Akademi Dergisi
2.15K subscribers
60.5K photos
25.6K videos
370 files
7.56K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Akademi Dergisi
Bunlar hiçbir şey değil... Daha çok yeraltı üssü patlayacak. Daha çok şehirler arası otobüs kazası yaşanacak. Daha çok belediye otobüsü kazası yaşanacak. Daha çok benzin istasyonu patlayacak. Daha çok yakıt nakliye gemisi/tankeri yanacak. Daha çok yakıt nakliye…
ABD eski Dışişleri Bakanı Kissinger öldü

Amerika Birleşik Devletleri'nin en tartışmalı ve etkili dışişleri bakanlarından olan Henry Kissinger, 100 yaşında öldü. Siyasi danışmanlık şirketi Kissinger Associates'ten yapılan açıklamada, eski diplomatın Connecticut'taki evinde öldüğü belirtildi.
Geliyor...
Akademi Dergisi
Almanya'da savaş uçakları için yedek parça temini sorunu artık devasa bir seviyeye geldi. Olağan akış çok büyük oranda bozuldu. Fark edilmesin diye hava üslerinde askeri uçakları çalıştırıp karada dolaştırarak etrafa görüntü veriyorlar. Sonra motorları kapatıyorlar.…
NYT: "Scholz, Alman ordusuna verdiği sözleri tutmadı"

Şansölye Olaf Scholz'un Alman ordusuna yaptığı 100 milyar Euro'luk (109 milyar dolar) nakit enjeksiyonu henüz kışlalara ulaşmadı; burada askerler New York Times'a hâlâ silah, mühimmat ve çalışır durumda tuvaletlerden yoksun olduklarını söylediler.

Geçtiğimiz Şubat ayında Rus birliklerinin Ukrayna'ya girmesinden birkaç gün sonra Scholz, hükumetinin Almanya'nın ordusunu modernize etmek için 100 milyar Euro'luk bir fon oluşturacağını ve NATO'nun zorunlu kıldığı GSYİH'nın %2'si eşiğini karşılamak için savunma harcamalarını artıracağını duyurdu.

Ordunun finansmanının kesildiği Soğuk Savaş sonrası rahatsızlıktan radikal bir kopuşa işaret eden konuşmasında, dünyanın bir "Zeitenwende" de (tarihi bir dönüm noktası) olduğunu söyledi ve - Angela Merkel'in görevdeki son dönemine gelindiğinde. ofis – çalışan araçlar, cephane, yiyecek ve hatta botlar yetersiz.

Ancak NYT'nin çarşamba günü bildirdiğine göre, "Zeitenwende" "en sıradan altyapı, mühimmat ve ekipmana bile sahip olmayan sıradan askerler tarafından nadiren görülebiliyor."
Almanya'nın ordusu dökülüyor

Gazetenin haberine göre, Alman ordusunun topçu okulundaki eğitim tatbikatları, mühimmat eksikliği nedeniyle rutin olarak iptal ediliyor ve askerlere, Ukrayna'ya gönderilen 14 obüs yerine henüz yenileri teslim edilmedi. Okul binalarındaki yenileme çalışmaları 2042 yılına kadar ertelendi; bu da askerlerin kırık camlar, akan çatılar ve geçen yıl kalıcı olarak kapatılan bakımsız durumdaki tuvaletlerle uğraşmak zorunda kalacağı anlamına geliyor.

Ordu, ilk yeni topçu taburunu Ekim ayında hizmete sokmasına rağmen, Soğuk Savaş'ın zirvesindeki 83 taburla karşılaştırıldığında şu anda yalnızca beş tabura sahip. Benzer şekilde Almanya, 2030 yılına kadar aktif görevli personel sayısını 200.000'in biraz üzerine çıkarmayı planlarken, Soğuk Savaş sırasında neredeyse yarım milyon üniformalı erkeğe sahipti.

