2025 yılında bütçeden ve uluslararası kurum-kuruluşlardan kredi ve eş finansman desteği ile 18,5 milyar liralık kırsal kalkınma desteği vereceğiz.
Böylece kırsalda yaklaşık 25 milyarlık yatırım ve 10 bin kişilik istihdam sağlamış olacağız.
Ayrıca uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan yeni kaynakları taşkın koruma projelerinden kuraklık önleme sistemlerine, kırsal kalkınmadan ormancılığa kadar sektörümüzün gelişimi için kullanmayı sürdürüyoruz.
Bu seneden itibaren 5 yıl boyunca tarımın çeşitli alanlarında kullanılmak üzere 1 milyar dolar, yani 37 milyar lira yeni kaynağı çiftçilerimize hibe olarak vereceğiz.
Bunun 250 milyon dolarının sadece deprem bölgesine tahsis edildiğini de ayrıca ifade etmek isterim.
Şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.
Böylece kırsalda yaklaşık 25 milyarlık yatırım ve 10 bin kişilik istihdam sağlamış olacağız.
Ayrıca uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan yeni kaynakları taşkın koruma projelerinden kuraklık önleme sistemlerine, kırsal kalkınmadan ormancılığa kadar sektörümüzün gelişimi için kullanmayı sürdürüyoruz.
Bu seneden itibaren 5 yıl boyunca tarımın çeşitli alanlarında kullanılmak üzere 1 milyar dolar, yani 37 milyar lira yeni kaynağı çiftçilerimize hibe olarak vereceğiz.
Bunun 250 milyon dolarının sadece deprem bölgesine tahsis edildiğini de ayrıca ifade etmek isterim.
Şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Çiftçilerimizin alın teriyle ürettiği ürünleri vatandaşımıza sahtecilikle, taklitle sunanlara karşı bir denetim seferberliği başlattık.
Sağlıklı ve güvenilir gıda denetimleri yanında fahiş fiyatla mücadelemiz de hız kesmeden sürüyor.
Sağlıklı ve güvenilir gıda denetimleri yanında fahiş fiyatla mücadelemiz de hız kesmeden sürüyor.
2002 yılında 25 milyar dolar olan tarımsal hasılamızı 3 katına çıkartarak 2024 yılında 74 milyar dolara yükselttik.
“Tarım bitti” iftirası atılan Türkiye, bugün tarımsal hasılada Avrupa’da lider, dünyada ise 8’inci sıradadır.
Verimli ve kaliteli üretimin artması için son 22 yılda reel rakamlarla 2 trilyon 70 milyar lira tarım desteği verdik.
2025 yılında şu ana kadar 24 milyar lira ödeme yaptık, yıl sonunda bu miktar 135 milyar lirayı bulacak.
Sebze ve meyve üretiminde dünyada 4’üncüyüz.
Çiğ süt üretiminde dünyada 9’uncu, Avrupa’da 3’üncü sıradayız.
Sığır eti üretiminde dünyada 7’nci, Avrupa’da 1’inci konumdayız.
Tavuk eti üretiminde dünyada 9’uncu, Avrupa’da ise 2’nciyiz.
Bal üretiminde dünyada 2’nci, Avrupa’da ilk sırada bulunuyoruz.
Su ürünleri yetiştiriciliğinde dünyada 16’ncı, Avrupa’da 2’nci sıradayız.
186 ülkeye 2 bin 250 çeşit tarımsal ürün ihraç ediyoruz.
İdrakleri kapanmamış olanlar için bu sayılar ziyadesiyle kâfidir.
Ama iktidara muhalefeti, ülkeye ve millete muhalefet ile karıştıranlara ne desek boş.
Onlar bir yalan bulup, değilse uydurup hükûmetimizi ve tarım sektörünü karalamaya devam ederler.
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Yalan ne kadar büyük olursa olsun hakikat güneşini kapatamaz.
Muhalefetin çarpıtmalardan medet umarak perdelemeye çalıştığı tarım sektörümüzün gerçekleri bunlardır.
Bütün bu başarıda emeği olan, alın teri döken çiftçi kardeşlerimi yürekten tebrik ediyorum.
