Bugün NATO müttefikimiz olan Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve heyetini ülkemizde ağırladık. 🇹🇷🇩🇪
Bu sene Dostluk Anlaşması’nın 100’üncü yılına ulaşan ülkelerimiz arasındaki ilişkileri tüm boyutlarıyla kapsamlı şekilde ele aldık.
İkili ticaretimiz 50 milyar dolara ulaştı. Hedefimiz ise 60 milyar dolar.
Bu hedefi gerçekleştirmek için gayretlerimizi artırmış bulunuyoruz.
Savunma sanayisi ürünlerinin tedariki bağlamında geçmişte yaşanan bazı sıkıntıları artık geride bırakarak iş birliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz.
Görüşmelerimizin gündeminde Almanya‘daki Türk toplumu da tabiatıyla yer aldı.
Almanya’nın kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemini vurguladık, terörle birlikte mücadele etme kararlılığına ulaştık.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi diyaloğu başta olmak üzere Avrupa Birliği’nin atacağı adımların hepimizin menfaatine olduğunu vurguladım.
İsrail’in Gazze ile işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı soykırım ve Lübnan’daki saldırıları, ele aldığımız bir diğer önemli başlığı teşkil etti.
Filistin ve Lübnan’da katliamlar devam ettikçe bölgemizin ve ötesinin huzur bulması mümkün değildir.
50 bini aşkın insan, bölgede öldürülmüş vaziyette...
Vicdan ve basiret sahibi tüm siyasi aktörlerin artık inisiyatif almasını, İsrail’in saldırgan politikalarına dur demesini bekliyoruz.
Türkiye olarak ilk günden beri ortaya koyduğumuz vicdanlı duruşu bundan sonra da devam ettireceğiz.
Bu sene Dostluk Anlaşması’nın 100’üncü yılına ulaşan ülkelerimiz arasındaki ilişkileri tüm boyutlarıyla kapsamlı şekilde ele aldık.
İkili ticaretimiz 50 milyar dolara ulaştı. Hedefimiz ise 60 milyar dolar.
Bu hedefi gerçekleştirmek için gayretlerimizi artırmış bulunuyoruz.
Savunma sanayisi ürünlerinin tedariki bağlamında geçmişte yaşanan bazı sıkıntıları artık geride bırakarak iş birliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz.
Görüşmelerimizin gündeminde Almanya‘daki Türk toplumu da tabiatıyla yer aldı.
Almanya’nın kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemini vurguladık, terörle birlikte mücadele etme kararlılığına ulaştık.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi diyaloğu başta olmak üzere Avrupa Birliği’nin atacağı adımların hepimizin menfaatine olduğunu vurguladım.
İsrail’in Gazze ile işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı soykırım ve Lübnan’daki saldırıları, ele aldığımız bir diğer önemli başlığı teşkil etti.
Filistin ve Lübnan’da katliamlar devam ettikçe bölgemizin ve ötesinin huzur bulması mümkün değildir.
50 bini aşkın insan, bölgede öldürülmüş vaziyette...
Vicdan ve basiret sahibi tüm siyasi aktörlerin artık inisiyatif almasını, İsrail’in saldırgan politikalarına dur demesini bekliyoruz.
Türkiye olarak ilk günden beri ortaya koyduğumuz vicdanlı duruşu bundan sonra da devam ettireceğiz.
Bu akşam güzel İstanbul’umuzun 39 ilçesinden 950 muhtarımızla bir araya geldik. Soframızı teşrif eden her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum.
Mahalle ve köylerine hizmet mücadelelerinde muhtarlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz.
2015 yılında ilkini gerçekleştirdiğimiz muhtarlar toplantılarımızla, devletin zirvesiyle yerel demokrasinin sembolü olan muhtarlarımızı 53 defa bir araya getirdik.
Milletin Evi olarak tarif ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, aynı zamanda muhtarlarımızın da evi haline dönüştü.
Türkiye’nin dört bir yanından 40 binden fazla muhtarımızla bir araya geldik, istişare ettik, ülkenin ve milletin meselelerine ortak akılla çözüm yolları aradık.
Son 22 yılda muhtarlarımızın güçlendirilmesi adına sayısız adım attık.
İçişleri Bakanlığımız bünyesinde bir Muhtarlar Daire Başkanlığı kurduk.
