📎 Bir önceki Müzzemmil sûresi de aynı mânadaki hitapla başlamaktadır. Bu iki sûrede yer alan “örtüsüne bürünen” nitelemesi Râzî’nin de kısmen işaret ettiği üzere mecazi mânada olmalıdır ve ilâhî hitabın asıl amacı muhtemelen, Hz. Muhammed’in nübüvvet ve risâlet görevinin gereği olarak artık tebliğ faaliyetine başlamasının istenmesidir. Kaynaklarda sebeb-i nüzûl diye gösterilen sihirbazlık ithamı ise muhtemel görünmemektedir. Çünkü müşriklerin bu iddiada bulunması için Kur’an metninden epeyce bir kısmın vahyedilmesi gerekir. Halbuki Müzzemmil ve Müddessir sûreleri ilk nâzil olan âyetlerden oluşmaktadır.

📎 Sûrenin yedi emir içeren ilk yedi âyetinin muhatabı Resûlullah olup bunlarda yukarıda sıralananlar yanında insanlara yapacağı iyilikleri gözünde büyütüp başa kakmaması, davet ve tebliğ faaliyetlerinde karşılaşacağı güçlüklere rabbinin rızası için sabretmesi istenmektedir. Bu emir ve tavsiyeler Hz. Peygamber’in şahsında davet ve irşad görevi yapacak herkese yöneliktir. Âhiret sorumluluğu taşıması gereken her insanı hedef alan bundan sonraki âyetlerde kıyametin bir gün kopacağına temas edildikten sonra (âyet 8-10) yetenekli, güçlü, zengin, fakat gerçeğe karşı inatçı ve kibirli bir tip tasvir edilmekte, böylesinin cehennemin maddî ve ruhî tahribatı büyük olan bölümüne (sekar) atılacağı bildirilmektedir (âyet 11-30).

📎 Sözü edilen bu kişiyle Asr-ı saâdet döneminde Velîd b. Mugīre’nin kastedildiği belirtilmektedir (Taberî, XXIX, 99). Daha sonra nefsânî arzuların baskısından kurtulmak için en güçlü uhrevî müeyyide olan cehennemden söz edilmekte ve inançsız her insanın dünyada yaptıklarının cezasını orada çekeceği belirtilmektedir (âyet 31-38). Burada cehennem ehlinin dünyadaki kötü vasıfları şöyle haber verilmektedir: Alnı secdeye varmamak, fakirleri doyurmamak, gaflet içinde bulunanlardan ayrılmamak ve nihayet bunların etkisiyle büyük hesap gününün vukuuna inanmamak (âyet 39-47). Sûrenin son dokuz âyetinde ümit bağladıkları kişilerin ve putların bâtıl ehline âhirette hiçbir fayda sağlayamayacağı bildirildikten sonra böylelerinin bunca uyarılara rağmen öğüt kabul etmedikleri, âdeta her birine özel bir ilâhî mesajın gelmesini bekledikleri, ancak böyle bir şeyin mümkün olmadığı ifade edilmektedir.

1- Geçmişteki alimlerin de izah ettikleri gibi, peygamberimize vahiy indiği için kendisi korkmadı, kaçmadı, örtüye bürünmedi. Bu yöndeki iddialar sıhhatli değiller.

2- Peygamberler, insanlara tebliğ/uyarı vazifesi yapmaları gereken zamanlarda asla örtüye bürünmezler yani insanlardan uzak bir yerde, gözden uzak bir yerde bulunmazlar.

3- Peygamberler, peygamber olduklarını asla gizlemezler. Bu manada da bir örtüye, gerçek kimliğini ve vazifesini bir vakte kadar örtülü tutmaya ve gizliliğe bürünmezler. Aksine olarak, Mehdi'nin bir vakte kadar kendisinin Mehdi olduğunu örteceği, gizleyeceği biliniyor.

4- Birkaç surede kendisine işaret olduğu halde, ismi verilmeden kendisinden bahsedilen o zengin, güçlü, halk arasında söz sahibi kafir ve zalim kişinin kim olduğu bilinemiyor. Daha önce Mehdi ile alakalı olduğunu ilan ederek izah ettiğim diğer sureler gibi, Müddessir, Müzemmil ve Alak sureleri de iyice anlaşılamamış. Çünkü bu sureler de Mehdi ile alakalı sureler...

5- Bu sureler doğru şekliyle anlaşılamamış, çünkü, bu ümmet aksine inandırılmış olsa da Kur'an-ı Kerim'deki bazı surelerde hitap doğrudan bütün insanlara, bazı surelerinde hitap ise doğrudan sadece Mehdi'ye yapılmış.

Alimler arasında bazı konulardaki ilmi tartışmalarda, doğrudan Mehdi'ye hitap edilmesine ihtimal verilecek gibi olan yerler/zamanlar olmuş ama neticede yine de bundan kaçınılmış. Her surenin öznesi, her seferinde hazret-i peygamberimiz zan edildiği için, ilgili surelere daha mana vermeye başlanırken bile hata edilmiş. Baştaki düğmenin yanlış iliklenmesi benzetmesinde olduğu gibi, devamında verilen manalar da hep isabetsiz olmuş.

Bu nedenle de 1400 sene gibi çok uzun bir süre boyunca, Kur'an-ı Kerim'deki manası tartışmalı yüzlerce kısma doğru manalar verilememiş.

