Akademi Dergisi
Çünkü aileyi yıkmak istiyorlar. Aileyi yıkarak toplumu, toplumu yıkarak devleti yıkmak istiyorlar. Bu sayede son kalan Türkleri/müslümanları da yıkmak istiyorlar.
Kadının çalışması, belli şartlara riayet edildiğinde kesinlikle haram değil ama velisinin ya da eşinin rızası lazım. Her sahada da çalışamaz. Ailesini, çocuklarını da ihmal edemez. Kendini erkek gibi "evin reisi" gibi göremez. Kocası ile bir sayamaz. Türlü hususları, dengeleri görmezden gelemez.
Lakin masonlar kadınların çalışmasını isterken, tam olarak bunları yıkmak, kadınla erkeği karşı iki taraf gibi yapmak istiyorlar. Toplumda huzur ve sükunun tamamen kaybolması için uğraşıyorlar. İş yerlerinde de evlerde de huzur bulunamaz olsun diye, bu sebeple erkekler derbeder olsun, yaralı olsun, sorunlu olsun, mücadele edemesin, dik duramasın, karakterli olamasın, kendini salsın, çaresizce nefsine uysun ve kadınların istediği şekle girsin diye bunu yapıyorlar.
Ademoğullarına bütünüyle düşmanlar. Hiçbir yerde insanlığın iyiliğini istemiyorlar. Bu nedenle kadınları ve kadınlara dair meseleleri acımasızca bir silah olarak kullanıyorlar. Bunu basın, medya, sosyal medya, devlet erki, hukuk sistemi, eğitim sistemi gibi kritik araçları/vesileleri kullanarak yapıyorlar.
Soros'un ve benzerlerinin sözde STK'leri de bu nedenle hep kadınlar üzerine odaklanarak faaliyet gösterdiler, gösteriyorlar.
Lakin masonlar kadınların çalışmasını isterken, tam olarak bunları yıkmak, kadınla erkeği karşı iki taraf gibi yapmak istiyorlar. Toplumda huzur ve sükunun tamamen kaybolması için uğraşıyorlar. İş yerlerinde de evlerde de huzur bulunamaz olsun diye, bu sebeple erkekler derbeder olsun, yaralı olsun, sorunlu olsun, mücadele edemesin, dik duramasın, karakterli olamasın, kendini salsın, çaresizce nefsine uysun ve kadınların istediği şekle girsin diye bunu yapıyorlar.
Ademoğullarına bütünüyle düşmanlar. Hiçbir yerde insanlığın iyiliğini istemiyorlar. Bu nedenle kadınları ve kadınlara dair meseleleri acımasızca bir silah olarak kullanıyorlar. Bunu basın, medya, sosyal medya, devlet erki, hukuk sistemi, eğitim sistemi gibi kritik araçları/vesileleri kullanarak yapıyorlar.
Soros'un ve benzerlerinin sözde STK'leri de bu nedenle hep kadınlar üzerine odaklanarak faaliyet gösterdiler, gösteriyorlar.
Bir erkekle bir kadına aynı ağırlığı taşıtmak eşitliktir ama adalet değildir. Kadınların bünyesi erkekler gibi olmadığına göre, bu şartlarda eşitlik, adaletsizliğin ta kendisidir.
Son yıllarda bu "eşitlik" palavrasını, tuzağını eskisi kadar dillendiremiyorlar. Çok sağlam cevaplar, kapaklar aldılar ve çokça da ifşa oldular.
Son yıllarda bu "eşitlik" palavrasını, tuzağını eskisi kadar dillendiremiyorlar. Çok sağlam cevaplar, kapaklar aldılar ve çokça da ifşa oldular.
Bir yandan söylemlerini değiştirdiler. Diğer yandan aynı maksada doğru gitmeye devam ettiler. "Toplumsal cinsiyet eşitliği" diye uydurma tabirler, kaideler dayattılar.
