Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25.1K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Memleketi saran fırtına

Bundan 6-7 ay önce, cezaevinde iken ben de bir rüya görmüştüm.

Kapalı bir mekandayım. Sanki büyük bir fabrikanın çok büyük, tek katlı ve ortasında kolonlar olmayan kısmı kullanım dışı bırakılmış da ben oradayım. Hangar gibi desem değil, daha da büyük bir yer. Ben onun orta kısmında yan duvarlardan birinin dibinde ve dışarı dönük olarak bakıyorum.

Ortam karanlık ve tam bir felaket karanlığı, fırtına karanlığı gibi. Elektrik, aydınlatma falan yok. Önümdeki duvaraya bakıyorum ki sağ yanımda bir kapı var. Kapı ahşap değil, Büyük bölümü camdan oluşan, zayıf ve doğrama bir kapı. Sola doğru bakıyorum ki kapının bana göre solunda bir cam çerçeve var. Bu, mağazaların büyük, tek parça, orta kayıtsız vitrin camları gibi.

Ben kendimi şu şekilde görüyorum. Sağ elimi kapının arkasına destek olarak bastırıyorum. Sol elimi de soldaki çok büyük camın arkasına destek olarak bastırıyorum. Tam o anda dışarda çok ama çok şiddeti bir fırtına çıkmış olduğunu anlıyorum.

#RüyaTabirleri
Ben içeride olduğum ve dışarı çıkmadığım halde rüyada fırtınanın şiddetini anlıyorum, içimde hissediyorum. "Ne kadar da şiddetli. Şimdi bütün Türkiye'yi mahvedecek" diyorum.

Sonra kapı dar olduğu için olsa gerek onu tutabiliyorum ve dışarıdan içeri gelen fırtına baskısı kapıya zarar vermiyor. Lakin aynı anlarda o vitrin camı büyük baskı altında kalıyor ve içe doğru göbek yapıyor. Normalde cam kırılır ama kırılmayıp içe doğru eğriliyor. Ve camın sağ yanında, camla oturduğu çerçeve arasında üç karışlık bir açıklık oluyor. Göbek yaptığı halde aynı açıklık solunda olmuyor. Ben, "Bir keramet var galiba. Normalde bu açıklıktan fırtınanın içeri sızması lazım ama sızmıyor" diye düşünüyorum.

#RüyaTabirleri
O anda arkama bakıyorum ki 8-10 yaşlarında 8-10 çocuk var. Yüzleri gösterilmeyen çocukların bazısı erkek çocuğu, bazısı kız çocukları.

Ve sonra bir anda sahne değişiyor, ben kendimi Amerikan cipleri gibi çok geniş bir lüks cipin içinde görüyorum. Yoldayım ve fırtınanın esip geldiği yöne doğru yol alıyorum. Bir fark ediyorum ki sanki yaz günü, tertemiz havada yol alıyormuş gibiyim. Ne sarsıntı duyuyorum, ne gürültü duyuyorum ne de arabanın sallandığını ve zorlandığını görüyorum. Çok güzel ve sorunsuz bir şekilde yoluma devam ederken arkama dönüp bakıyorum ki çocuklar da arka koltuklardalar.

#RüyaTabirleri
Yola devam ediyorum. Bir yere geliyorum ve oranın fırtınanın başladığı yer olduğunu biliyorum. Fırtınanın başladığı yerin de arkasına geçtiğimi, fırtınayı arkamda bıraktığımı anlıyorum. Bir bakıyorum ki orada askerler ve birkaç askeri araç var. Araçlarından inmişler, ayakta bekliyorlar. Onların, yabancı bir ülkenin askerleri olduğunu anlıyorum. Arabadan iniyorum. Çocuklar da iniyorlar. Yabancı askerlerle biraz konuşuyorum ve sonra onlar yanımdaki çocuklara İngilizce konuşmaya başlıyorlar. "Bu çocuklar İngilizce bilmezler. Sizi anlamıyorlar. Türkçe konuşun" diyorum ve uyanıyorum.

#RüyaTabirleri
ORUÇ TUTMANIN FAZÎLETİ

Medîne-i Münevvere’ye hicretin başlarında, Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) tarafından müslümanlara, her ay üç gün ve bir de Âşûre günü oruç tutmak emrolunmuştu. Hicret-i nebeviyyeden bir buçuk sene sonra, Şâban ayının onunda da Ramazân-ı şerîf orucu farz kılındı.

