Münafık avukata hiç vurmuyorum. Sıkıp, sıkıştırıp büyük bir kuvvet uygulayıp eziyorum ve sonra öte tarafa fırlatıyorum. Fırlattığım tarafa doğru kafamı kaldırıp bakınca büyük bir kursumuzun bir koridoru olduğunu, 20'li yaşlarda birkaç talebenin koridorda olduğunu, avukatın yarım doldurulmuş bir çuval misali orada talebelerin ayaklarının dibinde yattığını ve talebelerin şaşkınlıktan tepki veremediklerini görüyorum.
Kursun tavanının yüksek, duvarlarının ve tavanının bembeyaz boyalı, lüks ve çok aydınlık olduğunu fark ediyorum.
Sonra o yana, avukata hitaben "Senin gibi münafıkları bu davanın içinden temizlemeden ölmeyeceğim." diyorum. Münafık avukat azıcık hareketleniyor. Yüzü üzere sürünerek, zelil şekilde uzaklaşmaya çalışıyor.
Kursun tavanının yüksek, duvarlarının ve tavanının bembeyaz boyalı, lüks ve çok aydınlık olduğunu fark ediyorum.
Sonra o yana, avukata hitaben "Senin gibi münafıkları bu davanın içinden temizlemeden ölmeyeceğim." diyorum. Münafık avukat azıcık hareketleniyor. Yüzü üzere sürünerek, zelil şekilde uzaklaşmaya çalışıyor.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Bir adam çıkmış, -Tekim, gelin- diyor da gidemiyorum."
Soysuz, Fahrettin Koca ile görüştü.
Soysuz: Delik çok büyük, yama da tutmuyor. Boğazıma kadar geldi. Birini kapatıyorsun, diğeri açılıyor.
Koca: Sen biraz abartmıyor musun? Şöyle geç, bir sakinleş. Ne oluyor sana ya niye bu kadar gerildin?
diyerek sakinleştirmek istiyor fakat o da aslında sıkıntılı bir hal üzere.
Soysuz: Delik çok büyük, yama da tutmuyor. Boğazıma kadar geldi. Birini kapatıyorsun, diğeri açılıyor.
Koca: Sen biraz abartmıyor musun? Şöyle geç, bir sakinleş. Ne oluyor sana ya niye bu kadar gerildin?
diyerek sakinleştirmek istiyor fakat o da aslında sıkıntılı bir hal üzere.
Soysuz: Ne oturacağım abi yeter artık. Şu zamana kadar yaptığımız onlarca işin, onlarca suçun üstünü örtmüş, milleti sus pus etmiş, ona atar buna gider, ormanın ağası olmuşuz. Kim durabildi karşımızda? Hiç kimse yok... Hani yillardır binbir türlü dolap döndürdük, onca güçlü adamlara işkencesi, cinayeti... Herkes gözlerini pörtletip bakıyordu. Şu geldiğimiz hale bak.
Ya bana söyle, bir Allah'ın kulu çıkıp -Sen ne yapıyorsun- diyebildi mi?
Tüm Emniyet emrimde. İstediğimi aldırıp istediğime gömleği giydirip dolaştırırım ama gel gör ki bir adam çıkmış, -Tekim, gelin- diyor da gidemiyorum, gidemiyoruz.
Baksana şunlara, bir iş yapacaklar, işi açıklayacaklar, nasıl uğraşıyorlar. Ona kılıf, buna nizam, düzen... Bu kadar takılıyorlar mıydı?
Ya bana söyle, bir Allah'ın kulu çıkıp -Sen ne yapıyorsun- diyebildi mi?
Tüm Emniyet emrimde. İstediğimi aldırıp istediğime gömleği giydirip dolaştırırım ama gel gör ki bir adam çıkmış, -Tekim, gelin- diyor da gidemiyorum, gidemiyoruz.
Baksana şunlara, bir iş yapacaklar, işi açıklayacaklar, nasıl uğraşıyorlar. Ona kılıf, buna nizam, düzen... Bu kadar takılıyorlar mıydı?
