Türkiye'nin kanunlarında, idare sisteminde "Bir numaralı kadın" diye bir makam, sıfat ve yetki tanımı var mı?
O halde bu şeytan kadını hala orada burada kim, ne hakla konuşturuyor? Kocasının yanında ve devlete masraf olarak şuraya, buraya bile gitmeye, götürülmeye hakkı yok. Tutmuş, bunca devleşmiş tepkiye rağmen hala devlet işlerinde konuşuyor.
Bu kadının izahını yapamayacağı zenginliğini ve milletler arası temaslarını soruşturan bir tek savcı var mı?
Dilan Polat nedir, Emine Erdoğan gibi şeytanlaşmış bir kadının yanında?
Emine Erdoğan'ın dokunulmazlığı da yok. Onu Ankara'da herhangi bir karakol ya da emniyet müdürlüğü derhal gözaltına ve soruşturmaya alabilir.
TR'ye bu kadar adice kötülükler edenlerin hakkından gelmek, her kısımda bu kadar basit iş...
O halde bu şeytan kadını hala orada burada kim, ne hakla konuşturuyor? Kocasının yanında ve devlete masraf olarak şuraya, buraya bile gitmeye, götürülmeye hakkı yok. Tutmuş, bunca devleşmiş tepkiye rağmen hala devlet işlerinde konuşuyor.
Bu kadının izahını yapamayacağı zenginliğini ve milletler arası temaslarını soruşturan bir tek savcı var mı?
Dilan Polat nedir, Emine Erdoğan gibi şeytanlaşmış bir kadının yanında?
Emine Erdoğan'ın dokunulmazlığı da yok. Onu Ankara'da herhangi bir karakol ya da emniyet müdürlüğü derhal gözaltına ve soruşturmaya alabilir.
TR'ye bu kadar adice kötülükler edenlerin hakkından gelmek, her kısımda bu kadar basit iş...
İşte yazdım günler önce... "Bunlar nerede dururlar, nerede uyurlar. Bunların mekanlarını milletçe eş zamanlı olarak basmak, gereğini yapmak, kevgire çevirmek çok mu zor" mealinde yazdım.
Suç da değil, vahşet de değil, aşırılık da değil.
Aksine olarak vatan ve devlet müdafasıdır bunu yapmak. Can, ırz, mal müdafaasıdır bunu yapmak.
Suç da değil, vahşet de değil, aşırılık da değil.
Aksine olarak vatan ve devlet müdafasıdır bunu yapmak. Can, ırz, mal müdafaasıdır bunu yapmak.
Hala TR'yi ve sayısız masum insanı ateşlerden ateşlere atmak için çırpınıyorlar. Namussuz fahişe, çıkmış hala resmi yetkili gibi açıklamalar yapıyor.
Kasten sövüyorum. "Bakın, bunlar bu kadar acizler, hiçbir karşılık veremeyecekler. Vermeye kalksınlar, sabahı göremeyecekler" demek için kasten sövüyorum.
Kasten sövüyorum. "Bakın, bunlar bu kadar acizler, hiçbir karşılık veremeyecekler. Vermeye kalksınlar, sabahı göremeyecekler" demek için kasten sövüyorum.
Bir açıdan bakınca da aslında sövmüyorum. Gerçekten fahişe böyleleri... Halkın anladığı dilde de fahişe yani düşük kadın bunlar...
Genel ifadesiyle de fahişe yani ölçüleri aşan, ölçü tanımayan kişiler bunlar... Bu kadar çapsız, korkak, yeteneksiz, aciz, şunun bunun piyonu kişilerle şu koca ülke ne kadar büyük sorunlara ve tehlikelere sevk ediliyor. Akıl alır gibi değil. Ankara adliyesi gereğini yapsın, iki saatini alır, şayet TR hukuk devleti ise ya da hiç değilse bir grup gerçek hukukçu kaldıysa bu ülkede...
Genel ifadesiyle de fahişe yani ölçüleri aşan, ölçü tanımayan kişiler bunlar... Bu kadar çapsız, korkak, yeteneksiz, aciz, şunun bunun piyonu kişilerle şu koca ülke ne kadar büyük sorunlara ve tehlikelere sevk ediliyor. Akıl alır gibi değil. Ankara adliyesi gereğini yapsın, iki saatini alır, şayet TR hukuk devleti ise ya da hiç değilse bir grup gerçek hukukçu kaldıysa bu ülkede...
