Scholz hükumeti sallanıyor

ARD sabah programı için DeutschlandTrend anketine katılanların üçte birinden biraz azı "trafik ışığı" (Ampelregierung, yani iktidarda olan partilerin renginden oluşan renkler) hükümetinin devamından yana. Yüzde 41'i erken seçimi destekliyor.

Binance'den Ruble hamlesi

Kripto para borsası Binance, ruble cinsinden mevduatlara hizmet vermeyi durdurdu. Şirketin yaptığı açıklamaya göre kullanıcılar varlıklarını 31 Ocak 2024'e kadar çekebilecek.

Müebbet hapis cezası verilen AKPKK'li katiller dışarıda geziyor

Organize bir suç, terör ve ihanet rejimi olan AKPKK rejimi hak, hukuk tanımıyor.

AKPKK'nin eski vekilin yakınları dört kişi öldürdü ama ne hikmetse mahkeme, "müebbet hapis" cezası verdiği kişileri tutuklamadı.

Şanlıurfa Siverek'te, 15 Haziran 2019 tarihinde AKPKK'nin eski Milletvekili Zülfükar İzol’un oğlu, kardeşi ve akrabalarının saldırısında, aynı aileden Zozan İzol, Hakkı İzol ve Meral İzol ile oğlu Musa Serhat İzol öldürüldü.

6 kişinin firari olduğu davada 11 kişinin "tasarlayarak adam öldürme" ve "tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs" suçlamalarıyla yargılandı.

Davada sanıklar Cihan İzol, Cemal İzol ve Serhat Ferman İzol için dörder kez müebbet hapis cezası verildi. Ancak mahkeme bu üç kişi için de tutuklama kararı çıkarmadı. Mahkeme sanıklar için yalnızca yurtdışına çıkma yasağı koydu.

Batak İngiltere'den çöküş tatbikatı

İngiltere'nin en büyük bankaları ve varlık yöneticileri, İngiltere Merkez Bankası'nın bir tatbikatı kapsamında geçen yılki yaldızlı piyasa sarmalından daha güçlü varsayımsal bir şoka karşı test edilecek.

Açıklamada, 50'den fazla finansal piyasa katılımcısının bu testte yer alacağı belirtildi.

Merkez bankası yeni testin, Birleşik Krallık hükümetinin borçlanma maliyetlerinin "çok keskin" bir şekilde arttığı ve 10 yıllık nominal gilts (devlet tahvilleri) getirisinin 115 baz puan yükseldiği bir senaryoyu içerebileceğini söyledi.

Bu, geçen yıl dönemin Başbakanı Liz Truss'un tarihi vergi indirimi planının ardından yaldız fiyatlarının çöktüğü, yükümlülük odaklı yatırımlara (LDI) bağlı şok sırasında görülen harekete benzer olacaktır. LDI kullanan emeklilik fonu yöneticileri o dönemde marj çağrılarıyla karşı karşıya kalmıştı.

Almanya'da evsizlik bir yılda yüzde 50 arttı

Acil barınma yardımı kuruluşunun hazırladığı bir rapora göre, Almanya'ya gelen sığınmacıların sayısındaki keskin artış, son 12 ayda AB ülkesinde evsizlik oranında %50'den fazla artışa katkıda bulundu.

The Times gazetesi, Federal Evsizlere Yardım Derneği'nin yeni açıklanan verilerine atıfta bulunarak, artan kiralar, sosyal konut eksikliği ve artan hayat pahalılığının Ukrayna'daki çatışmalardan kaçan yaklaşık bir milyon mülteci için konaklama seçeneklerinin sınırlı olduğunu bildirdi (Bag W) ). Ek olarak, 2022'de Ukraynalı olmayan yaklaşık 148.000 kişi AB devletine sığınma başvurusunda bulundu ve bu durum ülkedeki mevcut konut kıtlığını daha da artırdı.

