberler geldi.

وَلَقَدْ جَاءهُم مِّنَ الْأَنبَاء مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ

Ve lekad caehum minel enbai ma fihi muzdecer.
Onlar, dünya insanlığının bilim ve teknolojide geri kalmış hallerine bakarak, kendilerince bazı kabulenişlere kapılmışlardı.

Dünya insanlarından olan hak peygamberler ise onlara, onların bile şaşıracağı kadar üstün, hikmetli, sarsıcı bilgiler verdiler. O peygamberler aynı zamanda anlatıkları sarsıcı meselelere dair mucizeler de gösterdiler. O yer altı ümmetleri büyük sarsıntılar geçirdiler ama "Bu yapılan sihirdir" dediler ve inkar ettiler. İblis'in yolundan ayrılmadılar, İslam'a tabi olmadılar.

5. ayet

Yüksek seviyede hikmetli haberler. Buna rağmen uyarıların bir yararı olmadı.

حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ

Hikmetun baligatun fe ma tugnin nuzur.