Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.4K photos
25.5K videos
370 files
7.56K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Akademi Dergisi
Gelelim en güzel yerine... En basit şekilde anlattığım bu sistemi mühendislerinize gösteriyorsunuz. Onlar doğru malzemeler, doğru birleştirme sistemleri, doğru boylar ve diğer teknik detaylara da dikkat ederek size piramit seralar yapıyorlar... Sonra onlara…
Daha önceki deniz platformu projesinde anlattığım, batmazlık özelliği kazandıran çelik balonlardan bu işte de kullanabilirsiniz. Bir yanı en az 20 mt genişliğinde olacak bu piramitlerin dört yanına batmayan çelik balonlar koyarsınız. Onlar hem dalgalarda da sallanırlar ve ayrıca elektrik üretirler. Geceleri güneş ışığı olmadığı için, piramitlerin üst zirve noktalarında rüzgar türbinleri ve yanlarındaki çelik balonlar sayesinde geceleri de elektrik üretebilirsiniz.
Piramit şekilli deniz seralarını tekrar karaya çekmek, bunların içindeki saksıları alıp yani hasat yapıp yeni saksılar koymak, mesele bile değil... Bunun da türlü türlü yolunu kolayca bulabilirsiniz.

Şu Türkiye'de hala Akkuyu'da nükleer santrale para harcamak, parayı çöpe atmak demek. Türkiye'nin nükleere hiç ihtiyacı yok ve Akkuyu'yu nükleer santral olarak da kullanmayacak, Ruslardan alacaklarını da alacak.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Sinan Ateş'in katillerini polisler almaya geldiklerinde, Devlet Bahçeli "Vermiyorum" mu diyecek?
Tetikçi nerede?
Siyasi ayağın üzerine neden gidilmiyor?
Teröristlerin ayakkabı numaralarını bile bildiğini iddia eden Soysuz nerede?
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Şu sorulara CHPKK tarafı şu cevapları veriyorsa... Oradan sonra o meclisteki bütün CHPKK'lilerin dosyaları ivedilikle hazırlanarak adalet sistemine gönderilmelidir. Sözün bittiği, tesirsiz kaldığı yere gelmişler de çoktan geçmişler.

Sorular, aslında cevaba ihtiyaç duymayacak tarzda sorular. Bu soruların cevaplarını Türkiye'deki herkes duydu, öğrendi. Türkiye'de ahlaka, maneviyata, aile kurumuna, insanların ruh ve beden sağlığına, dolayısıyla milli birliğimize ve varlığımıza karşı bir saldırı olduğu açıkça gözler önünde...

Bu çok kapsamlı, çok organize ve çok yıkıcı saldırının, küresel çapta bir saldırının Türkiye ayağı olarak planlanıp uygulanmak istediği de türlü delilleriyle gözler önünde...

Kamu kaynaklarının, açıkça Türkiye'nin aleyhinde olan bu gibi yıkıcı/çökertici eylemlere kullanılması da ayrıca bir suç...

Neresinden bakılırsa bakılsın, mevzu siyasi bir mevzu olmanın ötesine geçmiş ve adalet sisteminin konusu olmuş. Adli yetkililer, vazifelerini yapmalılar.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
MHPKK'yi gerçekte kim/ler yönetiyor?

Sinan Ateş su-i kastında hiç konuşulmayan kilit isimlerden biri...
İsveç'te, Türk kökenli milletvekili olarak bilinen Muharrem Demirok bir gizli Ermeni...
Bohçalı, Sinan Ateş ile bağlantılı olan başka ülkücülerin de öldürülmesi emrini mi verdi?
İbrahim Kalın, bağlantıları ile görüşürken, Soysuz hakkında "Bu adamın ölü ya da diri şekilde oyundan alınması lazım. Yoksa bu gidişle hepimizi yakacak" mı dedi?
Adalardaki baronlar, Deniz Baykal ve İbrahim Kalın arasında bir güç dengesi mi var?
Haydi başka adamınız yok mu?

Siz yine gevşediniz, olmuyor böyle... Büyücüler, medyumlar, cihazlar, uzaylılar, dünyalılar, cinler, şeytanlar bulun. Bir şey bulun, bir şeyler yapın, yoksa topluca çuvallayacaksınız.

