Kitap Alıntıları
10.9K subscribers
4.05K photos
554 videos
176 links
Kitap alıntıları bahane, ben içimi döküyorum.

Web sitemiz: https://binbirkitap.net

💬 İletişim/Reklam: @ameleoit
Download Telegram
"Rahatım bozulsun diye okudum. Bana bir şekilde eziyet çektirmeyen yazar ilgimi çekmez." diyor Emil Michel Cioran

Aynı zamanda Çürümenin Kitabı ve Doğmuş Olmanın Sakıncası Üzerine kitaplarının yazarı kendisi.
Peki sizlere bir şekilde eziyet çektiren uykunuzu kaçıran uzun uzun düşündüren bir kitap yahut kitaplar var mı, bizimle paylaşır mısınız? 🙃
Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz, kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.

Çürümenin Kitabı, Emil Michel Cioran
Gün batımı kaybolduğu için sevilir. Çiçekler solduğu için sevilir. Bahçedeki köpekler ve mutfaktaki kediler, yakında gitmeleri gerektiği için sevilir. Başka sebepler de vardır tabii, ama sabah sefalarının ve öğleden sonra gülücüklerinin kalbinde bir veda vaadi yatar. Yaşlı bir köpeğin gri burnunda hoşça kal yazar. Eski dostların yorgun yüzlerinden, dönüşü olmayan uzun yolculuklar okunur.

Topraktan Dönenler, Ray Bradbury
+Mutsuzum
-Cidden mi, ne zamandır?
+Unutmuşum

Godot'yu Beklerken, Samuel Beckett
Ve yanılmıyorsam yalnız insanların,
Kahvaltı edip ağladıkları pazar sabahları yokmuş o zaman.
Mesela o zamanlar
Mutsuz olduğunda insanlar,
Yok olurmuş bazı dakikalar…

Ah'lar Ağacı, Didem Madak
Gidersen yıkılır bu kent diye bir kitap var, Ahmet Telli'nin şiir kitabı.
Alıntıya ihtiyaç var mı?
-Yazarım sana.

+Yazma. O zaman bekliyor insan. Buraya çok az insan geliyor, çok insan gidiyor. Kalan da bekliyor ama bazen çok uzun bekliyor. Yani hani mesela zannediyorsun ki, bi yoldan birisi gelecek. boş, uzun bi yol. Devamlı ona bakıyorsun. Sonra kimse gelmiyor.

Yazma.
Sen benim yıllarımı almışsın da ben senin hayatından iki günde çıkmışım gibi
Ağlamıyordum, ama yüreğimin üstünde taş gibi ağır bir şey vardı."

İlkgençlik, Lev Tolstoy
“Tesadüflere ihtiyaç var, plansız ve zamansız gelen güzelliklere...” (Şeker Portakalı)
Ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz,
allahı da kedileri de çok severiz.

Merhaba Canım/Arkadaş Zekai Özger
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
''Kötü günlerin iyi tarafları da vardır. İnsanları tanırsın, özellikle yanında sandıklarını.''

Haruki Murakami
Victor Hugo, Sefiller kitabını şöyle bitiriyor:

“Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç.”
“O mucize asla olmayacak”
Bizim kalbimiz hep kırıktır çocuk.
Ama yine de eksik etmeyiz sol cebimizden umudu

Nazım Hikmet
Kaçanların değil, savaşanlarındır güzel günler.
Seni yıkan o müthiş cümle?
İtiraf etmeliyim ki, aziz okur, benim ömrüm, her birini gebertmek istediğim insanlarla aramdaki buzdağlarını eritmeye çalışmakla geçiyor. Mesela zenginlerden nefret ediyorum, ne yapayım, elimde değil. O restoran sürüngenleri, fiyaka kumkumaları, yapmacık kasvetin mıymıntı bekçileri, ticari bir şiveyle konuşan zehirli papağanlar, hileli bir neşe içinde geviş getiren bunak vampirler, modanın ipiyle kuyuya inen kibirli cambazlar, tatile gebe fırlamalar, alaturka bir sadizmle zıvanadan çıkanlar, alafranga bir mazoşizmle yılışıklaşanlar… Hepsine teker teker Kolombiya kravatı takmak istiyorum!
(Kolombiya kravatı: Meksika mafyasının uyguladığı bir cezalandırma biçimi: Kurbanın gırtlağına bir delik açılır ve dili bu delikten sarkıtılır.)

Düblörün Dilemması, Murat Menteş
Elbet bir eylül Ankara'sında denk geliriz