Batı’da kadın hakları gündemde bile yokken bizde 1843 yılından itibaren kadınlar resmî olarak çalışma hayatında yer almaya başlamıştır.
Kadınlara devlet memuriyetinde görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir.
1917’de yayımlanan Aile Hukuku Kararnamesi, bir başka önemli hamledir.
Ülkemizde kadınlar Batı’dan bile önce, 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Her ne kadar bu hakkın kullanımında, özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkâna sahip olmuşlardır.
Bu güçlü müktesebattan ilhamla, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kadınların her alanda önlerini açmaya, haklarını teslim etmeye çalıştık.
2003’te aile mahkemelerini kurduk.
2004’te kadın-erkek eşitliğini güvence altına aldık.
2007’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nı devreye aldık.
2008’de yaptığımız düzenlemelerle kadınlara doğum, sağlık ve emeklilik gibi konularda yeni haklar tanıdık.
Ülkemiz için bir utanç vesikası olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık.
2010’da anayasamıza kadınlar için eşitlik ilkesine dayalı pozitif ayrımcılığı ekledik.
2012’de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık.
2013’te şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli düzenlemeler yaptık.
2014’te Ceza Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle cinsel suçların cezalarını önemli ölçüde artırdık.
2018’de Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı yayımladık, KADES uygulamasını hayata geçirdik.
2022’de kanun düzeyinde yaptığımız değişikliklerle kadına yönelik suçların cezasını artırdık, bu suçlara dönük caydırıcılığı güçlendirdik.
Şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konukevleri ve sosyal hizmet merkezlerinde bulunan şiddetle mücadele irtibat noktaları ile kadına karşı şiddetle mücadeledeki kurumsal kapasitemizi önemli oranda artırdık.
Kadınlara dönük çalışmalarımız aynı hassasiyetle devam edecek.
Kadınlara devlet memuriyetinde görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir.
1917’de yayımlanan Aile Hukuku Kararnamesi, bir başka önemli hamledir.
Ülkemizde kadınlar Batı’dan bile önce, 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Her ne kadar bu hakkın kullanımında, özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkâna sahip olmuşlardır.
Bu güçlü müktesebattan ilhamla, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kadınların her alanda önlerini açmaya, haklarını teslim etmeye çalıştık.
2003’te aile mahkemelerini kurduk.
2004’te kadın-erkek eşitliğini güvence altına aldık.
2007’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nı devreye aldık.
2008’de yaptığımız düzenlemelerle kadınlara doğum, sağlık ve emeklilik gibi konularda yeni haklar tanıdık.
Ülkemiz için bir utanç vesikası olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık.
2010’da anayasamıza kadınlar için eşitlik ilkesine dayalı pozitif ayrımcılığı ekledik.
2012’de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık.
2013’te şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli düzenlemeler yaptık.
2014’te Ceza Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle cinsel suçların cezalarını önemli ölçüde artırdık.
2018’de Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı yayımladık, KADES uygulamasını hayata geçirdik.
2022’de kanun düzeyinde yaptığımız değişikliklerle kadına yönelik suçların cezasını artırdık, bu suçlara dönük caydırıcılığı güçlendirdik.
Şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konukevleri ve sosyal hizmet merkezlerinde bulunan şiddetle mücadele irtibat noktaları ile kadına karşı şiddetle mücadeledeki kurumsal kapasitemizi önemli oranda artırdık.
Kadınlara dönük çalışmalarımız aynı hassasiyetle devam edecek.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Muhalefetin, özellikle ana muhalefetin İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili iddialarının hiçbir temeli bulunmuyor.
6284 sayılı Kanun, şiddetle mücadele konusunda ihtiyaç duyulan her türlü yaptırımı en güçlü şekilde barındırıyor.
Bunun için biz sözleşme değil, kanun yaşatır diyoruz.
6284 sayılı Kanun, şiddetle mücadele konusunda ihtiyaç duyulan her türlü yaptırımı en güçlü şekilde barındırıyor.
Bunun için biz sözleşme değil, kanun yaşatır diyoruz.
Bugün yayımladığımız Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ve İl Koordinasyon Kurullarını kurduk.
