Akademi Dergisi
2.15K subscribers
60.5K photos
25.6K videos
370 files
7.56K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Haydi daha sarsıcı gerçeklere de yavaş yavaş girelim...

Gerçekten "Ermeni" diye bir soy, bir millet var mı?
Günümüzden binlerce sene önce İblis... Zamanın Ankebut Ağına bağlı etkili ve yetkili kişileri aracı yaparak dünyadaki pek çok hususu yönlendirdi.
Art niyetle yaptığı hamlelerden biri de Hindistan ve civarında yaşamakta olan Çingeneleri, günümüzdeki adları ile ifade edersek İran'a, Türkiye'ye, Avrupa'ya sürmek oldu.
Bir kolu da İran civarından Arap yarımdasına ve Afrika tarafına sürdü.
Çünkü saydığım bu bölgelerde hep genetik kodları düzgün insan soyları, en çok da Türk toplulukları yaşamaktaydı. Hedefi, her devirde insan topluluklarıyla tekrar tekrar mücadele ederek onları yoldan çıkartmak yerine, onlara kalıcı ve ciddi darbeler vurmaktı. Bu nedenle genlere saldırdı.
Şu anda Türkiye, Irak, İran, Ermenistan, Suriye, Bulgaristan, Gürcistan, Lübnan, Yunanistan dediğimiz topraklarda Ermenilik diye bir şey hiç yoktu. Kürtlük diye bir şey de yoktu.
İblis'in bu sinsi oyunundan sonra, göçebe Çingeneler ile, gittikleri bölgelerin halkları kaynaşmaya, evlenmeye, çoğalmaya başladılar. Bundan sonrasında sözde Ermenilik, sözde Kürtlük büyük bir hızla yayılmaya, genetik kodlar büyük bir hızla bozulmaya başladı.

Devamında da hep eşkıyalık, teröristlik, kan dökücülük, zulüm, kabalık, hırsızlık, ahlaki gevşeklik, idrak ve mantık sorunları yayıldı.
Kürtçe diye bir lisan olmadığı gibi, aslında Ermenice diye bir lisan da yok. Ermenice denilen lisan da kırma/toplama ve zorlama bir lisan.
İblis, günümüzde de Ankebut Ağına bağlı etkili ve yetkili kişileri kullanarak, saldırılarına, tuzaklarına devam ediyor.

Zamanında Çingenelerin, bölgedeki farklı ırklara mensup insanlarla evlenmesi neticesinde Ermenilik denilen karışık soy türedi. Sonra bunların arasından tekrar kodu düzgün soylardan insanlarla evlenenler ve genleri nesil nesil düzelmeye başlayanlar oldu.

Günümüzde de Çingene yanı hafiflemiş/azalmış ama diğer ırklardan gelen kodları baskın olmuş, kendini Ermeni bilen insanlar var. İblis hala onların Çingeneleri tasvip etmesini, sahiplenmesini hatta onların Çingenelerle evlenmelerini istiyor. Binlerce yıllık pususunun tamamen bitmesini, tesirsiz hale gelmesini, hayatın olağan akışı içinde genlerin büyük oranda düzelmesini, istemiyor.
Şu anda Türkiye'de ve etrafındaki çok geniş coğrafyada kendini Ermeni ya da Kürt bilenlerin hiçbiri Ermeni ya da Kürt değil... Çünkü Ermeni ve Kürt diye soylar yok. Bunların ortak kökleri Çingenelik...

Çingenelik haricinde hangi soydan olduklarına bakılacak olursa, bölgede bulunan bütün soyların/ırkların kodları var genlerinde... Çünkü binlerce sene boyunca bölgede bulunan bütün milletlerlerden kız aldılar ve kız verdiler. Aralarında akrabalık oluştu. Ermeni ve Kürt olduğunu zan edenlerin tamamında Türk genleri de var. Ve zaten bunların yaşadıkları genetik sorunların ve devamındaki ciddi idrak ve davranış bozukluklarının sebebi de soylarının bu kadar karışık ve çoğunlukla birbirine uygunsuz olması...

Bu, bilimsel bir mesele... Bu derhal üzerine düşülmesi gereken tıbbi bir mesele... Bu, tarih ilminin hemen üzerine gitmesi gereken bir mesele... Bu, ırkçılık değil, kimsenin ırkına ya da soyuna saldırmak değil.

