Orta Amerika'da zemin sallanmaya devam ediyor

Guatemala'nın güneyi 119 km derinlikte ve 6.2 büyüklüğünde depremle sallandı.

Teksas hükumetine yerelden destek...

Çiftçiler de dün gece destek için Teksas sınırında toplandı.

Kübra dizisinin şu sahnesi...

Bütün şehirde elektrik kesilmiş, sadece caminin elektriği var. Yani bütün piyasa çökmüş, kimsede para kalmamış, alış veriş kesilmiş, devasa bir mali kriz olmuş ama güç, para, sermaye sadece bir grup yatırımcıda var. İşleri düzgün gidenler, sadece onlar. Başından beri doğru kararları alanlar, nasihat dinleyenler...

Çünkü cami, yatırımcıların buluşma yeri demek.

Şayet sahnedeki tercihleri tamamen, detayına kadar bilinçli yapmışlarsa... Anlaşılan o ki plazalarda, dev holdinglerde bile para olmayacak. Hareket edemez olacaklar, onlar da batacaklar.

Ben hala Kübra dizisini de izleme fırsatı bulamadım, yetişemedim. Az önce bu sahnesinden haberim oldu.

Ben, dün istirahat ederken, neredeyse bunun aynısı gibi sahneleri olan bir rüya gördüm.

Ortalık çok karanlıktı, ben Ümraniye ilçesinde bir cep telefonu mağazının sahibiydim ya da orayı işleten kişiydim.

Benim dükkanımda elektrik vardı, içerisi ışıl ışıldı ama kapının önüne çıkarak etrafa bakıyordum.

"Şu taraf Üsküdar tarafı değil mi, her yer karanlık" diyordum kendi kendime... Üsküdar'ın üst taraflarından Ümraniye'nin iç taraflarına kadar her yeri görebiliyordum böyle karanlıklar içinde... Tepelik, dağlık alan yoktu zaten sahnede... Bir baktım ki cami gibi görünen iki üç yapı vardı. Zaten gayet yüksek, ihtişamlı duruyorlardı ama ben uzaktan ve karanlıkta çok zor seçiyordum, görüyordum onları... Duvarlarının tamamında ışık/aydınlatma vardı da o sayede az da olsa seçiliyorlardı.

Sonra Kuzey batı yönüne döndüm. Ufukta kapkaranlık bulutlar vardı. İyice odaklandım, içim daraldı. "Bu nedir böyle, bir afet mi geliyor" dedim.

Sonra, gerçek hayatta bizim mahalle camiinde türlü hizmetlere koşturan genç erkek bir kişiyi, bu rüyamda gördüm.

Rüyamda bu kişi çobandı... Yüzlerce koyundan oluşan sürüyü peşine takmış, elektrikleri kesilmemiş o camilerin olduğu kısımdan ilerlemiş gelmiş, benim dükkanıma çok yaklaşmıştı.

Dükkanımın önünde gayet geniş bir cadde vardı. "Eyvah şimdi sürüyü arabaların altına sürecek" diye epeyi endişe ettim ama kontrolü kaybetmedi. En ön sıradaki koyunların yola çıkmasına bir iki adımları kalmışken, onların önüne geçip durdurdu. Peşinden de bütün o kalabalık sürü durdu.

O anda acayip bir şey oldu. Araba yolu bir an içinde demiryoluna döndü. Koca bir yük treni ortalama hızda geçmeye başladı. Bir anda onun katarını göremedim bile... Önümden gelip geçti ve devamında vagonları geçiyordu.

O sırada aklım hala koyunlardaydı. "Acaba ezildiler mi" diye vagonların altından yolun karşısına bakarken, gördüm ki bir kuzu kendini trenin altına attı. Trenin sol yanındaki tekerleri onu ezmedi, ona denk gelmedi.

İyice endişelendim. "Kesin trenin sağ taraftaki tekerlerinden birinin altında kalacak ve parçalanacak." dedim. Baktım küçük kuzu paniklemedi. Nasıl yaptıysa yaptı, üstünden vagonlar geçiyorken sakin kaldı. Sonra sağdaki tekerler arasındaki boşluğu sakince gözledi, oraya denk getirerek geçti.