“Tarım bitti” iftirası atılan Türkiye, bugün tarımsal hasılada Avrupa’da lider, dünyada ise 8’inci sıradadır.
Verimli ve kaliteli üretimin artması için son 22 yılda reel rakamlarla 2 trilyon 70 milyar lira tarım desteği verdik.
2025 yılında şu ana kadar 24 milyar lira ödeme yaptık, yıl sonunda bu miktar 135 milyar lirayı bulacak.
Sebze ve meyve üretiminde dünyada 4’üncüyüz.
Çiğ süt üretiminde dünyada 9’uncu, Avrupa’da 3’üncü sıradayız.
Sığır eti üretiminde dünyada 7’nci, Avrupa’da 1’inci konumdayız.
Tavuk eti üretiminde dünyada 9’uncu, Avrupa’da ise 2’nciyiz.
Bal üretiminde dünyada 2’nci, Avrupa’da ilk sırada bulunuyoruz.
Su ürünleri yetiştiriciliğinde dünyada 16’ncı, Avrupa’da 2’nci sıradayız.
186 ülkeye 2 bin 250 çeşit tarımsal ürün ihraç ediyoruz.
İdrakleri kapanmamış olanlar için bu sayılar ziyadesiyle kâfidir.
Ama iktidara muhalefeti, ülkeye ve millete muhalefet ile karıştıranlara ne desek boş.
Onlar bir yalan bulup, değilse uydurup hükûmetimizi ve tarım sektörünü karalamaya devam ederler.
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Yalan ne kadar büyük olursa olsun hakikat güneşini kapatamaz.
Muhalefetin çarpıtmalardan medet umarak perdelemeye çalıştığı tarım sektörümüzün gerçekleri bunlardır.
Bütün bu başarıda emeği olan, alın teri döken çiftçi kardeşlerimi yürekten tebrik ediyorum.
Tarımda plansız üretimden kaynaklı sorunların giderilmesi için devrim niteliğindeki düzenlemeyi geçen yıl uygulamaya koyduk.
Sektörün yıllardır beklediği tarımsal üretim planlamasına başladık.
Artık hangi ürünün nerede, ne kadar ekileceğini planlıyoruz.
Düzenlemeyle “bu ürün para etmedi, elde kaldı” gibi şikâyetlerin de inşallah önüne geçeceğiz.
Üretim planlamasıyla uyumlu olarak yeni destekleme modelimizi de kamuoyumuzla paylaştık.
Artık çiftçilerimiz hangi ürüne ne kadar destek alacağını önceden biliyor ve ürün ekim planını buna göre yapıyor.
Hayvancılıkta da planlama bölgeleri oluşturduk.
Buralarda üretim yapacaklara ilave teşvik ve desteklerimizi açıkladık.
Üretim planlamasının olumlu sonuçlarını önümüzdeki 3 yıl içinde daha net göreceğiz.
Elbette bütün tarım politikalarımızın merkezine üretimin en temel faktörü olan suyu alıyoruz.
Son 22 yılda tam 3 trilyon 350 milyar lira maliyetli 11 bine yakın su ve sulama tesisini hizmete almıştık.
Bu yıl içinde de 132 milyar lira yatırımla 321 tesisi daha çiftçilerimizin hizmetine sunacağız.
Sektörün yıllardır beklediği tarımsal üretim planlamasına başladık.
Artık hangi ürünün nerede, ne kadar ekileceğini planlıyoruz.
Düzenlemeyle “bu ürün para etmedi, elde kaldı” gibi şikâyetlerin de inşallah önüne geçeceğiz.
Üretim planlamasıyla uyumlu olarak yeni destekleme modelimizi de kamuoyumuzla paylaştık.
Artık çiftçilerimiz hangi ürüne ne kadar destek alacağını önceden biliyor ve ürün ekim planını buna göre yapıyor.
Hayvancılıkta da planlama bölgeleri oluşturduk.
Buralarda üretim yapacaklara ilave teşvik ve desteklerimizi açıkladık.
