Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25.1K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Çok büyük kazıklıyorlar"
Akademi Dergisi
Almanya meselesinde de zafer İstanbul'un...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Alman Cumhurbaşkanı Steinmeyer'nın uçağı Katar’a indiğinde, kendisini karşılamaya gelen yetkili olmayınca, yarım saat uçağın kapısında bekledi.
İstanbul şehrinin görüntüsünü tamamen değiştireceğiz. İstanbul'u gerçek bir Türk/İslam şehri yapacağız. Satanizmin hakimiyet sembolü olan Ayasofya'yı ve benzeri mekanları yıkacağız. "Minerali kilise" tarzında yapılmış olan binlerce camiyi yıkacak, onlar vesilesiyle şehre verilen karanlık enerjiyi de kaldıracağız. Türk/İslam mimarisi ile camiler, medreseler, üniversiteler, aş evleri, düşkünler yurdu, yetimhaneler, sanat atelyeleri, devlet kurumları, oteller, okullar yapacağız.
Daha önce yazmıştım ve vakit iyice yaklaştı...

İstanbul boğazının iki yanı da tıraşlanacak, düzeltilecek. Boğaz genişletilecek. İki yandaki yapıların tamamı yıkılacak. Zaten neredeyse tamamı kaçak, kanunsuz ve yargılama gerektiren yapılar.
Şu anda boğazın iki yakasında olan o yapıların hiçbirine devlet olarak ödeme yapmayacağız.

Devlet sarayları denilen saraylar bile hristiyanlık, yahudilik, satanistlik, masonluk sembolleri ile dolu ve onları da yıkıp geçeceğiz. Hatta onların dış görünüşleri bile gayr-i İslami mesajlar veriyor. Türk/İslam düşmanlarının hakimiyet sembolü olarak oralarda duruyorlar.

Boğaz kenarındaki camilere bile gerçekte cami diyebilmek mümkün değil.

Bu nedenle, bunları yıkıp geçmekte tereddüt etmeyeceğiz. En kısa sürede yerlerine gerçek Türk/İslam eserleri inşa edeceğiz.

Boğazın iki yanında asla şahsi mülk ve yapı olmayacak. Boğaza sıfır noktası, boğazın en kuzeyinden en güneyine kadar ve her iki yakasında da yol olarak yapılacak. Hem insanların boğaz kenarında yürüyebilecekleri yaya yolu ve oturabilecekleri banklar olacak, hem de az daha iç kısmında yollar olacak. Onların az daha gerisinde ise hep kamu yararına olan şeyler olacak.

Devlet kurumları, okullar, vakıf okulları, dini mabedler, çok kaliteli dini tahsil imkanı sağlayan medreseler ve çok kaliteli zahiri/dünyevi tahsil imkanı veren üniversiteler dolu olacak. Bir yandan yetimhaneler, düşkünler yurdu, vakıf hastahaneleri ve devlet hastahaneleri olacak. Bol ağaçların bulunduğu, hep gölge kalan, düz ve geniş zeminin bulunduğu, aynı anda yüz binlerce insanın oralarda yayılıp dolaşabileceği açık alanlar, gezi alanları, piknik alanları da olacak.

Seçilen birkaç istisna yerinde sahil güvenlik, can kurtaran ve liman faaliyetleri için gerekli yerler bulunacak. Haricindeki bütün yerler sivil insanların huzuru, istifadesi, saadeti için kullanılacak.
İstanbul boğazına ilk defa gemi ile giren bir insan, gördüğü manzaraya inanamayacak. Boğaz hiç bitmesin, o manzara hiç kesilmesin isteyecek.

Rengarenk, ahenkli, güzel şekilli, her biri sanat harikası binalar/yapılar boğazın iki kenarında olacaklar. Bol bol ağaçlar, çiçekler, kuşlar ve iyi insanlar da olacak.
Bu güne kadar dünyanın muhtelif yerlerinde yapılmış olan, Türk ve İslam mimarisinin en güzel örnekleri olan eselerler, İstanbul'da birebir olarak kopyalanarak yeniden yapılacaklar. Veya daha da geliştirilmiş, güzelleştirilmiş olarak ama ana tarzı, ana mimari tercihleri muhafaza edilerek yapılacaklar.

