Emniyet güçlerimize baltayla, havai fişekle, yakıcı asitle, molotofkokteyliyle, taşla, sopayla saldıran sokak teröristlerine kucak açanlar, polisimizin çocuklara pamuk şekeri ikram etmesini dillerine doluyor.
Bir polisimizin ücretini kendi cebinden ödeyerek engelli bir vatandaşımızdan satın aldığı pamuk şekerini çocuklara vermesi, ana muhalefet aktörleri tarafından eleştiri konusu yapılıyor.
Öyle bir çarpık zihin dünyasına sahipler ki...
Polise taş, molotofkokteyli, asit atılmasıyla, baltayla saldırılmasıyla bir sorunları yok.
Esnafın dükkânının camının, çerçevesinin indirilmesiyle bir dertleri yok.
Milletin malının, mülkünün yağmalanmasıyla bir sıkıntıları yok.
Tarihî camilerimizin avlusunun, affedersiniz, meyhaneye çevrilmesiyle de hiçbir problemleri yok.
Ama Nevruz Bayramı’nda polisimizin çocuklara pamuk şekeri dağıtması bunları rahatsız ediyor.
Bu tutarsızlığın, bu büyük çelişkinin milletimiz tarafından, özellikle Kürt kardeşlerimiz tarafından da not edildiği kanaatindeyim.
Bu faşizan dil millet karşısında her zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkûmdur.
Terörsüz Türkiye hedefine yaklaştıkça istismar malzemeleri ellerinden alınanların bu tür hezeyanlarına anlaşılan daha çok şahit olacağız.
Onlar ne yaparsa yapsın, biz milletimizi 40 yıldır kanını ve kaynaklarını emen terör musibetinden kurtarmakta kararlıyız.
Nifak ve nefret saçanlara aldırmadan, bolluk ve bereketiyle baharın gelişini simgeleyen nevruzu 85 milyon olarak birbirimize yeni bir umutla sarılma vesilesi haline dönüştürmeye gelecekte de devam edeceğiz.
Bir polisimizin ücretini kendi cebinden ödeyerek engelli bir vatandaşımızdan satın aldığı pamuk şekerini çocuklara vermesi, ana muhalefet aktörleri tarafından eleştiri konusu yapılıyor.
Öyle bir çarpık zihin dünyasına sahipler ki...
Polise taş, molotofkokteyli, asit atılmasıyla, baltayla saldırılmasıyla bir sorunları yok.
Esnafın dükkânının camının, çerçevesinin indirilmesiyle bir dertleri yok.
Milletin malının, mülkünün yağmalanmasıyla bir sıkıntıları yok.
Tarihî camilerimizin avlusunun, affedersiniz, meyhaneye çevrilmesiyle de hiçbir problemleri yok.
Ama Nevruz Bayramı’nda polisimizin çocuklara pamuk şekeri dağıtması bunları rahatsız ediyor.
Bu tutarsızlığın, bu büyük çelişkinin milletimiz tarafından, özellikle Kürt kardeşlerimiz tarafından da not edildiği kanaatindeyim.
Bu faşizan dil millet karşısında her zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkûmdur.
Terörsüz Türkiye hedefine yaklaştıkça istismar malzemeleri ellerinden alınanların bu tür hezeyanlarına anlaşılan daha çok şahit olacağız.
Onlar ne yaparsa yapsın, biz milletimizi 40 yıldır kanını ve kaynaklarını emen terör musibetinden kurtarmakta kararlıyız.
Nifak ve nefret saçanlara aldırmadan, bolluk ve bereketiyle baharın gelişini simgeleyen nevruzu 85 milyon olarak birbirimize yeni bir umutla sarılma vesilesi haline dönüştürmeye gelecekte de devam edeceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Ana muhalefet partisi kadroları, eski genel başkanlarının o veciz ifadesiyle “en iyi yaptıkları iş olan birbirlerini yemeye” devam edebilir.
Biz sadece işimize bakıyoruz, milletimize hizmete odaklanıyoruz.
Biz sadece işimize bakıyoruz, milletimize hizmete odaklanıyoruz.
İçeride ve dışarıda herkes artık Türkiye’nin eskisi gibi üç beş çığırtkanın bağırmasıyla, üç beş Vandal’ın ortalığı karıştırmasıyla sarsılan, rotasından sapan, hedeflerinden kopan bir ülke olmadığını bir kez daha görmüştür.
