Dünyanın muhtelif ülkelerinde, kaçırılacak genç kızlar ve kadınlar, Tiktok üzerinden kolayca tespit edilip listeleniyorlar.

Tiktok, fuhuş mafyaları için genç kız, genç kadın ve küçük kız çocuğu kaçırmak isteyenler tarafından bulunmaz bir nimet olarak görülüyor.

Onlarca ülkede kapsamlı surette fuhuş işleri yapan ve onlarca senedir mümkün olabilen her yerde genç kızları ve kadınları kaçıran Adnan Oktar suç örgütü dahi Tiktok'u yoğun olarak ve çok maksatla kullanıyor. Onların insanlık dışı türlü işlerini de Tiktok çok kolaylaştırıyor, hızlandırıyor. Adnan Oktar suç örgütü hala yeni yeni kişileri ünlü yaparak toplumu, kanaatleri, kabullenişleri yönlendirmede ve örgüte üye kazanmada kullanıyor ve bunu yaparken Tiktok'u da öncelikle tercih ediyor.

Zan edilenin aksine olarak, Tiktok'un arkasında da büyük bir ABD desteği var. CIA da Pentagon da Tiktok'tan gerçekte rahatsız değil. Bu kurumların içindeki bazı gruplar rahatsız ama onların hükmü geçmiyor. Bu kurumlar, Çin ile daima danışıklı dövüştürülen ve Çin gibi şeytani seviyede kara para devleti olan ABD'nin resmi politikalarına uyuyorlar. ABD'deki bu resmi ve gerçek politika ile basın ve medya önünde sergilenen yalan, kandırmaya ve oyalamaya dayalı politika, birbirine çok zıt.

ABD de Çin de Londra'nın tasmalı köpekleri... Başka hiçbir şey değiller. Her türlü şeytani, kanlı ve kara işler zaten Londra merkezli olarak yapılıyor ve Londra dünya genelinde bu işleri yaptırırken onlarca ülkeyi danışıklı dövüştürüyor. Tel Aviv de bu süreç boyunca Londra'ya çok büyük destek veriyor.

Daha önce de yazmıştım ki önde gelen pek çok ABD şirketi ile önde gelen pek çok Çin şirketi de danışıklı dövüştürülüyor. Aralarında gerçek bir rekabetin olmasına, bir tarafın diğer tarafı gerçekten çökertmesine izin verilmiyor.

Dünyada, onlarca ülkeyi ve sayısız şirket ile terör ve suç çetesini danışıklı dövüştüren Londra merkezli küresel bir çete var ve Tiktok'un başının ezilmesini en çok da onlar istemiyorlar.

Washington çetesi gibi, Pekin/Beijing çetesi gibi, Ankara çetesi de Londra'dan tasmalı bir çete ve Tiktok'u, Londra'dan izin ya da talimat gelmeden kapatamaz. Gerçekten bir baskı altına da alamaz.

Ayrıca, Ankara çetesinin kanlı ve kara para işlerini artık dağdaki çobanlara bile duyurdum. Sokakta top oynayan küçük çocuklar bile duydular. Ankara çetesinin bu türlü işleri için onlara da Tiktok lazım.

Suçişleri bakanı ve Çingene Ali Şerlikaya ise, Londra merkezli bu küresel çetecilerin üst idare grubunun, bilmem kaçıncı piyonunun kaçıncı piyonu olan Çingene Abdullah Gül'ün, TR'de kullandığı bilmem kaç piyondan biri... Başka da bir şey değil. Kapsamlı ve yüksek cirolu bir marketi kontrolüne verseniz işletmez, üç günde bütün işleri berbat eder. O kadar berbat ve dip seviyede biri...

Tiktok'un kapanması için öncelikle Abdullah Gül, Ahmet Davutyan, Özgür Özel, Kemal Kılıçdaryan, Karamollayan, Abraham Kalın diye başlayın, Hakan Fidan Çingenesine ve Ali Şerlikaya Çingenesine kadar binlerce kişinin derhal tutuklanması gerekiyor. Londra'dan talimat alan, oraya bağlı olan, tamamen hukuksuz ve gayr-i meşru şekilde devletimizin makamlarına doldurulan ve siyasi partilerde dolu olan bu Çingeneler, gizli hristiyanlar, kara paracılar, insan ve organ kaçakçıları, uyuşturucu kaçakçıları, din düşmanları, terör örgütü mensupları toplanmadan, Türkiye bu gibi sorunlarını da çözemez.