Üretim planlamasının olumlu sonuçlarını önümüzdeki 3 yıl içinde daha net göreceğiz.
Elbette bütün tarım politikalarımızın merkezine üretimin en temel faktörü olan suyu alıyoruz.
Son 22 yılda tam 3 trilyon 350 milyar lira maliyetli 11 bine yakın su ve sulama tesisini hizmete almıştık.
Bu yıl içinde de 132 milyar lira yatırımla 321 tesisi daha çiftçilerimizin hizmetine sunacağız.
AK Parti’mizi önceki dönemlerde Mecliste temsil eden kıymetli milletvekillerimizle, değerli dava ve yol arkadaşlarımla iftar soframızda bir araya geldik.
Kuruluşundan bugüne partimizin çatısı altında gönül ve kader birliği yaptığımız tüm kardeşlerime minnettarlığımı iletiyorum.
Kuruluşundan bugüne partimizin çatısı altında gönül ve kader birliği yaptığımız tüm kardeşlerime minnettarlığımı iletiyorum.
Dikkat ederseniz CHP’siyle, medyasıyla, diğer yapılarıyla muhalefet tarafı, gerek diploma gerekse yolsuzluk-hırsızlık meselesinde yargının ortaya koyduğu iddialara asla cevap veremiyor.
Bunun yerine konuyu siyasi sloganlara hapsederek milleti aldatma kolaycılığına kaçıyorlar.
Muhalefetin kendi iç kavgalarını veya hukukla olan sıkıntılarını ülkenin en önemli meselesi gibi gösterme gayreti, riyakârlığın dik âlâsıdır.
Hırsları ve ihtirasları âdeta akıllarını esir almış durumda.
Polisimize saldıracak; hâkime, savcıya, mahkemelere tehditler savuracak kadar muvazeneyi yitirmiş vaziyetteler.
Deseler ki “kardeşim, bu diploma alın teriyle, usulüne uygun şekilde alınmış bir belgedir”, bunu ilgili arkadaşlarımız vasıtasıyla ve hukuki argümanlarla konuşup tartışmak mümkün.
Aynı şekilde deseler ki “kardeşim, belediyede hiçbir hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, haksızlık, karanlık ve karmaşık ilişki yok”, bunu da yine işin erbabı vasıtasıyla ve hukuki deliller ışığında konuşup tartışmak mümkün.
Ama bunları yapmıyorlar, yapamıyorlar çünkü hepsinin ve çok daha fazlasının doğru olduğunu, gerçek olduğunu en iyi kendileri biliyor.
Hatta bu bilgi ve belgelerin çoğunun bizzat kendi partilileri tarafından yargıya aktarıldığının da farkındalar.
Kamuoyu önünde timsah gözyaşları döken CHP yöneticilerinin çoğunun, parti içi çekişmede rakip eledikleri için kapalı kapılar ardında sevinçten yerlerinde duramadıkları da ortadadır.
Bir kez daha söylüyorum: CHP’nin meseleleri ülkenin ve milletin değil, kendi genel merkezlerindeki bir avuç muhterisin konusudur.
Bizim ne şahsen ne parti ne de ittifak olarak muhalefetin müsamerelerine ayıracak vaktimiz yok.
Bizim havanda su döverek boşa harcayacak zamanımız, pervasızca etrafa saçacak kirli ve karanlık para kulelerimiz de yok.
AK Parti olarak biz ülkenin gerçek gündemiyle meşgulüz.
Biz sadece işimize bakıyoruz, hedeflerimize odaklanıyoruz.
Hamdolsun 23 yılımızın her günü, her anı bu şekilde ülkemize sayısız eser ve hizmet kazandırarak geçti.
81 vilayetimizin her karışına yatırımlarımızla mührümüzü vurduk.
Türkiye Yüzyılı’nın inşasına giden yoldaki engelleri sabırla ve kararlılıkla tek tek ortadan kaldırdık.
Bu şekilde de yola devam ediyoruz.
Bunun yerine konuyu siyasi sloganlara hapsederek milleti aldatma kolaycılığına kaçıyorlar.
