Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.6K photos
25.7K videos
370 files
7.57K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Akademi Dergisi
Ayrıca o videoda sıraladığı, isimlerini saydığı, koca alim gördüğü kişilerin hepsinin kocaman sarı kartları var. Kırmızı kartı vermek için biraz daha detaylı çalışmalar yapılması gerekiyor.
Osmanlı devleti denilen sistemi müslümanlar kurmadı, kuranlar müslüman olmadıkları gibi Türk de değillerdi.

Daha ilk asırlardan itibaren Osmanlı kripto hainlerin hakim olduğu bir projeydi. Yakında bu hususlarda daha çok tarihi mesele konuşulacak ve ispatlar da yapılacak.

Osmanlıdan çok önce hüküm sürmüş olan, Türk/İslam devleti olarak kayıtlara geçmiş olan başka devletlerde bile kripto hainler hakimdi. Bunlar da geniş geniş konuşulacak. Şu kürsü maymunları o günlerde bile hala böyle kuru gürültü yapmanın yollarını arayacaklar ve birileri bunları katletmeden dinimizle oynamaktan, tuzaklar kurmaktan vazgeçmeyecekler.
Akademi Dergisi
Osmanlı devleti denilen sistemi müslümanlar kurmadı, kuranlar müslüman olmadıkları gibi Türk de değillerdi. Daha ilk asırlardan itibaren Osmanlı kripto hainlerin hakim olduğu bir projeydi. Yakında bu hususlarda daha çok tarihi mesele konuşulacak ve ispatlar…
Osmanlı padişahları, zaten hristiyan kökten, soydan geldikleri için hristiyan kadınlarla evlenmeyi ya da cariye görüntüsü vererek onlardan çocuklar yapmayı tercih ettiler. Böyle tercihler yapmalarının sebebi olarak biz gerçek müslümanlara hep masallar anlatıldı.

Halil Konakçı da bu gibi soylardan gelme bir Ermeni/Çingene zaten...
Ayrıca Süleyman Çelebi'nin de kocaman bir sarı kartı var. Mevlid-i şerif denilen eseri bir gayr-i müslim bile yazabilir. İnanmadığı halde İslam'ı çok iyi araştıran, anlayan, öğrenen ve İslami meselelere dair çok bilgili şekilde konuşabilen, yazabilen kişiler her devirde oldu, bu devirde de var. Bunlar, gayr-i müslim olduklarını gizleyen kişiler de değillerdi, değiller.

Bu kişiler istediklerinde mevlid-i şerif de yazarlardı, tefsir de yaparlardı. Bunları yazmak bir ölçü değil.

Böyle bir eseri yazmış bir kişinin her dini hususta isabetli olduğunu iddia etmek, kandillerin sıhhati hususundaki tartışmayı bu kadar basit temellere ve iddialara dayandırmak... Mahalle serserisi gibi eliyle sümük çekerek kürsüde konuşan, o sırada atarlı giderli ve mahalle raconuna uygun cümleler kuran, Çingene karası suratına münafıklığın ve günahların karası da eklenmiş olan Halil Konakçı'da görülür.
Akademi Dergisi
Ayrıca Süleyman Çelebi'nin de kocaman bir sarı kartı var. Mevlid-i şerif denilen eseri bir gayr-i müslim bile yazabilir. İnanmadığı halde İslam'ı çok iyi araştıran, anlayan, öğrenen ve İslami meselelere dair çok bilgili şekilde konuşabilen, yazabilen kişiler…
Mevlid-i şerif denilen eser, dinimizce kutsal ve her yönüyle muteber ve tenkit edilemez bir eser de değil.

Toplanıp toplanıp mevlid-i şerif okumak diye bir şey de yoktu, sonradan çıktı. Okunmak istenirse okunur, okunursa sevap da kazanılır. Çünkü peygamberimiz övülüyor, ona salat ediliyor, onun hayatı öğreniliyor. Lakin bunu yapmanın binbir türlü yolu var ve mevlid-i şerif isimli eseri abartmanın faydası yok, zararı var.

Asırlardır okunan, çok meşhur olmuş türlü kasideler ve evrad da var ama nedense mevlid-i şerif, tıpkı gizli hristiyan Said-i Nursi'nin uydurma risaleleri gibi, birileri tarafından fazlasıyla ve art niyetli şekilde övülüyor, her devirde yaygınlaştırılmak isteniyor.
Biz gerçek ehl-i sünnet müslümanlar, MİT'in kürsülere çıkarttığı Halil Konakçı gibi, Cübbeli Ahmet gibi, benzeri yüzlerce Çingene gibi yobaz değiliz.

Sözü kimin söylediğine bakmayız. Sözün ne olduğuna bakarız. Doğru olup olmadığına bakarız.

