Bizim hoca derse gelmezdi. Bekleriz Ayşe hoca nerede, yine yok... Bir dönem dersini aldım, daha bir kere derse geldiğini hatırlamıyorum. Sonra dersler çevrimiçi oldu. Onda da zorla kadın notlar paylaştı sadece...
Zoom'da da ders anlatmaz, telefonu eline alır, Instagram'da gezerdi. İkinci öğretime anlattığı ders kaydını bize açardı.
Zoom'da da ders anlatmaz, telefonu eline alır, Instagram'da gezerdi. İkinci öğretime anlattığı ders kaydını bize açardı.
Üniversitede "kulüpler var, katılın" dediler. Ben de ekonomi topluluğu vardı, onun bir toplantısı yapıldı, oraya gittim bir kere...
Zannediyorum ki ekonomi ile ilgili bir şeyler konuşacaklar, farklı bir şeyler ögreneceğim. Hepsi bir güzel süslenmiş şekilde sanki model kız erkek hepsi...
Sonra başkan bir konusmaya başladı, "Kitap toplayıp köy okullarına gonderiyoruz, şöyle yapıyoruz, böyle yapacağız."
İçinde hiç ekonomi ile ilgili bir şey yoktu.
Sonra kayıt için de bir kağıt dolaştı ben de hiç bir şey yazmadım, adımı falan...
Dedim "Bunlar süslenmek, kendini göstermek için gelmiş buraya... Biz bunları ilkokulda yaptık, yaşadık" diye düşündüm.
Sonra başkaları topluluk kurmak istemiş ona da dekan izin vermemişti. Gerçekten insana güzel şeyler katan ne bir insan kitlesi vardı ne bir grubu bir şeyi vardı, bomboştu...
Zannediyorum ki ekonomi ile ilgili bir şeyler konuşacaklar, farklı bir şeyler ögreneceğim. Hepsi bir güzel süslenmiş şekilde sanki model kız erkek hepsi...
Sonra başkan bir konusmaya başladı, "Kitap toplayıp köy okullarına gonderiyoruz, şöyle yapıyoruz, böyle yapacağız."
İçinde hiç ekonomi ile ilgili bir şey yoktu.
Sonra kayıt için de bir kağıt dolaştı ben de hiç bir şey yazmadım, adımı falan...
Dedim "Bunlar süslenmek, kendini göstermek için gelmiş buraya... Biz bunları ilkokulda yaptık, yaşadık" diye düşündüm.
Sonra başkaları topluluk kurmak istemiş ona da dekan izin vermemişti. Gerçekten insana güzel şeyler katan ne bir insan kitlesi vardı ne bir grubu bir şeyi vardı, bomboştu...
Üniversitede hocalar, derslerde anlattıklarıyla alakasız şeyleri sınavlarda soruyorlardı.
Derste konu ettikleri örnek sorularla da sınavlardaki soruların alakası olmuyordu.
Zaten onlarda kendi hocalarının ya da başka hocaların hazırladığı kitaplardan, kaynaklardan sorular alıyorlar.
Bu sistemde hocalar hoca değil ki öğrenciler öğrenci olsun ve bir şeyleri öğrenerek mezun olsun.
Derste konu ettikleri örnek sorularla da sınavlardaki soruların alakası olmuyordu.
Zaten onlarda kendi hocalarının ya da başka hocaların hazırladığı kitaplardan, kaynaklardan sorular alıyorlar.
Bu sistemde hocalar hoca değil ki öğrenciler öğrenci olsun ve bir şeyleri öğrenerek mezun olsun.
Bazı hocalar ise, bu rezalet sistem içinde, bütün sınıf hatta sınıflar o dersten çakılacağı için, geçenler çok nadir olacağı için, herkese 20-30 puan ekler ve dersten geçmelerini sağlarlardı.
Bazı hocalar ise bunu yapmaz, yaz okuluna daha fazla öğrenci katılsın ve paralar ödemek zorunda kalsın diye acımasızca herkesi dersten bırakırlardı. Uzun uzun yaz okullarına dair bilgilendirme yaparlardı. Bunu gülerek, üzülmeden, sevinçli şekilde yaparlardı. "Sorun yok, yaz okulunda görüşürüz" derlerdi.
"Bir de dersleri blok yaparlardı. Bir buçuk saat aralıksız ders olurdu."
Bir kız öğrenci arkadaşımız vardı. Son senesiydi ve bir tek dersi kalmıştı. Kız, hocanın odasına gitmiş, durumu anlatmış. Hoca "Telefon numaranı ver, hallederiz" demiş.
Benim arkadaşlarım ta o zaman 150 liraya ders kitabının fotokopisini aldılar. Ben ise internette iyice arattım, 50 liraya ikinci elini bulup aldım.
Sözde üniversite mezunu oluyorsun. Üniversite öğrencilerinin çoğunu çevir sor. "Sen şu dersten ve konulardan geçmişsin. Bana anlat, şu nedir?" diye sor, anlatamazlar. Ortada eğitim diye bir şey yok. Her şey yalan.
