İstanbul'un çökerttiği Netanyahu ve çetesi iktidarda kalabildiği gibi, bir de kahraman olsunlar.
İstanbul, tam da açıkça sahaya inmek üzere iken, neye uğradığını bile şaşırsın, hiç hareket sahası kalmasın.
Düşman taraflar, hemen sonrasında organize şekilde Ege bölgemizden, Trakya bölgemizden de karadan, denizden ve havada çıkartmalar yapsınlar.
Düşman taraflar, hemen sonrasında organize şekilde Ege bölgemizden, Trakya bölgemizden de karadan, denizden ve havada çıkartmalar yapsınlar.
Ayrıca Kara deniz bölgemizle Ak deniz bölgemizden de karaya çıkartmalar, havadan bombardıman yapsınlar. Büyük katliamlar yapsınlar. "Tam vakti" dediklerinde ise İstanbul'a doğru yürüsünlar ve kaderi değiştirmiş olsunlar.
Menzil çukuru bunu istiyor, çünkü gizli hristiyanlar.
İHH bunu istiyor, çünkü ana akımda gizli hristiyanlar...
Ankara bunu istiyor, çünkü gizli Ermeni/Çingene ve gizli hristiyanlar...
Hüda-Par bunu istiyor, çünkü gizli hristiyanlar...
İran'ın başındakiler bunu istiyor, çünkü gizli hristiyanlar...
Rusya'nın başındakiler bunu istiyor, çünkü açık hristiyanlar.
Avrupa bunu istiyor, çünkü ana akımda kimliği açık hristiyanlar...
ABD bunu istiyor, çünkü onlar da ana akımda kimliği açık hristiyanlar...
Azerbaycan bunu istiyor, çünkü Aliyev ve çetesinin ana akımı da gizli hristiyanlar.
Arap zan edilen Çingene ülkeleri de bunu istiyor, çünkü onlar da ana akımda gizli hristiyanlar...
Bunların hepsi ve uzun yer tutacak diye yazmadığım diğer işbirlikçiler de bunu istiyorlar ve bu tarafların hepsinin ortak özellikleri var; kara paracılık, İslam ve Türk/Türkiye düşmanlığı, mesih beklentisi, sömürmeci zihniyet, Londra'nın piyonu olmaları...
Bunların çoğunun hristiyanlıkları da dejenere edilmiş bir hristiyanlık. Çoktan "yahudiye köle olmak sizin dininizin esasıdır" ayarına getirilmiş bir sözde hristiyanlık...
Ayrıca ortak yönleri de masonluk, satanistlik, büyücülük...
İHH bunu istiyor, çünkü ana akımda gizli hristiyanlar...
Ankara bunu istiyor, çünkü gizli Ermeni/Çingene ve gizli hristiyanlar...
Hüda-Par bunu istiyor, çünkü gizli hristiyanlar...
İran'ın başındakiler bunu istiyor, çünkü gizli hristiyanlar...
Rusya'nın başındakiler bunu istiyor, çünkü açık hristiyanlar.
Avrupa bunu istiyor, çünkü ana akımda kimliği açık hristiyanlar...
ABD bunu istiyor, çünkü onlar da ana akımda kimliği açık hristiyanlar...
Azerbaycan bunu istiyor, çünkü Aliyev ve çetesinin ana akımı da gizli hristiyanlar.
Arap zan edilen Çingene ülkeleri de bunu istiyor, çünkü onlar da ana akımda gizli hristiyanlar...
Bunların hepsi ve uzun yer tutacak diye yazmadığım diğer işbirlikçiler de bunu istiyorlar ve bu tarafların hepsinin ortak özellikleri var; kara paracılık, İslam ve Türk/Türkiye düşmanlığı, mesih beklentisi, sömürmeci zihniyet, Londra'nın piyonu olmaları...
Bunların çoğunun hristiyanlıkları da dejenere edilmiş bir hristiyanlık. Çoktan "yahudiye köle olmak sizin dininizin esasıdır" ayarına getirilmiş bir sözde hristiyanlık...
Ayrıca ortak yönleri de masonluk, satanistlik, büyücülük...
İşte geçen gün hatırlattığım ve üç yıl önce bu Telegram kanalında paylaşmış olduğum rüyamda "Keramet gibi bir şey oluyor ve fırtına yine de içeri girmiyor" diye yazdım ya...
O, bu işte... Zaten olağan üstü gelişmelere, dengelere sebep olabiliyorum ama bir yerden sonra benim yaptıklarım bile yetmiyor ve yine de bu topraklarımız ilahi bir müdahale ile korunuyor.
Ankara çetesi de bunca geniş çevrenin işbirliği halinde olmasından ve ayrıca kendisine baskı yapmalarından ötürü bu işi tekrar tekrar deniyor. TR'yi çılgınca ve haince bir maceraya sürüklemek, onlarca ülkenin danışıklı dövüşleri sırasında TR'yi önce parçalamak, sonra tamamen yok etmek istiyor.
