Akademi Dergisi
2.13K subscribers
59.8K photos
25K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Sahra çölünü suni iç denizlerle, suni göllerle, kanal hatlarıyla, yerdelenlerle tesis edilmiş olan devasa şehirlerle doldurmak hususunda çok kararlıyım. Mavi ile yeşil, Sahra'nın her yerinde bir arada olacak. Sahra eski zamanlarına geri dönecek.

Zaten yıllardır yazıyorum. Dünya genelinde iklim ve arazi şartlarını suni şekilde ayarlayan iklim cihazlarını bozmaya devam ediyorum. Bu günlerde aşırı yağışlar nedeniyle Sahra'nın bazı yerlerinde adeta göller oluşuyor.

Yerin altındaki uzaylı taraflar da umurumda değil. Hepsinin hakkından gelebilirim. Yerin üstünde zaten karşımda kimse kalmadı.

Yatırım planlarınızı buna göre de yapın. Betona, asfalta, demir yoluna, sözde elektrikli arabalara, küllü zarar olan hava yolu şirketlerine, beş para etmez batarya sanayiine para gömmeyin. Çökmüş bitmiş haldeki Ankebut Ağına para gömmeyin ve o ağın akıl dışı yönlendirmelerine kanmayın.
Toplum için tehlikeli olan köpek cinslerinin yasaklanması yeterli değil ve sorunları bu güne kadar çözmedi, çözmeyecek.

Bu cinslerin, mümkün olabilen en kısa sürede yok edilmeleri, nesillerinin kurutulması şart. Bu hukukun, aklın, tıbbın gereği... Emniyetli bir ülke olmanın, insan hayatını ve sağlığını korumanın gereği... Bu bir zaruret... Her devlet bunu yapmalı ve bu hususta devletler arası bir işbirliği de olmalı. Basın ve medya kuruluşları da İblis'e tapınan mason ve satanist pisliklerden temizlenerek, bu gibi acil ve çok mühim meselelerde insanlığın faydasına yayınlar, bilgilendirmeler yapmalı. Bu da sağlanmalı...

Sonradan, genetik mühendisliği ile türetilmiş onlarca köpek cinsi var ve en kısa sürede nesilleri kurutulmalı. Bu, o hayvanlar için de en büyük merhamet. Çünkü onlar da vücutlarındaki dengesizlikler nedeniyle çok acılar çekiyorlar.

Tüyleri uzun ve gösterişli olsun diye, koyun tüyleri gibi tüyleri olsun diye genleri ile oynanmış köpek cinsleri de var. Bunlar insanları ve hayvanları parçalamıyorlarsa da çok ama çok büyük sorunlar ve acılar yaşıyorlar. Bu cins köpekler gözlerinin önünü bile doğru düzgün göremiyorlar. Ciltleri nefes almıyor ve temiz kalmıyor. Parazitler, iltihaplar, kaşınma halleri bitmek bilmiyor. Bunun devamında vücutlarının içinde de parazitler oluşuyor ve hiçbir zaman kurtulamıyorlar. Tıpkı insanlar gibiler ve bu sorunlar/acılar yüzünden doğru düzgün uyku da uyuyamıyorlar. Yeterince iştahlı olamıyor ve beslenemiyorlar.

Düzenli olarak insanlar tarafından tıraş edilmeleri, yıkanmaları gerekiyor. Aksi halde kendi başlarına hayatlarını sağlıklı şekilde devam ettiremiyorlar. Bu cinslerin de nesilleri acilen kurutulmalı. Bu acılara, bu genetik kod sorunlarına son verilmeli.
Avrupa Birliğinin, Avrupa Parlementosunun Türkiye hakkında ne dediği, Türkiye'de gündem meselesi bile olmamalı. Resmi yetkili ve yetkisiz siyasetçiler tarafından konu bile edilmemeli. Dikkate bile alınmamalı. Avrupalılar kendi çaplarında dönmeliler. Şu Avrupa hokkabazlığı, aldatıcılığı Türkiye'nin gündeminden, Türk milletinin gözlerinden ve zihninden çekilip alınmalı. O dinsizlik, namussuzluk, cinsi sapıklık ve merhametsizlik çukuruyla Türkiye'nin ve Türk milletinin işi olamaz.