Büyükşehir belediyelerinde muhtarlık işleri dairesi başkanlıkları, diğer belediyelerde de muhtarlık işleri müdürlükleri ihdas ettik.
19 Ekim’i tüm Türkiye’de Muhtarlar Günü olarak ilan ettik.
Muhtarlarımızın maaşlarını, sigorta primlerini ve diğer özlük haklarını, yaptıkları görevin seviyesine uygun hale getirdik.
Muhtarların ödemekle yükümlü oldukları SGK primlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.
51 ilimizde 2024 yılı için planladığımız 179 hizmet binasından 98’i hizmete girdi, kalan 81 tanesinin inşaatı ise hızla devam ediyor.
2 sene önce hizmete açtığımız Ankara Muhtar Evi’yle Ankara’yı ziyaretlerinde muhtarlarımızın üzerinden büyük bir yükü aldık.
Başlattığımız Muhtar Bilgi Sistemi sayesinde muhtarlarımızın ihtiyaçlarını daha hızlı bir şekilde karşılama yanında merkezdeki birimlerimizle muhtarlarımızın bağını güçlendirdik.
Adrese Dayalı Kayıt Sistemi’ni muhtarlarımızın kullanımına açtık.
İçişleri Bakanlığımız ile YÖK arasında imzalanan protokol doğrultusunda Muhtar Akademisi Projesi’ni devreye aldık.
İnşallah önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi büyüdükçe, Türkiye’nin imkânları genişledikçe biz de bu hizmetleri çok daha ileriye taşıyacağız.
Mahalle ve köylerine hizmet mücadelelerinde muhtarlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz.
2015 yılında ilkini gerçekleştirdiğimiz muhtarlar toplantılarımızla, devletin zirvesiyle yerel demokrasinin sembolü olan muhtarlarımızı 53 defa bir araya getirdik.
Milletin Evi olarak tarif ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, aynı zamanda muhtarlarımızın da evi haline dönüştü.
Türkiye’nin dört bir yanından 40 binden fazla muhtarımızla bir araya geldik, istişare ettik, ülkenin ve milletin meselelerine ortak akılla çözüm yolları aradık.
Son 22 yılda muhtarlarımızın güçlendirilmesi adına sayısız adım attık.
İçişleri Bakanlığımız bünyesinde bir Muhtarlar Daire Başkanlığı kurduk.
Büyükşehir belediyelerinde muhtarlık işleri dairesi başkanlıkları, diğer belediyelerde de muhtarlık işleri müdürlükleri ihdas ettik.
19 Ekim’i tüm Türkiye’de Muhtarlar Günü olarak ilan ettik.
Muhtarlarımızın maaşlarını, sigorta primlerini ve diğer özlük haklarını, yaptıkları görevin seviyesine uygun hale getirdik.
Muhtarların ödemekle yükümlü oldukları SGK primlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.
51 ilimizde 2024 yılı için planladığımız 179 hizmet binasından 98’i hizmete girdi, kalan 81 tanesinin inşaatı ise hızla devam ediyor.
2 sene önce hizmete açtığımız Ankara Muhtar Evi’yle Ankara’yı ziyaretlerinde muhtarlarımızın üzerinden büyük bir yükü aldık.
Başlattığımız Muhtar Bilgi Sistemi sayesinde muhtarlarımızın ihtiyaçlarını daha hızlı bir şekilde karşılama yanında merkezdeki birimlerimizle muhtarlarımızın bağını güçlendirdik.
Adrese Dayalı Kayıt Sistemi’ni muhtarlarımızın kullanımına açtık.
İçişleri Bakanlığımız ile YÖK arasında imzalanan protokol doğrultusunda Muhtar Akademisi Projesi’ni devreye aldık.
İnşallah önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi büyüdükçe, Türkiye’nin imkânları genişledikçe biz de bu hizmetleri çok daha ileriye taşıyacağız.
Türkiye’nin geleceğinde teröre ve terörün karanlık gölgesine yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz.
Bu doğrultuda, Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihî fırsat penceresinin, kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz.
Siyaset kurumu, Meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekûn millet olarak hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim istiyoruz.
Bu doğrultuda, Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihî fırsat penceresinin, kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz.