Bakara Sûresi’nin 185.âyet-i celîlesinde buyrulmuştur ki (Meâlen): “...Şimdi sizden Ramazân ayında hazır bulunan, o ayın orucunu tutsun ve hasta veya sefer hâlinde bulunursa diğer günlerde o miktar oruç tutsun. Allah’ü Teâlâ sizin için kolaylık ister, sizin için güçlük istemez ”...

Hakîm-i Tirmizî Hazretleri, bu âyet-i celîlede geçen yüsr (Kolaylık) kelimesinin tefsîrinde şöyle demiştir: Yüsr, cennetin ismidir. Zîrâ bütün kolaylıklar cennettedir. Usr (Zorluk) ise cehennemin ismidir, zîrâ bütün zorluklar oradadır. Yâni Allah’ü Teâlâ, orucunuz sebebiyle sizin cennete girmenizi istiyor, cehenneme girmenizi istemiyor.
Arı rüyası
Oruç tutan için iki sevinç vardır

Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyuruldu: “Oruç tutan için iki sevinç vardır: İftar ettiğinde (Orucunu tamama erdirip yemek içmek imkânına) kavuştuğu sevinç ve Rabbinin huzûruna çıktığında (Kavuşacağı yüksek derecelerden dolayı) sevinç ”

Tevbe Sûresi’nin 112.âyetinde geçen es-sâlihûn (Seyahat edenler) kelimesi, oruç tutanlar diye tefsîr olunmuştur. Zîrâ hadîs-i şerîfte: “Ümmetimin seyâhati oruçtur” buyurulmuştur. Orucun iki cihetle seyâhate benzerliği vardır:

1- Evvelâ seyâhat eden kimse, çok kere yiyip içmek vesâire nefsinin arzularından mahrum kalır ve bâzı zorluklara sabır ve tahammül etmek mecbûriyetinde bulunur. Oruç da insanı, nefsin arzularından alıkoyması noktasında mühim bir seyâhate benzer.

2- Bir de seyâhat, insanın görmediği, bilmediği birtakım şeylere vâkıf olmasına vesîle olduğu gibi oruç da melekût âlemlerinin gizliliklerine vâkıf olmaya vesîledir. Oruç tutan kimse bu vesîle ile birçok bereketlere tecellilere kavuşur ki böylece mânevî bir makamdan diğerine intikâl etmiş bulunur. Bu cihetle de oruca seyâhat denilmiştir.
'Trump hariç ABD, Erdoğansız bir Türkiye rüyasında’

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün “Türk Demokrasisine Bakış: 2023 ve Ötesi” raporu ve ABD’nin Türkiye politikasını değerlendiren siyaset bilimci Onur Erim “Trump hariç ABD, Erdoğansız Türkiye rüyasında çünkü Erdoğan’ın kendilerine biat etmeyeceğini anladılar.Kamuoyunu Erdoğan’ın yenilebileceği fikrine alıştırmaya çalışıyorlar” dedi.

ABD Savunma Bakanlığı’na hazırladığı raporlarla ön plana çıkan ve Amerikan hükümetine bağlı düşünce kuruluşu RAND Corporation’un Türkiye’ye ABD dostu muhalefet oluşturma’ çağrısı yapan raporunun ardından ABD'den Türk siyasetine ilişkin çarpıcı bir rapor daha geldi.
'Kamuoyunu Erdoğan’ın yenilebileceği fikrine alıştırmaya çalışıyorlar’ 

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü, AK Parti’nin kuruluşundan bugüne olan süreci özetleyen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dönemini ve Türkiye’yi bekleyen seçimleri mercek altına alan 'Türk Demokrasisine Bakış: 2023 ve Ötesi' isimli bir rapor kaleme aldı. 

Dünyanın koronavirüs salgınıyla mücadele ettiği bu dönemde gelen bu raporu, siyaset bilimci Onur Erim değerlendirdi. Erim raporun, öncülleri gibi toplumu belirli fikirlere alıştırma saikiyle yazıldığını savunarak “Mevzubahis olan enstitü ve benzer şekilde fikir beyan eden bu ‘düşünce kuruluşları’ aslında bir süredir, ‘Erdoğan 2023’te yenilebilir’ , ‘Erdoğan’ı yenme potansiyeli olan lider aday adayları var’ ve ‘Erdoğan 2023’te seçimi kazansa bile Türkiye daha da kötüye gidecek’ gibi fikirleri empoze etmeye çalışıyorlar” diyor. 
RAND’ın odağında TSK vardı’ 

Hem RAND hem de Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu savunan Erim “Her iki raporun hedefinde de Erdoğan var. Ancak bu enstitüden farklı olarak RAND, ABD silahlı kuvvetlerine bağlı, fonlanan bir kuruluş ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni konu alarak belki de TSK içinde olduğunu düşündüğü bir takım damarları kendi saflarına çekmeye çalışmış olabilir” ifadelerini kullandı. 