Üstelik Scholz'un vaat ettiği yeni silahların temini de Alman bürokrasisi tarafından durduruldu. 5.000 Euro'yu (5.490 ABD Doları) aşan herhangi bir satın alma talebi için, askeri personelin, daha önce personelin siparişleri tamamlamasının yıllar aldığı bilinen sivil bir tedarik ofisine talepte bulunması gerekiyor.
Akademi Dergisi
Şimdi bütün dünya izlesin... Bana inat şu yapıldı ya, ben de hem TR içinde hem de dünya genelinde hem de yerin altında, eş zamanlı olarak onlarca trilyon dolarlık zarar vermeden ve on binlerce işe yarar adamlarını öldürmeden ve küresel mali sisteme daha yıkıcı…
Çin'in fabrikaları daha da daralmaya girdi

Çin'in imalat faaliyeti Kasım ayında art arda ikinci ayda da daha hızlı bir şekilde daraldı; bu durum, mali büyümeyi desteklemek ve yetkililerin sanayiyi ustaca destekleyebileceğine dair güveni yeniden tesis etmek için daha fazla teşvike ihtiyaç duyulacağına işaret ediyor.

Ekonomistler, beklenenden iyi gelen üçüncü çeyrek verilerinin ardından dünyanın en büyük ikinci maliyesine ilişkin tahminlerini yükselttiler, ancak politika destek önlemlerine rağmen fabrika yöneticileri arasındaki olumsuz duygu, hem yurt içinde hem de yurt içinde zayıf talep karşısında sağlamlaşmış görünüyor.

Milli İstatistik Bürosu'nun perşembe günü açıkladığı veriler, resmi satın alma yöneticileri endeksinin (PMI) Ekim'deki 49,5 seviyesinden Kasım ayında 49,4'e düştüğünü ve ekonomistlerin 49,7 olan tahminini kaçırdığını gösterdi. 50 puanlık işaret daralmayı genişlemeden ayırıyor.

Hang Seng Bank Çin baş ekonomisti Dan Wang, "İç piyasa Avrupa ve ABD'deki kayıpları telafi edemez. Veriler fabrikaların daha az ürettiğini ve daha az insanı işe aldığını gösteriyor" dedi.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Bu, başından sonuna rezalettir."

Rezerv alan yağmasına halkın tepkisi çok yüksek...
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Özelleştirilen elektrik şirketlerinin kârını artırmak, vatandaşlara daha yüksek elektrik faturası ödetmek için kış saati uygulamasına geçildi."
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Çok büyük kazıklıyorlar"
Akademi Dergisi
Almanya meselesinde de zafer İstanbul'un...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Alman Cumhurbaşkanı Steinmeyer'nın uçağı Katar’a indiğinde, kendisini karşılamaya gelen yetkili olmayınca, yarım saat uçağın kapısında bekledi.
İstanbul şehrinin görüntüsünü tamamen değiştireceğiz. İstanbul'u gerçek bir Türk/İslam şehri yapacağız. Satanizmin hakimiyet sembolü olan Ayasofya'yı ve benzeri mekanları yıkacağız. "Minerali kilise" tarzında yapılmış olan binlerce camiyi yıkacak, onlar vesilesiyle şehre verilen karanlık enerjiyi de kaldıracağız. Türk/İslam mimarisi ile camiler, medreseler, üniversiteler, aş evleri, düşkünler yurdu, yetimhaneler, sanat atelyeleri, devlet kurumları, oteller, okullar yapacağız.
Daha önce yazmıştım ve vakit iyice yaklaştı...

İstanbul boğazının iki yanı da tıraşlanacak, düzeltilecek. Boğaz genişletilecek. İki yandaki yapıların tamamı yıkılacak. Zaten neredeyse tamamı kaçak, kanunsuz ve yargılama gerektiren yapılar.
Şu anda boğazın iki yakasında olan o yapıların hiçbirine devlet olarak ödeme yapmayacağız.