İtikadı bozuk ilahiyatçı bir profesör söylemişse bile, batılı müşteşrik söylemişse bile hatta açıkça İslam düşmanı olan bir ciğersiz söylemişse bile biz önce sözün ne olduğuna bakarız. Doğru ise doğru deriz. Söze doğru dememiz, o sözü söyleyen yamuk kişiyi doğru kişi bilmemiz demek değildir.
Bizler yobaz olmadığımız için...

Bize çok büyük alimler olarak öğretilmiş, kahramanlar olarak öğretilmiş kişiler hakkında, farklı iddialar duyarsak, araştırdığımızda bu iddiaların doğru olduğunu da anlarsak... O yanlışımızdan döneriz.

"Geçmişteki koca koca alimler bilememişler mi, bir sen mi biliyorsun. Sen onların tahsil ettiği ilimlerini isimlerin bile bilmiyorsun" demeyiz. Bilememiş olabilirler ya da art niyetleri de olabilir.

Ezbere öğretilen şeyler hatalı ise, zararın neresinden olursa olsun döneriz. Sarsılmaz dağ gibi gördüğümüz, her sözü senet olduğu iddia edilen, bizlere öyle öğretilmiş kişilerin hataları üst üste meydan çıkarsa da bu acı gerçeği kabul ederiz. Nefsi tavırlar sergilemeyiz. Münafıkça tavırları hiç sergilemeyiz.

Halil Konakçı pisliği gibi kaşı gözü ayrı yönlere oynarak konuşmayız, tartışmayız.
Zorlamanın da manası yok. Kandiller hususunda da benzeri diğer tartışmalı hususlar da da ehl-i sünnetin muteber delilleri yok. Aldatıldık, kandırıldık. Şu günümüzdeki kadar vıcık vıcık her yere bulaşmış, sızmış olmasalar da geçmiş asırların hepsinde de ehl-i sünnet müslüman rolü oynayan münafıklar çoktu. Onların tahrifatı da büyük oldu.

Şu an itibariyle, aksi gerçekten ispat edilene kadar, Osmanlı'nın bütün şeyhülislamlarının bile sarı kartları var.
İşte sözde Hanbeli mezhebi... Öyle bir mezhep de yok, Ahmet bin Hanbel muteber bir kişi de değil.

Onca şey paylaştım. Görmedi mi, duymadı mı Halil Konakçı, Cübbeli Ahmet ve benzeri yüzlercesi?

İsmimi veremezler, cesaretleri de yok, masonlardan ve MİT'ten ağır fırça hatta kurşun bile yerler... Lakin ismimi vermeden konuya dair konuşsunlar, mani ne? Konuşamıyorlar çünkü bu meselede de acı gerçek gözler önünde... Dört mezhep denildi durdu ama dördüncü mezhep hiç olmamış.

Bu kadar ana kolon meselede bile kandırılmışız, kandillerde kandırıldığımızı mı kabul etmeyeceğiz?

Dört halifeden sonra İslam dini tamamen yok edilmek istendi. Bunu yapamadılar ama çok büyük tahrifatı hemen dört halifenin peşinden yaptılar.
Akademi Dergisi
Kraliyet çatır çatır ölüyor.
Batak İngiltere'nin kralına kanser teşhisi kondu

Buckingham Sarayı'ndan yapılan açıklamada "Kral'ın iyi huylu prostat büyümesine yönelik son hastane ziyareti sonrası yapılan testlerde bir kanser türü saptandı" ifadelerine yer verildi.
Akademi Dergisi
ABD ile Netanyahu arasındaki danışıklı dövüşün büyük oranda bozulmuş olmasından ötürü de sahada çok gergin, çok sinirli olan taraflar var. Lakin İstanbul'un sebep olduğu bunca şey karşısında hiçbir şey yapamadıkları gibi, bu meselede de ellerinden bir şey…
Batak ABD'nin Başkanı Bidon da Netanyahu'ya sırtını döndü

Politico, Bidon'ın, İsrail Boşbakanı Netayahu için "kötü adam" ifadelerini kullandığını yazdı. Beyaz saray ise bunu yalanladı.
Bahtsız kral Charles, ölmüş. Baştan belliydi böyle olacağı. Ölümünün üzerine birkaç gün de geçtiği konuşuluyor.

Sahada bir Charles karakteri görülürse maskeli mi, biyonik robot mu, estetikli dublör mü emin olmak lazım.

Bu arada, Sırrı nerede Sırrı?
Forwarded from Mehmet Fahri Sertkaya
Almanya'daki cemaat mensubu bir kardeşimizin sorularına cevaplar.

- Hangi kitaplar muteber

- Ne zamana kadar hatimlere gidilmeyecek

- Çocuklarım kurslarda okudu, kötü mü oldu

- Rabıta nasıl yapılacak

- Almanya cumhurbaşkanı ve Süleymancılar

- Süleymancılara operasyon yapılacak mı
Forwarded from Mehmet Fahri Sertkaya