Kesinlikle bir gün İstanbul'un en güzel yerlerinden bir yerde Tac Mahal'in birebir kopyası ya da tarz olarak kopyası ama ondan öteye gidilmiş hali var olacak. Turkuvaz taşı başta olmak üzere, çok güzel renkli ve güzel enerjili şifalı taşlarla da bu eserler süslenecekler. Zaten İstanbul boğazına yapılacak iki boğaz köprüsü de sanat harikaları olacaklar. O iki boğaz köprüsünün mimarisi, tarzı aynı olmayacak. Renk tercihleri de aynı olmayacak. İstanbul'a giren çıkmak istemeyecek.

İstanbul'un metro istasyonları bile, her biri diğerinden farklı, her biri değerinden daha hayran bırakıcı sanat eserleri gibi olacaklar.

Güneş yani medeniyet yani aydınlık batıdan yani battığı yerden yani İstanbul'dan tekrar doğacak. Dünyaya medeniyet, iyilik, merhamet, adalet, hikmet, sanat, marifet, bilim ve teknoloji yine İstanbul'dan yayılacak.
Yeniden ve daha da güzel tarzda, daha da faydalı şekilde "Su medeniyeti" tesis edeceğiz. Suyu iskan alanlarında, mahalle içlerinde bile yapıların etraflarında bol bol kullanacağız. Havuzlar, fıskiyeler, su sesi, su serinliği, su akışı, suyun enerjisi, mümkün olabilen her yerde olacak.

Eş zamanlı olarak yeşillendirme, çiçeklendirme, bahçelerin yaygınlaştırılması da sağlanacak. İstanbul cennet misali bir şehir olacak.

Kutu gibi, beton yığını, zevksiz, karanlık enerjili evler, apartmanlar yapılmasına izin verilmeyecek. Sanat eseri gibi görünmeyen evlerin, apartmanların hatta fabrikaların yapılmasına izin verilmeyecek. Bunların projelerine valilik onay vermeyecek. Zaten İstanbul'da bir belediye sistemi de olmayacak.

Siyasi parti denilen suç, terör ve ihanet örgütlerinin hakim olmasına... Belediye başkanı denilen cahil kere cahil, vasıfsız kere vasıfsız ve ayrıca ahlak, namus, dürüstlük, iyilik, İslam düşmanı kişilerin söz/karar sahibi olmasına izin verilmeyecek. Faraza onlara trilyon sayıda kişi oy vermiş olsa bile, onların bu şehri daha fazla boğmasına, ezmesine, şeytani ayara dönüştürmesine izin verilmeyecek.

Belediye meclisi denilen fitne, rüşvet, yolsuzluk, pislik yuvaları yok edilecek. Kafası boş teneke misali olan, kalbi kömür karası olmuş, bütün çabası dünyalık, makam, şöhret olmuş ve bir şekilde hileli seçimlerde seçilmiş o kişilere meydan bırakılmayacak. Onlardan yüzlercesi, binlercesi hatta milyonlarcası bir araya gelse bile, meclislerinden hayırlı hiçbir şey çıkmaz. Böyle bir sistemle koca şehir değil, market bile doğru ve düzgün şekilde idare edilemez.

İş bilmeyen, liyakati olmayan hiç kimse idari işlere burnunu sokamayacak. O konularda söz söyleyemeyecek, karar alamayacak, oy kullanamayacak.
İstanbul Kartal açıklarındaki çok sayıda adanın birleştirileceğini, doldurma işi yapılacağını, orada geniş ve sağlam zeminli, ayrıca bütün zemini dümdüz olan büyük bir ada tesis edileceğini...

İstanbul'un idaresinin bir süreç boyunca oradan yapılacağını... İdare merkezinin orası olması nedeniyle İstanbul'un iç kesimlerindeki trafiğin azaltılacağını...

Karada gittiği gibi denizde de gidebilen şahsi araçların çok yaygınlaştırılacağını...

İdare adasının çok üst seviyede güvenliğe sahip olacağını...