Çok yakında çatır çatır yıkılacaklar ve Türkiye'ye doğru yığınlar halinde göç etmek isteyecekler. Buna kesinlikle izin vermeyeceğiz ve şimdiden o günler için gerekli tedbirleri almalıyız.

Türkiye yoluna bakacak. Dünyada yeni bir nizamın merkezi olacak. Avrupa ise, varsa, kaldıysa kendi yoluna baksın, ilerlesin.
Batmış, çökmüş, iflas seviyesine gelmiş bir devlet, vergileri ve para cezalarını daha da artırarak düze çıkamaz. Aksine daha da krize girer. Halktan daha az para toplayabiilir. Toplum ile devlet sisteminin arası açılır, çatışmalar yaşanır.

Zenginlerden haksız şekilde daha fazla vergi alarak da çıkamaz ve anca yıkılışını hızlandırır.

Düze çıkmanın yolu, ahlaksızlığın yok edilmesidir. Herkesin, birbirini düşünerek yaşamasını sağlamaktır. İyiliği hakim kılmaktır. Başta bu sağlanmadan, iyi insanlar yetiştirilmeden, bu sorunlar çözülemez.

Herkes vergilerini vermeli, kimse vergi kaçırmamalı. Herkes imalat yapmalı ya da hizmet üretmeli ve kimse bedavadan geçinmek peşinde olmamalı. Paradan para kazanılan kan emici sistem yok edilmeli. Herkes israfı terk etmeli. İktisat/tasarruf, kamu kurumları başta olmak üzere toplumun bütün şubelerinde artırılmalı. Kamu kurumları, israfla mücadelenin gerçekçi, samimi örneği ve bayraktarı olmalı.

Yurt dışına akan paranın önü kesilmeli. Bu maksatla başta ziraat ve hayvancılık olmak üzere, temel ihtiyaç malzemesi olan eşyayı imal eden sanayi kuruluşlarına kadar her yer ayağa kaldırılmalı. Gerekli eğitmeler sağlanmadan, ahlak yükseltilmeden bu da yapılamaz. İlan edilen hiçbir proje uygulanamaz. Kamu kurumlarındaki israf bıçakla kesilir gibi kesilmeli. Yolsuzluklar ve hukuksuzluklar son bulmalı. Liyakatsiz ve ahlaksız olanlar kamu kurumlarından acilen temizlenmeli. Bunun için de öncelikle ahlak lazım.

Avrupa'yı bu millete örnek gösteren hokkabazlık... Cumhuriyet, laiklik, demokrasi sistemi... Masonların kasten topluma, devlet sistemine, dini ve milli değerlere vurduğu devasa darbeler... Onlarca senedir Türkiye'nin ve Türk milletinin temellerini bile boşalttı. Temelden yeni bir sistem tesis edilmeli. Sorun olan her şey açıkça ve dik duruşla ret edilmeli, inkar edilmeli. Türkiye kendini acilen yenilemeli. Bunun için acilen basın ve medya kuruluşlarındaki hainler, piyonlar, masonlar, satanistler temizlenmeli.

Adalet sistemi acilen ayağa kaldırılmalı ve haksızlığa, hukuksuzluğa, rüşvete, yolsuzluğa, dolandırıcılığa, kamu imkanlarını çalmaya set çekmeli. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey düzgün işlemez. Yurt içindeki yatırımcılar bile yurt dışına kaçarlar ki yurt dışı yatırımcıların gelmesini beklemek ahmaklık olur.

Ülkede baştan ayağa herkes sorumluluklarını yerine getirmeli ki ülke ayağa kalksın. Aksi halde, vergi artırmakla, faturaları şişirmekle, zenginlerden haksız şekilde vergiler almakla anca yıkılış hızlandırılır ve o devlet daha gürültülü şekilde yıkılır.

Toplumun ahlakını en kısa sürede yükseltmenin yolu, kız çocuklarını hususi bir eğitme ve öğretme sisteminde, nadide çiçekler misali koruma altına alarak, her türlü zarardan ve tacizden koruyarak, yüksek ahlaklı ve maneviyatli kişiler olarak yetiştirmektir. Çünkü erkekleri kadınlar doğurur. Sonra erkekleri kadınlar büyütür, yetiştirir ve her zor şartta onların yanında durarak, onların ayakta durmalarını sağlarlar.

