28 Şubat mezaliminin başta demokrasimiz olmak üzere Türkiye’nin sosyal ve siyasi hayatında açtığı derin yaralar hâlen tam olarak iyileşmedi.
“Abartıyorsunuz” diyen vicdan yoksunlarına sadece buz dağının görünen kısmı olan şu sayılara iyi bakmasını tavsiye ediyorum:
28 Şubat döneminde kılık kıyafeti veya fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçiren öğretmen sayısı 33 bin 500 civarındadır.
Bunlardan 11 bininden fazlası ceza aldı, binlercesi istifa ettirildi.
Diğer kurumlarda çalışan binlerce kamu görevlisi aynı şekilde tahkikata uğradı, sürgün edildi, istifaya zorlandı veya işinden atıldı.
Emniyet birimleri suçlular yerine İstanbul’un göbeğinde sarıklı, sakallı, cübbeli, çarşaflı vatandaşlarımızı kovalıyordu.
Üniversite kapılarına kurulan, adına ikna odası dedikleri psikolojik işkence odalarını…
İmam hatiplilerin üniversiteye gitmesini engellemek için devreye sokulan katsayı uygulamasını…
Bugün bile sanayi sektörümüze bedel ödeten meslek liselerine yönelik adaletsizlikleri…
İmam hatiplerin ortaokul kısmını kapatmak için getirilen 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasını…
Ve daha saymaya kalksak saatler sürecek zulümleri, zorbalıkları, baskı ve yasakları bu ülke yaşadı, gördü, çok acı biçimde tecrübe etti.
28 Şubat sadece hak ve özgürlüklerde değil, ekonomide de çok büyük bir yıkıma sebep olmuştur.
28 Şubat postmodern darbesinin ülkemiz ekonomisine maliyeti 380 milyar dolardır.
Gazete manşetleri ve televizyon ekranları üzerinden “irtica geliyor” furyasına benzin dökenlerin hepsi 28 Şubat müdahalesinden ekonomik olarak büyük kazançlar sağlamıştır.
Vesayete verdikleri desteğin karşılığını ucuz kredi, teşvik, iltimas, imtiyaz olarak ziyadesiyle almışlardır.
O karanlık günler gündeme her geldiğinde CHP’li siyasetçilerin “bitmedi şu mağduriyetiniz” diyecek kadar küstahlaştığı 28 Şubat’ın ülkemize zararları, özetin özeti mahiyetinde işte budur…
“Abartıyorsunuz” diyen vicdan yoksunlarına sadece buz dağının görünen kısmı olan şu sayılara iyi bakmasını tavsiye ediyorum:
28 Şubat döneminde kılık kıyafeti veya fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçiren öğretmen sayısı 33 bin 500 civarındadır.
Bunlardan 11 bininden fazlası ceza aldı, binlercesi istifa ettirildi.
Diğer kurumlarda çalışan binlerce kamu görevlisi aynı şekilde tahkikata uğradı, sürgün edildi, istifaya zorlandı veya işinden atıldı.
Emniyet birimleri suçlular yerine İstanbul’un göbeğinde sarıklı, sakallı, cübbeli, çarşaflı vatandaşlarımızı kovalıyordu.
Üniversite kapılarına kurulan, adına ikna odası dedikleri psikolojik işkence odalarını…
İmam hatiplilerin üniversiteye gitmesini engellemek için devreye sokulan katsayı uygulamasını…
Bugün bile sanayi sektörümüze bedel ödeten meslek liselerine yönelik adaletsizlikleri…
İmam hatiplerin ortaokul kısmını kapatmak için getirilen 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasını…
Ve daha saymaya kalksak saatler sürecek zulümleri, zorbalıkları, baskı ve yasakları bu ülke yaşadı, gördü, çok acı biçimde tecrübe etti.
28 Şubat sadece hak ve özgürlüklerde değil, ekonomide de çok büyük bir yıkıma sebep olmuştur.
28 Şubat postmodern darbesinin ülkemiz ekonomisine maliyeti 380 milyar dolardır.
