@TurkiyeAileBirligi #önceAile #AileniNesliniKoru
52 subscribers
13 photos
76 files
1.11K links
#AileniKoru Teröre Cinayete şiddete DurDe içki kumar faiz zina şehvet terörü teşhircilik/tacizcilik Siyonizm kamalizm KAOS/GLP YASAKLANSIN Ailesiz AHLAKSIZ Toplum OPERASYONUna SON @HakBirr @OrtakAkil @KULHAKLARI @milliirade @AileHaklari @TurkiyeSTKbirligi
Download Telegram
CEDAW SÖZLEŞMESİ EŞİTLİK AYRIMCILIK TOPLUMSAL CİNSİYET TCE/GENDER MASKESİYLE AİLEYİ İNSANLIĞI 41 YILDIR İFSAT EDİYOR!
Cedaw sözleşmesi aileyi 41 yıldır ifsat ediyor!
CEDAW İfsat Sözleşmesi ana/yasa dayatmasıyla aileyi insanlarımızı 41 yıldır İfsat ediyor!.
Türkiye ÂİLE Meclisi CEDAW Raporu 14Ekim2024 TurkiyeAileBirligi.t.me basinaciklamasi.t.me
CEDAW SÖZLEŞMESİ EŞİTLİK AYRIMCILIK TOPLUMSAL CİNSİYET TCE/GENDER MASKESİYLE AİLEYİ İNSANLIĞI 41 YILDIR İFSAT EDİYOR!
CEDAW Sözleşmesi ana/yasa dayatmasıyla aileyi insanlarımızı 41 yıldır İfsat ediyor!.
CEDAW 2. Maddesiyle ADALET DEĞİL EŞİTLİK doktrinine bağlı olduğu için, 5. Maddesinde kalıplaşmış rolleri değiştirmek için kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirerek toplum mühendisliği rolünü oynadığı için, 9. Maddesinde çocuğun tabiiyeti konusunda eşit haklar vererek soyun erkekten devamını kabul etmediği için, 10. Maddesinde karma eğitimi teşvik ettiği için, 11. Maddesinde Çocuk bakımevleri kurulmasını teşvik ederek çocuğun annesine en çok ihtiyaç duyduğu yaşlarda anneden çocuğu koparıp annenin bebeğini (anasız) kreşe, anaokuluna bırakarak kadın istihdamı adı altında çalışmasını teşvik ettiği için, insanlığın son kalesi‘ AİLE hızla çözülmektedir. Türkiye’de ailenin çözülmesi gavura gavur fahişeye fahişe demenin yasaklandığı 3 Kasim 1839'da başlayıp İsviçre Medeni Kanununun 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girmesiyle ikinci adımını atmıştır. 21 Haziran 1946 BM-CSW Kadın Statüsü Komisyonunun dayatmaları ülkemizide de etkilemiştir. 4 Kasım 1950'de AİHS ile devam etmiş, 1985'in 14 Ekiminde CEDAW Sözleşmesinin Bakanlar Kurulunun onayına ilişkin kararının ResmiGazete’de yayımlanmasıyla zirve yapmıştır. 10 yıl önce 11 Mayıs 2011’de imzalanan ve 24 Kasım 2011'de TBMM'de tüm partilerin oybirliğiyle şerhsiz 24 dakikada kabul edilen İstanbul ifsat sözleşmesi ile aile kurumuna insanlığa öldürücü darbe vurulmuştur. Sözleşme kalktı ama dayattıkları 6284 kanunu ve toplumsal cinsiyet eşitliği maskesiyle eşcinselleştirme teşvikleri v yönetmeliği yürürlükte
Eşitlik kavramı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile BM-CEDAW Sözleşmesi içeriğinden gelmiş ve Türkiye mevzuat sistemini Darbeci 1982 Anayasası’ndan başlayarak kökten değiştirmiştir. Gerek eski Türk Medeni Kanunu’nda ve gerekse eski Türk Ceza Kanunu’nda kadın erkek arasındaki eşitliği bozduğu sanılan hükümler “ayrımcılık” yaklaşımı iddiasıyla mülga edilmiş, yeni TMK, TCK mevzuatları çıkarılmıştır.
CEDAW Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve İstanbul Sözleşmesi;
1) toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet eşitliği veya Toplumsal Cinsiyet Adaleti
2) cinsel yönelim-homoseksüalite, cinsel tercih 3) dinin ve geleneklerin kökünün kazınması gibi üç başlık da tüm sözleşmelerin içeriğinde yer almış olup bunlar küresel şer güçlerin hedefleridir.
Örneğin İstanbul Sözleşmesi’nde de yer alan fıtrata ve hukuka aykiri toplumun geleneksel erkek-kadın rollerini bozan “toplumsal cinsiyet eşitliği TCE” kavramı CEDAW'da da ifade edilmektedir.
Bu kavram, CEDAW Komitesi’nin 19 Sayılı Tavsiye Kararı (11. oturum, 1992) içeriğinde şöyle ifade edilir: “Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadınların, erkeklerle eşit olarak hak ve özgürlüklerini kullanmalarını ciddi şekilde engelleyen bir ayrımcılık biçimidir.”
“cinsel yönelim” ifadesinin de homoseksüel/intersex/quer kimliklerin yasal korunma kazanması amacıyla İstanbul Sözleşmesi madde hükümlerine dahil edildiği gibi CEDAW Komitesi 4–22 Ekim 2010 tarihli Kırk Yedinci Oturumun’da alınan;
27 Sayılı Genel Tavsiye kararının 13. maddesinde yaşlı kadınların cinsel yönelimlerinin ayrımcılığa maruz kalmalarına yol açtığı belirtilir. Keza, yine aynı oturumun 28 Sayılı Genel tavsiye Kararı’nın 18. maddesinde bu kez “Kadınların cinsiyet ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz kalması ırk, etnik köken, din ya da inanç, sağlık, sosyal statü, yaş, sınıf, kast ve cinsel yönelim ile cinsel kimlik gibi kadınları etkileyen diğer faktörlerle de ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır” ifadesine yer verilir.
CEDAW EVLILIK VE AILE ILIŞKILERI ILE BUNLARIN BOZULMASININ EKONOMIK
#IRKÇILIĞAHAYIR KARDEŞLİĞE EVET
BASIN AÇIKLAMASI YÜRÜYÜŞ

19Ekim CumartesiSaat:16 Sirkeci Tarihi PTT önü
@aliyavakfi

Başta Savaş mağduru Suriyeliler Filistinliler Mısırlılar Afganlar Özbekler Kafkasyalı Türkistanlı olmak üzere tüm misafirlerimize yönelik artan ırkçılığa karşı bir tek el gibi tekvücut olduğumuzu ve bu mücâhedeye karar kılan irademizin teşekkülü olan Medine Deklarasyonu’nu bildirmek kardeşlik için Aliya Vakfı öncülüğünde yürüyoruz.