Cinsi sapıklık, taciz, tecavüz, aile içi tecavüz, çıplaklık, namussuzluk, kumarbazlık, ayyaşlık haberleri ve bunların sebep olduğu diğer üzücü hadiselerin haberleri her gün daha da sık olarak ülkemizin haberlerine konu olur. Bu Türkiye'nin, bu halde olmasını kasten sağladılar, sağlıyorlar. Tiktok da bu maksatla kullanılan bir silahtan başka bir şey değil. Kendi silahlarını neden kendileri kırsınlar, kaldırsınlar?

Çin'in Taliban terör örgütünü hükumet olarak tanımanın ön adımlarını atıyor olması şaşırtıcı değil. Çünkü günümüzdeki Çin idaresi de en az Taliban kadar bir terör, suç ve kara para örgütü.

Ümit Özdağ gibi pislik heriflerin üzerine oynayan herkes boşuna para, zaman, emek ve kadro tüketiyor.

O pislik herifi ve çevresindeki çeteyi ayaklarımın altında ezeceğim. Yollarını çoktan kesmiştim, türlü meseleler çıktı başıma, yarım kalan işi de yakında inşaallah tamamlayacağım.

Onların lanet olasıca seviyedeki dürüstlük, Türklük, milliyetçilik, vatanseverlik oyunları/tiyatroları tamamen ifşa olacak. Zan ediyorum ki aklı başında herkes tarafından lanetlenecekler.

Yaptıracağım Adnan Oktar suç örgütü operasyonları da FETÖ operasyonları da onlara, Zafer partisi dedikleri suç, terör ve ihanet örgütüne ve diğer teşkilatlarına uzanacak.

Sizce Ali Şerlikayanın genleri yüzde kaç oranında Çin kökenli?

Az daha sormayı unutuyordum, sizce Ali Şerlikaya Tiktok'tan da para ve/veya hediyeler alıyor mudur?

Ali Şerlikaya'nın uyuşturucu müptelası olduğu, küçük çocuklara cinsi ilgi duyduğu iddialarını siz de sağda solda duydunuz mu? Bunlar iftira mı, gerçek mi, kim soruşturacak bunları? Ne yapacağız şimdi biz, neye inanacağız?

Herifin yalancının ve numaracının biri olduğuna şüphe yok. Aylardır bunu icraatı ile açıkça sergiledi ama sorun bu kadar ileri seviyede ise, biz millet olarak ne yapacağız? Bu gibi sorunları bitirmesini, iddialar doğru ise eğer, bu suçların tam içinde olan kişilerden mi bekleyeceğiz?

Kaç nesil daha kandırılacak, oyalanacak, kanımıza kadar sömürüleceğiz?

Tayyip'in son açıklamalarını yapması için BAE'den, Katar'dan paralar aldığı da konuşuluyor. Bunları kim soruşturacak?

Türkiye'nin ve Türk milletinin milli güvenliği nerede? Milletin can, mal, ırz, din hürriyeti ve emniyeti nerede? Bunlar nerede?

Neden hala bu Londra piyonları ile oyalanıyor bu koca millet? Bunları yıkıp ayaklar altında ezmek iki saatlik iş değil mi?

Yapılabilecek mi bilmem ama yapılacak olursa mahalli seçimlerde yine Ekrem Kabaimamoğlu'nu mu desteklesek?

Şu Trendyol'dan rüşvet alan siyasetçiler meselesi vardı, ortada soruşturmayı hatta yargılamayı zorunlu tutacak seviyede malzeme de vardı. Çin'in Trendyol'u, çok sayıda sözde vekile rüşvetler dağıtarak, işine yarayacak şekilde kanunlar, düzenlemeler yaptırıyordu TBMM denilen pislik çukurunda, namussuzluk ve ihanet çukurunda, kanalizasyondan bile daha pis kokulu çukurda... Ne oldu o iş?

"Demokrasi"lerini yesinler. Bu gün kapatılır ama yarın adisyonu hepsine ödetirler. Şu hukuk bir gelsin geri, o vakit göreceklerini görürler. "Yandım Allah" derler. Orada o İblis umurlarında bile olmaz ama gök giren, kızıl çıkar.

