This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Ben giderken en çok seni götürdüm.
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları.
Yardan düşmüştüm,
Yaralarım yardan armağandı...
Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası.
Ben sevmeyi beceremedim,
Belki de sevilmeyi...
Benim sevmeye engel evcil acılarım.
Şehre bir yağmur yağdı Ben ağladım..."
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları.
Yardan düşmüştüm,
Yaralarım yardan armağandı...
Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası.
Ben sevmeyi beceremedim,
Belki de sevilmeyi...
Benim sevmeye engel evcil acılarım.
Şehre bir yağmur yağdı Ben ağladım..."
❤🔥63👍8😢5❤3🌚2
Evde en çok yaptığım şey kitap okumaktı. Kitap okuyarak yükselen duyguları başka etkilerle bastırmayı düşünüyordum. Kullanabildiğim tek dış etki ise okumak, yine okumaktı. Okumanın bana çok yardımı dokunuyordu; coşku veriyor, acı veriyordu. Arada bir canımı son derece sıktığı da oluyordu."
Fyodor Dostoyevski/Yeraltından Notlar
Fyodor Dostoyevski/Yeraltından Notlar
❤73❤🔥16👍9
Karşılıksız veya söylenmemiş bir aşkı olan genç kadın ya da erkek, aşık olduğu kişinin hayatını iş edinen bir dedektiflik bürosu kurar. Küçük parçalarını bildiği o hayatın bütününü görmek için uğraşır, çıldırır. Çünkü ortaya çıkacak bütünde kendi yerinin ne olduğunu ölesiye merak eder.
Barış Bıçakçı/Veciz Sözler
Barış Bıçakçı/Veciz Sözler
❤45👍16❤🔥9⚡1
Sonra büyüyoruz. Dünyanın bize öğretildiğinden farklı iktidar kurallarının olduğunu, düşenin dostu olmadığını, hayatın adaletsiz olduğunu, karşılıksız aşk denen bir olgu olduğunu, yalan söyleyenlerin mumlarının yatsıdan sonra da yanmaya devam edebileceğini tecrübe ediniyoruz.
Barış Muşlu/Yıka Beynini
Barış Muşlu/Yıka Beynini
❤🔥35👍17💯4❤3😢3⚡1
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
4213 sigara izmaritini hangi adam sevdiği kadının dudakları değdiği için toplar ki?
Kemal yapmıştı. Sırf Füsun'un dudaklari değdiği için de değil, ona ait bir parça olarak düşündüğü için toplamıştı bu izmaritleri.
İzmaritleri küllüğe bastırış şekillerinde Füsun'un duyguları gizlidir.
Kemal yapmıştı. Sırf Füsun'un dudaklari değdiği için de değil, ona ait bir parça olarak düşündüğü için toplamıştı bu izmaritleri.
İzmaritleri küllüğe bastırış şekillerinde Füsun'un duyguları gizlidir.
❤🔥53❤15🥱9🤔4👍2
Durup durup ıssız yerlerde
“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol daha çok işimiz var” diyorum
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum
Sitare, Dilaver Cebeci
“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol daha çok işimiz var” diyorum
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum
Sitare, Dilaver Cebeci
❤58❤🔥8👍8🔥5
...iyinin neden iyi olduğunu bilmemesi, onu yıllarca rahatsız etmiştir. Güzeli anlatamamak, rüyada bağırmak isteyip de sesi çıkmayan insanın dehşetine düşürüyordu onu. Selim başkalarına yer yer güzel gelen açıklamalarını, yüzeyde kalan ve kafasındaki güzelliği bozan bir yarım yamalalık sayardı.
Tutunamayanlar/Oğuz Atay
Tutunamayanlar/Oğuz Atay
❤53👍6✍4⚡1
Bir umudun insandan neler götürebileceğinin farkına varacak kadar yaşadım sanırım !
İlla mutlu olunurdu ömre yazılan tünelde..
Kimi erken barışır avuç içiyle,
Kimi geç tanışır yastığının yaşlı köşesiyle..
Ellerini bağdaştırıp kendine sarılan insanları bilir misiniz ?
Ne acıdır değil mi ? -kendine kendinden başka yakın edemediği bir insanın olmayışı..
Ben buna kalıbına sığmayan yalnızlıklar diyorum..
Eğer bir kalıba sığsaydı yalnızlık !
İçimde onlarca cesedin sessiz feryadı duyulmazdı, köşe başı herhangi bir şehirde..
Aslında aynı Dünyanın farklı karakterlerinde yer bulmuş insanlarız hepimiz,
Biraz ötede bir Dünya olsa bu kadar kırgınlığın bir arada toplanmasına anlam verilebilirdi belkide..
