Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.9K photos
25.2K videos
370 files
7.54K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Zaten Osmanlı, şu anda Ege denizi denilen yere de Ak deniz derdi.

Dağdan getirilmişler, buralara saçılıp yerleştirilmişler. Sırf şuralarda insanlık ölsün, sapıklık yayılsın, cinayet ve katliam ve hastalıklar alsın yürüsün, Türk'ün nizamı olmasın diye... Bir de üste çıkıp bizi sorunlu, işgalci, barbar gösteriyorlar. Biz Türkler yoksak, dünya tarihi diye bir şey yok.

İşte açıkça yazdım, kaç ay geçti de tek bir itiraz yok. Dünyada geleneksel Çin tıbbı, Hind tıbbı, Japon tıbbı diye şeyler de yok. Hepsi Zülkarneyn tıbbı yani Türk tıbbı... Hz. Zülkarneyn devrinde bütün dünya tek devlet iken dünyayı öyle bir işledik, nakış nakış öyle bir dokuduk ki binlerce yıldır hala İblis o hayırlı tesiri tamamen yok etmeye çabalıyor ama mümkün olmuyor.

Onun için daha kötüsü de şu ki artık ikinci Zülkarneyn devrine açıkça giriliyor.

Güney Amerika'nın tako isimli yemeği bile Türk mirası... İtalya, İspanya bile hala Türk miraslarını merkeze alarak hayat sürüyorlar.

Sümerler denilen topluluğun bile Türk topluluğu olduğu çoktan ispat edildi. Dünyada Türk var ve başka ne var?

Bıraksınlar bu boş işleri, çoluk çocuğu bile kandıramazlar artık...
Suudi Amerika'nın başkenti Riyad'da, kadınların ve erkeklerin bir arada katıldığı iskambil turnuvası düzenlenmiş.

Çok hayırlara çıkan bir iş yapmışlar. Gerçekten çok sevindirici.
Hep söylediğim gibi, dünyada hiç İslam devleti yok. Adı "İslam devleti"ne çıkmış olan ve İngiltere merkezli Deccaliyet sisteminin tam kontrolünde olan onlarca devlet ya da devletçik var.
Suudi Amerika da bu türlü devletçiklerden sadece biri... Bu güne kadar hiçbir anında gerçek bir İslam devleti, gerçek bir İslam rejimi, gerçek bir İslam medeniyeti de olmadı.
Anlatmakla bitmez hilelerle ve ihanetlerle elimizden alınan o topraklarımız üzerinde, bu güne kadar İngiltere merkezli olarak çok projeler uygulandı. Çok mücadeleler verildi. Hala o topraklar İngiltere ile İsrail'in kontrolünde olan yerler... Suudi Arabistan diye gerçek, meşru bir devlet bile yok.
Şu günümüzde Suudi Arabistan denilen o topraklarda akıl almaz seviyede büyücülük, satanistlik, cincilik, dolandırıcılık, her türlü kara paracılık, kumarbazlık, ibnelik, uyuşturucu, cinsi sapıklık yaygın.

Değil İslam ile, insanlık ile de alakaları yok.

Zaten Arap denilenlerin çok büyük kısmının Araplık ile de alakaları yok ve asılları Çingene...
Böyle bir sözde ülkede, son zamanlarda açıkça İslam dinine aykırı işlerin yapılıyor olması, düzenlemelerin yapılıyor olması, biz gerçek müslümanları hiç üzmüyor, yaralamıyor, aksine olarak sevindiriyor.
Çünkü Suudi Amerika isimli gayr-i meşru devletçik üzerinden yapılan sözde İslami uygulamalar, biz müslümanlara bu güne kadar çok çileler çektirdi. İslam dininin ve müslümanların yanlış anlaşılmasına sebep oldu.
Günümüzdeki şu bilim ve teknolojiye rağmen bile dünyanın yuvarlak olduğuna inanılmayan ve her Ramazan ve Kurban bayramında fitne çıkartan, bayram günlerinin tespitini bile cahilce ve İblisce müdahalerle krize döndüren bir sözde İslam ülkesidir Suudi Amerika...
Bu güne kadar Selefi/Vehhabi sapık akımının, bundan kaynaklanan sözde İslami terör örgütlerinin ve devamında yaşanan sayısız cinayet ile katliamın da merkezi şer üssü olan bir yer Suudi Amerika...
Elimizden hukuksuz, hileli, ihanetli bir süreçle alındığından beri ayar tutmamış olan, satanizmin emrine amade olurken bir yandan da güya İslami bir duruşu olan böyle bir devletçiğin pisliklerini sıralamak için cilt cilt eser yazmak lazım. Kabe'nin etrafı bile satanistlerle ve satanist temaları ile dolu. Sözde ülkenin resmi kurumlarının logoları ve merkezi yerlerdeki binaların şekilleri bile tamamen satanizm temalı... Vakti gelir, Suudi Amerika'nın bütün gerçekleri anlatılır, yazılır. Şu son zamanlarda iyice ve açıkça İslam'dan çıkış tavırları sergilemeleri gerçekten çok sevindirici bir gelişme...