Destekleyen kuruluşlardan bir kısmı: Türkiye STK Birliği; @yetimhaklari, @BiladusSAM, @Turkistan1ligi @OzbeklerBirligi,@iYiLiKorgTR İHC, inanç hürriyeti, dünya #çocukhakları derneği, @hakbirr, @adaletplatformu, #kulhakları @CocukHaklariDe

Bismillahirrahmanirrahim.

Bugün burada, Türkiye’ye iltica etmiş Suriyeli çocukların ölümüne ve şimdi onların evlerinde, bir bombadan saklanır gibi saklanmalarına sebep olacak kadar aşırı uçlara ulaşan ırkçılığa müdahale etmek, bu müdahaleye karar kılan irademizin varlığını ilan etmek ve bu iradenin bir teşekkülü olan Medine Deklarasyonu’nu duyurmak için toplandık.

İnsan, bir hafızaya sahip olabilme kudretiyle kendini başkalarından ayırma kabiliyetini temin eder. 2024 yılında ve İstanbul şehrindeyiz. Fransız Devrimi’nden bu güne iki asır, Tanzimat Fermanı’nın okutulmasından bugüne 185 yıl geçmiştir. Birinci Cihan Harbi ve sonrasında Ortadoğu’nun bugünkü sınırlarının çizildiği Sykes–Picot Anlaşmasının imzalanmasından bugüne bir asır geçmiştir. Suriye’nin Fransız mandasından kurtulmasından bugüne 79 yıl, Ortadoğu’nun etnik ve mezhepsel temellere dayanarak küçük devletlere ayrılması ve bu devletlerin ekonomik olarak Ortadoğu’daki Amerikan uçak gemisi olan İsrail’e bağımlı hale getirilmesinin üzerinden 47 yıl ve Suriye’deki Captagon rejiminin kuvvetleriyle halka yapılan katliamdan bu yana 13 yıl geçmiştir. Bu katliamın ardından 2022 yılı itibariyle, gerçek rakamın bunun çok üzerinde olduğu şerhiyle, ölen insan sayısı resmi rakamlarda yaklaşık 306 bin olarak tanımlanmıştır. Bunun arkasından Suriye’den göç etmek zorunda kalan insanların bir kısmı Türkiye’ye sığınmıştır.

Bu tarihleri niye sıralıyoruz, bugün niye buradayız? Aslında tarihleri arkaya arkaya sıralamanın meydana getirdiği anlam dizgesi, kendini yeterli ve yetkin olarak ifade ediyor. Bugün buradayız, çünkü bugün yaşadığımız meseleler, tam olarak bulunduğumuz yer ve zamanla alakalıdır. Bugün yaşadığımız mesele bir ırkçılık meselesi değildir. Mesele, bu topraklarda ve bütün yeryüzünde insanların hangi isimle birbirlerinden ayrılmaya başlandıklarına ilişkin bir meseledir. Mesele, İstanbul’un medenî ve emin bir belde olup olamayacağına dair bir meseleden başkası değildir. Tarihte Avrupalılaşmanın başlangıcından bu yana bütün dünyaya, kademeli olarak ölüm ve çirkinler ithal edilmiştir. Öyleyse bugün ülkemizde neler yaşanıyor? Tarih çok çeşitli ırkçılıklara tanık olmuştur. Irkçılık, Batı Avrupa’nın dünyaya armağan ettiği kavramlarla başlamamış olsa da, bu kavramlar aracılığıyla kendine bir form bulmuş ve bugün, ülkemize sığınmış olan Suriyelilerin yaşadığı örneklerde görüldüğü gibi yeniden bu kavramlarla realize edilmiştir. Irkçı “sınıf”ı insanlık tarihi kadar eski bir sınıftır ve bu “sınıf”ın üyeleri birbirlerine, kan bağını ve zamanı aşan daha güçlü akrabalıklarla bağlıdırlar. Hatta, ırkçı olmak isteyip onlara katılmak isteyen birini din, dil ve ırk ayrımı göz etmeden kabul ederler. O zaman aslında ırkçı olmaktan bahsetmek yanlıştır. Çünkü saf ırk diye bir şey olmadığı gibi ırkçılık da yoktur. Öyleyse asıl sorulması gereken sorular şunlardır: Bu insanların zayıflıkları neler? Gerçekte neye ihtiyaçları var ve ne istiyorlar? Türkiye’de ırkçılık bazıları için dolara mı endekslidir? Ya da daha doğrusu, insanlar hangi şartlarda ırkçılıklarını gizlerler ve hangi koşullarda bunu dile getirmek kolay olur? Bu soruların açtığı alanlar gösteriyor ki, ırkçılık asal bir sebep değildir. Bunun yerine ihtiyaç anında sürekli yeniden icat edilir.

TAMAMI için:
https://aliya.org.tr/eylemler/medine-deklarasyonu/

milliirade.t.me
Şiddetin kaynağı seküler dayatma
Aile yapısını bozan cinsi sapık GLPTİ’li sapkınlara kol-kanat geren, gayrimeşru ilişkileri, alkol tüketimini meşrulaştıran CHP ve medyasının, devleti kadın ve çocukları koruyamamakla itham etmesine aile dernekleri tepki gösterdiler. Kanaat önderleri yaşanan şiddetin seküler dayatmanın bir sonucu olduğunu belirttiler.