Milletimizin bize güvenmeye devam etmesini bekliyorum.
Unutmayınız, bütün bunlar Türkiye Yüzyılı vizyonuyla geleceğine yeni bir ışık tutan...
Terörsüz Türkiye hedefiyle 40 yıllık meselesini geride bırakmaya hazırlanan...
Güçlü altyapısıyla dünyanın üretim üslerinden biri haline gelen...
Sağlam güvenlik paradigmasıyla bölgesinin umudu haline dönüşen...
Her alanda küresel iddia ve itibar sahibi Türkiye gerçeğinin sonucu ve ifadesidir.
Artık 23’üncü yılına girdiğimiz iktidarımızın her gününü eserle, hizmetle, yatırımla, mücadeleyle dolu dolu geçirdik.
Her alanda Türkiye’nin meselelerinin çözümü için tefekkür eden, çözüm yolları arayan, projeler geliştiren, icraat yapan yegâne iktidar ve ittifak olarak milletimizin emrinde olmayı hep sürdüreceğiz.
Milletimizin bize güvenmeye devam etmesini bekliyorum.
Unutmayınız, bütün bunlar Türkiye Yüzyılı vizyonuyla geleceğine yeni bir ışık tutan...
Terörsüz Türkiye hedefiyle 40 yıllık meselesini geride bırakmaya hazırlanan...
Güçlü altyapısıyla dünyanın üretim üslerinden biri haline gelen...
Sağlam güvenlik paradigmasıyla bölgesinin umudu haline dönüşen...
Her alanda küresel iddia ve itibar sahibi Türkiye gerçeğinin sonucu ve ifadesidir.
Artık 23’üncü yılına girdiğimiz iktidarımızın her gününü eserle, hizmetle, yatırımla, mücadeleyle dolu dolu geçirdik.
Her alanda Türkiye’nin meselelerinin çözümü için tefekkür eden, çözüm yolları arayan, projeler geliştiren, icraat yapan yegâne iktidar ve ittifak olarak milletimizin emrinde olmayı hep sürdüreceğiz.
Ramazan-ı Şerif’in güzide ikliminde iftar soframızı onurlandıran eğitim ailemizin değerli üyelerine yürekten teşekkür ediyorum.
Ülkemizde ve yurt dışında fedakârca görev yapan tüm öğretmenlerimize, eğitimcilerimize, hocalarımıza selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Ülkemizde ve yurt dışında fedakârca görev yapan tüm öğretmenlerimize, eğitimcilerimize, hocalarımıza selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Son 23 yılda birçok alanda yaptığımız sessiz devrimi eğitim sahasında da gerçekleştirdik.
Altyapısından teknik imkânlarına eğitim kurumlarımızı tüm unsurlarıyla Avrupa standartlarına eriştirdik.
Altyapısından teknik imkânlarına eğitim kurumlarımızı tüm unsurlarıyla Avrupa standartlarına eriştirdik.
Nasıl ki FETÖ’ye, terör örgütlerine, marjinal yapılara kaptıracak evladımız yoksa siyaset tüccarlarının ihtiraslarına kurban edeceğimiz tek bir gencimiz de yoktur.
Gözünü hırs, rant ve para bürümüş olanların oyunlarının farkındayız.
Bazı gençlerin heyecanının arkasına saklanan korkakların yaptıkları ucuz hesapların elbette bilincindeyiz.
Geçmişte milletimize çok büyük acılar yaşatmış bu kirli tezgâha kesinlikle düşmeyeceğiz.
Allah’ın izniyle hiç kimsenin yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin hayallerini çalmasına, umutlarını karartmasına izin vermeyeceğiz.
Gözünü hırs, rant ve para bürümüş olanların oyunlarının farkındayız.
Bazı gençlerin heyecanının arkasına saklanan korkakların yaptıkları ucuz hesapların elbette bilincindeyiz.
Geçmişte milletimize çok büyük acılar yaşatmış bu kirli tezgâha kesinlikle düşmeyeceğiz.
Allah’ın izniyle hiç kimsenin yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin hayallerini çalmasına, umutlarını karartmasına izin vermeyeceğiz.
Bu akşam Milletin Evi’nde genç kardeşlerimi misafir etmekten, gençlerimizle iftar sofrasında bir araya gelmekten büyük memnuniyet duydum.
