Forwarded from Akademi Dergisi
Süleymancılara çok büyük operasyon yapılacak ve Türkiye karışacaktı ama Mustafa Koç öldürüldü.
Mustafa Koç'u Divan-ı Salihin'in kararı ile Süleymanlılar, Şeytan'ın Konseyi'nin kararı ile Masonlar öldürdü.
Zahirde Masonlar, batında Süleymanlılar...
Gizli Yahudi ve Mason olup konseylerin emrinde basit bir piyon olan KOÇ ailesinin o dönem liderliğini yapan Mustafa Koç, çok ani ve şüpheli bir surette ölmüştü. O dönemde Türk/İslam düşmanı güç odaklarının ortak gündeminde biz Süleymancılara da operasyon yapılması vardı. Bunu yapabilselerdi Türkiye'nin tamamen diz çökeceğine ve ellerine düşeceğine eminlerdi. Konseylerinin talimatları ile bu hususta da çok hazırlıklar yapmışlardı, FETÖ rüzgarı oluşturulmuşken, şartların müsait olduğu düşünülerek uygulamaya geçmek üzerelerdi.
Operasyonun son detayları Mustafa Koç ile piyonun piyonunun piyonunun piyonunun piyonu pislik ve hain BOP'çu herif Tayyip Erdoğan bir araya gelerek konuşuldu. Bu ihanetlerde de bilmem kaçıncı dereceden piyonları olan Tayyip'i kullanacaklardı. Ertesi gün tuşa basılacak, bizim devlet gücümüz bu hain paralel devlet tarafından, bu içimizdeki İsrail tarafından ve içimizdeki İsrail'in hizmet ettiği konseyler tarafından bizim aleyhemize döndürülecekti. Çok sayıda kursumuz kapatılacak ve hukuksuz şekilde el konulacak, FETÖ bahanesi ile sergiledikleri hukuk tanımaz hatta Allahsızlık derecesindeki tavırları bize karşı da sergileyeceklerdi. Tıpkı 15 Temmuz tiyatroları sırasında yaptıkları gibi, vatana ihanet suçlarını, insanlığa ihanet suçlarını ve Türk/İslam düşmanlıklarını kahramanlık gibi göstereceklerdi. Hatta samimi Müslüman ihvanımızdan/kardeşlerimizden çok sayıda kişiyi şehit de edeceklerdi. Süleymancıları yöneten Divan-ı Salihin buna razı olmadı. O salihler divanında bunlara karşı planlar kuruldu, Tayyip'e mühlet verildi ama Mustafa'nın ipinin çekilmesine karar verildi.
Allah-ü teala her neyi yaratacaksa sebeplerle yaratır ya, helak edeceği kavimleri bile sebeplerle helak eder, bazen yanardağ, bazen zalim bir düşman ordusu, bazen fırtına vesile edilir ya, bu nedenle divan-ı salihinin kararları da çok şart olmadıysa sünnetullah çerçevesinde, yani hayatın olağan akışı içinde uygulanır. Divan-ı Salihin'in kararlarının yaşanması için Allah bu Mason hainleri, bu Ankebut Ağı'nı birbirine düşürdü. Bize yapacakları operasyon ülkemizi karıştıracak ve insanlarımızı bölecekti. Çok büyük hadiseler yaşanacaktı. Böyle olacağını tahmin eden KOÇ ailesi ve Mustafa Koç, bu kadar büyük hadiseler çıkınca aile ve içimizdeki İsrail olarak çok sıkıntı yaşayacaklarını anladı ve geri durdu. Bu da üstteki konseyler tarafından itaatsizlik olarak görüldü.
Aslında bize operasyon yapmaktan geri dönmemiş olup bu yolda kararlı olarak hızla yol aldığı ve sistem kurduğu halde, operasyonu istenenden düşük tansiyonda yaptıracak olması bile yine de itaatsizlik görüldü ve Mustafa Koç Şeytan'ın Konseyi'ni emri ile öldürüldü. Zaten, içinde Donald Trump, David Bickham, Mehmet Haberal dahil yedi üyenin olduğu Şeytan'ın Konseyi, üstündeki 13'ler Meclisi ve daha üstteki 3 Kabbalacı'nın onayı olmadan karar alıp uygulayamıyor. Bu üst konseyler daha ziyade ruhani konseyler gibi dursalar da Şeytan'ın Konseyi için onların onayı şart.
