"Dünyanın yıkılmasına bir gün kalsa bile Allah o günü uzatır. Benim soyumdan/evladımdan olan, ismi ismime uygun olan, babasının ismi babamın ismine uygun olan birini gönderir.."
Hep anlattığım gibi, normal şartlarda çoktan kıyamet kopacaktı. Tek bu gezegen ve güneş sistemi ve gök ada değil, bütün kainatta kıyamet kopacaktı. Lakin hz Mehdi gelecek ve bu karanlığı tersine çevirecek diye, kıyamet tehir edildi. Gerçek üstazımız da bu meselenin üstünde hep durmuş. Şayet bize aktarılan sözlerin/notların tamamı sahte değilse...
Hep anlattığım gibi, normal şartlarda çoktan kıyamet kopacaktı. Tek bu gezegen ve güneş sistemi ve gök ada değil, bütün kainatta kıyamet kopacaktı. Lakin hz Mehdi gelecek ve bu karanlığı tersine çevirecek diye, kıyamet tehir edildi. Gerçek üstazımız da bu meselenin üstünde hep durmuş. Şayet bize aktarılan sözlerin/notların tamamı sahte değilse...
"Ona Cabir de denir"
Cabir, cebreden, hükmeden, zorlayan kişi manasına anlaşılıyor ama Cabir, ayrıca tamir eden, onaran, düzelten manasına geliyor.
Az yukarıda anlattığım gibi, bu dini, asli haline getirecek. Bozulmuş her kısmını düzeltecek. Bu gezegeni de şeytani halden, İslami, insani ve vicdani hale getirecek. Dünyanın nizamını da düzeltecek, tamir edecek. İblis'in hakimiyetini bitirecek. Yeni bir dünya düzeni tesis edecek.
Cabir, cebreden, hükmeden, zorlayan kişi manasına anlaşılıyor ama Cabir, ayrıca tamir eden, onaran, düzelten manasına geliyor.
Az yukarıda anlattığım gibi, bu dini, asli haline getirecek. Bozulmuş her kısmını düzeltecek. Bu gezegeni de şeytani halden, İslami, insani ve vicdani hale getirecek. Dünyanın nizamını da düzeltecek, tamir edecek. İblis'in hakimiyetini bitirecek. Yeni bir dünya düzeni tesis edecek.
Hz Mehdi medinede yani şehirde doğacak. Medine şehir demek. Doğacağı şehir ise İstanbul...
Oradan Mescid-i Aksa'ya ulaşacak, gidecek. O ise şu bilinen sahte Mescid-i Aksa değil. Gerçek Kudüs olan İstanbul'daki gerçek Mescid-i Aksa... Orası Mehdi'nin makamı olacak. Hz İsa da oraya inecek. Orası hz İsa'nın da makamı olacak.
Oradan Mescid-i Aksa'ya ulaşacak, gidecek. O ise şu bilinen sahte Mescid-i Aksa değil. Gerçek Kudüs olan İstanbul'daki gerçek Mescid-i Aksa... Orası Mehdi'nin makamı olacak. Hz İsa da oraya inecek. Orası hz İsa'nın da makamı olacak.
Gerçek manasıyla gökten birileri bağırmayacak. Gök dengeleri, bütün astrologlara adeta bağıracak "Mehdi çağı başlıyor" diyecek. Dünyada doğuda, batıda bütün astrologlar bunu anlayacaklar.
Mehdi oturanları ayağa kaldıracak, uyuyanları da uykularından uyandıracak. Yani dünya genelinde tepkisizce Deccal sistemine, Londra merkezli dünya düzenine itaat eden toplulukları, o düzene isyan edecekleri hale getirecek. Onları, içine çekildikleri derin uykudan uyandıracak yani onlara sarsıcı gerçekleri anlatacak, öğretecek.
Hz Mehdi'ye, müslüman görünen ve Arap zan edilen Çingeneler itiraz edecekler. "Gerçek halifelik Abbas soyundandır. Türklerden halife olamaz" diyecekler. Onların bu tepkileri dünya genelinde tartışma konusu olacak.
Hz Mehdi çıktığı zaman yeryüzü içindeki altınları dışarı çıkartmaya başlayacak, çünkü hz Mehdi devasa madencilik faaliyetleri başlatacak. Bu imkanlar sayesinde de yeryüzünde maddi sıkıntılardan ötürü yaşanan sorunları ortadan kaldıracak.
İlm-i sima uzmanları bilirler ki bir insan, başka bir insana, ahlak ve karakter olarak benziyorsa, sima olarak da kesinlikle benzer. Siması benzemiyorsa, o insana ahlak, karakter, davranış olarak da benzeyemez. Videodaki çok sayıda yanlış bilgiden biri de bu. Eskiden beri kaynaklara bu gibi yanlış bilgiler karıştırılmış. İddianın aksine, Peygamberimiz ile hz Mehdi, sima olarak da benzeşiyorlar.
Hatta, hz peygamberimizin gözlerinin siyah olduğu kayda geçmiş ama bu bilgi bile sıhhatli durmuyor.
Hatta, hz peygamberimizin gözlerinin siyah olduğu kayda geçmiş ama bu bilgi bile sıhhatli durmuyor.
Mehdi meselesinde en çok tahrif edilen kısımlardan biri de Mehdi'nin fiziki özellikleri kısmı...
Bu kısmı karmakarışık denilecek kadar karıştırıp tahrif etmişler. Bu kısma dair rivayetlerin çoğu sorunlu ve itibar edilecek gibi değil.
Bu kısmı karmakarışık denilecek kadar karıştırıp tahrif etmişler. Bu kısma dair rivayetlerin çoğu sorunlu ve itibar edilecek gibi değil.
Sağ eli ile sol dizine değil, sağ eli ile sağ dizine vuruyor.
