Sen hala fark etmedin mi?

Korkudan titriyorlar. Çok büyük depremlere hatta deprem silsilesine sebep olacağız diye, ellerinden geldiğince müdahale ediyorlar. Birikmiş enerji/gerilme rahatlasın diye, küçük suni depremler yapıyorlar.

Bir yandan da emirlerindeki sözde bilim adamlarını medyada, sosyal medyada durmadan konuşturuyorlar. "Deprem olacak, çok yakın. Hiç olmadığı kadar yakın" deyip duruyorlar.

Onlar da metafizikte epeyi yol aldılar. Metafizikle de felakete gittiklerini görüyorlar. "Kader değişebilir" diye saçma sapan bir inançları var. Nefisleri ve şeytanları da buna inanmalarını istiyor.

Güya seçim yaptılar, güya kaderi değiştirdiler, güya hükumet kurdular, güya küresel mali krizi engellediler. Hayır, hiçbir şeyi engelleyemediler, engelleyemezler. Sadece tehir olmasına sebep olabildiler.

28 Ekim'de büyük çıkış vardı. Öncesinden o kadar çok üzerinde duruldu ve ben de ister istemez konu ettim. Kendilerince dikkat kesildiler, gayret ettiler, tedbir aldılar ama sonuç değişmedi. Sadece tehir edildi ve o beklenen son yaşanacak.

Geçmişte de hep hadislerde haber verilen hadiseleri değiştirmek, bozmak ve akışı bozmak istemişler. Bu maksatla sahte bir İstanbul fethi kurgulamışlar ve sahte bir fatih bile meydana çıkartmışlar. Sonuç değişti mi, hayır değişmedi. Kaderin değiştirilebilen kısmı, sadece muallakta bırakılan kısımlar.

Bu iş/mesele, çoktan tersine döndü. Birkaç sene önce gerçekten üzülüyor ve "Bakın, dikkat edin, tedbirler alın. Çok büyük afetler olacak" diyordum.

Lakin son süreçte tam aksine davranıyorum. Dünya denilen bu alemin her yerinde toplu helaklar olsun diye dualar ediyor, okumalar yapıyor ve metafizik sebeplerine de uyuyorum.

Onlar ise dünyanın her yerinde korkuyorlar. Korkudan titriyorlar. Şurada, şu geçici dünyada, şu ölümlü dünyada kendilerini haşa ilah gibi görüyorlar. Ölüm, ahiret, hesap, azap her şeyi kahkahalarla inkar ediyorlar ama ölümle burun buruna gelince hepsi organize, senkronize halde korkudan titreme krizlerine giriyorlar.

Çok ettiler binlerce senedir... En çok da o yerin altındaki uzaylı şehirleri, çok çektirdi bu dünyanın insanlarına... Onlar asıl gücü verdiler Ankebut Ağına, İblis'e, Deccal'a... Onların da sonu geldi.

Bu gezegen de üzerindeki nizam da resetlenecek.

Hayır, hiç değilse son iki senedir, tam aksine olarak, afetler olmasın, başlarına daha beter şeyler gelmesin diye çırpınıyorlar.

Kontrollerindeki yeryüzü devletlerini gözlerinden çıkartamıyorlar, çünkü yerlerine onlara uymayan ülkeler kurulacak. Yeryüzünde denge, onların kontrolünden yine de çıkacak.

Lakin yeryüzünün perişan olmasını kabullenseler, eş zamanlı olarak yerin altındaki şehirlerin de perişan olmayacağına ellerine bir garantileri yok.

Zaten yeryüzü ülkelerinden çok, yer altı şehirleri mahvolmasın diye küçük suni depremler yapıyorlar.

Hep bahsediyorum. Kayseri OSB dedim, öyle panik yaptılar ki birkaç saat sonra işte attığın haberdeki gibi, Marmara'daki gibi küçük suni depremler yaptılar. Hepsi nokta atışı, suni, küçük, kontrollü depremlerdi.

Bunların çoğu, benim gerçekten bir dava uğrunda mücadele verdiğimi, davamda samimi olduğumu senelerce kabullenmediler. Ben inançlarıma göre bazı yorumlar yaparken, korktuğumu, çekindiğimi, sahayı sakinleştirdiğimi zan ediyorlardı. Lakin son iki senedir o halleri yok.

Madem ki çatışılacak, madem ki büyük harp olacak, bütün dünyayı yakıp geçebileceğimi, onlardan daha da sert ve acımasız olabileceğimi anca anlayanları var.

Köprüden önceki son çıkışı da çoktan kaçırdılar. Yaşanacakları onlar tercih ettiler. Bazıları o kadar büyük belalar yaşayacaklar ki hayatta kalabilenleri, görünmekten ve bilinmekten çekinmeden, bunu düşünemeden kendilerini topluca yeryüzüne atacaklar.

Dünya insanlarından hayatta kalabilenler, böylece gözleriyle görmüş olacaklar, dünyada aslında nasıl bir sistem olduğunu... Yerin altının, üstünden çok kalabalık olduğunu ve uzaylı insan şeytanları ile dolu olduğunu...

Gaziantep sular altında

AKPKK'li Fatma Şahin’in yönettiği Gaziantep'te etkili olan sağanak hayatı felç etti.

Aralıksız devam eden yoğun yağış nedeniyle cadde ve sokaklar göle dönerken pek çok araç suda mahsur kaldı.