Mustafa Koç'u Divan-ı Salihin'in kararı ile Süleymanlılar, Şeytan'ın Konseyi'nin kararı ile Masonlar öldürdü.
Zahirde Masonlar, batında Süleymanlılar...
Gizli Yahudi ve Mason olup konseylerin emrinde basit bir piyon olan KOÇ ailesinin o dönem liderliğini yapan Mustafa Koç, çok ani ve şüpheli bir surette ölmüştü. O dönemde Türk/İslam düşmanı güç odaklarının ortak gündeminde biz Süleymancılara da operasyon yapılması vardı. Bunu yapabilselerdi Türkiye'nin tamamen diz çökeceğine ve ellerine düşeceğine eminlerdi. Konseylerinin talimatları ile bu hususta da çok hazırlıklar yapmışlardı, FETÖ rüzgarı oluşturulmuşken, şartların müsait olduğu düşünülerek uygulamaya geçmek üzerelerdi.
Operasyonun son detayları Mustafa Koç ile piyonun piyonunun piyonunun piyonunun piyonu pislik ve hain BOP'çu herif Tayyip Erdoğan bir araya gelerek konuşuldu. Bu ihanetlerde de bilmem kaçıncı dereceden piyonları olan Tayyip'i kullanacaklardı. Ertesi gün tuşa basılacak, bizim devlet gücümüz bu hain paralel devlet tarafından, bu içimizdeki İsrail tarafından ve içimizdeki İsrail'in hizmet ettiği konseyler tarafından bizim aleyhemize döndürülecekti. Çok sayıda kursumuz kapatılacak ve hukuksuz şekilde el konulacak, FETÖ bahanesi ile sergiledikleri hukuk tanımaz hatta Allahsızlık derecesindeki tavırları bize karşı da sergileyeceklerdi. Tıpkı 15 Temmuz tiyatroları sırasında yaptıkları gibi, vatana ihanet suçlarını, insanlığa ihanet suçlarını ve Türk/İslam düşmanlıklarını kahramanlık gibi göstereceklerdi. Hatta samimi Müslüman ihvanımızdan/kardeşlerimizden çok sayıda kişiyi şehit de edeceklerdi. Süleymancıları yöneten Divan-ı Salihin buna razı olmadı. O salihler divanında bunlara karşı planlar kuruldu, Tayyip'e mühlet verildi ama Mustafa'nın ipinin çekilmesine karar verildi.
Allah-ü teala her neyi yaratacaksa sebeplerle yaratır ya, helak edeceği kavimleri bile sebeplerle helak eder, bazen yanardağ, bazen zalim bir düşman ordusu, bazen fırtına vesile edilir ya, bu nedenle divan-ı salihinin kararları da çok şart olmadıysa sünnetullah çerçevesinde, yani hayatın olağan akışı içinde uygulanır. Divan-ı Salihin'in kararlarının yaşanması için Allah bu Mason hainleri, bu Ankebut Ağı'nı birbirine düşürdü. Bize yapacakları operasyon ülkemizi karıştıracak ve insanlarımızı bölecekti. Çok büyük hadiseler yaşanacaktı. Böyle olacağını tahmin eden KOÇ ailesi ve Mustafa Koç, bu kadar büyük hadiseler çıkınca aile ve içimizdeki İsrail olarak çok sıkıntı yaşayacaklarını anladı ve geri durdu. Bu da üstteki konseyler tarafından itaatsizlik olarak görüldü.
Aslında bize operasyon yapmaktan geri dönmemiş olup bu yolda kararlı olarak hızla yol aldığı ve sistem kurduğu halde, operasyonu istenenden düşük tansiyonda yaptıracak olması bile yine de itaatsizlik görüldü ve Mustafa Koç Şeytan'ın Konseyi'ni emri ile öldürüldü. Zaten, içinde Donald Trump, David Bickham, Mehmet Haberal dahil yedi üyenin olduğu Şeytan'ın Konseyi, üstündeki 13'ler Meclisi ve daha üstteki 3 Kabbalacı'nın onayı olmadan karar alıp uygulayamıyor. Bu üst konseyler daha ziyade ruhani konseyler gibi dursalar da Şeytan'ın Konseyi için onların onayı şart.
