Ayrıca insanlar görmek, emniyette olmak manasına da gelir. Emniyetli şartlara çıkmak demektir. Esenlik, mutluluk, refah şartlarına girmek demektir. Hedeflere ulaşmak demektir.

Diğer manasıyla ise çok sabırlı, mücadeleci, pes etmeyen ve sonunda zafere ulaşan kişi demek.

Sahile doğru gidenler, ciddiyetle karar alması gerekiyorken nefsine uyanlar, menfaatlerinin peşinde koşanlar, keyfine bakmak isteyenler ve tarihi kırılma noktası yaşandığını, bütün dengelerin hızla değiştiğini kabullenmek istemeyenler demek.

Yanlış yola sapanlar, Mehdi'ye tabi olmayanlar ve kaybedenler kulübünde olanlar demek.

Jet uçağı görmek, UFO ve uzaylı görmeye de benzer...

Farklı fikirler, kararlar, projeler, bakış açıları ile hareket etmek, bunlarda isabet etmek, dengeleri/şartları değiştirmek, çok kazanmak, çok güçlenmek demek.

İşlerin, planların, hizmetlerin, mücadelenin yolunda gitmesi ve sonunda ise büyük zafer elde etmek demek.

Turist görmek, mutluluğa ulaşmak demek. Hayatında artık çok rahat etmek, mutlu olmak demek. Dertlerin bitmesi demek. Ayrıca çevrenin, bağlantıların genişlemesi demek.

Objektif/kamera görmek, hayatın artık kolaylaşması ve kendisine yardımcı olacak dostlar, yardımcılar demek.

Cep telefonları, askeri, siyasi, mali ve dini sahalardan kişilerle bağlantılar demek ama öncelikli manası iş bağlantıları demek.

"Keşke daha erken yola çıksaydım" diyenler...

Mehdi'nin kim olduğunu çoktan anladığı halde ona tabi olmayan taraflar. Kendini düzeltmeyenler, yanlış işleri bırakmayanlar, Mehdi'nin kaybetmesini umanlar ve şeytani nizama ayak uydurmuş olan taraflar. Mehdi'nin çatışmalı süreçlerinde onun yanında durmayanlar. Korkanlar, kaçınanlar. Geniş bir kadro bunlar... Aralarında devlet liderleri, hükumetlerin mensupları, büyük iş gruplarındaki patronlar, dini cemaatlerin liderleri, yüksek rütbeli subaylar dahil, çok geniş çevrelerden etkili ve yetkili kişiler var.

Mehdi zafer kazanınca onlar son dakika hamlesi yapacaklar, Mehdi'ye hemen tabi olacaklar ama kabul edilmeyecekler. Kısa sürede oyundan düşecekler, hareket sahaları kalmayacak. Domino taşları misali üst üste düşecekler.

Trafiğin felç olması, öncelikle alış verişin durması ve devasa bir mali kriz demek. İşletmelerden çalışanlara, esnaflardan emeklilere kadar herkesi mahvedecek bir mali kriz demek.

Ara yollara kadar tıkanmış olması da zaten bu manaya geliyor. En düşük seviyedeki işletmeler ve şahıslar bile mali krizde savrulacaklar.

Diğer manasıyla da projelerin, planların tıkanması, işlerin ters gitmesi, yolun kesilmesi demek ki bu da dolaylı yoldan ilk manaya çıkıyor.

Arabalarını buldukları boş yere park edenler, imalatı durduran işletmeler, ticareti bırakan işletmeler...

Evine geri dönenler, hareketten vazgeçenler, faaliyetlerini durduranlar, işletmelerini kapatanlar, sermayelerini piyasalardan çekenler manasına geliyor.

Herkesin tek çıkış yolu olarak Sultan Ahmet meydanı yani Mehdi kalıyor.

Herkesin çoktan anlamasını sağladığım gibi, bu küresel mali kriz, en çok da ABD'yi vuruyor.

Canlı yayın görmek, bir manasıyla rekabet demek. Diğer manasıyla ise kazanma hırsı demek.

Dudak ısırmak, düştüğü hale şaşmak ve inanamamak. İhtimal vermediği bir hale gerçekten düşmek ve ne yapacağını bilememek demek.

Diğer manasıyla ise kıskanmak demek.

Sultan Ahmet meydanında yani İstanbul'da Mehdi var. İstanbul merkezli olarak dünyanın siyasi, mali, dini, askeri dengelerinin hepsini bir arada öyle maharetli bir şekilde ve öyle hızla değiştiriyor ki ABD tarafı da bundan büyük zarar görüyor. Bu nedenle ABD işlemez hale geliyor, çöküyor, batıyor.

ABD'nin üst idari kadrosu, yaşadıkları hale inanamıyor.

Burada masa, evraklar, meseleler, işler, kazançlar manasına geliyor. ABD yetkilileri, İstanbul merkezli olarak yaşananlar karşısında o kadar çapsız, o kadar vasıfsız, o kadar çaresiz ve aciz kalıyorlar ki bir şeyler yapmak, karşılık vermek, güçlü görünmek isteseler de anca kendi işlerini, dengelerini, bağlantılarını, kazançlarını daha çok bozuyorlar, dağıtıyorlar.

