Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25.1K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Gördünüz mü, 23 bin aboneli Youtube kanalımızda kaç gün canlı yayınlar yaptım ama videolarda bile sesli ve görüntülü yönlendirme yaptığım halde, "Okumalar" isimli bu Telegram kanalına hiç kimse gelmedi.

Youtube'dan ve o videolardan bana hiç kimse de ulaşmadı, özelden mesajlar yazarak danışmadı. Yani bu Telegram kanalına gelen olmadığı gibi, doğrudan benim profilime yazan da olmadı.

İşte bu, bütün dünya insanlığının sorunu... Bu, dünya insanlığını ayağa kaldırması gereken vahim bir suç, küstahlık ve adilik.

Hem yazılımcılar, hem yayıncılar, hem basın mensupları, hem hukukçular, hem milli güvenlikten sorumlu kurumlar tarafından bu mesele ayrı ayrı değerlendirilmeli. Youtube'un ve bağlantılı bütün platformların ve en küçüğüne kadar bütün sistemlerin, onlarca ülkede bir anda ve eş zamanlı olarak yasaklanması sağlanmalı. Youtube'un göstermelik sahipleri, gerçek sahipleri, ta CIA'ya, MOSSAD'a ve mason localarının mensuplarına kadar yargılanmalı.

Bu engellemeler, bu sansürler, bu dünyayı iyi bir dünya haline getirmek isteyen herkese yapılıyor. Hak arayan, adalet arayan, iyilik isteyen herkese yapılıyor. Kötülükle, zulümle, acılarla, açlıkla, yoklukla, haksızlıklarla, hastalıklarla, sömürmeyle, savaşlarla, terörle mücadele eden herkese bu sansür az ya da çok uygulanıyor. Bana ise, on seneden fazladır, tabiri caiz ise nefes alınmaz bir şiddette uygulanıyor.

Ve Türkiye'de de dünya genelinde de kötülükle mücadele ettiğini, kötülerle mücadele ettiğini, devletini ve milletini müdafaa ettiğini iddia eden sayısız kişi, bana on seneden fazladır uygulanan en ağır seviyedeki bu sansürü sorun bile görmüyorlar. Bu da onların ciğersizliği, samimiyetsizliği...

Youtube'da, normalde yapılması çok zor olan bir teknik işi ayarlamışlar da canlı yayınlar yapılmasına rağmen bile yayınlarımın yayılmasına engel oluyor. Eş zamanlı olarak WhatsApp, X com, Instagram, Google, Facebook ve benzeri bütün platformlarda aynı seviyede sansür uygulanıyor. Eş zamanlı olarak Telegram'da da aynısı yapılıyor.

Şu Telegram uygulamasındaki şu Okumalar isimli kanalımda, algoritmalara tanıtılmış, girilmiş belli başlı profiller/kullanıcılar var. Kendi çapımızda, küçük bir grup halinde takılmamızı sağlıyorlar. Onların dışındaki kişilere nadiren izin veriliyor. Yeni gelenlerin çoğu da kasten çıkartılan teknik sorunlarla bıktırılıyor ve uzaklaştırılıyor. Hatta eskiden olduğu gibi, kullanıcı kendisi çıkmadan kanaldan sessizce çıkartıyorlardır.

Telegram'daki Akademi Dergisi kanalımda, bir gece vakti, birkaç saat içinde bin dört yüz kişi katıldı. Tamamı yurt dışından kullancılardı ve yayınlarımdan birinin, ilgili ve benzeri bir ortamda paylaşılması neticesinde gelmişlerdi. İki gün üç gün sonrasında bile, sanki kanala hiç kimse katılmamış gibiydi. O sayaç, bin küsur kişi daha varmış gibi gösterdi ama kanalın akışı, onlar yokmuş gibi devam etti. Artık arka plandan onları nasıl susturdu, nasıl kanaldan çıkarttı, kaç ayrı teknik ve sinsilik denedi/uyguladı, hepsi soruşturma ve yargılama konusu...
Bu hiç iyi değil. Bu, dünya genelinde bütün Yahudilerin sonunu getirecek. Hadislerde haber verilen "Yahudi avı"nı başlatacak. Yahudilerin büyük çoğunluğunun ölümüne Netanyahu ve çetesi sebep olacak. Hem de feci feci şekillerde öldürülecekler.

Bu kararlarda, bu hamlelerde akıl yok, mantık yok, şuur yok, sahayı okumak yok, istişare yok, devlet adamlığı yok, içinde bulundukları şartları gerçekçi değerlendirmek yok. Bu kararlar, Yahudilere cehennemin kapısını sonuna kadar açan kararlar.

