Siz hala mı anlayamadınız?

"Ayasofya'nın ibadete açılması", dünyayı değiştirecek, dönüştürecek devasa projelerin merkezinin İstanbul olması manasına geliyor. Küresel mali kriz, İstanbul merkezli olarak aşılacak ama piyasalar normale dönmeyecek, akıl almaz bir sıçrama yapacak.

Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla ilgili olarak geçmişte İblis mi oyun kurup kasten herkesi kandırdı, yoksa geçmişte durugörüyle Ayasofya'nın ibadete açıldığını görenler ve durugörü kullanmayı aslında bilmeyenler mi gördüklerini yanlış yorumladı, birbirine kattı, siz oturup tartışın.

Benim çok işlerim var. TR merkezli olarak bütün dünyayı karıştırmakla meşgulüm. Çok büyük gürültü çıkartacağım, çok büyük.

Ayasofya'nın biz müslümanlar için hiçbir ehemmiyeti ve kudsiyeti yok. Hep dediğim gibi, hadislerde ve gerçek İslam büyüklerinin hiçbirinde İstanbul için iki fetih yok. İstanbul'un tek fethi var ve onu da Mehdi yapacak. Hadislerde bu var. Dört halife de hep bunu söylemiş. Ayrıca, hadislerde Ayasofya da yok.

Güzel vatanımızdan Filistin pisliğini temizledim. Ayasofya pisliğini/tuzağını da temizleyeceğim.

Bir yandan canlı yayında okuma yaparken, bir yandan birkaç işe daha bakarken, bir yandan da şu Mehdix kitabına bakıyorum.

Bana sıkıcı geliyor. Vakit de dar. Atlatarak, dikkatimi çeken kısımlara odaklanıyorum.

Ayasofya'nın ibadete kapatılmasını talep etmek demek, İstanbul'un devasa projelerinin yapılmasını engelleme çabası. İstanbul merkezli ve rahmani dünya düzenini engelleme çabası...

Fener Rum patrikhanesi de başka bir sermaye grubu demek.

Bu kanalda, geçmişte bir yerlerde bir dergi kapağı vardı. The Economist kapağıydı galiba...

Sol aşağıda Trump vardı. Timsah, yılan gibi şeyler vardı. Su kanalı vardı. Uzaydan yıldırım gibi bir şey düşüyordu. Mıknatıs da vardı galiba. Sağ üst tarafta kocaman bir cami vardı. Sultan Ahmed camii... Çantalı sivil kişiler Sultan Ahmet camiine gidiyorlardı.

Hatırladınız mı? Hemen onu bulup bakın.

Şu aşağıdaki yayından bahsediyorum...

👇👇👇

The Economist

13 Temmuz 2017

Bunlar da hep durugörü ürünü...
Simpsonlar dizisinin de The Economist'in de benzerlerinin de abartılacak yanları yok.

Hatta ağır eleştiri yapılmalı. Çünkü bunca sene sonra bile durugörüyü gereğince kullanmayı bilmiyorlardı.

Koyunlar zenginlik demek. Bebekler yeni fırsatlar demek. Çalışınca sonucunu almak demek.

Mehdix kitabındaki gibi onlar da Sultan Ahmet camiini görmüşler. Burada cami, yatırımcıların toplanma merkezi demek.

Yeşil zemin, zenginllik demek, bol maddi imkanlar demek.

Akan sular, kanallar 'kesintisiz gelir/kazanç' manasına gelir.

Caminin minaresi terazi gibi... Gelirleri, vergileri, harçları, her şeyi dengeliyor. Adaletle idare eden yer İstanbul...

İki elini havaya açacak kadar sevinçli kişiler camiye doğru koşuyor. İşte yatırımcılar.

Caminin önünde çadıra da acil durum çantasına da ilaç kapsülüne de benzetebilecek bir şey var ama bunların hepsinin ortak manası var.

Çok zor hale düştükten sonra İstanbul'a koşanlara, sıkıntılarını acilen aşmaları işin müdahaleler yapılıyor. Yol gösteriliyor. Dengeler oluşturuluyor.

Çadırın bir manası da aile ya da bir grup insanın, kendi aralarında dayanışması, dışarı haber sızmaması demek. Diğer manası ise mutluluk, sevindirici gelişmeler demek.

Bu kapakta hem sıkıntılı gelişmelere, hem dostluklara, hem düşmanlıklara hem de sıkıntılara çare bulmaya işaretler var. Açıkça görülüyor ki çare İstanbul...

Balon, boş yere peşinden gidilen kişiler demek. Sahte kurtarıcılar, sahte başkomutanlar, sahte yatırımcılar demek. Onların akıbeti patlamak, başka sonları yok.

Onların peşinde harcanan para da zaman da emek de heba olur.

Sol üstte görülen mıktanıs ise Mehdi'yi temsil ediyor.

Bütün tarafları hatta bütün insanlığı mıknatıs misali kendisine çekecek. Çekim alanına girmeyen kalmayacak ama bir kör, sağır kalan kesimler inatla direnecekler, kendi yollarına bakacaklar ve yollarının sonucu uçurum olacak.

Mıktanıs, ilgi odağı haline gelmek, yaptığı işlerle sivrilmek, önder olmak, iş teklifleri almak, organizasyonlarda görevli olmak gibi manalara gelir.

Hala The Economist'in o sayısındaki makalelerde neyi konu ettiğini, ne anlattığını okumadım ve okuyanlardan da sormadım. Merak bile etmedim ve hala etmiyorum.

2017'de de ABD türlü büyük sorunların içindeydi. Nasıl kurtulacaklarına bakınca bunları görmüş olabilirler.

Öyle anlaşılıyor ki İsrail ile Gazze arasındaki danışıklı savaşı da durugörülerde gördüklerini yanlış tabir ederek ya da hiç tabir bile etmeyerek başlattılar.

Ve felaketleri oldu...

Asırlardır hatta binlerce senedir, durugörüde gördüklerini hayata uyarlamaya çalıştılar. Ve bu sayede kendilerini yüce ve dünyayı yönlendiren konumda/mevkide gördüler.

Lakin gerçek o kadar komik ki bu kadar uzun süre boyunca durugörüyü doğru kullanmayı bilemediler, beceremediler.

Peşinden koştukları o İblis de bunlara öğretmedi. Çünkü öğretseydi, İblis'in bin türlü tuzağı, oyunu, yalanı da ifşa olabilirdi. Bu ahmaklar sürüsünü bu kadar kendine piyon yapamazdı. Bu koca dünyayı da bu kadar kolayca şeytanlaşmış bir hale, cehennem gibi bir hale getiremezdi.

Trump'a kaptırdığınız paraları hemen almaya bakın. Kısa süre sonra Trump boş bidondan bile daha boş biri olacak.