"Dün seni sevdim,
Bugün de seviyorum,
Öbür gün borcum olsun.
Yaşarsam söz, yine seni seveceğim."
Nazım Hikmet
Bugün de seviyorum,
Öbür gün borcum olsun.
Yaşarsam söz, yine seni seveceğim."
Nazım Hikmet
❤110🥰14👍10🤔3
"İnsan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor."
Kardeşimin Hikayesi, Zülfü Livaneli
Kardeşimin Hikayesi, Zülfü Livaneli
❤76👍14
"Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi
ne kapanan kapılar
ne yıldız kayması gecede
ne ceplerde tren tarifesi
ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya.
İki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı,
hüznün arması ayrılık.
O küçük ölüm!
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
‘bulmacanın beş harfli yemek sorusuna’ yanıt aramanla halkalanmış,
‘Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı’
türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip,
‘bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ‘
diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan.
Şimdi anlıyor musun gidişinin neden ayrılık olmadığını,
bir yaprağın düşmesi kadar ancak acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını, kar yağdırmadığını yaz ortasında….
Ne mi yapacağım bundan sonra?
Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir yazmayacağım bir süre,
Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye.
Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık.
Trafik polislerine adres sormayacağım,
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye….
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?
Tenin tenime bu kadar sinmişken,
ömrüm azala azala önümden akarken,
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime,
bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım."
Senin Korkularını Benim İnceliğimi,
Şükrü Erbaş
Ne araya yolların girmesi
ne kapanan kapılar
ne yıldız kayması gecede
ne ceplerde tren tarifesi
ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya.
İki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı,
hüznün arması ayrılık.
O küçük ölüm!
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
‘bulmacanın beş harfli yemek sorusuna’ yanıt aramanla halkalanmış,
‘Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı’
türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip,
‘bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ‘
diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan.
Şimdi anlıyor musun gidişinin neden ayrılık olmadığını,
bir yaprağın düşmesi kadar ancak acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını, kar yağdırmadığını yaz ortasında….
Ne mi yapacağım bundan sonra?
Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir yazmayacağım bir süre,
Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye.
Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık.
Trafik polislerine adres sormayacağım,
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye….
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?
Tenin tenime bu kadar sinmişken,
ömrüm azala azala önümden akarken,
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime,
bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım."
Senin Korkularını Benim İnceliğimi,
Şükrü Erbaş
❤54👍14👏10
"Bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama zekiyim, sadece geceleri izin veriyorum çıkmasına,
herkes yattıktan sonra.
orada olduğunu biliyorum,
derim ona, kederlenme artık.
sonra yerine koyarım yine
ama hafifçe öter
tamamen ölmesine de izin vermiyorum.
Ve birlikte uyuyoruz
gizli antlaşmamızla
ve insanı ağlatacak kadar güzel,
ama ben ağlamam, ya siz ?"
Charles Bukowski
çıkmaya can atan
ama zekiyim, sadece geceleri izin veriyorum çıkmasına,
herkes yattıktan sonra.
orada olduğunu biliyorum,
derim ona, kederlenme artık.
sonra yerine koyarım yine
ama hafifçe öter
tamamen ölmesine de izin vermiyorum.
Ve birlikte uyuyoruz
gizli antlaşmamızla
ve insanı ağlatacak kadar güzel,
ama ben ağlamam, ya siz ?"
Charles Bukowski
👍51❤37👏2🔥1
"Hayat da tiyatro oyununa benzer bir şeydir, maskesi düşene kadar herkes bu oyunu sürdürür. Hayattır nitekim insanlara olduklarından farklı roller biçen: Az önce morlar kuşanmış bir kral olan bir bakarsınız paçavralar içinde bir köle oluvermiş. Bir yanıltmacadır sürüp gider ama bir komediden de farklı bir şey beklenemez doğal olarak."
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
👍58👏13❤11👎2
"Yorgunum, şu odanın kapısından dışarı adım attığım an gülümsemek zorunda olmaktan sıkılmış...
Sanki bir daha hiçbir şey bana nefes aldırmayı sevdiremeyecek ve sanki bir daha hiç kimse bu yolda yürüsün istemeyeceğim benimle.
Sanki bir kez daha yenilmekten korkuyor gibiyim ve sanki bir defa daha düşersem bir daha ayağa kalkamayacak kadar güçsüz..."
Sanki bir daha hiçbir şey bana nefes aldırmayı sevdiremeyecek ve sanki bir daha hiç kimse bu yolda yürüsün istemeyeceğim benimle.
Sanki bir kez daha yenilmekten korkuyor gibiyim ve sanki bir defa daha düşersem bir daha ayağa kalkamayacak kadar güçsüz..."
👍58❤27👏5🔥1🤔1