Akademi Dergisi
Fatih Terim'i kim koruyor? Güya Türkiye'deki mafyalar, çeteler temizleniyor. Türkiye'de hukukun, adaletin sadece adı kalmış olmasaydı, Fatih Terim şimdiye onlarca defa tutuklanırdı. Ortada hala savcılar, hakimler yok, hala oyalama var ve hala gazeteciler…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Gazeteci Murat Ağırel: "Çorlu'daki bir zabıta müdürü 500 bin dolar parayı nasıl verebilir? Bunun peşindeyim."
Akademi Dergisi
Daha vahim olanı da şu ki şu ana kadar yaşananlar fragmandı ve asıl film şimdi başlıyor. San Andreas fayı, hiçbir teknoloji ile düzeltilemeyecek kadar kötü halde. Son aylarda yoğun metafizik sinyale gire gire, aşırı gerildi ve her an dünya tarihine geçecek…
Kalforniya'nın güneyinde 4.8 şiddetinde, 5 km derinlikte deprem meydana geldi.
Akademi Dergisi
Ali Yeşildağ ikinci videosunda Tarım Bakanı Mehdi Eker'le birlikte Tarım Bakanlığını nasıl soyduklarını ifşa ediyor. 3.5 milyar dolarlık vurgunu ifşa eden Ali Yeşildağ, halkın neden pahalı gıda ve et tükettiğinin de nedenlerini ortaya çıkarmış oluyor. "Bu…
AKPKK rejiminin Sudan'da Tarım yapma yalanı çöktü
AKPKK'li Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre Sudan ile Türkiye arasında kurulan ortak şirketin tasfiyesine karar verildi.
Sudan'da tarım yapma meselesi ilk olarak 2013 yılında, Mehdi Eker'in bakanlığı döneminde gündeme geldi. Sudan’da 99 yıllığına 780 bin 500 hektar tarım arazisi kiralandığı, bu arazilerde hem devlet hem özel sektörün tarımsal üretim yapacağı duyurulmuştu.
AKPKK'li Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre Sudan ile Türkiye arasında kurulan ortak şirketin tasfiyesine karar verildi.
Sudan'da tarım yapma meselesi ilk olarak 2013 yılında, Mehdi Eker'in bakanlığı döneminde gündeme geldi. Sudan’da 99 yıllığına 780 bin 500 hektar tarım arazisi kiralandığı, bu arazilerde hem devlet hem özel sektörün tarımsal üretim yapacağı duyurulmuştu.
Akademi Dergisi
Hedefimdeki ülkelerde yaşayanlar, trenlerden, metrolardan bile uzak dursunlar. Hava limanlarından, sivil yolcu uçaklarından, sivil yolcu gemilerinden bile uzak dursunlar. Çok büyük belaların, kazaların yaşanacağı bir süreç olarak değerlendirerek, bu süreç…
Rusya'da bir günde ikinci pazar yanıyor
Moskova'daki Sadovod pazarında yangın çıktı. İnsanlar tahliye ediliyor. Dün de Rostov-na-Donu'ın en büyük giyim pazarı yanmıştı.
Moskova'daki Sadovod pazarında yangın çıktı. İnsanlar tahliye ediliyor. Dün de Rostov-na-Donu'ın en büyük giyim pazarı yanmıştı.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Kurtarma ekiplerinin aktif olarak yangınla mücadele ettiği başkentin Sadovod pazarı yakınındaki durum
Yangının söndürülmesi, yüksek yangın yükü ve yoğun binalar nedeniyle güçlükle devam ediyor. İtfaiyeciler yangın söndürüyor ve yakındaki pavyonların yapılarını söküyor.
Yanan pazar yerinden 350 kişi tahliye edildi.
Yangının söndürülmesi, yüksek yangın yükü ve yoğun binalar nedeniyle güçlükle devam ediyor. İtfaiyeciler yangın söndürüyor ve yakındaki pavyonların yapılarını söküyor.
Yanan pazar yerinden 350 kişi tahliye edildi.
MHPKK’li belediyenin kayıp araçları Sayıştay raporunda
Sayıştay'ın hazırladığı MHPKK’li Kastamonu Belediyesi denetim raporunda, 22 aracın kaybolduğu ortaya çıktı.