Toplumdaki bütün kadınlarla bütün erkeklerin eşit olmasını bir yana bırakalım, toplumdaki bazı erkeklerle diğer erkekler bile eşit değiller. Bazı kadınlarla diğer kadınlar da eşit değiller.
Eşitlik iddiası bir yanılgı değil, açıkça bir kasıt... Açıkça bir tuzak.
Toplumdaki bütün kadınlarla bütün erkeklerin eşit olmasını bir yana bırakalım, toplumdaki bazı erkeklerle diğer erkekler bile eşit değiller. Bazı kadınlarla diğer kadınlar da eşit değiller.
Eşitlik iddiası bir yanılgı değil, açıkça bir kasıt... Açıkça bir tuzak.
Kısa süre önce, kadınların, kocalarının soy isimlerini taşımak zorunda olmadığına dair de karar ilan ettiler. Bunlar da hep masonik faaliyetler.
Erkeklerin hakimiyeti altında, kontrolü, koruması, sevgisi, şefkati altında yaşayan kadınlar görmek istemiyorlar. Huzurlu bir millet ve devlet görmek istemiyorlar.
Erkeklerin hakimiyeti altında, kontrolü, koruması, sevgisi, şefkati altında yaşayan kadınlar görmek istemiyorlar. Huzurlu bir millet ve devlet görmek istemiyorlar.
Kadınların hırslarıyla, duygu karmaşalarıyla, sistematik bakış açısından uzak ve çoğu zaman erkeklere "tuhaf" gelen tarzlarıyla her şeye karışmalarını istiyorlar. Erkekleri dinlememelerini, onları adamdan bile saymamalarını istiyorlar.
Kısım kısım planlarını uygulamaya devam ediyorlar.
Kısım kısım planlarını uygulamaya devam ediyorlar.
Neticesi olarak kadınlara şiddet ve kadın cinayetleri hiç azalmadı. Onlarca senedir arttı ve artış hızı da yükseliyor.
Çünkü kadınla erkeğin mutlu eşler olmasının önü eğitim sisteminden yayıncılığa, devletin kanunlarına kadar, her şeyle kesiliyor. Kadınla erkek iki düşman taraf haline getiriliyor. Bunun için de uydurma hukuki söylemler, tartışmasız hukuk kaideleri gibi dayatılmak isteniyor. Bakın arkasına o belli başlı kripto hainler, holdingleri, sözde STK'leri, sözde TV kanalları, sözde gazeteleri, sözde siyasi partileri var ki hepsini mason biraderler kontrol/idare ediyorlar. Tek merkezli bir sistem bu...
Çünkü kadınla erkeğin mutlu eşler olmasının önü eğitim sisteminden yayıncılığa, devletin kanunlarına kadar, her şeyle kesiliyor. Kadınla erkek iki düşman taraf haline getiriliyor. Bunun için de uydurma hukuki söylemler, tartışmasız hukuk kaideleri gibi dayatılmak isteniyor. Bakın arkasına o belli başlı kripto hainler, holdingleri, sözde STK'leri, sözde TV kanalları, sözde gazeteleri, sözde siyasi partileri var ki hepsini mason biraderler kontrol/idare ediyorlar. Tek merkezli bir sistem bu...
Kadının şımartıldığı bir ülkeye atom bombası atılmasına gerek yok. Zaten ülke genelindeki her yerde hatta her hanede kurulu düzen kalmıyor, yıkılıyor. Atom bombasından daha yıkıcı tesiri oluyor.
Neticede başta kadınlar mahvoluyor. Erkek olamıyorlar, erkeksi ama erkek olamamış bir canlı türüne dönüşüyorlar. Erkekler mahvoluyor çünkü karşısında kadınsı duyguları ve tavırları olan, kendisini tamamlayan bir canlı türü aradığı halde bulamıyor. Çocuklar mahvoluyor, çünkü aile denilen fitne yuvasında bir gün bile huzurlu, kavgasız, sorunsuz geçmiyor.