Siyaset kurumu, Meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekûn millet olarak hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim istiyoruz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
15 Temmuz gecesi aziz milletimizle sırt sırta vererek FETÖ’cü alçaklara hadlerini bildirdik.
Tankların arasından sıvışıp kaçan korkaklar milletin direnişini keyif kahvelerini yudumlayarak televizyon ekranlarında izlerken biz darbecilere meydanları dar ettik.
Tankların arasından sıvışıp kaçan korkaklar milletin direnişini keyif kahvelerini yudumlayarak televizyon ekranlarında izlerken biz darbecilere meydanları dar ettik.
Biz başkaları gibi şahsi ikbal kavgası değil, Türkiye ve Türk milleti için bir istikbal mücadelesi yürütüyoruz.
Bizim için esas olan, Hakk’ın ve halkın rızasıdır; bizim için esas olan, aziz milletin hayır duasıdır; bizim için esas olan, Türkiye’nin aydınlık geleceğidir.
Bizim için esas olan, davamızın sekteye uğramamasıdır.
Biz AK kadrolar olarak millete hizmetkârlık uğruna yola çıkmış dava arkadaşlarıyız.
İlk günden beri nasıl hırsı, kibri, enaniyeti, sen ben kavgasını kapımıza yaklaştırmadıysak bundan sonra da benliğimizi, nefsimizi, enaniyetimizi gerekirse ayaklar altına alarak yolumuza devam edeceğiz.
Tüm umutlarını AK Parti’nin zayıflamasına bağlayan siyaset tüccarlarının heveslerini yine kursaklarında bırakacağız.
Tek bir arkadaşımızı dahi dışarıda bırakmayacak, dışlamayacak, gönlünü kırmayacak; bir olacak, birlik olacak, saflarımızı daha da sıklaştıracağız.
Eski-yeni, genç-yaşlı demeden hep beraber bu ülke, bu vatan, bu bayrak için aşkla çalışmayı sürdüreceğiz.
Partimiz ve ittifakımız ne kadar güçlüyse defalarca gördük ki Türkiye de güçlüdür, emniyettedir, emin ellerdedir.
Ama biz zayıflarsak Türkiye de zayıflıyor, kan kaybediyor, güçten düşüyor demektir.
AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz.
Allah’ın izniyle bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz.
Bizim için esas olan, Hakk’ın ve halkın rızasıdır; bizim için esas olan, aziz milletin hayır duasıdır; bizim için esas olan, Türkiye’nin aydınlık geleceğidir.
Bizim için esas olan, davamızın sekteye uğramamasıdır.
Biz AK kadrolar olarak millete hizmetkârlık uğruna yola çıkmış dava arkadaşlarıyız.
İlk günden beri nasıl hırsı, kibri, enaniyeti, sen ben kavgasını kapımıza yaklaştırmadıysak bundan sonra da benliğimizi, nefsimizi, enaniyetimizi gerekirse ayaklar altına alarak yolumuza devam edeceğiz.
Tüm umutlarını AK Parti’nin zayıflamasına bağlayan siyaset tüccarlarının heveslerini yine kursaklarında bırakacağız.
Tek bir arkadaşımızı dahi dışarıda bırakmayacak, dışlamayacak, gönlünü kırmayacak; bir olacak, birlik olacak, saflarımızı daha da sıklaştıracağız.
Eski-yeni, genç-yaşlı demeden hep beraber bu ülke, bu vatan, bu bayrak için aşkla çalışmayı sürdüreceğiz.
Partimiz ve ittifakımız ne kadar güçlüyse defalarca gördük ki Türkiye de güçlüdür, emniyettedir, emin ellerdedir.
Ama biz zayıflarsak Türkiye de zayıflıyor, kan kaybediyor, güçten düşüyor demektir.
AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz.
Allah’ın izniyle bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz.
Son günlerde hepimizi derinden sarsan, üzen, müteessir eden, her insanın vicdanını kanatan bir çete operasyonu gündemde.
Masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için Cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim.
Her ne kadar bu çete operasyonu ülke gündemine yeni gelmiş olsa da soruşturmanın başlama tarihi 1,5 sene öncesine uzanıyor.
Yürütülen titiz soruşturma neticesinde çete üyelerine operasyon yapılarak elebaşları tutuklanıyor.
Dosya kapsamındaki 47 şüpheliden 22’si şu an cezaevinde.
Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ’da 1 hastaneyi kapatıyor, İstanbul’daki 9 hastanenin de ruhsatı iptal ediliyor.