Çin'e mi dil dökerler, Rusya'ya mı, İngiltere'ye mi, İsrail'e mi, BAE'ye, Katar'a, Suudi Amerika'ya mı ve hangisi gelebilir, bunları elimizden alabilir. Yaşayarak görürüz. Bir de şimdi yeni anlaşmalar yapmışlar, güya imza yetkileri var. Milyon tane evrakı imzalasalar bile hepsi hükümsüz.

Memleket dibin de dibine vurdu. Her yerden çocuklar ve kadınlar feryat ediyorlar. İnlemeler yükseliyor. Türlü acılar ve taşınmaz yükler bir arada yaşanıyor. Bunlar hala Çingenelik, masonluk, Gazze, kara para, organ ve insan kaçakçılığı, misyonerlik, teröristlik, bölücülük, rüşvet, uçkur, topraklarımızı peşkeş çekmek derdindeler.

Güya altı aydır operasyonlar yapıyorlar. Altı ayda bin kişi tutuklamışlar. Bu ülkede altı saat içinde bile on binlerce kişi acilen tutuklanmalı. Tutuklanmıyorsa, operasyon değil, şov yapıyorlar demektir. Hala ihanet ediyorlar, hala masonlara, hala mafyalara, hala çetelere, hala gizli servislere, hala Londra'ya çalışıyorlar demektir.

Bunları göre göre, hala bunların lehine sözde haber metni yazan sözde gazeteciler bile, hukuk geri geldiği gibi idam edilir. Hukukun, devlet olmanın, milli güvenliğin gereği budur.

Kafayı iyice kırmış bu...
Ne konuştuğunu bile bilmiyor.
Sırf konuşmuş olmak için boş boş konuşuyor oraya, buraya... O sırada TR uçurumdan yuvarlanmaya devam ediyor.

Dünyada bunu dikkate alan bir kişi kaldı mı acaba...

Londra'nın tasmalı köpeklerinden ve Abdullah Gül çetesi üyelerinden olan gizli Ermeni/Çingene Mehmet Şimşek, daha birkaç gün önce TR'deki iş adamlarına "Piyasa iyice daralacak. Nasıl yaparsanız yapın, bir yol bulun ve yurt dışına açılın" demedi mi?

Yerli sanayici için bile TR'de hareket sahası kalmamış, TR iflas etmiş, TR'de hukuk dahil her şey dibe vurmuş, son aylarda yapılan sözde operasyonların da gerçek yüzü ifşa olmuş, buraya yabancı yatırımcı mı gelecekmiş?

Gerçekten bekliyor mu gelmesini?

TR'de kimin idareci olduğu bile belli değil. Ortada dolanan gerçek Tayyip mi, o bile şüpheli... TR'de TR vatandaşlarının bile mülklerine çökme yasası meclisten geçiyor ve yüzden fazla sözde muhalif vekil insan şeytanı, bu kadar haince ve zalimce bir sözde yasa geçsin diye meclise gelmiyor. Halkın tepkisi dağ kadar oluyor, hiçbirinin umurunda değil.

TR vatandaşlarına bile bunu yapanlar, bir gün dengeler değişince, yabancılara pek ihtiyaçları kalmayınca ya da başka bir sebeple yabancıları istemediklerinde, yabancı yatırımcılara ne yaparlar, nasıl çökerler?

Bıraksınlar bu boş lafları. Buraya gelse gelse İsrailli, Rusyalı, Çinli ve Arap mafyalar gelir. Diğer kara paracı ülkelerden çeteler gelir. Arazilere "Rezerv arazi" diyerek çökülmesini ve ele geçirmeyi isteyen eşkıya takımı gelir. İnsan kalmış, aklı başında kalmış bir kişi bile buraya gelmez.

Türkiye hiç iyi bir yere gitmiyor

Hizbullah terör örgütünün mensuplarının ve sempatizanlarının bol bulunduğu Kocaeli'de, Türkiye'yi gerecek bir eylem yapıldı.

Kocaeli'nin Gebze ilçesindeki bir reklam panosuna Ebu Lüblübe de denilen ve kim olduğu, eşkali bile bilinemeyen kişinin posteri asıldı.