Hatta bu sistem öyle işlemeye başlıyor ki kadının düşmanı da kadın oluyor.
Bütün bunlar İblis'in yüz bin senelik şeytanlık tecrübeleri ve bunları masonlar üzerinden toplumlara dayatıyor.
Neticede başta kadınlar mahvoluyor. Erkek olamıyorlar, erkeksi ama erkek olamamış bir canlı türüne dönüşüyorlar. Erkekler mahvoluyor çünkü karşısında kadınsı duyguları ve tavırları olan, kendisini tamamlayan bir canlı türü aradığı halde bulamıyor. Çocuklar mahvoluyor, çünkü aile denilen fitne yuvasında bir gün bile huzurlu, kavgasız, sorunsuz geçmiyor.
Hatta bu sistem öyle işlemeye başlıyor ki kadının düşmanı da kadın oluyor.
Bütün bunlar İblis'in yüz bin senelik şeytanlık tecrübeleri ve bunları masonlar üzerinden toplumlara dayatıyor.
Kadının tahsil yapmasına, meslek sahibi olmasına, çalışmasına, maddi imkanlara sahip olmasına, şahsi zenginliği olmasına ve o zenginliğin kendi tasarrufunda olmasına, kimsenin karşı olduğu yok.
Lakin kadının, velisi ya da kocasının rızası olmadan kafasına buyruk şekilde ve bir de istediği sektörde, iştediği iş yerinde çalışmasına karşıyız.
Kadının ailesini, çocuklarını ihmal etmesine ve ailenin dengesinin şaşmasına karşıyız.
Kadının erkeksi bir hale getirilmek istenmesine karşıyız.
Kadının, kendini çalışmaya mecbur hissedeceği bir baskı altına alınmasına karşıyız.
Kadının çalışıp kazandığının kocası, babası vs tarafından elinden alınmasına da karşıyız.
Bizler kadınların haklarını da erkeklerin haklarını da savunuyoruz ve adaletten yanayız.
Lakin masonların kontrolündeki mecralar, bu gibi cümleleri daha ilk duyduklarında bile başlıyorlar yaygaraya... Başlıyorlar fikir ve ifade hürriyetini, yayın hürriyetini baskılamaya... Buna rağmen onlar güya medeni oluyorlar, bizler de güya yobaz...
Lakin kadının, velisi ya da kocasının rızası olmadan kafasına buyruk şekilde ve bir de istediği sektörde, iştediği iş yerinde çalışmasına karşıyız.
Kadının ailesini, çocuklarını ihmal etmesine ve ailenin dengesinin şaşmasına karşıyız.
Kadının erkeksi bir hale getirilmek istenmesine karşıyız.
Kadının, kendini çalışmaya mecbur hissedeceği bir baskı altına alınmasına karşıyız.
Kadının çalışıp kazandığının kocası, babası vs tarafından elinden alınmasına da karşıyız.
Bizler kadınların haklarını da erkeklerin haklarını da savunuyoruz ve adaletten yanayız.
Lakin masonların kontrolündeki mecralar, bu gibi cümleleri daha ilk duyduklarında bile başlıyorlar yaygaraya... Başlıyorlar fikir ve ifade hürriyetini, yayın hürriyetini baskılamaya... Buna rağmen onlar güya medeni oluyorlar, bizler de güya yobaz...
Bilimsel gerçekler var. On beş seneye yakındır kadınla erkeğin eşit olmadığına dair bilimsel temellere dayanan yorumlar, yayınlar yapıyorum.
Dünyanın dört bir yanında büyük şirketlerin kadınları vitrin olarak çalıştırdığını, kadınlara erkekler gibi maaş, yetki ve sorumluluk vermediğini... Kadınlardan erkekler gibi iş verimi beklemediğini ispatlarıyla hep anlattım.