İstanbul yıllardır her seferinde bu planları bozduğu için, onlar da her seferinde sinirleniyorlar. Üste çıkacaklarını zan ediyorlar, her restleşmede daha da geriye düşüyorlar, kayıplar veriyorlar.
İşte, Tahıl Koridoru dedikleri kara para nakil hattını bile açamadılar. Bütün dünya yaşananları gördü. Rusya da ABD de İngiltere de Çin de milletler arası teşkilatlar da o sözde Tahıl Koridoru açılsın diye üst üste hamleler yaptılar.
Kiminle dövüştükleri belli değildi. Eğer gündemi takip eden birileri İstanbuldan habersizse, yaşananlardan hiçbir şey anlamamıştır. Bir tek ben buradan rest çektim ve "açılmayacak" dedim. İnat ettiler, haftalarca uğraştılar ve sonra ne oldu? Kaybettiler...
Bunun misali pek çok meselede kaybettiler. Nihayet sona geldiler. Mesih çıkartmak, bütün bölgeyi değiştirmek falan nerede, ayakta duramaz oldular. Lakin yine de bu son çılgınlığı denediler, deniyorlar.
Geçenlerde de yazmıştım. Ankara çetesi dahil, çevredeki bütün hükumetler İsrail'den talimatlar alıyor olmasa, o İsrail orada iki saat bile var olamaz.
"Bütün çevremizi, sınırlarımızı beşer metre genişleteceğiz" şeklinde bir açıklama bile yapamaz. Lakin "Bütün orta doğuyu değiştireceğiz" dediler. Çünkü gerçek savaşlar yapmayacaklar.
Bohçalı'nın çok öncesinde "Her şey değişecek, inşaallah Türkiye değişmez" dediği projeyi uygulayacaklar ve sonunda bir Türkiye de bırakmayacaklar.
İşte her şey açıkça ve yıllardır bu şekilde yaşanıyorken, bu süreçte TR içindeki gazetecilerden, televizyon programcılarından ve habercilerinden, sosyal medya aktörlerine kadar...
Ankara çetesinin ihanetlerine ortak olmuş, övmüş, yalanları yaymış, sahadaki bütün mantıksızlıklara ve tutarsızlıklara ve şu yazdıklarıma rağmen hala Ankara'ya suç ortağı olmuş herkes idam edilecek.
Ankara çetesinin ihanetlerine ortak olmuş, övmüş, yalanları yaymış, sahadaki bütün mantıksızlıklara ve tutarsızlıklara ve şu yazdıklarıma rağmen hala Ankara'ya suç ortağı olmuş herkes idam edilecek.
Herhangi biri hakkında bir mahkeme beraat kararı vermeye kalkarsa, kamuyu savunan avukatlar ordusu, bu yayınların yüzlercesini hakime ve sanıklara gösterecek.
Ayrıca, bu yayınlarıma karşılık olarak Ankara çetesinin ve onunla paslaşan onlarca hükumetin/çetenin kısa süre içinde yaptığı açıklamaları, attığı adımları, yaptığı hamleleri ve ayrıca Ankara çetesinin sık sık birbirini yalanlayan açıklamalarını gösterecek.
"TR'nin önde gelen bütün gazetecileri, programcıları ve önde gelen sosyal medya aktörleri Akademi Dergisini biliyor ve takip ediyordu. Akademi Dergisi her gün, her akşam sahayı yönlendiriyordu. Youtube videolarında da hemen aynı gün Akademi Dergisinin rüzgarı görülüyordu. Şu anda bu videoların toplam sayısı binlerce...
Gazetecilerin haklarının savunulması ve haksız tutuklamaların sona ermesi için bile Akademi Dergisi sancaktarlık yapıyordu. Gerçek gazetecilere asla zarar vermedi, ters görüşteki gazetecileri bile, memleketimizin menfaatlerini göz önünde tutarak savundu, destekledi.
İşte şu gazeteciler, ayrıca gazeteci olmayan şu şu kişiler de şahitler ki sanık gazeteciler Akademi Dergisinden ve yayınlarından haberdardı. Sık sık bu yayınları konu ediyorlardı. Yaşanan feci süreci görüyorlardı. Devletin ve milletin ne kadar büyük zararlara uğratıldığını, zavallı çocukların yüzbinlercesinin bile akıl almaz acılara sürüklendiğini biliyorlardı.
Ayrıca, haberdar olmaları bile gerekmez. Akademi Dergisinin yayınları, uyarıları hiç yapılmamış olsa bile, Ankara çetesinin her türlü yolsuzluğu, kanun tanımazlığı, ihaneti, peşkeşi, anayasa suçları, çete ve mafya yönü ve çok daha fazlası gözler önündeydi.
Sayın hakim! Hiçbir gerekçe ile, o süreçte şu şu yayınları yapmış olan bu kişilere suçsuz diyemezsiniz. Bunlar açıkça vatana ve millete ihanet faaliyeti. Habercilik faaliyeti değil. İdam cezasını bu kişilere de vermelisiniz.
