Şu andan itibaren, ben aksini ilan edene kadar, Türkiye'nin ordusu, Türkiye'nin muhafazasından başka bir mücadelenin içinde olmayacak. NATO kapsamında bir operasyonun içinde bile olmayacak. Rusya-Ukrayna cephesinde yaşanan ve büyük kısmı danışıklı olan savaşta da ordumuz olmayacak.

NATO diye bir teşkilat kağıt üzerinde var, basın ve medya faaliyetlerinde var, hain hükumetlerle paslaşarak yaptığı küstah açıklamaları da var ama görelim bakalım uygulamada var mı... Sahada var mı...

Görelim bakalım, Türk ordusu olmadan bir halta yarıyor mu... Çoktan diz çöktürdüğüm Rusya'ya, şu şartlarda bile operasyon yapabiliyor mu...

Ya da çoktan diz çöktürdüğüm ve düştüğü şartlara hala inanamayan ve şokunu atlatamamış olan İran'a gücü yetiyor mu...

Haydi görelim bakalım, yok hükmündeki NATO ve ABD ve onu tepeden yöneten İsrail ile İngiltere, Türkiye'yi mi işgal edebiliyor, İran'ı mı, Irak'ı mı yoksa Rusya'ya askeri müdahale mi yapabiliyor.

Kimin hülya peşinde koştuğu benim meselem değil. Kimin, ciğeri beş para etmez, ihanetleri açıkça gözler önünde olan ve gölgelerinden bile korkan Ankara hükumetinin üyelerine neler söylettiği bile umurumda değil.

Ben buradayım. Yıkılmaz dağ gibiyim ve güç kaybetmiş bile değilim. Aksine, şu son suni afet saldırılarından da güçlenerek çıktım ve Türkiye'yi de aslında güçlendirdim. Güç, sadece asker, silah, mühimmat, araç sayısı değildir. Sadece para değildir. Güç işte budur. Bu duruştur. Bu şuurdur, bu vasıftır, bu cesarettir, bu birliktir. Bu maneviyattır.

Kimse karşıma çıkmasın, boş boş manevralarla sahayı germesin ve ayaklarımın altında kalmasın. Ya da herkes kendisi bilir. Benden söylemesi...

İskenderun'da ya da başka bir yerde NATO faaliyeti görmek istemiyorum. Sözde insani yardım iddiasıyla ortada görünmelerini bile istemiyorum. Omuz atın dağılsınlar, dağılmayacaklarsa sıkın atın. Kim ne karşılık verebilecekmiş bir göreyim. Ona göre yolumuza bakalım.

Vakit tamam, bu Tanrı'nın ordusu...

Hain bürokratların, subayların, amirlerin hatta savcılarla hakimlerin talimatlarına uyuyormuş gibi yapın, oyalayın, dolaştırın, uymayın. Sistemi iyice kilitleyin.

Plettenberg'de elektrik kesintisi

Pazartesi sabahı Plettenberg'de (Almanya, Kuzey Ren Vestfalya) elektrikler kesildi. 50'den fazla hane arıza olduğunu bildirdi. Enerji tedarikçisi ENERVIE vernetzt'e göre teknisyenlerin arızayı sabah saat 7:50 sularında çözdüğünü bildirdi.

Türkiye olarak Rusya ile muharebemiz devam ediyor. En isabetli anda/şartlarda, bunu cephe savaşına da çevireceğiz. Lakin NATO'ya, AB'ne, İngiltere'ye maşa, beleş asker de olmayacağız.

Onlardan kim kimi vuruyorsa, biz olmadan vuracak ve yenebiliyorsa yenecek. Şuradan, şuraya, onlara yarayan bir adım bile atmayacağız.

Rusya ile NATO arasındaki mücadele, Rusya ile NATO arasındaki meseledir. Biz NATO üyesi değiliz.

Her zamanki gibi aklı fikri başka şeylerde...