Güç yetiremeyince saçmalıyorlar, saçma inatlaşmalar sonucunda daha hızlı batıyorlar.

Pentagon'u aramak, orduya ulaşma çabası demek. Ordu ise, büyük işler yapma çabası demek. Büyük paralar bulma isteği, telaşı demek.

Yani ABD hemen büyük projeler, işler başlatmak isteyecek, bunlarla hemen batışını durdurmak isteyecek demek. Bir yandan da borç bile olsa her paranın peşinde koşacak demek.

Gerçek hayatta ABD, bir seneden çok daha fazla süredir bu halde...

Bu arada ABD, sadece ABD demek değil. Londra merkezli küresel şeytani sistemin yani Ankebut Ağının tamamını temsil ediyor bir manasıyla...

Zaten devamında Avrupa ordularının da alarma geçtiği yazılmış. Onlar da Ankebut Ağının kısımları olarak, bir an önce İstanbul'a inat büyük işler yapmak, güçlenmek, paralar bulmak isteyecekler demek ama gerçek hayatta bu sürecin çoğu bitti ve hiçbir şey yapamadılar. Yapacakları halleri, şartları da kalmadı.

Diz çökmüş haldeler ama bu hallerini ret ediyorlar, gizlemeye çabalıyorlar. İşte yukarıdaki mana da bu, masayı dağıtıyorlar, yani böyle yanlış kararlarla kendilerini daha da büyük sıkıntılara düşürüyorlar.

Bir yandan metafizik çatışmalar içindeyim, bir yandan birkaç işe daha bakıyorum. Bir yandan da yavaş yavaş bu yayınları yapıyorum. Yazma hatalarını sonra düzeltirim. Birkaç saat sonra bu yayınları tekrar okumanızda büyük faydalar olur. Çünkü çoğu zaman, yazma hatalarını düzeltirken bazı bilgiler daha eklediğim oluyor.

Yine en güldüren yerlerinden bir yere geldik...

'Savaş' kısmına geldik. Hep dediğim gibi, savaş görmek de gerçek manasına gelmez.

ABD, hemen hava, kara, deniz kuvvetlerini TR'nin üzerine gönderiyor ve savaş çıkartıyor ama bu ABD'nin, elinde kalan son imkanlarla bir an önce İstanbul merkezli TR ile anlaşma çabası demek.

Uzun zamandır bunun doğru anlaşılmasını sağlayacak yayınlar yaptım ama hala anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler var.

Şu anda gerçek hayatta ABD'nin değil, bütünüyle NATO'nun bile TR ile gerçek savaşa girebilecek düzenli orduları, savaşma kabiliyeti, para gücü, silah ve mühimmatı, talim ve terbiyesi yok, yok, yok...

Mehdi'nin yaptığı büyük işlerden biri de bu zaten... ABD ve benzeri ülkelerin hepsini, eş zamanlı olarak savaşmadan çökertmek...

Artık dünya üzerindeki herkes kabullensin ki savaşmak şu manalara gelir:

- Anlaşma çabası

- Karar beklenen bir meselede son sözün söylenmesi

- En üstün taraf/kişi olmaya

- Anlaşmış olmak, ortak olmak, müttefik olmak, beraber işler yapmak

- Mali kriz

Tam olarak hangi manaya geldiğini anlamak için rüyada ya da metafizik görüşte görülenlerin bütününe bakmak gerekir.

Gerçi ben daha kitabın sadece bu sayfalarını okudum, devamını merak bile etmedim, okumadım ve zamanım da yetmiyor zaten ama bu savaş kısmından yıllardır yayınlarımda, rüya tabirlerimde bahsettiğim için de ne manaya geldiğinden eminim.

Devamını da açıkça yazayım mı?
Çok komik hallere düşecekler 😀

Bir an kendimi onların yerine koydum da çok kötü oldum.

Ankara için hava hoş...

"Gelin, gelin. Hemen anlaşalım" çıkışını beklemeden yapıyor. Çünkü kendisi de en az ABD ve AB kadar, Çin ve Rusya kadar batak.

Lakin İstanbul ne diyor, İstanbul?

ABD üslerine baskınlar yapılması ve ABD askerlerinin esir alınması kısmından açıkça anlaşılıyor ki Ankara çetesi de ABD de ters köşe oluyor. Anlaşma olmuyor. ABD ret ediliyor İstanbul tarafından...

Son dakikaya kadar kahpeliklerine, sinsiliklerine, düşmanlıklarına, hadsizliklerine devam eden ve Ankara çetesiyle birlikte İstanbul karşısında sınır tanıamaz küstahlıkla mücadele eden Yunanistan meselesine gelince...

Hemen İstanbul'a yanaşmak istiyorlar, fırsat bulmak istiyorlar. "İste, bütün Yunanistan senin" diyorlar.