Akademi Dergisi
Tepkiler çığ gibi ve her görüşten insanlar haklı tepkisini çekinmeden ortaya koyuyor. "Muhbir ve Aykırı haber sitelerinden iki Türk Milliyetçisi gazeteci bu sabah gözaltına alındı. Bunlar dışında 25 gözaltı daha var. AKP; Türklerin vatanını, mülkünü, hudutlarını…
Gizli işgalcı Çingene sürüleriyle ilgili yaptıkları haberler dolayısıyla tutuklanan Ajans Muhbir sayfasının editörleri Serkan Kafkas ve Süha Çardaklı 49 gündür cezaevinde.
Geçmişte yaptığım alakalı onlarca yayını okumuş olduğunuzu değerlendirerek, şunları yazıyorum...
Tin suresinde geçen "Tin" dünyanın çekirdeği, "Zeytun" da Ay'ın çekirdeği mi?
O halde 3. ayette geçen "emin/güvenli belde" neresi? Gerçek Kudüs olan İstanbul mu? İstanbul'daki gerçek Mescid-i Aksa mı? Yoksa dünyanın çekirdeğinin içi mi emin belde?
O kadar şiddetli afetten hiç zarar görmeyecek olan iyi insanlar, o sırada emin belde olarak nerede bulunuyor olacaklar?
2. ayette Tur-i Sina'nın üzerine yemin edilmesinden, o büyük felaketin Tur-i Sina sayesinde başlatılacağını mı anlamak lazım? Hatta emin belde o sırada Tur-i Sina mı olacak?
Zaten Ye'cüc ve Me'cüc uzaydan gelerek bütün dünya insanlığını katlederken de az sayıdaki insanın Tur-i Sina'ya sığınacaklarını hadislerden biliyoruz.
Tin suresinde geçen "Tin" dünyanın çekirdeği, "Zeytun" da Ay'ın çekirdeği mi?
O halde 3. ayette geçen "emin/güvenli belde" neresi? Gerçek Kudüs olan İstanbul mu? İstanbul'daki gerçek Mescid-i Aksa mı? Yoksa dünyanın çekirdeğinin içi mi emin belde?
O kadar şiddetli afetten hiç zarar görmeyecek olan iyi insanlar, o sırada emin belde olarak nerede bulunuyor olacaklar?
2. ayette Tur-i Sina'nın üzerine yemin edilmesinden, o büyük felaketin Tur-i Sina sayesinde başlatılacağını mı anlamak lazım? Hatta emin belde o sırada Tur-i Sina mı olacak?
Zaten Ye'cüc ve Me'cüc uzaydan gelerek bütün dünya insanlığını katlederken de az sayıdaki insanın Tur-i Sina'ya sığınacaklarını hadislerden biliyoruz.
Casiye suresi
7.
Yalan ve iftirâyı meslek hâline getiren ve günaha düşkün olan herkesin vay hâline!
8.
Böylesi, kendisine okunan Allah’ın âyetlerini işitir de, sonra kibrine yediremeyip büyüklük taslayarak, sanki onları hiç işitmemiş gibi, küstahça inkârında direnir. Onu gâyet acı bir azapla müjdele!
9.
Âyetlerimiz hakkında bir şey öğrenecek olsa, hemen bunları küçümseyip alay konusu yapar. Bu gibiler için alçaltıcı bir azap vardır.
10.
Cehennem de arkalarında, onları beklemektedir! Artık ne kazandıkları şeylerin, ne de Allah’tan başka edindikleri dostların onlara bir faydası olur. Onlar için büyük bir azap vardır.
11.
Kur’an, doğru yolu gösteren bir rehberdir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere gelince, onlara en şiddetlisinden can yakıcı bir azap vardır.
7.
Yalan ve iftirâyı meslek hâline getiren ve günaha düşkün olan herkesin vay hâline!
8.
Böylesi, kendisine okunan Allah’ın âyetlerini işitir de, sonra kibrine yediremeyip büyüklük taslayarak, sanki onları hiç işitmemiş gibi, küstahça inkârında direnir. Onu gâyet acı bir azapla müjdele!
9.
