Ermeniler, Pers İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Büyük İskender’in daha sonra sırasıyla Selevkosların, Romalıların, Bizanslıların, Selçuklu Türklerinin ve nihayet Osmanlı Türklerinin egemenliğinde yaşamışlardır.
Ermeniler, Anadolu’da yaşadıkları uzun zaman içerisinde hiçbir zaman bağımsız olamamışlar, mütemadiyen himaye altında yaşamışlar ve karşılığında da vergi ödemişlerdir. Fakat şurası gerçektir ki, en iyi muameleyi Türklerden görmüşlerdir. Hatta Osmanlı İmparatorluğu döneminde, kendilerine, devletin üst kademelerinde birçok görevler verilmiştir.
Ancak, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren emperyalist devletlerin teşvik ve tahrikleriyle, memleket içerisinde karışıklıklar çıkarmaya ve devlet için problem olmaya başlamışlardır. Birinci Dünya Savaşı sırasında ise devlet isyan ederek sivil Anadolu halkını katletmeye başlamışlardır. Osmanlı yönetimi de 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarmış olduğu Tehcir Kanunu ile Ermenileri göçe zorlamıştır. Ermeniler, tehcir sırasında Osmanlı ordusunun yüz binlerce Ermeni’ye soykırım uyguladığını iddia etmektedirler. Halbuki, gerçek bunun tamamen aksini ortaya koymaktadır. Özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde yapılan kazılarda çok sayıda toplu mezarlar ortaya çıkarılmıştır ki, Müslüman Türklere ait olan bu mezarlar, Ermenilerin değil Türklerin soykırıma uğradığının en açık delillerindendir. O halde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Sözde Ermeni soykırım iddialarının gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Soykırıma uğrayanlar Ermeniler değil, Türkler olmuştur.
Ekrem Memiş, Sosyal Bilimler Dergisi
Ermeniler, Anadolu’da yaşadıkları uzun zaman içerisinde hiçbir zaman bağımsız olamamışlar, mütemadiyen himaye altında yaşamışlar ve karşılığında da vergi ödemişlerdir. Fakat şurası gerçektir ki, en iyi muameleyi Türklerden görmüşlerdir. Hatta Osmanlı İmparatorluğu döneminde, kendilerine, devletin üst kademelerinde birçok görevler verilmiştir.
Ancak, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren emperyalist devletlerin teşvik ve tahrikleriyle, memleket içerisinde karışıklıklar çıkarmaya ve devlet için problem olmaya başlamışlardır. Birinci Dünya Savaşı sırasında ise devlet isyan ederek sivil Anadolu halkını katletmeye başlamışlardır. Osmanlı yönetimi de 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarmış olduğu Tehcir Kanunu ile Ermenileri göçe zorlamıştır. Ermeniler, tehcir sırasında Osmanlı ordusunun yüz binlerce Ermeni’ye soykırım uyguladığını iddia etmektedirler. Halbuki, gerçek bunun tamamen aksini ortaya koymaktadır. Özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde yapılan kazılarda çok sayıda toplu mezarlar ortaya çıkarılmıştır ki, Müslüman Türklere ait olan bu mezarlar, Ermenilerin değil Türklerin soykırıma uğradığının en açık delillerindendir. O halde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Sözde Ermeni soykırım iddialarının gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Soykırıma uğrayanlar Ermeniler değil, Türkler olmuştur.
Ekrem Memiş, Sosyal Bilimler Dergisi
Türkiye'de, Suriye'de, Irak'ta, Güney Azerbaycan'da, ziraata elverişli olan hatta çok verimli olan topraklarda ve ziraata elverişli olmayan topraklarda, piramid sistemine geçmeliyiz.
Bahsettiğim sistemde, yerin üstünden bakılınca kocaman ve piramit şekilli bir çatı görünecek. Yapının çoğu kısmı şeffaf malzemelerden yapılıp güneş ışınlarını içine geçirecek.
Bahsettiğim sistemde, yerin üstünden bakılınca kocaman ve piramit şekilli bir çatı görünecek. Yapının çoğu kısmı şeffaf malzemelerden yapılıp güneş ışınlarını içine geçirecek.
Lakin içine girilince anlaşılacak/görülecek ki içinde ters bir piramit gibi duran bir yapı/kısım/boşluk olacak. Bu kısım, zemin hizasından içeriye, metrelerce aşağıya doğru giden bir şekilde olacak. Kapılardan içeri girilince hemen aşağı doğru giden merdivenler/basamaklar olacak.
20x20 mt, 40x40 mt, 60x60 mt. ya da daha büyük boylarda birkaç standart boy olacak.
Neredeyse her parçası fabrikada ve seri imalat bantlarında imal edilecek. Tarla ya da verimsiz arazide hafriyat yapılacak, çıkartılan toprak kenara konacak. Sonra kazılan yere birkaç TIR'la malzemeler götürülecek. Uygulama sahasında sadece bir gün içinde her şey yapılmış, tamamlanmış olacak. Bu piramitler doğru malzemelerle seri imal edildikleri için hem uygun fiyatlı hem de uzun ömürlü olacaklar.