Forwarded from Akademi Dergisi
Daha önce benzeri bir vak'a daha yaşanmıştı. Yine konseylerin emrinde olup onlar için Türkiye'de FETÖ'yü kurmak dahil çok projeleri uygulayan ve yine itaatsizlik yaptığı düşünülen Üzeyir Garih vak'ası da Mustafa Koç vak'ası ile epeyi ortak noktalara sahip... Çok benzer şeyler yaşanmıştı ama Üzeyir Garih vak'asında infaz kısmı kanlı, sesli olmuştu ve çok da acemice olmuştu da kapatmak için çok çırpınmışlardı. Hala da kapatamadılar ama devlet gücünün işleyişini engelleyip o vak'ada gerçeğin meydana çıkartılmasına hala meydan vermiyorlar. Bu defa sakin ve tedbirli olabildiler ve Mustafa Koç ilaçla öldürüldü. Her zaman kullandığı ve sabahları attığı ilacın bir tableti ile oynandı. Aynı kalıba, aynı ilaçtan, dojazı çok daha fazla artırılmış hali sıkıştırıldı. Mustafa'nın daima hizmetinde olan bir kadın yardımcı o sabah kasten ona o tableti verdi. Kadın da talimatlar almıştı. Sonra, bizim devlet gücümüzle bize karşı büyük operasyon ya da çok tarihi çapta bir ihanet operasyonu başlatıp Türk'ün devletini Türk'ün aleyhinde işletecekleri o günün sabahı, o tableti yutan Mustafa öte aleme hesabı ödemeye geçti. İlacın etkisini tam olarak gösterdiği anlarda, bunların Ankebut Ağı'nı, Deccal'in sistemini yıkmakla vazifeli ahir zaman mürşid-i kamili ve üstazımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) da manen bir darbe vurdu. Zaten asıl darbe buydu, diğeri işi sünnetullaha uydurmaktı. Evet, ilan ediyoruz: Mustafa Koç'u da biz, Süleymanlılar öldürdük.
(Görsel: Gizli Yahudi ve Mason vatan bir haini olan Aydın Doğan'ın Koç ailesi adına emanetçi olduğu, gizli Yahudi ve Mason Koç ailesinin gerçek sahibi olduğu, içimizdeki İsrail'in kurumsal gazetelerinden biri olan ve en gerçek sahibi de konseyler olan Hürriyet'in ilgili manşeti. Yazımda biraz da olsa temas ettiğim çatışma ortamının üstü örtülü şekilde yaşandığı o sürecin devamında, Süleymanlılar yine geri durmayıp içimizdeki İsrail'in sözde Türk basın ve medyası olarak anılan kuruluşlarına büyük darbeler vurdular. Bu çatışmalar sırasında çok zorlanan Deccal'in ordusu, çok çok ani bir manevra ile, çokça deşifre ettiğimiz Aydın Doğan'dan bu kuruluşları aldı. Resmiyette göstermelik bir satış ile yine Ankebut Ağı içindeki Demirören grubuna devredildi. Aslında ise hiç satış falan olmadı, para trafiği bile yaşanmadı ve hala bu kuruluşları konseyler, Aydın Doğan ve ekibi üzerinden yönetiyorlar. Değişiklikler sadece kağıt üzerinde, sadece resmiyette oldu.)