Soframızı bizimle paylaşan; coşkusu, enerjisi, ümidiyle bize güç ve ilham veren kıymetli öğrencilerimize yürekten teşekkür ediyorum.
Bilgisini erdemiyle taçlandıran gençlerimizin iyi yetişmesi, nitelikli bir eğitim alması; ailesine, milletine ve dünyaya faydalı işler yapması bizim en büyük muradımızdır.
İstiklal ve istikbalimizin teminatı, yarınlarımızın mimarı tüm gençlerimize, bütün evlatlarımıza selamlarımı, sevgilerimi, en derin muhabbetlerimi gönderiyorum.
Kalbi bu ülke için atan, ümidini bu millete bağlayan; tarihine, kimliğine, kültürüne, inanç ve değerlerine sıkı sıkıya sahip çıkan her bir evladımızın gözlerinden öpüyorum.
Rabb’im böylesi gençlerin yokluğunu bu millete hiçbir zaman yaşatmasın.
Soframızı bizimle paylaşan; coşkusu, enerjisi, ümidiyle bize güç ve ilham veren kıymetli öğrencilerimize yürekten teşekkür ediyorum.
Bilgisini erdemiyle taçlandıran gençlerimizin iyi yetişmesi, nitelikli bir eğitim alması; ailesine, milletine ve dünyaya faydalı işler yapması bizim en büyük muradımızdır.
İstiklal ve istikbalimizin teminatı, yarınlarımızın mimarı tüm gençlerimize, bütün evlatlarımıza selamlarımı, sevgilerimi, en derin muhabbetlerimi gönderiyorum.
Kalbi bu ülke için atan, ümidini bu millete bağlayan; tarihine, kimliğine, kültürüne, inanç ve değerlerine sıkı sıkıya sahip çıkan her bir evladımızın gözlerinden öpüyorum.
Rabb’im böylesi gençlerin yokluğunu bu millete hiçbir zaman yaşatmasın.
Birileri demokrasi derken hırsızların, çetelerin, marjinal yapıların, sandığın arkasına saklanarak kamu kaynaklarını sömürmeyi kastediyorsa…
Özgürlük derken sokakları, tarihî camilerimizi, ecdadın mezar taşlarını yakıp yıkmayı, ibadethanelerimizde alkol almayı kastediyorsa…
Kusura bakmasınlar, bizim böyle bir demokrasi anlayışımız yoktur.
“Ben dilediğime şiddet uygularım, bu ülkenin polisine taşla, asitle, molotofkokteyliyle, baltayla saldırırım, kimse de bana karışamaz” diyorlarsa…
Biz bunu hak ve özgürlükler dairesinde ele alamayız.
Bugüne kadar kimsenin bize demokrasi dersi vermesine, insan hakları ve özgürlük gibi kavramlar üzerinden milletin iradesine pusu kurmasına müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyiz.
Herkesi sınırlarını bilmeye, ölçüyü korumaya, hak arama ile hakaret ve Vandallık arasındaki çizgiyi geçmemeye davet ediyorum.
Aksini yapmakta ve söylemekte ısrar edenler sadece kendilerine değil, bu ülkeye ve millete de en büyük kötülüğü yapmış olacaklardır.
Milletimiz siyasi destek için huzuruna gelenlere omuz verip yüceltmeyi bildiği gibi yolunu kaybedenleri tepe üstü yere sermeyi de gayet iyi bilir.
Gençlerimizin terör örgütleri ve marjinal yapıların yanı sıra siyaseti rant aracına çeviren hırsızlar, yolsuzlar, ilkesizler tarafından kullanılmasına da izin vermeyeceğimizi tekrar hatırlatıyorum.
Özgürlük derken sokakları, tarihî camilerimizi, ecdadın mezar taşlarını yakıp yıkmayı, ibadethanelerimizde alkol almayı kastediyorsa…
Kusura bakmasınlar, bizim böyle bir demokrasi anlayışımız yoktur.
“Ben dilediğime şiddet uygularım, bu ülkenin polisine taşla, asitle, molotofkokteyliyle, baltayla saldırırım, kimse de bana karışamaz” diyorlarsa…
Biz bunu hak ve özgürlükler dairesinde ele alamayız.