Muhalefetin kendi iç kavgalarını veya hukukla olan sıkıntılarını ülkenin en önemli meselesi gibi gösterme gayreti, riyakârlığın dik âlâsıdır.
Hırsları ve ihtirasları âdeta akıllarını esir almış durumda.
Polisimize saldıracak; hâkime, savcıya, mahkemelere tehditler savuracak kadar muvazeneyi yitirmiş vaziyetteler.
Deseler ki “kardeşim, bu diploma alın teriyle, usulüne uygun şekilde alınmış bir belgedir”, bunu ilgili arkadaşlarımız vasıtasıyla ve hukuki argümanlarla konuşup tartışmak mümkün.
Aynı şekilde deseler ki “kardeşim, belediyede hiçbir hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, haksızlık, karanlık ve karmaşık ilişki yok”, bunu da yine işin erbabı vasıtasıyla ve hukuki deliller ışığında konuşup tartışmak mümkün.
Ama bunları yapmıyorlar, yapamıyorlar çünkü hepsinin ve çok daha fazlasının doğru olduğunu, gerçek olduğunu en iyi kendileri biliyor.
Hatta bu bilgi ve belgelerin çoğunun bizzat kendi partilileri tarafından yargıya aktarıldığının da farkındalar.
Kamuoyu önünde timsah gözyaşları döken CHP yöneticilerinin çoğunun, parti içi çekişmede rakip eledikleri için kapalı kapılar ardında sevinçten yerlerinde duramadıkları da ortadadır.
Bir kez daha söylüyorum: CHP’nin meseleleri ülkenin ve milletin değil, kendi genel merkezlerindeki bir avuç muhterisin konusudur.
Bizim ne şahsen ne parti ne de ittifak olarak muhalefetin müsamerelerine ayıracak vaktimiz yok.
Bizim havanda su döverek boşa harcayacak zamanımız, pervasızca etrafa saçacak kirli ve karanlık para kulelerimiz de yok.
AK Parti olarak biz ülkenin gerçek gündemiyle meşgulüz.
Biz sadece işimize bakıyoruz, hedeflerimize odaklanıyoruz.
Hamdolsun 23 yılımızın her günü, her anı bu şekilde ülkemize sayısız eser ve hizmet kazandırarak geçti.
81 vilayetimizin her karışına yatırımlarımızla mührümüzü vurduk.
Türkiye Yüzyılı’nın inşasına giden yoldaki engelleri sabırla ve kararlılıkla tek tek ortadan kaldırdık.
Bu şekilde de yola devam ediyoruz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Yalanın, iftiranın, inkârın tahripkâr gücünü doğrunun, hak tesliminin, insafın ve vicdanın üstünlüğüyle yeneceğiz.
Bizi terörsüz Türkiye hedefimize biraz daha yaklaştıracak, 40 yıllık meseleye son noktayı koyacak yeni bir sürecin içindeyiz.
Son adım, Kürt kardeşlerimizle birlikte vatandaşlarımızın tamamının canına, huzuruna, refahına ket vuran bölücü örgütün feshi ve silahlarının teslimidir.
Şayet bu gerçekleşirse Türkiye 40 yıllık bir musibetten suhuletle kurtulma imkânına kavuşacaktır.
Aksi olursa biz zaten önemli mesafe katettiğimiz terörü kaynağında yok etme stratejimizi kısa sürede nihayete erdirmeye bakarız.
Temennimiz hem örgütün hem de ona müzahir kesimlerin geçmişte olduğu gibi akıl ve izan dışı tavırlara yönelip bu tarihî fırsatı heba etmemeleridir.
Bu gelişme, ülkemizle birlikte Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgemizin tamamında bir rahatlamaya, istikrarın güçlenmesine vesile olacaktır.
Terörün karanlık gölgesi siyasetin üzerinden çekildikçe inşallah sözün gücü artacak, siyasetin demokratik alanı daha da genişleyecektir.
Biz iktidar ve ittifak olarak Türkiye’yi 40 yıllık kamburundan kurtarma noktasında hem kararlıyız hem de samimiyiz.