Âyetlerimiz hakkında bir şey öğrenecek olsa, hemen bunları küçümseyip alay konusu yapar. Bu gibiler için alçaltıcı bir azap vardır.
10.
Cehennem de arkalarında, onları beklemektedir! Artık ne kazandıkları şeylerin, ne de Allah’tan başka edindikleri dostların onlara bir faydası olur. Onlar için büyük bir azap vardır.
11.
Kur’an, doğru yolu gösteren bir rehberdir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere gelince, onlara en şiddetlisinden can yakıcı bir azap vardır.
18.
Rasûlüm! Şimdi de seni, bütün peygamberlerin insanlığa tebliğ ettikleri bu dinde yeni bir şeriat, mükemmel bir hukuk düzeni ile görevlendirdik. Öyleyse sen de ona uy; gerçeği bilmeyenlerin istek ve arzularına uyma!
19.
Çünkü onlar, seni Allah’ın azabından hiçbir şekilde kurtaramazlar. Doğrusu zâlimler birbirinin dostudur. Allah ise, gönülleri kendi saygısıyla dopdolu olup emirlerine karşı gelmekten sakınanların dostu ve yardımcısıdır.
20.
Bu Kur’an, insanlara her bakımdan doğru yolları gösterecek delillerden ibarettir. Kesin olarak inanacak bir toplum için de o, bir doğru yol rehberi ve büyük bir rahmet kaynağıdır.
21.
Yoksa kötülükleri işleyip duranlar, kendilerini iman edip sâlih ameller yapanlarla bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Hayatları, ölümleri ve ölümden sonraki durumları aynı olacak, öyle mi? Ne kötü hüküm veriyorlar!
22.
Oysa Allah gökleri ve yeri belli bir sebep, hikmet ve gerçek bir maksatla yaratmıştır. Bunun içindir ki herkes ne kazandıysa onun karşılığını görecek ve kimseye en küçük bir haksızlık yapılmayacaktır.
Rasûlüm! Şimdi de seni, bütün peygamberlerin insanlığa tebliğ ettikleri bu dinde yeni bir şeriat, mükemmel bir hukuk düzeni ile görevlendirdik. Öyleyse sen de ona uy; gerçeği bilmeyenlerin istek ve arzularına uyma!
19.
Çünkü onlar, seni Allah’ın azabından hiçbir şekilde kurtaramazlar. Doğrusu zâlimler birbirinin dostudur. Allah ise, gönülleri kendi saygısıyla dopdolu olup emirlerine karşı gelmekten sakınanların dostu ve yardımcısıdır.
20.
Bu Kur’an, insanlara her bakımdan doğru yolları gösterecek delillerden ibarettir. Kesin olarak inanacak bir toplum için de o, bir doğru yol rehberi ve büyük bir rahmet kaynağıdır.
21.
Yoksa kötülükleri işleyip duranlar, kendilerini iman edip sâlih ameller yapanlarla bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Hayatları, ölümleri ve ölümden sonraki durumları aynı olacak, öyle mi? Ne kötü hüküm veriyorlar!
22.
Oysa Allah gökleri ve yeri belli bir sebep, hikmet ve gerçek bir maksatla yaratmıştır. Bunun içindir ki herkes ne kazandıysa onun karşılığını görecek ve kimseye en küçük bir haksızlık yapılmayacaktır.
23.
Nefsinin kötü arzularını kendine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Allah onu bir bilgiye göre saptırmış, kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözlerine de perde çekmiştir. Allah’tan sonra artık onu kim doğru yola getirebilir? Hiç düşünüp ibret almaz mısınız?
24.
Müşrikler dediler ki: “Hayat, sadece yaşadığımız şu dünya hayatıdır. Yaşarız ve ölürüz. Bizi helâk eden de yalnız zamandır.” Oysa onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur; sadece tahminde bulunuyorlar.
25.
Kendilerine apaçık âyetlerimiz okunduğu zaman: “Eğer bu iddianızda doğru ve samimi iseniz, haydi atalarımızı diriltin de görelim!” demekten başka ileri sürebilecekleri hiçbir delilleri yoktur.
26.