Biz niye her gün her gün "Aman memleketi yine organize halde ateşe atıyorlar" diye diye geriliyor ve karşı mücadele veriyoruz? Bana bunu birisi analtsın? Hiç mi adliye kalmadı, hiç mi polis kalmadı, hiç mi kanun nizam kalmadı?
Kalmadıysa, hiç mi devleti, toprağı, evladı, namusu, organı için ayağa kalkacak ve bu aşağılıklar sürüsünü ayakları altında ezecek millet kalmadı?
Yeter artık yahu! Nedir kardeşim bu rezalet...
Yapalım gerçek bir kuvayi milliye mücalesi, temizleyelim bu pisliği...
Kalmadıysa, hiç mi devleti, toprağı, evladı, namusu, organı için ayağa kalkacak ve bu aşağılıklar sürüsünü ayakları altında ezecek millet kalmadı?
Yeter artık yahu! Nedir kardeşim bu rezalet...
Yapalım gerçek bir kuvayi milliye mücalesi, temizleyelim bu pisliği...
Bir tane değil, bin tane değil. Bir türlü değil, bin türlü değil. Kaç türlü ve kaç tane rezalet gözler önünde, ispatlı, şahitli...
Hepsi de az yukarıda bakanlara, meclisteki hainlere, sözde muhalif partilere ve liderlere, Ankara çetesine, masonlara, satanistlere, Abdullah Gül'e, yedili çeteye, genel kurmay çetesine, oradan yukarıda ABD'nin, İsrail'in, İngiltere'nin işgal valisi gibi davranan sözde büyükelçilerine, ABD'ye, İsrail'e, İngiltereye çıkıyor.
İşte bütün sistemi çoktan ifşa ettik, neyi, kimi bekliyoruz?
Hepsi de az yukarıda bakanlara, meclisteki hainlere, sözde muhalif partilere ve liderlere, Ankara çetesine, masonlara, satanistlere, Abdullah Gül'e, yedili çeteye, genel kurmay çetesine, oradan yukarıda ABD'nin, İsrail'in, İngiltere'nin işgal valisi gibi davranan sözde büyükelçilerine, ABD'ye, İsrail'e, İngiltereye çıkıyor.
İşte bütün sistemi çoktan ifşa ettik, neyi, kimi bekliyoruz?
Şu Numan Kurtulmuş hakkında kaç senedir neler neler yazdım. Korktu, ilk fırsatta kabineden çıkarttılar. Geri çektiler, göze batmamasını istediler. Benden davacı olamamış binlerce pislik heriften biri de bu...
"Bir pezevengin Diyanetin başında ne işi var" başlıklı yazı yazdım hakkında. Fuhuş işinde olduğunu anlattım. Diyanetten sorumlu devlet bakanıydı. Aynı anlarda Tuğrul Türkeş denilen büyükbaş haine de darbeler vurdum. Onu da acilen sahadan çektiler. Hala sahaya çıkamıyor. "Ne oldu böyle birden?" diyen bir gazeteciye "Eee, şeeyy, valla ben de anlamadım" diye cevap verdi Tuğrul...
O Tuğrul o süreçte güya Devlet Bohçalı ile çatışıyor da Tayyip'e yanaşıyordu. Hepsi numaraydı. İki satır yazıyla bile bozmuştum oyunlarını. Anlatmıştım Tuğrul Türkeş'in de AKPKK'nin en gerçek kurucularından ve memleketteki en hain kişilerden biri olduğunu...
Şimdi şu hakiki pezevenk Numan Kurtulmuş, o şer ve ihanet yuvası TBMM'nin güya başkanı... Bunlar Filistin'i dava ediyorlar, çünkü hesapları, hedefleri, planları çok başka...
Sözde meclisteki sözde vekiller beni mi bilmiyorlar? Yıllardır neler yazdığımı ve yaptığımı mı bilmiyorlar? Numan'ı ve Tuğrul'u aynı günlerde gömdüğümü mü bilmiyorlar? Böyle bir pisliğin TBMM başkanı olarak gösterilmesine neden, ne için, hangi dengeler, hangi gizli gerçekler çerçevesinde izin veriyorlar, tepkisiz kalıyorlar?
Hangi birinin böyle bir hakkı, hareket sahası var?