(Görsel: Gizli Yahudi ve Mason vatan bir haini olan Aydın Doğan'ın Koç ailesi adına emanetçi olduğu, gizli Yahudi ve Mason Koç ailesinin gerçek sahibi olduğu, içimizdeki İsrail'in kurumsal gazetelerinden biri olan ve en gerçek sahibi de konseyler olan Hürriyet'in ilgili manşeti. Yazımda biraz da olsa temas ettiğim çatışma ortamının üstü örtülü şekilde yaşandığı o sürecin devamında, Süleymanlılar yine geri durmayıp içimizdeki İsrail'in sözde Türk basın ve medyası olarak anılan kuruluşlarına büyük darbeler vurdular. Bu çatışmalar sırasında çok zorlanan Deccal'in ordusu, çok çok ani bir manevra ile, çokça deşifre ettiğimiz Aydın Doğan'dan bu kuruluşları aldı. Resmiyette göstermelik bir satış ile yine Ankebut Ağı içindeki Demirören grubuna devredildi. Aslında ise hiç satış falan olmadı, para trafiği bile yaşanmadı ve hala bu kuruluşları konseyler, Aydın Doğan ve ekibi üzerinden yönetiyorlar. Değişiklikler sadece kağıt üzerinde, sadece resmiyette oldu.)
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Doğu Afrika’da çekirge istilası...
Akademi Dergisi
Photo
“THY uçak kazasında Boeing'in hatası örtbas edilmiş”
New York Times: Boeing'in tasarım hataları ABD'nin baskısıyla hasıraltı edildi
New York Times gazetesi, 2009'da Hollanda'da düşen Türk Hava Yolları'na ait (THY) 737-800 tipi Boeing uçağına ilişkin, sorumluluğun uçak firması ve ABD güvenlik yetkililerinin baskısı üzerine pilotlara yüklendiğini ancak kazanın, firmanın "riskli tasarım seçimleri ve hatalı güvenlik değerlendirmeleri"nden kaynaklandığını yazdı. 25 Şubat'ta düşen uçakta dokuz kişi hayatını kaybetmiş, 50 kişi de yaralanmıştı.
-https://bit.ly/38iChTk
New York Times: Boeing'in tasarım hataları ABD'nin baskısıyla hasıraltı edildi
New York Times gazetesi, 2009'da Hollanda'da düşen Türk Hava Yolları'na ait (THY) 737-800 tipi Boeing uçağına ilişkin, sorumluluğun uçak firması ve ABD güvenlik yetkililerinin baskısı üzerine pilotlara yüklendiğini ancak kazanın, firmanın "riskli tasarım seçimleri ve hatalı güvenlik değerlendirmeleri"nden kaynaklandığını yazdı. 25 Şubat'ta düşen uçakta dokuz kişi hayatını kaybetmiş, 50 kişi de yaralanmıştı.
-https://bit.ly/38iChTk
Forwarded from Akademi Dergisi
Ayasofya'yı açtınız, kurtardınız da Mescid-i Aksa mı kaldı?
Filistin konusuna çok farklı bakıyorum ve bu hususta geçmişte de yazılar yazdım. Acınası bir Filistin dramı yok, iddia edildiği gibi Müslüman ve asil Filistinliler yok denecek kadar az, aralarında komünizm, batı özentiliği yaygın.
Müslümanım diyenler arasında şiilik, selefilik, vehhabilik, mezhepsizlik yaygın. Bunların sözde İslam adına verdikleri mücadele, duruşları, davranışları, İsrail'e karşı koyuşları, daha en temelden İslam'a aykırı. Düzenli birlikler oluşturmadan, fert fert kafalarına göre saldırmaları, saldırırken sivilleri, çocukları, masumları, tarafsız olanları, din adamlarını, ihtiyarları, asker olmayan kadınları da vurmaları islam'a aykırı. Filistinlilerin liderlerinin çoğu gizli hristiyan ve gizli Yahudi... İsrail'in adamları...
Bölünmüşlük, hizipçilik almış yürümüş. Ciddi bir kısmı Osmanlı ve Türk düşmanı yapılmış ve beyinleri yıkanmış. Türkiye'de bunlar adına gürültü çıkartanlar da bunlar gibiler. Sanki Türkiye'yi, sanki İstanbul'u kurtarmışlar da sıra filistin'e gelmiş gibi acayip tavırlar içindeler. Türkiye'de islam yok, İstanbul'da islam yok. Bizi de gizli Yahudi ve gizli hristiyanlar yönetti, yönetiyor, bunların umurunda değil. Zina serbest, domuz eti serbest, alkol serbest, evlilerin zinası ve misyonerlik serbest ise, düşmanın zahiren kuşatması, işgal etmesi şart mı? Müslümanlar TR de özgür mü? İslam hukuku hakim mi? Milyonlarca insan en temel islami meseleleri bile öğrenmeden küfür üzere ölüp gitmiyor mu?