Bu kararlar ve hamleler, İsrail denilen şeyi sadece bir kaç sene içinde haritadan sildirecek olan kararlar ve hamleler...

Ben aksine sakin kalarak, aklı başında değerlendirmeler yaparak, aklı ve mantığı ön planda tutarak, öfkeye kapılmayarak, gerçekçilikten ayrılmayarak sahayı yakinen takip ediyor ve kararlar alıyorum. Şu manzara bakıyorum da "topyekun hezimet"e ramak kalayı yaşadıklarına emin oluyorum.

Bu kararlar ve hamleleri, ABD'nin, Rusya'nın, Almanya'nın, Fransa'nın, İtalya'nın, Çin'in ve Arap devleti denilen o devletten sayılmaz yerlerin de sonunu tez vakitte getirecek kararlar ve hamleler...

Herkes ikinci hatta üçüncü emniyet kemerini taksın, bir yandan da ikinci hatta üçüncü paraşütünü de sırtına taksın, çünkü dünya genelinde çok sarsıcı bir türbiliansa giriliyor.
Can Gürzap da öldü.
Akademi Dergisi
Photo
Resmi görülen şu kişi, nasıl olmuş da bu yaşına kadar öldürmeden ya da öldürülmeden yaşamış, gerçekten çok ilginç...

Üniversitelerin ilgili bölümlerinde bu konuda bilimsel çalışmalar yapılmalı.

Böyle bir simaya ve bu simaya uygun bir karaktere sahip bu kişi, bu güne kadar nasıl olmuş da katil olmamışsa ya da birilerini katil etmemişse, o sebep/ler teşhis edilmeli. Neler döndüğü bilinmeli.

Bunun teşhis edilmesi ve iyice kavranması, adalet sistemi için, ceza evlerinin nizamını sağlamak ve mahkumlar arasında denge kurmak için, tıp sistemi ve bilhassa ruh sağlığıyla ilgilenen psikiyatri sistemi için, sosyal nizam için, idarecilerin doğru terbiye edilmesi ve bilgilendirilmesi için, iyi insanların katil olmaması ve hayatlarının kararmaması için çok gerekli...

Bu gibi simalar yapay zekalara kodlanmalı, yapay zekalar bunları görünüşlerinden tespit ettiği gibi gerekli yerlerde/anlarda yetkilileri uyarmalı.

Mesela böyle bir kişi karakola gittiğinde, kolluğun önündeki ekran, bu kişinin resmini gösterirken yanında sarı kart göstermeli. Kolluk "Bu kişi çok sorunlu. Henüz suçlara bulaşmamış ve sabıkası temiz olsa bile çok tehlikeli bir kişi. Fiziki sorunlar çıkartmayacak olsa bile bu kişiler, tavırlarıyla, kararlarıyla, davranışlarıyla her yerde nizamı, sistemlerin/hizmetlerin işleyişini, insanların ahengini/dengesini, toplumun huzurunu temelden yıkarlar." diye bunu anlamalı. Sarı kart bu manaya gelmeli.

Aynı şekilde böyle simalar mahkeme salonuna girince hakimin önündeki bilgisayar üzerinden yapay zeka, hakimi uyarmalı. Hakim, bu kişinin şahitliğini bile kabul etmemeli. Yemin etse bile şahitliğini kabul etmemeli. Böyle bir kişi öldürülmüşse, normal bir cinayet davası olarak görülmemeli. Sanıklara iyi odaklanılmalı ve cinayete iyice zorlanmış, çaresiz bırakılmış kişiler olup olmadıkları anlaşılmalı. Ceza verilecekse, en alt sınırdan verilmeli. Böyle bir kişi birini öldürdükten sonra savunmasını yaparken de kolluktan adli tıp uzmanlarına ve hakime kadar bütün yetkililer çok dikkatli olmalı, kılı kırk yarmalı.

Şimdi isterseniz hemen o Zekai Işın'ın resimlerini açın, bakın... İki sima arasındaki ortak noktaları değerlendirin. Simada ortak noktalar ne kadar çoksa, o kişilerin karakterlerinde ve davranışlarında da ortak noktalar o kadar çoktur.

Bu tipler kolay kolay katil olmazlar, kolay kolay doğrudan adam öldürmezler ama katil olması hiç beklenmeyen kişileri bile sonunda katil ederler.
Semih!

Bohçalı "Türk milleti" derken kimi kastediyor, sen biliyor musun? Şenkal biliyor mu? Ya da hanginiz biliyorsunuz? CIA'daki ya da Moskova'daki ya da Vatikan'daki ya da Tel Aviv'deki bağlantılarınız mı biliyor?