Yeni kurullarımızla kadınlara yönelik hizmetlerin daha etkin yürütülmesini amaçlıyoruz.
Yeni ihdas ettiğimiz koordinasyon kurullarımız, tüm kadınlar için hayırlı, uğurlu olsun.
Kadın kooperatiflerini güçlendirerek hanım kardeşlerimizin el emeği göz nuru ürünlerini yerel sektörlerden uluslararası alana taşıyoruz.
Geniş kapsamlı eğitim ve finansman programları ile kadın girişimciliğini destekliyoruz.
Küresel bir sorun olan kadına yönelik şiddeti siyaset üstü bir anlayışla ele alıyor, sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi yürütüyoruz.
Yeni kurullarımızla kadınlara yönelik hizmetlerin daha etkin yürütülmesini amaçlıyoruz.
Yeni ihdas ettiğimiz koordinasyon kurullarımız, tüm kadınlar için hayırlı, uğurlu olsun.
Kadın kooperatiflerini güçlendirerek hanım kardeşlerimizin el emeği göz nuru ürünlerini yerel sektörlerden uluslararası alana taşıyoruz.
Geniş kapsamlı eğitim ve finansman programları ile kadın girişimciliğini destekliyoruz.
Küresel bir sorun olan kadına yönelik şiddeti siyaset üstü bir anlayışla ele alıyor, sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi yürütüyoruz.
Dün Kadıköy Meclis Üyemize yönelik sergilenen küstahlık ve faşizm, 28 Şubat zihniyetinin CHP’de hâlen devam ettiğini bir kez daha göstermiştir.
“Kadınlara had bildirme” edepsizliği bir CHP geleneğidir, CHP’nin genlerine işlemiştir, aradan geçen süreye rağmen hiç değişmemiştir.
Dün tekrar görüldüğü üzere CHP, kadın düşmanı bir partidir.
CHP, kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür.
CHP kadın düşmanlığıyla maruf zihniyetinden ne kadar erken kurtulursa, bünyesindeki rezillikleri ne kadar kısa sürede temizlerse hem ülkemiz hem de kadınlar için büyük bir iyilik yapmış olur.
Aslında grup kürsüsünde kurduğu cümlenin daha buharı tüterken bizzat kendi belediye başkanı tarafından tekzip yiyen bir şahsa ne desek boş.
Lideri olduğu partide sözünün değeri olmayan bir genel başkanın millette itibarının olması zaten mümkün değildir.
Sayın Özel, siyasette kendini geliştirmek yerine belediye başkanlarının yolsuzluklarını aklamaya mesai harcadıkça daha çok yalanlanır, kendini partisinde ve kamuoyunda daha çok gülünç duruma düşürür.
Ülkenin her meselesinde olduğu gibi kadın konusunda da bilindik ezberleri tekrarlayanlara daha fazla sözü israf olarak görüyor; onları hezeyanlarıyla, ayak oyunlarıyla, koltuk kavgalarıyla baş başa bırakıyoruz.
“Kadınlara had bildirme” edepsizliği bir CHP geleneğidir, CHP’nin genlerine işlemiştir, aradan geçen süreye rağmen hiç değişmemiştir.
Dün tekrar görüldüğü üzere CHP, kadın düşmanı bir partidir.
CHP, kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür.
CHP kadın düşmanlığıyla maruf zihniyetinden ne kadar erken kurtulursa, bünyesindeki rezillikleri ne kadar kısa sürede temizlerse hem ülkemiz hem de kadınlar için büyük bir iyilik yapmış olur.
Aslında grup kürsüsünde kurduğu cümlenin daha buharı tüterken bizzat kendi belediye başkanı tarafından tekzip yiyen bir şahsa ne desek boş.
Lideri olduğu partide sözünün değeri olmayan bir genel başkanın millette itibarının olması zaten mümkün değildir.
Sayın Özel, siyasette kendini geliştirmek yerine belediye başkanlarının yolsuzluklarını aklamaya mesai harcadıkça daha çok yalanlanır, kendini partisinde ve kamuoyunda daha çok gülünç duruma düşürür.
Ülkenin her meselesinde olduğu gibi kadın konusunda da bilindik ezberleri tekrarlayanlara daha fazla sözü israf olarak görüyor; onları hezeyanlarıyla, ayak oyunlarıyla, koltuk kavgalarıyla baş başa bırakıyoruz.
