- Seyyar binalarda işçilerin yatakhaneleri, yemekhaneleri, banyoları, şahsi dolapları, tuvaletler olacak. İşçiler proje tamamlandıkça yer değiştirmiş, montaj hattı boyunca zamanla ilerlemiş olacaklar.

- Bu kısımlarda da hep farklı tercihler, alternatifler var.

Karadan yarı mamül ulaştırmanın dışında uygun şartlar oluştuğunda denizden ve havadan da yarı mamüller tasarruflu olarak taşınacaklar.

Tabliye haline getirmeden, ön/yarı mamül halinde parçaları nakil etmenin çok faydaları olacak. Daha derli toplu olacaklar, daha az yer kaplayacaklar, daha kolay depolanacaklar, daha hızlı ve ayrıca daha düşük masrafla nakil edilecekler.

Bunlar nakil edilirken hava araçları da daha rahatça kullanılacak. Paketlenmiş/kasalanmış yarı mamülleri, çok çok ağır yükleri taşıyabilen özel helikopterler de taşıyacaklar.

- Daha önce, tepe bakışıyla çember şekilli olan bir büyük heiikopter modelinden biraz bahsetmiştim. O gibi helikopterlerde gerekiyorsa 8 veya 12 helikopter motoru bir arada olacak.

Üstelik bunlar da alternatif enerji kaynakları kullanacaklar, kullanırken çok çok tasarruflu olacaklar.

Senin sorularını görünce iyice anladım ki bu işler senin kafandaki gibi hiç olmayacak. Maliyetler senin zan ettiğinin çok çok altına çekilecek.

Bir gün gelip de otobanın zeminine serilen eritilmiş kayalar kaldırılmak istenirse, kolayca kesilerek yerlerinden alınacaklar veya yeniden eritilecekler.

Kayalar eritilerek dökülerek kemerli köprü gibi yapıların yapılması hiç hiç uzak değil. Buna emin olabilirsin. İnsanlığın elinde şu anda bu teknolojiler, imkanlar var.

Bu da demektir ki bu otoban ilerlliyorken aniden epeyi çukurlaşmış araziye gelinirse, orası öncesinde eritilmiş kaya ile yol/hat haline getirebilir. Tabliyeler onun üzerine konur. Üstelik kaya dökülen hattın altında suların, rüzgarın, insanların, hayvanların geçmesi için sık sık boşluklar da bırakılır.

Sence, 3 boyutlu yazıcılar yakın gelecekte eritilmiş kaya dökebilirler mi?

Bu 3 boyutlu yazıcılar kocaman ve seyyar şekilde imal edilebilirler mi?

Bu halde, istenilen şekilde yapılar ya da ara parçalar yapabilirler mi?

Otoban projesinde tabliyelerin altına milimi milimine zemin dökebilirler mi? Dökerken, istenilen yerlerde boşluklar, kanallar, oyuklar bırakıbilirler mi?

Olacak böyle şeyler, ufkunu daha da açman lazım.

Şöyle de düşün, otoban projesi ilerledikçe tamamlanacak ve çalışanlar tarafından kullanılabilir olacak.

Yani 400 km lik bir hat varsa, kullanmak için sonuna kadar bitmesi beklenmeyecek.

O halde, otoban projesinde daha gelişmiş, istasyon ve makas gerektirmeyen demiryolu hattı var? Arabalar için yapılan şeritlerde de elektrikli otonom TIR'lar için sistemler var. Karadan sürücüsüz ve tepeden elektrik alan araçlar kullanılarak bile çok iktisatlı şekilde malzeme nakli yapılabilir.

Lakin gerektiğinde, uygun görüldüğünde, yakın bir civarda limanlar varsa, oralara deniz yoluyla ham madde ya da yarı mamül nakil edilebliir.

Havadan da o özel helikopterler uçarlar ama otoban hattı üzerinde uçarlar ki yerleşme yerlerindeki insanlar için tehlike oluşturmamış olurlar. Hem de sürekli denetlendikleri, gözetlendikleri uçuş rotaları olur. Alçaktan da uçarlar, bir sorun oluşurken hızla yükü otobanın üzerine bırakırlar. Bu helikopterler bile sürücüsüz olacak. Endişe ettiğinden çok çok az çalışan masrafı olacak.

Şuna bir bak...

Şu gereksiz beton yükü binayı bile taşımışlar.

Masrafları düşürmenin, işi hızlandırmanın türlü türlü yolları var.

Tak-sök yapılar yapmak da onların parçalarını istediğimiz zaman sökmek, takmak, başka yerlere taşımak da çok kolay iş.

Çok katlı imalathaneler ve çalışan için binalar yapmak da kolay.

Hukuk yolunu yine hukuksuz şekilde kullanarak beni ceza evine koymayı kafasına takmış olan çılgınlar var. Kimseyi uyarmıyorum, mekanımdayım, denesinler, ne yaşanacaksa artık yaşansın.

Hiç kimse sahayı ve başta da düşmanlarımı boşladığımı zan etmesin.

Ben gücümün zirvesinde iken ve kesin zafer kazanmışken çekildim. Bu insanlığın kurtulmak istediği yok diye çekildim. Şamarlarımın sesi bu defa dünyanın en kuytu yerlerinde bile eş zamanlı olarak duyulacaktır.