De ki: “Allah size hayat veriyor, sonra sizi öldürecek, sonra da geleceğinde asla şüphe olmayan kıyâmet günü sizi bir araya toplayacaktır. Fakat insanların çoğu bunu bilmez.”
27.
Göklerin ve yerin mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti Allah’a aittir. Kıyâmetin koptuğu gün, evet o gün, şimdi bâtıl dâvalar peşinde koşan ve gerçeği iptale çalışanlar en büyük ziyâna uğrayacaklardır.
28.
O gün bütün ümmetleri zillet içinde diz çökmüş olarak görürsün. Her ümmet kendi hesap defterinin başına çağrılır. O gün, ancak yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.
Nefsinin kötü arzularını kendine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Allah onu bir bilgiye göre saptırmış, kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözlerine de perde çekmiştir. Allah’tan sonra artık onu kim doğru yola getirebilir? Hiç düşünüp ibret almaz mısınız?
24.
Müşrikler dediler ki: “Hayat, sadece yaşadığımız şu dünya hayatıdır. Yaşarız ve ölürüz. Bizi helâk eden de yalnız zamandır.” Oysa onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur; sadece tahminde bulunuyorlar.
25.
Kendilerine apaçık âyetlerimiz okunduğu zaman: “Eğer bu iddianızda doğru ve samimi iseniz, haydi atalarımızı diriltin de görelim!” demekten başka ileri sürebilecekleri hiçbir delilleri yoktur.
26.
De ki: “Allah size hayat veriyor, sonra sizi öldürecek, sonra da geleceğinde asla şüphe olmayan kıyâmet günü sizi bir araya toplayacaktır. Fakat insanların çoğu bunu bilmez.”
27.
Göklerin ve yerin mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti Allah’a aittir. Kıyâmetin koptuğu gün, evet o gün, şimdi bâtıl dâvalar peşinde koşan ve gerçeği iptale çalışanlar en büyük ziyâna uğrayacaklardır.
28.
O gün bütün ümmetleri zillet içinde diz çökmüş olarak görürsün. Her ümmet kendi hesap defterinin başına çağrılır. O gün, ancak yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.
29.
Onlara: “İşte, sizinle ilgili her şeyi dosdoğru anlatacak olan kayıt defterimiz! Doğrusu biz, yaptığınız her şeyi bir bir kaydediyorduk” denilecek.
30.
İman edip sâlih ameller yapanları, Rableri rahmeti içine alır. İşte apaçık kurtuluş ve başarı budur!
31.
İnkâr edenlere gelince, onlara şöyle denilir: “Âyetlerim size tebliğ edilmemiş miydi? Oysa siz onlara karşı büyüklük tasladınız ve günaha saplanan inkârcı bir güruh olup çıktınız.”
32.
“Allah’ın va‘di gerçektir ve kıyâmetin kopacağında hiçbir şüphe yoktur” dendiği zaman siz: “Kıyâmet bizim için hiçbir mâna ifade etmiyor. Onu ancak bir tahminden ibaret sanıyoruz. Onun hakkında kesin bir inanç ve bilgiye de sahip değiliz” diye karşılık vermiştiniz.
33.
Derken, yaptıkları ne kadar kötü iş varsa karşılarına çıkacak ve alay edip durdukları cehennem kendilerini her yönden kuşatıverecektir.
Onlara: “İşte, sizinle ilgili her şeyi dosdoğru anlatacak olan kayıt defterimiz! Doğrusu biz, yaptığınız her şeyi bir bir kaydediyorduk” denilecek.
30.
İman edip sâlih ameller yapanları, Rableri rahmeti içine alır. İşte apaçık kurtuluş ve başarı budur!
31.
İnkâr edenlere gelince, onlara şöyle denilir: “Âyetlerim size tebliğ edilmemiş miydi? Oysa siz onlara karşı büyüklük tasladınız ve günaha saplanan inkârcı bir güruh olup çıktınız.”
32.
“Allah’ın va‘di gerçektir ve kıyâmetin kopacağında hiçbir şüphe yoktur” dendiği zaman siz: “Kıyâmet bizim için hiçbir mâna ifade etmiyor. Onu ancak bir tahminden ibaret sanıyoruz. Onun hakkında kesin bir inanç ve bilgiye de sahip değiliz” diye karşılık vermiştiniz.
