This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Devrimden bu yana 133 bin Suriyeli misafirimiz gönüllü ve onurlu bir şekilde doğdukları topraklara geri döndü.
Bugüne kadar Suriye’ye güvenli bir şekilde dönen kardeşlerimizin sayısı ise 873 bini buldu.
Suriye’de düzen ve istikrar güçlendikçe inşallah bu sayı daha da artacak.
Bugüne kadar Suriye’ye güvenli bir şekilde dönen kardeşlerimizin sayısı ise 873 bini buldu.
Suriye’de düzen ve istikrar güçlendikçe inşallah bu sayı daha da artacak.
Son 8-10 yılda, bugün terörsüz Türkiye diye tarif ettiğimiz hedefimize giden yoldaki pek çok engeli temizledik.
Bir dönem teröristlerin cirit attığı yaylalarda artık güven ortamı hâkim. Irak ve Suriye’deki harekâtlarımızla da terör unsurlarını hudutlarımızdan uzaklaştırdık.
Başta sınır ötesi operasyonlar olmak üzere terörle mücadele irademiz çok sık eleştirildi, hatta sabote edilmek istendi.
Ama biz asla yılgınlık göstermedik, karamsarlığa kapılmadık, hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerledik.
Bugün terörsüz Türkiye hedefini tüm boyutlarıyla gerçekleştirme noktasında daha güçlü, daha kararlı, daha avantajlı bir konumdayız.
40 yıldır milletimizin kanını, canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız.
Milletine karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir siyasetçinin böyle bir fırsata sırtını dönmesi düşünülemez.
Avantajımızı 85 milyonun tamamının hayrına olacak bir sonucun çıkması için en iyi şekilde değerlendirmekle mükellefiz.
Türkiye için en doğrusunu, en isabetlisini yapmanın derdindeyiz.
Bir dönem teröristlerin cirit attığı yaylalarda artık güven ortamı hâkim. Irak ve Suriye’deki harekâtlarımızla da terör unsurlarını hudutlarımızdan uzaklaştırdık.
Başta sınır ötesi operasyonlar olmak üzere terörle mücadele irademiz çok sık eleştirildi, hatta sabote edilmek istendi.
Ama biz asla yılgınlık göstermedik, karamsarlığa kapılmadık, hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerledik.
Bugün terörsüz Türkiye hedefini tüm boyutlarıyla gerçekleştirme noktasında daha güçlü, daha kararlı, daha avantajlı bir konumdayız.
40 yıldır milletimizin kanını, canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız.
Milletine karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir siyasetçinin böyle bir fırsata sırtını dönmesi düşünülemez.
Avantajımızı 85 milyonun tamamının hayrına olacak bir sonucun çıkması için en iyi şekilde değerlendirmekle mükellefiz.
Türkiye için en doğrusunu, en isabetlisini yapmanın derdindeyiz.
Sultan Alparslan’ın ve Selahaddin Eyyubi’nin torunları olarak el ele, gönül gönüle verecek; siyonistlerin bölgemizde yeni ameliyatlar yapmasına Allah’ın izniyle müsaade etmeyeceğiz.
Bölgemizin ve dünyanın tarihî bir yeniden yapılanma sürecinde olduğu bir dönemde Türkiye olarak bizim çok dikkatli davranmamız gerekiyor.
Soykırım şebekesinin yeni haritalarla bölgemizi bölme niyetlerini ilan ettiği günlerde bizim de politikalarımızı buna göre belirlememiz icap ediyor.
Bir asır önce oynanan oyunun tekrarına izin verirsek ne atalarımız ne de gelecek nesiller bizi affeder.
Bizim amacımız; hiçbir güvenlik görevlimizin, hiçbir evladımızın burnunun dahi kanamayacağı kalıcı bir güven iklimini içeride ve dışarıda tesis etmektir.
Gayemiz; Türkiye Yüzyılı’nı bölgemizde barışın, kardeşliğin, dayanışmanın yüzyılı haline getirmektir.
Bölgemizin ve dünyanın tarihî bir yeniden yapılanma sürecinde olduğu bir dönemde Türkiye olarak bizim çok dikkatli davranmamız gerekiyor.