Belediyenin taşıtlarına ilişkin envanter kayıtları ile Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü trafik tescil kayıtlarını karşılaştıran denetçiler, 22 adet taşıtın İl Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında bulunmasına rağmen belediye kamu envanterinde bulunmadığı ve bu taşıtların akıbetinin bilinmediğini tespit etti.
Raporda, belediyeden taşıtların akıbetinin belirlenmesi, kayıp ve ya kötüye kullanılmasından sorumlu olanların tespit edilmesi ve mevzuatın gerektirdiği işlemlerin yapılması istendi.
Öte yandan, belediyede çalışan işçilerin sosyal haklarını tam olarak verilmediğini denetim raporunda tespit eden Sayıştay, işçi kadrosundaki bir kişinin de başkan yardımcısı vekili yapıldığına dikkat çekti.
Denetçiler belediyenin sahibi olduğu taşınmazlardan 5 tanesini dernek ve vakıflara tahsis ettiğini açıkladı.
Sayıştay'ın hazırladığı MHPKK’li Kastamonu Belediyesi denetim raporunda, 22 aracın kaybolduğu ortaya çıktı.
Belediyenin taşıtlarına ilişkin envanter kayıtları ile Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü trafik tescil kayıtlarını karşılaştıran denetçiler, 22 adet taşıtın İl Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında bulunmasına rağmen belediye kamu envanterinde bulunmadığı ve bu taşıtların akıbetinin bilinmediğini tespit etti.
Raporda, belediyeden taşıtların akıbetinin belirlenmesi, kayıp ve ya kötüye kullanılmasından sorumlu olanların tespit edilmesi ve mevzuatın gerektirdiği işlemlerin yapılması istendi.
Öte yandan, belediyede çalışan işçilerin sosyal haklarını tam olarak verilmediğini denetim raporunda tespit eden Sayıştay, işçi kadrosundaki bir kişinin de başkan yardımcısı vekili yapıldığına dikkat çekti.
Denetçiler belediyenin sahibi olduğu taşınmazlardan 5 tanesini dernek ve vakıflara tahsis ettiğini açıkladı.
Akademi Dergisi
Böyle işte bu işler... İstanbul bunların danışıklı dövüşlerini, artık herkesin görüp anlayacağı şekilde ve açıkça gözler önüne serince... Bu süreç boyunca hem ABD'yi hem de Çin'i acınası hallere, devasa siyasi, askeri, mali krizlere düşürünce... Şimdi gerçekten…
Tayvan: "Pekin, Tayvan'ı işgal edemeyecek kadar meşgul"
Adanın lideri Tsai Ing-wen , Pekin hükumetinin Tayvan'a bir saldırı başlatamayacak kadar iç meselelerden bunaldığını söyleyerek, Çin'in acil bir istila planı olmadığını öne sürdü.
Perşembe günü New York Times'ın ev sahipliği yaptığı bir etkinlikte konuşan Tsai, hem Tayvan'a verilen güçlü milletlerarası desteği hem de Pekin'in "mali ve siyasi zorluklar" göz önüne alındığında isteksizliğini öne sürerek savaş ihtimalinin düşük kaldığını söyledi.
Tayvan lideri, “Bu noktada Çin liderliğinin iç zorluklardan bunaldığını düşünüyorum. Benim düşüncem şu ki, belki de şu an Tayvan'a yönelik büyük bir işgali düşünmenin zamanı değildir” dedi ve şunları ekledi: “Milletlerarası toplum, savaşın bir seçenek olmadığını ve barış ve istikrarın herkesin yararına olduğunu yüksek sesle ve net bir şekilde ortaya koydu” çıkarlar.”
Adanın lideri Tsai Ing-wen , Pekin hükumetinin Tayvan'a bir saldırı başlatamayacak kadar iç meselelerden bunaldığını söyleyerek, Çin'in acil bir istila planı olmadığını öne sürdü.
Perşembe günü New York Times'ın ev sahipliği yaptığı bir etkinlikte konuşan Tsai, hem Tayvan'a verilen güçlü milletlerarası desteği hem de Pekin'in "mali ve siyasi zorluklar" göz önüne alındığında isteksizliğini öne sürerek savaş ihtimalinin düşük kaldığını söyledi.