Dünyanın dört bir yanında büyük şirketlerin kadınları vitrin olarak çalıştırdığını, kadınlara erkekler gibi maaş, yetki ve sorumluluk vermediğini... Kadınlardan erkekler gibi iş verimi beklemediğini ispatlarıyla hep anlattım.
En önde gelen güya kadın hakları savuncusu şirketlerin hatta Facebook ve Google'ın bile kadınlara erkekler gibi iş ve para vermediğinin haberlerini de paylaştım.
Senelerdir bu gibi hadiseler yaşanmaya devam ediyor ve güya kadın erkek eşitliğini savunan ve masonlara ait olan o dev şirketlerde bile kadınlara asla erkek işleri verilmiyor. Birkaç vitrin ile görüntü veriliyor, imaj yapılıyor.
Senelerdir bu gibi hadiseler yaşanmaya devam ediyor ve güya kadın erkek eşitliğini savunan ve masonlara ait olan o dev şirketlerde bile kadınlara asla erkek işleri verilmiyor. Birkaç vitrin ile görüntü veriliyor, imaj yapılıyor.
Güya astronot yapılan kadınların tam manasıyla baş belasına dönüştüklerini de teknik kısımları dahil anlattım.
Çok sayıda şirkette, çalışan kadınların aybaşı zamanında yakalarına bunu belli eden bir rozet taktırıldığını... Ve diğer çalışanlara "Bu kadının sıkıntısı var, ruh hali iyi değil ama geçici bir sorun. Birkaç gün bu kadına bulaşma ve alttan al. Onun davranışlarında sakın mantık arama, sakın öfke krizlerine girme ve kavga etme." mesajı verildiğini de paylaştım.
Çünkü aybaşı halinde kadınlar sadece fiziki sorunlar, sancılar yaşamıyorlar. Ruhi, zihni olarak da daralıyorlar ve bu, kararlarına, davranışlarına da yansıyor.
Çünkü aybaşı halinde kadınlar sadece fiziki sorunlar, sancılar yaşamıyorlar. Ruhi, zihni olarak da daralıyorlar ve bu, kararlarına, davranışlarına da yansıyor.
Ta geçmişte kalmış bu yayınlar sebebiyle de çok sayıda ülkede, başta da Rusya'da hayırlı gelişmeler oldu. Rusya, kadınların çalışamayacağı meslekleri belirledi ve devlet kararı ilan etti. Kadınların yapısına uymayan meslekler devlet tarafından listelendi.
Bu da çok büyük bir hayra sebep oldu. Çok sayıda kadın da erkek de rahat etti. Gelecek nesillerden çok sayıda kadın da erkek de gereksiz ama ciddi sıkıntılar içinde kalmaktan korundu.
Bu da çok büyük bir hayra sebep oldu. Çok sayıda kadın da erkek de rahat etti. Gelecek nesillerden çok sayıda kadın da erkek de gereksiz ama ciddi sıkıntılar içinde kalmaktan korundu.
Bundan bir süre sonra, bize örnek olarak dayatılan bazı batı ülkelerinde...
Suç işlemiş olan kadınların, suç işledikleri anda aybaşı halinde olup olmadıklarına bakılır oldu. Bu uygulamaları hala devam ediyor.
Aybaşı halinde suç işleyen kadının cezası çok hafifletiliyor ya da bazen ceza da vermiyorlar.
Nerede eşitlik?
Hani nerede?
Dünyanın neresinde?
Hangi sektöründe, hangi meselesinde?
Suç işlemiş olan kadınların, suç işledikleri anda aybaşı halinde olup olmadıklarına bakılır oldu. Bu uygulamaları hala devam ediyor.
Aybaşı halinde suç işleyen kadının cezası çok hafifletiliyor ya da bazen ceza da vermiyorlar.
Nerede eşitlik?
Hani nerede?
Dünyanın neresinde?
Hangi sektöründe, hangi meselesinde?
