Akademi Dergisi
2.13K subscribers
59.6K photos
24.9K videos
370 files
7.51K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Ben, kriz yönetimini, 2006 ile 2010 arasında acı acı pişerek, akıl almaz acılar içinde mücadele ederek öğrenmiştim. Yeni yeni öğrendiğim bir şey değil...

O vakit bir başımaydım. Benim zahirde üstadım/hocam yok. Acılarla, zorluklarla terbiye edilerek yetiştirildim. 40 yıldır bir kere gün yüzü görmedim.

Hepsi bu günler içindi... Hepsi bu günlerde hepinizi gömüp geçebilmem, yakıp yıkıp çökertip geçebilmem içindi...

Şu halinize bir bakın! Binlerce yıldır hayatta olanlarınız, en yüksek bilgi ve tecrübeye sahip olanlarınız, en gelişmiş yapay zekalarınız, çok ileri seviyedeki bilim ve teknolojiniz, yerin altında ayrı ve üstünde ayrı teşkilatlarınız/ittifaklarınız... Kontrolünüz altındaki haberleşme, medya imkanlarınız, hiçbir şeyiniz bir işe yaramıyor. Kaf dağının dışına kadar defalarca gelen ve size destek veren yüz milyarlarca kişi bile bir işe yaramıyor.

Ne kadar acizsiniz...

Bu güne kadar etkili, yetkili kişiler ve bir de medyumlar sizin çaresizliğinizi, acizliğinizi yakinen takip ediyordu... Artık herkes görüyor, takip ediyor.

Ne yapacaksınız, bütün sosyal ağların fişini mi çekeceksiniz?

Farkında mısınız, hatırlatayım mı, hala somut deliller paylaşma kısmına bile gelmedik?
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Yedi yüz kişi...
Daha arkası/devamı da var...
Çoğunun kaçış rotası belli... Önce Katar ya da BAE üzerinden, sonunda İngiltere...
Uçaklar yerine gemileri öncelikle tercih etmelerinin bir sebebi daha var...

Uçaklar metafizik sinyale girdiklerinde havada patlıyorlar ya da patlamasalar da bozuluyorlar. Kontrol kaybediliyor ve düşüyorlar. Böyle olunca da onların düştüğünü çoğunlukla gizleyemiyorlar. Ve bu, onların ne kadar aciz, güçsüz olduklarını gözler önüne seriyor...

Oysa gemiler sinyale girince her seferinde patlamıyorlar ya da yanmıyorlar ama bozuluyorlar. Bozulsalar da patlama/yanma olmadığı zaman, sorunları kolayca gizleyebiliyorlar. Üstelik, mürettebattan yüzlerce kişi ölse bile kolayca gizleyebiliyorlar.

Ve zaten çoğu zaman bu yaşanıyor. Gemiler kısmen ya da tamamen bozuluyor. Mürettebattan çok kayıplar yaşıyorlar ama gizliyorlar.
Niyet ettim, Allah rızası için, devletimize/milletimize ve ümmetimize kurulan her türlü tuzağı, yapılan her türlü saldırıyı bertaraf etmeye...

Uydum hazır olan hz. Mehdi'ye...

Bütün insan ve cin şeytanlarının helakı niyetiyle

Allah-u ekber...
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Acaba nedir, nedir?"

Anlaşıldı ki elyaf çok tehlikeli ve kullanılmaması gereken bir malzeme imiş. Ya da hiç değilse özel eğitilmiş uzman kişilerin kontrolünde üretilmesi, taşınması, kullanılması gerekiyormuş.

Çünkü İskenderun limanında 60 saatten fazladır, kaç devletin birden söndüremediği şey elyafmış... Biz de "Acaba nedir, nedir?" diye düşünüp bulamıyorduk.

Koskoca CB yardımcısı Fuat Oktay yalan söylemeyeceğine göre, ben bu yangından bu dersi çıkarttım.