Tayvan lideri, “Bu noktada Çin liderliğinin iç zorluklardan bunaldığını düşünüyorum. Benim düşüncem şu ki, belki de şu an Tayvan'a yönelik büyük bir işgali düşünmenin zamanı değildir” dedi ve şunları ekledi: “Milletlerarası toplum, savaşın bir seçenek olmadığını ve barış ve istikrarın herkesin yararına olduğunu yüksek sesle ve net bir şekilde ortaya koydu” çıkarlar.”
Akademi Dergisi
Barack Obama ve çetesi çoktandır bu günlere hazırlandılar ve bankaların içini iyice boşalttılar. Bunu önden haber vermiştim. Şimdiden sonra bile bu batışlardan çok büyük vurgun vurmanın yollarına da bakıyorlar. ABD halkı onların umurunda bile değil.
Dolar kışa düşüşle girdi
Dolar, Kasım ayı boyunca olduğu gibi, düşmeye devam ediyor.
Dolar, Kasım ayı boyunca olduğu gibi, düşmeye devam ediyor.
Forwarded from Gozilla Downloader
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
📼 360p, 💾 7.3MB, @Gozilla_bot
Akademi Dergisi
Tek teselliniz, şu yayınlarımın olağan üstü bir çabayla ve ileri teknolojilerle sansürleniyor olması... O da olmasa, kaçacak delik arayacaksınız. O kadar güçsüz ve çaresiz haldesiniz. İşte herkesin gözleri önünde Gazze planınızı da çökerttim. Netanyahu…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Madrid’de helikopter düştü
Madrid'de bir helikopter otoyola düştü. İlk belirlemelere göre üç kişi yaralandı.
Madrid'de bir helikopter otoyola düştü. İlk belirlemelere göre üç kişi yaralandı.
Forwarded from Mehmet Fahri Sertkaya
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Şunu düşünene kadar, biraz daha kafayı yorarak, yeni nesil bir can simidi geliştirselermiş keşke...
Aynı bunun gibi birkaç saniye içinde vücuda giyilsin ve yürümeye, koşmaya, zıplamaya, eğilmeye, atlamaya mani olmasın...
Kişi, en uygun zaman geldiğinde yine omuzdaki bir tuşa bassın ve bir ya da iki saniye içinde kişinin etrafını iyice saran bir balon şişsin.
Öyle bir ayarlanacak ki insanlar farklı boylarda olsalar da sorun çıkmayacak. Güverteden atlayıp da denize düşene kadar o şişme kısım şişecek ve kişi suya hiç temas etmeyecek. Hava soğuk ise, ıslanmayacak ve donmayacak. Zaten etrafını büyük oranda çeviren şişme kısım soğuk ve sıcak geçirmeyecek, kişi saatlerce değil, günlerce kurtarma ekibi beklese bile donmayacak, güneş çarpmayacak, ölmeyecek, hayatta kalacak.
Hatta omuz kısmında, az yer kaplayan ama iyi enerji veren birkaç gıda paketi bile sorunsuzca bulunabilir. Tamamen doyurmasa da günlerce hayatta kalmayı sağlayabilir. Türlü türlü özellik eklenebilir.
Bu can simidi gece gündüz, belli aralıklarla "Ben buradayım" sinyali gönderir. "Acil durumdayım" mesajı iletir. Hatta bunu uydular üzerinden bile gönderebilir.
Bu halde kaç kişi varsa nokta atışı ile yeri tespit edilir ve gereksiz yerlerde aramalar yapmadan, o sırada kamu kaynaklarını bol bol harcamadan, en düşük maliyetle kurtarma faaliyetleri yapılır. Başta masraflı görünen can simitleri yine bedavaya gelir.
Hatta kişi geminin iç kısmında iken ve güverteye çıkamadan gemi batmışsa... Geminin içinde iken bu can kurtaranı giyer, tepesinden bir ağızlığı çekip ağzına takar ve bir ya da birkaç saat oksijensiz kalmaz. Bu sırada gemi dışına çıkmak için şansını dener. Gemi batık bile olsa, gemi dışına çıkınca tuşa basar, şişen balon sayesinde hızlıca kendini su yüzünde bulur.
Sırttan tepeye doğru uzayan kısımda, gece mi gündüz mü olduğunu otomatik olarak algılayan elektronik sistem olur. Gece vakti belli aralıklarla yanar, söner ve yer belli eder.
Aynı bunun gibi birkaç saniye içinde vücuda giyilsin ve yürümeye, koşmaya, zıplamaya, eğilmeye, atlamaya mani olmasın...