Bugün dâr-ı bekâya uğurladığımız, Bereketzâde Camii İmam Hatiplerinden Hafız Kasım Yağcıoğlu Hocamıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
Kıymetli hocamızın ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve yetiştirdiği on binlerce talebesine sabrıcemil niyaz ediyorum.
Kıymetli hocamızın ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve yetiştirdiği on binlerce talebesine sabrıcemil niyaz ediyorum.
Biz “herkes için barış, herkes için istikrar” dedikçe İslam coğrafyasının istikrarsızlığından beslenen güç odakları da boş durmuyor.
Bunun son örneğine komşumuz Suriye’de eski rejim artığı provokatörlerin mezhep kavgası çıkarmayı amaçlayan terör eylemlerinde şahit olduk.
Türkiye olarak Suriye’nin birliğini, dirliğini, toplumsal barışını hedef alan her türlü saldırıyı, terör ve tedhiş eylemini en güçlü biçimde lanetliyoruz.
Cumhurbaşkanı Şara’nın mutedil ve yatıştırıcı olduğu kadar hukuk dışına çıkanların cezalandırılacağına dair kararlı mesajlarını olumlu karşılıyoruz.
8 Aralık’tan beri Sayın Şara, rövanşizm tuzağına düşmeden kucaklayıcı bir politika izlemektedir.
Bunun güçlenerek devam etmesi, Suriye’ye yönelik oyunları bozacaktır.
Suriye’nin on yıllardır hasretini çektiği kalıcı barış ve huzur ortamına bir an önce kavuşmasını samimiyetle arzu ediyoruz.
Arap, Türkmen, Kürt, Dürzi, Nusayri demeden Suriye halkının tamamının basiretli davranarak ülkelerinin parçalanmasını ve istikrarsızlık batağına sürüklenmesini isteyenlere müsaade etmeyeceğine inanıyorum.
Bunun son örneğine komşumuz Suriye’de eski rejim artığı provokatörlerin mezhep kavgası çıkarmayı amaçlayan terör eylemlerinde şahit olduk.
Türkiye olarak Suriye’nin birliğini, dirliğini, toplumsal barışını hedef alan her türlü saldırıyı, terör ve tedhiş eylemini en güçlü biçimde lanetliyoruz.
Cumhurbaşkanı Şara’nın mutedil ve yatıştırıcı olduğu kadar hukuk dışına çıkanların cezalandırılacağına dair kararlı mesajlarını olumlu karşılıyoruz.
8 Aralık’tan beri Sayın Şara, rövanşizm tuzağına düşmeden kucaklayıcı bir politika izlemektedir.
Bunun güçlenerek devam etmesi, Suriye’ye yönelik oyunları bozacaktır.
Suriye’nin on yıllardır hasretini çektiği kalıcı barış ve huzur ortamına bir an önce kavuşmasını samimiyetle arzu ediyoruz.
Arap, Türkmen, Kürt, Dürzi, Nusayri demeden Suriye halkının tamamının basiretli davranarak ülkelerinin parçalanmasını ve istikrarsızlık batağına sürüklenmesini isteyenlere müsaade etmeyeceğine inanıyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Biz ne Irak’ta ne Suriye’de ne Lübnan’da ne de diğer bölge ülkelerinde hiç kimsenin kökeniyle, diniyle, mezhebiyle, inancıyla ilgilenmiyoruz.
Tüm insanları Hazreti Ali Efendimizin buyurduğu üzere “ya dinde kardeşimiz ya da yaratılışta eşitimiz” olarak görüyoruz.
Tüm insanları Hazreti Ali Efendimizin buyurduğu üzere “ya dinde kardeşimiz ya da yaratılışta eşitimiz” olarak görüyoruz.
1 milyon Suriyeli Baas rejimince katledilirken nerede duruyorsak bugün de aynı yerde duruyoruz.
Geçen yıl seçim kazanmak uğruna faşizmin en ilkel hali sergilenirken neyi savunuyorsak bugün de aynı ilkeleri savunuyoruz.
Suriye konusunda kimse bize vicdan dersi veremez.
Varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla masum çocuklar öldürülürken 14 yıl boyunca susanlar bugün çıkıp bize hadsizlik edemez.
Biz hem Suriye’de hem de Gazze’de kardeşlik sınavımızı alnımızın akıyla vermiş bir hükûmetiz.
Türkiye, insani ve ahlaki olarak ne yapılması gerekiyorsa dün olduğu gibi bugün de fazlasıyla yapmaktadır.
Muhalefet en azından böyle muhataralı bir konuda sorumlu davranmalı, fitne ateşine odun taşımaktan artık vazgeçmelidir.
Açık ve net söylüyorum:
Alevi canlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak, iç cephemizi sarsmayı hedef alan bir sabotaj girişimidir.
Hele hele soykırımcı canilerden medet ummak, kelimenin tam anlamıyla mandacılıktır.
Türkiye gibi Suriye de bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış özgür bir devlettir.
Eski kötü günlerin hayalini kuranlar Allah’ın izniyle hüsrana uğrayacaktır.
Geçen yıl seçim kazanmak uğruna faşizmin en ilkel hali sergilenirken neyi savunuyorsak bugün de aynı ilkeleri savunuyoruz.
Suriye konusunda kimse bize vicdan dersi veremez.
Varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla masum çocuklar öldürülürken 14 yıl boyunca susanlar bugün çıkıp bize hadsizlik edemez.
Biz hem Suriye’de hem de Gazze’de kardeşlik sınavımızı alnımızın akıyla vermiş bir hükûmetiz.
Türkiye, insani ve ahlaki olarak ne yapılması gerekiyorsa dün olduğu gibi bugün de fazlasıyla yapmaktadır.
Muhalefet en azından böyle muhataralı bir konuda sorumlu davranmalı, fitne ateşine odun taşımaktan artık vazgeçmelidir.
Açık ve net söylüyorum:
Alevi canlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak, iç cephemizi sarsmayı hedef alan bir sabotaj girişimidir.
Hele hele soykırımcı canilerden medet ummak, kelimenin tam anlamıyla mandacılıktır.
Türkiye gibi Suriye de bağımsızlığını şehit kanlarıyla kazanmış özgür bir devlettir.
Eski kötü günlerin hayalini kuranlar Allah’ın izniyle hüsrana uğrayacaktır.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
2024’te %3,2’lik büyümeyle G20 ülkeleri arasında 4’üncü sıraya yerleştik. Yatırımlar ve ihracatın rüzgârını arkamıza alarak bu yıl daha da güçlü bir büyüme sergileyeceğiz.
Avrupa Birliği’yle ilişkilerimizi ortak çıkarlar temelinde, karşılıklı saygıyı esas alan, tam üyelik hedefine odaklanan bir bakış açısıyla geliştirmek istiyoruz.
Köprüden önceki son çıkışın Türkiye olduğunu kendilerine hatırlatıyoruz.
Son dönemde, özellikle Ukrayna bağlamında yaşanan tartışmaların Birlik üyesi ülkelerde endişeyle karşılandığı görülüyor.
Avrupa Birliği, yakın zamandaki en büyük güvenlik sınamalarından birini yönetmeye çalışıyor.
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin ilk günden itibaren izlediği dengeli, tutarlı ve ilkeli tutumunun kıymeti bugün daha iyi anlaşılıyor.
Avrupalı dostlarımızın yeniden şekillenen dünyada yeni Türkiye’nin rolünü kavramaları, stratejilerini de buna göre belirlemeleri temennimizdir.
Bu anlayış birliği tesis edildikten sonra Türkiye ile Avrupa arasındaki münasebetlerin her alanda hızla serpileceğine inanıyorum.
Köprüden önceki son çıkışın Türkiye olduğunu kendilerine hatırlatıyoruz.
Son dönemde, özellikle Ukrayna bağlamında yaşanan tartışmaların Birlik üyesi ülkelerde endişeyle karşılandığı görülüyor.
Avrupa Birliği, yakın zamandaki en büyük güvenlik sınamalarından birini yönetmeye çalışıyor.
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin ilk günden itibaren izlediği dengeli, tutarlı ve ilkeli tutumunun kıymeti bugün daha iyi anlaşılıyor.
