Akademi Dergisi
Yenidoğan’daki ‘üçkağıt’ 2022’de fark edildi Telefonda “Mehtap, çocuğu öldür” diyen hemşire Hasan Basri Gök’e aylarca dokunulmadı. Operasyon aksamasın diye beklendi. Hadi, bu neyse. Müdürlüğünü yaptığı TRG Hospitalist Hastanesi’nin yenidoğan ünitesini…
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Yenidoğan çetesi mağduru, bebeğine yaşatılanları anlattı
YouTuber Testo Taylan, yenidoğan çetesi mağduru bir aileyi ziyaret ederek, bebekleri doğduğunda, PKK üyesi Dr. Fırat Sarı'nın çocuklarının canına nasıl kast ettiğini anlattı:
"Bile bile aç bıraktılar."
"Hemşirelerin hepsi biliyor."
"Oğlun savaşçıymış, kurtuldu."
"Her hafta bir bebek ölüyordu."
"Çocuğuma tarihi geçmiş ilaçlar verdiler."
YouTuber Testo Taylan, yenidoğan çetesi mağduru bir aileyi ziyaret ederek, bebekleri doğduğunda, PKK üyesi Dr. Fırat Sarı'nın çocuklarının canına nasıl kast ettiğini anlattı:
"Bile bile aç bıraktılar."
"Hemşirelerin hepsi biliyor."
"Oğlun savaşçıymış, kurtuldu."
"Her hafta bir bebek ölüyordu."
"Çocuğuma tarihi geçmiş ilaçlar verdiler."
Akademi Dergisi
Şu anda sadece Türkiye'de, ruhları bedenlerine sığmayan, ölemeyen, her gün ölmekten bin beter hallere giren ve yakında peş peşe ölecek olan binlerce ünlü, oyuncu, şarkıcı, manken, haberci, Youtuber, sosyal medya fenomeni, idareci/siyasetçi, iş adamı, iş kadını…
Amerikalı rapçi Cardi B, sağlık sorunu nedeniyle hastaneye kaldırıldı
Instagram’dan yaptığı açıklamada, birkaç gündür hastanede tedavi gördüğünü ve bu yüzden Atlanta’daki ONE MusicFest’teki performansını iptal etmek zorunda kaldığını belirtti.
Instagram’dan yaptığı açıklamada, birkaç gündür hastanede tedavi gördüğünü ve bu yüzden Atlanta’daki ONE MusicFest’teki performansını iptal etmek zorunda kaldığını belirtti.
Akademi Dergisi
Son denge değişmeleri nedeniyle Küba ve Venezüela çok daha büyük sorunlar içine düşecek. Oralardan para kazanmak pek mümkün olmayacak. Kara para işleri de çok büyük oranda bozulacak. O iki ülkeyi ayakta tutmak da mümkün olmayacak. Demedi demeyin, tedbir…
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Küba’nın başkenti Havana'da büyük bir elektrik kesintisi yaşanıyor
Şehirdeki elektrik altyapısı ciddi şekilde çöküyor. Elektrik kesintileri, günlük hayatı olumsuz etkiliyor. Yetkililer, kesintilerin ne kadar süreceğine dair herhangi bir açıklama yapmazken, bu durum adadaki zorlukları daha da derinleştiriyor.
Şehirdeki elektrik altyapısı ciddi şekilde çöküyor. Elektrik kesintileri, günlük hayatı olumsuz etkiliyor. Yetkililer, kesintilerin ne kadar süreceğine dair herhangi bir açıklama yapmazken, bu durum adadaki zorlukları daha da derinleştiriyor.
Akademi Dergisi
İspanya'da, Japonya'da, Tayvan'da, ABD'de, İsrail'de, Rusya'da ve daha pek çok Türk/Türkiye düşmanı, sömürmeci, lanet olasıca devletteki operasyonlarımızı ilerletmeliyiz. Her sahada yıkıklar ve artık şehirlerini de dümdüz etmeliyiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Rusya’nın Moskova şehrine bağlı İzmailovo bölgesinde, Delta Araştırma Enstitüsü binasında büyük bir yangın çıktı.
Olayın ardından itfaiye ekipleri yangına müdahale ederken, yangının çıkış nedeni henüz belirlenmedi. Binada önemli maddi hasar meydana gelirken, yaralı ya da ölü sayısına dair resmi bir açıklama yapılmadı.
Olayın ardından itfaiye ekipleri yangına müdahale ederken, yangının çıkış nedeni henüz belirlenmedi. Binada önemli maddi hasar meydana gelirken, yaralı ya da ölü sayısına dair resmi bir açıklama yapılmadı.