Yani 12 masum sabinin hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa, hangi sağlık kuruluşu varsa hepsiyle ilgili adli ve idari işlemler gecikmeksizin yapılıyor.
Hal böyleyken muhalefetin ve muhalif medyanın Türk ordusuna “kimyasal silah kullandı” iftirası atan Tabipler Odasıyla el ele verip utanmadan bizi, bakanlıklarımızı, sağlık sistemimizi, hatta topyekûn sağlık çalışanlarımızı hedef alması, ülkemiz siyaseti ve basını adına büyük bir şuursuzluktur.
Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak, vicdan tutulmasından başka bir şey değildir.
Vatandaşa hizmet yarışında esamesi okunmayanların konu iftira atmaya; karalama, çarpıtma, hakaret etmeye gelince ön safta yer almalarını aziz milletimizin basiret ve ferasetine havale ediyorum.
Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri ise kendisine aynen iade ediyorum.
Bu ülkede sağlık hizmetleriyle ilgili konuşacak en son kişi, CHP’nin devrik genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. CHP’nin sadece eski genel başkanı değil, yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez.
Millet koronavirüs salgınıyla boğuşurken Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin bağlantı yollarını dahi yapmaktan aciz olan zihniyete, şayet biraz utanma duyguları varsa bu süreçte susmak düşer.
Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle doktoru, hemşiresi, ebesi, hasta bakıcısı, teknikeri, asistanı, hocasıyla yaklaşık 1,5 milyon insanımızın çalıştığı sağlık ordumuzu kimse töhmet altında bırakamaz.
Bölücü terör örgütü sempatizanlarının da içinde olduğu bu çete, devletimizin vatandaşlarımıza daha kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla sağladığı imkânları istismar ederek böyle alçakça bir vahşeti gerçekleştirmiştir.
Devletimiz de ilk andan itibaren harekete geçmiş, gereken her türlü adımı atmıştır.
Böyle bir barbarlığı yapanlardan işledikleri suçların hesabı en ağır biçimde hukuk önünde sorulacaktır.
Masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için Cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim.
Her ne kadar bu çete operasyonu ülke gündemine yeni gelmiş olsa da soruşturmanın başlama tarihi 1,5 sene öncesine uzanıyor.
Yürütülen titiz soruşturma neticesinde çete üyelerine operasyon yapılarak elebaşları tutuklanıyor.
Dosya kapsamındaki 47 şüpheliden 22’si şu an cezaevinde.
Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ’da 1 hastaneyi kapatıyor, İstanbul’daki 9 hastanenin de ruhsatı iptal ediliyor.
Yani 12 masum sabinin hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa, hangi sağlık kuruluşu varsa hepsiyle ilgili adli ve idari işlemler gecikmeksizin yapılıyor.
Hal böyleyken muhalefetin ve muhalif medyanın Türk ordusuna “kimyasal silah kullandı” iftirası atan Tabipler Odasıyla el ele verip utanmadan bizi, bakanlıklarımızı, sağlık sistemimizi, hatta topyekûn sağlık çalışanlarımızı hedef alması, ülkemiz siyaseti ve basını adına büyük bir şuursuzluktur.
Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak, vicdan tutulmasından başka bir şey değildir.
Vatandaşa hizmet yarışında esamesi okunmayanların konu iftira atmaya; karalama, çarpıtma, hakaret etmeye gelince ön safta yer almalarını aziz milletimizin basiret ve ferasetine havale ediyorum.
Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri ise kendisine aynen iade ediyorum.
Bu ülkede sağlık hizmetleriyle ilgili konuşacak en son kişi, CHP’nin devrik genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. CHP’nin sadece eski genel başkanı değil, yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez.
Millet koronavirüs salgınıyla boğuşurken Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin bağlantı yollarını dahi yapmaktan aciz olan zihniyete, şayet biraz utanma duyguları varsa bu süreçte susmak düşer.
Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle doktoru, hemşiresi, ebesi, hasta bakıcısı, teknikeri, asistanı, hocasıyla yaklaşık 1,5 milyon insanımızın çalıştığı sağlık ordumuzu kimse töhmet altında bırakamaz.
Bölücü terör örgütü sempatizanlarının da içinde olduğu bu çete, devletimizin vatandaşlarımıza daha kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla sağladığı imkânları istismar ederek böyle alçakça bir vahşeti gerçekleştirmiştir.