Bugüne kadar kimsenin bize demokrasi dersi vermesine, insan hakları ve özgürlük gibi kavramlar üzerinden milletin iradesine pusu kurmasına müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyiz.
Herkesi sınırlarını bilmeye, ölçüyü korumaya, hak arama ile hakaret ve Vandallık arasındaki çizgiyi geçmemeye davet ediyorum.
Aksini yapmakta ve söylemekte ısrar edenler sadece kendilerine değil, bu ülkeye ve millete de en büyük kötülüğü yapmış olacaklardır.
Milletimiz siyasi destek için huzuruna gelenlere omuz verip yüceltmeyi bildiği gibi yolunu kaybedenleri tepe üstü yere sermeyi de gayet iyi bilir.
Gençlerimizin terör örgütleri ve marjinal yapıların yanı sıra siyaseti rant aracına çeviren hırsızlar, yolsuzlar, ilkesizler tarafından kullanılmasına da izin vermeyeceğimizi tekrar hatırlatıyorum.
Kendi pisliklerini kapatmak için gençlerin arkasına saklanan korkakların ucuz siyasetine kanmayacağız.
Hakkını yedikleri yüz binlerce gencin yüzüne bakamayacak sahtekârların alçak senaryolarının parçası, figüranı, piyonu asla olmayacağız.
Nefreti, husumeti ve öfkeyi değil, ezelî ve ebedî kardeşliğimizi büyütmemiz gereken günlerden geçiyoruz.
Sabırla, sağduyuyla, aklıselimle, soğukkanlılıkla hareket etmemiz gereken gerçekten çok hassas günlerden geçiyoruz.
Provokasyonlara gelmeyeceğiz, kışkırtmalara prim vermeyeceğiz, öfkemize kesinlikle yenilmeyeceğiz, sonu felakete varabilecek karanlık yollara asla girmeyeceğiz.
Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık, bu ülkeyi kolay kurmadık, bugünlere kolay getirmedik.
Her karış toprağında bir aslanın yattığı bu cennet vatanı sokak terörüne teslim edemeyiz.
Gençlerimizden uyanık olmalarını özellikle rica ediyorum.
Genç arkadaşlarımı kendi bataklıklarına, kendi karanlık dünyalarına, kendi çirkefliklerine çekmek isteyen ağzı ve ahlakı bozuk müptezellere karşı çok dikkatli olunmasını istirham ediyorum.
Gençlerimizden; gözü kendi çıkarlarından, şaibeyle geldikleri koltuklarından başka hiçbir şeyi görmeyen kifayetsizleri, kendi siyasi kariyerlerinden başka hiçbir şeyi umursamayan muhterisleri ademe mahkûm etmesini bekliyorum.
Hakkını yedikleri yüz binlerce gencin yüzüne bakamayacak sahtekârların alçak senaryolarının parçası, figüranı, piyonu asla olmayacağız.
Nefreti, husumeti ve öfkeyi değil, ezelî ve ebedî kardeşliğimizi büyütmemiz gereken günlerden geçiyoruz.
Sabırla, sağduyuyla, aklıselimle, soğukkanlılıkla hareket etmemiz gereken gerçekten çok hassas günlerden geçiyoruz.
Provokasyonlara gelmeyeceğiz, kışkırtmalara prim vermeyeceğiz, öfkemize kesinlikle yenilmeyeceğiz, sonu felakete varabilecek karanlık yollara asla girmeyeceğiz.
Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık, bu ülkeyi kolay kurmadık, bugünlere kolay getirmedik.
Her karış toprağında bir aslanın yattığı bu cennet vatanı sokak terörüne teslim edemeyiz.
Gençlerimizden uyanık olmalarını özellikle rica ediyorum.
Genç arkadaşlarımı kendi bataklıklarına, kendi karanlık dünyalarına, kendi çirkefliklerine çekmek isteyen ağzı ve ahlakı bozuk müptezellere karşı çok dikkatli olunmasını istirham ediyorum.
Gençlerimizden; gözü kendi çıkarlarından, şaibeyle geldikleri koltuklarından başka hiçbir şeyi görmeyen kifayetsizleri, kendi siyasi kariyerlerinden başka hiçbir şeyi umursamayan muhterisleri ademe mahkûm etmesini bekliyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
2002’de yükseköğretime ayrılan bütçe yalnızca 2,5 milyar liraydı, bugün tahsis ettiğimiz bütçe 488 milyar lirayı buldu.