Bag W'nin yöneticisi Werena Rosenke, The Times'a şunları söyledi: "Enflasyon, artan maliyetler ve artan kiralar, Almanya'da geliri zayıf olan hanelerin sırtına ağır bir yük bindiriyor." Rosenke, en savunmasız olanların "düşük gelirli tek kişilik haneler, tek ebeveynler ve çok çocuklu çiftler" olduğunu ekledi.

Beşli çete, gelmeyen yolcu için devletten 53,5 milyon dolar aldı

Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı için verilen yolcu garantisi tutmadı, hedeflenenin üçte birine ulaşılabildi. Gar’ın işletmecisi Cengiz-Limak-Kolin grubuna 7 yılda gelmeyen yolcu için 53 milyon 516 bin dolar ödendi.

BirGün gazetesinin haberine göre; yap-işlet-devret modeli ile inşa ettirilen garın işletmecisi olan Kolin-Limak-Cengiz grubuna 7 yılda garanti edilen yolcu sayılarına ulaşılamadığı için ödenen tutar 53 milyon 516 bin doları buldu. Şirketlere sözleşme gereği yolcu başına 1,5 dolar+KDV garanti ödemesi yapılıyor.

Şu şartlarda bir adam, aylardır nasıl olur da bulunamaz ve alınamaz?

Bu nasıl mümkün olabilir, soy adı Özat olduğu için mi? Gizli Ermeni olduğu için mi? Sistemin adamlarından biri olduğu için mi? Çevresindeki belki yüzlerce gizli Ermeni ile paslaşarak insanlık dışı bu işleri yaptığı için mi? İnsanı insan sınıfına koymadığı, kadınlara ve çocuklara bile merhamet etmediği, yüzlerce kişiyi umursamadan ölüme sevk ettiği, şeytanlaştığı için mi?

Gerçek bir soruşturma ve yargılama yapılsa, devlet kurumlarımızın içine, hususiyle belediyeler içine sızmış yüz binlerce gizli Ermeni ve gizli mason yaka paça toplanacağı için mi?

Bu arada, birkaç kere yakalanmış ve rüşvet vererek serbest kalmış da olabilir mi? Ya da rüşveti daha baştan, emniyet teşkilatı içinde tepe noktalardaki gizli Ermeni kişilere vermiş olabilir mi? Haberleşmesi didik didik edilmeli ve 6 Şubat gecesinden itibaren kimlerle görüştüğü, neler konuştuğu meydana çıkartılmalı.

Al birini, vur ötekine...
Bu kadar zamandır bu kişi nasıl oluyor da serbest olabiliyor. Bir de İstanbul'da ikamet edebiliyor. Bir de kolayca bulunabileceği lüks bir yerde ikamet ediyor.

Kaç aydır "Türkiye uyuşturucu baronları ile doldu" diye başlıklar atılmıyor mu?

Kaç tane daha var bunlardan, onlar kaç ay sonra yakalanacak? Yakalananlara gerekli işlemler yapılıyor mu, etrafı, bağlantıları meydana çıkartılarak derhal çökertiliyor mu?

Şimdi ne oldu, tek bu herif mi yakalandı, yanında kaç kişi daha yakalandı, yakalandı ise onlara ne oldu, olacak?

Bu arada, Soysuz'un yaptığı uyuşturucu operasyonları hep balon muydu?

Ooo müthiş, müthiş...
Dünya genelinde bu haberi gören bütün yatırımcılar mı TR'ye dolar, bütün çeteler, mafyalar, baronlar, katiller, sapıklar, teröristler, kara paracılar mı dolar?

Rusya'da sanayi işçisi sıkıntısı yaşanıyor

Rossiyskaya Gazeta'nın Cuma günü bildirdiğine göre, işe alım kurumu HeadHunter tarafından yapılan bir araştırmaya atıfta bulunarak, Rusya işgücü piyasasının vardiyalı çalışmaya uygun vasıflı sanayi işçisi sıkıntısıyla karşı karşıya olduğu belirtildi.

En ciddi açık, daha önce ülkenin diğer bölgeleri için önemli bir işgücü tedarikçisi olarak görülen Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'nde kaydedildi ve bu tür pozisyonların %6'sı şu anda boş.