Onlarca senedir filmlerle, dizilerle Türk milletini "genişlemeye" yönlendirdiler hatta zorladılar. Namussuz yapmak için çırpındılar.
Bu millet karısının kızının orada burada, yabancı erkekler arasında çalışmasını içine sindirebilecek bir millet değildi. "Kadındır" diyerek sahip çıkıyordu, koruyordu, ikram üstüne ikram ediyordu, her derdine koşuyordu.
Bir yandan bu "genişleme" mümkün olsun diye erkeklere de türlü tuzaklar kurdular. Bilerek mali sistemi bozuk tuttular. Bilerek TR'de maddi imkanların genişlemesine, teknolojinin gelişmesine mani oldular.
Bir erkek çalışınca bir evi geçindiremez olsun diye baştan planladılar.
Bilerek müstehcen yayınlar yaptılar. Erkekleri de türlü yerlerden ve eş zamanlı olarak vurdular, vuruyorlar.
Erkekler haram kazanç elde etsin, haram yesin ve yedirsin diye bin türlü sinsi plan yaptılar ve uyguladılar. Haram yiyen zaten harami olacak, genişleyecek, namussuz da olacak ve bunu çok iyi biliyorlar.
Bu millet karısının kızının orada burada, yabancı erkekler arasında çalışmasını içine sindirebilecek bir millet değildi. "Kadındır" diyerek sahip çıkıyordu, koruyordu, ikram üstüne ikram ediyordu, her derdine koşuyordu.
Bir yandan bu "genişleme" mümkün olsun diye erkeklere de türlü tuzaklar kurdular. Bilerek mali sistemi bozuk tuttular. Bilerek TR'de maddi imkanların genişlemesine, teknolojinin gelişmesine mani oldular.
Bir erkek çalışınca bir evi geçindiremez olsun diye baştan planladılar.
Bilerek müstehcen yayınlar yaptılar. Erkekleri de türlü yerlerden ve eş zamanlı olarak vurdular, vuruyorlar.
Erkekler haram kazanç elde etsin, haram yesin ve yedirsin diye bin türlü sinsi plan yaptılar ve uyguladılar. Haram yiyen zaten harami olacak, genişleyecek, namussuz da olacak ve bunu çok iyi biliyorlar.
Evet... TR tam bir bataklık, kokuşmuş bir ülke ama bunu masonlar yaptılar.
Evet, evet... TR'nin bu cahilliğinin, nizamsızlığının, bu öfkeli halinin, bu suç bataklığı ve "fitne" vaziyetinin arka planında tarikatlar ve cemaatler var.
Lakin mason tarikatı ile misyoner cemaatleri ya da STK tabelası altında faaliyet gösteren kripto hainlerin cemaatleri var.
Ortada gerçek İslamı bırakmadılar ki bu rezilliğin arkasında İslami cemaat ve tarikatlar olsun.
Buna rağmen onlarca senedir bir yandan da bu rezilliğin faturasını yine de müslümanlara, sözde İslami cemaat ve tarikatlara kestiler. İşte bu kadar da şeytanlar, bu kadar kuralsızlar.
İblis bu işte... Acımaz ve çoğu zaman açıkça savaşmaz, restleşmez. Sağdan, soldan, her yerden dolaşır ve tuzağını kurar.
O satanistler, masonlar da ellerinde piyon zaten, onları da vesile eder.
Evet, evet... TR'nin bu cahilliğinin, nizamsızlığının, bu öfkeli halinin, bu suç bataklığı ve "fitne" vaziyetinin arka planında tarikatlar ve cemaatler var.
Lakin mason tarikatı ile misyoner cemaatleri ya da STK tabelası altında faaliyet gösteren kripto hainlerin cemaatleri var.
Ortada gerçek İslamı bırakmadılar ki bu rezilliğin arkasında İslami cemaat ve tarikatlar olsun.