Soykırım şebekesinin yeni haritalarla bölgemizi bölme niyetlerini ilan ettiği günlerde bizim de politikalarımızı buna göre belirlememiz icap ediyor.
Bir asır önce oynanan oyunun tekrarına izin verirsek ne atalarımız ne de gelecek nesiller bizi affeder.
Bizim amacımız; hiçbir güvenlik görevlimizin, hiçbir evladımızın burnunun dahi kanamayacağı kalıcı bir güven iklimini içeride ve dışarıda tesis etmektir.
Gayemiz; Türkiye Yüzyılı’nı bölgemizde barışın, kardeşliğin, dayanışmanın yüzyılı haline getirmektir.
Ramazan-ı Şerif’in kalplerimizi ferahlatan manevi ikliminde iftar soframızı teşrif eden her bir esnaf ve sanatkârımıza teşekkür ediyorum.
Ülkemizin dört bir yanındaki 2 milyon 250 bini aşkın esnaf ve sanatkârımızın tamamına selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Ülkemizin dört bir yanındaki 2 milyon 250 bini aşkın esnaf ve sanatkârımızın tamamına selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Hazineden %50 sübvansiyonlu esnaf ve sanatkâr kredi limitini 750 bin liradan 1 milyon liraya yükseltiyoruz.
İş yeri edinme ve ticari araç edinme esnaf kredi limitini de 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya çıkartıyoruz.
Ticari araç edinme kredisini sıfır araç yanında 0-5 yaş araçları da kredi için dâhil ediyoruz.
TESKOMB kefaletiyle Halkbank’ın esnaf ve sanatkârlarımız için sunduğu finansman maliyetini %29’dan %25’e düşürüyoruz.
Böylelikle esnaf ve sanatkârlarımızın önemli beklentilerinden birini daha karşılamış oluyoruz.
Hayırlı, uğurlu olsun.
İş yeri edinme ve ticari araç edinme esnaf kredi limitini de 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya çıkartıyoruz.
Ticari araç edinme kredisini sıfır araç yanında 0-5 yaş araçları da kredi için dâhil ediyoruz.
TESKOMB kefaletiyle Halkbank’ın esnaf ve sanatkârlarımız için sunduğu finansman maliyetini %29’dan %25’e düşürüyoruz.
Böylelikle esnaf ve sanatkârlarımızın önemli beklentilerinden birini daha karşılamış oluyoruz.
Hayırlı, uğurlu olsun.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Etiket oyunlarıyla, hiçbir makul gerekçesi olmayan fahiş fiyat artışlarıyla vatandaşın cebindeki paraya el uzatan tamahkârlara Ahi kültürüyle yetişmiş esnaf kardeşlerimin meydanı terk etmemesi gerekiyor.
Koronavirüs salgını döneminde muhalefetin Türkiye ekonomisine kontak kapattırmak için sabah akşam üzerimize geldiği günlerde biz böyle yanlış bir yola asla girmedik.
Salgın döneminde esnaf ve sanatkârlarımıza toplam 9 milyar lira tutarında hibe desteği sağladık.
Ticaret erbabımızın kredi taksitlerini erteledik, kooperatiflere olan gecikmiş borçlarını ise yapılandırdık.
Mali sicil affı uygulamasıyla ticaret erbabımızın elini rahatlattık.
Son yıllarda ülke olarak bir diğer imtihanımız 6 Şubat depremleriydi.
6 Şubat depremlerinde işleri ve iş yerleri zarar gören 27 binin üzerindeki esnafımıza 6,7 milyar liradan fazla faiz indirimli kredi kullandırdık.
Kooperatifler aracılığıyla depremzede esnafımızın yanında olduk.
Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı kapsamında bugüne kadar 773 kooperatifimizin 826 projesine toplam 111 milyon lira tutarında hibe desteği sağlama kararı aldık.
Destek limitlerimizin artırılması için yoğun şekilde çalışıyoruz.
Salgın döneminde esnaf ve sanatkârlarımıza toplam 9 milyar lira tutarında hibe desteği sağladık.
Ticaret erbabımızın kredi taksitlerini erteledik, kooperatiflere olan gecikmiş borçlarını ise yapılandırdık.
Mali sicil affı uygulamasıyla ticaret erbabımızın elini rahatlattık.