Devletimiz de ilk andan itibaren harekete geçmiş, gereken her türlü adımı atmıştır.
Böyle bir barbarlığı yapanlardan işledikleri suçların hesabı en ağır biçimde hukuk önünde sorulacaktır.
Milletin çocuklarını “hizmet” diyerek, “himmet” diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur.
Biliyor ve inanıyoruz ki “Allah’ın cezalandırması çetindir”.
Bu hainler tüm uğraşlarımıza rağmen, maalesef, emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar.
Bu dünyadan işledikleri suçların, hakkına girdikleri insanların, ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler.
Ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır.
Rabbimiz, bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır.
Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz.
Devletimizin tüm kurumlarının nefesi, ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun, FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde olacaktır.
Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye’ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür.
Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ile kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yâd ediyor; ruhları şad olsun diyorum.
Biliyor ve inanıyoruz ki “Allah’ın cezalandırması çetindir”.
Bu hainler tüm uğraşlarımıza rağmen, maalesef, emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar.
Bu dünyadan işledikleri suçların, hakkına girdikleri insanların, ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler.
Ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır.
Rabbimiz, bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır.
Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz.
Devletimizin tüm kurumlarının nefesi, ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun, FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde olacaktır.
Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye’ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür.
Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ile kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yâd ediyor; ruhları şad olsun diyorum.
Türk savunma sanayisinin lokomotif kuruluşlarından olan TUSAŞ’a yönelik düzenlenen terör eylemi; ülkemizin bekasını, milletimizin huzurunu ve “Tam Bağımsız Türkiye” idealimizin timsali olan savunma atılımlarımızı hedef alan alçakça bir saldırıdır.
Terör eyleminin ilk anından itibaren güvenlik kuvvetlerimiz olaya süratle müdahalede bulunmuş ve teröristleri etkisiz hale getirmiştir.
Milletimiz şunu bilsin ki Türkiye’ye uzanan kirli eller mutlaka kırılacak; güvenliğimize kasteden hiçbir yapı, hiçbir terör örgütü, hiçbir şer odağı emellerine ulaşamayacaktır.
Her türlü terör tehdidiyle ve destekçileriyle mücadelemiz azimle, kararlılıkla ve çok boyutlu bir şekilde devam edecektir.
Kalleş terör eyleminde şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Savunma sanayimizin gurur kaynağı TUSAŞ’ımızın fedakâr çalışanlarına ve milletimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Terör eyleminin ilk anından itibaren güvenlik kuvvetlerimiz olaya süratle müdahalede bulunmuş ve teröristleri etkisiz hale getirmiştir.
Milletimiz şunu bilsin ki Türkiye’ye uzanan kirli eller mutlaka kırılacak; güvenliğimize kasteden hiçbir yapı, hiçbir terör örgütü, hiçbir şer odağı emellerine ulaşamayacaktır.
Her türlü terör tehdidiyle ve destekçileriyle mücadelemiz azimle, kararlılıkla ve çok boyutlu bir şekilde devam edecektir.
Kalleş terör eyleminde şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Savunma sanayimizin gurur kaynağı TUSAŞ’ımızın fedakâr çalışanlarına ve milletimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Türkiye’nin savunma, havacılık ve uzay sektörlerinin yıldızlarını buluşturan, kendi alanında giderek bir marka haline gelen SAHA EXPO 2024’ün ülkemiz, sektörümüz ve katılımcı firmalar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Yerlilik oranını artırmayı, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmayı, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmeyi amaçlayan SAHA İstanbul, kuruluşundan bu yana geçen 9 senede çok büyük mesafe katetti.
SAHA İstanbul; bugün 52 farklı sektörden üyeye, 1.200’ü aşkın şirkete, 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış geniş bir ağa ulaşmıştır.
SAHA EXPO’nun ise Türk şirketlerini küresel pazarla buluşturan bir köprü vazifesi üstlendiğine tanık oluyoruz.
150 binden fazla ziyaretçi, 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu, 120’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım, 1.400’den fazla şirket iştirakiyle SAHA EXPO, memnuniyetle belirtmek isterim ki savunma sektöründe önemli bir platform haline gelmiştir.
Yine fuar boyunca 4,6 milyar doları ihracat sözleşmesi olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmaların imzalanacak olması da dikkate değerdir.