Karşımızdakilerden de aynı hasbi, harbi ve yapıcı yaklaşımı bekliyoruz.
Son adım, Kürt kardeşlerimizle birlikte vatandaşlarımızın tamamının canına, huzuruna, refahına ket vuran bölücü örgütün feshi ve silahlarının teslimidir.
Şayet bu gerçekleşirse Türkiye 40 yıllık bir musibetten suhuletle kurtulma imkânına kavuşacaktır.
Aksi olursa biz zaten önemli mesafe katettiğimiz terörü kaynağında yok etme stratejimizi kısa sürede nihayete erdirmeye bakarız.
Temennimiz hem örgütün hem de ona müzahir kesimlerin geçmişte olduğu gibi akıl ve izan dışı tavırlara yönelip bu tarihî fırsatı heba etmemeleridir.
Bu gelişme, ülkemizle birlikte Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgemizin tamamında bir rahatlamaya, istikrarın güçlenmesine vesile olacaktır.
Terörün karanlık gölgesi siyasetin üzerinden çekildikçe inşallah sözün gücü artacak, siyasetin demokratik alanı daha da genişleyecektir.
Biz iktidar ve ittifak olarak Türkiye’yi 40 yıllık kamburundan kurtarma noktasında hem kararlıyız hem de samimiyiz.
Karşımızdakilerden de aynı hasbi, harbi ve yapıcı yaklaşımı bekliyoruz.
Filistinli kardeşlerimizin yanında olmayı, tarihin doğru tarafında yer almayı, tüm imkânlarımızla ve gücümüzle Gazzeli mazlumları desteklemeyi sürdüreceğiz.
Sırtını dayadıkları güçlerden cesaretle çocukları katledenler, Allah’ın izniyle döktükleri masum kanlarında boğulacaklar.
İslam dünyası olarak Ramazan’ın manevi iklimini teneffüs ettiğimiz şu mübarek günlerde siyonist İsrail yönetimi, ateşkesi bozarak Gazze’deki katliam ve soykırım politikasına tüm hoyratlığıyla devam ediyor.
Gözünü kan ve nefret bürümüş bu barbar sürüsünün başlattığı yeni saldırılarda çoğu çocuk ve kadın 500’den fazla Filistinli daha şehit oldu.
Ramazan ayında ve sahur vaktinde Gazze’de sivillerin üzerine yağdırılan bombalar nice anne babayı evlatsız, nice yavruyu yetim ve öksüz bıraktı.
Rabb’imden cümlesine rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum.
Bu mukaddes günlerin, yeryüzünün dört bir yanında zulme ve zalime cesaretle, sabırla, metanetle direnen; hayat, izzet ve haysiyet mücadelesi veren tüm mazlumların kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum.
Pervasızca yürütülen katliamlara sessiz kalanlar, İsrail’in işlediği savaş, soykırım ve insanlık suçlarına engel olmayanlar hem tarih önünde hem de insanlık vicdanında er ya da geç hesap vereceklerdir.
Sırtını dayadıkları güçlerden cesaretle çocukları katledenler, Allah’ın izniyle döktükleri masum kanlarında boğulacaklar.
İslam dünyası olarak Ramazan’ın manevi iklimini teneffüs ettiğimiz şu mübarek günlerde siyonist İsrail yönetimi, ateşkesi bozarak Gazze’deki katliam ve soykırım politikasına tüm hoyratlığıyla devam ediyor.
Gözünü kan ve nefret bürümüş bu barbar sürüsünün başlattığı yeni saldırılarda çoğu çocuk ve kadın 500’den fazla Filistinli daha şehit oldu.
Ramazan ayında ve sahur vaktinde Gazze’de sivillerin üzerine yağdırılan bombalar nice anne babayı evlatsız, nice yavruyu yetim ve öksüz bıraktı.
Rabb’imden cümlesine rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum.
Bu mukaddes günlerin, yeryüzünün dört bir yanında zulme ve zalime cesaretle, sabırla, metanetle direnen; hayat, izzet ve haysiyet mücadelesi veren tüm mazlumların kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum.