Bu milletin hiç değilse yüzde seksen küsuru "Yardıma ihtiyacı olan biziz. Bize ne Filistinden. Bizim kanserli hastalarımıza bunlar yapılıyor mu. Açız, önümüzü görmüyoruz, işsiziz. Bu başımızdakiler gitmeli" dedi. Youtube bile onca sansüre ve engellemeye rağmen bu içeriklerle dolu...

Size yine talimatlar verenlere söyleyin, Ankara'dan Londra'ya, washington'a, Tel Aviv'e ve Moskova'ya kadar hepiniz çok komik ve sefil hallerde görünüyorsunuz.

Ve bana öyle geliyor ki bu defa hep beraber son sahneninizi oynuyorsunuz.
Çin'in elektrikli arabalarının TR'ye getirilmesine, TR'de üretilmesine, TR'de satılmasına, TR üzerinden nakil edilip başka ülkelere götürülmesine izin vermeyeceğim. Herkes kararlarını buna göre alsın ya da sonucuna katlansın.
Japonya ile TR arasındaki bütün alış verişi çok yakında tamamen bozacağım. Japonya'dan TR'ye araba, elektronik eşya diye sayın, teknik/mühendislik hizmetlere kadar hiçbir şey girmeyecek. TR'deki bütün Japonlar da yaka paça kovulacak. Bu, Japonya'nın kararı, tercihi...
Çin'in, hiçbir şeyini TR üzerinden başka ülkelere nakil etmesine izin vermeyeceğim. Havadan, karadan, denizden izin vermeyeceğim. Son derece sıradan ticari ürünlerinin geçişine bile izin vermeyeceğim.

Çok yakında TR'deki bütün Çinlileri yaka paça halde, en kaba ve en aşağılayıcı şekilde kovacağım. Buradaki mülklerine, tesislerine de devletimiz haklı gerekçelerle el koyacak.
Çin'de derin bir işsizlik ve açlık dalgası oluşuyor. Yüz milyonlarca Çinli çok yakında açlıktan isyan başlatacaklar. Bu, sadece Çin'in sorunu değil. Etraf ülkeler başta olmak üzere dünyadaki bütün ülkelere yansıyacak devasa bir sorun bu.

TR, Çin halkının yanında durmayacak, onlara yardımcı olmayacak. Bir tekine bile kapılarını açmayacak. Sığınma hakkı da vermeyecek.

Çin'de kaçınılmaz bir şekilde yaşanacak olan iç savaşlarda ve büyük katliamlarda TR hiçbir Çinli gruptan yana olmayacak. Çinli iş gruplarının ve siyaset gruplarının TR'ye gelmesine de sığınmasına da izin verilmeyecek. Çin'de Şi ile çetesine karşı olan grupların işlerinin TR üzerinden işlemesine de mallarının TR üzerinden nakil edilmesine de izin verilmeyecek.
Şangay suç birliği örgütünü dünyanın gözleri önünde kaldırıp çöpe attım. BRICS'i de öyle yaptım. Kuşak-Yol'un açıkça çökmesine de sebep oldum. Seneler öncesinden ilan ede ede, bu güne kadar Çin'i çökerttim. Şimdi iyice boğacağım. Bu kararları da ben almadım, bu sonu da ben belirlemedim. Bunlar tamamen Çin'in tercihlerinin sonucu.
Alibaba'yı bile batıracağımı, mahvedeceğimi duyurmuştum. Alibaba şu sıralarda çok büyük mali ve teknik krizler yaşıyor. Hatta şu anda batmış, iflas etmiş bir şirket olduğu da söylenebilir.

Çin'de imalat, çok büyük oranda durdu ve gün geçtikçe daha da duruyor, duracak. Çin'i parçalara böleceğimi de tekrarla yazdım, ikaz ettim ama kimse beni dinlememişti.

Ahmak Alibaba haydi şimdi gelsin de Ankara ile yakın dursun, Ankara ile ortak iş tutsun, Ankara'yı desteklemeye çabalasın ve Ankara ile birlikte kendini bir şekilde bataktan kurtarsın da görelim. Ben de göreyim, dünyadaki bütün taraflar da görsünler. Bakalım, teknik olarak mümkün müymüş...