Devlet sarayları denilen saraylar bile hristiyanlık, yahudilik, satanistlik, masonluk sembolleri ile dolu ve onları da yıkıp geçeceğiz. Hatta onların dış görünüşleri bile gayr-i İslami mesajlar veriyor. Türk/İslam düşmanlarının hakimiyet sembolü olarak oralarda duruyorlar.

Boğaz kenarındaki camilere bile gerçekte cami diyebilmek mümkün değil.

Bu nedenle, bunları yıkıp geçmekte tereddüt etmeyeceğiz. En kısa sürede yerlerine gerçek Türk/İslam eserleri inşa edeceğiz.

Boğazın iki yanında asla şahsi mülk ve yapı olmayacak. Boğaza sıfır noktası, boğazın en kuzeyinden en güneyine kadar ve her iki yakasında da yol olarak yapılacak. Hem insanların boğaz kenarında yürüyebilecekleri yaya yolu ve oturabilecekleri banklar olacak, hem de az daha iç kısmında yollar olacak. Onların az daha gerisinde ise hep kamu yararına olan şeyler olacak.

Devlet kurumları, okullar, vakıf okulları, dini mabedler, çok kaliteli dini tahsil imkanı sağlayan medreseler ve çok kaliteli zahiri/dünyevi tahsil imkanı veren üniversiteler dolu olacak. Bir yandan yetimhaneler, düşkünler yurdu, vakıf hastahaneleri ve devlet hastahaneleri olacak. Bol ağaçların bulunduğu, hep gölge kalan, düz ve geniş zeminin bulunduğu, aynı anda yüz binlerce insanın oralarda yayılıp dolaşabileceği açık alanlar, gezi alanları, piknik alanları da olacak.

Seçilen birkaç istisna yerinde sahil güvenlik, can kurtaran ve liman faaliyetleri için gerekli yerler bulunacak. Haricindeki bütün yerler sivil insanların huzuru, istifadesi, saadeti için kullanılacak.
İstanbul boğazına ilk defa gemi ile giren bir insan, gördüğü manzaraya inanamayacak. Boğaz hiç bitmesin, o manzara hiç kesilmesin isteyecek.

Rengarenk, ahenkli, güzel şekilli, her biri sanat harikası binalar/yapılar boğazın iki kenarında olacaklar. Bol bol ağaçlar, çiçekler, kuşlar ve iyi insanlar da olacak.
Bu güne kadar dünyanın muhtelif yerlerinde yapılmış olan, Türk ve İslam mimarisinin en güzel örnekleri olan eselerler, İstanbul'da birebir olarak kopyalanarak yeniden yapılacaklar. Veya daha da geliştirilmiş, güzelleştirilmiş olarak ama ana tarzı, ana mimari tercihleri muhafaza edilerek yapılacaklar.

Kesinlikle bir gün İstanbul'un en güzel yerlerinden bir yerde Tac Mahal'in birebir kopyası ya da tarz olarak kopyası ama ondan öteye gidilmiş hali var olacak. Turkuvaz taşı başta olmak üzere, çok güzel renkli ve güzel enerjili şifalı taşlarla da bu eserler süslenecekler. Zaten İstanbul boğazına yapılacak iki boğaz köprüsü de sanat harikaları olacaklar. O iki boğaz köprüsünün mimarisi, tarzı aynı olmayacak. Renk tercihleri de aynı olmayacak. İstanbul'a giren çıkmak istemeyecek.

İstanbul'un metro istasyonları bile, her biri diğerinden farklı, her biri değerinden daha hayran bırakıcı sanat eserleri gibi olacaklar.