Kişi, en uygun zaman geldiğinde yine omuzdaki bir tuşa bassın ve bir ya da iki saniye içinde kişinin etrafını iyice saran bir balon şişsin.
Öyle bir ayarlanacak ki insanlar farklı boylarda olsalar da sorun çıkmayacak. Güverteden atlayıp da denize düşene kadar o şişme kısım şişecek ve kişi suya hiç temas etmeyecek. Hava soğuk ise, ıslanmayacak ve donmayacak. Zaten etrafını büyük oranda çeviren şişme kısım soğuk ve sıcak geçirmeyecek, kişi saatlerce değil, günlerce kurtarma ekibi beklese bile donmayacak, güneş çarpmayacak, ölmeyecek, hayatta kalacak.
Hatta omuz kısmında, az yer kaplayan ama iyi enerji veren birkaç gıda paketi bile sorunsuzca bulunabilir. Tamamen doyurmasa da günlerce hayatta kalmayı sağlayabilir. Türlü türlü özellik eklenebilir.
Bu can simidi gece gündüz, belli aralıklarla "Ben buradayım" sinyali gönderir. "Acil durumdayım" mesajı iletir. Hatta bunu uydular üzerinden bile gönderebilir.
Bu halde kaç kişi varsa nokta atışı ile yeri tespit edilir ve gereksiz yerlerde aramalar yapmadan, o sırada kamu kaynaklarını bol bol harcamadan, en düşük maliyetle kurtarma faaliyetleri yapılır. Başta masraflı görünen can simitleri yine bedavaya gelir.
Hatta kişi geminin iç kısmında iken ve güverteye çıkamadan gemi batmışsa... Geminin içinde iken bu can kurtaranı giyer, tepesinden bir ağızlığı çekip ağzına takar ve bir ya da birkaç saat oksijensiz kalmaz. Bu sırada gemi dışına çıkmak için şansını dener. Gemi batık bile olsa, gemi dışına çıkınca tuşa basar, şişen balon sayesinde hızlıca kendini su yüzünde bulur.
Sırttan tepeye doğru uzayan kısımda, gece mi gündüz mü olduğunu otomatik olarak algılayan elektronik sistem olur. Gece vakti belli aralıklarla yanar, söner ve yer belli eder.
Forwarded from Okumalar Kanalı | Akademi Dergisi
Gördünüz mü, 23 bin aboneli Youtube kanalımızda kaç gün canlı yayınlar yaptım ama videolarda bile sesli ve görüntülü yönlendirme yaptığım halde, "Okumalar" isimli bu Telegram kanalına hiç kimse gelmedi.
Youtube'dan ve o videolardan bana hiç kimse de ulaşmadı, özelden mesajlar yazarak danışmadı. Yani bu Telegram kanalına gelen olmadığı gibi, doğrudan benim profilime yazan da olmadı.
İşte bu, bütün dünya insanlığının sorunu... Bu, dünya insanlığını ayağa kaldırması gereken vahim bir suç, küstahlık ve adilik.
Hem yazılımcılar, hem yayıncılar, hem basın mensupları, hem hukukçular, hem milli güvenlikten sorumlu kurumlar tarafından bu mesele ayrı ayrı değerlendirilmeli. Youtube'un ve bağlantılı bütün platformların ve en küçüğüne kadar bütün sistemlerin, onlarca ülkede bir anda ve eş zamanlı olarak yasaklanması sağlanmalı. Youtube'un göstermelik sahipleri, gerçek sahipleri, ta CIA'ya, MOSSAD'a ve mason localarının mensuplarına kadar yargılanmalı.
Bu engellemeler, bu sansürler, bu dünyayı iyi bir dünya haline getirmek isteyen herkese yapılıyor. Hak arayan, adalet arayan, iyilik isteyen herkese yapılıyor. Kötülükle, zulümle, acılarla, açlıkla, yoklukla, haksızlıklarla, hastalıklarla, sömürmeyle, savaşlarla, terörle mücadele eden herkese bu sansür az ya da çok uygulanıyor. Bana ise, on seneden fazladır, tabiri caiz ise nefes alınmaz bir şiddette uygulanıyor.
Ve Türkiye'de de dünya genelinde de kötülükle mücadele ettiğini, kötülerle mücadele ettiğini, devletini ve milletini müdafaa ettiğini iddia eden sayısız kişi, bana on seneden fazladır uygulanan en ağır seviyedeki bu sansürü sorun bile görmüyorlar. Bu da onların ciğersizliği, samimiyetsizliği...