Son yıllarda ülke olarak bir diğer imtihanımız 6 Şubat depremleriydi.
6 Şubat depremlerinde işleri ve iş yerleri zarar gören 27 binin üzerindeki esnafımıza 6,7 milyar liradan fazla faiz indirimli kredi kullandırdık.
Kooperatifler aracılığıyla depremzede esnafımızın yanında olduk.
Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı kapsamında bugüne kadar 773 kooperatifimizin 826 projesine toplam 111 milyon lira tutarında hibe desteği sağlama kararı aldık.
Destek limitlerimizin artırılması için yoğun şekilde çalışıyoruz.
Dün akşam Konya’da sahipsiz köpeklerin saldırısı sonucu vefat eden 2 yaşındaki Rana evladımıza Allah’tan rahmet diliyor; kederli ailesine, özellikle acılı annesine, babasına Rabb’imden sabır niyaz ediyorum.
Böyle bir vahşetin 2025 Türkiye’sinde yaşanmasının hiçbir izahı olamaz.
Muhalefetin ve çeteleşmiş kimi yapıların tüm engellemelerine rağmen başıboş köpek sorununu çözmek amacıyla Ağustos ayında çıkardığımız yasanın uygulanmasını temin için kararlı adımlar atıyoruz.
Ancak tedbir alınmadıkça büyüyen bu sorunun çözümü noktasında muhalif-iktidar fark etmeksizin tüm yerel yönetimlerin el birliği içinde çalışması gerekiyor.
Maalesef muhalefet cenahında yasaya karşı direnç hâlen devam ediyor.
İnşallah bunun da üstesinden gelecek, anaların öpüp koklamaya doyamadığı ciğerparelerinin sahipsiz köpekler tarafından katledilmesinin önüne geçmek için ne gerekiyorsa yapılmasını temin edeceğiz.
Hepimizin yüreğini dağlayan dünkü olayla ilgili başsavcılığımız soruşturma başlatmış, ayrıca mülkiye müfettişlerimiz görevlendirilmiştir.
Rana yavrumuza bir kez daha yüce Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.
Böyle bir vahşetin 2025 Türkiye’sinde yaşanmasının hiçbir izahı olamaz.
Muhalefetin ve çeteleşmiş kimi yapıların tüm engellemelerine rağmen başıboş köpek sorununu çözmek amacıyla Ağustos ayında çıkardığımız yasanın uygulanmasını temin için kararlı adımlar atıyoruz.
Ancak tedbir alınmadıkça büyüyen bu sorunun çözümü noktasında muhalif-iktidar fark etmeksizin tüm yerel yönetimlerin el birliği içinde çalışması gerekiyor.
Maalesef muhalefet cenahında yasaya karşı direnç hâlen devam ediyor.
İnşallah bunun da üstesinden gelecek, anaların öpüp koklamaya doyamadığı ciğerparelerinin sahipsiz köpekler tarafından katledilmesinin önüne geçmek için ne gerekiyorsa yapılmasını temin edeceğiz.
Hepimizin yüreğini dağlayan dünkü olayla ilgili başsavcılığımız soruşturma başlatmış, ayrıca mülkiye müfettişlerimiz görevlendirilmiştir.
Rana yavrumuza bir kez daha yüce Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.
Bugün iftarımızı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlenen #KadınlarlaYükselenTürkiye Programı’nda bir araya geldiğimiz hanım kardeşlerimle yaptık.
Katılımlarıyla iftar soframızı şereflendiren hanımefendilere şükranlarımı sunuyorum.
Katılımlarıyla iftar soframızı şereflendiren hanımefendilere şükranlarımı sunuyorum.
Ülkemizin ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum.
Kadınları her alanda destekleyip teşvik etmeyi, kadınların yanında olmayı bundan sonra da çok güçlü bir şekilde sürdüreceğiz. #KadınlarlaYükselenTürkiye
Kadınları her alanda destekleyip teşvik etmeyi, kadınların yanında olmayı bundan sonra da çok güçlü bir şekilde sürdüreceğiz. #KadınlarlaYükselenTürkiye
Batı’da kadın hakları gündemde bile yokken bizde 1843 yılından itibaren kadınlar resmî olarak çalışma hayatında yer almaya başlamıştır.
Kadınlara devlet memuriyetinde görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir.
