Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Bu arada, TC kimlik numaralarında, herkesin gerçek kökenini gösteren kodlar, şifreler gerçekten var mı?

Cumhuriyet rejimi kanla, ihanetle, devlet terörüyle, gizli Ermeni ve gizli Yahudi ihanetleri ile tesis edildiğinde... Nufüs kayıtlarında her ailenin karşısına kodlar konulmuştu. Onlar sayesinde de zaten kimin kim olduğu biliniyordu. Onlardan istifade ile şimdi kimlik numaralarına belli bir düzende sayılar mı konuldu?

Kaçla başlayan hangi dini ya da ırkı temsil ediyor ya da nasıl oluyor bu şifreleme?
Filistin, dünyanın en karanlık enerjili yerlerinden bir yer. Kendini Filistinli Müslüman, İsrailli Yahudi olarak görenlerin neredeyse tamamı, Çingene kökenli kişiler.

Afrikadan ya da dünyanın başka başka yerlerinden "Siz aslında Yahudisiniz" denilerek bölgeye getirilen kişilerin de büyük çoğunluğu aslında Çingene kökenli kişiler.

Orada, Filistin ve İsrail denilen bölgede yer, üstünü altına almayı çok istiyor. Böyle giderse alacağı da anlaşılıyor. Onların sebebi de pek çok mukaddes mekanın da yerin dibine geçeceği anlaşılıyor.
Korkuyor musunuz? Korkmayın, her yer yıkılacak.

Sadece Kudüs ve çevresi değil...

İblis'e kulluk ettiniz, insanlığı ifsad ettiniz, dünyayı cehenneme çevirdiniz ve bütün bunları yaptığınız halde bir de üstünlük iddia ettiniz.

Zaten siz Allah'ın seçkin kulları değil miydiniz? Siz korkarsanız goyim dediğiniz diğer milletler ne yapsınlar?

Bakın Kur'an ayetine:

Cum’a Suresi 6. Ayet

De ki: "Ey yahudi olanlar! Siz (diğer) insanlardan ayrı olarak, yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu, (hak dine tabi olduğunuzu) sanıyorsanız, eğer doğru sözlüler iseniz, (o halde) ölümü dileyin." (Şayet davanızda samimi ve haklı iseniz, sizi cennete ve Allah’ın rahmet evine ulaştıracak ölümden, asla ürkmemeniz, hatta ölümü istemeniz gerekir).
Bütün dininiz, imanınız, ameliniz satanistlik üzerine... Sizin Yahudilikle, ben-i İsrail ile, ben-i İsrail'in peygamberleri ile ne alakanız var? Soy bağınız olmadığı gibi inanç ve amel bağı da yok.

Günah keçisi dediğiniz şey bile satanist bir ayin... İblis ne dediyse çoktan tabi oldunuz. Zaten birbirinizi de çok iyi biliyorsunuz. Her gün her işiniz büyü, ayin, cinayet, eziyet, işkence, tecavüz...

Tefecilik, faizcilik, mafyacılık, her türlü kara ve kanlı para işleri... İnsanlığın her şeyini bozmak için mücadele... Başka ne var sizde?

Siz Allah'ın değil, İblis'in seçkin kullarısınız.

O Allah da hep mühlet verir, imtihan olunmasını takdir eder, sonra sebepler yaratır ve hepinizi yerin dibine gömer. Leşleriniz, atomlarınız burada kalır da ruhlarınız feryatlar halinde cehenneme götürülür.

İşte bütün hikaye bu...
İyi bir metafizikçi, muhatabını atomlarına ayırabilir. Bir anda muhatabı ortadan kaybolur. Sanki daha önce hiç yokmuş gibi...

Daha iyi bir metafizikçi, aynı anda bir grup insanı ya da hayvanı atomlarına ayırabilir.

Daha iyi bir metafizikçi, koca bir binayı atomlarına ayırabilir.

Daha iyi bir metafizikçi, koca bir ilçeyi, daha iyisi koca bir şehri, daha iyisi koca bir ülkeyi metafizikle yıkıp geçebilir.