Japonya da battı. Çin bile Rusya'dan ümidini kesip yüzünü batıya döndü. İngiltere varlık bile gösteremiyor, dikkatleri üzerine çekmek istemiyor. Arapların hevesleri kursaklarında kaldı. Suriye meselesi kördüğüm oldu. Türkiye'de sizden olanlar ifşa oldular, çaresiz kaldılar. Borsada her gün devre kesiciler uygulanıyor ama yine de yılın ilk on gününde değer kaybı yüzde ondan fazla.

Donanmalar ortada yok. Japon savaş gemisi de aleme rezil oldu. Her yerde kara para işleri yapılan fabrikalar, otoparklar, apartmanlar, depolar, araçlar yanıyor. Süveyş kanalından bile gemileri sorunsuz geçiremez oldunuz. Daha hangi bir tarafı anlatayım. Konu başlıklarını sıralasam, saatlerce sürer.

Bu kadar bitik haldesiniz ve bütün Ankebut Ağının son ümidi sizsiniz. Pes edemezsiniz. Yorulamazsınız, çarpılamazsınız, bayılamazsınız, ölemezsiniz.

Gerekiyorsa yemek yemeyecek, nefes almayacak, uyumayacak ve çatışacaksınız.

Haydi, haydi, çatışın, gayret edin. Tekrar ayağa kalkın.
Anlıyorum, tamam, kızmayın...

İşiniz kolay değil. Yükünüz hafif değil. Geceleriniz gündüzleriniz birbirine karıştı. Normal bir gün yaşayamaz oldunuz. Ne kadar büyü biliyorsanız yaptınız. Her tekniği denediniz. Eş zamanlı olarak kaç saldırı yaptınız. Bir günde binlerce, belki on binle kişiyi ayinlerde kurban ettiniz. Olmalıydı ve şimdiye kadar nedense olmadı.

Çaresizlikten ve çektiğiniz acılardan bir kenarda krize girip ağladınız ya da camdan, çatıdan atlayıp intihar edenleriniz bile oldu. Aranızda aklını kaybedenler, delirenler de çok oldu.

Lakin sıkın dişinizi... Sonuna geldiniz. Tamam, şu ana kadar olmadı, olacak gibi de durmuyor ama ümidinizi kaybetmemeniz lazım. Tarihte nasıl sürprizler var. "Bitti bu iş, olmaz artık" denilen yerlerden neler neler dönmüş de gerçek olmuş.

Tamam, sayınız da çok azaldı. Haklısınız ama ümidinizi kaybederseniz, zaten o anda topluca bitersiniz. Dünyanın kötülerin elinden iyilerin elinen geçmesine nasıl izin verirsiniz.

Şimdiye kadar ölen arkadaşlarınızı, ölen üstadlarınızı, ölen cinlerinizi düşünün. Hepsi boş yere mi ölmüş olacak?
İyi taraflarından da bakın. Ayağa kalkar ve savaşırsanız, belki de muzaffer olacaksınız. Yine dünyanın her yerinden toplamda milyarlarca insanı sömüreceksiniz. Yine insanların faturalarından, vergilerinden, devletlerin hazinelerinden, ihalelerden, her yerden parayı vuracaksınız. Yine dünyanın her yerinden kara para akacak size... Yine bütün sektörlerde sadece sizin adamlarınız etkili ve yetkili olacak. İş adamlarınız milletlerin ta adını koyacak. "Nasıl soyduk, sömürdük ama" diye kadehler tokuşturacak, kahkahalar patlatacaksınız. İblis size yine cin kadınlarını cariye olarak gönderecek. Gündüzler, köleleştirdiğiniz insanlığın, geceler ile siz efendilerin olacak.

Yine Dubai'ye, Hawai'ye ve benzeri yerlere tatillere gideceksiniz. Yine kimsenin karışamayacağı şekillerde ayinler yapacak, İblis'e insanlar kurban edeceksiniz. Yine müslüman diyarlarından kaçırılmış bebeklere ve çocuklara tecavüz edecek, sonra zevk alarak işkencelerle öldüreceksiniz.