Gazete manşetleri ve televizyon ekranları üzerinden “irtica geliyor” furyasına benzin dökenlerin hepsi 28 Şubat müdahalesinden ekonomik olarak büyük kazançlar sağlamıştır.
Vesayete verdikleri desteğin karşılığını ucuz kredi, teşvik, iltimas, imtiyaz olarak ziyadesiyle almışlardır.
O karanlık günler gündeme her geldiğinde CHP’li siyasetçilerin “bitmedi şu mağduriyetiniz” diyecek kadar küstahlaştığı 28 Şubat’ın ülkemize zararları, özetin özeti mahiyetinde işte budur…
Demokrasimize zarar veren, ekonomimize zarar veren, adalet değil imtiyaz peşinde koşan girişimlere eyvallah etmeyiz.
1960’tan beri CHP zihniyetine iktidar yolu açmak için neredeyse her 10 yılda bir işletilen darbe mekaniğini tamamen kırıp atmakta kararlıyız.
Evlatlarımızı oligarşinin hiçbir biçiminin olmadığı, medyanın siyaseti dizayn aracı olarak kullanılmadığı, temel hak ve hürriyetlerin serbestçe yaşandığı; demokrasisi güçlü, pasaportu itibarlı, sözünün ağırlığı olan bir Türkiye’yle mutlaka ama mutlaka buluşturacağız.
Biz buna ötekisiz Türkiye diyoruz.
Kimsenin kendini öteki olarak hissetmediği kuşatıcı ve kucaklayıcı bir iklimi ülkemizde tesis ve tahkim etmek, milletimize karşı asli görevimizdir.
Son 22 yılda, demokrasi ve özgürlük hamleleriyle 28 Şubat döneminin ayrımcı, ötekileştirici, baskıcı uygulamalarına son verdik.
Bırakın kamuoyunda rahatça konuşulmasını, neredeyse düşünülmesi dahi yasak olan birçok meseleyi çözüme kavuşturduk.
İnancı, meşrebi, hayat tarzı ve kökeni ne olursa olsun 85 milyonun tüm mensuplarını devletin birinci sınıf vatandaşı haline getirdik.
Anayasa değişiklikleri, yargı reformları ve diğer hukuki düzenlemelerle siyaset kurumuna vesayet karşısında otonom bir alan kazandırdık.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle de sivil siyasetin bu özerk alanını alabildiğine genişlettik.
Önümüzdeki dönemde AK Parti’mizin 8’inci Olağan Büyük Kongresi’nde kamuoyuyla paylaştığımız kapsamlı reformları peyderpey hayata geçireceğiz.
1960’tan beri CHP zihniyetine iktidar yolu açmak için neredeyse her 10 yılda bir işletilen darbe mekaniğini tamamen kırıp atmakta kararlıyız.
Evlatlarımızı oligarşinin hiçbir biçiminin olmadığı, medyanın siyaseti dizayn aracı olarak kullanılmadığı, temel hak ve hürriyetlerin serbestçe yaşandığı; demokrasisi güçlü, pasaportu itibarlı, sözünün ağırlığı olan bir Türkiye’yle mutlaka ama mutlaka buluşturacağız.
Biz buna ötekisiz Türkiye diyoruz.
Kimsenin kendini öteki olarak hissetmediği kuşatıcı ve kucaklayıcı bir iklimi ülkemizde tesis ve tahkim etmek, milletimize karşı asli görevimizdir.
Son 22 yılda, demokrasi ve özgürlük hamleleriyle 28 Şubat döneminin ayrımcı, ötekileştirici, baskıcı uygulamalarına son verdik.
Bırakın kamuoyunda rahatça konuşulmasını, neredeyse düşünülmesi dahi yasak olan birçok meseleyi çözüme kavuşturduk.
İnancı, meşrebi, hayat tarzı ve kökeni ne olursa olsun 85 milyonun tüm mensuplarını devletin birinci sınıf vatandaşı haline getirdik.
Anayasa değişiklikleri, yargı reformları ve diğer hukuki düzenlemelerle siyaset kurumuna vesayet karşısında otonom bir alan kazandırdık.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle de sivil siyasetin bu özerk alanını alabildiğine genişlettik.