"Kan dökmeyecektir" kısmı da gerçek değil. O kadar çok insan şeytani öldürecek ki kaç kişinin kanına girdiğini kendisi bile bilemeyecek. Sayı, liste tutamayacak.
"Sarığı başından hiç çıkartmayacak." yani devletin başından hiç inmeyecek, çekilmeyecek, hep devlet lideri o kalacak. Bu süre boyunca hep adaletle muamele edecek.
Mehdi çıktığında başında sarık olacak yani o meydana çıktığında devletin lideri olarak çıkacak. Zaten hadiste de geçtiği gibi Mehdi, evinde oturuyor iken hilafeti yani devlet idaresini eline alacak.
Bir münadi, bir seslenici, bir duyurucu "İşte bu kişi Mehdi'dir" diyecek ki o kişi kendini biliyor. O kişi de halkın tamamının bildiği bir kişi... Mehdi'yi halka o bilinen kişi ilan edecek.
Bir münadi, bir seslenici, bir duyurucu "İşte bu kişi Mehdi'dir" diyecek ki o kişi kendini biliyor. O kişi de halkın tamamının bildiği bir kişi... Mehdi'yi halka o bilinen kişi ilan edecek.
"Selef onları geçemediği gibi, halef de onları geçemez" kısmında...
Peygamberimizden sonra manevi derecesi en yüksek olan kulun, hz Mehdi olabileceği ihtimali de var.
Zaten Ashab-ı Rakim meselesi de var. Onlar da hz Mehdi ile etrafında toplanan çekirdek kadro demek.
Peygamberimizden sonra manevi derecesi en yüksek olan kulun, hz Mehdi olabileceği ihtimali de var.
Zaten Ashab-ı Rakim meselesi de var. Onlar da hz Mehdi ile etrafında toplanan çekirdek kadro demek.
"Görevlendireceği kişilerin hal ve hareketlerini iyi kestirir." yani hem ilm-i sima ile, hem de metafizik kabiliyetleri ile, hiç tanımadığı, hiç konuşmadığı, hiç yan yana gelmediği kişileri bile analiz edebililr. Bunu yapması için bir kişinin birkaç resminin ona gösterilmesi yeterli olur. Resmini gördüğünde bile o kişinin karakterini, vasıflarını bilir ve ona göre vazifeler verebilir.
"Mehdi hiç hata etmez" iddiası da gerçek değil. Peygamberlerin bile hata ettiği bu dünyada, zelle işledikleri bu dünyada, Mehdi'nin hatasız olması mümkün mü? Hatasız kul olmaz...
Başında bir bulut olması da gerçek manaya gelmiyor. Mesleğinde en üst seviyede olması, başarılarının çok üstün seviyede olması, yapacağı işlerle ve projelerle tanınması demek.
İnsanlar, "İşte şu şu şu gibi büyük işleri ancak Mehdi yapabilirdi ve görüyoruz ki yapıyor" mealinde cümleler kuracaklar.
Sık sık o cümlelerin arasında Fırat nehri, etrafındaki devasa projeler, Suriye, madencilik, dağların tıraşlanarak ortadan kaldırılması, deniz suyu kanalları, suni iç denizler, suni adalar vb. de geçecek.
İnsanlar, "İşte şu şu şu gibi büyük işleri ancak Mehdi yapabilirdi ve görüyoruz ki yapıyor" mealinde cümleler kuracaklar.
Sık sık o cümlelerin arasında Fırat nehri, etrafındaki devasa projeler, Suriye, madencilik, dağların tıraşlanarak ortadan kaldırılması, deniz suyu kanalları, suni iç denizler, suni adalar vb. de geçecek.
Peygamberimizin sancağını kaldıracağı kısmında da şöyle bir mana var:
Hem dini hem de dünyevi ilimlerde, hem de fen, teknoloji, edebiyat, tarih vb ilimlerde o kadar ileri seviyede olacak ki onun devrinde yaşayan başka hiç kimse ilimde, marifette, manevi tasarruta, hikmette ona yaklaşamayacak bile...
Tıpkı peygamberlerin yaptığı gibi, hz Mehdi de her meselede, insanların kendisini anlayabileceği hale getirerek konuşacak.
"Biz peygamberler zümresi, insanların akıllarına/idraklarına uygun seviyede konuşmakla emir olunduk" ve "Kişiye, anlayabileceğinden fazlasını anlatmak zulümdür" ve benzeri hadislerde bu mana var.
Peygamberler, sahip oldukları ilmi derinlikle ve sahip oldukları zeka seviyesiyle insanlara konuşsalardı, insanlar onları anlayamazlar hatta yanlış anlarlardı.
Hem dini hem de dünyevi ilimlerde, hem de fen, teknoloji, edebiyat, tarih vb ilimlerde o kadar ileri seviyede olacak ki onun devrinde yaşayan başka hiç kimse ilimde, marifette, manevi tasarruta, hikmette ona yaklaşamayacak bile...
Tıpkı peygamberlerin yaptığı gibi, hz Mehdi de her meselede, insanların kendisini anlayabileceği hale getirerek konuşacak.
"Biz peygamberler zümresi, insanların akıllarına/idraklarına uygun seviyede konuşmakla emir olunduk" ve "Kişiye, anlayabileceğinden fazlasını anlatmak zulümdür" ve benzeri hadislerde bu mana var.
Peygamberler, sahip oldukları ilmi derinlikle ve sahip oldukları zeka seviyesiyle insanlara konuşsalardı, insanlar onları anlayamazlar hatta yanlış anlarlardı.
Neyse, uzar bu işler. Üzerinde senelerce bile konuşulabilir. Nasip oldukça ve zamanı geldikçe, sonra yine bu konulara devam ederiz inşaallah...