Bundan sonra çok dikkatli olmalıyız. Elyafın Türkiye'ye girmesi bile yasaklanmalı. Şuraya bakın, el kadar yerde yansa, birkaç devlet ittifak edip söndüremiyor. Allah korusun, koca bir depo halinde yansa ne yapacağız...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Çok sinyale giriyorlar, sürekli arıza yapıyorlar... Oluyor arada böyle şeyler ve bunlar aslında iyi halleri...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Ne dönmüş orada öyle?

Bidon'un karısı, bay Kamala'nın kocası olarak bilinen bay Douglas'ı, neden dudağından öpmüş?

Hepsi mi arıza yapıyor bunların?
Akademi Dergisi
Bu bir tehdit Londra'nın en sadık maşalarından biri olan ve neredeyse topluca insanlıktan çıkılmış ülkelerden biri olan Japonya, kendince Türkiye'yi tehdit ediyor. Sinsi şekilde "Türkiye'yede suni deprem yaparız" demeye getiriyor.
Hatırladınız mı?

"Topluca çökerlerken, sadece suni afetler yapabilirler, karşımızda başka bir şey yapamayacaklar. Suni afetler yapmalarına karşı da tedbirler almalıyız." dedim. Kaç kere, zorlaya zorlaya, ülke gündemine oturacak kadar büyük ses getirdim, kamuoyu oluşturdum. Hain Ankara hükumeti mecburiyetten açıklamalar ve yönlendirmeler yaptı ama hepsinin içi boştu. Hiçbir gerçekçi tedbir alınmadı. Bu hususta da sadece hükumet mensupları değil, ilgili/yetkili çok sayıda kişi yargılanacak.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
İhanetin, vahşiliğin bini bir arada...

Türkiye'nin imkanlarının yüzde biri bile kullanılmıyor, acil kurtarma ekipleri denilerek organcılar ve işgalciler ülkeye toplanıyor...

Organları ve insanları kaçırmaya koca koca düşman gemileri getiriliyor.

Hatayspor Yardımcı Antrenörü Gökhan Zan: Kepçeler 2 gündür burada boş boş duruyorlar
Teknik imkanlarını yanına alarak bölgeye giden ve kendi çabaları ile enkaz altındakileri kurtarmaya teşebbüs eden gönüllüler de duvara çarptılar. "AFAD izin vermiyor, bu işleri AFAD düzenliyor" denilerek hepsini geri tuttular, oyaladılar.
Ormanlarımızı peş peşe yakıyorlarken de artık millet dayanamayıp bölgeye koşmuştu. Yangın söndürme mücadelesi veriyordu. Öfke doldular, "Biz bile isteye yakıyoruz ve söndürmüyoruz. Siz ne halt ediyorsunuz" diyemedikleri için, türlü bahanelerle o insanları sıkıntılara düşürdüler. Atmadıkları takla kalmadı. Devamında da sivillerin yangın söndürme mücadelesine gönüllü olarak katılmalarını, keyiflerince ve açıkça yasakladılar. Böyle bir keyfi yasak da ilan ettiler.

Sözde Türk basın medyası da sözde Türk adli sistemi de her zaman olduğu gibi, şu anda da olduğu gibi yanlarındaydı... Hepsi yine Rusya'dan, Çin'den, İsrail'den, İngiltere'den, ABD'den talimatlar alıyorlardı.

Merkezi buluşma ve organize olma sistemleri ise, her zaman olduğu gibi mason tarikatıydı...
Audio
"İnsanlar açlıktan, soğuktan, susuzluktan ölüyorlar."
Sahadan elde edilen toplam bilgilerin değerlendirilmesinin ardından, en düşük tahminlere göre bile, vefat eden vatandaşlarımızın toplam sayısı 300 bini geçti... Sayının 500 bini geçeceğine de şüphe kalmadı...

Hala devletimiz hainlerin elinde bırakılırsa, bu şekilde aleni kasıtlar devam ederse, yakında bölgede temiz su sorunu da temiz barınma mekanı sorunu da bulaşıcı hastalıklar da yayılacaktır ve toplamda ölü sayısı kesinlikle bir milyonu geçecektir.