Ahlâkı aşındırmak ve aileyi parçalamak için her adımı fırsatı bilenCHP ile medyası, bir pişkinliğe daha imza attı. Boşanmayı, fuhşu, içkiyi, kumarı, pedofiliyi, homoseksüelliği teşvik eden fonlu haberciler ve yorumcular, 1-2 adli vakadan yola çıkarak kadın ve çocuk cinayetlerinden hükümeti sorumlu göstermeye kalktı. Sosyal ağlarda ve TV ekranlarında dönen kirli yayınlara çıt çıkarmayan, kadın cinayetlerini İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasına dayandıran CHP’nin ‘Sözcü’süne de öfke yağdı.
En büyük pay dinden ahlâktan kopuşta
Kanaat önderleri, yalan yanlış haberler yapan CHP ile medyasına “Devleti çocukları ve kadınları korumada aciz olduğunu iddia etmeniz skandaldır. Avrupa’dan alınan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ardından ülkede güvenlik zafiyeti olduğu yalanını dillendirmeniz de edepsizliktir” diye çıkıştı.
Aile derneklerinin yetkilileri de kadın ve çocuk cinayetlerinin en önemli nedeninin toplumun dinden, ahlâktan kopuşu olduğunu kaydetti. Bunda da CHP ile medyasının büyük payı bulunduğunu aktararak “Kadın ve çocuk cinayetlerinden boşanma, fuhuş, içki, kumar, pedofili, homoseksüelliği savunan fonlu kalemşorlar sorumludur” görüşlerini paylaştı.
Büyük bir kampanya başlatmalıyız
Akit’e konuşan Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik, şunları söyledi: “Devletimiz güçlü. Kadınlar ve çocuklar da korunuyor. CHP ile fonlu yazarlar, devleti bırakıp kendi dillerine baksınlar. Baksınlar ki hem içki ve fuhşu hem boşanmayı teşvik ederek aile facialarına, kadın ve çocuk cinayetlerine yol açtıklarını görsünler. Yuvaları yıkan, aileleri bölüp parçalayan İstanbul Sözleşmesi’ni müdafaa etmesinler. Bu sözleşmenin adli vakaları, cinayetleri arttırdığı yalanına sarılmasınlar. Şu muhakkak ki aile facialarına, kadın ve çocuk cinayetlerine eğitimin din ile ahlâk odaklı olmaması yol açıyor. Onun için müfredat, bir an evvel İslâmileştirilmeli. İslâmileştirilmeli ki çocuklarımız muttaki olsunlar. Türkiye, İslâm devleti olarak hayat buldu. 1921’de ve 1924’te ülkenin İslâm devleti olduğu ibaresine yer veriliyordu. Siyonist dayatmasıyla bu ibare kaldırıldı ardından alkol tüketimi ve fuhuş arttı. Bununla kalmadı, boşanma ve kadına şiddet tırmandı. Toplum ahlâkını koruyacak yaptırımları devreye almalıyız. Fıtrata uygun kanun, müfredat ortaya koymalı, tüm okulları imam hatipler gibi yapmalı, çocuğuklarımızı maneviyatla ve ahlâkla donatmalıyız. Aile yapımızı ise korumalıyız. Bu anlamda büyük bir kampanya başlatmalıyız.” Şiddetin kaynağı seküler dayatma
https://www.yeniakit.com.tr/haber/siddetin-kaynagi-sekuler-dayatma-1892426.html

@ademcevik @turkaileocagi @adaletplatformu
SectikleriniDenetle.t.me
Yüce Osmanlı Devleti İlkokul Şehadetnamesi Diploması 1917 https://youtu.be/ww1lt-bQIHU?si=dreQK1mdXIaCyV4a

Galiçya'dan Konya'ya asker mektubu 1333 irfana edebe ahlaka terbiyeye bakınız
youtu.be/k8LdCscR5LY?si=7pzb1bZDJdgxxcJp

#önceAHLAK #önceAile #Kulhakları anne/babahakları adalet iyilik şiarlarıyla tüm etkililere yetkililere seferberlik çağrısı yapıyoruz @RTErdogan @TCbestepe
@iletisim @TCmeb @Yusuf__Tekin @TurkAileOcagi

TurkiyeOkulAileBirligi.t.me

Konuşan: Hukukçu MehmetYaman TürkiyeAileBirliği, TürkiyeAileMeclisi AİLEM @ADALETplatformu @EZANplatformu Seçtiklerini Denetle SEDE @HakBirr kurucu Genel Başkan Yardımcısı idi

Rabbimiz mağfiret rahmet şefaat eyleye KULhaklari.t.me

Allah'ım hepimize şahitlik şehitlik ölümsüzlük versin @ademcevik 05322033274

Konuşturan çekimler:
oktaykorkmaz

Türkiye Aile Birliği Türkiye Aile Meclisi AİLEM HAKBİRR adaletplatformu EZANplatformu seçtiklerini denetle SEDE kurucu Yönetim Kurulu Üyesi

Youtube.com/ailemeclisi 
 
t.me/AileMeclisi

t.me/turkiyeailebirligi

Instagram.com/ailehaklari

Twitter.com/adaletplatformu

wa.me/905327036115

SEDE sectikleriniDenetle.t.me
AdaletPlatformu.t.me CocukHaklari.t.me
EZANplatformu.t.me
#önceAile Ailemizi Neslimizi Devletimizi Koruma Sorumluluğu

21Ekim14 Türkiye Aile Meclisi ve @ADALETplatformu Başkanı @ADEMcevik @KONTV'de @gul_sabr'ın
canlı yayın konuğuyuz

1.Vazifemiz #VaroluşSavaşı'mızı Kazanmak

Konya'dayız istişare heyetimizi ziyaretlerimiz devam ediyor

05327036115 05322033274
Türkiye islam Cumhuriyeti Devleti'nin dini islam olmalı Kamalizm LAisizm Siyonizm dini dayatılmamalı
Türkiye islam Cumhuriyeti Devleti'nin dini islam olmalı Kamalizm LAisizm Siyonizm dini dayatılmamalı. Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalı. LOZAN ÇÖPE ATILMALI TBMM UHDESİNDEKİ HİLAFET DİRİLTİLMELİDİR İŞBANK DİYANET'E DEVİR EDİLMELİDİR.

Türkiye İslam Cumhuriyeti Devleti'nin 101. Yıl HAKKBİRR BASIN BÜLTENİ

BASINaciklamasi.t.me
https://www.akasyam.com/devletin-dini-islam-ve-misaki-mill-yeni-anayasada-yer-almalidir-190936/# hakbirr.t.me

Türkiye islam Cumhuriyeti Devleti'nin dini islam olmalı.
Aileyi nesli dili dini devleti korumak ve varoluş savaşımızı kazanmak için; Siyonizm Kamalizm LAisizm/Dinsizlik dini dayatılmamalı. Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalı. LOZAN ÇÖPE ATILMALI TBMM UHDESİNDEKİ HİLAFET DİRİLTİLMELİDİR İŞBANK DİYANET'E DEVİR EDİLMELİDİR.