Önümüzdeki dönemde AK Parti’mizin 8’inci Olağan Büyük Kongresi’nde kamuoyuyla paylaştığımız kapsamlı reformları peyderpey hayata geçireceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Cumhur İttifakı ortağımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin cesur inisiyatifiyle başlayan, bizim kararlı tutumumuzla ilerletilen terörsüz Türkiye çabalarında dün itibarıyla artık yeni bir safhaya geçilmiştir.
25-30 sene önce tek görevleri vesayet güçlerine sözcülük yapmak olanlar şimdi de sabahtan akşama CHP’nin yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlüklerini, belediyeleri bir sarmaşık misali saran yağmacılığını aklamakla meşguller.
Sayfasını, hesabını, köşesini ve kalemini ücreti mukabil kullanan gazeteci kılıklı kalemşorlar dün olduğu gibi bugün de varlar.
Gazetecilik kurallarıymış, meslek ahlakıymış, dürüst davranmakmış…
Bunların hiçbiri umurlarında değil.
Eskiden de hakikatin ve millî iradenin karşısındaydılar şimdi de...
Eskiden de belli merkezlere payandalık yapıyorlardı bugün de parayı verenin düdüğünü öttürüyorlar.
Devir değişti fakat CHP iltisaklı basın kuruluşlarının misyonu ve zihniyeti değişmedi.
Hatta üzülerek söylüyorum; üslup, seviye, kalite ve yayın çizgisi açısından malum medya daha da trolleşti.
Ama ne yapsalar boş, ne yapsalar beyhude…
Bu ülkenin asli ve tek sahibinin tüm kesimleriyle millet olduğunu er ya da geç kabullenecekler.
Eninde sonunda 85 milyonun bütün fertlerinin eşit olduğu, eşit muamele gördüğü yeni Türkiye gerçeğiyle yaşamayı öğrenecekler.
Sayfasını, hesabını, köşesini ve kalemini ücreti mukabil kullanan gazeteci kılıklı kalemşorlar dün olduğu gibi bugün de varlar.
Gazetecilik kurallarıymış, meslek ahlakıymış, dürüst davranmakmış…
Bunların hiçbiri umurlarında değil.
Eskiden de hakikatin ve millî iradenin karşısındaydılar şimdi de...
Eskiden de belli merkezlere payandalık yapıyorlardı bugün de parayı verenin düdüğünü öttürüyorlar.
Devir değişti fakat CHP iltisaklı basın kuruluşlarının misyonu ve zihniyeti değişmedi.
Hatta üzülerek söylüyorum; üslup, seviye, kalite ve yayın çizgisi açısından malum medya daha da trolleşti.
Ama ne yapsalar boş, ne yapsalar beyhude…
Bu ülkenin asli ve tek sahibinin tüm kesimleriyle millet olduğunu er ya da geç kabullenecekler.
Eninde sonunda 85 milyonun bütün fertlerinin eşit olduğu, eşit muamele gördüğü yeni Türkiye gerçeğiyle yaşamayı öğrenecekler.
Her ramazanda olduğu gibi bu yıl da ilk iftarımızı şehit yakınlarımızla birlikte yaptık. Soframızı şereflendirdiği için her bir ailemize teşekkür ediyorum.
Milletimizin bize emaneti olan, 81 vilayetimizin tamamındaki şehit yakınlarımızı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Milletimizin bize emaneti olan, 81 vilayetimizin tamamındaki şehit yakınlarımızı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Hangi adımı atıyorsak Türkiye’nin ve Türk milletinin istikbali için atıyoruz.
Milletimden, bilhassa da şehit yakınları ve gazilerimizden son dönemde yaşanan gelişmeleri bu perspektiften değerlendirmelerini istiyorum.
Biz ne yapıyorsak ülkemizin kalkınması için; ekonomik, siyasi ve sosyal olarak ilerlemesine engel olan zincirlerinden kurtulması için yapıyoruz.
Ülkemize 40 yıldır ağır insani ve ekonomik maliyeti olan bir sorunu suhuletle çözme imkânını görmezden gelmek, yok saymak veya bir avuç fanatiğin güdümünde kalmak Türkiye gibi bir ülkeye asla yakışmaz.