Bu defa da bağırdılar çağırdılar ve destek vermedim, tek paylaşım bile yapmadım ve yine aynısı oldu. Tapındıkları liderleri Katar'a daha çok kıymet verdi. Sanki iktidarda bunlar yokmuşlar gibi sokaklara inip protestolar yapmak aptallık değilse nifaktır. Müslüman oturur iki dakikada, şu kadarını hesap eder. Şu kadarını hesap etmek için alim olmak, yüksek seviyede ilim bilmek gerekmez. Dürüst olmak, samimi olmak yeterli.
AKPK de İHH da, Türkiye'deki islamcı akım da CIA ve MOSSAD üretimi ve böyle kuru, vasıfsız, samimiyetsiz gürültülerle bu işler çözülmez.
Bu mevzu da çok çok geniş bir mevzu, hep istedim de bir türlü nasip olmadı, sesli anlatımla saatlerce sürede çerçevesi çizilebilecek bir mevzu...
Kitapla anlatılsa, birkaç ciltte anlatılabilecek mevzu..
şuna bir bak, bu Yaser Arafat'ın koynunda haç taşıdığı meydana çıktı, Filistinlilerin umurunda bile değildi, hiç sorun olmadı: https://www.youtube.com/watch?v=DZZcrepSwww
Filistin konusuna çok farklı bakıyorum ve bu hususta geçmişte de yazılar yazdım. Acınası bir Filistin dramı yok, iddia edildiği gibi Müslüman ve asil Filistinliler yok denecek kadar az, aralarında komünizm, batı özentiliği yaygın.
Müslümanım diyenler arasında şiilik, selefilik, vehhabilik, mezhepsizlik yaygın. Bunların sözde İslam adına verdikleri mücadele, duruşları, davranışları, İsrail'e karşı koyuşları, daha en temelden İslam'a aykırı. Düzenli birlikler oluşturmadan, fert fert kafalarına göre saldırmaları, saldırırken sivilleri, çocukları, masumları, tarafsız olanları, din adamlarını, ihtiyarları, asker olmayan kadınları da vurmaları islam'a aykırı. Filistinlilerin liderlerinin çoğu gizli hristiyan ve gizli Yahudi... İsrail'in adamları...
Bölünmüşlük, hizipçilik almış yürümüş. Ciddi bir kısmı Osmanlı ve Türk düşmanı yapılmış ve beyinleri yıkanmış. Türkiye'de bunlar adına gürültü çıkartanlar da bunlar gibiler. Sanki Türkiye'yi, sanki İstanbul'u kurtarmışlar da sıra filistin'e gelmiş gibi acayip tavırlar içindeler. Türkiye'de islam yok, İstanbul'da islam yok. Bizi de gizli Yahudi ve gizli hristiyanlar yönetti, yönetiyor, bunların umurunda değil. Zina serbest, domuz eti serbest, alkol serbest, evlilerin zinası ve misyonerlik serbest ise, düşmanın zahiren kuşatması, işgal etmesi şart mı? Müslümanlar TR de özgür mü? İslam hukuku hakim mi? Milyonlarca insan en temel islami meseleleri bile öğrenmeden küfür üzere ölüp gitmiyor mu?
Bu defa da bağırdılar çağırdılar ve destek vermedim, tek paylaşım bile yapmadım ve yine aynısı oldu. Tapındıkları liderleri Katar'a daha çok kıymet verdi. Sanki iktidarda bunlar yokmuşlar gibi sokaklara inip protestolar yapmak aptallık değilse nifaktır. Müslüman oturur iki dakikada, şu kadarını hesap eder. Şu kadarını hesap etmek için alim olmak, yüksek seviyede ilim bilmek gerekmez. Dürüst olmak, samimi olmak yeterli.
AKPK de İHH da, Türkiye'deki islamcı akım da CIA ve MOSSAD üretimi ve böyle kuru, vasıfsız, samimiyetsiz gürültülerle bu işler çözülmez.