Adalet Platformu ve HakkBirr Başkanı Adem Çevik, “29 Ekim 1923 Türkiye İslam Cumhuriyeti İlan Belgesinde, 1876 Kanuni Esasi'de 20 Ocak 1921 ilk anayasada ve 1924 anayasasında Türkiye Devletinin Dini Dini İslam’dır! Maddesi yeni Anayasa’da yeniden yer alarak fabrika ayarlarına dönülerek Laiklik ve Kemalizm adı altında İslam düşmanlığından vazgeçilmeli ve her din sahibine kendi dini hukuku uygulanabilmeli” dedi.
Türkiye İslam Cumhuriyeti Devletinin 101. yılı ve Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Adalet Platformu ve HAKKBİRR Başkanı Adem Çevik, “Devlette devamlılık esastır 1000 yıllık devletimizin dini islam ibaresinin tekrar anayasa konularak tüm Uluslararası sözleşmeler yasalar ve yönetmelikler islama aykırı olamaz maddesinin tekrar anayasa konulması elzemdir” ifadelerini kullandı.

SİYONİST İSRAİLİ BOYKOT İÇİN FİLİSTİN BİLADİŞAM CEPHESİNDEN KAÇAN SABATAİST PAKRUDİN MASONLARIN DAYATTIĞI ANAYA VE YASALARI LOZAN HEZİMETİNİ RET ETMELİYİZ. ANAYASA ve KANUNLAR  İSLAM HUKUKUNA FITRATA UYGUN OLMALI! MECLİSİN DUVARİNDA HAKİMİYET ALLAHİNDİR YAZMALİ HİLAFET MAKAMI DİRİLTİLEREK SİYONİST İSRAİLE MUDAHELE HAKKİMİZİ KULLANMALİYİZ. İSBANKDAKİ CHP HİSSESİ DİYANETE DEVİR! EDİLMELİ CHP KURUCU GENEL BASKANİNİN RESİMLERİ TUM MAHKEMELERDEN KALKMALİ...DİL SOYKİRİMİ YAPANLAR VE MİSAKİ-MİLLİYE İHANET EDENLER, CEPHEDEN KACANLAR, LOZAN HEZİMETİNİ İMZALAMAYAN BİRİNCİ MECLİSİ FESH EDEREK MİLLETVEKİLİ ATAYAN DİKTATÖRLER, İSGALCİLERLE İSBİRLİGİ YAPARAK BİN YİLLİK DEVLETİMİZİ YİKANLAR VATANA İHANET İLE GİYABİNDA YARGİLANMALİ. PUTLAR YİKİLMALİ FABRİKA YAPİLMALİ. İnsan haklarına ve anayasaya aykırı 5816 tek adam koruma kanunu acilen kaldırılmalı.