Önce ahlak ve maneviyat yükseltilecek. Lafta değil, icraatta bu olacak. Derhal Tiktok, LGBT ve türlü zararlı şeyler resmen yasaklanacak. Yasaklamalarla alakalı denetlemeler de yapılacak. Yasaklamaların işe yaradığına emin olunacak. Evet, mali sorunları, krizleri aşmanın da en kestirme yolu bu, böyle gerekli ahlaki eğitmeler ve yasaklamalar.

Ahlaksız bir milletin batması, hatta batmak nedir, topluca helak olması, kaçınılmaz sondur.
ABD yetkililerinin hangi konularda nasıl açıklamalar yaptıklarını çok dikkate almıyorum. ABD, dünyanın meselelerine karışabilecek, yön verebilecek güce, imkanlara ve hareket sahasına sahip değil.

Hala çökmemiş, tükenmemiş rolü oynuyorlar. Her hamlelerinin/çıkışlarının arkası boş. Konuşup dursunlar, icraat sıfır...
Rüyamda masaüstü bilgisayarıma, görmediğim biri aniden büyük bir taş attı. Tam da ekranına çarptı. İki yumruktan daha büyük ve sert bir taştı.

Ben kızmadım. Çok takılmadım. Sakince ayağa kalktım. Gidip yedekte duran tablet bilgisayarımı elime aldım. Hala ayaktaydım, bir yere oturmadım ve onu kullanarak işlerimi ayakta iken yapmaya başladım.
Akademi Dergisi
Rüyamda masaüstü bilgisayarıma, görmediğim biri aniden büyük bir taş attı. Tam da ekranına çarptı. İki yumruktan daha büyük ve sert bir taştı. Ben kızmadım. Çok takılmadım. Sakince ayağa kalktım. Gidip yedekte duran tablet bilgisayarımı elime aldım. Hala…
Hiç yorulmayın, orayı burayı aramayın, sormayın.

Ben tabir edeyim. Bu rüya şunu diyor:

"Artık yerinden kalkacaksın. Bilgisayarın yani projelerin aniden çok büyük destek bulacak. Çünkü bilgisayar değişik fikirler ve projeler demektir ve taş ise para ve maddi şeyler demektir. Sonra, senin hızını kesen sistemden, seni bağlayan, senin hareketlerini sınırlandıran şeylerden kurtulup sürekli hareket halinde iş yapacaksın. Daha gelişmiş, daha hafif sistemlerle ama daha faydalı şekilde bunu yapacaksın."

Eee, ne zaman? Ne diyorsunuz, bu rüyadan zaman da anlaşılabilir mi?
Ben o Mercedes'i de çökerteceğim ve uzun sürmeyecek.
Türkiye'nin, Rolls-Royce'un ya da başka şirketlerin motorlarına ihtiyacı yok.

Türkiye'nin, ihtiyaç duyduğu motorları geliştirerek üretmesi için önünde gerçek bir engel de yok. Masonlar, kriptolar temizlendiğinde... Londra'nın, ABD'nin, İsrail'in, Rusya'nın, Çin'in buradaki piyonları topluca oyun dışına atıldığında... Motor sorunu çok kısa sürede çözülecek.

Türkiye'nin, kendi motorlarını geliştirerek imal etme sürecinde, söz konusu şirketlerin desteklerine de ihtiyacı yok. Kendi iç dinamikleri ile birkaç ay içinde proje kısmı tamalanabilir ve sonraki birkaç ay içinde seri imalata geçilebilir.

Zaten Türkiye, dünyada genelindeki beyin takımı denilebilecek kişiler için bir cazibe merkezi haline dönüşecek. Koşar adımlarla Türkiye'ye gelip yaşamak ve bilgi ile tecrübelerini burada değerlendirmek isteyecekler.
Türkiye, gereksiz fırkateynler de üretmeyecek ya da satın almayacak.

Daha önce anlatmıştım. Türkiye'de karada ve denizde kuleler bulunacak. Bunlar çok maksatlı olarak kullanılan, çok yüksek, çok çok sağlam kuleler olacaklar.

Bu kuleler, bir yandan, yoğuşma yoluya havadan çok bol miktarda ve çok düşük masrafla temiz su üretmekte kullanılacak.

Ayrıca bu kuleler, bulutları tehlike oluşturmadan yere indirmekte, yağışları düzenlemede kullanılacak. Kurak zamanlarda bulutlar oluşturmaya ve yağış sağlamaya dönük sistemleri olacak.