Şimdi sorun, kime sığınarak şu yüzlerce haberi şu gazeteci şahıs yapmış? Şu genel yayın yönetmeni yaptırmış? Şu editör düzenlemiş? Şu çalışan internet sitesinde ve sosyal medyada yayınlamış? İzahını/savunmasını yapsınlar, biz o günlerdeki dengeleri, gerçekleri anlatacağız ve gerçeklerin herkesin ulaşabildiği yayınlarda bile anlatıldığını ispat edeceğiz. Sözde resmi yetkililerin sürekli birbirini yalanlayan açıklamalarını da ekleyeceğiz. Bu yaşanan gaflet değildi, dalalet de değildi, apaçık şekilde ihanetti. Bu kişiler yüzünden Türkiye devleti ve Türk milleti çok büyük sorunlar/acılar yaşadı. Şimdi cezalarını bulmalılar. Kayıplar geri gelmeyecek ama en azından vicdanlar rahatlayacak. Bu hainlere vatanımızda daha fazla nefes alma ve daha fazla ihanet etme hakkı veremezsiniz." denilecek
Gazetecilerin haklarının savunulması ve haksız tutuklamaların sona ermesi için bile Akademi Dergisi sancaktarlık yapıyordu. Gerçek gazetecilere asla zarar vermedi, ters görüşteki gazetecileri bile, memleketimizin menfaatlerini göz önünde tutarak savundu, destekledi.
İşte şu gazeteciler, ayrıca gazeteci olmayan şu şu kişiler de şahitler ki sanık gazeteciler Akademi Dergisinden ve yayınlarından haberdardı. Sık sık bu yayınları konu ediyorlardı. Yaşanan feci süreci görüyorlardı. Devletin ve milletin ne kadar büyük zararlara uğratıldığını, zavallı çocukların yüzbinlercesinin bile akıl almaz acılara sürüklendiğini biliyorlardı.
Ayrıca, haberdar olmaları bile gerekmez. Akademi Dergisinin yayınları, uyarıları hiç yapılmamış olsa bile, Ankara çetesinin her türlü yolsuzluğu, kanun tanımazlığı, ihaneti, peşkeşi, anayasa suçları, çete ve mafya yönü ve çok daha fazlası gözler önündeydi.
Sayın hakim! Hiçbir gerekçe ile, o süreçte şu şu yayınları yapmış olan bu kişilere suçsuz diyemezsiniz. Bunlar açıkça vatana ve millete ihanet faaliyeti. Habercilik faaliyeti değil. İdam cezasını bu kişilere de vermelisiniz.
Şimdi sorun, kime sığınarak şu yüzlerce haberi şu gazeteci şahıs yapmış? Şu genel yayın yönetmeni yaptırmış? Şu editör düzenlemiş? Şu çalışan internet sitesinde ve sosyal medyada yayınlamış? İzahını/savunmasını yapsınlar, biz o günlerdeki dengeleri, gerçekleri anlatacağız ve gerçeklerin herkesin ulaşabildiği yayınlarda bile anlatıldığını ispat edeceğiz. Sözde resmi yetkililerin sürekli birbirini yalanlayan açıklamalarını da ekleyeceğiz. Bu yaşanan gaflet değildi, dalalet de değildi, apaçık şekilde ihanetti. Bu kişiler yüzünden Türkiye devleti ve Türk milleti çok büyük sorunlar/acılar yaşadı. Şimdi cezalarını bulmalılar. Kayıplar geri gelmeyecek ama en azından vicdanlar rahatlayacak. Bu hainlere vatanımızda daha fazla nefes alma ve daha fazla ihanet etme hakkı veremezsiniz." denilecek
Bu yargılamalar böyle böyle ta Google'a, Youtube'a, Telegram'a, WhatsApp'a, Instagram'a, Facebook'a, X'e ve diğelerine kadar gidecek.
Hepsi de belgeli, ispatlı, şahitli ve hukuka uygun yargılamalar olacak. Türkiye devleti, ilgili hükumetlerden değil sadece, ilgili şirketlerden bile hukuk yoluyla hesap soracak.
Onlarca ülke bir anda TR'nin önderliğinde hareket etmeye başladığında ki sayılır günler kaldı ona, o vakit görecekler milletler arası yargılamanın ne demek olduğunu...
CIA piyonluğunun cezasının ne olduğunu...
Kara paracıları, hainleri, masonları ülkelerin başında tutmak için yaptıkları sansürlerin hangi suçlara ortak olmalarını sağladığını...
Nasıl da hayatlarının kararacağını...
Sadece sahiplerin, ortakların değil, üst çalışanların da hayatlarının kararacağını görecekler...
Onlarca ülke bir anda TR'nin önderliğinde hareket etmeye başladığında ki sayılır günler kaldı ona, o vakit görecekler milletler arası yargılamanın ne demek olduğunu...
CIA piyonluğunun cezasının ne olduğunu...
Kara paracıları, hainleri, masonları ülkelerin başında tutmak için yaptıkları sansürlerin hangi suçlara ortak olmalarını sağladığını...
Nasıl da hayatlarının kararacağını...
Sadece sahiplerin, ortakların değil, üst çalışanların da hayatlarının kararacağını görecekler...