Pervasızca yürütülen katliamlara sessiz kalanlar, İsrail’in işlediği savaş, soykırım ve insanlık suçlarına engel olmayanlar hem tarih önünde hem de insanlık vicdanında er ya da geç hesap vereceklerdir.
Ramazan’ın gönüllerimizi mesut ve mesrur eden, kalplerimize huzur veren manevi ikliminde, Nevruz Günü Anma Programı’nda bir araya geldiğimiz kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.
85 milyon vatandaşımızla birlikte yurt dışındaki kardeşlerimize, gönül ve kültür coğrafyamızın tamamındaki dostlarımıza selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Türk dünyasının dört bir köşesinde nevruz coşkusunu paylaşan tüm soydaşlarımıza ülkem ve milletim adına muhabbetlerimi iletiyorum.
Bu güzel programın düzenlenmesinde emeği geçen AK Parti Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanlığımızın yanı sıra TÜRKSOY Genel Sekreterliğini ve Dünya Etnospor Konfederasyonunu tebrik ediyor, nevruz heyecanımıza ortak olan her bir kardeşime teşekkür ediyorum.
85 milyon vatandaşımızla birlikte yurt dışındaki kardeşlerimize, gönül ve kültür coğrafyamızın tamamındaki dostlarımıza selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Türk dünyasının dört bir köşesinde nevruz coşkusunu paylaşan tüm soydaşlarımıza ülkem ve milletim adına muhabbetlerimi iletiyorum.
Bu güzel programın düzenlenmesinde emeği geçen AK Parti Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanlığımızın yanı sıra TÜRKSOY Genel Sekreterliğini ve Dünya Etnospor Konfederasyonunu tebrik ediyor, nevruz heyecanımıza ortak olan her bir kardeşime teşekkür ediyorum.
Çok açık ve net söylüyorum:
CHP Genel Başkanı’nın çağırdığı sokak, çıkmaz sokaktır.
Hırsızlığı, soygunu, hukuksuzluğu, sahtekârlığı savunmak için mahkeme salonları yerine sokağı işaret etmesi vahim bir sorumsuzluktur.
Ramazan-ı Şerif ile nevruzu birlikte idrak ettiğimiz böylesi özel bir günde, İstanbul’daki bir yolsuzluk operasyonu bahane edilerek sokaklarımızın karıştırılmak istendiğine şahit oluyoruz.
Bir avuç kifayetsiz muhterisin sırf kendi ikballeri, menfaatleri, rant ve yağma tezgâhları bozulmasın diye milletimizin huzuruna kastetmesine, insanlarımızı kışkırtmasına, Türkiye’yi terörize ve tedirgin etmeye çalışmasına göz yummayacağımızın bilinmesini istiyorum.
Bu milletin ezelî ve ebedî kardeşliğinin zedelenmesine bugüne kadar rıza göstermedik, bundan sonra da göstermeyeceğiz.
Ne hazindir ki CHP, mevcut yönetim idaresinde illegal örgütlerle kurduğu asimetrik ilişkileri, gırtlağına kadar battığı yolsuzlukları, darbecilere cesaret veren tavırları, sokak terörünü tahrik eden sorunlu söylemleri sebebiyle meşru zeminde siyaset yapan bir parti olma vasfını hızla yitirmektedir.
CHP’nin sadece belediyelere çökmüş haramilerle değil, marjinal yapılarla ve terör örgütleriyle de arasına mesafe koyması gerektiği açıktır.
CHP Genel Başkanı’nın çağırdığı sokak, çıkmaz sokaktır.
Hırsızlığı, soygunu, hukuksuzluğu, sahtekârlığı savunmak için mahkeme salonları yerine sokağı işaret etmesi vahim bir sorumsuzluktur.
Ramazan-ı Şerif ile nevruzu birlikte idrak ettiğimiz böylesi özel bir günde, İstanbul’daki bir yolsuzluk operasyonu bahane edilerek sokaklarımızın karıştırılmak istendiğine şahit oluyoruz.