Şundan hiç kimsenin şüphesi ve endişesi olmasın:
Türkiye, sınırları içinde ve dışında terörle mücadele konusunda sadece bölgemizin değil, dünyanın en güçlü, kabiliyetli ve dirayetli ülkesidir.
Şayet verilen sözler tutulmaz, süreç bir şekilde oyalama, savsaklama, göz boyama, isim değiştirip bildiğini okuma gibi Şark kurnazlıklarına evrilmeye çalışılırsa günah bizden gider.
Hâlen devam eden operasyonlarımızı gerekiyorsa taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadan son teröristi bertaraf edene kadar sürdürürüz.
Biz bu bölgenin hancısıyız, terör örgütlerini destekleyen emperyalist güçler ise yolcusudur.
Biz binlerce yıldır buradayız, inşallah ilanihaye burada olacağız.
Yarın terör örgütlerini destekleyen güçler çıkarları değiştiğinde bölgeden çekildiği zaman baş başa kalacağımızı kimse unutmasın.
Milletimden, bilhassa da şehit yakınları ve gazilerimizden son dönemde yaşanan gelişmeleri bu perspektiften değerlendirmelerini istiyorum.
Biz ne yapıyorsak ülkemizin kalkınması için; ekonomik, siyasi ve sosyal olarak ilerlemesine engel olan zincirlerinden kurtulması için yapıyoruz.
Ülkemize 40 yıldır ağır insani ve ekonomik maliyeti olan bir sorunu suhuletle çözme imkânını görmezden gelmek, yok saymak veya bir avuç fanatiğin güdümünde kalmak Türkiye gibi bir ülkeye asla yakışmaz.
Şundan hiç kimsenin şüphesi ve endişesi olmasın:
Türkiye, sınırları içinde ve dışında terörle mücadele konusunda sadece bölgemizin değil, dünyanın en güçlü, kabiliyetli ve dirayetli ülkesidir.
Şayet verilen sözler tutulmaz, süreç bir şekilde oyalama, savsaklama, göz boyama, isim değiştirip bildiğini okuma gibi Şark kurnazlıklarına evrilmeye çalışılırsa günah bizden gider.
Hâlen devam eden operasyonlarımızı gerekiyorsa taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadan son teröristi bertaraf edene kadar sürdürürüz.
Biz bu bölgenin hancısıyız, terör örgütlerini destekleyen emperyalist güçler ise yolcusudur.
Biz binlerce yıldır buradayız, inşallah ilanihaye burada olacağız.
Yarın terör örgütlerini destekleyen güçler çıkarları değiştiğinde bölgeden çekildiği zaman baş başa kalacağımızı kimse unutmasın.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Geçmişte darbecilerden FETÖ’ye ve diğer terör örgütlerine kadar emperyalistlerin ülkemiz içindeki maşalarının saldırılarında gereken refleksleri gösterememiş olabiliriz.
Ama artık böyle bir Türkiye yok.
Bugün her alanda güçlü, kudretli, müessir ve kolu uzun bir Türkiye var.
Ama artık böyle bir Türkiye yok.
Bugün her alanda güçlü, kudretli, müessir ve kolu uzun bir Türkiye var.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Terörsüz Türkiye hedefimizi inşallah tüm unsurlarıyla kuvveden fiile çıkardığımızda bu ülkenin önünde artık kimse duramayacak.
Artık geleneksel hale gelen iftar buluşmamızda değerli büyükelçiler ve diplomatik misyon temsilcileriyle AK Parti Genel Merkezimizde bir araya geldik.
Türkiye’nin bütün gönül dostlarını 16. kez buluşturan soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temenni ediyorum.
Türkiye’nin bütün gönül dostlarını 16. kez buluşturan soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temenni ediyorum.
Krizlerle çevrili bir coğrafyada enerji güvenliğinden terörle mücadeleye, gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstleniyoruz.
Sayısını 22 yılda 163’ten 262’ye çıkardığımız dış temsilciliklerimizle…
5 kıtada, 170 ülkede 63 ofisiyle faaliyet gösteren TİKA’mızla...
