Ne kadar güzel bir gün...

Domates, biber, patlıcan, nohut, mısır, kuru fasülye, bezelye, bakla ve taze fasulyede olduğu gibi, keçiboynuzunda da insanların beyin faaliyetlerini sınırlayan, zihnini bulandıran, sinir sistemini yavaşlatarak insanı fazlasıyla yatıştıran hatta uyuşturan, duygu ve düşünce kabiliyetlerini sınırlandıran, zamanı ve mekanı idrak etme kabiliyetini bulandıran, kısmi zihin kontrolüne sebep olan özellikler/içerik var. Bu zararlı özellikler/içerik, en çok da mısırda, nohutta, patlıcanda, baklada ve keçi boynuzunda var.

Bu bitki türlerinin kendi aralarında cinsleri var ve her cinsin farklı seviyede tesiri var. Sadece tesir seviyesinde değil, neye nasıl tesir ettikleri hususunun detaylarında da birbirlerinden kısmen farkları var. Bu hususta dünya genelinde ilgili bilim adamları hiç beklemeden araştırmalar yapmalılar ama aylardır yapmıyorlar ya da ilan etmiyorlar.

Ben hayvan besiciliği yapsam ki çok yakında devasa bir projeyle gireceğim bu sahaya, hayvanlarıma asla nohut, mısır ve keçi boynuzu yedirmem. Dikkat edin, hayvanlarıma bile yedirmem.

Suudi Amerika, ABD tahvil varlıklarını son 7 yılın en düşük seviyesine indirdi.

Bir bitkinin yapısında bol miktarda lif ve vitaminler bulunuyor olması, insanların yemesi için uygun olduğu manasına gelmiyor.

Sadece buna bakılarak "Şu şu sağlık sorunlarına iyi gelebilecek şu şu vitaminleri ihtiva ediyor" demek çok yanlış. "İşte inanılmaz/mucizevi faydaları" demek çok yanlış. Bir bitkinin sağlığa onlarca faydası vardır da bir ciddi zararı vardır ve onun yenmemesi gerekir.

Mesela at kestanesi... İçeriği çok iyi, faydaları da çok ama yerseniz DNA kodlarınızı bile bozar. Beyin faaliyetlerinizi bile kısmen bozar. Keçi boynuzu da diğer bir misal... Nohut ve mısır da öyle...

Sağlığa faydaları saymakla bitmeyen at kestanesi, bir yandan da baş ağrısı, felç, koma, mide bulantısı, ishal derken, ölüme bile sebep olan bir bitkidir/yemiştir. Hususiyle çiğ halde yerseniz, çok tehlikelidir.

Ben, brokolinin, iddia edildiği gibi çok faydalı ve sık yenilmesi gereken bir bitki olduğuna da hiç inanmadım, hala inanmıyorum.

Bu hususun dürüst ve işinde gerçekten iyi seviyede olan uzmanlar tarafından baştan çalışılması gerektiğini değerlendiriyorum.

İçeriğinde çok yüksek oranda fosfor bulunan bitkileri, yemişleri yemeli miyiz, yememeli miyiz, bu hususun dürüst ve gerçekten bağımsız uzmanlar tarafından en kısa sürede yeniden değerlendirilmesi şart.

Bu nedenle, baklagillerden olan nohut, fasülye, bakla, bezelye, börülce, sarı mercimek ve barbunya hakkında sil baştan çalışmalar yapılmalı.

Fosforun (hususiyle yüksek oranda fosforun) insan ve hayvan beynine ve sinir sistemine nasıl tesir ettiğine dair her bilgi, öğretilmiş her ezber sıfırlanarak, konuya tamamen nötr kalınarak yeni baştan ve tamamen bağımsız araştırmalar yapılmalı.