33.
Derken, yaptıkları ne kadar kötü iş varsa karşılarına çıkacak ve alay edip durdukları cehennem kendilerini her yönden kuşatıverecektir.
34.
Onlara şöyle denilecek: “Siz bu gününüzle karşılaşmayı nasıl unuttuysanız, biz de bugün sizi azapta öylece unutacağız. Kalacağınız yer ateştir; hiçbir yardımcınız da yoktur.”
35.
“Çünkü siz Allah’ın âyetlerini alaya almıştınız, dünya hayatı da sizi aldatmıştı.” Bugün artık ne oradan çıkarılırlar, ne de mazeretleri kabul edilip dünyaya geri gönderilirler.
36.
Her türlü övgü ve yüceltmeler, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
37.
Göklerdeki ve yerdeki mutlak ululuk ve büyüklük yalnızca O’na aittir. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.
Onlara şöyle denilecek: “Siz bu gününüzle karşılaşmayı nasıl unuttuysanız, biz de bugün sizi azapta öylece unutacağız. Kalacağınız yer ateştir; hiçbir yardımcınız da yoktur.”
35.
“Çünkü siz Allah’ın âyetlerini alaya almıştınız, dünya hayatı da sizi aldatmıştı.” Bugün artık ne oradan çıkarılırlar, ne de mazeretleri kabul edilip dünyaya geri gönderilirler.
36.
Her türlü övgü ve yüceltmeler, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
37.
Göklerdeki ve yerdeki mutlak ululuk ve büyüklük yalnızca O’na aittir. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.
Akademi Dergisi
23. Nefsinin kötü arzularını kendine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Allah onu bir bilgiye göre saptırmış, kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözlerine de perde çekmiştir. Allah’tan sonra artık onu kim doğru yola getirebilir? Hiç düşünüp ibret almaz mısınız? …
Casiye suresi, 26. ayet
De ki: "Sizi yaşatan sonra öldüren Allah'tır. Sonra sizi, gerçekleşeceği kesin olan Kıyamet Günü bir araya toplayacaktır." Ancak insanların çoğu bu gerçeği kavramıyorlar.
قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيبَ فِيهِ وَلَكِنَّ أَكَثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Kulillahu yuhyikum summe yumitukum summe yecmeukum ila yevmil kıyameti la reybe fihi ve lakinne ekseren nasi la ya'lemun.
De ki: "Sizi yaşatan sonra öldüren Allah'tır. Sonra sizi, gerçekleşeceği kesin olan Kıyamet Günü bir araya toplayacaktır." Ancak insanların çoğu bu gerçeği kavramıyorlar.
قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيبَ فِيهِ وَلَكِنَّ أَكَثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Kulillahu yuhyikum summe yumitukum summe yecmeukum ila yevmil kıyameti la reybe fihi ve lakinne ekseren nasi la ya'lemun.
Akademi Dergisi
Casiye suresi, 26. ayet De ki: "Sizi yaşatan sonra öldüren Allah'tır. Sonra sizi, gerçekleşeceği kesin olan Kıyamet Günü bir araya toplayacaktır." Ancak insanların çoğu bu gerçeği kavramıyorlar. قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ…
Allah, ölmüş insanların vücutlarının dağılmış halde bulunan atomlarını, kıyamet sürecinde tekrar bir araya toplayacak. Bir anda ölü insanların vücutları hayatta iken olduğu gibi canlı, işler hale gelecek.
Lakin çok defa bu ayete ve benzeri ayetlere "Allah dirilttiği insanları mahşerde bir araya toplayacak" manası verilmiş, böyle kabul görmüş. Yani insanların bir araya gelmesi, toplanması manası anlaşılmış.
İnsanların çoğu işte bu gerçeği, öldükten sonra diriltilme gerçeğini binlerce senedir kavramadılar ve inkar ettiler.
Lakin çok defa bu ayete ve benzeri ayetlere "Allah dirilttiği insanları mahşerde bir araya toplayacak" manası verilmiş, böyle kabul görmüş. Yani insanların bir araya gelmesi, toplanması manası anlaşılmış.