"Bir pezevengin Diyanetin başında ne işi var" başlıklı yazı yazdım hakkında. Fuhuş işinde olduğunu anlattım. Diyanetten sorumlu devlet bakanıydı. Aynı anlarda Tuğrul Türkeş denilen büyükbaş haine de darbeler vurdum. Onu da acilen sahadan çektiler. Hala sahaya çıkamıyor. "Ne oldu böyle birden?" diyen bir gazeteciye "Eee, şeeyy, valla ben de anlamadım" diye cevap verdi Tuğrul...
O Tuğrul o süreçte güya Devlet Bohçalı ile çatışıyor da Tayyip'e yanaşıyordu. Hepsi numaraydı. İki satır yazıyla bile bozmuştum oyunlarını. Anlatmıştım Tuğrul Türkeş'in de AKPKK'nin en gerçek kurucularından ve memleketteki en hain kişilerden biri olduğunu...
Şimdi şu hakiki pezevenk Numan Kurtulmuş, o şer ve ihanet yuvası TBMM'nin güya başkanı... Bunlar Filistin'i dava ediyorlar, çünkü hesapları, hedefleri, planları çok başka...
Sözde meclisteki sözde vekiller beni mi bilmiyorlar? Yıllardır neler yazdığımı ve yaptığımı mı bilmiyorlar? Numan'ı ve Tuğrul'u aynı günlerde gömdüğümü mü bilmiyorlar? Böyle bir pisliğin TBMM başkanı olarak gösterilmesine neden, ne için, hangi dengeler, hangi gizli gerçekler çerçevesinde izin veriyorlar, tepkisiz kalıyorlar?
Hangi birinin böyle bir hakkı, hareket sahası var?
Yazarım şurada sabaha kadar, şu günlerde Filistin diye bağıranların, güya insani çıkışlar yapanların pis yüzlerini...
On buçuk ay kaldım devletin ceza evinde, bir tek savcının ve hakimin huzuruna çıkmamak gibi bir lüksüm yok. Lakin biri bile, klasörlerce tutan o yazılarımı ve onların delilleri bulunup bulunmadığını bana sormaz mı? Ama yok, sormadılar...
Güya yargılama yaptılar. O sözde savcıların ve sözde hakimlerin hepsine sorulacak, "Senin kafan mı güzeldi? İnsanın kafası bile kıyak olsa o anlarda, yine de birbiriyle tam mantık uyumu halinde, birbirini tamamlayan şu binlerce yayını anlamaması mümkün değil. Hatta yazıların bazılarının içinde vahim suçların somut delilleri de zaten var. Hatta bu sanık, artık TR'nin silahları Libya'ya sivil gemiyle ve yasa dışı şekilde götürülürken çekilmiş videoyu paylaştığı için bu hallere düşürülmüş ve ezilmek istenmiş kendi devletinin gücüyle, kurumlarıyla... Sen necisin, kimcisin, kimlerdensin? Nereye çalışıyorsun? O bu mücadeleyi verecek, sen devlet adına, adalet mekanizması adına bu karşılığı vereceksin, öyle mi?" denilecek. Öyle kibar kibar da denmeyecek.
On buçuk ay kaldım devletin ceza evinde, bir tek savcının ve hakimin huzuruna çıkmamak gibi bir lüksüm yok. Lakin biri bile, klasörlerce tutan o yazılarımı ve onların delilleri bulunup bulunmadığını bana sormaz mı? Ama yok, sormadılar...
Güya yargılama yaptılar. O sözde savcıların ve sözde hakimlerin hepsine sorulacak, "Senin kafan mı güzeldi? İnsanın kafası bile kıyak olsa o anlarda, yine de birbiriyle tam mantık uyumu halinde, birbirini tamamlayan şu binlerce yayını anlamaması mümkün değil. Hatta yazıların bazılarının içinde vahim suçların somut delilleri de zaten var. Hatta bu sanık, artık TR'nin silahları Libya'ya sivil gemiyle ve yasa dışı şekilde götürülürken çekilmiş videoyu paylaştığı için bu hallere düşürülmüş ve ezilmek istenmiş kendi devletinin gücüyle, kurumlarıyla... Sen necisin, kimcisin, kimlerdensin? Nereye çalışıyorsun? O bu mücadeleyi verecek, sen devlet adına, adalet mekanizması adına bu karşılığı vereceksin, öyle mi?" denilecek. Öyle kibar kibar da denmeyecek.