1917’de yayımlanan Aile Hukuku Kararnamesi, bir başka önemli hamledir.
Ülkemizde kadınlar Batı’dan bile önce, 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Her ne kadar bu hakkın kullanımında, özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkâna sahip olmuşlardır.
Bu güçlü müktesebattan ilhamla, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kadınların her alanda önlerini açmaya, haklarını teslim etmeye çalıştık.
2003’te aile mahkemelerini kurduk.
2004’te kadın-erkek eşitliğini güvence altına aldık.
2007’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nı devreye aldık.
2008’de yaptığımız düzenlemelerle kadınlara doğum, sağlık ve emeklilik gibi konularda yeni haklar tanıdık.
Ülkemiz için bir utanç vesikası olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık.
2010’da anayasamıza kadınlar için eşitlik ilkesine dayalı pozitif ayrımcılığı ekledik.
2012’de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık.
2013’te şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli düzenlemeler yaptık.
2014’te Ceza Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle cinsel suçların cezalarını önemli ölçüde artırdık.
2018’de Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı yayımladık, KADES uygulamasını hayata geçirdik.
2022’de kanun düzeyinde yaptığımız değişikliklerle kadına yönelik suçların cezasını artırdık, bu suçlara dönük caydırıcılığı güçlendirdik.
Şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konukevleri ve sosyal hizmet merkezlerinde bulunan şiddetle mücadele irtibat noktaları ile kadına karşı şiddetle mücadeledeki kurumsal kapasitemizi önemli oranda artırdık.
Kadınlara dönük çalışmalarımız aynı hassasiyetle devam edecek.
Kadınlara devlet memuriyetinde görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir.
1917’de yayımlanan Aile Hukuku Kararnamesi, bir başka önemli hamledir.
Ülkemizde kadınlar Batı’dan bile önce, 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Her ne kadar bu hakkın kullanımında, özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkâna sahip olmuşlardır.
Bu güçlü müktesebattan ilhamla, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kadınların her alanda önlerini açmaya, haklarını teslim etmeye çalıştık.
2003’te aile mahkemelerini kurduk.
2004’te kadın-erkek eşitliğini güvence altına aldık.
2007’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nı devreye aldık.
2008’de yaptığımız düzenlemelerle kadınlara doğum, sağlık ve emeklilik gibi konularda yeni haklar tanıdık.
Ülkemiz için bir utanç vesikası olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık.
2010’da anayasamıza kadınlar için eşitlik ilkesine dayalı pozitif ayrımcılığı ekledik.
2012’de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık.
2013’te şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli düzenlemeler yaptık.
2014’te Ceza Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle cinsel suçların cezalarını önemli ölçüde artırdık.
2018’de Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı yayımladık, KADES uygulamasını hayata geçirdik.
2022’de kanun düzeyinde yaptığımız değişikliklerle kadına yönelik suçların cezasını artırdık, bu suçlara dönük caydırıcılığı güçlendirdik.
Şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konukevleri ve sosyal hizmet merkezlerinde bulunan şiddetle mücadele irtibat noktaları ile kadına karşı şiddetle mücadeledeki kurumsal kapasitemizi önemli oranda artırdık.
Kadınlara dönük çalışmalarımız aynı hassasiyetle devam edecek.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Muhalefetin, özellikle ana muhalefetin İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili iddialarının hiçbir temeli bulunmuyor.
6284 sayılı Kanun, şiddetle mücadele konusunda ihtiyaç duyulan her türlü yaptırımı en güçlü şekilde barındırıyor.
Bunun için biz sözleşme değil, kanun yaşatır diyoruz.
6284 sayılı Kanun, şiddetle mücadele konusunda ihtiyaç duyulan her türlü yaptırımı en güçlü şekilde barındırıyor.
Bunun için biz sözleşme değil, kanun yaşatır diyoruz.
Bugün yayımladığımız Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Kadının Güçlenmesi Koordinasyon Kurulu ve İl Koordinasyon Kurullarını kurduk.
Yeni kurullarımızla kadınlara yönelik hizmetlerin daha etkin yürütülmesini amaçlıyoruz.
Yeni ihdas ettiğimiz koordinasyon kurullarımız, tüm kadınlar için hayırlı, uğurlu olsun.