Bilim ve teknoloji merkezleri, kütüphaneler, spor tesisleri ve diğer tüm imkânlarımızla gençlerimize yönelik hizmetlerimizi inşallah daha da artıracağız.
Bilim ve teknoloji merkezleri, kütüphaneler, spor tesisleri ve diğer tüm imkânlarımızla gençlerimize yönelik hizmetlerimizi inşallah daha da artıracağız.
Bizim idealimizdeki gençlik; sahteyle hakikiyi ayırt eden, ufku ve vicdanıyla zamana yön veren, her şart altında kendisi olmayı başarabilen öz güven sahibi bir gençliktir.
Bu gençlik; sokakları ateşe veren, ağzı ve ahlakı bozuk değil, duruşuyla edep timsali olan bir gençliktir.
Bu gençliğin neşvünema bulması, serpilmesi, güçlenmesi için son 23 yıldır büyük bir gayretle çalışıyoruz.
Anaokulundan üniversiteye bu ülkenin evlatlarının bilgiyle donanması, ruh köklerinden kopmaması, kim olduğunu unutmaması, taşıdığı potansiyelin farkına varması için çaba harcıyoruz.
Bilhassa yükseköğrenim kurumlarımızı ve üniversite öğrencilerimizi daha geniş imkânlarla buluşturmak için yurt, burs ve kredi hizmetlerimizi her geçen gün geliştiriyoruz.
Akademik kadrosundan barınmaya, teknolojik altyapısından müfredat içeriğine kadar her alanda üniversitelerimizi ve öğrencilerimizi çağın imkânlarıyla buluşturma noktasında elimizden gelen ne varsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Bu gençlik; sokakları ateşe veren, ağzı ve ahlakı bozuk değil, duruşuyla edep timsali olan bir gençliktir.
Bu gençliğin neşvünema bulması, serpilmesi, güçlenmesi için son 23 yıldır büyük bir gayretle çalışıyoruz.
Anaokulundan üniversiteye bu ülkenin evlatlarının bilgiyle donanması, ruh köklerinden kopmaması, kim olduğunu unutmaması, taşıdığı potansiyelin farkına varması için çaba harcıyoruz.
Bilhassa yükseköğrenim kurumlarımızı ve üniversite öğrencilerimizi daha geniş imkânlarla buluşturmak için yurt, burs ve kredi hizmetlerimizi her geçen gün geliştiriyoruz.
Akademik kadrosundan barınmaya, teknolojik altyapısından müfredat içeriğine kadar her alanda üniversitelerimizi ve öğrencilerimizi çağın imkânlarıyla buluşturma noktasında elimizden gelen ne varsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Bu ülke yakın tarihinde çok büyük acılar yaşadı, kirli senaryolarla nice evladımız bizden kopartıldı.
Kardeşi kardeşe kırdırmak için çok sinsi, çok kalleş oyunlar oynadılar; sokağı adres gösterdiler, kavgayı körüklediler.
Gençlerimizin ve milletimizin geleceğini kararttılar.
Aynı apartmanda yaşayan, aynı üniversitede okuyan, aynı sırayı paylaşan, aynı mahallede büyüyen gençlerimizi birbirine düşman ettiler.
Sırf çıkarlarını korumak, menfaatlerini sürdürmek; paralarına para, siyasi ikballerine ikbal katmak uğruna bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini, fidan gibi delikanlılarını bozuk para gibi harcamaktan çekinmediler.
Şunun bilinmesini isterim…
Siyasi görüşümüz, mezhebimiz, meşrebimiz, kökenimiz ne olursa olsun hepimiz kardeşiz, komşuyuz, birbirimizin kader ortağıyız.
Adımız farklı olsa da soyadımız tektir, o da Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Bizim bu vatandan başka gidecek bir yerimiz yok.
Bizim birbirimizden başka sığınacak kapımız yok.
Bizim bir olmaktan, beraber olmaktan, diri olmaktan, hep beraber Türkiye olmaktan başka bir seçeneğimiz yok.
Kardeşi kardeşe kırdırmak için çok sinsi, çok kalleş oyunlar oynadılar; sokağı adres gösterdiler, kavgayı körüklediler.