Dükkanımın önüne geldi, içeri girdi. Ben de hemen elime aldım. Başını ve sırtını okşadım, sevdim. Derken sol elim onun karnı hizasına gitti ve anladım ki temiz bakılmamış, karnı kendi kurumuş dışkısı ile kaplanmış. Öyle olunca kuzuyu yere bıraktım.

Yine rüya bu ya, bir baktım ki gündüz gibi aydınlık olan dükkanımın zemini bir anda değişti. Ahıl gibi bir zemin oldu. Orada bir metre çapında ve derin olmayan bir çukur da oluştu. Oraya kenardan bir yerden açık kahverengi yerde kirli su doluyordu. O suyun, hayvanların idrarı, dışkısı bol bol karışmış olan kanalizasyon atığı gibi bir su olduğunu anladım. Bir yandan da tertemiz bir su akıp gelerek aynı çukura dökülüyordu.

Bir bakım, kuzu o çukura gitti, o sudan içti. "Tüh, zehir gibi su, inşaallah hasta olmaz" dedim.

Sonra dükkanın yol tarafına değil de tersi istikamete, iç kısmına doğru baktım. "O koyunlar o yoldan geçecekler. Gelip akşamı burada geçirecekler" dedim kendi kendime...

Dabbe, bir manasıyla da "değişme/dönüşme" demek. "Değişme sürecini sağlayan kişi" demek. Her yeri hareketlendiren, dengeleri değiştiren ve çağı değiştiren, yeni bir çağ açan kişi demek.

Bu nedenle Kur'an-ı Kerim'de hz Zülkarneyn'e de "dabbetü'l arz" denildi. Bütün dünyayı değiştirdi, yeni bir çağ açtı.

Kübra filminin başında

kebir,
ekber,
kabir

yazıyormuş.

Kebir ve ekber, 'en büyük' demek.

Kabir ise 'çukur' demek, 'gömmek' demek.

'Çukur' ise, hayatın alt üst olması, bütün dengenin/düzenin bozulması, boç altında ezilmek, kötü günler yaşamak, her işte mutlaka bir engel çıkması demek.

Kübra dizisi de Dabbetü'l arz'ı yani Mehdi'yi anlatıyor.

James Bond, Ay harekatı filmi...

Bu filmin varlığından yaklaşık iki saat önce, bir takipçimin attığı mesajla haberdar oldum. Az önce bir fırsat bularak film hakkında bilgi sahibi oldum. Konusunu okudum. Henüz hiç izlemedim. Lakin şimdiden emin oldum ki bu film de bu günleri anlatmış. Bu film de bir romandan istifade edilerek çekilmiş ve kesin eminim ki o roman da durugörü ile yazılmış.

Lakin, film hakkında yazılı bilgiler verilen yerlerde bir hata yoksa, emin oldum ki durugörüde görülenleri kafalarına göre çarpıtmışlar ya da bu günlerde olduğu gibi, o günlerde de durugörüyü kullanmayı, anlamayı pek bilmiyorlarmış, az kısmını anlayınca bile o kısımları da çarpıtıyorlarmış.

Şu filmde, iyi niyetli olan tarafı kötü, kötü niyetli olan tarafı iyi göstermek istemişler.

Ay, dünyayı aydınlatan, karanlığı kaldıran, gidilecek yolu gösteren kurtarıcı demek. Diğer manasıyla ise başarılı olmak, zafer elde etmek demek.

Uzay aracı, çok farklı düşünceler, fikirler ve projeler demek. Dev gibi uzay üssü ise, çok sayıda sarsıcı, şaşırtıcı ve büyük projenin bir araya toplanması demek.

TR'nin beklenen liderinin bütün insanlığı kurtaracağını görmüşler. Kara paracılığı, terörü, cinsi sapıklığı, zulmü, sömürmeciliği, katliamları, türlü rezaleti bitireceğini ve gen sorunlarına kadar her sorunu çözeceğini, yeni, adaletli, emniyetli, huzurlu bir dünya nizamı tesis edeceğini görmüşler.