Kadın kooperatiflerini güçlendirerek hanım kardeşlerimizin el emeği göz nuru ürünlerini yerel sektörlerden uluslararası alana taşıyoruz.
Geniş kapsamlı eğitim ve finansman programları ile kadın girişimciliğini destekliyoruz.
Küresel bir sorun olan kadına yönelik şiddeti siyaset üstü bir anlayışla ele alıyor, sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi yürütüyoruz.
Yeni kurullarımızla kadınlara yönelik hizmetlerin daha etkin yürütülmesini amaçlıyoruz.
Yeni ihdas ettiğimiz koordinasyon kurullarımız, tüm kadınlar için hayırlı, uğurlu olsun.
Kadın kooperatiflerini güçlendirerek hanım kardeşlerimizin el emeği göz nuru ürünlerini yerel sektörlerden uluslararası alana taşıyoruz.
Geniş kapsamlı eğitim ve finansman programları ile kadın girişimciliğini destekliyoruz.
Küresel bir sorun olan kadına yönelik şiddeti siyaset üstü bir anlayışla ele alıyor, sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi yürütüyoruz.
Dün Kadıköy Meclis Üyemize yönelik sergilenen küstahlık ve faşizm, 28 Şubat zihniyetinin CHP’de hâlen devam ettiğini bir kez daha göstermiştir.
“Kadınlara had bildirme” edepsizliği bir CHP geleneğidir, CHP’nin genlerine işlemiştir, aradan geçen süreye rağmen hiç değişmemiştir.
Dün tekrar görüldüğü üzere CHP, kadın düşmanı bir partidir.
CHP, kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür.
CHP kadın düşmanlığıyla maruf zihniyetinden ne kadar erken kurtulursa, bünyesindeki rezillikleri ne kadar kısa sürede temizlerse hem ülkemiz hem de kadınlar için büyük bir iyilik yapmış olur.
Aslında grup kürsüsünde kurduğu cümlenin daha buharı tüterken bizzat kendi belediye başkanı tarafından tekzip yiyen bir şahsa ne desek boş.
Lideri olduğu partide sözünün değeri olmayan bir genel başkanın millette itibarının olması zaten mümkün değildir.
Sayın Özel, siyasette kendini geliştirmek yerine belediye başkanlarının yolsuzluklarını aklamaya mesai harcadıkça daha çok yalanlanır, kendini partisinde ve kamuoyunda daha çok gülünç duruma düşürür.
Ülkenin her meselesinde olduğu gibi kadın konusunda da bilindik ezberleri tekrarlayanlara daha fazla sözü israf olarak görüyor; onları hezeyanlarıyla, ayak oyunlarıyla, koltuk kavgalarıyla baş başa bırakıyoruz.
“Kadınlara had bildirme” edepsizliği bir CHP geleneğidir, CHP’nin genlerine işlemiştir, aradan geçen süreye rağmen hiç değişmemiştir.
Dün tekrar görüldüğü üzere CHP, kadın düşmanı bir partidir.
CHP, kadınların fikirlerini özgürce ifade etmesine tahammülü olmayan baskıcı, nobran, faşist bir siyasi teşekküldür.
CHP kadın düşmanlığıyla maruf zihniyetinden ne kadar erken kurtulursa, bünyesindeki rezillikleri ne kadar kısa sürede temizlerse hem ülkemiz hem de kadınlar için büyük bir iyilik yapmış olur.
Aslında grup kürsüsünde kurduğu cümlenin daha buharı tüterken bizzat kendi belediye başkanı tarafından tekzip yiyen bir şahsa ne desek boş.
Lideri olduğu partide sözünün değeri olmayan bir genel başkanın millette itibarının olması zaten mümkün değildir.
Sayın Özel, siyasette kendini geliştirmek yerine belediye başkanlarının yolsuzluklarını aklamaya mesai harcadıkça daha çok yalanlanır, kendini partisinde ve kamuoyunda daha çok gülünç duruma düşürür.
Ülkenin her meselesinde olduğu gibi kadın konusunda da bilindik ezberleri tekrarlayanlara daha fazla sözü israf olarak görüyor; onları hezeyanlarıyla, ayak oyunlarıyla, koltuk kavgalarıyla baş başa bırakıyoruz.