Sıralamada ayrıca Krasnoyarsk ve Irkutsk Bölgeleri (boş kontenjanların %5'i doldurulmadı) ile Novosibirsk ve Omsk Bölgeleri (her biri %4) endüstriyel personel sıkıntısından etkilenen ilk beş bölge arasında yer aldı.

Дорогие подписчики и гости канала! Трудно не заметить, что сразу после смерти президента России Владимира Путина, в информационном пространстве стал доминировать секретарь Совета Безопасности РФ Николай Патрушев. Если раньше Николай Платонович появлялся в повестке примерно раз в несколько месяцев с тематической статьёй или с известием о его командировке, причём без подробностей о её цели и содержании, то сейчас секретарь Совбеза настолько активен, что затмевает своим информационным присутствием "президента". Произнесенный намедни Николаем Патрушевым некролог, посвященный Путину, это уже даже не намек на происходящее в стране, это чёткое послание элитам второго и третьего дивизионов, кто в стране хозяин. Между тем, в российской власти готовятся большие перемены. Мы уже рассказывали, что вокруг Патрушева образовалось своеобразное "политбюро 2.0", и этот узкий круг договаривается о большом переделе власти. Сейчас достигнутые договоренности доработают юристы и представят на окончательное рассмотрение. Фигура двойника остаётся в российской политической системе как минимум до Нового года. К концу декабря будет сформировано окончательное решение о его дальнейшей судьбе. Большинство в окружении Патрушева считают, что двойник должен идти на выборы и система должна быть прикрыта президентством "Путина", как бы не были велики риски разоблачения. Сам Николай Патрушев сомневается в возможности долгого использования дублера президента и расчитывает на передачу власти своему сыну Дмитрию в ближайшей перспективе. 

После нашего сообщения, что Патрушев на закрытом совещании предложил сделать Медведева председателем Государственной Думы резкую активность проявляет сам Дмитрий Анатольевич. Уже пару дней он трезвый, и также насыщает собой информационное пространство. Напомним, что Медведеву было в категорической форме рекомендовано отказаться от употребления спиртных напитков, отчего он теперь очень страдает.

Едва оклемавшись от ковида двойник президента России посетил Казахстан, где провел непростые переговоры. Это только на словах Касым-Жомарт Токаев лидер сверхдружественной страны, а на деле всё далеко от идиллии. В следующем году Армения и Казахстан покидают ОДКБ и все пляски с облизыванием вокруг Токаева во время нынешнего визита, абсолютно напрасны. Казахстан уходит из традиционной сферы влияния России и поделать уже ничего нельзя, по крайней мере при нынешней власти. Покойный Путин всё профукал, а Патрушев может сколько угодно играть двойником, но одурачить лидера Казахстана уже не удастся. Да и больной ковидом двойник, с которым Токаеву пришлось общаться лично, только добавил недовольства и раздражения в тон переговоров. Несмотря на заявления о вечной дружбе России и Казахстана, переговоры закончились практически ничем.

Koç Holding, Ford batarya hücre yatırımının iptal edildiğini açıkladı

Koç Holding'in Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yer alan açıklamasında, şu ifadeler yer aldı:

"Koç Topluluğu'nun katılımı ile Ford Motor Company ve LG Energy Solution tarafından Ankara'da gerçekleştirilmesi planlanan batarya hücre üretimi yatırımıyla ilgili olarak yapılan değerlendirmelerde, mevcut elektrikli araç penetrasyonundaki gelişme dikkate alınarak batarya yatırımı için zamanlamanın uygun olmadığı sonucuna ulaşılmış ve 21 Şubat 2023 tarihli açıklamamıza konu Niyet Mektubu (MoU) feshedilmiştir.

Ford ve Koç Holding olarak Ford Otosan'ın Kocaeli fabrikalarında elektrikli araç üretimine yönelik çalışmalarına desteğimiz devam edecek olup, elektrikli araç piyasa dinamiklerindeki gelişmelere göre gelecekte batarya hücre yatırımı değerlendirilebilecektir."