Avrupalı dostlarımızın yeniden şekillenen dünyada yeni Türkiye’nin rolünü kavramaları, stratejilerini de buna göre belirlemeleri temennimizdir.
Bu anlayış birliği tesis edildikten sonra Türkiye ile Avrupa arasındaki münasebetlerin her alanda hızla serpileceğine inanıyorum.
Türkiye kırk yıldır başına bela olan bir musibetten kurtulmaya çalışırken yeni fay hatları oluşturmanın ülke düşmanları dışında kimseye faydası olmaz.
Milletçe iç cephemizde gedik açılmasına eyvallah diyemeyiz.
Yakın çevremizde yıllardır oynanan kirli oyunu Türkiye’de de sahnelemek isteyenlere 14 yıldır olduğu gibi yine fırsat tanımayacağız.
Yeni süreçte komşumuz Suriye’nin toparlanması, toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını koruması, tüm etnik ve mezhebî unsurlarıyla huzura ermesi için elimizden gelen her türlü desteği sunmaya devam edeceğiz.
Ülkemiz toprakları üzerinde ameliyat yapılmasına nasıl izin vermediysek Suriye’de de kadastro mühendisliğine asla rıza göstermeyeceğiz.
Milletçe iç cephemizde gedik açılmasına eyvallah diyemeyiz.
Yakın çevremizde yıllardır oynanan kirli oyunu Türkiye’de de sahnelemek isteyenlere 14 yıldır olduğu gibi yine fırsat tanımayacağız.
Yeni süreçte komşumuz Suriye’nin toparlanması, toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını koruması, tüm etnik ve mezhebî unsurlarıyla huzura ermesi için elimizden gelen her türlü desteği sunmaya devam edeceğiz.
Ülkemiz toprakları üzerinde ameliyat yapılmasına nasıl izin vermediysek Suriye’de de kadastro mühendisliğine asla rıza göstermeyeceğiz.
Dış politikada son haftalarda yaşanan tartışmalar artık hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmeyeceğini göstermiştir.
Daha açık bir ifadeyle, kural ve hukuk temelli olduğu iddia edilen küresel sistem, çöküş evresine girmiştir.
Uluslararası nizama balyozu en sert vuranlar ise sistemin banileridir.
Filistin, Lübnan ve Ukrayna başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde sarsıntının seslerini hepimiz duymaktayız.
Hemen herkes artık geri dönüşü olmayan bir yola girildiğini kabul ve ikrar ediyor.
Biz de tüm stratejilerimizi buna göre şekillendiriyoruz.
Gelecek asrımızın nasıl olacağını belirleyecek yeni mücadele dönemine her açıdan idmanlı girmeyi hedefliyoruz.
Sırtımızdaki yüklerden kurtulmuş, ayağımızdaki prangaları parçalamış bir şekilde yeni dönemi karşılamak niyetindeyiz.
Terörsüz Türkiye hedefimiz tüm unsurlarıyla gerçekleştiğinde 85 milyon olarak küresel rekabette çok büyük bir avantaj elde edeceğiz.
Daha açık bir ifadeyle, kural ve hukuk temelli olduğu iddia edilen küresel sistem, çöküş evresine girmiştir.
Uluslararası nizama balyozu en sert vuranlar ise sistemin banileridir.
Filistin, Lübnan ve Ukrayna başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde sarsıntının seslerini hepimiz duymaktayız.
Hemen herkes artık geri dönüşü olmayan bir yola girildiğini kabul ve ikrar ediyor.
Biz de tüm stratejilerimizi buna göre şekillendiriyoruz.
Gelecek asrımızın nasıl olacağını belirleyecek yeni mücadele dönemine her açıdan idmanlı girmeyi hedefliyoruz.
Sırtımızdaki yüklerden kurtulmuş, ayağımızdaki prangaları parçalamış bir şekilde yeni dönemi karşılamak niyetindeyiz.
Terörsüz Türkiye hedefimiz tüm unsurlarıyla gerçekleştiğinde 85 milyon olarak küresel rekabette çok büyük bir avantaj elde edeceğiz.
Bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde büyük bir trajedinin, son asrın en barbar soykırımlarından birinin mağdurlarını misafir ettik.
Gazze’nin vakur olduğu kadar yüreği yaralı evlatlarını Milletin Evi’nde, bu gazi mekânda ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duydum.