Üst seviye kamu çalışanlarının adada ikamet edeceklerini ve topluca güvenlik sistemleri altında olacaklarını...

Evlerinden makamlarına, makamlarından evlerine geçmelerinin birkaç dakika süreceğini...

Bir üst kurumdan başka üst kuruma gitmenin de birkaç dakika süreceğini...

Bu sayede de aşırı seviyelere gelmiş olan kamu israfının önleceğini... Koruma memurlarının, koruma araçlarının ve şahsi koruma sistemlerinin azaltılacağını...

Bürokrasinin de hızlandırılacağını...

Vatandaşların devleti tek parça halinde, toplu bir alanda karşısında bulacağını ve vatandaşların da rahat edeceğini vs. hep anlatmıştım.

İşte o ada, o süreç boyunca sadece İstanbul'un değil, bütün Türkiyenin idare merkezi olacak. Bütün dünyanın da en merkezi yeri olacak. Bundan sonra Londra yok, Beyaz Saray yok, diğerleri de yok. Şu anda bile hükümsüzler. Ağlaşıyorlar, gerçek hallerini gizlemeye çabalıyorlar. Oyundan tamamen düşmediler ama kesin mağlubiyeti yaşamakta olduklarını çoktan kabullendiler.

İşte o adanın her karışı da sanat eseri gibi olacak. Batılıların karanlık, ruhsuz, cinnet hali yansıtan, ahlak/namus bilmez ve çıplaklık ile vahşiliğe dayanan, satanistliğe dayanan sözde sanatı değil, gerçek Türk/İslam sanatı hakim olacak.
İstanbul yeniden Türkiye'nin ve dünyanın başkenti olmuşken...

O idare adası üzerinden bütün Türkiye resmen idare ediliyorken ve bütün bölge hatta bütün dünya açıkça yönlendiriliyorken...

Dünyanın finans merkezi de İstanbul olmuşken...

Dünya genelinden her ülke, her insan topluluğu, her iş ve siyaset grubu o adaya ve İstanbul'a kilitlenmiş halde iken...

O günlerde İstanbul'un güney ve kuzey sahillerinde doldurma çalışmaları başlayacak. Devasa alanlar doldurulmaya başlanacak. İstanbul'un en batı sınırından en doğru sınırına kadar bütün sahil şeridi, hem güneyinde hem de kuzeyinde, denizlerin içine doğru kilometrelerce doldurulacak. İstanbul'un arazisi çok genişletilecek.

Daha önce uzunca yazarak anlatmıştım. Zemin kayalık zemin olarak doldurulacak. 10 milyonun üzerindeki İstanbullu, kısa süre sonra, o doldurulmuş ve üzerinde mükemmel şehirleşme yapılmış olan bölgelerde ikamet etmeye ve çalışmaya başlayacaklar. Sonra da şu andaki İstanbul'u baştan sona kadar tıraşlayacağız, tesviye edeceğiz. Dümdüz ve su kanalları ile sayısız havuzun, bahçenin bulunduğu bir şehir haline getireceğiz.

İşte o tıraşlama sırasında hem gerçek dünya tarihini meydana çıkartacağız, hem gerçek Kudüs'ün İstanbul olduğu delilleri ile meydana çıkartacağız, hem sayısız tarihi eseri meydana çıkartacağız, hem de paha biçilemez hazineleri çıkartarak devletimizin hazinesine katacağız. Devletimizi daha da güçlü ve sorunsuz bir devlet haline getireceğiz.

Bunları yapmadan önce kesinlikle devletimizin rejimini değiştireceğiz. Hem cumhuriyeti, hem demokrasiyi hem de onlar gibi Londra dayatması olan Adıtürkçülüğü kaldırıp çöpe atacağız.

Ankara'yı çökerteceğiz. ABD ve NATO üslerini yok edeceğiz. Suriyeli denilen denilmeyen, güya vatandaşlık verilen verilmeyen, on beş milyonun üzerindeki onursuz bedavacıyı da zamana yaymadan, topluca ve kısa sürede def edeceğiz. Son 30 yılda verilmiş vatandaşlıkların tamamını, ayrıca yapılan özelleştirmelerin ve verilen imtiyazların tamamını topluca iptal edeceğiz. Ne Arap, ne Rus, ne İngiliz, ne şu, ne bu, burada hiçbir hak iddia edemeyecek.