Youtube'da, normalde yapılması çok zor olan bir teknik işi ayarlamışlar da canlı yayınlar yapılmasına rağmen bile yayınlarımın yayılmasına engel oluyor. Eş zamanlı olarak WhatsApp, X com, Instagram, Google, Facebook ve benzeri bütün platformlarda aynı seviyede sansür uygulanıyor. Eş zamanlı olarak Telegram'da da aynısı yapılıyor.
Şu Telegram uygulamasındaki şu Okumalar isimli kanalımda, algoritmalara tanıtılmış, girilmiş belli başlı profiller/kullanıcılar var. Kendi çapımızda, küçük bir grup halinde takılmamızı sağlıyorlar. Onların dışındaki kişilere nadiren izin veriliyor. Yeni gelenlerin çoğu da kasten çıkartılan teknik sorunlarla bıktırılıyor ve uzaklaştırılıyor. Hatta eskiden olduğu gibi, kullanıcı kendisi çıkmadan kanaldan sessizce çıkartıyorlardır.
Telegram'daki Akademi Dergisi kanalımda, bir gece vakti, birkaç saat içinde bin dört yüz kişi katıldı. Tamamı yurt dışından kullancılardı ve yayınlarımdan birinin, ilgili ve benzeri bir ortamda paylaşılması neticesinde gelmişlerdi. İki gün üç gün sonrasında bile, sanki kanala hiç kimse katılmamış gibiydi. O sayaç, bin küsur kişi daha varmış gibi gösterdi ama kanalın akışı, onlar yokmuş gibi devam etti. Artık arka plandan onları nasıl susturdu, nasıl kanaldan çıkarttı, kaç ayrı teknik ve sinsilik denedi/uyguladı, hepsi soruşturma ve yargılama konusu...
Youtube'dan ve o videolardan bana hiç kimse de ulaşmadı, özelden mesajlar yazarak danışmadı. Yani bu Telegram kanalına gelen olmadığı gibi, doğrudan benim profilime yazan da olmadı.
İşte bu, bütün dünya insanlığının sorunu... Bu, dünya insanlığını ayağa kaldırması gereken vahim bir suç, küstahlık ve adilik.
Hem yazılımcılar, hem yayıncılar, hem basın mensupları, hem hukukçular, hem milli güvenlikten sorumlu kurumlar tarafından bu mesele ayrı ayrı değerlendirilmeli. Youtube'un ve bağlantılı bütün platformların ve en küçüğüne kadar bütün sistemlerin, onlarca ülkede bir anda ve eş zamanlı olarak yasaklanması sağlanmalı. Youtube'un göstermelik sahipleri, gerçek sahipleri, ta CIA'ya, MOSSAD'a ve mason localarının mensuplarına kadar yargılanmalı.
Bu engellemeler, bu sansürler, bu dünyayı iyi bir dünya haline getirmek isteyen herkese yapılıyor. Hak arayan, adalet arayan, iyilik isteyen herkese yapılıyor. Kötülükle, zulümle, acılarla, açlıkla, yoklukla, haksızlıklarla, hastalıklarla, sömürmeyle, savaşlarla, terörle mücadele eden herkese bu sansür az ya da çok uygulanıyor. Bana ise, on seneden fazladır, tabiri caiz ise nefes alınmaz bir şiddette uygulanıyor.
Ve Türkiye'de de dünya genelinde de kötülükle mücadele ettiğini, kötülerle mücadele ettiğini, devletini ve milletini müdafaa ettiğini iddia eden sayısız kişi, bana on seneden fazladır uygulanan en ağır seviyedeki bu sansürü sorun bile görmüyorlar. Bu da onların ciğersizliği, samimiyetsizliği...
Youtube'da, normalde yapılması çok zor olan bir teknik işi ayarlamışlar da canlı yayınlar yapılmasına rağmen bile yayınlarımın yayılmasına engel oluyor. Eş zamanlı olarak WhatsApp, X com, Instagram, Google, Facebook ve benzeri bütün platformlarda aynı seviyede sansür uygulanıyor. Eş zamanlı olarak Telegram'da da aynısı yapılıyor.