Ramazan-ı Şerif’in kardeşliğimizi perçinleyen ikliminde iftarımızı teşrif eden Filistinli ailelerimize teşekkür ediyorum.
Gazze, Kudüs ve Batı Şeria’daki kardeşlerimizi, dünyanın dört bir yanında izzetiyle hayata tutunan Filistin’in yiğit evlatlarını saygıyla selamlıyorum.
Zulme ve zalime meydan okuyan, şehadet şerbetini vakarla, huşuyla, çehrelerinde açan tebessüm çiçekleriyle yudumlayan tüm şehitlerimizi, Filistin’in yürekli evlatlarını bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyorum. 🇹🇷🇵🇸
Gazze’nin vakur olduğu kadar yüreği yaralı evlatlarını Milletin Evi’nde, bu gazi mekânda ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duydum.
Ramazan-ı Şerif’in kardeşliğimizi perçinleyen ikliminde iftarımızı teşrif eden Filistinli ailelerimize teşekkür ediyorum.
Gazze, Kudüs ve Batı Şeria’daki kardeşlerimizi, dünyanın dört bir yanında izzetiyle hayata tutunan Filistin’in yiğit evlatlarını saygıyla selamlıyorum.
Zulme ve zalime meydan okuyan, şehadet şerbetini vakarla, huşuyla, çehrelerinde açan tebessüm çiçekleriyle yudumlayan tüm şehitlerimizi, Filistin’in yürekli evlatlarını bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyorum. 🇹🇷🇵🇸
Siyonist rejimin 471 gün süren işgal ve soykırım politikası karşısında Gazzeli kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık.
Saldırıların başladığı 7 Ekim’den itibaren akan kanı durdurmak amacıyla tüm imkânlarımızı seferber ettik.
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere yer aldığımız tüm uluslararası platformlarda Filistinli mazlumların sesi olduk.
9 ülkenin daha Filistin’i tanımasına katkı sunduk.
Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma kararı aldık.
Gazze’ye yaklaşık 100 bin ton insani yardım malzemesi ulaştırdık.
İsrail’le olan ticari işlemleri tamamen durdurduk.
Katılımcı sayısı 500 binleri aşan mitinglerle, boykotlarla, farkındalık çalışmalarıyla Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesine omuz verdik.
Gazzeli 1.369 hasta, yaralı ve refakatçinin ülkemizdeki hastanelerde tedavilerine devam etmelerini sağladık.
2 bine yakın Filistinli kardeşimize birçok ilimizde barınma imkânı sunduk.
Siyonist rejime şirin gözükmek için Filistin’in direnişine çamur atanlara, terör örgütü iftirası atanlara, lafa her başladığında amalı, fakatlı cümleler kuranlara rağmen Gazze’nin kahraman evlatlarının daima yanında olduk.
Ezelden ebede uzanan kardeşliğimize kimse engel olamayacaktır.
Filistin’i ve Filistinli kardeşlerimizi bundan sonra da yalnız bırakmayacağız.
Saldırıların başladığı 7 Ekim’den itibaren akan kanı durdurmak amacıyla tüm imkânlarımızı seferber ettik.
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere yer aldığımız tüm uluslararası platformlarda Filistinli mazlumların sesi olduk.
9 ülkenin daha Filistin’i tanımasına katkı sunduk.
Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma kararı aldık.
Gazze’ye yaklaşık 100 bin ton insani yardım malzemesi ulaştırdık.
İsrail’le olan ticari işlemleri tamamen durdurduk.
Katılımcı sayısı 500 binleri aşan mitinglerle, boykotlarla, farkındalık çalışmalarıyla Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesine omuz verdik.
Gazzeli 1.369 hasta, yaralı ve refakatçinin ülkemizdeki hastanelerde tedavilerine devam etmelerini sağladık.
2 bine yakın Filistinli kardeşimize birçok ilimizde barınma imkânı sunduk.
Siyonist rejime şirin gözükmek için Filistin’in direnişine çamur atanlara, terör örgütü iftirası atanlara, lafa her başladığında amalı, fakatlı cümleler kuranlara rağmen Gazze’nin kahraman evlatlarının daima yanında olduk.