CUMHURİYET İLAN BELGESİNDE TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİDİR DEVLETİN DİNİ İSLAM’DIR! Kamuoyu, Türkiye'de yaşayan tüm kesimlerin ihtiyacını giderecek yeni anayasa için artık somut adım atılmasını istiyor. Türkiye'de uzun zamandır olan ve her kesimce konuşulan "yeni anayasa" ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Adalet Platformu, Seçtiklerini Denetle Başkan Adem Çevik, devlette devamlılık esastır. 23 Aralık 1876 teşkilatı esasinin 11. Maddesinde, 20 Ocak 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 7. maddesinde ve bugün 29 Ekim 1923 yılında yapılan Cumhuriyetin ilanı belgesi ve 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 2. Maddelerinde "Türkiye Devletinin Dini Dini islamdır" maddesini hatırlatarak “Devletin Dini İslam” ve 'Türkiye İslam Cumhuriyeti" ibaresinin yeni anayasaya eklenmesi gerektiğini belirtti.
Siyonist israili boykot ve varoluş savaşımızı kazanmak için “İLK ANAYASAMIZDA İSLAM DİNİNİN KURALLARI KANUN VE UYGULAMADA TEKRAR ESAS ALINMALIDIR” Son zamanlarda bir anayasal tadilatı siyasi partiler ve toplum nezdinde konuşulduğunu hatırlatan Çevik, “Herkes, her grup, her parti kendi görüşlerini ifade ediyorlar. Bildiğiniz gibi İslam bizim mensup olduğumuz bir din. Halkımızın kahir ekseriyetinin mensup olduğu bir din ve dini olarak milletimizin inanç, ahlaki değerler ve hayat biçimleriyle alakalı temel değerleri ortaya koymuş ve Müslüman olduğunu söyleyen kişileri de bu değerlere uygun bir yaşam biçimini kendilerine ideal bir hayat ölçüsü olarak kabul etmişlerdir. 24 Ocak 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu adı altındaki anayasamızın 3.
Maddesinde Türkiye İslam Devleti ismi konmuş. 7. Maddesinde de aynen şöyle denilmektedir. Şer-i hükümlerin çoğu kullanması. Fıkhi hükümler ve fıkhi kaideler ile esas kılınmıştır. Böylece bu hükmü koymak suretiyle 7. maddesine inanç sistemimizin esaslarının temel değer ölçüsü olduğu hüküm altına alınmıştır. Yani 7. maddeye göre ülke kanunlarıyla uygulamaları şer-i hükümler ve İslam fıkhı esaslarına göre yapılıp uygulanacaktır. Bu demektir ki ilk anayasamızda İslam dininin kuralları kanun ve uygulamada esas alınmıştır. Türkiye İslam Cumhuriyeti'dir” dedi. 1928 YILINDAN İTİBAREN İSLAM DİNİ DEVLET DİNİ OLMAKTAN ÇIKARTILMIŞTIR 1937 yılının 5 Şubatinda  İsmet İnönü CHP'nin ana ilkelerini anayasaya yerleştirdiğini aktaran Çevik, şunları söyledi:“29 Ekim 1923 yılında Selanikli Gazi Paşa'nın Cumhuriyetin ilanıyla ilgili hazırladığı belgenin 2. maddesinde şöyle diyor Cumhuriyet ilan belgesi adı altında Osmanlıca ve Latinceye çevrilmiş bulunan metni elimizde bulunan bu belgenin 2. maddesi şöyle diyor; Türkiye devletinin dini İslam dinidir. Lisanı Türkçedir. İslam dininin devletle münasebetini de burada ortaya açıkça koymuş oluyor. 1921 Anayasası'nda olmayan Cumhuriyet, resmi dil, başşehir Ankara ve devletin dininin İslam olması konularında dört önemli özellik 1924 Anayasasıyla hüküm altına alınmıştır. Dört yıl sonra, 10 Nisan 1928 yılında Teşkilat-ı Esasiye Kanunu tekrar değiştirilmiştir. Bu sefer yıl 1928 din ile alakalı 2. madde de din kaldırılmış, devlet dinsiz devlet laik olmuş ve bunun yerine Türkiye Devleti'nin resmi dili Türkçe başşehri istanbul değil Ankara şehridir şekline getirilmiştir. 1928 yılından itibaren İslam dini devlet dini olmaktan çıkartılmıştır. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu Anayasa tekrar değiştirilmiş, bu sefer bu 2. maddeye şunlar eklenmiştir. 2. madde devletin dininin İslam olduğunu belirleyen madde idi. Bu madde kademeli bir biçimde değiştirilmiş, 1937 yılında şubat ayınin 5.inde de şunlar eklenmiştir. Türkiye devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Bugün Türkiye'deki 142 partinin tamamı CHP'nin şubesidir. CHP ilk resmi genel başkanının resimleri tüm parti binalarında vardır. Yıl 1937, İsmet İnönü CHP'nin ana ilkelerini, yani altı ok dediğimiz bu ok da belirlenen ana ilkelerini devletin anayasasına yerleştirmiştir. 2. maddenin son şekline gelince. Anayasanın bugünkü son metninde 1937 Anayasası'nın 2. maddesindeki halkçılık, inkılapçılık ve devletçilik ilkeleri kaldırılmış, bunun yerine demokratik ve sosyal bir hukuk devleti ilavesi yapılmış.
”Çevik, “Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kurucu felsefesini oluşturan temel asli ilkelerden olan İslam dini hakkındaki 1921 Anayasası'nın 7. Maddesi, Türkiye İSLAM Cumhuriyetimizin kuruluş bildirgesinin 2. Maddesiyle, 1924 Anayasası'nın 2. Maddesinde ve 23  Aralık 1876'daki ilk anayasanın 11. Maddesinde  bulunan devletin dininin İslam olduğu ilkesi değiştirilmiştir. O zamanki diktatör devlet partisi olan CHP'ye bir takım misyon üstlendirmek isteyen bu partinin hedefi tamamen dini aleyhinde icraata imza koyan sabataist kabbalaist pakrudin mason kişiler tarafından bu partinin hedefi tamamen değiştirilerek Cumhuriyetin kurucu felsefesine aykırı birçok mevzuat ve bu amele icraatları sırasında 1937 yılında İslam dinini anayasadan kaldırılıp bunun yerine laiklik ismi verilen bir zorbalık dayatılarak din karşıtlığı olarak algıladıkları laiklik perdesi arkasında dini insanların zihninde küçülten dine aykırı anlayışlara, sosyal hayatı etkin kılmaya çalışan anlayışlara hayat vermeye başlanılmış ve bundan sonradır ki halkımız ciddi bir kırılma ile bu partiye muhalefet ederek inançlarına dokunmayan alternatif ciddi bir devlet yönetimi örneğini verecek. Alternatif parti arayışlarıyla zaman zaman ciddi muhalefetler yapa gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
“ANAYASANIN TÜM MADDELERİ DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?” Anayasanın tüm maddelerinin değiştirilmesi halkın vereceği kararla mümkün olduğunu dile getiren Çevik, “Anayasanın tüm maddeleri değiştirilebilir mi? Yani anayasanın bir takım maddeleri değiştirilemez diye bir algı operasyonu çekiliyor. Şimdi ona cevaben
diyoruz ki bildiğimiz gibi anayasa yapımı ve istenen her maddesinin değiştirilmesi halkımızın ekseriyetinin vereceği kararlarıyla mümkündür. Yani anayasanın istisnasız tüm maddelerinin değiştirilmesi, bu ekseriyeti sağlayan halkımız ve temsilcilerin icraatlarıyla her zaman mümkündür. Bu konuda yapılan spekülasyon ve yanlış algı çabalarına kanılmamalıdır. Nitekim CHP iktidarı da kutsal dinimiz İslam'ın toplum hayatından ötelenmesi için uygun projektörleri kollayarak kademeli bir biçimde gerek anayasal ve gerekse icraat bağlamında her türlü faaliyetleri yapa gelmiş ve maalesef halkın kahir ekseriyeti tarafından benimsenmiş bulunan İslam dinine karşı ciddi bir savaş açmış gibi algılanan görüntüsünü devam ettirmektedir. Bu sebepledir ki CHP denince genelde bu partinin din karşıtı fikir ve eylemleri hep hatıralarına gelmiş ve CHP'ye bu gerekçeyle karşı çıkılarak ülke siyasetinde bu parti halk tarafından yönetimden uzaklaştırılma devam ediyor.” dedi.
“Türkiye İslam Cumhuriyeti devletimizin kurucu felsefesinin ışığında fabrika ayarlarına süratle geri dönülmelidir”Çevik, “Yeni anayasa yapımı sürecinde aşağıdaki teklifleri arz ediyoruz. Bir hepimizin zaman zaman dillendirdiği Cumhuriyetimizin kurucu felsefesi, umdeleri arasında yer alan ve kurucu anayasamız olan 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunun 7., Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerinin 2. ve 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunumuzun yukarıda da arz edildiği gibi 2. maddelerinde asli unsur olarak yerini almış olan kutsal dinimiz ile ilgili ki dinimiz halkımızın kahir ekseriyetinin temel değeri ve hayat ölçüsüdür. Kutsal dinimiz ile ilgili toplumsal düzeyde milletin birliği, bütünlüğü ve çağdaş kriterler içerisinde birbirine karşı saygınlık ve sosyal sorumluluk kazanımları açısından sosyopsikolojik ve kültürel gelişimlerimizin ışığında pozitif dinsel değerlendirmelerinin yapılmasını ve kuruluş felsefesinin esas maddeleri arasında bulunup da sonradan oluşan ayrımcı ve savrulmacı siyasal anlayışla, anayasadan sistematik bir biçimde ötelenen kutsal dinimizin gerçek esaslarına uygun bir maddenin tekrar geri getirilmesini teklif ediyoruz. Yani açıkça diyoruz ki Türkiye İslam Cumhuriyetimizin kurucu felsefesinin ışığında fabrika ayarlarına süratle geri dönülmelidir.” diye belirtti.
“CHP Diktatörlüğünün MONARKIN dayattığı akla mantığa insan haklarına ve hukuka aykırı  İnkılap kanunlarınin iptal edilmesini zarar görenlerin zararlarının tazmin edilmesini Siyonizmin ve mason teşkilatlarının yasaklanmasını mal varlıklarına el konulmasını talep ediyoruz”Son olarak Çevik, “ daha önce de değişik vesilelerle gündeme getirdiğimiz MEZARİZDAN YÖNETİM SİSTEMİ KABBALACI KABİRİZM KAMALİST LAİKİZ DAYATILMAMASINI talep ediyoruz. Üçüncü talep olarak Siyonizm kemalizm şeriatı yerine her kişiye kendi inancını yaşamak isteyen insanların inançlarına göre hukuk uygulanmalı. Yahudiye 5ahudi şeriatı Hristiyana Hristiyan leriatı kemal işte kamalist şeriatı mis limana da islam şeriatı olmalı. evlenme boşanma miras medeni hukuk ve ceza hukuku islama uygun olmalı. Ankara Meclisinin ilk kanunu içkinin tekrar yasaklanmasını, kumar fuhuş zina teşhircilik faiz libor forex tefecilik yasaklanmalı.. milli iradenin tecelligahı meclisimizi devre dışı bırakan fıtrata islama hukuka aykırı uluslalararsı sözleşmeler CEDAW LANZAROTE İKLİM DSÖ çekilmeli veya ıslah edilmeli. Bu ifsat sözleşmelerinin dayattığı ailesiz cinsiyetsiz ahlaksız toplum operasyonları durdurulmalı. Toplumsal Cinsiyet Adaleti veya Toplumsal Cinsiyet Eşitliği GENDER maskeli cinsi sapıklığı savunanlara insanlığa karşı suç soykırım  terör casusluk vatana ihanet vb suçlardan ceza verilmeli ve bunu savunan Kurulaşlar kapatılmalı mal varlıklarına el konulmalı. Feminist Eşcinsel Terör Örgütlerini kapatmak yetmez beslendiği unsurları yasaklayarak virüs bataklığı kurutulmalı. Aileyi nesli dili dini devleti korumak ve varoluş savaşımızı kazanmak için Anayasa değişikliği sırasında bu çok önemli maddelerin de dikkate alınmasını teklif ediyoruz.” Dedi.