Bir avuç kifayetsiz muhterisin sırf kendi ikballeri, menfaatleri, rant ve yağma tezgâhları bozulmasın diye milletimizin huzuruna kastetmesine, insanlarımızı kışkırtmasına, Türkiye’yi terörize ve tedirgin etmeye çalışmasına göz yummayacağımızın bilinmesini istiyorum.
Bu milletin ezelî ve ebedî kardeşliğinin zedelenmesine bugüne kadar rıza göstermedik, bundan sonra da göstermeyeceğiz.
Ne hazindir ki CHP, mevcut yönetim idaresinde illegal örgütlerle kurduğu asimetrik ilişkileri, gırtlağına kadar battığı yolsuzlukları, darbecilere cesaret veren tavırları, sokak terörünü tahrik eden sorunlu söylemleri sebebiyle meşru zeminde siyaset yapan bir parti olma vasfını hızla yitirmektedir.
CHP’nin sadece belediyelere çökmüş haramilerle değil, marjinal yapılarla ve terör örgütleriyle de arasına mesafe koyması gerektiği açıktır.
Türkiye sokakta bulunmuş bir ülke değildir, sokak terörüne teslim edilmeyecektir.
Sayın Özel marjinal sol örgütlerin, belediyeleri talan eden yağmacıların kuyruğuna takılmak yerine çevresindeki akıl, vicdan sahiplerine kulak vermeli, sorumlu davranmalıdır.
Şunu da unutmasınlar:
Abdestinden şüphesi olmayanın namazından da şüphesi olmaz.
Yapılan onca hırsızlığı, yolsuzluğu, ahlaksızlığı, belediyelerde kurulmuş mafya düzenini savunabiliyorsanız çıkın, milletin huzuruna açıklayın.
Şayet yüzünüz varsa, şayet içinize sindirebiliyorsanız çıkın, balya balya para kulelerini millete izah edin.
Bunları yapamıyorsanız bağırarak, çağırarak, sokakları terörize ederek, gençleri provoke ederek vatandaşlarımızın huzurunu kaçırmayın.
Mübarek Ramazan’ın manevi atmosferine gölge düşürmeyin.
Daha sonra utanç duyacağınız eylemlere tevessül etmeyin.
CHP içindeki bir avuç soyguncunun kendi meselelerini milletin meselesi haline getirmesine izin vermeyeceğiz.
Kamu düzeninin bozulmasına kesinlikle eyvallah demeyeceğiz.
Bugüne kadar sokak terörüne, Vandallığa nasıl teslim olmadıysak bundan sonra da boyun eğmeyeceğiz.
Rabb’im ülkemizi ve milletimizi her türlü beladan, sıkıntıdan, beşinci kol faaliyetinden korusun.
Sayın Özel marjinal sol örgütlerin, belediyeleri talan eden yağmacıların kuyruğuna takılmak yerine çevresindeki akıl, vicdan sahiplerine kulak vermeli, sorumlu davranmalıdır.
Şunu da unutmasınlar:
Abdestinden şüphesi olmayanın namazından da şüphesi olmaz.
Yapılan onca hırsızlığı, yolsuzluğu, ahlaksızlığı, belediyelerde kurulmuş mafya düzenini savunabiliyorsanız çıkın, milletin huzuruna açıklayın.
Şayet yüzünüz varsa, şayet içinize sindirebiliyorsanız çıkın, balya balya para kulelerini millete izah edin.
Bunları yapamıyorsanız bağırarak, çağırarak, sokakları terörize ederek, gençleri provoke ederek vatandaşlarımızın huzurunu kaçırmayın.
Mübarek Ramazan’ın manevi atmosferine gölge düşürmeyin.
Daha sonra utanç duyacağınız eylemlere tevessül etmeyin.
CHP içindeki bir avuç soyguncunun kendi meselelerini milletin meselesi haline getirmesine izin vermeyeceğiz.
Kamu düzeninin bozulmasına kesinlikle eyvallah demeyeceğiz.
Bugüne kadar sokak terörüne, Vandallığa nasıl teslim olmadıysak bundan sonra da boyun eğmeyeceğiz.
Rabb’im ülkemizi ve milletimizi her türlü beladan, sıkıntıdan, beşinci kol faaliyetinden korusun.