İstanbul hükumeti:

İsran eski cumhurbaşkanı mel'un İbrahim Reisi'nin, hayatının son deminde yaptığı çok sayıda vahim hatanın en başta gelenlerinden biri de Şangay ve BRICS gibi suç, terör, kara para birliklerine, Türk ve İslam düşmanlığı teşkilatlarına yakınlaşmasıydı.

Türkiye, bunlara ve bunların benzeri olan suç, terör, kara para, insanlık düşmanlığı teşkilatlarına dahil olmak şöyle dursun, yakınlaşmayacak bile... Hatta muhatap dahi olmayacak.

Bu, Türkiye'nin varlığını ve birliğini/bütünlüğünü doğrudan alakadar eden çok ehemmiyetli bir mesele...

İçi bomboş, görüntüden ibaret kalmış Ankara çetesinin Türkiye'yi, sonu uçurum olan böyle bir yola sokmasına asla meydan bırakmayacağız. Çatışmanın hangi türlüsü yaşanacaksa, şimdiden ilan ediyoruz ki hepsine dahil olacak ama Türkiye'yi bu beladan uzak tutacağız.

Son günlerde yaşananlar, İstanbul'un bir hükumet, Ankara'nın adi bir çete olduğunu bir kez daha bütün Türk milletinin ve dünya insanlığının gözleri önüne serdi. Bu içi boş, kof çetenin, Türkiye'yi tehlikeli ve faydasız mücadelelere sürüklemesinin önünde İstanbul her zamanki gibi, dağ misali durmaya, set olmaya devam edecek

İstanbul hükumeti:

Bir çeteden başka hiçbir şey olmayan, aslında imza yetkisi de bulunmadığı açıkça gözler önünde olan, bu güne kadar attığı bütün imzaların geçersiz olduğu çoktan kesinleşmiş olan Ankara çetesinin...

Türkmenistan ve Azerbaycan gibi azılı Türk ve İslam düşmanı devletçiklerle, arka plandaki gizli Ermeni, mason, kara paracı bağlantıları ile gerçekleştirmek istediği gaz nakil işleri...

Bu devletçikleri elinde tutan malum devletlerin planlarından başka bir şey değil. Türkiye'nin etrafını kuşatmak, Türkiye'yi güçsüz düşürmek, Türkiye'yi bağımlı yapmak, Türkiye'yi avucunda tutmak ve gerçek hürriyetine mani olmak isteyen, Türkiye'yi tepe tepe kullanmak isteyen malum çevrelerin, grupların, ülkelerin sinsi oyunlarından başka bir şey değildir.

İstanbul hükumeti, gaz, petrol işleri üzerinden de Türkiye'nin iç ve dış siyasetini iyice kontrolüne almak isteyen ve neticede Türkiye'yi parçalanmaya hatta güç bulabilirlerse yok olmaya sürükleyecek olan bu adilere ve adiliklere karşı da tepkisiz kalmayacak.

Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan denilen Şeytanistan'ların gazına da petrolüne de suyuna da taşına da insan olduğu iddia edilen iki ayaklı tuhaf varlıklarına da hoş bakmayacak, bunlarla ilgilenmeyecek ve muhatap olmayacak.

Mesele, gaz, petrol, enerji meselesi değil, varlık, bütünlük ve hürriyet meselesidir. Zaten Akkuyu NGS üzerinden oynanmak istenen oyun da bundan farklı bir şey değildir.

İstanbul hükumeti:

Suriye'ye askeri müdahale yaparak kara para kaynaklarını yeniden canlandırmak, İsrail, İngiltere, Rusya ve Çin dahil onlarca ülkenin imdadına koşmak isteyen Ankara çetesinin bu duruşu da milli ve gerekli bir duruş değildir.

Türkiye'nin içinin, her yerinin, en başta da külliye ve meclis dedikleri yerlerin terörist, hain, kara paracı dolu olduğu şu günlerde, Suriye'ye terör karşıtı askeri operasyon yapılacağına ahmaklar bile inanmaz, inanamaz.

Türk milletinin açlıktan, yokluktan, hukuksuzluktan, aşırı vergilerden, hayat şartlarının zorluğundan isyana kalkışmak üzere olduğu şu günlerde, yana döne kara para arayanların heveseleri kursaklarında kalacaktır.

Bütün bu sinsilikler de malum sömürmeci, Türk ve İslam hatta insanlık düşmanı devletlerin, bunların içindeki mason, satanist, ayinci, büyücü, sadist, kara paracı pisliklerin yönlendirmeleri çerçevesinde yapılmak istenmektedir.

Türkiye'nin, kendi içindeki terörü, ihaneti, bölücü faaliyetleri, mafyaları, çeteleri, ona buna çalışan hain kripto tipleri temizlemeden Suriye'ye askeri müdahale yapmaya kalkması da varlığını ve bütünlüğünü tehdit edecek sonuçlar doğurma riskine sahiptir.

Onun bunun piyonu Ankara çetesinin ne yapmak istediğini herkes biliyor ama İstanbul hükumeti bu ihanetlere, vahşiliklere, adiliklere, kandırmalara da asla meydan bırakmayacaktır.

İstanbul hükumeti:

Biz felaket tellalı değiliz ve felaket tellalı olduğumuzu iddia edenlerin kabusu ve felaketi olmaya her zaman hazırız.