Sonra nasıl kararlar alınacağına, neler yapılacağına ya da yapılmayacağına göre değişecek ama sayının birkaç milyona çıkması ihtimali de var ve düşük bir ihtimal de değil.
İnsanları siyasi, mali, askeri, tıbbi, dini, ahlaki konularda yönlendirmek, kandırmak, ayakta uyutmak, dönüştürmek, kullanmak için kurdukları... Her kurulu düzeni sinsice bozmak için kurdukları sosyal ağlar, şimdiden sonra dünya genelinde hep onların başlarına bela olacak...

Kendi silahları ile vurulacaklar.
Türkiye'ye yaptıkları bu vahşi suni afet saldırıları, hem Türkiye'de hem de Avrupa başta olmak üzere dünyanın her yerinde yayınlarımızın artık daha çok yayılmasına, konuşulup tartışılmasına sebep oldu... Şu anlarda dünya genelinde grup grup insanlar, aslında nasıl bir dünyada yaşadıklarını sarsıla sarsıla kabulleniyorlar. Onlarca devletin bu güne kadar hep danışıklı dövüştüklerini, hepsinin satanist bir sisteme bağlı olduğunu kabulleniyorlar.

Bu da Ankebut Ağının daha hızla ifşa olmasına sebep oluyor. Bu son suni afet saldırıları da aleyhlerine çoktan dönmeye başladı. Şimdiden sonra iyice bocalayacaklar. Yaşadıkları şeylere, düştükleri hallere inanamayarak yine vahşi/hayvani tarzda davranacaklar. Yine öfke ile kararlar alacaklar ve yine suni afetler yapacaklar. Belki de etrafımıza yaklaştırdıkları o gemilerden uçaklar kaldırarak İstanbul'u, en çok da Kartal ve Pendik civarını bombalamayı bile deneyecekler bir anlık öfke ile...

Ne yaparlarsa yapsınlar, dünya genelinde yıkılacakları çoktan kesinleşti. Kaderi değiştiremezler, değiştiremeyecekler.
1999 Marmara depremi yaşandığında ben, Kırklareli/Lüleburgaz'daki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tesisinde stajyerdim.

Ömrümde ilk defa orada gördüğüm, oradan sonra hiç denk gelmediğim çok güçlü, değişik, yüksek teknolojili iş makineleri vardı. İnsan, onların önünden geçip giderken bile tesirinde kalıyordu. Çok ihtişamlı araçlardı.

Onları, depremden günler sonra yola çıkarttılar. Hiç acele etmediler. Çok da uzatmadılar, giden personeller kısa sürede geri geldiler.

O günlerden bir günde, öğle yemeği vaktiydi ve yemekhanede şu kulaklarımla o personellerden birkaçını dinledim. Yan masada oturuyorlardı. Birbirlerini çekiştiriyorlardı. Deprem bölgesine güya kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına gönderilen arkadaşlarının, ziynet eşyasını topladıklarından, çamaşır makinelerine kadar çok şeyleri topladıklarını konuşuyorlardı. Arkadaşlarına kızdıkları yoktu, hasetçi bir halleri vardı. Kendileri bunu yapamadıklarına hasetleniyorlardı. Güle güle de konuşuyorlardı bu konuları ve çekinmiyorlardı.
Akademi Dergisi
İnsan kalmış herkes, bulduğu ilk fırsatta, şu aşağıdaki şehirlerden çıksın ve en az altı ay geri dönmesin: Londra, Moskova, Washington, Berlin, Paris, Roma, Tel Aviv, Pekin, Tokyo, Seul, Riyad, İslamabad, Bakü, Sofya, Ottawa, Helsinki, Tahran, Stockholm…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
New York’ta kapalı otopark yanıyor

Çok sayıda itfaiyeci Manhattan'da bir alışveriş merkezinin kapalı otoparkında birden fazla aracın yandığı büyük bir yangınla mücadele ediyor, şu ana kadar herhangi bir yaralanma bildirilmedi.