Ahmaklığın, cahilce davranışın bu kadarını sergileyebilen bu kişiler, bu güne kadar Alibaba'yı çok bile ayakta tutmuşlar.
Milletin gözünde palavralarla, örgütlü bir propaganda faaliyetiyle devleştirilmiş olan o balon Çin, o hormonlu salatalık misali olan Çin, bu gün bile son çare olarak çok çırpındı, çok metafizik saldırılar denedi.

Çin denilen toprakların altındaki uzaylı türler, Çin milletinden bile vahşi, sorunlu, merhametsiz, dengesiz, şuuru bulanık, davranışları sorunlu türler. O uzaylı türler de çok çabaladılar ama hep boşa, hep boşa...

Metafizikten başka bir şey de ellerinden gelmiyor. Zaman aleyhlerine işliyor. Bir saat bile Çin için ve altındaki uzaylı insan şeytanları için çok kıymetli ama bin saatleri bulunuyor olsaydı bile ellerinden bir şey geleceği yok. Çoktan bitti bu iş...

Herkes Çin'den uzak dursun, kendini, şirketini, sermayesini, itibarını korusun.
Çin yine kendi milletini/insanlarını hastalık oyunları ile nakite çevirmek zorunda. Ne kadar çevirse de krizi çözecek kadar çeviremeyecek. Çin ile bu konuda iş birliği yapmaya hazır onlarca batılı ülke bile var. Çünkü onlar da Çin kadar batak haldeler. Yakında yeni bir pandemi tiyatrosuna dönüştürmek isterlerse, yine benden çok sert karşılıklar alacaklar.

Çin'in içinde nasıl bir cehennem olduğu ile ilgilenmiyorum. Çin'den hiçbir siyaset grubu, iş grubu ve şirket ile de anlaşmayacağım. Onların da mühletleri doldu. Onların da samimiyeti, ciddiyeti yok ve onlar da en kötü sonları hak ettiler, ediyorlar.
Çin'deki mali kriz derinleşerek yayıldıkça, Çin'de temizlik malzemelerine ulaşmak da iyice zorlaşacak.

Zaten genel olarak temizliğe pek dikkat etmeyen Çin milleti, mali krizin oluşturacağı yoklukla birlikte iyice kirlenecek.

Ülkede temizlik sorunlarıyla paralel olarak çok sayıda ciddi hastalık yayılacaktır. Nüfus da çok zaten ve fare, köpek, böcek bile yiyebilen acayip bir halk bunlar... TR'nin Çin ile hava trafiğini bile kapatması tıbbın, hukukun, aklın, mantığın gereği olacak.

Daha şimdiden dünyanın bütün ülkeleri Çin'den gıda ürünleri ithalatını durdurmalılar.
Günümüzde kullanılmakta olan araba bataryalarının TR'de imal edilmesi, satılması ve arabalarda kullanılması yasaklanacak.

Milletimizin dolandırılmasına, sömürülmesine ve gezegenimizin zehirlenmesine meydan verilmeyecek.

Elektrikli arabalarda bataryalar sebebiyle oluşan can ve mal kayıpları da en baştan kararlılıkla engellenmiş olacak.

Bataryalı elektrik arabaların satın alırken de kullanırken de iktisatlı olmadığı ve mantıklı olmadığı açıkça ilan edilecek, duyurulacak ve halk devlet gücüyle doğru yöne sevk edilecek.

Dünyadaki diğer milletlerin paraları mı çok, akılları mı yok, bizim meselemiz değil. Biz bilime, akla, hukuka uygun kararlar alacağız. Kimse TR'de bataryalı elektrikli araba vurgunu, dolandırıcılığı, kandırması yapamayacak.

Herkes kararlarını buna göre alsın ve yatırımlarını buna göre planlasın. Ya da herkes sonucuna katlansın. Günü gelince ki o gün çok yakın, ben bu meselede de "Kaç kere ikaz ettim, bilgilendirdim, yönlendirdim ama beni dinlemediler. Şimdi ise umurumda değiller. Ahmaklıklarına doymasınlar" derim ya da bu cümleleri yazarım.
Yabancı şirketlerle arka plandan maddi menfaatler gereği anlaşarak ya da mason locaları üzerinden ortak talimatlar alarak...

TR'de kamuoyunu ve kabullenişleri yönlendirmeye, o ülkelere, o yabancı şirketlere ve ürünlerine yarayacak ortam oluşturmaya çabalayan sözde basın ve medya kuruluşlarının hepsi, dozerle ezilmiş gibi ezilecekler. Hİçbirinin hiçbir mazereti dinlenmeyecek. Gazeteciler başımızın üstünde ama bu gibi sahtekarların yeri toprağın altı. Daha fazla yaşamayı hak etmiyorlar. O gün de çok yakın.