Akademi Dergisi
Yazarım şurada sabaha kadar, şu günlerde Filistin diye bağıranların, güya insani çıkışlar yapanların pis yüzlerini... On buçuk ay kaldım devletin ceza evinde, bir tek savcının ve hakimin huzuruna çıkmamak gibi bir lüksüm yok. Lakin biri bile, klasörlerce…
Kaç kere yazdım. Bütün davalara çıkartıldım. Adnan Oktar çetesinin adamları tarafından açılan davalardan ikisinin, ikişerden toplam dört duruşmasına çıkartılmadım. Neden? Sözde çökertilmiş olan Adnan Oktar çetesi bunu hala nasıl yapabiliyor?
Onları sözde çökertenler nerede?
Gerçek hakimler ve savcılar nerede?
Gerçek gazeteciler nerede?
Bu ülke içeriden kuşatılmamış da ya ne yapılmış?
Devlet sistemimiz milletimizin karşısına çıkartılmış her yerde, her konuda restleştiriliyor. Sonra bunun adı demokratik cumhuriyet oluyor ve çıkıp bir de kutlanıyor öyle mi?
Lanet gelsin artık böyle demokratik cumhuriyete...
Lanet gelsin bütün bunların farkındayken hala utanmazca güya özgürlük, çağdaşlık, cumhuriyet kutlaması yapabilen herkese...
Bu insanlık bile değil...
İnsan kalmış herkeste utanma olur. Utanmayan her şeyi yapar, çünkü insanlıktan çıkmıştır. Kimse onu firenleyemez.
İnsan kalmış herkesin, düşmanlarına karşı bile sınırları olur. Bir yerde durur, "Düşmanım da olsa bu kadar da vuramam bu kadarını da yapamam. Bu, şeytanlık olur" der.
Onları sözde çökertenler nerede?
Gerçek hakimler ve savcılar nerede?
Gerçek gazeteciler nerede?
Bu ülke içeriden kuşatılmamış da ya ne yapılmış?
Devlet sistemimiz milletimizin karşısına çıkartılmış her yerde, her konuda restleştiriliyor. Sonra bunun adı demokratik cumhuriyet oluyor ve çıkıp bir de kutlanıyor öyle mi?
Lanet gelsin artık böyle demokratik cumhuriyete...
Lanet gelsin bütün bunların farkındayken hala utanmazca güya özgürlük, çağdaşlık, cumhuriyet kutlaması yapabilen herkese...
Bu insanlık bile değil...
İnsan kalmış herkeste utanma olur. Utanmayan her şeyi yapar, çünkü insanlıktan çıkmıştır. Kimse onu firenleyemez.
İnsan kalmış herkesin, düşmanlarına karşı bile sınırları olur. Bir yerde durur, "Düşmanım da olsa bu kadar da vuramam bu kadarını da yapamam. Bu, şeytanlık olur" der.
Şimdi bekletiyorlar halkı, Şerlikaya gelmiş, Gaye Erkan gelmiş, Mehmet Şimşek gelmiş de her şey düzelecekmiş. Çok zorda kaldığı için Kemal Kılıçdaryan'ı mason biraderler geri çektiler, sağ kollarından biri olan ve her pisliği beraber yaptıkları Özgür Özel Çingenesini vitrine çektiler, ne imiş, ülke düzelecekmiş.
Şerlikaya, Soysuz'un adamlarına ve karşıt çetelere operasyon yapıyor. Bazı operasyonları da sadece halkın gazını almak için, sınırlı halde yaptırıyor. Dünya kadar polis, araç katılıyor, devasa masraf yapılıyor, sonuçta dişe dokunur bir şey yok. Alınanların da çoğu unutturulup zaten serbest bırakılıyor.
Gaye'nin Katar Emirinin cariyelerinden biri olduğunu, Katar emirinin hususi işlerini takip ettiğini duymayan kaldı mı?
Yabancı ülke vatandaşı olması hatta gizli Ermeni ihanete teşekkülünün mensubu olması hatta yurt dışında hakkında davalar açılmış olması nasıl, ne hakla görmezden geliniyor?
Bunu basın bile görmezden gelemez.
Yabancı ülke vatandaşı olması hatta gizli Ermeni ihanete teşekkülünün mensubu olması hatta yurt dışında hakkında davalar açılmış olması nasıl, ne hakla görmezden geliniyor?
Bunu basın bile görmezden gelemez.
👍1
Mehmet Şimşek'in zaten mali sistemin bu hale gelmesinden öncelikli olarak sorumlu kişilerden biri olduğunu bilmeyen var mı?