55 ülkede eğitim faaliyeti yürüten Türkiye Maarif Vakfımızla…
Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay, Anadolu Ajansı gibi kurumlarımızla nerede bize ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz.
500 yılı aşan köklü diplomasi tecrübemizin rehberliğinde krizleri çözmenin; insani dram, zulüm ve mağduriyetleri sona erdirmenin peşindeyiz.
Bu süreçte ilkemiz şudur: Mazluma da zalime de kimlik sorulmaz.
Gazze’de nasıl insanlığın vicdanı olmaya gayret ediyorsak Ukrayna’daki sivil kayıpların önüne de aynı hissiyatla geçmenin mücadelesini veriyoruz.
Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken muhtemel bir çözümün ne Rusya’sız ne de Ukrayna’sız olabileceğine inanıyoruz.
Kalıcı barış, ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür.
Savaşan taraflardan herhangi birini dışlayan formüllerin sonuçsuz kalacağını her vesileyle dile getirdik.
Tek bir masumun dahi ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dâhil her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.
Sayısını 22 yılda 163’ten 262’ye çıkardığımız dış temsilciliklerimizle…
5 kıtada, 170 ülkede 63 ofisiyle faaliyet gösteren TİKA’mızla...
55 ülkede eğitim faaliyeti yürüten Türkiye Maarif Vakfımızla…
Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay, Anadolu Ajansı gibi kurumlarımızla nerede bize ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz.
500 yılı aşan köklü diplomasi tecrübemizin rehberliğinde krizleri çözmenin; insani dram, zulüm ve mağduriyetleri sona erdirmenin peşindeyiz.
Bu süreçte ilkemiz şudur: Mazluma da zalime de kimlik sorulmaz.
Gazze’de nasıl insanlığın vicdanı olmaya gayret ediyorsak Ukrayna’daki sivil kayıpların önüne de aynı hissiyatla geçmenin mücadelesini veriyoruz.
Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken muhtemel bir çözümün ne Rusya’sız ne de Ukrayna’sız olabileceğine inanıyoruz.
Kalıcı barış, ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür.
Savaşan taraflardan herhangi birini dışlayan formüllerin sonuçsuz kalacağını her vesileyle dile getirdik.
Tek bir masumun dahi ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dâhil her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Dünya beşten büyüktür şiarıyla verdiğimiz mücadele, sorun üreten küresel sistemin yerine daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir.
Küresel karar alma mekanizmalarının, dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir.
Küresel karar alma mekanizmalarının, dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir.
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın kırmızı çizgimiz olduğunu bugün bir kere daha muhataplarına önemle hatırlatmak istiyorum.
Gazzeli kardeşlerimizi doğdukları, büyüdükleri ve uğruna hayatlarını feda ettikleri topraklarından söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Gazzelilerin öz yurtlarında barış ve huzur içinde yaşamaları için elimizdeki tüm imkânları seferber etmiş durumdayız.
Gazze’ye insani yardımda bulunan ülkelerin başında geliyoruz.
Bugüne kadar yaklaşık 100 bin ton yardımı dost ülkelerin de desteğiyle Gazze’ye ulaştırdık.
Uluslararası Adalet Divanı, İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi dâhil ilgili uluslararası mekanizmaların işletilmesi için her türlü çabayı sergiledik.
Yürüttüğümüz diplomatik temasların da katkısıyla 9 ülke daha egemen Filistin’i tanıdı.
Önümüzdeki dönemde bu sayının daha da artacağına inanıyorum.
İsrail bölgede istikrarsızlık üreterek kendi güvenliğini sağlayamaz.
1967 sınırları temelinde, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır.
Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi Kudüs’ün, özellikle Harem-i Şerif’in tarihî statüsüne riayet edilmesinin de takipçisi olacağız.
Gazzeli kardeşlerimizi doğdukları, büyüdükleri ve uğruna hayatlarını feda ettikleri topraklarından söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Gazzelilerin öz yurtlarında barış ve huzur içinde yaşamaları için elimizdeki tüm imkânları seferber etmiş durumdayız.