Görüyoruz ki Türkiye, global savunma sanayisi sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu başarı; teknolojiyi tasarlama, geliştirme ve üretme yanında stratejik iş birlikleri ve uluslararası projelerle de perçinleniyor.
Bundan ne kadar iftihar etsek inanın azdır.
Yerlilik oranını artırmayı, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmayı, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmeyi amaçlayan SAHA İstanbul, kuruluşundan bu yana geçen 9 senede çok büyük mesafe katetti.
SAHA İstanbul; bugün 52 farklı sektörden üyeye, 1.200’ü aşkın şirkete, 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış geniş bir ağa ulaşmıştır.
SAHA EXPO’nun ise Türk şirketlerini küresel pazarla buluşturan bir köprü vazifesi üstlendiğine tanık oluyoruz.
150 binden fazla ziyaretçi, 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu, 120’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım, 1.400’den fazla şirket iştirakiyle SAHA EXPO, memnuniyetle belirtmek isterim ki savunma sektöründe önemli bir platform haline gelmiştir.
Yine fuar boyunca 4,6 milyar doları ihracat sözleşmesi olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmaların imzalanacak olması da dikkate değerdir.
Görüyoruz ki Türkiye, global savunma sanayisi sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu başarı; teknolojiyi tasarlama, geliştirme ve üretme yanında stratejik iş birlikleri ve uluslararası projelerle de perçinleniyor.
Bundan ne kadar iftihar etsek inanın azdır.
Önümüze çıkartılan tüm engellere, maruz kaldığımız gizli-açık ambargolara, içimizdeki ihanet şebekelerinin sabotajlarına, müttefiklik hukukunu ayaklar altına alan kısıtlamalara rağmen son 22 yılda savunma sanayisi alanında tam anlamıyla bir destan yazdık.
Askerimizin, polisimizin ihtiyaç duyduğu en basit malzemelerin bile yurt dışından tedarik edildiği, bize asla yakışmayan eski Türkiye tablosuna son verdik.
Terör örgütlerine karşı yürüttüğü meşru operasyonlarda dahi başka ülkelerin silahına, aracına, gerecine muhtaç olan bir ülkeyi, savunma hamlelerimiz neticesinde dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtardık.
Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile Çelik Kubbe’nin uzun menzil hava savunmadaki gücü Siper ve diğer pek çok projemizle kendimizi sürekli geliştirmeye çalışıyoruz.
Tüm bunlarla birlikte uydu teknolojilerinde de devamlı bir atılım halindeyiz.
Geçtiğimiz yıl uzaya fırlattığımız, Türkiye’nin ilk yerli ve millî gözetleme uydusu İMECE ile artık dünyanın her yerinden herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan görüntü alma imkânına sahibiz.
Türksat 6A projesiyle de haberleşme uydularının üretimi alanında kendi uydusunu yapabilen sayılı ülkeler arasına girdik.
Şundan tüm milletimiz emin olsun:
Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlık yürüyüşü sadece ülkemiz için değil, mazlumlarla birlikte tüm dünya için yeni bir dönemin habercisidir.
Askerimizin, polisimizin ihtiyaç duyduğu en basit malzemelerin bile yurt dışından tedarik edildiği, bize asla yakışmayan eski Türkiye tablosuna son verdik.
Terör örgütlerine karşı yürüttüğü meşru operasyonlarda dahi başka ülkelerin silahına, aracına, gerecine muhtaç olan bir ülkeyi, savunma hamlelerimiz neticesinde dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtardık.
Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile Çelik Kubbe’nin uzun menzil hava savunmadaki gücü Siper ve diğer pek çok projemizle kendimizi sürekli geliştirmeye çalışıyoruz.
Tüm bunlarla birlikte uydu teknolojilerinde de devamlı bir atılım halindeyiz.
Geçtiğimiz yıl uzaya fırlattığımız, Türkiye’nin ilk yerli ve millî gözetleme uydusu İMECE ile artık dünyanın her yerinden herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan görüntü alma imkânına sahibiz.
Türksat 6A projesiyle de haberleşme uydularının üretimi alanında kendi uydusunu yapabilen sayılı ülkeler arasına girdik.
Şundan tüm milletimiz emin olsun:
Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlık yürüyüşü sadece ülkemiz için değil, mazlumlarla birlikte tüm dünya için yeni bir dönemin habercisidir.