İnsanların çoğu işte bu gerçeği, öldükten sonra diriltilme gerçeğini binlerce senedir kavramadılar ve inkar ettiler.
Casiye suresi, 28. ayet
Her ümmeti toplanmış görürsün. Her ümmet, amel defteriyle yüzleşmeye çağrılır: "Bugün, yaptıklarınızın karşılığı size verilecektir."
وَتَرَى كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَى إِلَى كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Ve tera kulle ummetin casiyeh, kullu ummetin tud'a ila kitabiha, el yevme tuczevne ma kuntum ta'melun.
Her ümmeti toplanmış görürsün. Her ümmet, amel defteriyle yüzleşmeye çağrılır: "Bugün, yaptıklarınızın karşılığı size verilecektir."
وَتَرَى كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَى إِلَى كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Ve tera kulle ummetin casiyeh, kullu ummetin tud'a ila kitabiha, el yevme tuczevne ma kuntum ta'melun.
Akademi Dergisi
Casiye suresi, 28. ayet Her ümmeti toplanmış görürsün. Her ümmet, amel defteriyle yüzleşmeye çağrılır: "Bugün, yaptıklarınızın karşılığı size verilecektir." وَتَرَى كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَى إِلَى كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ…
Kur'an-ı Kerim'de ümmet, bazı ayetlerde, uzaydaki trilyonlarca başka gezegende yaşayan başka başka insan türleri manasına kullanıldı. Başka gezegenlerde yaşayan ve fiziki görünüşü bizden farklı farklı olan insanlar da "ümmet"ler... Ve kıyamet koparken, o anda hayatta olanları da eş zamanlı olarak ölecekler, vücutları atomlarına ayrılacak. Kıyamet kopmadan önce ölmüş olanları ise, öldükten sonra gömülseler de yakılsalar da asitte eritilseler de denizde çürüseler de vucutlarının atomları kaybolmadı, sadece dağıldı ve vakti gelince toplanacak.
İsrafil tarafından ikinci defa sur'a üflenince, bütün kainat "toplanacak" yani atomları bir araya getirilmek suretiyle yeniden meydana getirilecek. İşte o yeniden toplama, diriltilme sırasında başka gazegenlerdeki bütün ümmetler de diriltilmiş olacaklar.
Casiye suresi, adını, işte bu 28. ayette geçen "casiye" kelimesinden alıyor.
Casiye, "diz çökmek", "boyun eğmek", "bir araya gelmek" manalarına geliyor.
Bu günden itibaren, yüzlerce sene boyunca "casiye" kelimesinin üzerine sayısız araştırmalar yapılacaktır, kitaplar yazılacaktır. İlmi münazaralar yapılacaktır. Dünyadaki bilim ve teknoloji büyük bir hızla gelişirken, dini/manevi konulara da bağlantılar olacaktır ve sık sık konu "casiye"ye de gelecektir. Çünkü teknoloji geliştikçe maddeyi oluşturan atomların arasınki bağların bozulması, atomların dağıtılması ve bir anda başka yerlerde birleştirilmesi yani ışınlanma gerçek olacaktır. Daha derin sırlar da bilimsel kesinlikte çözülecektir. Belki geliştirilen bazı tekniklere "casiye" kelimesinden türetilen isimler de verilecektir.
Bu kısmı, cisim/madde olan insan vücudunu oluşturan atomların ölüm ve çürüme sebebiyle dağılması kısmını... Kıyamet sürecinde yeniden o atomların birleştirilmesi kısmını anlamadığı için dini inkar eden, peygamberleri inkar eden, peygamberlere ve hakiki alimlere düşmanlık eden, yeniden diriltilmeyi inkar eden, sonsuz felakete giden kim bilir kaç katrilyon insan ve cin vardır geçmişte... İmtihanı kaybeden o kişiler, hala kabir alemi sürecini yaşıyorlar ve kıyamet sürecinde atomları bir araya getirilecek, diriltilecekler, sonra sonsuz kalmak üzere cehenneme sevk edilecekler.