Ayrıca bu kuleler, bütün ülke topraklarını ve insanlarını, saldırgan tarafların elektromanyetik saldırılardan korumakta da kullanılacak. Bu kuleler sayesinde, Türkiye'ye suni deprem saldırısı, iklim saldırısı yapmak isteyen taraflara mani olunacak. Hak ediyorlarsa, onalra aynı türden karşı saldırılar yapılacak ve ders verilecek.

Ayrıca bu kuleler, saldırgan tarafların uydularını çok kolayca imha etmekte kullanılacaklar. Starlik ve benzeri art niyetli projelerin uydularını sürekli olarak imha edecekler. Ayrıca UFO'ları avlamakta da kullanılıcaklar.


En başta ise düşman devletlerin hava ve deniz güçlerine karşı kullanılacaklar.

Karşı koyamayacakları, kalkan yapamayacakları kadar güçlü elektro şoklar, sinyaller ve lazer ışınları atacaklar. Koca bir düşman donanmasını yarım saate kalmadan işe yaramaz hale getirebilecek. Bazen tamamen patlatacak, yakacak ve batıracaklar. Donanmadaki gemilere zarar vermeden, sadece askerlerini öldüren teknolojiler de kullanılacak ve düşman donanmasının araçları ile diğer teknik imkanları ganimet olarak alınacak.

Bu filolar, uçaklardan oluşan koca bir hava filosunu, yüzlerce km uzakta iken bile topluca düşürüp imha edebilecekler. Dronlar zaten gerçek bir tehlike değil ama çok gelişmiş dron sürülerine karşı da birkaç dakika içinde yok edici müdahaleler yapabilecekler.

Türkiye doğru gönderilen, atom başlıklı füzeler de dahil olmak üzere, her türlü füzeleri, daha düşman ülkelerin hava sahalarında bile imha edebilecekler.

Bir yandan da uzayı gözlemede, izlemede, bilimsel veriler elde etmekte kullanılacaklar. Uzaydaki diğer insan türleri ile sağlıklı iletişim kurmak için de kullanılacaklar.

Bu kulelerin karadan emniyetlerinin sağlanması hususunda çok hassas ve tedbirli olunacak. Bu nedenle bunlardan önde gelen bir tanesi Tuz gölünün ortasına dikilecek. Diğeri Van gölünün ortasına dikilecek. Bazıları karasularımızda belirlenmiş yerlere dikilecek. Orta ve büyük boylarda çok sayıda kule bulunacak. Türkiye genelinde bunlar organize halde çalışacaklar, kullanılacaklar.

Ege adalarımızı geri aldığımızda, onlardan bazılarına da bu kulelerden dikilecek. Bu kuleleler, çevredekiinsanlar için de kuleler içinde ve çevresidne görevli olan kişiler içinde sağlık riski oluşturmayacak. Radyasyon yaymayacaklar.

Masonların, satanistlerin, kripto kimlikli omurgasız hainlerin, şunun bunu piyonu olanların, bu savunma sisteminin içine sızmalarına, sistem içinde vazife almalarına asla meydan bırakılmayacak. Şimdi olduğu gibi, Türkiye'nin savunma gücünü, başka ülkelerin emirlerine göre kullanmalarına ya da kullanmamalarına benzer haller oluşamayacak.

Türkiye gereksiz, çağın gerisinde kalmış motor, kanat, uçak, helikopter, İHA, SİHA, TİHA, tank, top gibi projelere zaman da para da harcamayacak. Bu kule ağı sayesinde, tek parça hale getirilmiş devasa bir güvenlik kalkanı, Türkiye'nin üzerinde daima bulunacak.

Bu kulelerin sürekli enerji ihtiyaçları için nükleer enerji gibi aşırı tehlikeli, zararlı ve mantıksız ve geleceği olmayan sistemler de tercih edilmeyecek.
Mehmet Ceyhan denilen o satanist pislik herifi, TV ekranlarında görmek izlemek istemiyorum. Radyolarda dinlemek istemiyorum. İnternet mecralarında izlemek, dinlemek, görmek, okumak istemiyorum.

Bu hususta aşırı hassasiyetim var.