Güneş yani medeniyet yani aydınlık batıdan yani battığı yerden yani İstanbul'dan tekrar doğacak. Dünyaya medeniyet, iyilik, merhamet, adalet, hikmet, sanat, marifet, bilim ve teknoloji yine İstanbul'dan yayılacak.
Yeniden ve daha da güzel tarzda, daha da faydalı şekilde "Su medeniyeti" tesis edeceğiz. Suyu iskan alanlarında, mahalle içlerinde bile yapıların etraflarında bol bol kullanacağız. Havuzlar, fıskiyeler, su sesi, su serinliği, su akışı, suyun enerjisi, mümkün olabilen her yerde olacak.

Eş zamanlı olarak yeşillendirme, çiçeklendirme, bahçelerin yaygınlaştırılması da sağlanacak. İstanbul cennet misali bir şehir olacak.

Kutu gibi, beton yığını, zevksiz, karanlık enerjili evler, apartmanlar yapılmasına izin verilmeyecek. Sanat eseri gibi görünmeyen evlerin, apartmanların hatta fabrikaların yapılmasına izin verilmeyecek. Bunların projelerine valilik onay vermeyecek. Zaten İstanbul'da bir belediye sistemi de olmayacak.

Siyasi parti denilen suç, terör ve ihanet örgütlerinin hakim olmasına... Belediye başkanı denilen cahil kere cahil, vasıfsız kere vasıfsız ve ayrıca ahlak, namus, dürüstlük, iyilik, İslam düşmanı kişilerin söz/karar sahibi olmasına izin verilmeyecek. Faraza onlara trilyon sayıda kişi oy vermiş olsa bile, onların bu şehri daha fazla boğmasına, ezmesine, şeytani ayara dönüştürmesine izin verilmeyecek.

Belediye meclisi denilen fitne, rüşvet, yolsuzluk, pislik yuvaları yok edilecek. Kafası boş teneke misali olan, kalbi kömür karası olmuş, bütün çabası dünyalık, makam, şöhret olmuş ve bir şekilde hileli seçimlerde seçilmiş o kişilere meydan bırakılmayacak. Onlardan yüzlercesi, binlercesi hatta milyonlarcası bir araya gelse bile, meclislerinden hayırlı hiçbir şey çıkmaz. Böyle bir sistemle koca şehir değil, market bile doğru ve düzgün şekilde idare edilemez.

İş bilmeyen, liyakati olmayan hiç kimse idari işlere burnunu sokamayacak. O konularda söz söyleyemeyecek, karar alamayacak, oy kullanamayacak.
İstanbul Kartal açıklarındaki çok sayıda adanın birleştirileceğini, doldurma işi yapılacağını, orada geniş ve sağlam zeminli, ayrıca bütün zemini dümdüz olan büyük bir ada tesis edileceğini...

İstanbul'un idaresinin bir süreç boyunca oradan yapılacağını... İdare merkezinin orası olması nedeniyle İstanbul'un iç kesimlerindeki trafiğin azaltılacağını...

Karada gittiği gibi denizde de gidebilen şahsi araçların çok yaygınlaştırılacağını...

İdare adasının çok üst seviyede güvenliğe sahip olacağını...

Üst seviye kamu çalışanlarının adada ikamet edeceklerini ve topluca güvenlik sistemleri altında olacaklarını...

Evlerinden makamlarına, makamlarından evlerine geçmelerinin birkaç dakika süreceğini...

Bir üst kurumdan başka üst kuruma gitmenin de birkaç dakika süreceğini...

Bu sayede de aşırı seviyelere gelmiş olan kamu israfının önleceğini... Koruma memurlarının, koruma araçlarının ve şahsi koruma sistemlerinin azaltılacağını...

Bürokrasinin de hızlandırılacağını...

Vatandaşların devleti tek parça halinde, toplu bir alanda karşısında bulacağını ve vatandaşların da rahat edeceğini vs. hep anlatmıştım.