İşte AKPKK'nin yeni Türkiyesi...

Bursa'da yaşayan 81 yaşındaki Züftü Şirin eski eşine nafaka ödemediği iddiasıyla tutuklandı.

İşlemlerin ardından cezaevine gönderilen Şirin gözyaşlarını tutamadı.

Bakın, çok açık ve ağır konuşuyorum. Tayyip, 17 bin Filistinlinin öldüğünü tartışmaya mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edemezse namussuzdur, şerefsizdir, vatan hainidir ve o makamda da duramaz.

Tayyip, bunu ispat edebilse de namussuzdur, şerefsizdir, yalancının önde gidenlerinden biridir, rüşvetçidir, peşkeşçidir, ihale fesatçısıdır, terör ve savaş suçlusudur, Suriye kasabıdır, katliamcıdır, diplomasızdır, üçüncü kere aday bile olamaz ve Anayasa suçları da işlemiştir ve yine o makamda duramaz.

Bu şartlardaki bir Tayyip'in arkasında, yanında duran hukukçuların, hakimlerin, savcıların, gazetecilerin, TV çalışanlarının, vekillerin, bakanların, devlet kurumlarının başındaki şahısların hatta şu Tayyip'in emirlerine itaat eden Genel kurmay çetesinin hiçbirinin de kellesi, gövdelerinin üzerinde duramaz.

Burası sirk değil, panayır değil. Burası Türkiye devleti ve burada on milyonlarca kişi şu anlarda haksızlıklardan, hukuksuzluklardan, zulümlerden, keyfilikten, mali krizden, işsizlikten, bakanlıkların keyfi uygulamalarından, açlıktan, yokluktan, maruz kaldıkları ihanetlerden, sözde sığınmacılardan, istilacı Çingeneler kadar bile haklara sahip olmamaktan ötürü inliyor.

Herkes de bunu görüyor ve buna rağmen Tayyip'in ve çevresindeki hükümsüz, gayr-i meşru, gayr-i resmi çetenin yanında öyle ya da böyle duranlar... Öyle ya da böyle, gözler önündeki bunca ihaneti, kanunsuzluğu, zulmü, rezilliği görmezden gelerek onları meşrulaştırmaya çalışanlar ve bir şekilde onların yanında yer alanlar... Kafalarını kendileri giyotine ya da dar ağacına uzatmış oluyolar. Kendi idam fermanlarını kendileri yazıyorlar.

Bu ihanet böyle devam etmeyecek. Bunun sonu, ihanet eden herkes için uçurum. Haber metniyle, sosyal medya hesabıyla, Youtube videosuyla ihanet edenler için bile uçurum. Ankara ile iş tutan herkes en ağır şekilde cezalandırılacak. Çünkü TR "bir anda", evet bir anda hukuk devleti olacak.

Filistinlilerin çoğu da Mısırlı Çingeneler...
Firavunların soyundan gelenler...

Gazze'deki Filistinliler, sınırı geçme haklarında ısrar ederken birden Mısırlı olduklarını hatırlıyorlar.

Adam, "Biz Mısırlıyız... Babam ve amcam Mısır'da yaşıyor. Biz Mısırlıyız" diyor.

Etiyopya'daki Erta Alé yanardağı patladı.

Son günlerde Kuzey ve Güney kraterlerinden yoğun lav akıntıları gözlemlendi.

Bunlar, Suriye'yi BOP yani Büyük İsrail projesi kapsamında karıştırmak, dönüştürmek, sömürmek, kan gölüne çevirmek istediklerinde...

Suriye'de henüz hiçbir şey yok iken... Bir mahalledeki bir sokağın bir binasında bir bomba patladı diye, bütün şehirde isyan varmış gibi haberler yapıyorlardı. Bütün Türkiye'yi organize faaliyetle, devlet sistemini de alet ederek kandırıyorlardı.

Bunlar, sözde müslüman bu Ankara çetesi, CNN İnternational çalışanlarının bile "Yeter. Suriye'de hiçbir şey yok ve biz her gün onlarca yalan ve düzmece haber yapıyoruz" diyerek istifa ettikleri günlerde, şimdi Gazze meselesinde olduğu gibi sürekli yalan beyanlarda bulunuyorlardı. Devletin her kurumunu ve yetkilisini de bu olağan üstü suçlara ortak ediyorlardı.