Bu dünya hayatının hafife alınabilecek bir yanı yok. Çok zor bir imtihan için ve çok kısa süre için buradayız. Peygamberleri ve hakiki alimleri hafife alanın ahireti yıkılır. Sonsuz kalmak üzere cehenneme düşer.
Casiye, "diz çökmek", "boyun eğmek", "bir araya gelmek" manalarına geliyor.
Bu günden itibaren, yüzlerce sene boyunca "casiye" kelimesinin üzerine sayısız araştırmalar yapılacaktır, kitaplar yazılacaktır. İlmi münazaralar yapılacaktır. Dünyadaki bilim ve teknoloji büyük bir hızla gelişirken, dini/manevi konulara da bağlantılar olacaktır ve sık sık konu "casiye"ye de gelecektir. Çünkü teknoloji geliştikçe maddeyi oluşturan atomların arasınki bağların bozulması, atomların dağıtılması ve bir anda başka yerlerde birleştirilmesi yani ışınlanma gerçek olacaktır. Daha derin sırlar da bilimsel kesinlikte çözülecektir. Belki geliştirilen bazı tekniklere "casiye" kelimesinden türetilen isimler de verilecektir.
Bu kısmı, cisim/madde olan insan vücudunu oluşturan atomların ölüm ve çürüme sebebiyle dağılması kısmını... Kıyamet sürecinde yeniden o atomların birleştirilmesi kısmını anlamadığı için dini inkar eden, peygamberleri inkar eden, peygamberlere ve hakiki alimlere düşmanlık eden, yeniden diriltilmeyi inkar eden, sonsuz felakete giden kim bilir kaç katrilyon insan ve cin vardır geçmişte... İmtihanı kaybeden o kişiler, hala kabir alemi sürecini yaşıyorlar ve kıyamet sürecinde atomları bir araya getirilecek, diriltilecekler, sonra sonsuz kalmak üzere cehenneme sevk edilecekler.
Bu dünya hayatının hafife alınabilecek bir yanı yok. Çok zor bir imtihan için ve çok kısa süre için buradayız. Peygamberleri ve hakiki alimleri hafife alanın ahireti yıkılır. Sonsuz kalmak üzere cehenneme düşer.
Birbirinden habersiz olan çok sayıda metafizikçiye baktırdım ve hepsi de Ebu Hureyre'yi kara suratlı, şekli bozuk bir Çingene olarak gördüler.
Hiçbiri ondan olumlu enerji almadılar.
Ebu Hureyre hakkında ilmi ve tarihi meseleleri bilmeyen metafizikçiler de hep aynı sonucu gördüler.
Hiçbiri ondan olumlu enerji almadılar.
Ebu Hureyre hakkında ilmi ve tarihi meseleleri bilmeyen metafizikçiler de hep aynı sonucu gördüler.
Akademi Dergisi
Birbirinden habersiz olan çok sayıda metafizikçiye baktırdım ve hepsi de Ebu Hureyre'yi kara suratlı, şekli bozuk bir Çingene olarak gördüler. Hiçbiri ondan olumlu enerji almadılar. Ebu Hureyre hakkında ilmi ve tarihi meseleleri bilmeyen metafizikçiler de…
Zahiren bir ispatı yok ama merak edenler için yazıyorum. Metafizikçiler, Ebu Hureyre'nin utanmaz, aşağılansa bile umursamaz, küstah, kibirli, alaycı, menfaatçi, rüşvetçi biri olduğunu görüyorlar.
İslam düşmanlarının önderlerinden düzenli olarak rüşvet aldığını görüyorlar.
İslam düşmanlarının önderlerinden düzenli olarak rüşvet aldığını görüyorlar.
Akademi Dergisi
Zahiren bir ispatı yok ama merak edenler için yazıyorum. Metafizikçiler, Ebu Hureyre'nin utanmaz, aşağılansa bile umursamaz, küstah, kibirli, alaycı, menfaatçi, rüşvetçi biri olduğunu görüyorlar. İslam düşmanlarının önderlerinden düzenli olarak rüşvet aldığını…
Peygamberimizin, Hz Ömer'in, diğer önde gelen müslüman kişilerin Ebu Hureyre'yi ve benzeri onlarca kişiyi en başından beri bildiklerini, onların münafık olduklarını bilerek oyunlarına karşı oyunlar kurduklarını, dengeleri gözettiklerini görüyorlar.