Ne olacak bu TR'nin hali böyle...

Adalet herkese lazım. Gerçekten suçu olanları cezalandırın, suçu yoksa gazetecileri rahat ve serbest bırakın. Ali Cengiz oyunları oynamayın. Bu ülkeyi ve en başta da beni daha fazla germeyin.

Ben adalet meselelerinde insanların dinine, ırkına, görüşlerine bakmam, ayırt etmem.

Gazeteci Barış Pehlivan'ın isyanı:

"Bir hakim aylar önce UYAP'a konulan dosyaları okumadığı için ben yarın cezaevine döneceğim 1.5 dakikada okunabilecek 5 paragraf!

Bunun adı hukuk değildir,
Bunun adı adalet değildir.
Bunun adı vicdan değildir."

ABD’de uzun vadeli enflasyon beklentisi 12 yılın zirvesinde

ABD’de tüketici güveni Kasım’da düşüşünü sürdürerek 6 ayın en düşük seviyesine indi. Uzun vadeli enflasyon beklentisi ise maliyeye dair endişelerle 12 yılın zirvesine çıktı.

Tüketiciler 5 ile 10 yıl içinde yıllık enflasyonun yüzde 3,2’ye yükselmesini bekliyor, önceki ay yapılan ankette bu oran yüzde 3’ti. Gelecek yıl için enflasyon beklentisi de yüzde 4,2’den yüzde 4,4’e yükseldi.

Sanayi üretimi 3 aydır daralıyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, sanayi üretiminde aylık daralma, temmuz ve ağustosun ardından eylül ayında da sürdü. Sanayi üretimi eylülde yüzde 0,1 oranında geriledi.

TÜİK eylül ayına ilişkin sanayi üretim istatistiklerini bugün yayınladı. Buna göre, sanayi üretimi, eylülde aylık bazda yüzde 0,1 düştü. Aylık bazda; madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre yüzde 1,4 arttı, imalat sanayi sektörü endeksi aynı kaldı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 2 azaldı.

📎 Kamuoyunun gündemini meşgul eden Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Şerafettin Can Atalay hakkındaki kararları ile ilgili olarak, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamaya ihtiyaç duyulmuştur.

Bilindiği üzere, Anayasamızın 146, 154 ve 155’inci maddelerinde yüksek mahkemeler; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay olarak düzenlenmiş olup, birbirlerine üstünlük sıralaması öngörülmemiştir. Anayasa Mahkemesi kararlarında olduğu gibi kesinleşmiş tüm mahkeme kararları herkes için bağlayıcıdır.
Yargıtay 6 Mart 1868 tarihinde kurulmuş, 155 yıllık köklü bir geçmişe sahip, adli yargının en üst temyiz mercii olup üyelerinin tamamı alanlarında uzman ve deneyimli yüksek hakimlerden oluşmaktadır.

Anayasa’nın m.154/1’e göre, “Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.” Anayasa’nın 154’üncü ve Yargıtay Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre, Yargıtay’ın adli yargı alanında hukukun ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlama görevi bulunmaktadır. Hukukun objektif, belirli ve öngörülebilir olması, eşitlik ve hukuki güvenliğin ve özellikle de adil yargılanma hakkının teminatıdır.

📎 Anayasa’nın 148. maddesinde ise Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri tanımlanmış, bu görevler arasına 07.05.2010 tarih ve 5982 sayılı Anayasa değişikliği ile “bireysel başvuru” da eklenmiş, 2012 yılından itibaren uygulanmaya başlanmıştır.
Bireysel başvuru incelemelerinde Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için “olağan kanun yollarının tüketilmesi” şarttır. Yine Anayasa’nın 148/5 hükmüne göre, “Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.” şeklindeki hüküm ile bireysel başvurunun yargısal sınırı çizilmiştir.