Adem Çevik
Adalet Platformu Seçtiklerini Denetle https://milliirade.t.me
Türkiye islam Cumhuriyeti Devleti'nin dini islam olmalı Kamalizm LAisizm Siyonizm dini dayatılmamalı. Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalı. LOZAN ÇÖPE ATILMALI TBMM UHDESİNDEKİ HİLAFET DİRİLTİLMELİDİR İŞBANK DİYANET'E DEVİR EDİLMELİDİR.

Türkiye İslam Cumhuriyeti Devleti'nin 101. Yıl HAKKBİRR BASIN BÜLTENİ

BASINaciklamasi.t.me
https://www.akasyam.com/devletin-dini-islam-ve-misaki-mill-yeni-anayasada-yer-almalidir-190936/# hakbirr.t.me

Türkiye islam Cumhuriyeti Devleti'nin dini islam olmalı.
Aileyi nesli dili dini devleti korumak ve varoluş savaşımızı kazanmak için; Siyonizm Kamalizm LAisizm/Dinsizlik dini dayatılmamalı. Misaki-Millî Yeni Anayasada Yer Almalı. LOZAN ÇÖPE ATILMALI TBMM UHDESİNDEKİ HİLAFET DİRİLTİLMELİDİR İŞBANK DİYANET'E DEVİR EDİLMELİDİR.

Adalet Platformu ve HakkBirr Başkanı Adem Çevik, “29 Ekim 1923 Türkiye İslam Cumhuriyeti İlan Belgesinde, 1876 Kanuni Esasi'de 20 Ocak 1921 ilk anayasada ve 1924 anayasasında Türkiye Devletinin Dini Dini İslam’dır! Maddesi yeni Anayasa’da yeniden yer alarak fabrika ayarlarına dönülerek Laiklik ve Kemalizm adı altında İslam düşmanlığından vazgeçilmeli ve her din sahibine kendi dini hukuku uygulanabilmeli” dedi.
Türkiye İslam Cumhuriyeti Devletinin 101. yılı ve Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Adalet Platformu ve HAKKBİRR Başkanı Adem Çevik, “Devlette devamlılık esastır 1000 yıllık devletimizin dini islam ibaresinin tekrar anayasa konularak tüm Uluslararası sözleşmeler yasalar ve yönetmelikler islama aykırı olamaz maddesinin tekrar anayasa konulması elzemdir” ifadelerini kullandı.

SİYONİST İSRAİLİ BOYKOT İÇİN FİLİSTİN BİLADİŞAM CEPHESİNDEN KAÇAN SABATAİST PAKRUDİN MASONLARIN DAYATTIĞI ANAYA VE YASALARI LOZAN HEZİMETİNİ RET ETMELİYİZ. ANAYASA ve KANUNLAR  İSLAM HUKUKUNA FITRATA UYGUN OLMALI! MECLİSİN DUVARİNDA HAKİMİYET ALLAHİNDİR YAZMALİ HİLAFET MAKAMI DİRİLTİLEREK SİYONİST İSRAİLE MUDAHELE HAKKİMİZİ KULLANMALİYİZ. İSBANKDAKİ CHP HİSSESİ DİYANETE DEVİR! EDİLMELİ CHP KURUCU GENEL BASKANİNİN RESİMLERİ TUM MAHKEMELERDEN KALKMALİ...DİL SOYKİRİMİ YAPANLAR VE MİSAKİ-MİLLİYE İHANET EDENLER, CEPHEDEN KACANLAR, LOZAN HEZİMETİNİ İMZALAMAYAN BİRİNCİ MECLİSİ FESH EDEREK MİLLETVEKİLİ ATAYAN DİKTATÖRLER, İSGALCİLERLE İSBİRLİGİ YAPARAK BİN YİLLİK DEVLETİMİZİ YİKANLAR VATANA İHANET İLE GİYABİNDA YARGİLANMALİ. PUTLAR YİKİLMALİ FABRİKA YAPİLMALİ. İnsan haklarına ve anayasaya aykırı 5816 tek adam koruma kanunu acilen kaldırılmalı.