- Bunu paylaşmışsınız, da bi sorum olacaktı

Her bitkinin yaratı ve zararı da vardır

Peki bunları yemedik diyelim

Mesela ben at kestanesi krem kullanıyorum eklem ağrılarını azaltıypr bazen eklemlerim ağrıyınca bunu sürüyorum ağrıyı çabucak alıyor bu şekilde de bu bitkilerin kremleeini kullanmakta zarar vermez mi vücuda

= Krem var, krem var. At kestanesinden yapılan kremlerin hepsi tamamen aynı içeriğe sahip değil. Hepsi tek tek uzmanları tarafından değerlendirilmeli. Ben bu sahanın uzmanı değilim ama bildiğim kısmına dair bilgilendirmeler yapıyorum. Kesin bildiğim husus şudur ki uzak durmanızı istediğim bitkilerin ortak özelliği, insanların beyin ve sinir sistemine kötü tesir etmeleri. Uyuşmaya, zihin bulanıklığına, idrak bulanıklığına sebep olmaları... Sadece Türkiye'den bile çok yüksek sayıda doktor takip ediyor yayınlarımı, bakalım neler diyecekler. Bakalım konuşmak için yine mason tarikatından izin mi bekleyecekler.

Kosta Rika'da 5,5 şiddetinde deprem oldu.

Vücudun herhangi bir yerinde ağrı, sızı ve kaşıntı olması, aslında sorunun kendisi değildir. Vücut, o kısmın sorunlu olduğunu fark etmemiz için bizi uyarır. Kaşınma hali oluşturur, çünkü oranın kaşınması, oradan bazı kirlerin, atıkların, kurumuş deri yüzeyinin ya da yara kabuğunun atılması gerekiyordur. Ağrı ve sızı oluşturur ve bu "Hey, buraya bak. Burada kendi başıma çözemediğim ciddi bir sorun var. Bununla ilgilen." demektir. Böyle yapmasa, oradaki ciddi sorunu, çoğunlukla dönülmez yola girildikten, fazlasıyla geç kalındıktan sonra fark edebiliriz.

Vakaların çoğunda, ağrılı-sızılı bölgenin sorunu aslında o bölge ile sınırlı değildir. Oradan öncelikli olarak vücudun genelinde sorun vardır. Yetersiz beslenilmiştir. İhtiyaç duyulan vitaminler, minareller, proteinler alınamamıştır. Vücut, kısımlarınının tamamı yeteri kadar besleyemez, o kısımlara yeter kadar enerji gönderemez olmuştur. Bu nedenle, vücudun bir kısmında sorunlar başlamışsa, hep bu gözle de bakılarak genel bir tetkik de yapmak gerekir. Yeterli beslenmeyen insanlara, rahatsızlıklarının tedavisi için, eczanelerde satılan ilaçları reçete eden bir doktor, gerçek bir doktor değildir.

Zamanımızda, onlarca sene bile ilaç kullanan ama rahatsızlığına çare bulamayan insanların en temel sorunu da yetersiz beslenmedir. Müesses nizam ya da diğer tabiriyle Deccaliyet sistemi, insanların bu halde olmasını en baştan planladı ve insanlığı bu yöne sevk etti. Dünya insanlığı temiz su, temiz hava, temiz ve tabii gıda sorununu çözmek için seferber olmalı. Bunun çözümü masonların idaresindeki sözde ilaç firmalarının ve sözde ilaçlarının her yere yayılması, her yerin hastahane ve doktor dolması değildir. Bu şekilde çözülemeyeceği zaten onlarca yıldır yaşananlarla ispat da edilmiştir.

Çok çok kısa süre sonra Türkiye'de siyasi partiler tamamen kapatılacağı, demokratik cumhuriyet rejimi kökten kaldırılacağı için...

Çok başlılık, anlaşmazlık, particilik, gruplaşma gibi devletin işlerliğini büyük oranda sekteye uğratan vahim sorunlar da birden kalkmış olacak. Bürokrasinin hızı uçuşa geçecek. Bu gelişmeler, devletin masraflarını çok büyük oranda azaltacak. Bu da vatandaşların üzerindeki vergi yükünü büyük oranda azaltacak ve geçinmek daha kolay olacak. Vatandaşlar, az vergi verdikleri halde çok ve kaliteli hizmet alacaklar.

Burlington'da Kilise yangını

ABD'nin New Jersey eyaletinde bulunan Burlington şehrinde, Fountain of Life Center kilisesinde çok sayıda itfaiyeci ve diğer birimler tarafından 4 alarmlı büyük bir yangın çıktı. Kangının kesin nedeni araştırılmakta.

Dün Şanlıurfa’da çadırlarını su basan depremzedeler, tıkanan mazgalları kendi imkanlarıyla açmaya çalışırken görüntülendi…