Bu mevzu da çok çok geniş bir mevzu, hep istedim de bir türlü nasip olmadı, sesli anlatımla saatlerce sürede çerçevesi çizilebilecek bir mevzu...
Kitapla anlatılsa, birkaç ciltte anlatılabilecek mevzu..
şuna bir bak, bu Yaser Arafat'ın koynunda haç taşıdığı meydana çıktı, Filistinlilerin umurunda bile değildi, hiç sorun olmadı: https://www.youtube.com/watch?v=DZZcrepSwww
YouTube
Yasser Arafat'ın Öpüşerek Karşıladığı Hristiyan Papazı
Akademi Dergisi
Libya tartışılıyor, Erdoğan nerede? Bakınız, bu fotoğrafta karar vericiler Libya için aralarında gizlice anlaşıyorlar. Fotoğrafta tek bir kişi eksik. Tek bir ülke lideri.
İtalya safını seçti
1.Dünya Savaşı gibi, artık ülkeler saflarını belli ediyor.
🇮🇹"Libya’nın geleceği sadece Türkiye ve Rusya’ya bırakılmamalı."
İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, Libya krizinin çözümü yönündeki kararlarının sadece Rusya ve Türkiye tarafından alınmaması gerektiğini belirtti.
Conte: "ABD bölgede etkisini zayıflatmamalı."
AKPKK'li belediye meclis üyesinin oğlu medrese alimi Abdülkerim Çevik'i şehit etti
Bölgenin tanınmış kanaat önderlerinden Nakşibendi şeyhi Muhammed Ziyaeddin'in torunu Şeyh Abdülkerim Çevik, uğradığı menfur Silahlı saldırı sonucu şehit edildi
Bitlis'in Güroymak ilçesinde, Nakşibendi Şeyhi Abdulkerim Çevik'i (50) tabancayla vurarak, öldüren Yakup Şeflekçi, mahkemece tutuklandı.
Katil zanlısının AKPKK’li Tatvan Belediye Meclis Üyesi Mahzar Selefçi’nin oğlu olduğu öğrenildi. Söz konusu bilgiyi AKPKK Bitlis İl Başkanı Engin Cüceoğlu da teyit etti. Güceoğlu verdiği beyanda maddi bir anlaşmazlıktan doğan bir cinayet olduğunu reddederek Yakup Şeflekçi’nin şizofreni hastası olduğunu ve psikolojik tedavi gördüğünü ifade etti. Güceoğlu, cinayet sonrası kentte bir gerginlik beklemediklerini de sözlerine ekledi.
Bölgenin tanınmış kanaat önderlerinden Nakşibendi şeyhi Muhammed Ziyaeddin'in torunu Şeyh Abdülkerim Çevik, uğradığı menfur Silahlı saldırı sonucu şehit edildi
Bitlis'in Güroymak ilçesinde, Nakşibendi Şeyhi Abdulkerim Çevik'i (50) tabancayla vurarak, öldüren Yakup Şeflekçi, mahkemece tutuklandı.
Katil zanlısının AKPKK’li Tatvan Belediye Meclis Üyesi Mahzar Selefçi’nin oğlu olduğu öğrenildi. Söz konusu bilgiyi AKPKK Bitlis İl Başkanı Engin Cüceoğlu da teyit etti. Güceoğlu verdiği beyanda maddi bir anlaşmazlıktan doğan bir cinayet olduğunu reddederek Yakup Şeflekçi’nin şizofreni hastası olduğunu ve psikolojik tedavi gördüğünü ifade etti. Güceoğlu, cinayet sonrası kentte bir gerginlik beklemediklerini de sözlerine ekledi.
Olay, dün saat 10.00 sıralarında, Güroymak'taki Şeyh Muhammet Hafit Kuran Kursu'nda meydana geldi. Kursa gelen Yakup Şeflekçi, kanaat önderi ve öğretmen Nakşibendi Şeyhi Abdulkerim Çevik ile görüştü. Şeflekçi, görüşme sırasında, yanında getirdiği tabancayı çıkarıp, Çevik'e ateş etti. Ağır yaralanan Çevik, Kuran kursu görevlilerince çağrılan sağlık görevlilerince ambulansla Güroymak Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Abdulkerim Çevik, doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Abdulkerim Çevik, dün yapılan otopsinin ardından yaklaşık 10 bin kişinin katılımıyla akşam vakti düzenlenen cenaze töreni sonrası toprağa verildi.