Akademi Dergisi
Peygamberimizin, Hz Ömer'in, diğer önde gelen müslüman kişilerin Ebu Hureyre'yi ve benzeri onlarca kişiyi en başından beri bildiklerini, onların münafık olduklarını bilerek oyunlarına karşı oyunlar kurduklarını, dengeleri gözettiklerini görüyorlar.
Yine metafizikçiler, hz Ömer'in, Ebu Hureyre'ye karşı çok büyük bir nefreti olduğunu görebiliyorlar.
Peygamberimizin, Hz Ömer'i ve önde gelen sahabileri, münafıklara karşı yaptıkları muameleler nedeniyle hiç kınamadığını, onları hiç men etmediğini görüyorlar.
Peygamberimizin, Ebu Hureyre ve benzeri yüzlerce münafık kişinin sebep olduğu sıkıntılar yüzünden çok üzüldüğünü de görüyorlar.
Peygamberimizin, Hz Ömer'i ve önde gelen sahabileri, münafıklara karşı yaptıkları muameleler nedeniyle hiç kınamadığını, onları hiç men etmediğini görüyorlar.
Peygamberimizin, Ebu Hureyre ve benzeri yüzlerce münafık kişinin sebep olduğu sıkıntılar yüzünden çok üzüldüğünü de görüyorlar.
Yine bir ispat/kanıt yönü yok ama merak edenler için yazıyorum. Birbirinden haberli ve habersiz, hepsi müslüman olan metafizikçi kişiler, Ebu Hureyre'yi çok şiddetli azap halinde görüyorlar.
Ebu Hureyre'nin ve çevresindeki onlarca benzeri kişinin, o zamanın Ankebut Ağı mensupları arasında olduklarını görüyorlar.
Yine çok yüksek sayıda ve bazıları birbirinden haberli, bazıları habersiz olan ve çok azı tartışma konularını bilen metafizikçiler...
Ebu Hureyre'nin cinsi sapık olduğunu da satanist olduğunu da satanist ayinleri yaptığını da büyücü olduğunu da görüyorlar. Bir dönem en çok da Hz Ebubekir ile hz Ömer'e büyüler yaptığını da görüyorlar.
Ebu Hureyre'nin sözde kedi sevgisinin, kedilere sürekli yakın olmasının ise, kedileri ayinlerde ve büyülerde kullanmasıyla alakalı olduğunu görüyorlar.
Günümüzde de TR dahil, dünyanın her yerinde yüksek sayıda büyücü kişi kedi ve köpek besliyor ve bunu da hayvan sevgisi olarak gösteriyorlar. Oysa onları büyü yaparken kullanıyorlar. Son dönemde TR'de bacakları kesilmiş halde bulunan kedilerin büyücüler tarafından o hale getirildiğini hep yazdık, başkaları da bu konuda ses getirdiler ve şu anda kamuoyu zaten buna ikna da oldu.
Ebu Hureyre'nin cinsi sapık olduğunu da satanist olduğunu da satanist ayinleri yaptığını da büyücü olduğunu da görüyorlar. Bir dönem en çok da Hz Ebubekir ile hz Ömer'e büyüler yaptığını da görüyorlar.
Ebu Hureyre'nin sözde kedi sevgisinin, kedilere sürekli yakın olmasının ise, kedileri ayinlerde ve büyülerde kullanmasıyla alakalı olduğunu görüyorlar.
Günümüzde de TR dahil, dünyanın her yerinde yüksek sayıda büyücü kişi kedi ve köpek besliyor ve bunu da hayvan sevgisi olarak gösteriyorlar. Oysa onları büyü yaparken kullanıyorlar. Son dönemde TR'de bacakları kesilmiş halde bulunan kedilerin büyücüler tarafından o hale getirildiğini hep yazdık, başkaları da bu konuda ses getirdiler ve şu anda kamuoyu zaten buna ikna da oldu.
😡1