Covid 19'un öldürücü bir varyantının dolaştığı tamamen palavradan ibaret. Bu bahane ile yeniden sahte pandemi şartları oluşturulmasına, organ ve insan kaçakçılığı da dahil olmak üzere yeniden kara para işleri yapılmasına asla meydan bırakmayacağım.

Kimlerle ne şartlarda çatışmam gerekiyorsa çatışacağım. Çok da derinden darbeler vuracağım. Çok da yıkıcı olacağım. Satanistlerden bile daha merhametsiz olacağım.

Millet denilemeyecek sürü kısmının, mümkün olabilen en kısa sürede belasına bulmasına, türlü vesilelerle toplu toplu helak olmasına karşı değilim. Bunu en çok isteyen kişiyim. Lakin bu süreçlerin, insanlığın düşmanı olan çevrelerce kara para gelirlerine dönüştürülmesine azla izin vermeyeceğim.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
ABD'nin sözde Genelkurmay başkanı Mark Milley...
Akademi Dergisi
ABD'nin sözde Genelkurmay başkanı Mark Milley...
Acil, çok acil...

Taliban'ı kendileri kurdular. Kendileri eğittiler. Silah ve mühimmat verdiler. Süreç boyunca onların ahlaklarını bilerek ve isteyerek daha da bozdular. Daha da çok ibneleştirdiler, cinsi sapık yaptılar, uyuşturucu bağımlısı yaptılar. Süreç boyunca onları kara para işlerinde hakim hale getirdiler. Aynısını yapmak isteyen ve kara para gelirlerini artırmak isteyen Sovyetler'e karşı, Taliban ile ortak halde galip gelen taraf oldular.
Gün geldi, her türlü sömürmeye ve kara paracılığa rağmen devasa mali krizlere girdiler. Şeytani bir oyun planladılar. Kendi ikiz kulelerini kendileri yıktılar. Suçu, yine beraber çalıştıkları teröristlerin üzerine attılar. Tamamen yalanlarla, yasaklarla, baskılarla, yaşananların gerçek yüzünü gizlemek istediler. İki seneye bile kalmadan bütün dünya oyunu yine de gördü ama bu şeytanlar umursamadılar. Yollarına baktılar. Afganistan'a açıkça ve ezici bir güçle giderek, iyice karışmış ve daralmış olan kara para işlerini acilen toparladılar ve artırdılar. Yine Taliban ile kaynaşmış haldeydiler ama görüntüde ise çatışıyorlardı. Bir yandan da Irak'ta aynını yaptılar ve sözde Kürtler olan Barzaniler, Talabaniler üzerinden bölgeye her kötülüğü yaptılar. Sömürdüler, kan içtiler, katlettiler. Soydular, çaldılar. Kasten sapıklığı, ahlaksızlığı yaydılar. Yetmedi, bütün Ortadoğuya yayılmak ve hakim olmak da istediler. O kadar çürümüş halde idiler ki çok ilerleyemediler. Suriye'ye sıra gelince, Suriye'den çok İstanbul engeline takıldılar.
Sonra gün geldi, kara para işlerini daha da ilerletmek için Taliban gibi vahşi bir terör örgütünün karşısında güya yenildiler ve güya Afganistan'dan çıktılar. Bilerek ve isteyerek çok fazla miktarda askeri aracı, silahı, mühimmatı, teçhizatı Taliban'a bıraktılar. Evet, ordularının her şeyini bir terör örgütüne bilerek bıraktılar. Taliban terör örgütünü güya iktidara da getirdiler. Bir anda, bir oldu bitti ile bütün dünyada meşruiyet kazandırmak da istediler. Yine İstanbul engeline takıldılar. Aşacaklarını düşündüler, aşamadılar. Hala Taliban terör örgütünün meşru bir hükumet gibi görülmesi için ellerinden geleni yapıyorlar ve bunu denedikçe iyice ifşa oluyorlar.
Sonra bu pisliklerden, bu insan denemez mahluklardan biri... ABD'nin sözde Genelkurmay Başkanı Mark Milley, kameralar karşısına geçerek “Daha geniş anlamda savaş kaybedildi. Taliban ve müttefikleriyle 20 yıldan fazla bir süredir savaşıyorduk ve onlar galip geldi.” diyor. Nasıl, sizce kamera heyecanını yenmiş mi, rol kabiliyeti yeterli mi? Yalan söylediğini yeterince gizleyebiliyor mu?