Çok çok iyi bir metafizikçi, çok yüksek teknoloji ile yapılmış ve korunan bir yer altı şehrini kısacık sürede tamamen çökertebilir. Bu, peygamberlerde görülecek seviyede bir metafizik güç ve tasarruftur. Peygamber olmadıkları halde peygamberlerin çoğundan daha büyük sevaplar kazanmış olan hz. Üzeyir, hz. Lokman, hz. Zülkarneyn gibi kişiler de bu tasarruf/maneviyat görülmüştür.

Ondan alası İsrafil aleyhisselamda görülecek. Sura üfleyecek, yani bir sayha gönderecek ve bütün kainat eş zamanlı olarak atomlarına ayrılacak. Böylece kıyamet yaşanmış olacak.
Akademi Dergisi
Birileri çıkıp ABD'nin gerçek halini haberleştirmeli artık... Gerçek borç miktarını, gerçek ihracat ve ithalat değerlerini, maliyesinin nasıl batak bir halde olduğunu, düzeltilme ihtimalinin bulunmadığını, sokakta yatanların gerçek sayısını, açlıktan günde…
Batak Almanya ve Fransa'nın ortak şirketi Airbus üretim hedefini tutturamayacak

Şirketler Grubu, A320neo orta mesafeli jet için üretim hedeflerini erteliyor. Ayda 75 model hedefine planlandığı gibi 2025 yılında değil, ancak 2026 yılında ulaşılabileceğini açıklandı.
Akademi Dergisi
Kahramanmaraş-Dulkadiroğlu'nda AKPKK İlçe Başkanı Şahin Avşaroğlu’nun inşa ettiği 3 bina çöktü, yüzlerce kişi öldü.
Kahramanmaraş’ta yaptığı binalar un ufak olan AKPKK Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Şahin Avşaroğlu tutuklandı.
Akademi Dergisi
Metafizik sinyaller nedeniyle yanan, kaza yapan Tesla marka arabaları elden geldiğince gizliyorlar. Tesla'yı zaten basın, medya, sosyal medya oyunlarıyla devleştirdiler ve aynı yolla ayakta tutmaya çalışıyorlar. Tesla, devasa bir balon... Bu en büyük kanıtı…
Tesla sendikalaşma girişimleri nedeniyle işçileri işten çıkardı

Workers United sendikasının Twitter paylaşımında, Tesla'nın New York eyaletindeki Buffalo şehrinde bulunan fabrikasında sendika çalışmasının duyurulmasından bir gün sonra onlarca işçinin işten çıkarıldığı belirtildi.
Çöp proje Tesla, tam otonom sürüş yazılımı nedeniyle 362 bin ABD aracını geri çağırıyor

Milli Otoyol Trafik Güvenliği İdaresi raporuna göre Tesla, Model S, Model X, Model 3 ve Model Y araçlarının 362 binden fazla modeline yazılım güncellemesi yapıyor. Bunun sebebi, tam sürücüsüz beta yazılımına sahip omodeller "kavşaklarda güvensiz" olma ihtimali.

Tesla, tam sürücüsüz beta yazılımına sahip veya kurulum aşamasında olan araçların hız sınırlarını aşmasına veya kavşaklardan "yasadışı veya öngörülemeyen bir şekilde" geçmesine izin verebileceğini ve kaza riskini artırabileceğini söyledi.

Araçların yapabileceklerine örnek olarak, sadece dönüş şeridindeyken bir kavşaktan dümdüz geçmek, dur işareti olan bir kavşağa tam olarak durmadan girmek veya sabit sarı trafik sinyali sırasında bir kavşaktan dikkatli olmadan geçmek olabilir.

Geri çağırmada ayrıca sistemin ilan edilen hız sınırlarındaki değişikliklere yeterince tepki vermeyebileceği veya sürücünün hız sınırlarını aşmak için aracın hızını ayarlamasını hesaba katmayabileceği belirtildi.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Türk markası Beko’yu Türkiye’de mi almak daha kolay Almanya’da mı?
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Depremin 12. gününe doğru girerken Hatay’da çadır probleminin hala çözülemediği görülüyor.
Ne imiş, bu kadar büyük suni depremler, manyetik alan dengesine müdahale edilerek yapılamazmış.

Dünya dediğimiz şu koca gezegen, akıl almaz ağırlığına rağmen, neden uzayda füze gibi bir yöne gitmiyor, düşmüyor, savrulmuyor?