Bunlarla birlikte asılacak olan o sözde gazeteciler, haberciler, TV programcıları, sosyal medya pislikleri de bunlarla organize şekilde ihanet ediyorlardı. Şimdi de Gazze meselesinde aynısını yapıyorlar.

Bu defa, İstanbul'un ezip geçtiği BOP projesini tekrar canlandırmak... İstanbul'un ezip geçtiği İsrail'in yıkılışına mani olmak ve onu ayakta tutmak... İstanbul'un önünü büyük oranda kestiği kara para işlerini canlandırmak için yapıyorlar.

İlk getirilen Suriyeliler de hasta, kanser vs denilerek getirildi. Ardından milyonlarca Suriyeli Çingene ülkemize dolduruldu.

Sözde hasta Suriyelilerin getirilmesinden ve zihinlerin, gündemin buna hazırlanmasından sonra bile, Suriyeliler TR'ye gelmek istemiyorlardı.

Onlarla anlaşmalar yaptılar. Vatandaşlık, çalışmadan maaş, ücretsiz sağlık hizmetleri, ücretsiz ve öncelikli tahsil imkanları, Avrupa'ya geçiş dahil her şeyi vaad ettiler. Yalvardılar adeta, buraya gelip dolsunlar ve bizi mahvetsinler diye...

Zaten sınır boyunca döşenmiş mayınları da bu maksatla önden temizlediler. O mayınlar temizlenmeseydi bunlar yaşanmayacaktı. O mayınların temizlenmesini ABD'li senatörler ve İsrailli sözde devlet yetkilileri, yerinde denetlediler. İşlerin aksamasını istemediler ve çok acele ettiler.

Şimdi orası mayınlansa ya da İran sınırımız mayınlansa, maddi ve manevi devasa sorunlarımızda en azından biraz nefesleneceğiz, daha da artmasına mani olacağız. Hala akın akın TR'yi çingenelerle dolduruyorlar. Yetmezmiş gibi Filistinli Çingeneleri de buraya toplamak, bir yandan burayı daha da bozmak, diğer yandan İsrail'e orada daha rahat/geniş imkanlar sağlamak istiyorlar. Bu nedenle her gün gemicikleri İsrail'e seferler yapıyorken, kendileri şurada, burada İsrail karşıtı açıklamalar yaparak danışıklı dövüşüyorlar. Bu kadar aleni şekilde ihanetler ediyorlar.

Buraya kafileler halinde Suriyeliler gelince, şartları beğenmeyenler, kolluk güçlerimize sopalarla, taşlarla saldırırken, "O Tayyip buraya gelecek. Bize söz verdi. Nerede o? Hani vatandaşlık, hani maaş, hani ev, hani erzak, hani şu, bu" diye bağırıyorlardı. On binlerce kişi bunlara defalarca şahit oldu.

On binlercesine, yüz binlercesine sürekli yemek, sağlık hizmetleri bizim vergilerimizle veriliyorken, bizim vatandaşlarımız hatta milyonla çocuğumuz aç yatıyordu. Hala manzara aynı.

O gelenlerden bir kadın, tarihe geçmişti. "Benim pedim yok, Tayyip'e söyleyin, bana ped versin" demişti gazeteciler ve kameralar karşısında... Haberlere de konu olmuştu.

Burası Türkiye mi, Çingeneleştirilmek istenen bir ülke mi, artık bunun kararı verilecek. Mİlyonlarca kişi birkaç hafta içinde ölecek olsa bile, Ankara dümdüz edilecek olsa bile, buralardaki ABD ve NATO üsleri dümdüz edilecek olsa bile, TR'deki sözde diplomatik temsilciler meydan yerlerde asılacak olsa bile, burada tufan esecek olsa bile... Bu sorun temelden ve tamamen çözülecek.

TR'de bir tek sözde sığınmacı bile kalmayacak. Güya verilen vatandaşlıklar da hükümsüz ve onlar daha önden kovulacaklar. Her şeylerine de el konulacak ve kamulaştırılacak. Zaten bizden çala çala elde ettiler o imkanları.

Hala Gazze diyebilenler sınır dışı edilecekler, dövülecekler, sövülecekler hatta öldürülecekler. Yeter artık, bu pislik temizlenecek.