Yine Suriye başta olmak üzere dünyanın türlü yerlerini kan gölüne çevireceksiniz. Uyuşturucu, silah, organ, insan kaçakçılıkları sizden sorulacak. Yine denizler, okyanuslar sizin kara para gemilerinizle dolacak. Yine onlarca ülkenin ittifakı halinde müslüman diyarlarına gelip havadan ve karadan yıkıp geçeceksiniz. Sivil insanların cesetleri çöplüklerden bile toplanır olacak. Yine bu saldırıları müslümanlar için kutsal olan günlerde ve gecelerde yapacaksınız. Yine İslam'ı karalamak ve kötü göstermek için "İslami terör örgütleri" kuracaksınız. Onları besleyecek, eğitecek ve kullanacaksınız. Yine NATO'yu, AB'ni, Rusya'yı, Çin'i, Japonya'yı, Güney Kore'yi, Tayvan'ı eski zamanlarına ulaştıracaksınız.

Bunları düşünün. Sakın ümidinizi kaybetmeyin. İyi odaklanın, motivasyonunuzu yüksek tutun.

Haydi, yapabilirsiniz. Kalkın ayağa ve gayret edin.

Siz şimdi ayağa kalkamazsanız Biden, Putin, Şi, Bohçalı, Tayyip ve diğerleri peş peşe devrilecekler. Şu anda olduğunuzdan bin beter hale geleceksiniz. Bu sizin varlık, yokluk savaşınız. Bakın sizden biri olan Selahattin Demirtaş da söyledi. "Önümüzdeki beş ay içinde, önümüzdeki yüzyılın nasıl olacağı belirlenecek, kesinleşecek" dedi. O da mücadeleye çağırdı. Mani olmak gerektiğini vurguladı.

Haydi kalkın. Önce İblis'e yönelip ağlayın. Sonra kalkıp dünyayı müslümanların başına yıkın. Zaten sizinkiler suni deprem de yapamaz oldular. Siz bari yıkılmayın.
MHPKK üst isimleri arasında "Artık birilerini teslim etmek zorundayız. MHP, kangren olan kolunu kesmek zorunda. Yoksa bu iş daha beter hallere gidiyor" diye değerlendirme yapan MHPKK'liler var.
Yaaa... Öyle ise hemen dönecek miymiş? Yoksa vaziyete bakıp ona göre mi dönecekmiş?

Hani insanların ağzı torba değil ki büzesin. Şimdi birkaç densiz çıkar da "kaçtı" derse, nahoş tartışmalar yaşanır.

En kötüsü de şu ki iş bilen birileri çıkar ve "Suudi Amerika ile Çin aynı merkezden yönetiliyor. Bunların hepsinin rengi yeşil. Ekrem de pek sever yeşili. Yeşil yeşili çekmiştir" falan derse, işte o vakit ortalık daha büyük karışır.
"Deccal çıkmadan önce Mehdi gelecek" demek nasıl bir hezeyandır?

Deccal devri ve küfrü olmadan ve bütün dünyayı sarmadan, Mehdi neden gelsin? Gelirse neyi düzeltsin?

Ne yiyorlar, ne içiyorlar, bu kafaya nasıl ulaşıyorlar, anlamak mümkün değil.
O cübbesi ağzına tıkanasıca münafık herifi yine küffarın bir TV kanalına çıkartmışlar, yine Akademi Dergisinde anlatılan bunca doğru bilgileri boşa çıkartmaya dönük bir program yapmışlar.

Lakin hem münafık hem de kafaları yanık kişiler olduklarını açıkça gözler önüne sermişler.
Şunun anlaşılamayacak, kabullenilemeyecek anlatılamayacak nesi var:

- Deccal cin taifesinden olmayacak, insan türünden olacak. Ömrü çok uzun olacak. Elinde yüksek teknoloji ve metafizik imkanlar olacak.

Asırlara yayılan müdahalelerle dünyanın nizamını şeytani bir niyetle bozacak. İnsanları İslam dininden ve ahlakından uzaklaştıracak. Öyle ki zararı bütün dünyaya yayılacak.

Dünyada hiç İslam devleti/otoritesi kalmayacak. Fen ilimleri çok gelişecek ama din ilimleri yok olmaya yüz tutacak. Müslüman olduğunu iddia eden yığınlar, İslam dininin en temel hususlarını bile bilmeyecekler ve yaşamayacaklar. Dinini, sonsuz saadetini kurtarabilen tek tük olacak.