Dünyanın çekirdeği, yeryüzünün tersi yönde dönüyor. Bu dönüş, tabii bir manyetik alan oluşturuyor. Bu manyetik alan, güneşin manyetik alanı ile etkileşiyor. Bu da şu demektir ki kocaman ağırlığıyla bu dünyayı manyetik alan taşıyor, kaldırıyor. Uzayda yer çekmesinin olmayışı, bu işi kolaylaştırıyor.

Yıllar önce anlatmıştım, devasa bir ya da iki uzay aracı olsa, dünyaya kontrollü şekilde yaklaşsalar, biri güney kutbu hizasında, diğeri kuzey kutbu hizasında dursalar, yeterli elektromanyetik yani suni manyetik alan gücüne sahip olsalar, koca dünyayı buradan alıp başka güneş sistemine bile götürebilirler. Üstelik, bu nakil yaşanırken dünya dönmeye de devam eder. Depremler, seller, okyanus taşmaları, yer çökmeleri, gaz dengesizliği dahil, hiçbir sorun yaşanmaz.

Yine yıllar önce yazmıştım ki Nuh tufanı sırasında yaşanan devasa afetlere, dünyaya çok yaklaşmış olan büyük ve güçlü enerjili bir uzay aracı sebep olmuş olabilir.

Yine dünyamızda kocaman denizlerde ve okyanuslarda hiç kesilmeden devam eden med-cezir, Ay'ın çekme kuvveti ile oluşur. Yani Ay'ın manyetik alanı dünyanın manyetik alanına tesir ettiği için oluşur. Ağırlığı tahmin bile edilemeyecek kadar çok su kütlesi, bu manyetik alan çekimine fazla direnemez ve dalgalar oluşur. Bazen de devasa dalgalar oluşur. Okyanusları olan her gezegende dalgalar yok, çünkü onların bizdeki gibi Ay'ı yok. Ayrıca Ay gibi kocaman bir uydu da yörüngesinde manyetik alan dengesi sayesinde dönebiliyor.

Yine hiçbir direği olmadan tepemizde muazzam bir şekilde duran gök, dünyanın tabii manyetik alanı sayesinde tepemizde duruyor. Uzaya savrulmuyor. Başımıza yıkılmıyor, yeryüzü seviyesi istenmeyen gazlarla ve nemlerle dolmuyor. Bulutların çoğu yüzlerce ton ağırlığa sahip ve onlar da manyetik alan sayesinde dengeli şekilde oluşup yağıyorlar. O ağırlıklarına rağmen kimse sakatlanmıyor, ölmüyor. Yer yer bulutlar birbirlerine enerjilerini akıyorlar ve şimşek çakıyor. Zaman zaman da enerjilerini yere akıyorlar ve yıldırım oluşuyor. Her kısımda manyetik alan dengesi var.

Yani tabii ya da suni olsun, fark etmez, manyetik alan ile çok çok fazla denge sağlanıyor. Elinizde kontrol edebildiğiniz çok kuvvetli elektromanyetik alan varsa, onu yönlendirdiğiniz yerde karaları yerinden de oynatabilirsiniz, denizlerin dengesini de bozabilirsiniz, aşırı yağışlara ve çok kuvvetli fırtınalara, çok sert kış şartlarına da sebep olabilirsiniz. Aksine, yağışları durdurup aşırı sıcaklara, kuraklığa, kıtlığa da sebep olabilirsiniz.

Çok kuvvetli bir manyetik alanı dünyaya hızla yaklaştırırsanız, ya sizin manyetik alanınızı üreten aracınız çok şiddetli bir şekilde savrulur ya da bu gezegen savrulur.

Hiçbir şey bilmeyen, iki satır okumayan ve araştırmayan herkes konuşup yazıp durmasın artık. Basındaki, medyadaki, sosyal medyadaki binlerce haini herkes tanıdı zaten. Onlar konuşurlar, bilgi kirliliği yaparlar, zihinleri yönlendirirler, malum saldırgan ülkeleri kollamak isterler, buna da kolayca herkes kanmasın artık. İşte ABD "UFO da UFO" diye diye dünya kamuoyunu oyalamak için çırpınıyor. Her an şu son depremlerle alakalı olarak suçlanma ihtimalinden korkuyor.