Neredeyse her parçası fabrikada ve seri imalat bantlarında imal edilecek. Tarla ya da verimsiz arazide hafriyat yapılacak, çıkartılan toprak kenara konacak. Sonra kazılan yere birkaç TIR'la malzemeler götürülecek. Uygulama sahasında sadece bir gün içinde her şey yapılmış, tamamlanmış olacak. Bu piramitler doğru malzemelerle seri imal edildikleri için hem uygun fiyatlı hem de uzun ömürlü olacaklar.
Kocaman piramitlerin, toprağın içine doğru uzayan kocaman kısımlarında, şu resimdekine benzer sistem/basamaklar olacak.
Kapıların iç kısımlarından başlayarak, aşağıya, merkez noktaya kadar, dört bir yandan basamaklar inecek ve bunlar merkezde birleşecek.
Bu basamakların üzerinde, kolayca saksıları yerleştirmeye ve kaldırmaya yarıyacak ek detaylar, sistemler de olacak. Küçük çelik bilyeler bunların yüzeylerine de sabitlenebilir.
Temsili resimdeki saksı konacak basamaklar, yukarı doğru gidiyorlar ve en geniş kısmı en altta... Tarif ettiğim sistemde ise en geniş yer yeryüzü seviyesinde olacak, en dar yer ise en aşağı/dip kısımda olacak.
Böyle derine, dibe doğru giden bir tarz kullanıldığı için, kulanılan yüzey alanı ve bir tarladan alınan mahsül sayısı çokça artacak. Tarlada hafriyat yaparken çıkartılan toprak da saksılarda kullanılacak.
Ayrıca, yerin üstüne kalan piramit kısmı soğuk ve sıcak havayı keserek içeride ideal sıcaklığı sağlayacağı için bir yıl içinde yapılan hasat sayısı artacak. Yaz ya da kış demeden türlü meyveler/sebzeler yetiştirilebilecek.
Kapıların iç kısımlarından başlayarak, aşağıya, merkez noktaya kadar, dört bir yandan basamaklar inecek ve bunlar merkezde birleşecek.
Bu basamakların üzerinde, kolayca saksıları yerleştirmeye ve kaldırmaya yarıyacak ek detaylar, sistemler de olacak. Küçük çelik bilyeler bunların yüzeylerine de sabitlenebilir.
Temsili resimdeki saksı konacak basamaklar, yukarı doğru gidiyorlar ve en geniş kısmı en altta... Tarif ettiğim sistemde ise en geniş yer yeryüzü seviyesinde olacak, en dar yer ise en aşağı/dip kısımda olacak.
Böyle derine, dibe doğru giden bir tarz kullanıldığı için, kulanılan yüzey alanı ve bir tarladan alınan mahsül sayısı çokça artacak. Tarlada hafriyat yaparken çıkartılan toprak da saksılarda kullanılacak.
Ayrıca, yerin üstüne kalan piramit kısmı soğuk ve sıcak havayı keserek içeride ideal sıcaklığı sağlayacağı için bir yıl içinde yapılan hasat sayısı artacak. Yaz ya da kış demeden türlü meyveler/sebzeler yetiştirilebilecek.
Aşırı sıcaklar, aşırı soğuklar, yağışsız geçen zamanlar, aşırı yağışlar, fırtınalar, dolu yağışları, sel baskınları, yoğun kar yağışı, topraktan ve havadan gelen haşerat, domuzlar, ekinlere dadanan kuşlar, uydulardan ekinlere/tarlalara gönderilen zararlı sinyaller, sorun olmaktan çıkacaklar.
Alt piramit kısmı, topraktan gelen her türlü zararı önlediği gibi, üst piramit kısmı da havadan ve yeryüzünden gelen her türlü zararı/zararlıyı önleyecek
Alt piramit kısmı, topraktan gelen her türlü zararı önlediği gibi, üst piramit kısmı da havadan ve yeryüzünden gelen her türlü zararı/zararlıyı önleyecek
Daha iyi anlaşılsın diye yine temsili resimler kullanıyorum.
Bahsettiğim usul/teknik, arenalara benzeyecek. Farkı şu ki yeryüzü seviyesinden yukarı doğru değil, aşağı doğru inecek. En dip noktası, en dar yeri olacak.
Bahsettiğim usul/teknik, arenalara benzeyecek. Farkı şu ki yeryüzü seviyesinden yukarı doğru değil, aşağı doğru inecek. En dip noktası, en dar yeri olacak.
Bu usul yapılırken, beton kullanılmayacak. Ana taşıyıcı kısımları paslanmaz çelik olacak. Saksı konacak basamakları ise türlü türlü malzemeden yapılabilir. Hafif, sağlam, uzun ömürlü ve düşük maliyetli pek çok alternatif var.