Ezelden ebede uzanan kardeşliğimize kimse engel olamayacaktır.
Filistin’i ve Filistinli kardeşlerimizi bundan sonra da yalnız bırakmayacağız.
Son dönemde İslam ülkelerinin Filistin davasını sahiplenme, Filistinlilerin haklarını koruma noktasında ortaya koyduğu güçlü iradeyi memnuniyetle karşılıyoruz.
Gazze’nin geleceğine yönelik Kahire’de toplanan Acil Gazze Zirvesi’nde oluşan planı çok kıymetli buluyoruz.
19 Ocak’ta varılan mutabakatın devam ettirilmesini temenni ediyoruz.
Ancak Netanyahu hükûmetinin ateşkesi baltalama girişimleri ilk günden beri artarak sürmektedir.
Siyonist yayılmacılığı devlet politikası haline getiren mevcut hükûmetin ne yapmaya çalıştığını gayet iyi biliyoruz.
Bölgemizde böl, parçala, yönet taktiğine dayalı yeni planların devreye alınmasına geçit vermeyeceğiz.
Filistinlileri topraklarından sürgün ederek Filistin halkına ikinci bir Nekbe felaketi yaşatmaya dönük projelerin hiçbiri kabul edilemez.
Filistin’in tapusu, Filistinli kardeşlerimizin elindedir.
Filistin, asırlardır olduğu gibi var olmaya yine devam edecektir.
Gazze’nin geleceğine yönelik Kahire’de toplanan Acil Gazze Zirvesi’nde oluşan planı çok kıymetli buluyoruz.
19 Ocak’ta varılan mutabakatın devam ettirilmesini temenni ediyoruz.
Ancak Netanyahu hükûmetinin ateşkesi baltalama girişimleri ilk günden beri artarak sürmektedir.
Siyonist yayılmacılığı devlet politikası haline getiren mevcut hükûmetin ne yapmaya çalıştığını gayet iyi biliyoruz.
Bölgemizde böl, parçala, yönet taktiğine dayalı yeni planların devreye alınmasına geçit vermeyeceğiz.
Filistinlileri topraklarından sürgün ederek Filistin halkına ikinci bir Nekbe felaketi yaşatmaya dönük projelerin hiçbiri kabul edilemez.
Filistin’in tapusu, Filistinli kardeşlerimizin elindedir.
Filistin, asırlardır olduğu gibi var olmaya yine devam edecektir.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Biz Filistin’i daima ruhumuzun ruhu olarak gördük, Filistinli kardeşlerimizi canımızın canı olarak bildik.
Dört asır boyunca aynı çatı altında kader birliği yaptığımız Filistinli kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık.
Dört asır boyunca aynı çatı altında kader birliği yaptığımız Filistinli kardeşlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadık.
Suriye’nin terörden arındırılmasına yönelik her türlü çabayı doğru yönde atılmış bir adım olarak görüyoruz.
Dün varılan mutabakatın eksiksiz uygulanması, Suriye’nin güvenliğine ve huzuruna hizmet edecektir.
Bunun da kazananı, Suriyeli kardeşlerimizin tamamı olacaktır.
Her zaman üzerine basa basa söylüyorum:
Araplar, Türkler, Kürtler olarak kardeşliğimizi yücelttiğimiz ölçüde oyunları bozar, geleceğimizi güvence altına alabiliriz.
Birbirimizin elini tutmaktan, birbirimize sıkıca kenetlenmekten, birbirimizin hassasiyetlerine saygı göstermekten başka kurtuluş yolunun olmadığını aklımızdan çıkarmamalıyız.
Dün varılan mutabakatın eksiksiz uygulanması, Suriye’nin güvenliğine ve huzuruna hizmet edecektir.
Bunun da kazananı, Suriyeli kardeşlerimizin tamamı olacaktır.
Her zaman üzerine basa basa söylüyorum:
Araplar, Türkler, Kürtler olarak kardeşliğimizi yücelttiğimiz ölçüde oyunları bozar, geleceğimizi güvence altına alabiliriz.
Birbirimizin elini tutmaktan, birbirimize sıkıca kenetlenmekten, birbirimizin hassasiyetlerine saygı göstermekten başka kurtuluş yolunun olmadığını aklımızdan çıkarmamalıyız.