İşte o ada, o süreç boyunca sadece İstanbul'un değil, bütün Türkiyenin idare merkezi olacak. Bütün dünyanın da en merkezi yeri olacak. Bundan sonra Londra yok, Beyaz Saray yok, diğerleri de yok. Şu anda bile hükümsüzler. Ağlaşıyorlar, gerçek hallerini gizlemeye çabalıyorlar. Oyundan tamamen düşmediler ama kesin mağlubiyeti yaşamakta olduklarını çoktan kabullendiler.

İşte o adanın her karışı da sanat eseri gibi olacak. Batılıların karanlık, ruhsuz, cinnet hali yansıtan, ahlak/namus bilmez ve çıplaklık ile vahşiliğe dayanan, satanistliğe dayanan sözde sanatı değil, gerçek Türk/İslam sanatı hakim olacak.
İstanbul yeniden Türkiye'nin ve dünyanın başkenti olmuşken...

O idare adası üzerinden bütün Türkiye resmen idare ediliyorken ve bütün bölge hatta bütün dünya açıkça yönlendiriliyorken...

Dünyanın finans merkezi de İstanbul olmuşken...

Dünya genelinden her ülke, her insan topluluğu, her iş ve siyaset grubu o adaya ve İstanbul'a kilitlenmiş halde iken...

O günlerde İstanbul'un güney ve kuzey sahillerinde doldurma çalışmaları başlayacak. Devasa alanlar doldurulmaya başlanacak. İstanbul'un en batı sınırından en doğru sınırına kadar bütün sahil şeridi, hem güneyinde hem de kuzeyinde, denizlerin içine doğru kilometrelerce doldurulacak. İstanbul'un arazisi çok genişletilecek.

Daha önce uzunca yazarak anlatmıştım. Zemin kayalık zemin olarak doldurulacak. 10 milyonun üzerindeki İstanbullu, kısa süre sonra, o doldurulmuş ve üzerinde mükemmel şehirleşme yapılmış olan bölgelerde ikamet etmeye ve çalışmaya başlayacaklar. Sonra da şu andaki İstanbul'u baştan sona kadar tıraşlayacağız, tesviye edeceğiz. Dümdüz ve su kanalları ile sayısız havuzun, bahçenin bulunduğu bir şehir haline getireceğiz.

İşte o tıraşlama sırasında hem gerçek dünya tarihini meydana çıkartacağız, hem gerçek Kudüs'ün İstanbul olduğu delilleri ile meydana çıkartacağız, hem sayısız tarihi eseri meydana çıkartacağız, hem de paha biçilemez hazineleri çıkartarak devletimizin hazinesine katacağız. Devletimizi daha da güçlü ve sorunsuz bir devlet haline getireceğiz.

Bunları yapmadan önce kesinlikle devletimizin rejimini değiştireceğiz. Hem cumhuriyeti, hem demokrasiyi hem de onlar gibi Londra dayatması olan Adıtürkçülüğü kaldırıp çöpe atacağız.

Ankara'yı çökerteceğiz. ABD ve NATO üslerini yok edeceğiz. Suriyeli denilen denilmeyen, güya vatandaşlık verilen verilmeyen, on beş milyonun üzerindeki onursuz bedavacıyı da zamana yaymadan, topluca ve kısa sürede def edeceğiz. Son 30 yılda verilmiş vatandaşlıkların tamamını, ayrıca yapılan özelleştirmelerin ve verilen imtiyazların tamamını topluca iptal edeceğiz. Ne Arap, ne Rus, ne İngiliz, ne şu, ne bu, burada hiçbir hak iddia edemeyecek.

Parazit yapacak olan, sorun çıkartacak ve ayağa dolaşacak olan sözde İslami cemaat ve tarikatların bütün rezilliklerini, pis işlerini meydana delilleri ile dökeceğiz. Yargılamalar yaptıracağız, cezaları çok ağır keseceğiz. Sistemlerini çökerteceğiz. Sorun olabilecek ne varsa, hepsini önümüzden alacağız.
Vakit geldi, gürültü kopmak üzere...