‘Bu enstitünün ABD’deki İsrail lobisinin resmi organı olduğu bilinen bir gerçek’

Erim “ABD’de Erdoğan’a nispeten yakın olan ismin ABD Başkanı Donald Trump olduğunu da kabul edersek, Erdoğan’a aleni karşıt olan Pentagon ve onun bünyesinde bulunan RAND Corporation’ın Erdoğan’ın aleyhinde yayın yapması zaten hiç şaşırtıcı değil. Tabii, Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün de ABD’deki İsrail lobisinin resmi organı olduğunu düşünürsek, bu kuruluşun da Erdoğan’ı hedef almasında da şaşılacak hiçbir şey yok” diye devam etti.  
Akademi Dergisi
Erdoğan ve damadının yönettiği Varlık Fonu raporları Meclis'ten gizleniyor Türkiye Varlık Fonu’nun yasaya göre 7 ay önce Meclis’e sunulması gereken 2018 yılı denetim raporunun bir aydır gizlendiği ortaya çıktı. Türk Hava Yolları’ndan Türk Telekom’a, bünyesinde…
Varlık Fonu'na devredilen Çaykur'un üç yıllık zararı 1,5 milyar liraya ulaştı

ÇAYKUR, 2019 yılında da zarar etti. Birgün'ün haberine göre; 2019'da 36 milyon 367 bin TL’lik reklam yapıldı. Fuar, festival gibi etkinliklere harcanan tutar ise 896 milyon TL oldu.
Bilim Kurulu Üyesi Azap: Ülkedeki mevcut vaka sayısı kadar, koronavirüs hastası olabilir

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, Türkiye’de kamuoyuyla paylaşılan vakaların sadece PCR testi pozitif çıkan hastalar olduğunu belirterek, mevcut vaka sayısı kadar daha koronavirüs hastası olabileceğini söyledi.

Türkiye’de koronavirüs testi negatif çıksa da klinik bulguları koronavirüse işaret eden hastaların da kayıtlarının tutulduğunu açıklayan Prof. Azap, söz konusu hastalara da koronavirüsmüş gibi yaklaşıldığını söyledi. Hastalığın tanısında kullanılan PCR testlerinin çok duyarlı olmadığını hatırlatan Alpay Azap, hastanın öyküsündeki ipuçları ve klinik bulguları göz önünde bulundurularak tedaviye başlandığını da sözlerine ekledi.

Azap, kamuoyuyla paylaşılan rakamların sadece PCR testi pozitif çıkmış kişilerden oluştuğunu söyledi. Olası vakaların sonradan da toplam rakama dahil edilebileceğini ifade eden Prof. Azap, bazı ülkelerin bu yöntemle sayı düzeltmesi yaptığını belirtti.
Ve Griler, Siyonistlerin, Ankebut Ağı'nın, Mason teşkilatının içine hep sızdılar. Onların hedefleri de dünyayı ele geçirmek ve tek bir merkezden yönetmek
Forwarded from Akademi Dergisi
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Bak, bu cesedin gerçek ceset olduğunu sanmıyorum. Bence başka bir şeyi taşıyan bir çeşit nakil vasıtası..."
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Bu sistem, batmakta olan bir gemiden 800’e kadar yolcuyu kurtarmak için tasarlanmış.
Forwarded from Akademi Dergisi
Havamız Merkürlülere iyi gelmiyor

Merkürlüler, bizim dünyamızın atmosferinde rahatça nefes alamıyorlar. Dünyamızdaki basınç, radyasyon ve ısı miktarı onları hiç rahatsız etmiyor, onlara da uyuyor ama dünyamızdaki hava onlara uymuyor. Havadaki gazların oranı, hususiyle de oksijenin oranı onları çok zorluyor.

Astronot kıyafeti giymiyorlar, kask takmıyorlar ama bu sorunu çözmek için boyunlarına bir cihaz takıyorlar. Bu cihaz, bizim atmosferimizdeki havayı soluduklarında, boğazlarından geçerken bir işlem yapıyor ve onların bedenine uygun hale getiriyor. Böylelikle dünyamızda hiç zorlanmadan nefes alabiliyorlar.

Bu sorun bizim için de geçerli. Biz Merkür'e gidecek olsak, biz de orada sorun yaşayacağız. Merkür'ün havasındaki oksijen oranı bize yetersiz gelecek. Bizdeki oksijen oranı da onlara çok yüksek/fazla geliyor.