Bu usul sayesinde üst piramitten içeri girecek güneş ışığı bütün saksıların üzerine düşecek. Raflı sistemlerde bu mümkün değil.
Yine üst piramit kısmın iç duvarlarına konacak olan su püskürtme vanaları sayesinde içerisi gerektiğinde sulanacak ve sular bütün saksıların üzerine düşecek. Yani içeride suni bir yağmur yağdırılacak.
Sulama sonrası taşan sular ise kısa sürede en aşağıya, en dar ve sivri kısma toplanacak. Sistem bu suları tekrar toplayarak ve su haricindeki şeyleri süzüp arıtarak, tekrar sulama tankına aktaracak. Su israfının da önüne geçilecek.
Bu usul sayesinde üst piramitten içeri girecek güneş ışığı bütün saksıların üzerine düşecek. Raflı sistemlerde bu mümkün değil.
Yine üst piramit kısmın iç duvarlarına konacak olan su püskürtme vanaları sayesinde içerisi gerektiğinde sulanacak ve sular bütün saksıların üzerine düşecek. Yani içeride suni bir yağmur yağdırılacak.
Sulama sonrası taşan sular ise kısa sürede en aşağıya, en dar ve sivri kısma toplanacak. Sistem bu suları tekrar toplayarak ve su haricindeki şeyleri süzüp arıtarak, tekrar sulama tankına aktaracak. Su israfının da önüne geçilecek.
Bu piramid tekniği sayesinde bitkilerde hastalık da görülmeyecek. Bitkilerin yetişme süresi kısalacak. Meyve ya da sebzelerin sağlığı yükselecek. Ziraat ilaçlarına hiç ihtiyaç kalmayacak. Her kısımda büyük bir iktisat ve kâr sağlanacak.
Üst piramid kısmının dış yüzeylerinde, yağmur suyunu ve düşen çiği/kırağıyı toplayıp sulama tankına gönderen detaylar olacak.
Bunun haricinde üst piramitin en tepesinde uygun büyüklükte bir rüzgar türbini de olacak. Bu türbinlerden her piramid sistemin tepesinde birer tane olacağı için, geniş arazisi olanlar, onlarca piramid ve onlarca rüzgar türbini sahibi olacaklar.
Bu rüzgar türbinlerinden elde edilen enerjiyi piramidlerin içinde, isterse akşamları bitkileri birkaç saat daha ek aydınlatmada, sulama motorunda, isterse yakındaki evinde/evlerinde kullanabilecekler. İstenirse dış piramidin dış yüzeyinde birkaç şerit halinde verimli güneş enerjisi panelleri de çekilebilir. Bu, içeriye yeterli güneş ışığı girmesine mani olmaz.
Bunun haricinde üst piramitin en tepesinde uygun büyüklükte bir rüzgar türbini de olacak. Bu türbinlerden her piramid sistemin tepesinde birer tane olacağı için, geniş arazisi olanlar, onlarca piramid ve onlarca rüzgar türbini sahibi olacaklar.
Bu rüzgar türbinlerinden elde edilen enerjiyi piramidlerin içinde, isterse akşamları bitkileri birkaç saat daha ek aydınlatmada, sulama motorunda, isterse yakındaki evinde/evlerinde kullanabilecekler. İstenirse dış piramidin dış yüzeyinde birkaç şerit halinde verimli güneş enerjisi panelleri de çekilebilir. Bu, içeriye yeterli güneş ışığı girmesine mani olmaz.
Piramit seraların rüzgar ve güneş ışığı sayesinde ürettiği elektrik sayesinde, evlerde kullanılan nem alma cihazlarındaki sistemle aynı sisteme sahip "havadan su toplama" cihazları çalışacak. (Bu sistemi yıllardır anlatıyorum. Geçmiş yayınlara bakılabilir) Hiç su kaynağı bulunmayan, hiç sulama imkanı bulunmayan yerlerde bile hatta çöl şartlarında bile bu piramit tekniği ile kusursuz şekilde havadan su toplanabilir ve ziraat yapılabilir. Lakin toprağın, havanın, bölgenin şartlarına göre doğru malzemeler seçilmeli...
Kocaman piramit sistemler tarlalarda ya da kurak arazilerde dip dibe konulmayacağı, daha verimli olması için aralarına boşluk bırakılacağı muhakkak... İşte o arada kalan boşluklara da kocaman, yerin altına metrelerce uzayan su depoları konulacak. O depolar tamamen toprağın altında kalacaklar. Yazın içlerindeki su ısınmayacak, kışın donmayacak. Çok doğru ve tasarruflu malzemelerden yapılacaklar. Isı yalıtmaları kuvvetli olacak.
Bu su/sulama depolaları, yağmur sularını da çiği de havadan su toplayan cihazın ürettiği suyu da içinde muhafaza edecek.
Bu su/sulama depolaları, yağmur sularını da çiği de havadan su toplayan cihazın ürettiği suyu da içinde muhafaza edecek.