"Tüm dersleri aşırı zorlaştırıyorlar. Mesela muhasebe hesapları da öyle... Derste öğretilen farklı, bir iş yerinde yapılan muhasebe farklı..."
"Zaten herkeste muhasebe programları sistemleri var."
"4 sayfa muhasebe sınavı yaparlardı."
"Zaten herkeste muhasebe programları sistemleri var."
"4 sayfa muhasebe sınavı yaparlardı."
Ben de derste hocaya "Youtube'daki ortalama hocalar bile sizden iyi anlatıyor." dedim.
Dün kardeşimin İngilizce konuşma sözlüsü varmış. "Hoca derslerde sizinle daha önce İngilizce konuşma pratiği yaptı mı ki şimdi konuşma sözlüsü yapıyor?" dedim. "Hayır, yapmadı." diyor.
"Hocalar çok sıkıntılı. Onca öğrenci dersleri geçemiyorsa, hoca da bir sorgulasın kendisini ve sistemini. Bizim fakültede 4. sınıf öğrencisi, hala 1. sınıftaki dersinin sınavını geçmeye çabalıyordu. Zaten dersleri geçebilenler de anlayarak, öğrenerek geçmiyor. Ezber yaparak, dersi geçebilmeye kilitlenerek geçiyor."
Forwarded from M
Bilgisayar mühendisliği okuyorum. Öğrencilerin birbirlerine verdiği ilk tavsiye, okulda bir şey öğretilmediği, kendinizin çabalaması gerektiği oluyor.
Forwarded from 🧿 حامد احمد موطع 🧿 مفتي ذاده
Önündekini okuyamayan, önündeki olmasa doğru dürüst türkçe dahi konuşamayan insanlar ders vermek için geliyorlardı ki hep kitabımı okurdum, iyi okuma yapmıştım bir kaç senede
Gençlerle istişareler neticesinde elde ettiğim bilgilerin bazılarını paylaşıyorum. Sizler de yorumlarınızı yazmaktan çekinmeyin. Şu Londra dayatması sömürgeci, demokratik cumhuriyet ve adıtürkçülük rejimi temelinden imha edilecek ve gerçekten Türk eğitme ve öğretme sistemi inşa edilecek. Her hususu detaylarına kadar konuşmalı, belirlemeliyiz.
"Ders iki saatti ama toplamda ders konularını anlattığı zaman 30 dakikayı geçmez. Saçma sapan şeyler anlatıyordu hoca, beynimize işkence gibi geliyordu."
"Hep kendi anılarını anlatıyorlar. San ki biz merak ediyoruz."
"Bizde kitapları zorunlu tutmadılar. Fotokopisi de olur dediler. Fotokopisi daha pahalıya geliyordu."
"Buradaki amaç zaten bir şekilde mezun etmek. Sistemin amacı bu..." diyorlardı açıkça...
Bizim İngilizce işletme dersleri vardı. Hoca kitap seçmiş de biz fotokopi halinde almıştık o kitabı... Bize hoca "Bu kitap 10 yıl önce ABD'de basılmış. Kitapta anlatılan şeylerin Türkiye'de uygulaması yok" dedi.
"ABD başkanlarından, hocaların kendi çocuklarının meselelerine kadar, ne varsa derslerde dinliyorduk. Her şeyi anlatıyorlardı."
"Kitap satın alırsak beş puan ekleyeceğini söylüyordu hocanın biri ama ben yine de almadım. Eğitimci gibi değiller, tüccar gibiler."
"Çünkü o kitapların bazılarını kendisi yazıyor, bazılarını akademisyen arkadaşları yazıyor, bazılarını paslaştıkları yayınevleri hazırlıyor."
Forwarded from Ahmet Muhammed Ertuğrul
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
Bizim hoca derse gelmezdi. Bekleriz Ayşe hoca nerede, yine yok... Bir dönem dersini aldım, daha bir kere derse geldiğini hatırlamıyorum. Sonra dersler çevrimiçi oldu. Onda da zorla kadın notlar paylaştı sadece...
Zoom'da da ders anlatmaz, telefonu eline alır, Instagram'da gezerdi. İkinci öğretime anlattığı ders kaydını bize açardı.
Zoom'da da ders anlatmaz, telefonu eline alır, Instagram'da gezerdi. İkinci öğretime anlattığı ders kaydını bize açardı.
Üniversitede "kulüpler var, katılın" dediler. Ben de ekonomi topluluğu vardı, onun bir toplantısı yapıldı, oraya gittim bir kere...
Zannediyorum ki ekonomi ile ilgili bir şeyler konuşacaklar, farklı bir şeyler ögreneceğim. Hepsi bir güzel süslenmiş şekilde sanki model kız erkek hepsi...
Sonra başkan bir konusmaya başladı, "Kitap toplayıp köy okullarına gonderiyoruz, şöyle yapıyoruz, böyle yapacağız."
İçinde hiç ekonomi ile ilgili bir şey yoktu.
Sonra kayıt için de bir kağıt dolaştı ben de hiç bir şey yazmadım, adımı falan...
Dedim "Bunlar süslenmek, kendini göstermek için gelmiş buraya... Biz bunları ilkokulda yaptık, yaşadık" diye düşündüm.
Sonra başkaları topluluk kurmak istemiş ona da dekan izin vermemişti. Gerçekten insana güzel şeyler katan ne bir insan kitlesi vardı ne bir grubu bir şeyi vardı, bomboştu...
Zannediyorum ki ekonomi ile ilgili bir şeyler konuşacaklar, farklı bir şeyler ögreneceğim. Hepsi bir güzel süslenmiş şekilde sanki model kız erkek hepsi...
Sonra başkan bir konusmaya başladı, "Kitap toplayıp köy okullarına gonderiyoruz, şöyle yapıyoruz, böyle yapacağız."
İçinde hiç ekonomi ile ilgili bir şey yoktu.
Sonra kayıt için de bir kağıt dolaştı ben de hiç bir şey yazmadım, adımı falan...
Dedim "Bunlar süslenmek, kendini göstermek için gelmiş buraya... Biz bunları ilkokulda yaptık, yaşadık" diye düşündüm.
Sonra başkaları topluluk kurmak istemiş ona da dekan izin vermemişti. Gerçekten insana güzel şeyler katan ne bir insan kitlesi vardı ne bir grubu bir şeyi vardı, bomboştu...
Üniversitede hocalar, derslerde anlattıklarıyla alakasız şeyleri sınavlarda soruyorlardı.
Derste konu ettikleri örnek sorularla da sınavlardaki soruların alakası olmuyordu.
Zaten onlarda kendi hocalarının ya da başka hocaların hazırladığı kitaplardan, kaynaklardan sorular alıyorlar.
Bu sistemde hocalar hoca değil ki öğrenciler öğrenci olsun ve bir şeyleri öğrenerek mezun olsun.
Derste konu ettikleri örnek sorularla da sınavlardaki soruların alakası olmuyordu.
Zaten onlarda kendi hocalarının ya da başka hocaların hazırladığı kitaplardan, kaynaklardan sorular alıyorlar.
Bu sistemde hocalar hoca değil ki öğrenciler öğrenci olsun ve bir şeyleri öğrenerek mezun olsun.
Bazı hocalar ise, bu rezalet sistem içinde, bütün sınıf hatta sınıflar o dersten çakılacağı için, geçenler çok nadir olacağı için, herkese 20-30 puan ekler ve dersten geçmelerini sağlarlardı.