Gençlerimizin ve milletimizin geleceğini kararttılar.
Aynı apartmanda yaşayan, aynı üniversitede okuyan, aynı sırayı paylaşan, aynı mahallede büyüyen gençlerimizi birbirine düşman ettiler.
Sırf çıkarlarını korumak, menfaatlerini sürdürmek; paralarına para, siyasi ikballerine ikbal katmak uğruna bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini, fidan gibi delikanlılarını bozuk para gibi harcamaktan çekinmediler.
Şunun bilinmesini isterim…
Siyasi görüşümüz, mezhebimiz, meşrebimiz, kökenimiz ne olursa olsun hepimiz kardeşiz, komşuyuz, birbirimizin kader ortağıyız.
Adımız farklı olsa da soyadımız tektir, o da Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Bizim bu vatandan başka gidecek bir yerimiz yok.
Bizim birbirimizden başka sığınacak kapımız yok.
Bizim bir olmaktan, beraber olmaktan, diri olmaktan, hep beraber Türkiye olmaktan başka bir seçeneğimiz yok.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Türkiye’nin ana muhalefet partisinin marjinal sol örgütlerin, millete hakaret eden ağzı bozuk tiplerin, belediyeleri soyup soğana çeviren haramilerin oyuncağı haline gelmesi bizi gerçekten rahatsız ediyor.
İstanbul’un, büyükşehri ve kimi ilçe belediyeleriyle yolsuzluk, hırsızlık, irtikâp konusunda yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor.
Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak.
Üniversite sınavını kazanan yüz binlerce gencin hakkının yenildiği usulsüz diplomayla başlayıp bütün şehri âdeta bir ahtapot gibi saran, rüşvet ve haraç çarkıyla devam eden rezilliklerin boyutu son operasyonla beraber gün yüzüne çıkmış oldu.
Güya yakıt tankeriyle taşınan milyonlarca liralık sebze meyveden İstanbul halkının en mahrem bilgilerinin üç beş milyon dolar için yabancılara peşkeş çekilmesine…
Tutarı yüz milyarlarca lirayı bulan hırsızlıklardan basında ve sosyal medyada halkın parasıyla beslenen tetikçilere varıncaya kadar her türlü gayrimeşruluk, her türlü hukuksuzluk var.
Öyle ki İstanbul’un CHP’li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız.
Üstelik bunlar, henüz heybede duran büyük turplar ortaya dökülmeden CHP’nin bizzat içinden gelen belge ve bilgiler ışığında güvenlik güçlerinin ve yargının elde ettiği sonuçlar.
Ortada bunca yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, alavere dalavere, sahtekârlık varken hakkı, hukuku, adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi, iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti.
Dikkat buyurunuz; çalana değil, yakalayana kızıyorlar.
Bütün bunların faturasını bize, şahsımıza, hükûmetimize ve partimize keserek gerçekleri ters yüz etmeye çalışıyorlar.
Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak.
Üniversite sınavını kazanan yüz binlerce gencin hakkının yenildiği usulsüz diplomayla başlayıp bütün şehri âdeta bir ahtapot gibi saran, rüşvet ve haraç çarkıyla devam eden rezilliklerin boyutu son operasyonla beraber gün yüzüne çıkmış oldu.
Güya yakıt tankeriyle taşınan milyonlarca liralık sebze meyveden İstanbul halkının en mahrem bilgilerinin üç beş milyon dolar için yabancılara peşkeş çekilmesine…
Tutarı yüz milyarlarca lirayı bulan hırsızlıklardan basında ve sosyal medyada halkın parasıyla beslenen tetikçilere varıncaya kadar her türlü gayrimeşruluk, her türlü hukuksuzluk var.
Öyle ki İstanbul’un CHP’li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız.
Üstelik bunlar, henüz heybede duran büyük turplar ortaya dökülmeden CHP’nin bizzat içinden gelen belge ve bilgiler ışığında güvenlik güçlerinin ve yargının elde ettiği sonuçlar.
Ortada bunca yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, alavere dalavere, sahtekârlık varken hakkı, hukuku, adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi, iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti.
Dikkat buyurunuz; çalana değil, yakalayana kızıyorlar.
Bütün bunların faturasını bize, şahsımıza, hükûmetimize ve partimize keserek gerçekleri ters yüz etmeye çalışıyorlar.