6- Alak suresi de kesinlikle Mehdi ile alakalı.

Alak suresinde kesinlikle Mehdi'ye hitap var.

Bu surede "Allah kalemle öğretti" manası verilmesi gereken ayete parantez açarak "Allah kalemle (yazmayı) öğretti" denilmesi, eskiden beri yapılan büyük bir hata olmuş.

Kalem suresinin de Mehdi ile alakalı olduğunu anlattığım yayınlarıma tekrar bakılmasında faydalar var. Böyle yapılarak Alak ve Müddessir sureleri doğru şekilde anlaşılabilir.

Kalem suresinde Mehdiye "kalem" de denilmiş.

Mehdi'nin dünya insanlığını yeniden şekillendireceğine yani genleri bozulmuş insanlar sorununu bile ortadan kaldıracağına işaret edilmiş.

Adı, hidayete eren ve insanları da hidayete ulaştıran manasına gelen Mehdi'nin, dünya düzenini değiştireceğine, dünya insanlığına İslam dinini en doğru şekliyle öğreteceğine işaret edilmiş.

Dini, siyasi, tarihi meselelerde İblis'in ve ona çalışan masonların yaydıkları yalanları çürütüp yıkacağına işaret edilmiş.

Ayrıca dünya genelinde fenni/teknolojik sahada da insanlığa çığır atlacağına işaret edilmiş.

Onun çok büyük bir öğretici, rasul yani haberci, uyarıcı olduğuna dikkat çekilmiş.

Alak suresinde de ona yani büyük öğretici Mehdi'ye "Allah kalemle öğretendir" denilerek dikkat çekilmiş. Surelerdeki manalar birbirini pekiştirmiş, tasdik etmiş.

7- Tefsir alimlerinin, geçmişte kitaplarına yazdığı bilgileri göz önünde bulundurarak değerlendirme yaptığımızda, Alak ve Müddessir surelerinin ayetlerinin ilk nazil olan ayetler oldukları anlaşılıyor.

O halde, peygamberimiz hazret-i Muhammed'in o zamanda insanlara okuyacağı ayetler henüz yok. Öyle ise "oku" hitabı/emri kime?

Peygamberimizin manevi boyutta bir şeyleri kendisinin okuması (yani başkalarına bir şeyleri okumak yerine, bir şeyi kendisi için okumak) emredilmiş olabilir ama bu manayı destekleyen dini deliller de yok.

Ayrıca peygamberimiz ümmiydi, okuma yazma bilmezdi. İnsanların önüne çıkıp peygamberlik vazifesini yaparken yazılı metinleri okumazdı. Allah ümmi bir peygamber göndererek "Muhammed çok sayıda kaynak okudu ve sonra kendini peygamber zan edip faaliyete başladı" ve "Muhammed bizim Tevrat ve İncilimizi okudu ve kendince değiştirmeler yaparak peygamberlik iddia etmeye başladı" demelerinin önünü bu şekilde de kesmişti.

Ebu Hureyre sahtekarın tekiydi. Daha önce Akademi Dergisi Telegram kanalında, Ebu Hureyre'nin "Peygamberimizden duydum, Şöyle buyurdu" diye diye aktardığı çok sayıda sözlerin/metinlerin, yahudilerin ve hristiyanların bozuk inançlarından birebir kopya sözler/metinler olduğunu kaynakları ile ispat etmiştim.

Alak suresi hakkında, Cebrail'in peygamberimizi birkaç defa sıkıp da "şimdi oku" dediği şeklindeki o çok bilinen rivayet de Ebu Hureyre kaynaklı... O rivayete itibar etmek de mümkün görünmüyor.

Uzun süre bir mekanda kalan bir kişi kastediliyor

📎 Müddessir suresi 1- 3. âyetler: “Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar! Sadece Rabbini büyük tanı

Âyette
ق َّ .kelimesi “kalk” manasına gelmektedir م َّ
fiilinin emir sığasıdır. Bir ام َّ
mekânda kalmak, ikamet etmek manalarına geldiği gibi Nisa Sûresi 4/5.âyette; “Allah’ın
geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin” şeklinde geçip kendisine da-
yanılan manasına da gelmektedir.(16) Zemahşerî (ö. 538/1144) “kalk” kelimesini kararlı
ve azimli bir şekilde doğrulmak olarak açıklamıştır.(17)

(Telegramda Arapça ve Türkçe kelimeler aynı cümlede kullanılınca hatalar oluşuyor. O nedenle EG yani ekran görüntüsü de paylaştım.)

***

16) Rağıb el-Isfahânî, Müfredatu Elfazu’l Kur’ân, (Cidde: Daru’l Beşir, 2009), 690.
17) Zemahşerî, Tefsiru’l Keşşaf, (Beyrut: Daru’l Marife, 2009), 1154.

Altın'dan yeni rekor

Altın'ın ons fiyatı, 2.594 doları görerek rekor tazeledi.

👆👆 Rusya'da sıradan bir gün...

Şu Rusya'da yanan askeri ve sivil tesislerin, araçların, cihazların, kurumların listesini tutan olmadı mı?

Tutan olduysa bir paylaşsın da dünyadan o yayını görenlerin ağızları şaşkınlıktan açık kalsın.

👆👆Bence bunlar çok ama çok büyük afetlerin ayak sesleri...