Gazze’ye insani yardımda bulunan ülkelerin başında geliyoruz.
Bugüne kadar yaklaşık 100 bin ton yardımı dost ülkelerin de desteğiyle Gazze’ye ulaştırdık.
Uluslararası Adalet Divanı, İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi dâhil ilgili uluslararası mekanizmaların işletilmesi için her türlü çabayı sergiledik.
Yürüttüğümüz diplomatik temasların da katkısıyla 9 ülke daha egemen Filistin’i tanıdı.
Önümüzdeki dönemde bu sayının daha da artacağına inanıyorum.
İsrail bölgede istikrarsızlık üreterek kendi güvenliğini sağlayamaz.
1967 sınırları temelinde, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır.
Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi Kudüs’ün, özellikle Harem-i Şerif’in tarihî statüsüne riayet edilmesinin de takipçisi olacağız.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Etnik ve dinî aidiyetleri kışkırtarak Suriye’nin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir.
Bölgemizin bir asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden dizayn edilmesine, parçalanmasına, ayrıştırılmasına müsaade etmeyeceğiz.
Bölgemizin bir asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden dizayn edilmesine, parçalanmasına, ayrıştırılmasına müsaade etmeyeceğiz.
İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılık, milyonlarca Müslüman’ın yaşadığı Batılı ülkeleri zehirli bir sarmaşık misali sarmaktadır.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik menfur saldırıların fikir özgürlüğü bahanesiyle meşrulaştırılması asla kabul edilemez.
Milyarlarca insanın mukaddesatını hedef alan çirkin, provokatif ve alçak eylemlerin mutlaka önüne geçilmelidir.
Bu yıl devralacağımız İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi dönem başkanlığımızda İslam düşmanlığıyla mücadelemizi aktif şekilde sürdüreceğiz.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik menfur saldırıların fikir özgürlüğü bahanesiyle meşrulaştırılması asla kabul edilemez.
Milyarlarca insanın mukaddesatını hedef alan çirkin, provokatif ve alçak eylemlerin mutlaka önüne geçilmelidir.
Bu yıl devralacağımız İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi dönem başkanlığımızda İslam düşmanlığıyla mücadelemizi aktif şekilde sürdüreceğiz.
Enerji alanında stratejik ve ezber bozan projeleri devreye alma konusunda Can Azerbaycan’la tam bir uyum içindeyiz. 🇹🇷🇦🇿
Bugün açılışını yaptığımız Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı, enerji alanında daha evvelki stratejik girişimlerimizi tamamlayacaktır.
Ayrıca Nahçıvan’la kader birliğimizin âdeta nişanesi olacaktır.
BOTAŞ tarafından inşa edilen 80 kilometre uzunluğundaki, günlük 2 milyon metreküpe kadar taşıma kapasiteli bu hat, Nahçıvan’ın doğal gaz ihtiyacının tamamını asgari 30 yıl süresince karşılayacaktır.
Dolayısıyla bugün, Nahçıvan’ın enerji güvenliğini uzun yıllar teminat altına alacak bir projeyi kardeşimle birlikte ülkelerimize kazandırmış oluyoruz.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham kardeşimle birlikte enerji iş birliğimize yeni bir projeyi daha eklemekten büyük memnuniyet duyuyoruz.
Bugün açılışını yaptığımız Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı, enerji alanında daha evvelki stratejik girişimlerimizi tamamlayacaktır.
Ayrıca Nahçıvan’la kader birliğimizin âdeta nişanesi olacaktır.
BOTAŞ tarafından inşa edilen 80 kilometre uzunluğundaki, günlük 2 milyon metreküpe kadar taşıma kapasiteli bu hat, Nahçıvan’ın doğal gaz ihtiyacının tamamını asgari 30 yıl süresince karşılayacaktır.
Dolayısıyla bugün, Nahçıvan’ın enerji güvenliğini uzun yıllar teminat altına alacak bir projeyi kardeşimle birlikte ülkelerimize kazandırmış oluyoruz.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham kardeşimle birlikte enerji iş birliğimize yeni bir projeyi daha eklemekten büyük memnuniyet duyuyoruz.