CUMHURİYET İLAN BELGESİNDE TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİDİR DEVLETİN DİNİ İSLAM’DIR! Kamuoyu, Türkiye'de yaşayan tüm kesimlerin ihtiyacını giderecek yeni anayasa için artık somut adım atılmasını istiyor. Türkiye'de uzun zamandır olan ve her kesimce konuşulan "yeni anayasa" ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Adalet Platformu, Seçtiklerini Denetle Başkan Adem Çevik, devlette devamlılık esastır. 23 Aralık 1876 teşkilatı esasinin 11. Maddesinde, 20 Ocak 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 7. maddesinde ve bugün 29 Ekim 1923 yılında yapılan Cumhuriyetin ilanı belgesi ve 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 2. Maddelerinde "Türkiye Devletinin Dini Dini islamdır" maddesini hatırlatarak “Devletin Dini İslam” ve 'Türkiye İslam Cumhuriyeti" ibaresinin yeni anayasaya eklenmesi gerektiğini belirtti.
Siyonist israili boykot ve varoluş savaşımızı kazanmak için “İLK ANAYASAMIZDA İSLAM DİNİNİN KURALLARI KANUN VE UYGULAMADA TEKRAR ESAS ALINMALIDIR” Son zamanlarda bir anayasal tadilatı siyasi partiler ve toplum nezdinde konuşulduğunu hatırlatan Çevik, “Herkes, her grup, her parti kendi görüşlerini ifade ediyorlar. Bildiğiniz gibi İslam bizim mensup olduğumuz bir din. Halkımızın kahir ekseriyetinin mensup olduğu bir din ve dini olarak milletimizin inanç, ahlaki değerler ve hayat biçimleriyle alakalı temel değerleri ortaya koymuş ve Müslüman olduğunu söyleyen kişileri de bu değerlere uygun bir yaşam biçimini kendilerine ideal bir hayat ölçüsü olarak kabul etmişlerdir. 24 Ocak 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu adı altındaki anayasamızın 3. Maddesinde Türkiye İslam Devleti ismi konmuş. 7. Maddesinde de aynen şöyle denilmektedir. Şer-i hüküm
lerin çoğu kullanması. Fıkhi hükümler ve fıkhi kaideler ile esas kılınmıştır. Böylece bu hükmü koymak suretiyle 7. maddesine inanç sistemimizin esaslarının temel değer ölçüsü olduğu hüküm altına alınmıştır. Yani 7. maddeye göre ülke kanunlarıyla uygulamaları şer-i hükümler ve İslam fıkhı esaslarına göre yapılıp uygulanacaktır. Bu demektir ki ilk anayasamızda İslam dininin kuralları kanun ve uygulamada esas alınmıştır. Türkiye İslam Cumhuriyeti'dir” dedi. 1928 YILINDAN İTİBAREN İSLAM DİNİ DEVLET DİNİ OLMAKTAN ÇIKARTILMIŞTIR 1937 yılının 5 Şubatinda  İsmet İnönü CHP'nin ana ilkelerini anayasaya yerleştirdiğini aktaran Çevik, şunları söyledi:“29 Ekim 1923 yılında Selanikli Gazi Paşa'nın Cumhuriyetin ilanıyla ilgili hazırladığı belgenin 2. maddesinde şöyle diyor Cumhuriyet ilan belgesi adı altında Osmanlıca ve Latinceye çevrilmiş bulunan metni elimizde bulunan bu belgenin 2. maddesi şöyle diyor; Türkiye devletinin dini İslam dinidir. Lisanı Türkçedir. İslam dininin devletle münasebetini de burada ortaya açıkça koymuş oluyor. 1921 Anayasası'nda olmayan Cumhuriyet, resmi dil, başşehir Ankara ve devletin dininin İslam olması konularında dört önemli özellik 1924 Anayasasıyla hüküm altına alınmıştır. Dört yıl sonra, 10 Nisan 1928 yılında Teşkilat-ı Esasiye Kanunu tekrar değiştirilmiştir. Bu sefer yıl 1928 din ile alakalı 2. madde de din kaldırılmış, devlet dinsiz devlet laik olmuş ve bunun yerine Türkiye Devleti'nin resmi dili Türkçe başşehri istanbul değil Ankara şehridir şekline getirilmiştir. 1928 yılından itibaren İslam dini devlet dini olmaktan çıkartılmıştır. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu Anayasa tekrar değiştirilmiş, bu sefer bu 2. maddeye şunlar eklenmiştir. 2. madde devletin dininin İslam olduğunu belirleyen madde idi. Bu madde kademeli bir biçimde değiştirilmiş, 1937 yılında şubat ayınin 5.inde de şunlar eklenmiştir. Türkiye devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Bugün Türkiye'deki 142 partinin tamamı CHP'nin şubesidir. CHP ilk resmi genel başkanının resimleri tüm parti binalarında vardır. Yıl 1937, İsmet İnönü CHP'nin ana ilkelerini, yani altı ok dediğimiz bu ok da belirlenen ana ilkelerini devletin anayasasına yerleştirmiştir. 2. maddenin son şekline gelince. Anayasanın bugünkü son metninde 1937 Anayasası'nın 2. maddesindeki halkçılık, inkılapçılık ve devletçilik ilkeleri kaldırılmış, bunun yerine demokratik ve sosyal bir hukuk devleti ilavesi yapılmış.
”Çevik, “Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kurucu felsefesini oluşturan temel asli ilkelerden olan İslam dini hakkındaki 1921 Anayasası'nın 7. Maddesi, Türkiye İSLAM Cumhuriyetimizin kuruluş bildirgesinin 2. Maddesiyle, 1924 Anayasası'nın 2. Maddesinde ve 23  Aralık 1876'daki ilk anayasanın 11. Maddesinde  bulunan devletin dininin İslam olduğu ilkesi değiştirilmiştir. O zamanki diktatör devlet partisi olan CHP'ye bir takım misyon üstlendirmek isteyen bu partinin hedefi tamamen dini aleyhinde icraata imza koyan sabataist kabbalaist pakrudin mason kişiler tarafından bu partinin hedefi tamamen değiştirilerek Cumhuriyetin kurucu felsefesine aykırı birçok mevzuat ve bu amele icraatları sırasında 1937 yılında İslam dinini anayasadan kaldırılıp bunun yerine laiklik ismi verilen bir zorbalık dayatılarak din karşıtlığı olarak algıladıkları laiklik perdesi arkasında dini insanların zihninde küçülten dine aykırı anlayışlara, sosyal hayatı etkin kılmaya çalışan anlayışlara hayat vermeye başlanılmış ve bundan sonradır ki halkımız ciddi bir kırılma ile bu partiye muhalefet ederek inançlarına dokunmayan alternatif ciddi bir devlet yönetimi örneğini verecek. Alternatif parti arayışlarıyla zaman zaman ciddi muhalefetler yapa gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