Akademi Dergisi
👆 Bundan sonra, yok olana kadar, Japonya denilen o şer merkezinde belalar, kazalar, maddi kayıplar, çöküşler hiç bitmeyecek. Aklı başında hiçbir iş adamı Japonya'ya yatırım yapmamalı hatta var olan yatırımlarını elden çıkartıp Japonya'dan acilen çıkmalı.…
Nissan'da büyük kriz: 9 bin işçi işten çıkarılacak
Nissan'ın otomotiv sektöründeki zorlu şartlarla başa çıkma ve işindeki zayıflıkları giderme mücadelesi giderek büyüdü ve otomobil üreticisine bu mali yıla ilişkin maaş bordrosunu, üretimi ve tahminlerini kısmaktan başka seçenek bırakmadı.
Japon şirketi, net gelirin ilk yarıda %94 düşmesinin ardından, diğer maliyet azaltma önlemlerinin yanı sıra, küresel çapta 9.000 çalışanı işten çıkaracak ve kapasiteyi beşte bir oranında azaltacak. Nissan ayrıca, son altı ayda 448,3 milyar ¥ (2,9 milyar $) nakit harcadıktan sonra Mitsubishi Motors'daki hissesinin bir kısmını satacak.
Nissan'ın otomotiv sektöründeki zorlu şartlarla başa çıkma ve işindeki zayıflıkları giderme mücadelesi giderek büyüdü ve otomobil üreticisine bu mali yıla ilişkin maaş bordrosunu, üretimi ve tahminlerini kısmaktan başka seçenek bırakmadı.
Japon şirketi, net gelirin ilk yarıda %94 düşmesinin ardından, diğer maliyet azaltma önlemlerinin yanı sıra, küresel çapta 9.000 çalışanı işten çıkaracak ve kapasiteyi beşte bir oranında azaltacak. Nissan ayrıca, son altı ayda 448,3 milyar ¥ (2,9 milyar $) nakit harcadıktan sonra Mitsubishi Motors'daki hissesinin bir kısmını satacak.
Akademi Dergisi
Voice message
Koç Holding, 2024/3. çeyrekte 3,6 milyar TL zarar açıkladı.
Geçen yıl aynı dönemde 13,5 milyar TL kar açıklamıştı.
Geçen yıl aynı dönemde 13,5 milyar TL kar açıklamıştı.
📎 Müstakil bir topluluk olarak Kazaklar’ın ne zaman teşekkül ettiği ilim dünyasında hâlâ tartışılmaktadır. Genellikle Özbek Ebülhayr Han’a tâbi olmayan bir grup halkın Çu ve Talas nehirleri arasında hâkimiyet kurmasıyla ortaya çıktıkları kabul edilir. Esasen etimolojisi hakkında da mutabakat bulunmayan, fakat “kendi başına buyruk hareket eden yiğit, cesur, bekâr” anlamlarına da gelen Kazak adıyla anılmaya başlanan bu grup, zaman içinde Hazar’ın kuzeyinden Altaylar’a kadar uzanan geniş alana hâkim oldu. Dolayısıyla Kazaklar’ın bu isimle anılması etnik bir temele değil daha çok sosyal bir gerekçeye dayanmaktadır. Kazak tabirinin kullanımının XIV. yüzyıla kadar gittiği tesbit edilmiştir. En erken Rus seyyahları Kazaklar’ı önceleri Kırgız-Kazak (Kaisak) olarak adlandırırken XIX. yüzyıldan itibaren sadece Kırgız kelimesini kullanmışlardır.
📎 İlk birleşik Kazak Hanlığı’nın XVI. yüzyıl başlarında Kasım Han tarafından kurulmasından sonra Kazak nüfusunun hızla arttığı, dolayısıyla artan nüfusun toprak ve otlak ihtiyacından dolayı ilerleyen yıllarda sınırların genişlediği ve XVII. yüzyılın sonlarında neredeyse bugünkü Kazakistan sınırlarına ulaşıldığı bilinmektedir. Kazaklar, bu geniş toprakların idarî baskısını hafifletmeye yönelik üç “cüze” ayrıldılar (küçük, orta ve büyük cüz; Kazaklar cüz kelimesini kullanırken Kazak olmayanlar bunun yerine “orda” kelimesini kullanmaktadır).