Londra Çingenelerinden bekleneceği üzere, romanı yazarken ve filmi çekerken tam tersine manalara çarpıtmışlar.

Bir kişi, rüyada ya da durugörüde zengin birini görüyorsa, bu tersine çıkar. O kişi ya da bütünüyle o taraf, çok fakirleşecek, para sıkıntısı içinde kalacak demek.

İşlerin bir dönem çok çok bozuk olacağı, bunun fakında olup çok çalışılması gerektiği manasına gelir.

Ruh/akıl hastası görülürse, bu da gerçek manasına gelmez. Herkesi bir yandan korkuya, bir yandan hayrete düşürecek hadiseler yaşanacağını haber verir. Bir kişinin ya da bir grubun, ihtimal bile verilemeyecek, imkansız görülecek şeyleri gerçekleştireceği manasına gelir.

Diğer tabire göre, rüyada ya da durugörüde bir akıl/ruh hastası görülüyorsa... Kimseye benzemeyen, herkesi şaşırtan, toplumdan da bağımsız hareket edebilen bir kişi zuhur edecek demektir.

Çay var mı? Hemen hazırlayın, alın yanınıza...
Çünkü devamındaki birkaç maddeyi de tabir edeceğim ve Londra'nın ve emrindeki tasmalı köpeklerin hallerini düşüne düşüne, arada güle güle, keyifle içersiniz...

Hemen şimdi ben de bir çay alacağım kendime...

Güzel kadın görmek, sorunların çözülmesi, başarılı olmak, büyük kazançlar elde etmek, hayat boyu maddi sıkıntı çekmemek gibi manalara gelir.

Güzel/yakışıklı erkek görmek ise çok itibarlı olmak, çok saygı görmek, çok hayırlı haberler almak, hakim yani hüküm sahibi olmak, sözünün geçmesi demek.

Füze görmek ise bolluk, bereket, işlerin başında olmak, mal çokluğu, ticaret yapmak, bir dönem değil de hayat boyu çok zengin olmak demek.

Nükleer füze, mevcut füzelerin en güçlüsü olduğuna göre, rüyada ya da durugörüde nükleer güze görmek ise, en büyük bolluk, en büyük zenginlik, en büyük kazanç demek.

İngiltere Çingenelerinin romanlarında ve filmlerinde şeytan gibi gösterilmek istenen o büyük kurtarıcı, elindeki nükleer füzeyi dünyaya gönderip çarptırmış.

Çarpmak ise en birincil manasıyla değişme/değişim demek. En durgun, en sorunlu anda bir şeyler yaşanması ve bu nedenle durgunluğun, sorunların hızla ortadan kalkması demek.

O kurtarıcı, dünya piyasaları çökmüşken, elindeki sermayesi ve geliştirdiği projeleri ile bu durgunluğu çözecek, dünyayı hareketlendirecek.

İşte "Ay'ın yarılması" veya "Ay'ın patlaması" gibi ifadelerde de böyle mecazi manalar var. "Bütün ümitler bitmişken, dünya kapkaranlık hale getirilmişken, kıyamet kopması ve hayat denilen bu filmin sonlanması bekleniyorken, bir Ay'ın yani yol göstericinin meydana çıkması, yol göstermesi, hareketi başlatması, bütün dünyayı kurtarması" manası da var.

Rüyada insan görmek, emniyette olmak, sorunlardan ve belalardan korunmak demek. O kurtarıcının yeni bir insan ırkı meydana getirmek istemesinde ise bu mana var. İnsanlığın emniyet, huzur içinde olmasını sağlayacak.

"Bond'un aşması gereken engeller arasında çelik çeneli kötü düşmanı Jaws da bulunmaktadır." denilmiş.

Rüyada köpek balığı görmek ise can sıkıcı gelişmeler, terslikler, sorunlar demek. Kendileri de görmüşler ki devasa bir sorun olarak gördükleri TR'nin o beklenen liderini oyundan düşüremeyecekler, onun yolunu kesemeyecekler. Kendileri mağlup olacaklar.

İçtiniz mi çayınızı? Benim çayım mikrodalgada yapılmadı ama yine de çok lezzetliydi...