Koca: Tamam. Sakin ol. Haklısın, doğru söylüyorsun ama böyle bağıra çağıra öfkeyle bir şey olmaz
derken Solomon Soysuz bir anda lafa girdi:
Soysuz: Ne yani, yarın öbür gün gerçek sayılar açıklandığında, orada burada hastahanenin tüm suçu sana kaldığında, seni almaya gelmeyecekler mi? Kaç tane dilekçe yok edildi. Bir, yüz, bin... Biri bitiyor, biri geliyor.
derken Solomon Soysuz bir anda lafa girdi:
Soysuz: Ne yani, yarın öbür gün gerçek sayılar açıklandığında, orada burada hastahanenin tüm suçu sana kaldığında, seni almaya gelmeyecekler mi? Kaç tane dilekçe yok edildi. Bir, yüz, bin... Biri bitiyor, biri geliyor.
Soysuz: Diyelim ki yok edemedik, bir tane (dilekçe) gitti bilmem hangi takıntılı savcıya falan işlem yapıldı. Fırsatını bulan adamını soktu. Biz müdahale edene kadar patladı. Ne olacak, senin kellen kalır mı başında?
Sen boş versene bu işleri. Ufacık bir hata neler neler getiriyor.
Koca: Eee, ne olacak, böyle bizi avlamalarını mı bekleyeceğiz?
Soysuz: Ne bileyim ben. Emir gelmeden adama (mfs'ye) dokunamıyorsunki...
Bunları da söyledikten sonra Solomon Soysuz sakinleşti. Kahve söylemişlerdi, kahveleri geldi.
Sen boş versene bu işleri. Ufacık bir hata neler neler getiriyor.
Koca: Eee, ne olacak, böyle bizi avlamalarını mı bekleyeceğiz?
Soysuz: Ne bileyim ben. Emir gelmeden adama (mfs'ye) dokunamıyorsunki...
Bunları da söyledikten sonra Solomon Soysuz sakinleşti. Kahve söylemişlerdi, kahveleri geldi.
Akademi Dergisi
Amerika'da sokaklardan cesetler toplanıyor Virüsün ABD'de en hızlı yayıldığı kent olan New York'ta ise, Brooklyn'deki bir hastaneden gelen fotoğraflar yalnızca ülkeyi değil dünyayı çalkaladı. ABD Başkanı Donald Trump, olağan hale gelen günlük basın toplantısında…
Ceset kokusunu 1,5 kilometre öteden alabilen akbabalar, salgının şiddetini giderek arttırdığı New York'ta görülmeye başladı.
Kullandıkları hakimler ve savcılar çok gerginler. Ankebut Ağı çok çaresiz, ümitsiz. Sarsıcı görüşmeler yapılıyor, insan düşmanının haline acıyor.
11 ay boyunca neler yaşandığını, neler yapmak istediklerini, neler yaptığımızı, kimleri kullandıklarını, nasıl suç delilleri bıraktıklarını, yargıyı nasıl ellerinde bir silah gibi kullandıklarını ve sonra nasıl her aşamasında suç üstü olup köşeye sıkıştıklarını, yok edilen dilekçelerimi, köşeye sıkışan hakim ve savcılarının hallerini, müdürleri, devlet memurlarını v.s. her şeyi fırsat buldukça yayınlar arasına sıkıştırarak anlatacağım.
Öyle bir hal oluştu ki kendi kazdıkları kuyulara hep kendileri düştüler, düşüyorlar.
Beni delirtmek istediler, yapamadılar. Öldürmek istediler, yapamadılar. Hukuksuz şekilde içeride tutmak istediler, yapamadılar. Hukuksuz şekilde bir akıl sağlığı raporu verip işimi bitirmek istediler, yapamadılar ve daha fazla ellerinde tutamadılar.
Çok büyük bir restleşme yaşandı, bırakmasalardı milyonlarca kişiyle sokaklara dökülecektik ve ciddiyetimizi gördüler, bıraktılar.