📎 XIX. yüzyılda Kazaklar arasında başta İslâm olmak üzere farklı dinamiklerin etkisiyle başka değişiklikler de yaşandı. Kazak toplumunda İslâmiyet genel olarak XVIII ve XIX. yüzyıllara kadar fazla etkili değildi. Başta yöneticiler olmak üzere ulemâ ve eşraf kendilerini müslüman olarak tanımlamakla birlikte halkın çoğunluğu Şamanizm gibi geleneksel inançlarına bağlı idiler.
📎 XVII. yüzyıldan itibaren İslâm merkezleriyle olan ilişkilerin artması, müslüman sûfîlerin gayretlerinin yaygınlaşması gibi gelişmeler Kazak bozkırlarında İslâmiyet’in yaygınlaşmasını hızlandırdı. Ancak bu dönemde kurumsal bir eğitim veya vakıf faaliyeti henüz başlamamıştı.
📎 XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İslâm Kazaklar arasında önemli bir sosyal ve moral dinamik haline geldi. Orenburg gibi merkezlerde dinî okullar açıldı ve dinî eğitim yaygınlaşmaya başladı. Ruslar’ın İslâmiyet’i kendi hâkimiyetlerine bir engel olarak algılayıp karşı koyma çabalarına rağmen pek çok Kazak topluluğu gittikçe sosyal ve hukukî düzenlemelerini İslâmî prensiplere dayandırmaya başladı.
📎 Bu dönemde görülen ve modern Kazak milletine giden süreçte etkili olan bir başka gelişme yeni bir aydın grubunun ortaya çıkmasıdır. Rus hâkimiyetinin yok ettiği geleneksel Kazak aristokrasisinin yerini alan bu grup kendi içerisinde seküler aydınlar ve muhafazakârlar olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Bunlardan ilki Rusya’ya sadık idareciler yetiştirmeyi amaçlayan Orenburg, Omsk ve Semipalatinsk’teki devlet okullarından yetişmiş kadrolardı. Diğer grup ise Kazak halkının geleneksel kültürünü korumak için geleneksel İslâmî öğretilere bağlılığı savunan, aynı zamanda Orta Asya ve Tatarlar arasında yaygınlık kazanan Cedîdciliği benimseyen aydınlardı. Her iki kesimin de ortak olduğu husus Rus politikalarına karşı olmaktı.
📎 Bolşevikler’in iş başına gelmesinden sonra 20 Ağustos 1920’de Kazak Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. Bunu 1936 yılında Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve aynı yıl Sovyetler Birliği’ninkini model alan bir anayasanın kabulü izledi. İlk resmî komünist parti teşkilâtı, Bolşevikler tarafından Rus Komünist Partisi Kırgız Bölge Komitesi adı altında 1920’de teşkil edildi ve 1937 yılında Kazak Komünist Partisi adını aldı. Ancak partinin Moskova’ya bağımlılığı sürdü.
Moskova’nın kararıyla 1920’lerde başlatılan ekonomik politikalar ve merkezî beş yıllık planlar neticesinde 1938’lerde taşra halkının % 98’i kolektif çiftliklere getirilmişti. Bu politikalar felâkete varan sonuçlar doğurmuştur. Olumsuz çalışma şartları, açlık ve hastalık sebebiyle yaklaşık 1,5 milyon Kazak hayatını yitirmiştir.
Moskova’nın kararıyla 1920’lerde başlatılan ekonomik politikalar ve merkezî beş yıllık planlar neticesinde 1938’lerde taşra halkının % 98’i kolektif çiftliklere getirilmişti. Bu politikalar felâkete varan sonuçlar doğurmuştur. Olumsuz çalışma şartları, açlık ve hastalık sebebiyle yaklaşık 1,5 milyon Kazak hayatını yitirmiştir.
📎 Komünist Sovyet liderleri kabile geleneğini yıkmayı, müslüman din adamlarının etkisini yok etmeyi ve Ruslar’la iş birliği yapabilecek sadık bir seçkin kuşak yetiştirmeyi amaçlayan sosyal siyasetlerinin bir gereği olarak eğitim ve okuma yazma kampanyaları başlattılar. İlk okuldan 1934’te kurulan Kazak Devlet Üniversitesi’ne kadar yayılan kapsamlı bir eğitim sistemi kuruldu. Sosyal siyasetin bir başka önemli amacı da müslüman din adamlarının aktif muhalefetiyle toplumun ateizm ve sekülerizme karşı gösterdiği pasif direnişi kırmaktı. Bu amaca ulaşmak için yetkililer cami ve medreseleri kapatarak karşı çıkanları tutukladılar. Bütün baskılara rağmen halkın büyük çoğunluğu Müslümanlığını sürdürdü ve özellikle kırsal kesimlerde din adamları gizli olarak dinî faaliyetlerine devam etti.