Çok var çok. Her biri, diğerinden sarsıcı. Metafizik çatışmalar devam ederken, aradan seçe seçe paylaşıyorum. Bir yandan da imlasını düzeltiyorum. Üniversite mezunları bu kişiler ama doğru düzgün imla bile bilmiyorlar 🙂
Akademi Dergisi
Çok var çok. Her biri, diğerinden sarsıcı. Metafizik çatışmalar devam ederken, aradan seçe seçe paylaşıyorum. Bir yandan da imlasını düzeltiyorum. Üniversite mezunları bu kişiler ama doğru düzgün imla bile bilmiyorlar 🙂
Normalde lise mezunları bile bu seviyenin çok ama çok ötesinde iken mezun olabilmeliler. Bu, sadece TR için böyle değil. Bütün demokratik cumhuriyet ülkelerinde aynı sömürme, kasten geri bırakma sistemi var. Rusya'da da elinizi sallasanız üniversite mezunlarına çarpar ama onlar da bu haldeler.
Bir şey var sanıyorsun. Bir hevesle gidiyorsun. Bir bakıyorsun ki içi boş. Hiçbir şey yok üniversitede...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Sekiz on sene önce paylaşmıştım, yeri gelince birden aklıma düştü, yeniden paylaşayım dedim.
Londra tarafından, Adıtürk'ten sonra "ikinci adam" ve hatta güya "milli şef" yapılan ve resmi müfredatta her sene ismi bin kere geçen İsmet İnönü, güya CHP'den ayrılmış. Üniversitelilere de görüşleri sorulmuş.
Aralarında üçüncü, beşinci sınıfta olanları da var.
Şimdi... Üniversite mezunlarının bile bu kadar cahil olduğu bir ülkede demokratik cumhuriyet rejimi olursa ne olur?
Hiç uzatmaya gerek yok, Türkiye gibi olur. Her şey dibe vurur. Her felaket bir arada yaşanır.
Londra tarafından, Adıtürk'ten sonra "ikinci adam" ve hatta güya "milli şef" yapılan ve resmi müfredatta her sene ismi bin kere geçen İsmet İnönü, güya CHP'den ayrılmış. Üniversitelilere de görüşleri sorulmuş.
Aralarında üçüncü, beşinci sınıfta olanları da var.
Şimdi... Üniversite mezunlarının bile bu kadar cahil olduğu bir ülkede demokratik cumhuriyet rejimi olursa ne olur?
Hiç uzatmaya gerek yok, Türkiye gibi olur. Her şey dibe vurur. Her felaket bir arada yaşanır.
İnkılap tarihi dersini üniversitede bile okutmuşlardı. Hoca, Nutuk'tan sorumlu tutmuştu. Sınavda Nutuk'la alakalı soru 60 puandı. Herkese zorla 600 sayfalık Nutuk'u okutmuştu. Kaç tane ders, kaç tane not ve kitap var sorumlu tutulduğumuz, bir de hiç alanımız olmayan tarih konusundan sorumluyduk. Hatta Nutuk'u neredeyse ezberleteceklerdi. Bir kafa bu kadar şeyi nasıl alır, nasıl taşır. Sanki öğrenci değil, dünyayı kurtaracak adamlar yetiştiriyorlar. Nutuk okutacaklarsa tarih ve siyaset bölümlerinde okutsunlar, bize niye zorla okuttular.
Bir de mezun oluyorsun. Piyasada bütün işletmeler biliyorlar üniversitelilerin bomboş mezun olduklarını. İşi bilmediklerini. Bizim ayrıca gayret etmemizi, bir yol bulup bilgi ve tecrübe kazanmamızı istiyorlar. O halde o üniversiteler neden açılıyor? Biz o kadar sene kazanmak için, sonra kazanınca okumak için neden o kadar emek harcıyor, masraf yapıyoruz? Açmasınlar o halde üniversiteleri ve kandırmasınlar kimseyi...
Tam bir vakit kaybı, mezun olsan da adamdan saymıyorlar. Sadece işe yaramaz bir kağıt parçası elde ediyorsun. Bazı işletmeler, sadece kanuni zorunluluk olduğu, o diplomaya sahip birilerini çalıştımak zorunda olduğu için bizim gibileri çalıştırıyorlar. Kıymet verdikleri biz değiliz, yasal prosedürü yerine getiren o diploma...
Eski Türk tarihi hocamız vardı K. A. İyi ki bir İtalya'ya gitmiş. Her ders İtalya'yı anlatırdı. Hiçbir şey öğretmedi o kadın. Tüm Türkçe bölümü öğrencilerinin hakkına girdi.
Açık açık söylerlerdi "Akademik kariyer için birileri gerek" ve "Şu sınav için birileri gerek" diye...
Kendi yaptıkları usulsüzlükleri bile çekinmeden anlattılar bize... Bizi de bu yanlışlara sevk ettiler.
Kendi yaptıkları usulsüzlükleri bile çekinmeden anlattılar bize... Bizi de bu yanlışlara sevk ettiler.
İngilizce hocamız vardı. "Bazı İngilizce kuralları anlamıyorsanız da anlıyor gibi yapın" demişti.
Torpil olmadıktan sonra asla kimseyi araştırma görevlisi yapmazlar. Sistem, millete düşmanlık için, milleti çökertmek için kurulmuş gibi...