“ANAYASANIN TÜM MADDELERİ DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?” Anayasanın tüm maddelerinin değiştirilmesi halkın vereceği kararla mümkün olduğunu dile getiren Çevik, “Anayasanın tüm maddeleri değiştirilebilir mi? Yani anayasanın bir takım maddeleri değiştirilemez diye bir algı operasyonu çekiliyor. Şimdi ona cevaben diyoruz ki bildiğimiz gibi anayasa yapımı ve istenen her maddesinin değiştirilmesi halkımızın ekseriy
etinin vereceği kararlarıyla mümkündür. Yani anayasanın istisnasız tüm maddelerinin değiştirilmesi, bu ekseriyeti sağlayan halkımız ve temsilcilerin icraatlarıyla her zaman mümkündür. Bu konuda yapılan spekülasyon ve yanlış algı çabalarına kanılmamalıdır. Nitekim CHP iktidarı da kutsal dinimiz İslam'ın toplum hayatından ötelenmesi için uygun projektörleri kollayarak kademeli bir biçimde gerek anayasal ve gerekse icraat bağlamında her türlü faaliyetleri yapa gelmiş ve maalesef halkın kahir ekseriyeti tarafından benimsenmiş bulunan İslam dinine karşı ciddi bir savaş açmış gibi algılanan görüntüsünü devam ettirmektedir. Bu sebepledir ki CHP denince genelde bu partinin din karşıtı fikir ve eylemleri hep hatıralarına gelmiş ve CHP'ye bu gerekçeyle karşı çıkılarak ülke siyasetinde bu parti halk tarafından yönetimden uzaklaştırılma devam ediyor.” dedi.
“Türkiye İslam Cumhuriyeti devletimizin kurucu felsefesinin ışığında fabrika ayarlarına süratle geri dönülmelidir”Çevik, “Yeni anayasa yapımı sürecinde aşağıdaki teklifleri arz ediyoruz. Bir hepimizin zaman zaman dillendirdiği Cumhuriyetimizin kurucu felsefesi, umdeleri arasında yer alan ve kurucu anayasamız olan 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunun 7., Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerinin 2. ve 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunumuzun yukarıda da arz edildiği gibi 2. maddelerinde asli unsur olarak yerini almış olan kutsal dinimiz ile ilgili ki dinimiz halkımızın kahir ekseriyetinin temel değeri ve hayat ölçüsüdür. Kutsal dinimiz ile ilgili toplumsal düzeyde milletin birliği, bütünlüğü ve çağdaş kriterler içerisinde birbirine karşı saygınlık ve sosyal sorumluluk kazanımları açısından sosyopsikolojik ve kültürel gelişimlerimizin ışığında pozitif dinsel değerlendirmelerinin yapılmasını ve kuruluş felsefesinin esas maddeleri arasında bulunup da sonradan oluşan ayrımcı ve savrulmacı siyasal anlayışla, anayasadan sistematik bir biçimde ötelenen kutsal dinimizin gerçek esaslarına uygun bir maddenin tekrar geri getirilmesini teklif ediyoruz. Yani açıkça diyoruz ki Türkiye İslam Cumhuriyetimizin kurucu felsefesinin ışığında fabrika ayarlarına süratle geri dönülmelidir.” diye belirtti.
“CHP Diktatörlüğünün MONARKIN dayattığı akla mantığa insan haklarına ve hukuka aykırı  İnkılap kanunlarınin iptal edilmesini zarar görenlerin zararlarının tazmin edilmesini Siyonizmin ve mason teşkilatlarının yasaklanmasını mal varlıklarına el konulmasını talep ediyoruz”Son olarak Çevik, “ daha önce de değişik vesilelerle gündeme getirdiğimiz MEZARİZDAN YÖNETİM SİSTEMİ KABBALACI KABİRİZM KAMALİST LAİKİZ DAYATILMAMASINI talep ediyoruz. Üçüncü talep olarak Siyonizm kemalizm şeriatı yerine her kişiye kendi inancını yaşamak isteyen insanların inançlarına göre hukuk uygulanmalı. Yahudiye 5ahudi şeriatı Hristiyana Hristiyan leriatı kemal işte kamalist şeriatı mis limana da islam şeriatı olmalı. evlenme boşanma miras medeni hukuk ve ceza hukuku islama uygun olmalı. Ankara Meclisinin ilk kanunu içkinin tekrar yasaklanmasını, kumar fuhuş zina teşhircilik faiz libor forex tefecilik yasaklanmalı.. milli iradenin tecelligahı meclisimizi devre dışı bırakan fıtrata islama hukuka aykırı uluslalararsı sözleşmeler CEDAW LANZAROTE İKLİM DSÖ çekilmeli veya ıslah edilmeli. Bu ifsat sözleşmelerinin dayattığı ailesiz cinsiyetsiz ahlaksız toplum operasyonları durdurulmalı. Toplumsal Cinsiyet Adaleti veya Toplumsal Cinsiyet Eşitliği GENDER maskeli cinsi sapıklığı savunanlara insanlığa karşı suç soykırım  terör casusluk vatana ihanet vb suçlardan ceza verilmeli ve bunu savunan Kurulaşlar kapatılmalı mal varlıklarına el konulmalı. Feminist Eşcinsel Terör Örgütlerini kapatmak yetmez beslendiği unsurları yasaklayarak virüs bataklığı kurutulmalı. Aileyi nesli dili dini devleti korumak ve varoluş savaşımızı kazanmak için Anayasa değişikliği sırasında bu çok önemli maddelerin de dikkate alınmasını teklif ediyoruz.” Dedi.

Adem Çevik
Adalet Platformu Seçtiklerini Denetle https://milliirade.t.me