Buna rağmen onlarca senedir bir yandan da bu rezilliğin faturasını yine de müslümanlara, sözde İslami cemaat ve tarikatlara kestiler. İşte bu kadar da şeytanlar, bu kadar kuralsızlar.
İblis bu işte... Acımaz ve çoğu zaman açıkça savaşmaz, restleşmez. Sağdan, soldan, her yerden dolaşır ve tuzağını kurar.
O satanistler, masonlar da ellerinde piyon zaten, onları da vesile eder.
TR'nin kurtulmasını istiyorsak ki istiyoruz. Kadınları yeniden evlerine çekeceğiz. Çalışmak isteyenlerine çok hususi, emniyetli, muhafazalı şartlar oluşturacağız. Taciz, tecavüz, fitne, fesat ortamı bırakmayacağız. Ahlaki eğitmeyi de bu temelde yapacağız. Herkes birbirinin karısına, kızına, namusuna dikkat edecek.
Evin reisi yeniden ve gerçekten erkek olacak.
"Erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler" ayetinin gereği yapılacak.
Gerçekten müslüman bir toplum olacağız.
Erkekler, bütün iyi niyetlerine, bütün ikaz ve nasihatlarına rağmen kendilerini dinlemeyen kadınlarını boşayıp bırakacaklar. Aralarında sevgi varsa bile Allah için dik duracaklar ve ondan geçecekler. Onunla yolunu ayıracaklar.
"Kariyer de yaparım çocuk da yaparım" masalları anlatanların yüzüne başta gerçek kimlikleri, kripto kimlikleri ve arka plan bağlantıları çarpılacak. Bağlantıları meydana çıkartılacak. Her yerden, her fitnenin arkasından masonların çıktığı, herkese duyurulacak. Basın, medya, sosyal medya derhal el değiştecek. Hukuk sistemi değiştirilecek.
Hala parazit yapmak isteyeceklere artık laf anlatılmayacak, insanlık namına kurşun sıkılacak kurşun. Çünkü o hainlerin, o fitnecilerin düşman ordusu askerlerinden farkı yok. Sadece açıkça düşman değiller ve üzerlerinde askeri kıyafet yok. Her şeyin de farkında olarak yapıyorlar bu kötülükleri, sonra katledilen, dövülen, ezilen kadınlara güya en çok da bunlar ağlıyorlar. Bu kadar sinsi ve acımasız haldeler.
Evin reisi yeniden ve gerçekten erkek olacak.
"Erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler" ayetinin gereği yapılacak.
Gerçekten müslüman bir toplum olacağız.
Erkekler, bütün iyi niyetlerine, bütün ikaz ve nasihatlarına rağmen kendilerini dinlemeyen kadınlarını boşayıp bırakacaklar. Aralarında sevgi varsa bile Allah için dik duracaklar ve ondan geçecekler. Onunla yolunu ayıracaklar.
"Kariyer de yaparım çocuk da yaparım" masalları anlatanların yüzüne başta gerçek kimlikleri, kripto kimlikleri ve arka plan bağlantıları çarpılacak. Bağlantıları meydana çıkartılacak. Her yerden, her fitnenin arkasından masonların çıktığı, herkese duyurulacak. Basın, medya, sosyal medya derhal el değiştecek. Hukuk sistemi değiştirilecek.
Hala parazit yapmak isteyeceklere artık laf anlatılmayacak, insanlık namına kurşun sıkılacak kurşun. Çünkü o hainlerin, o fitnecilerin düşman ordusu askerlerinden farkı yok. Sadece açıkça düşman değiller ve üzerlerinde askeri kıyafet yok. Her şeyin de farkında olarak yapıyorlar bu kötülükleri, sonra katledilen, dövülen, ezilen kadınlara güya en çok da bunlar ağlıyorlar. Bu kadar sinsi ve acımasız haldeler.