📎 “Hiçbir şey bozkırda süren kültürel alışverişin karmaşıklığını ve yoğunluğunu Kazak adından daha iyi gösteremez”
“Kazak” kelimesinin etimolojik kökeni konusunda yapılan tartışmalar son birkaç yüzyılın kesinlikten uzak söylemleri ile bugüne intikal eden ciddi bir sorunsala dönüşmüş durumdadır. O’Rourke’nin “Hiçbir şey bozkırda süren kültürel alışverişin karmaşıklığını ve yoğunluğunu Kazak adından daha iyi gösteremez” cümlesi gerçekten de konunun içinden çıkılması güç sınırlara sahip olduğunu biz bilim insanlarına üstü kapalı bir biçimde ima ediyor. Aslında Kazak adının etimolojik kökenine dair tartışmalar bizatihi Kazak etnonimi konusunda süre gelen karmaşıklığın da bir tezahürü durumundadır. Zira bugün dünya ana karası üzerinde kendisini Kazak olarak tanımlayan birden fazla etnik unsur bulunmaktadır. Etnik, dinî ve lengüistik açıdan birbirinden farklılık arz eden bu insanların yüzyıllar boyu “Kazak” adını nasıl gururla ve köklerinden şüphe etmeksizin benimsemiş olduğu sorusu, bilinmezliklerle dolu bu gizemli yolculuğun ilk basamağını teşkil ediyor. Kazak adının etimolojik köklerinin izini sürdüğümüz bu çalışma, yaşam tarzının kimlik inşası üzerindeki muazzam tesirine şahitlik etmemizi sağlıyor.
“Kazak” kelimesinin etimolojik kökeni konusunda yapılan tartışmalar son birkaç yüzyılın kesinlikten uzak söylemleri ile bugüne intikal eden ciddi bir sorunsala dönüşmüş durumdadır. O’Rourke’nin “Hiçbir şey bozkırda süren kültürel alışverişin karmaşıklığını ve yoğunluğunu Kazak adından daha iyi gösteremez” cümlesi gerçekten de konunun içinden çıkılması güç sınırlara sahip olduğunu biz bilim insanlarına üstü kapalı bir biçimde ima ediyor. Aslında Kazak adının etimolojik kökenine dair tartışmalar bizatihi Kazak etnonimi konusunda süre gelen karmaşıklığın da bir tezahürü durumundadır. Zira bugün dünya ana karası üzerinde kendisini Kazak olarak tanımlayan birden fazla etnik unsur bulunmaktadır. Etnik, dinî ve lengüistik açıdan birbirinden farklılık arz eden bu insanların yüzyıllar boyu “Kazak” adını nasıl gururla ve köklerinden şüphe etmeksizin benimsemiş olduğu sorusu, bilinmezliklerle dolu bu gizemli yolculuğun ilk basamağını teşkil ediyor. Kazak adının etimolojik köklerinin izini sürdüğümüz bu çalışma, yaşam tarzının kimlik inşası üzerindeki muazzam tesirine şahitlik etmemizi sağlıyor.
📎 “Kazak” (Казак)1 ya da batı dillerinde bu kelimeye karşılık gelen “Cossack” teriminin etimolojik kökeni ile alakalı iddiaların belki de kesinlik arz eden tek tarafı, bu kelimenin Rus ya da Slav kökenli olmadığıdır. Konunun karmaşık hâle gelmesine neden olan asıl nokta da işte burada başlamaktadır. Zira batı literatüründe kendisine saygın bir yer edinmiş bulunan Rus edebî yazınında belli başlı yazarlar tarafından kaleme alınan Taras Bulba3 ve Kazaki4 gibi eserlerin ana teması olan Kazaklar, Rusluğu ve Ortodoks Hristiyanlığı baskın bir biçimde vurgulayan topluluklardı. Bu çelişki hem Rus hem de Batılı araştırmacıları “Kazak” teriminin etimolojik kökenine dair şüpheli bir yaklaşıma sevk etti.
📎Gordeev, Kazak etimolojisinin köken sorununun çözümündeki en temel zorluğun, bu kelimenin ırksal bir kökene sahip olup olmadığı, ya da tarihsel olarak mevcut olan iç koşulların etkisiyle mi ortaya çıktığı paradoksunun araştırmacıları farklı mecralara sevk etmesinden kaynaklandığını dile getirmektedir. Bu kelimenin mevcut tanımlarının çeşitliliği ve Kazak adını taşıyan farklı etnisiteden halkların varlığı, aslında her iki varsayımın da temel dayanağını teşkil etmektedir.