Parazit yapacak olan, sorun çıkartacak ve ayağa dolaşacak olan sözde İslami cemaat ve tarikatların bütün rezilliklerini, pis işlerini meydana delilleri ile dökeceğiz. Yargılamalar yaptıracağız, cezaları çok ağır keseceğiz. Sistemlerini çökerteceğiz. Sorun olabilecek ne varsa, hepsini önümüzden alacağız.
Vakit geldi, gürültü kopmak üzere...
Ölen ölür, kalanlar da sonra ölür...
Akademi Dergisi
Şimdi Almanya'nın ve Avrupanın maliyesi/ekonomisi daha da hızla çöküşe geçecek. Lakin yine de nakit tutmanız gereken kısmı Euro olarak tutun. Çünkü ABD'nin hali Avrupa'dan çok beter olacak. Euro, nispeten daha az kaybettirecek. Sadece zaruret kadar nakit para…
Batak Almanya'da, Commerzbank ATM'lerinde arıza

Commerzbank ATM'lerinde nakit para çekme işlemlerinden sonra yanlış işlemler meydana geldi. Bu durumdan diğer bankaların müşterileri de etkilendi. Bu, bankada birkaç gün içinde yaşanan ikinci aksaklık.

Grup sözcüsü, dün akşam yaptığı açıklamada, "Hafta sonunda, bir hizmet sağlayıcısının teknik hatası nedeniyle, ATM'lerimizde üçüncü taraf bankaların müşterileri tarafından nakit para çekme işlemleri için bazı yanlış işlemler yapıldı" dedi. Commerzbank müşterileri bu durumdan etkilenmedi.

"Business Insider" haber portalı daha önce olaylarla ilgili bir haber yayınlamıştı. Habere göre, Commerzbank ATM'lerinden nakit para çeken diğer bankaların müşterilerinin hesaplarından birkaç kez para çekilmişti.

Commerzbank sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre bu tutarlar şimdi geri tahsil edilecek. "Sebep olduğumuz aksaklık için özür dileriz." Banka, arızadan kaç kişinin etkilendiği konusunda yorum yapmadı.
Akademi Dergisi
Hedefimdeki ülkelerde yaşayanlar, trenlerden, metrolardan bile uzak dursunlar. Hava limanlarından, sivil yolcu uçaklarından, sivil yolcu gemilerinden bile uzak dursunlar. Çok büyük belaların, kazaların yaşanacağı bir süreç olarak değerlendirerek, bu süreç…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Karadeniz'de yine gemiler battı, denizciler öldü

Karadeniz'de meydana gelen fırtına sırasında altı gemi demirlerinden koptu. Elde edilen bilgilere göre, gemilerden birinin makinisti hayatını kaybetti.

Önceki gün saat 16:00 sularında Azak Denizi'nde "Volgobalt-226" adlı motorlu geminin kamarasında bir ceset bulundu. Ceset 61 yaşındaki teknisyen Alexander Shurygin'e aitti. İddiaya göre ölüm nedeni, şiddetli strese bağlı kalp krizi. Fırtınanın olduğu günler boyunca teknisyenin gemide olduğu açıklandı.

Ayrıca, saat 12:40'ta, BNT-03 mavnası, Kerç Boğazı'ndan Zavetnoye köyü yakınlarında karaya oturdu. Karaya oturan geminin çapaları da koptu.

Bir başka gemi de, sabah saat beş buçukta "Özkan-2" motorlu gemisi de Kerç Boğazında battı.