Bitlis Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından cinayetten 2 saat sonra gözaltına alınan Yakup Şeflekçi tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bitlis Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından cinayetten 2 saat sonra gözaltına alınan Yakup Şeflekçi tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Akademi Dergisi
1- Süleyman Soylu: Rusya Yahudisi kökene sahip bir gizli Yahudi ve bir gizli Mason. Bir vatan haini. Milyonlarca TC vatandaşının kanında zehir olmuş akan insanlık düşmanı bir zehir taciri. Türkiye için en tehlikeli kişilerden biri... Uyuşturucunun Türkiye'ye…
Cinayetin hemen ardından gizli yahudi ve mason olan Süleyman Soylu'nun attığı tweetleri dikkatleri çekti...
Katil Şeflekçi'nin çalışanı; "Patronum uyuşturucu kullanırdı"
Olayla ilgili olarak benzin istasyonu çalışanlarından bir kişi, emniyete verdiği ifadesinde patronu Şeflekçi’nin son zamanlarda hayalperest hareketler sergilediğini kafasından senaryolar kurguladığını belirterek, “Yakup Şeflekçi hem petrol istasyonunun sahibi hem de patronum olur. Amcasının oğlu F.Ş, iflas etti ve piyasaya borçlandı. Güroymak’ta bulunan A.D. adlı kişinin bizim istasyona 20 bin TL borcu vardı. Yakup’un amcasının oğlu F.Ş.’nin de bu kişiye 150 bin TL borcu vardı. Bu borcu ise A.D., Yakup’tan istiyordu. Bu borç nedeniyle A.D ve Yakup Şeflekçi aracı olarak Abdulkerim Çevik’in yanına gittiler. Orda Abdulkerim Hoca, Yakup’u haklı gördü ve 150 bin TL borcu ödemesi gerekmediğini söyledi. ‘Ancak bu alacaktan A.D, biraz fedakarlık yapar ve geri kalan parayı Yakup öderse iyi olur’ şeklinde tavsiyede bulunmuş. Bunun üzerine Yakup sinirlenmiş. Bugün istasyona geldi ve bağırarak ‘Ben adam öldürdüm’ dedi. Patronum olan Yakup son zamanlarda hayalperest hareketler sergiliyordu. Hatta iki üç gündür de ‘Tatvan’da darbe olacak’ gibi şeyler söylüyor senaryolar kuruyordu. Adam öldürdüm deyince ben de bu nedenle kendisini ciddiye almadım. Patronum ayrıca uyuşturucu kullanırdı” dediği öğrenildi.
Olayla ilgili olarak benzin istasyonu çalışanlarından bir kişi, emniyete verdiği ifadesinde patronu Şeflekçi’nin son zamanlarda hayalperest hareketler sergilediğini kafasından senaryolar kurguladığını belirterek, “Yakup Şeflekçi hem petrol istasyonunun sahibi hem de patronum olur. Amcasının oğlu F.Ş, iflas etti ve piyasaya borçlandı. Güroymak’ta bulunan A.D. adlı kişinin bizim istasyona 20 bin TL borcu vardı. Yakup’un amcasının oğlu F.Ş.’nin de bu kişiye 150 bin TL borcu vardı. Bu borcu ise A.D., Yakup’tan istiyordu. Bu borç nedeniyle A.D ve Yakup Şeflekçi aracı olarak Abdulkerim Çevik’in yanına gittiler. Orda Abdulkerim Hoca, Yakup’u haklı gördü ve 150 bin TL borcu ödemesi gerekmediğini söyledi. ‘Ancak bu alacaktan A.D, biraz fedakarlık yapar ve geri kalan parayı Yakup öderse iyi olur’ şeklinde tavsiyede bulunmuş. Bunun üzerine Yakup sinirlenmiş. Bugün istasyona geldi ve bağırarak ‘Ben adam öldürdüm’ dedi. Patronum olan Yakup son zamanlarda hayalperest hareketler sergiliyordu. Hatta iki üç gündür de ‘Tatvan’da darbe olacak’ gibi şeyler söylüyor senaryolar kuruyordu. Adam öldürdüm deyince ben de bu nedenle kendisini ciddiye almadım. Patronum ayrıca uyuşturucu kullanırdı” dediği öğrenildi.