Şu Telegram uygulamasındaki şu Okumalar isimli kanalımda, algoritmalara tanıtılmış, girilmiş belli başlı profiller/kullanıcılar var. Kendi çapımızda, küçük bir grup halinde takılmamızı sağlıyorlar. Onların dışındaki kişilere nadiren izin veriliyor. Yeni gelenlerin çoğu da kasten çıkartılan teknik sorunlarla bıktırılıyor ve uzaklaştırılıyor. Hatta eskiden olduğu gibi, kullanıcı kendisi çıkmadan kanaldan sessizce çıkartıyorlardır.
Telegram'daki Akademi Dergisi kanalımda, bir gece vakti, birkaç saat içinde bin dört yüz kişi katıldı. Tamamı yurt dışından kullancılardı ve yayınlarımdan birinin, ilgili ve benzeri bir ortamda paylaşılması neticesinde gelmişlerdi. İki gün üç gün sonrasında bile, sanki kanala hiç kimse katılmamış gibiydi. O sayaç, bin küsur kişi daha varmış gibi gösterdi ama kanalın akışı, onlar yokmuş gibi devam etti. Artık arka plandan onları nasıl susturdu, nasıl kanaldan çıkarttı, kaç ayrı teknik ve sinsilik denedi/uyguladı, hepsi soruşturma ve yargılama konusu...
Bu hiç iyi değil. Bu, dünya genelinde bütün Yahudilerin sonunu getirecek. Hadislerde haber verilen "Yahudi avı"nı başlatacak. Yahudilerin büyük çoğunluğunun ölümüne Netanyahu ve çetesi sebep olacak. Hem de feci feci şekillerde öldürülecekler.
Bu kararlarda, bu hamlelerde akıl yok, mantık yok, şuur yok, sahayı okumak yok, istişare yok, devlet adamlığı yok, içinde bulundukları şartları gerçekçi değerlendirmek yok. Bu kararlar, Yahudilere cehennemin kapısını sonuna kadar açan kararlar.
Bu kararlar ve hamleler, İsrail denilen şeyi sadece bir kaç sene içinde haritadan sildirecek olan kararlar ve hamleler...
Ben aksine sakin kalarak, aklı başında değerlendirmeler yaparak, aklı ve mantığı ön planda tutarak, öfkeye kapılmayarak, gerçekçilikten ayrılmayarak sahayı yakinen takip ediyor ve kararlar alıyorum. Şu manzara bakıyorum da "topyekun hezimet"e ramak kalayı yaşadıklarına emin oluyorum.
Bu kararlar ve hamleleri, ABD'nin, Rusya'nın, Almanya'nın, Fransa'nın, İtalya'nın, Çin'in ve Arap devleti denilen o devletten sayılmaz yerlerin de sonunu tez vakitte getirecek kararlar ve hamleler...
Herkes ikinci hatta üçüncü emniyet kemerini taksın, bir yandan da ikinci hatta üçüncü paraşütünü de sırtına taksın, çünkü dünya genelinde çok sarsıcı bir türbiliansa giriliyor.
Bu kararlarda, bu hamlelerde akıl yok, mantık yok, şuur yok, sahayı okumak yok, istişare yok, devlet adamlığı yok, içinde bulundukları şartları gerçekçi değerlendirmek yok. Bu kararlar, Yahudilere cehennemin kapısını sonuna kadar açan kararlar.
Bu kararlar ve hamleler, İsrail denilen şeyi sadece bir kaç sene içinde haritadan sildirecek olan kararlar ve hamleler...
Ben aksine sakin kalarak, aklı başında değerlendirmeler yaparak, aklı ve mantığı ön planda tutarak, öfkeye kapılmayarak, gerçekçilikten ayrılmayarak sahayı yakinen takip ediyor ve kararlar alıyorum. Şu manzara bakıyorum da "topyekun hezimet"e ramak kalayı yaşadıklarına emin oluyorum.
Bu kararlar ve hamleleri, ABD'nin, Rusya'nın, Almanya'nın, Fransa'nın, İtalya'nın, Çin'in ve Arap devleti denilen o devletten sayılmaz yerlerin de sonunu tez vakitte getirecek kararlar ve hamleler...
Herkes ikinci hatta üçüncü emniyet kemerini taksın, bir yandan da ikinci hatta üçüncü paraşütünü de sırtına taksın, çünkü dünya genelinde çok sarsıcı bir türbiliansa giriliyor.