Deccal bu şartları sağlamak için, dünyanın siyasi ve askeri dengelerine de yön vere vere, harpler ve fitneler çıkarta çıkarta, ayrıca büyücülük ve ileri teknolojiler kullana kullana hep gerçek İslam alimlerini öldürecek, yok edecek. Hep alimler, salihler, veliler çıkan soylara hususi olarak kanca takacak ve musallat olacak. Cinlerle, büyülerle, metafizik tekniklerle de bunu yapacak ve yaptıracak. Zaten emrinde çok yüksek sayıda adamı olacak ve İblis'le ortak çalışacak.

Geriye, ataları/babaları müslüman yığınlar kalsa da gerçek İslamı bilen kalmayacak. Tam da dünya üzerinde gerçek İslam'ı yok ettiğini düşündüğü... Tam da dünyanın her yerinde satanizmin, kötülüğün, zulmün, haksızlığın, cinayetlerin, katliamların, hastalıkların, intiharların, hırsızlıkların, çıplaklığın, cahilliğin hakim olduğunu düşündüğü... Tam da "Müslümanlar artık bir daha asla ayağa kalkamazlar" dediği anda... İşte o Mehdi gelecek.

Ne yaparsa yapsın Deccal Mehdi'yi öldüremeyecek, durduramayacak. Mehdi akıl almaz kabiliyetler sergileyecek. Çok mücadele edecek. Çok çileler çekecek ama pes etmeyecek. Deccal'ın sistemini çözecek, anlayacak ve bir yandan ifşa edecek, bir yandan da ağır/yıkıcı darbeler vuracak. Müslümanlara sarsıcı gerçekleri anlatacak. Deccal'ın gizlendiği mekanını bile onun başına yıkacak. Yeryüzündeki sistemini işlemez hale getirecek.

Mehdi Müslümanlara gerçek İslam'ı anlattıkça da çok zorlanacak. Deccal'ın istediği, izin verdiği şekilde İslam'ı öğrenmiş yığınlar çok şaşıracaklar. Yine de Mehdi pes etmeyecek. Öyle bir hitabeti, anlatma kabiliyeti olacak ki Mehdinin, hiç ilmi meseleleri konuşmaya müsait vasıflarda olmayanlar bile hemen anlayacaklar. Hemen de başka müslümanlara anlatmaya başlayacaklar. Mehdi'nin kuru dalları toprağa saplayıp hemen yeşermesi de bu zaten...

Sonra Mehdi İstanbul'u fethedecek. Sonra da Romaya doğru ilerlerken Deccal artık çıldıracak. Tahammül edemeyecek ve gizlendiği/saklandığı yerden açıkça çıkacak. Son çare olarak bunu yapacak. Zaten o vakte kadar Mehdi herkese Deccal'ı ve sistemini anlatmış, öğretmiş, kabullendirmiş olacak.

Sonra Mehdi Deccal'ı gerçek manada öldürecek. O sırada hz. İsa da inmiş olacak, Mehdi'ye yardımcı olacak.

İşte deccalın çıkışı denirken bazı hadislerde bu kastediliyor. Açıkça göz önüne çıkışı kastediliyor.
Cübbeli denilen o Ahmet Mahmut Ünlü'ye göre şunlar olacak:

Mehdi kendisinin Mehdi olduğunu kırk yaşında öğrenecek. 40 sene daha hayatta kalıp ölecek. Hayatının ikinci kırk yılı içinde, evet sadece kırk yıl içinde... Her bir karışı küfürle, zulümle, fesatla, cahillikle, vahşetle dolu olan dünyayı, dünyanın tamamını İslam diniyle yani Müslümanlarla ve adaletle dolduracak. Öyle ki hiç gayr-i müslim kalmayacak. Hiç gayr-i müslim devlet kalmayacak demiyor, hiç gayr-i müslim insan kalmayacak. Bütün bunlar sadece 40 senede olacak.
Üstelik bunları kısaca özetleyerek anlattıktan sadece birkaç dakika sonra... "Tahrip etmek, bozmak, yoldan çıkartmak çok kolaydır ama düzeltmek çok zor iştir" mealinde cümleler kuruyor.