Yakup Şeflekçi ise polisteki ifadesinde Abdulkerim Çevik’i amcasını oğlunun borcu nedeniyle yaptığı arabuluculuk sırasında tanıdığını öne sürerek, "15 gün önce Abdulkerim Çevik’le iflas eden amcamın oğlu F.Ş.’nin 150 bin TL borcu için konuştuk. Bunun benden tahsil edileceğini söyledi. Ancak kabul etmedim. Daha sonra internetten paylaşımlarını inceledim. Paylaşımlardaki ikinci kelimenin şifreli olduğunu düşündüm. Bu şifrelerle bazı kesimlere mesaj gönderdiğini düşünmeye başladım. Bu düşünce de hiç kafamdan gitmedi. Olayda kullanmış olduğum tabancayı da bir kamyoncudan 32 bin TL karşılığında satın aldım. Olay günü de öldürmeye karar verdim. Yanıma 3 silahı da aldım. Bulunduğu Eren Tepesi denen yere gittim. Yanına girdim. 150 bin TL muhabbeti hiç geçmedi. Ben girdiğimde tekti. Daha sonra birileri geldi yanına. O sırada aşağıya indim. Dışarda bulunan türbeyi cep telefonumla kamerayla çektim. Aracıma girdim oturdum. Tekrar aklıma gelince de odaya tekrar girerek Abdulkerim Çevik’e ateş ettim. Sendeleyerek geliyordu bir kez daha ateş edip istasyona geldim” dedi.
"Ey Müslümanlar!
Uyanın artık!
Küfür hiçbir zaman size fayda vermez.
Müslümanların yardımcısı ve dostu ancak Allah'tır.
Ey Müslümanlar!
Birleşerek kardeş olun!
Güçlerinizi bölerek dağılmayın, bölünüp parçalanmayın.
Hep birlikte Allah ve Resulüne yönelin..."
Abdülkerim Çevik
Aldülkerim hoca, yaşadığı bölgede, insanları bütünleştirici, birleştirici, kardeşliğe, dostluğa çağıran, terör karşıtı propaganda yapan bu nedenle sevilen saygı duyulan biriydi. Allah şehadetini kabul etsin
Uyanın artık!
Küfür hiçbir zaman size fayda vermez.
Müslümanların yardımcısı ve dostu ancak Allah'tır.
Ey Müslümanlar!
Birleşerek kardeş olun!
Güçlerinizi bölerek dağılmayın, bölünüp parçalanmayın.
Hep birlikte Allah ve Resulüne yönelin..."
Abdülkerim Çevik
Aldülkerim hoca, yaşadığı bölgede, insanları bütünleştirici, birleştirici, kardeşliğe, dostluğa çağıran, terör karşıtı propaganda yapan bu nedenle sevilen saygı duyulan biriydi. Allah şehadetini kabul etsin
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Böylesine birlik ve İttihadı savunan Abdülkerim Çevik hoca gibi 1 alimi ortadan kaldırmak elbette ki derinlerin, emperyalist ve uşaklarının işine yarıyor ve katilllerini aşikâr ediyor.
Kodlarla oynanıyor, kaşıyanlar var.
Kodlarla oynanıyor, kaşıyanlar var.
Üç gündür devriye kavgası yapan ABD ve Rusya bugün birlikte devriye attılar.
Yer; Haseke
Anımsatma: Birkaç gündür ABD birlikleri bazı noktalarda Rus birliklerinin geçişine izin vermiyordu.
Yer; Haseke
Anımsatma: Birkaç gündür ABD birlikleri bazı noktalarda Rus birliklerinin geçişine izin vermiyordu.