Kendini Ermeni ve Kürt bilenler de kendilerinin ve soylarından geleceklerin iyiliği için, bu meseleleri konuşmalı, araştırmalı ve çareler aramalılar.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Japon destroyeri denizde mahsur kaldı

Japonya'da Deniz Öz Savunma Kuvvetlerine (MSDF) ait Inazuma destroyeri, Yamaguçi açıklarında yaşadığı pervane hasarı sonrası denizde mahsur kaldı.

Japonya Savunma Bakanlığı açıklamasına göre, destroyerin pervanesi hasar aldı. 190 mürettebatlı ve 4 bin 550 ton ağırlığındaki MSDF destroyeri, olay sonrası denize yakıt sızdırdı. Olayda yara alan olmazken destroyer olay yeri yakınlarına demir attı.
Doğru, doğru...

Kendileri de uyuşturucudan büyük paralar vuran ve Suriye ile bu sahada da paslaşan İngilizler de söylese, şu sözleri doğru...

İngiltere Dışişleri Bakanlığı: Suriye dünyanın en büyük uyuşturucu ülkesi, Captagon'un en büyük ihracatlarından biri ve rejim ticaretinden on milyarlarca dolar kazanıyor
Çok kızmışlar. Yine metafizik saldırılar yapmaya çabalıyorlar. Gülüyorum sadece...

Erkin Öncan da yazamadı zaten Telegram'dan, daha çok gülecektim, yattı o iş...
Soysuz'u o makamda daha fazla tutamayacaklarının farkındalar ve sanki Soysuz'u CHPKK'liler bitirmiş numarası oynayabilirler. Sansürler nedeniyle mücadelemizden hala haberi olmayan halk tabanını bu şekilde kandırabilirler. Zaten bütün sözde siyasi partiler, sistemin kısımları...

Yine Bohçalı ve MHPKK'nin ömrü de çok kısa, bunu da biliyorlar. Sözde İyi partinin de geleceği olmadığını biliyorlar. Bu nedenle MHPKK'yi bitirenler de Zafer Partisi ve Ümit Özdağ imiş gibi bir görüntü sergilemek isteyebilirler.

O kadar kötü haldeler ki "Asla yapmazlar" denilen şeyleri bile yapmaya kalkabilirler.

Çok uyanık olmak lazım, çok...
Ermeni adına ilk defa M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen Pers Kralı Darius’un kitabelerinde rastlanır.

Ve asıl ilginç olan nokta şudur ki, Ermeniler kendilerine hiçbir zaman “Ermeni” dememişler, bilâkis kendilerini “Haiklar” olarak adlandırmışlardır.

Ermeni adı, Ermeniler tarafından sonradan benimsenmiş olup, bu isim aslında coğrafi bir bölgeye işaret etmektedir. Bu bölge, Doğu Anadolu Bölgesi’dir.

Çünkü M.Ö. 3. Binyıla ait Akkad çivi yazılı belgelerinde de Doğu Anadolu bölgesine “Armanu” yada “Armenia” denilmekteydi. Demek oluyor ki, Ermenilerin bu bölgeye gelmesinden yaklaşık 1600 yıl önce de Doğu Anadolu Bölgesi “Armenia” adıyla anılıyordu.

İşte Pers Kralı Darius, hakimiyeti altında bulunan ve muhtemelen batıdan göçmen olarak gelen bu yabancılara “Armenia Bölgesinde oturanlar” anlamına “Ermeniler” ismini vermişti.

Şu hususu da özellikle belirtmek isteriz ki, Ermenilerin, adı geçen bölgede kendilerinden önce oturan Urartularla da herhangi bir akrabalıkları söz konusu değildir. Çünkü Urartuların dili Asyanik kökenli olduğu halde, Ermenilerin dili Hint-Avrupai dillerdendir.
Öyle sanıyoruz ki Ermeniler, M.Ö. 8. yüzyılda vuku bulan Trak göçleri neticesinde Anadolu’ya gelmişler ve iki asır göçebe bir hayat yaşadıktan sonra, Urartu Devletinin yıkılmasını fırsat bilerek gelip onların topraklarına yerleşmişlerdi. O halde Ermenilerin Anadolu’daki tarihleri M.Ö. 6. yüzyıldan daha geriye gitmemektedir. Halbuki, çivi yazılı metinlerden öğrenildiğine göre Türkler, M.Ö. 3. Binyılın sonlarından itibaren Anadolu’da mevcutturlar ve Anadolu’nun kaderinde önemli roller oynamışlardır.