Öyle bir hal oluştu ki kendi kazdıkları kuyulara hep kendileri düştüler, düşüyorlar.
Beni delirtmek istediler, yapamadılar. Öldürmek istediler, yapamadılar. Hukuksuz şekilde içeride tutmak istediler, yapamadılar. Hukuksuz şekilde bir akıl sağlığı raporu verip işimi bitirmek istediler, yapamadılar ve daha fazla ellerinde tutamadılar.
Çok büyük bir restleşme yaşandı, bırakmasalardı milyonlarca kişiyle sokaklara dökülecektik ve ciddiyetimizi gördüler, bıraktılar.
Akademi Dergisi
"Siyasal İslamcılar"ın İslam'la bir bağı hiç olmadı. Mustafa Yeneroğlu Deniz Feneri dolandırıcılıklarının da içindeydi, büyük para vurdu. Bunlar yardım, bağış, zekat paralarıydı. Deniz Feneri gibi büyük çapta dolandırıcılık işlerini Erbakan, Tayyip ve Mustafa…
Aslında istifasını Erdoğan istemedi.
Münafıklığını, gizli Yahudi oluşunu, Müslüman milleti onlarca sene soyup soğana çevirdiğini ve gerçek yüzünü meydana serdiğim günden beri Yeneroğlu hiç rahat edemedi. Hep yargılanma, ceza alma endişesi yaşadı. Ben içeri alınsam bile temas ettiğim yüzlerce hususta duraklama olmadı, tempo düştü ama olayların akışı devam etti. Yeneroğlu gün geçtikçe daha çok daraldı ve sonra Erdoğan'ın kendisinin istifasını istemesini istedi. Konuştular, anlaştılar ve bu hamleyi yaptılar.
Münafıklığını, gizli Yahudi oluşunu, Müslüman milleti onlarca sene soyup soğana çevirdiğini ve gerçek yüzünü meydana serdiğim günden beri Yeneroğlu hiç rahat edemedi. Hep yargılanma, ceza alma endişesi yaşadı. Ben içeri alınsam bile temas ettiğim yüzlerce hususta duraklama olmadı, tempo düştü ama olayların akışı devam etti. Yeneroğlu gün geçtikçe daha çok daraldı ve sonra Erdoğan'ın kendisinin istifasını istemesini istedi. Konuştular, anlaştılar ve bu hamleyi yaptılar.
Akademi Dergisi
Bir süre için bana şu ikinci profilimden ulaşabilirsiniz: www.t.me/mfsertkaya Çevrimiçi görünmediğime bakmayın, 7/24 mesaj atabilirsiniz. Elimden geldiğince, vakit yettiğince her mesaja cevap yazmaya çalışıyorum. Karşılıklı yazışmaya vaktim olmadığı için…
Ne zaman çevrimiçi olduğum görünmeyecek ama günün büyük kısmında Telegram'da olacağım. Bazen gece, bazen gündüz Telegram başında olacağım. Bana 7/24 yazabilirsiniz.
Bütün mesajlara cevap vermeye, herkesle yazışmaya vaktim olmuyor. Elimden geldiğince yetişip mesajlarınıza da bakmaya çalışıyorum. Selam, hal-hatır, sorunuz dahil her şeyi tek parça mesaj halinde yazıp göndermeniz çok daha iyi olur. Cevap alma şansınız artar.
Bütün mesajlara cevap vermeye, herkesle yazışmaya vaktim olmuyor. Elimden geldiğince yetişip mesajlarınıza da bakmaya çalışıyorum. Selam, hal-hatır, sorunuz dahil her şeyi tek parça mesaj halinde yazıp göndermeniz çok daha iyi olur. Cevap alma şansınız artar.
"Şimdi hakimliğiniz ne karar alırsa alsın."
Beni cezaevinden çıkartan dilekçemi paylaşıyorum. Özellikle son kısmını dikkatle okumak lazım.
Beni cezaevinden çıkartan dilekçemi paylaşıyorum. Özellikle son kısmını dikkatle okumak lazım.