Bu, Ali Babacan'ın yeni bir kurtarıcı olarak sahaya sürülmesi kadar trajikomik değil miydi zaten?
Şimşek'in de Londra'nın tasmalı piyonu, aynı zamanda Katar'ın da piyonu olduğunu bilmeyen kaldı mı?
O halde o hain Şimşek neden hala o makamda? Koca TR hala neden oyalanıyor?
Bu, Ali Babacan'ın yeni bir kurtarıcı olarak sahaya sürülmesi kadar trajikomik değil miydi zaten?
Şimşek'in de Londra'nın tasmalı piyonu, aynı zamanda Katar'ın da piyonu olduğunu bilmeyen kaldı mı?
O halde o hain Şimşek neden hala o makamda? Koca TR hala neden oyalanıyor?
Çıkıp da bu manzaraya rağmen güya cumhuriyet kutlaması yapanlardan herhangi biri çıksın karşıma, bana devlet denilen mekanizmanın hala var olduğunu ispat etsin.
Ben sahada devlet değil, bir suç, terör ve ihanet teşkilatı görüyorum. Devlet denilen şey hukuka uyarsa devlettir. Şu anda devlet denilen şey hukuka karşı, haklara karşı, millete karşı, iyi insanlara karşı çetin bir mücadele veriyor.
👍1
Şu anda devlet denilen mekanizma namuslu, dürüst, iyi niyetli bütün vatandaşları tehdit ediyor. Yalan söyleyenleri değil doğru söyleyenleri susturup cezalandırıyor.
👏1
Temiz şekilde iş, ticaret, imalat yapanları değil, açıkça suç örgütlerini, kara paracıları hatta yabancı ülkelerin mimlenmiş kara paracılarını bile koruyor.
Onları korumak için, benim davalarım sürecinde olduğu gibi, çok sayıda adli vakada delilleri karartıyor. Şahitleri, delilleri hatta savunmaları bile ya da iddianameleri bile dikkate almıyor. Bunu keyfi şekilde yapıyor. Daha da zora düşerse resmi evrakları tahrif ediyor hatta yok ediyor.
Onları korumak için, benim davalarım sürecinde olduğu gibi, çok sayıda adli vakada delilleri karartıyor. Şahitleri, delilleri hatta savunmaları bile ya da iddianameleri bile dikkate almıyor. Bunu keyfi şekilde yapıyor. Daha da zora düşerse resmi evrakları tahrif ediyor hatta yok ediyor.
Bunu, muhalif denilenlerin tam desteği ile yapıyor. "Aday olsun, mağduru oynamasın" denildiğinde Türkiye'nin ayağa kalkması için, bütün vatandaşların sivil itaatsizlik yapması için yeter sebepti
Kaç tane anayasa profesörü çıkarak "Bir daha aday olması anayasaya aykırı" demiş. Burada ben de paylaştım. Adam iki saat hukuk dilinde anlattı.
O halde? Bu ülkede anayasa bile tanınmıyor?
O halde basın, medya, sosyal medya hatta hak, hukuk, insan hakları diyen STK'ler hatta AB ve ABD neden sustular?
Anayasa bile tanınmıyorsa o şeye hükumet mi, devlet mi, çete mi denir?
O halde? Bu ülkede anayasa bile tanınmıyor?
O halde basın, medya, sosyal medya hatta hak, hukuk, insan hakları diyen STK'ler hatta AB ve ABD neden sustular?
Anayasa bile tanınmıyorsa o şeye hükumet mi, devlet mi, çete mi denir?
Akademi Dergisi
Kaç tane anayasa profesörü çıkarak "Bir daha aday olması anayasaya aykırı" demiş. Burada ben de paylaştım. Adam iki saat hukuk dilinde anlattı. O halde? Bu ülkede anayasa bile tanınmıyor? O halde basın, medya, sosyal medya hatta hak, hukuk, insan hakları…
Bana Adıtürkçüleri, cumhuriyetçileri, demokratları getirin, bunları anlatacaklar, cevaplar verecekler ve kıvırmayacaklar. Benim gibi kitabın ortasından konuşacaklar. "Bu, bundan oldu, şu şundan oldu" diyecekler. "Şu sebepten şu husus hukuka uygundur, sen hatalısın" diyecekler.
Ya da o utanmazlıklarına, küstahlıklarına son verecekler ve çenelerini de kapatacaklar.
Ya da o utanmazlıklarına, küstahlıklarına son verecekler ve çenelerini de kapatacaklar.