Hindistan'da otobüs yoldan çıkarak uçuruma düştü

Shiv Khori tapınağına giden otobüsün cumartesi günü Jammu ve Keşmir'in Reasi bölgesinde yoldan çıkarak bir vadiye düşmesi sonucu, aralarında bir çocuğun da bulunduğu iki kişinin öldüğünü ve 19 kişinin de yaralandığını bildirildi.

Virajda sürücünün kontrolü kaybettiğini ve bunun sonucunda otobüsün yaklaşık 50 metre uçuruma düştüğü açıklandı.

Sri Lanka'da otobüs uçuruma düştü

18 Şubat'ta yola çıkan otobüs, yaklaşık 225 metre uçuruma düştü. 28 yolcudan 3'ü öldü, 25 kişi ise yaralı şekilde hastaneye kaldırıldı. Hastaneye kaldırılanların 14'ü kadın, 11'i erkek. Yaralıların tamamının durumunun kritik olduğu bildirildi.

Türkiye'deki o bilinen hainlerin bazıları "Her geçen gün biz bile mfs gibi davranmaya, onun gibi konuşmaya başlıyoruz. Bıktık biz de bu kokuşmuş sistemi ayaktaya tutmaya çalışmaktan. Ordu elimizden çıktı, batı çoktan battı. Cumhuriyet rejimi çöp oldu. Biz yanlış yere kapak attık" diye diye konuşuyorlar sağda solda...

Tekrar tekrar yazmıştım, bir daha yazıyorum.

Marmara bölgesinde bulunmanız gerekiyorsa, memuriyetiniz, vazifeniz varsa devam edin. Lakin bu şartlarda olanlarınız bile ailelerini Marmara bölgesinin dışına göndersinler. Hala göndermemiş olanlar, hemen bu gün ve şimdi, panik yapmadan, sakince göndersinler.

Rakımı yüksek, zemini kayalık, binaların sırt sırta olmadığı yerleri tercih edin. Gerekiyorsa ve imkan dahilindeyse kırsala gönderin. Yine imkan varsa yanlarına gaz maskeleri, yangın söndürme tüpleri, afet çantaları, çadır, uyku tulumları, bol kuru gıda bırakın.

Kendiniz de Marmara bölgesinde iken her türlü tedbirinizi tamamlayın. Maddi ve manevi tedbirlere bir arada riayet edin.

Haber verdiğim günler geldi. Daha büyük ihanetlere maruz kalacağız. Daha büyük acılar yaşanacak ama bunlar aslında büyük bir doğum sancısı olacak. Arazi iki ayaklı taşlardan temizlenecek. Ülke düze çıkacak. Düşmanlar çaresiz kalacak ve karşımızda tamamen diz çökecekler. Yeni bir çağa somut şekilde girilmiş olacak.

Bu gezegende binlerce yıldır suni afetler yapılıyor. 1509 büyük İstanbul depremi bile bir suni afet/deprem saldırısıydı.

10-15 bin yıl önce yapılan o piramitler, suni tekniklerle, dünyanın tabii dengesine elektromanyetik müdahalelerle sebep olunan, tetiklenen suni afetlere karşı yapıldı. Suni kasırgalar estirebilen, aşırı yağışlara ve sıcaklara sebep olabilen, denizleri taşırıp dev dalgalara sebep olabilen, şiddetli yağışlar neticesinde şiddetli sellere sebep olabilen ve bir de şiddetli metafizik saldırılar yapabilen düşmanlara karşı inşa edildiler o piramitler...

Bence Meral Akşener'in ellerine kelepçe takılacak. Yurt dışına kaçmaya bile fırsat bulamayacak.

Tekrar ediyorum. Maraş merkezli suni depremleri bir bomba ya da bir grup bomba ile yapmadılar. Bizim öyle bilmemizi, o şekilde kabullenmemizi istiyorlar. Arkasındaki asıl teknolojiyi ve cihazları bilmemizi, konuşmamızı istemiyorlar. O teknoloji HAARP da değil, daha ötesi...