Kızını, kızlarını, güya kariyer yapmak, geleceğini teminat altına almak adına erkeksi düşüncelere ve tavırlara yönlendiren... Erkekler gibi rahatça ve her türlü iş ortamlarına gönderen... Tek başına başka şehirlere iş görüşmelerine, iş toplantılarına bile gönderen... "Al ehliyetini, bin arabana, atla kızım bak işine, giyin kuşan, bak hayatına" diyen bir anne görüldüğünde...
Damadına, piyasanın tabiriyle "köpek" çeken bir anne görüldüğünde...
O anne, anında toplum dışı olacak. "Mahalle baskısı" diyerek mücadele etmek ve kırmak istedikleri şey de bu idi zaten ve bunu kıramayacaklar. Bütün toplum restini çekecek. Toplumun kötülüklere, namussuzluğa, çıplaklığa, ayyaşlığa, serseriliği tepki verdiği, baskı yaptığı güzel günlere geri dönülecek. Mahalle baskısı en yüksek seviyeye çıkartılacak.
Bu rezil ve fitne, kavga, sorun dolu hayatlara sebep olan filmlerin, dizilerin yayınlanması hemen yasaklanacak. Bunları yazanlar, çekenler, yapımcılar hakkında soruşturmalar başlatılacak.
Damadına, piyasanın tabiriyle "köpek" çeken bir anne görüldüğünde...
O anne, anında toplum dışı olacak. "Mahalle baskısı" diyerek mücadele etmek ve kırmak istedikleri şey de bu idi zaten ve bunu kıramayacaklar. Bütün toplum restini çekecek. Toplumun kötülüklere, namussuzluğa, çıplaklığa, ayyaşlığa, serseriliği tepki verdiği, baskı yaptığı güzel günlere geri dönülecek. Mahalle baskısı en yüksek seviyeye çıkartılacak.
Bu rezil ve fitne, kavga, sorun dolu hayatlara sebep olan filmlerin, dizilerin yayınlanması hemen yasaklanacak. Bunları yazanlar, çekenler, yapımcılar hakkında soruşturmalar başlatılacak.
İniltiler yükseliyor memleketin her yerinden... Her nizam bozuk, her hane ağır yaralı ama söz konusu hainler, başta da o masonlar, acımasızca ve sinsice vurmaya devam ediyorlar.
Sözde, son on yıllarda İslami gelişmeler oldu bu ülkede ama ibnelik, zina hatta evlilerin zinası bile serbest bırakıldı. Bunlara tepkisiz kalmasının bedelini bu millet her yerde ödedi, ödüyor. Erkek çocukları için bile, sadece erkek çocukların bir arada olduğu müesseselerde bile artık emniyet yok emniyet...
Çıldırılmış gibi bir vaziyet var ve bu hale kasten sebep oldular. Bu maksatla en çok da kadınlar üzerinden tuzaklar kurdular.
Sözde, son on yıllarda İslami gelişmeler oldu bu ülkede ama ibnelik, zina hatta evlilerin zinası bile serbest bırakıldı. Bunlara tepkisiz kalmasının bedelini bu millet her yerde ödedi, ödüyor. Erkek çocukları için bile, sadece erkek çocukların bir arada olduğu müesseselerde bile artık emniyet yok emniyet...
Çıldırılmış gibi bir vaziyet var ve bu hale kasten sebep oldular. Bu maksatla en çok da kadınlar üzerinden tuzaklar kurdular.
On seneden fazla süre önce açıkça yazdım "Tek cemaatler, tarikatlar mı rezil halde. Devletin neredeyse bütün resmi okullarının öğretmenler odası umumhane gibi olmuş. Herkesin gözü başkasının eşinin üzerinde. Ders aralarında o sözde öğretmenler odalarında o sözde öğretmenler birbirlerinin iç çamaşırlarını, cinsi sapıklıklarını konuşuyor." dedim.
Şimdi düzeldi mi, hayır... Çok daha beter halde okullar, öğretmenler bile...
Şimdi düzeldi mi, hayır... Çok daha beter halde okullar, öğretmenler bile...