Şimdi ise yaşantılar farklı hüzünler aynı yolda kuyruğa durmuş, sıra bekliyor gibi..
Senin anlam veremediğin hayatın bir başkası için muazzam olduğunu görüyorsun bir süre sonra !
Buda hayatın sen daha güzel mutluluklara layıksın deme şeklidir,
Bi bakıma teselli ikramiyesi, bunu düşünmekle yetin der gibi..
Bir Günlüğüne her insana bir Dünya kurma fırsatı verilseydi eğer !
Adını çağrıştıran herşeyi infaz ederdim !
Yaz çocuk
Bu benim infazımdır..
İlla mutlu olunurdu ömre yazılan tünelde..
Kimi erken barışır avuç içiyle,
Kimi geç tanışır yastığının yaşlı köşesiyle..
Ellerini bağdaştırıp kendine sarılan insanları bilir misiniz ?
Ne acıdır değil mi ? -kendine kendinden başka yakın edemediği bir insanın olmayışı..
Ben buna kalıbına sığmayan yalnızlıklar diyorum..
Eğer bir kalıba sığsaydı yalnızlık !
İçimde onlarca cesedin sessiz feryadı duyulmazdı, köşe başı herhangi bir şehirde..
Aslında aynı Dünyanın farklı karakterlerinde yer bulmuş insanlarız hepimiz,
Biraz ötede bir Dünya olsa bu kadar kırgınlığın bir arada toplanmasına anlam verilebilirdi belkide..
Şimdi ise yaşantılar farklı hüzünler aynı yolda kuyruğa durmuş, sıra bekliyor gibi..
Senin anlam veremediğin hayatın bir başkası için muazzam olduğunu görüyorsun bir süre sonra !
Buda hayatın sen daha güzel mutluluklara layıksın deme şeklidir,
Bi bakıma teselli ikramiyesi, bunu düşünmekle yetin der gibi..
Bir Günlüğüne her insana bir Dünya kurma fırsatı verilseydi eğer !
Adını çağrıştıran herşeyi infaz ederdim !
Yaz çocuk
Bu benim infazımdır..
❤38👍26👏2
Hüseyin Rahmi Gürpınar, anneanne, teyzeler, dadılardan oluşan kadınlarla dolu bir evde büyüdüğü için onlardan nakış işlemeyi, dantel örmeyi, yemek yapmayı, müziğe, estetiğe derin bir sevgi beslemeyi öğrenmiş. Muhtemeldir ki romanlarında kadınları, onların iç dünyalarını bu kadar iyi anlatması çocukluğunda büyüdüğü bu ortamın eseridir.
Hüseyin Rahmi’nin bir sürü eldiveni vardı. Sokağa, eldivensiz hiç çıkmazdı. Bunları, şık olmak düşüncesiyle değil, mikrop kapma korkusuyla giyerdi. Kapı kollarına mendilsiz dokunmazdı. Hiç kimseyle tokalaşmaz. Peçetesiz, kolonyasız evden çıkmazdı. Jestler yaparak konuşan, kibar bir İstanbul hanımefendisi gibi ellerini dizlerinin üzerinde kavuşturarak oturan ya da kısa kahkahalarla gülerek bitiştirdiği parmaklarıyla dudaklarını kapatan, kravat, papyon gibi aksesuarlara düşkün, kırmızı renge tutkun Hüseyin Rahmi zaman zaman da kendinden beklenmeyecek kadar sert üslupla yazılmış makaleleriyle kendisini şakacı, nazik biri olarak hatırlayanları şaşırtmıştır.
Hüseyin Rahmi’nin bir sürü eldiveni vardı. Sokağa, eldivensiz hiç çıkmazdı. Bunları, şık olmak düşüncesiyle değil, mikrop kapma korkusuyla giyerdi. Kapı kollarına mendilsiz dokunmazdı. Hiç kimseyle tokalaşmaz. Peçetesiz, kolonyasız evden çıkmazdı. Jestler yaparak konuşan, kibar bir İstanbul hanımefendisi gibi ellerini dizlerinin üzerinde kavuşturarak oturan ya da kısa kahkahalarla gülerek bitiştirdiği parmaklarıyla dudaklarını kapatan, kravat, papyon gibi aksesuarlara düşkün, kırmızı renge tutkun Hüseyin Rahmi zaman zaman da kendinden beklenmeyecek kadar sert üslupla yazılmış makaleleriyle kendisini şakacı, nazik biri olarak hatırlayanları şaşırtmıştır.
❤49👍10✍3❤🔥2🤯1