Bu haliyle bireysel başvuru; temel hak ve özgürlüklere yönelik hukuka aykırı müdahalelerin kanun yollarında giderilememesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Olağan veya olağanüstü kanun yolu değildir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi adli ve idari mahkemelerce verilen kararları bozan bir mahkeme olmadığı gibi istinaf ve temyiz mercii olarak davaları yeniden incelemeye yetkili bir makam da değildir.

Sorun haline gelmiştir

📎 Buna karşın, Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır.

Diğer taraftan, bir kısım kamuoyunun gündemini meşgul eden davalar üzerinden uygulanan iletişim stratejisi ile mevcut anayasal düzen bir kenara bırakılarak Anayasa Mahkemesinin “süper temyiz mahkemesi” olduğu şeklinde toplumsal bir algı oluşturulmuştur.
Temel hak ve özgürlüklerin korunması, yalnızca Anayasa Mahkemesinin değil, tüm yargı organlarının görevidir.

Türk yargı sisteminin gerçekten mevcut olan yapısal sorunlarının çözümü için elverişli bir araç olması ümit edilen bireysel başvurunun, mecrasından çıkması, yargı sistemini zayıflatan sistemsel bir sorun haline gelmiştir.

AYM yetkisini aşmıştır

📎 Bireysel başvuru sisteminin faaliyete geçmesinden itibaren yukarıda özetlenen sorunlar Anayasa Mahkemesi üyelerinin de bulunduğu bilimsel toplantılarda defaatle ifade edilmesine, Yargıtay Başkanı’nın adli yıl açış konuşması ile yıl sonu basın değerlendirme toplantılarında ve Danıştay Başkanı tarafından Danıştayın kuruluş yıldönümü toplantısında gündeme getirilmesine karşın, Anayasa Mahkemesinin kararlarındaki anayasal ve yasal yetki aşımı olarak değerlendirilen benzer uygulamalar artarak devam etmiştir.

Bizatihi Anayasayı korumak amacıyla kurulan Anayasa Mahkemesi, tartışmalara konu olan davada, anayasa koyucunun iradesini yok sayarak Anayasa’nın 83’üncü maddesindeki atıf nedeniyle somut olaya uygulanması gereken 14’üncü maddesini işlevsiz bırakmıştır.

Vahim ve kabul edilemez

📎 Anayasal düzene uymayan bu bakış açısının etkisi ile bazı kararlarda yüksek mahkeme olan Yargıtay ve Danıştay’ın derece mahkemesi olarak nitelendirilmesi, tartışmalara konu olan Şerafettin Can Atalay dosyasında olduğu gibi terör suçlarına bakan ve tamamen yargısal bir görev ifa eden Yargıtay 3. Ceza Dairesinin “88. Anayasa Mahkemesince tespit edilen ihlalin altında yatan sorunları giderme yönünde kamu gücünü kullanan makamlar genel bir yükümlülüğe sahip olmasına karşın Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş; aksine başvurucunun anayasal haklarını -Anayasa'nın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak- daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir.” biçimindeki sözlerle anayasayı ihlal suçunu işlediği ithamında bulunularak hedef gösterilmesi gibi son derece vahim, kabul edilemez hukuki hatalar, bireysel başvuru kararlarının vazgeçilmez dili olmuştur.

Yukarıda örneklenerek değinilen Anayasa Mahkemesinin uygulamalarının doğurduğu hukuki sonuçlar gözetilmeksizin, bir yüksek mahkeme olan Yargıtay ve Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yargısal görev ve yetkisi kapsamında verdiği kararlara yönelik yüksek yargı kurumlarının saygınlığını zedeleyen ve eleştiri sınırlarını aşan haksız tepkiler üzüntüyle karşılanmaktadır.

Hukuki güvenliğin, toplumsal barışın ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması bakımından Anayasa’dan aldığı yetkiyle Yargıtay, bireysel başvurunun mevcut haliyle uygulanmasının doğurduğu sorunların giderilmesi ve karşılaştırmalı hukukta kabul edilen standartlara göre geliştirilmesi konusunda ihtiyaç duyulan, anayasal ve yasal çalışmalarda gerekli desteği sağlamaya her zaman hazırdır."