Volga-4007 motorlu gemisi de aynı boğazda saat 11.00'de battı.
Akademi Dergisi
Öyle şeyler yapacağım ki bana inat bunu yaptıkları güne, ta Washington'dan, Moskova'dan, Londra'dan, Pekin'den, Berlin'den, Paris'ten, Roma'dan, Vatikan'dan, Tokyo'dan, Seul'den, yerin altındaki bilmem kaç tane şehirden lanet edecekler. Bunun hesabını topluca…
İngiltere'nin bankacılık şirketi Barclays 900 kişiyi işten çıkarıyor

Sendika Unite Salı günü yaptığı açıklamada, İngiliz bankacılık şirketi Barclays'in yerel işlerinde 900 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı ve bankanın Noel yaklaşırken bu hamlesini "utanç verici" olarak nitelendirdi.

Unite'a göre kesintiler çoğunlukla bankanın uyumluluk, finans, hukuk, politika, BT ve risk gibi arka ofis bölümlerini hedef alacak.

Etkilenen personelin Salı günü öğle yemeğinde işten çıkarılacağı konusunda bilgilendirildiği bildirildi.

Barclays, eylemlerini "işi basitleştirmek ve yeniden şekillendirmek, hizmeti geliştirmek ve daha yüksek getiri sağlamak için" bir yeniden yapılanma olarak tanımladı.

AFP'ye konuşan şirket sözcüsü, "Bu, yönetim katmanlarının azalması ve grubun teknoloji ve otomasyon yeteneklerini geliştirmesi nedeniyle çalışan sayımızda yapılan değişiklikleri de içeriyor" dedi.
Akademi Dergisi
ABD'nin battığını gizliyorlar. Çin'in battığını, Rusya'nın battığını, İsrail'in ve İngiltere'nin battığını gizliyorlar. Almanya'nın, Fransa'nın battığını gizliyorlar. Bunları batıracağımı ilan ettiğimde bana gülüyorlardı, şimdi sinirden gülüyorlar. Bankaların…
İngiltere içten çöküyor

Londra Metrosu'ndaki suçlar bir yılda %50'den fazla arttı.

Metroda yolcu sayısı azalmasına rağmen hırsızlık vakaları yüzde 83 arttı, soygunlar ise iki kattan fazla arttı.
Akademi Dergisi
Fatih Terim'i kim koruyor? Güya Türkiye'deki mafyalar, çeteler temizleniyor. Türkiye'de hukukun, adaletin sadece adı kalmış olmasaydı, Fatih Terim şimdiye onlarca defa tutuklanırdı. Ortada hala savcılar, hakimler yok, hala oyalama var ve hala gazeteciler…
Futbolda dolandırıcılık skandalının tanığı: Genel Müdür Yardımcısı da çarkın içinde

Seçil Erzan'ın tutuklanmasından sonra, dolandırıcılık suçundan cezaevinde yatmakta olan bir kişi savcılığa mektup yazarak Denizbank Genel Müdür Yardımcısı T. K.'yi suçladı.

Genel Müdür Yardımcısı'nın da 'çarkın içinde olduğunu savunan tanık, "Paraları yurt dışına götürdü" dedi.

Yüksek kar vaadiyle milyonlarca dolar toplayan eski Denizbank Şube Müdürü Seçil Erzan, kurduğu ponzi sistemi tıkanınca başlatılan soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra isminin paylaşılmasını istemeyen bir tanık savcılığa başvurarak ‘banka yöneticilerinin de işin içinde olduğu’ iddiasında bulundu.

Gazete Duvar’ın haberine göre; şu anda sahte banka veya kredi kartı üretme, sahte kartlarla yarar sağlama, bilişim sistemlerini kullanarak dolandırıcılık suçlarından verilen 26 yıl hapis cezasını çeken tanık, infazının yapıldığı cezaevinden 8 Mayıs’ta el yazısıyla savcılığa bir ihbar mektubu gönderdi. Bu mektup üzerine savcılık, tanığın tutuklu bulunduğu cezaevine yazı yazarak SEGBİS’le ifadesinin alınması için hazırlanmasını istedi.

Tanığın Erzan tutuklandıktan hemen sonra 18 Mayıs’ta savcılık tarafından alınan ifadesinde, Denizbank’ın İzmir’deki bir şubesinde müdür olarak görev yapan B.O. ve Denizbank Genel Müdür Yardımcısı T.K’nin birlikte hareket ettiklerini ileri sürdü.