Askeri gemilerin deprem yaptığı falan da yok. Onlar sistemin parçaları olarak kullanılıyorlar. Çok büyük elektromanyetik alanlar oluşturmak için nükleer sistemler ve devasa jeneratörler kullanılıyor. Oluşturulan manyetik alan bir anda hedef bölgeye gönderilmiyor, zaman alıyor. İyonosfer tabakasında o suni manyetik alan biriktirilince, sistemin karadaki bazı kısımları devreye alınıyor. Gökte biriktirilen suni manyetik alan bir anda yere çekilip topraklanıyor. Felaket de bu sırada yaşanıyor. Yıldırımın bir anda karadaki bir noktaya akmasına benziyor bu kısım ama teknik farklılıkları bulunuyor.
Akademi Dergisi
Ne imiş, bu kadar büyük suni depremler, manyetik alan dengesine müdahale edilerek yapılamazmış. Dünya dediğimiz şu koca gezegen, akıl almaz ağırlığına rağmen, neden uzayda füze gibi bir yöne gitmiyor, düşmüyor, savrulmuyor? Dünyanın çekirdeği, yeryüzünün…
Yani sözün doğrusu şudur:

- Bu kadar büyük depremlerin, dünyanın tabii manyetik alanına suni manyetik alanlarla müdahaleler yapmadan gerçekleşmesi teknik olarak mümkün değildir. Kısa sürede bu kadar güçlü iki depremin peş peşe yaşanması da manyetik alana müdahale edilmeden gerçekleşemez. O halde bu vahşi saldırıyı kimin ya da kimlerin yaptığının derhal tespit edilmesi ve saldırganların cezalandırılması gerekmektedir. Ve bu gibi başka saldırılara bir daha maruz kalmadan önce, Türkiye'nin derhal elektromanyetik saldırı tekniklerine karşı savunma sistemi tesis etmesi gerekmektedir.
Haydi bir sorun artık o sözde uzmanlara:

Şu müsilaj konusunda güya bilimsel değerlendirmeler yaparken neler neler dediniz. Hepinizin açıklamaları videolarda ve yazılı kaynaklarda duruyor. Bunlara hemen ulaşılabiliyor.

Öyle bir kamuoyu oluşturdunuz ki önümüzdeki on yıllar boyunca bu felaketle mücadele etmek zorunda olduğumuza, hızlıca bir çare bulamayacağımıza kani olmuştuk.

Sonra mfs çıktı "Deniz tabanında toprağın ısısı kasıtlı olarak yüksek tutuluyor. Tabandan deniz suyuna doğru sürekli olarak gaz da sızıyor. Azot başta olmak üzere, muhtelif gazların sürekli deniz suyuna sızması da deniz dibindeki ısının yüksek tutulması da büyük bir hızla müsilaj oluşturuyor. Tabii akışta bu denizde bu seviyede müsilaj oluşması mümkün değil. Bu, bir saldırı. Deniz dibinde gaz sızdırılan noktalar hemen tespit edilebilir. Derhal hem gaz sızan noktalar tespit edilmelidir hem de bir yandan deniz yüzeyden temizlenmelidir" dedi.

Sonra, her şeyi aşırı ağırdan alan, müsilaj konusunda hala somut hiçbir şey yapmamış olan bakanlık ve birkaç belediye, birden panik yaptılar. İlk defa mfs'nin sevk ettiği hayırlı bir işe o kısa sürede ve kararlılıkla giriştiler. Lakin, sadece birkaç gün müsilaj temizliği yaptılar. Oluştuğu kadar muazzam bir hızda yok oldu müsilaj... Sonra mfs farklı zamanlarda bu konuyu hatırlattı. "Bu nasıl iştir böyle? Aslında neler yaşandı? Neden bu konunun üstüne gidilmiyor?" dedi. Hala hiçbiriniz çıkıp bu konuda dikkate alınır bilimsel izahlar yapamadınız. Hepiniz de aşırı şüpheli şekilde sustunuz, susuyorsunuz. Sustunuz, sustunuz ve şimdi ağız birliği ile "Yok HAARP varmış da deprem yapılıyormuş. Komik bunlar. Bunlara harcayacak vaktimiz yok bizim" diyorsunuz.