Buna da on yıldan fazla süredir İstanbul'un ilgili dengeleri bozması, müdahaleleri sebep oluyor. Böyle yapmak zorunda kalıyorlar. Önce Selefi/Vehhabi duruşu açıkça ve resmi kanaldan red ediş yoluna girdiler, şimdi ise bütünüyle İslam dinini...
Tavşan etinin yoğun/yaygın şekilde tüketilmesine mani olmak için şimdiden, henüz somut bir tavşan projesi hamlesi yapmadığım şu anlarda bile gayrete gelenler var.

Kim ne yaparsa yapsın, tavşan eti dünya genelinde yaygınlaştırılacak. Bu, insanların sağlığı için çok gerekli...

Dün anlattığım kanatlılar için kümes fikirleri, tavşanlar için de çok gerekli. Türkiye'nin köylerinde o temel mantıkla tesis edilmiş tavşan kümesleri olacak. Türkiye tavşancılıkta da bir numara olacak. Devlet buna destek verecek.

Zaten tavşan, beslenmesi çok kolay, kısa sürede çok sayıda yavrulayan ve nüfusu sürekli artan bir hayvandır.

Tavşan beslenmesinin önündeki en büyük sorun da temizlik sorunudur ve anlattığım usullerle bu sorun kolayca aşılabiliyor.
Türkiye'de yasaklanacak

Dünya genelinde besiciliğin/hayvancılığın en büyük sorunlarından biri de tırnak sorunu...

Besiciliği yapılan kanatlılar da koyunlar da inekler de yoğun şekilde tırnak sorunu yaşıyorlar.

Çünkü bu hayvanlar tamamen bağlı ya da kümesli sistemde yetiştiriliyorlar. Bunun neticesi olarak da gezip dolaşamıyorlar. Öyle olunca da tırnakları hatta kanatlıların gagaları toprağa sürtünmüyor. Sürtünmeyince de aşırı uzuyor. Aşırı uzayınca da hastalıklara sebep oluyor. Düzgün yürüyemez hale gelenleri, iltihap kapanları oluyor. Beslenemez hale gelen kanatlılar da oluyor. "Gaga taşı" denilen şeyle bu sorun kanatlılarda çözülmeye çalışılıyor.

Hayvanların altına raylı ve bilyeli sistemle tak-çıkart saksılar döşemek, saksıların içindeki toprağın üzerinde o hayvanları serbest bırakmak, bu ciddi sorunu da çözüyor.

Günümüzde pek çok çiftlikte inekler bile bir mekanik aparata sıkıştırılıyorlar. Yan yatırılıyorlar ve ayakları boşa çıkınca insanlar tırnak kesmekle uğraşıyorlar.

Sorunun temeli belli, o çözülmeden, böyle uygulamalarla çözüme ulaşılamaz. Hayvanlar gibi insanlar da temiz hava, temiz ortam/mekan, sağlıklı ve taze gıda, yeterli hereket isterler. Aksi halde hastalıklar peş peşe gelir.

Kendi pisliği üzerinde ve ayrıca tamamen bağlı/kafesli usulde hayvan yetiştiriciliği Türkiye genelinde ve çok yakında yasaklanacak. Toprağa hiç temas ettirmeden, gerekli bahçe ortamını sağlamadan, gezdirmeden hayvan yetiştirmek isteyenlere asla izin verilmeyecek. Tamamen kuru yemlerle hayvan yetiştirmek de kademeli olarak yasaklanacak ve bir süre sonra tamamen yasaklanacak.
Rüyada görülen bir gökdelen, genelde bir hükumeti ya da holdingi ya da büyük şirketi ya da cemaati ya da bunlar benzeri olan teşkilatlı ve organize halde faaliyet yürütülen sistemleri temsil eder.

Şu anda herkesin ulaşabildiği rüya tabiri kaynaklarında bu gibi maddeler ya yok ya da doğru manalar yazılamamış.

Bilim ve teknoloji değiştikçe hayatımızdaki şeyler de değişti. Son asırlarda hakiki rüya tabiri alimleri de yetişmediği için böyle bir sorun ve kopukluk oluştu.

Hz. Mehdi devrinde bu sorun da düzeltilecek.
Geçmişte dünyanın her yerini piramitlerle dolduranlar da aslında Türkler... Bu gerçek de daha fazla gizlenemeyecek.

Dünyanın her yerinde hala Türklerin yaptığı piramitler var. Bu devirde yeniden piramit şekilli binalar, tesisler, çiftlikler yapacağız.

Bir süre sonra, kamu binalarının tamamı piramit şekilli olarak yapılmaya başlanacak.
Yakın gelecekte Türkiye'nin çöpleri, işlenmek için Fransa'ya da gönderilecek.