Siz insan değil misiniz? Siz kimden yanasınız? Maksadınız ne? Kime çalışıyorsunuz? İnsani hiçbir duygunuz kalmadı mı? Hepiniz mi mason, satanist, gizli Ermeni ve gizli Yahudisiniz? Bu ülkede hatta bu dünyada neler dönüyor? Çıkın ya açıklayın ya da açıklayın. Başka bir tercih hakkınız yok. Bu milleti daha fazla da germeyin, kandırmayın, felaketlere sürüklemeyin. Düşmanların kucağına atmayın. Yarım milyon insan öldürülmüş, yaramıza tuz basmayın.
Böyle işte bu işler...

ABD'nin, seçim hırsızı ve gayr-i meşru başkanı Biden:

"Çin ile çatışma değil, rekabet peşindeyiz. Yeni bir Soğuk Savaş niyetinde değiliz." dedi.

Nasıl bir sürecin devamında böyle bir açıklama yaptığını biliyorsunuz. Çin çaresiz, açıkça iflas etmemek için kıvranıyor. Kuzey Kore zaten çaresiz, Pentagon'dan emirler alıyor. Tayvan meselesi hemen çözüleblir, Japonya rahat edebilir ama...

Batının eline tarihi bir fırsat geçtiği, İstanbul dengeleri bir anda değiştirdiği halde, ABD ve müttefikleri Çin'in, Kuzey Korenin üzerine hala gitmedi, gitmeyeceği de iyice kesinleşti. Hala tansiyonu düşürebilmek için üst üste manevralar yapıyorlar. Kazara bir çatışma çıkarsa, mahvolacaklar.

"Bakın, takip edin, hiçbir şey yapmayacaklar. Çünkü dünyanın o bölgesinde de danışıklı dövüşler hakim. Tamamen danışıklı olmasalar da büyük oranda danışıklılar" demiştim.

Büyük düşman olarak gösterdikleri Çin'in ve Kuzey Kore'nin üzerine gitmek yerine... Türkiye-Yunanistan meselesinde danışıklı dövüşüldüğünü gözler önüne seren... Asya'da dengeleri değiştiren, danışıklı dövüşü gözler önüne seren, İstanbul'a karşı hep beraber hamle yaptılar. Evet, evet... Kızdılar, öfkeden çıldırdılar ve hep beraber bunu yaptılar.

"Biz birbirimizle neden gerçekten savaşalım. Zaten dünya insanlığını ayakta uyutuyoruz. Her şeyi ifşa etmeyi bırak. Her yerde dengeleri bozmayı bırak. Bize her günü cehennem etmeyi bırak. Kara para işlerimizi bozmayı bırak. İnsan kaçakçılığı ve organ kaçakçılığı işlerini devletler arası ittifakla yaptığımızı anlamayı bırak. Alemin önünde madara olduk kaç kere" demiş oldular ve Türkiye'ye devasa suni deprem saldırılarını peş peşe yaptılar.

Daha öteye giderek işgal denemek istediler ama sert kayaya çarptılar. Şu başımızdaki hain Ankara hükumetinin aşırı cüretkar hainliklerine rağmen, Türkiye'ye sözde yardım niyetiyle çökme teşebbüslerinde bile başarılı olamadılar.

Şimdi de bu kavga bitmedi. İstanbul, cehenneme döndürülmüş bu dünyayı temize çıkartmaya kararlı. Bedeli her ne olursa olsun... Ve İstanbul, bedel ödetenlere onlarca misli ile bedel ödetmeye de kararlı.
Sadece faylar değil, gazlar da büyük tehlike...

Marmara bölgesinde depremler ve/veya devasa patlamalar ile yangınlar yaşanması riskini büyük oranda ortadan kaldırmak mümkün. Bunun için yer altındaki gazlara hızla ulaşmak ve bu gazları hızla tahliye etmek gerekiyor.

Bu güne kadar da Marmara'daki bazı depremler fay hareketinden ötürü değil, gaz hareketinden ötürü yaşandı.

14 Mayıs 2018 tarihli bir mülakatı aktarıyorum.